Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/684 E. 2021/481 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/684 Esas
KARAR NO:2021/481

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:26/11/2020
KARAR TARİHİ:30/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; turizm ve otelcilik sektöründe faaliyet gösteren müvekkili şirket ile davalı şirket arasında, davalı şirket tarafından bildirilen kişilerin konaklaması ve konaklama ile ilgili sair hizmetleri içeren bir hizmet ilişkisi bulunduğunu, müvekkili şirketin davalı tarafından kendisine bildirilen kişilere verdiği konaklama ve yan hizmetlere ilişkin hizmet bedellerini fatura ettiğini, müvekkili tarafından … nolu 02.01.2020 tarihli 5.138,10-TL bedelli, … nolu 06.01.2020 tarihli 3.152,34-TL bedelli, … nolu 10.01.2020 tarihli 3.963,00-TL bedelli, … nolu 07.01.2020 tarihli 3.756,56-TL bedelli faturalar düzenlenerek gönderildiğini, davalı tarafından da bu faturalara itiraz edilmediğini, davalı tarafından yapılan ödemelerin bir kısmının 5.138,10-TL bedelli fatura borcuna mahsup edildiğini ancak söz konusu faturanın 843,26-TL’lik kısmı ve diğer fatura bedelleri için herhangi bir ödeme yapılmadığını, ödeme için davalı tarafla görüşüldüğünü ancak bir netice alınamadığını, alacağın tahsili için …. İcra Müdürlüğü …/… Esas numaralı dosyası ile davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibe davalı yanca itiraz edildiğini, icra takibine yapılan itiraz sonrasında e-mail vasıtasıyla davalı şirket tarafından müvekkil şirket’e, icra takibine konu borcun ödenmesine dair ödeme planı sunulduğunu, çok ileri vadeli olarak sunulan bu teklifin müvekkili tarafından kabul edilmesinin mümkün görülmediği için reddedildiğini beyanla itirazın iptaline ve duran takibin devamına, kötü niyetli davalı şirket aleyhine takip miktarının %20 oranından az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu yapılan alacak iddiasının cari hesaptan kaynaklandığını, müvekkili şirket kayıtları incelendiğinde iddia edilen alacak tutarının olmadığının görüleceğini, borcun dayanağının anlaşılamadığını, karşılıklı mutabakat yapılması konusundaki tekliflerinin davacı tarafça geri çevrildiğini, karşı tarafın sunduğu belgelerde müvekkili şirketçe yapılan ödemelerin belli olduğu, müvekkil şirketin Covid-19 salgını nedeniyle sektördeki zor durumdan en fazla etkilenen firmalardan biri olduğunu, bu süreçte yükümlülüklerini yerine getirmeye çalıştığını, davacı şirketçe verilmeyen hizmetlerin faturalandırıldığını ve müvekkilini zor duruma soktuklarını, müvekkilinin bulunduğu sektörde saygı duyulan ve turizme yön veren bir şirket olması dolayısıyla tanınan ve sektörün gelişiminde rol oynayan bir şirket olduğunu, bugüne kadar pek çok otelle çalışan ve misafirleri için hizmet alan bir turizm şirketi olduğunu, likit olmayan bir alacak sonrası hukuksal işlemler başlatılarak aceleyle butlan olan bir miktarın müvekkilinden talep edildiğini beyanla davanın reddine, likit olmayan bir talep söz konusu olduğu için inkar tazminatı taleplerinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; hizmet ilişkisinden kaynaklı faturalara dayalı alacak istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Alacak istemine dayanak faturalar ve mail mutabakat belgelerinin ibraz edildiği görülmüştür.
İtirazın iptali istemine konu İstanbul 30. İcra Dairesi’nin 2020/19523 sayılı dosyası celp edilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; … tarafından … aleyhine icra takibi başlatıldığı, 843,26 TL , 3.152,34 TL , 3.756,56 TL ve 3.963,00 TL hizmet faturası alacakları olmak üzere toplam 11.715,16 TL tutarındaki alacağın icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek faizi ile tahsilinin talep edildiği, takibe vaki itiraz nedeni ile takibin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce dosya kapsamına alınan 21.05.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Davalı ve davacı tarafından ibraz edilen defterlerin incelenmesinde taraflar arasında düzenlenen e- fatura ve davalı tarafından gönderilen ödeme tutarlarının kayıt edildiği ticari defter ve cari hesap kayıtlarının karşılıklı olarak birebir uyumlu olduğu,
Davalı … borca kabul eden mailine göre davacı … A.Ş.’ne Nisan-Mayıs 2021 vadeli iki taksit halinde ödeme planı gönderdiği,
Davacı … A.Ş.’nin , davalı …’nden takip tarihi itibariyle 11.715,16 TL alacaklı olduğu ” yönünde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Huzurdaki davada uyuşmazlığın; davacının konaklama vs. hizmet ilişkisi kapsamında faturaya dayalı alacağının mevcut olup olmadığı, neticeten davacının takiple talep ettiği asıl alacak taleplerinin yerinde olup olmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; ”Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın m. 23/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6762 sayılı TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 23/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 23. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.”
Uyuşmazlık noktalarının tespiti ile anılı kanuni düzenleme ve içtihatlar doğrultusunda yapılan değerlendirme neticesinde; her iki tarafın ticari defterlerinin açılış ve kapanış taktiklerinin yaptırıldığı, böylece usulüne uygun olarak tutulduklarının tespit edildiği, davacı tarafın kendi ticari defterlerine göre alacak istemine dayanak faturaların kayıtlı olup takip tarihi itibariyle 11.715,16-TL alacaklı göründüğü, takibe konu alacak istemine dayanak faturaların davalı ticari defterlerinde de kayıtlı olmakla hizmet ifasının sübut bulduğu gibi davalı yanın mail mutabakat belgelerine de itirazının bulunmadığı, davalının ticari defterlerinde yapılan inceleme neticesinde davacıya 11.715,16-TL borçlu göründüğü saptanmıştır. Bu noktadan sonra faturaya/ dayalı alacak bedelinin ödendiğinin ispat yükünün davalı taraf üzerinde bulunduğu, davalı/ takip borçlusunun davacıya ödeme yaptığını HMK’nın 200-(1). maddesi uyarınca yazılı delille ispat edemediği, tüm bu nedenlerle davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle toplam 11.715,16-TL tutarında alacaklı olup bu tutar yönünden başlatılan icra takibine davalı takip borçlusunun vaki itirazının haksız olduğu, alacağın faturaya dayalı olup likit olduğu anlaşılmakla; davanın kabulüne, davacı lehine %20 icra inkar tazminatına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 11.715,16-TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile takibin, asıl alacak 11.715,16-TL takip tarihinden itibaren yıllık %13,75 oranını geçmemek üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına,
2- Alacağın % 20’si oranındaki 2.343,03-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 800,26 TL karar-ilam harcından, davacı tarafça peşin yatırılan 141,49 TL harcın mahsubu ile bakiye 658,77 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
3-Dava tam kabul ile sonuçlandığından, davacı tarafça yapılan 750,00 TL bilirkişi ücreti ile 120,63 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 870,63 TL yargılama giderinin, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine
4- Davalı taraf yargılama gideri yapmadığından bu hususta bir karar verilmesine yerolmadığına,
5- Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
6- Taraflarca yatırılan avansların kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
7-Devletçe karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
8- Davacı tarafça yatırılan 141,49 TL peşin harç ile 54,40 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 195,89 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır