Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/671 E. 2021/302 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/671 Esas
KARAR NO : 2021/302
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/11/2020
KARAR TARİHİ : 20/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Sanayi Tic. Ltd. Şti ile müvekkili şirket arasında 30.06.2016 tarihinde imzalanan hizmet sözleşmesinden kaynaklanan ticari (taşeronluk) ilişkisi bulunduğunu, bu ilişki kapsamındaki proje 31.12.20219 tarihinde sona ermiş olup müvekkil şirketin; 30.12.2019 tarih … numaralı ve 60.880,20-TL bedelli, 30.12.2019 tarih … numaralı ve 86.191,27-TL bedelli, 30.12.2019 tarih … numaralı ve 176.217,66-TL bedelli, 30.12.2019 tarih … numaralı ve 112.864,05-TL bedelli faturalardan kaynaklı toplam 436.153,18-TL alacağı bulunduğunu, borçlu şirket ile mezkur sözleşme ve iş ilişkisi kapsamında alacak ve borçların ödenmesi hususunda yapılan görüşmeler neticesinde borçlu şirketin 20.02.2020 tarihli Taahhütname ile yukarıda yer alan faturalardan kaynaklı 436.153,18 -TL borcunu kabul ve ikrar ettiğini ve bu borcu 20.02.2020 tarihli taahhütnamenin imza tarihinden itibaren 120 gün içerisinde ödeyeceğini kabul ettiğini,
müvekkili şirketin 20.02.2020 tarihli taahhütname kapsamındaki ödemelerini zamanında ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini, (17.02.2020 ve 31.01.2020 tarihli faturaların 21.02.2020 tarihinde müvekkili şirket tarafından ödendiğine dair dekont EK-4) ancak borçlu şirketin faturalardan kaynaklı 436.153,18-TL borcunu 120 günlük vade geçmiş olmasına rağmen halen ödemediğini, ekte sunulan borçlu şirketin 20.02.2020 tarihli Taahhütname ile yukarıdaki faturalar toplamına karşılık gelen 436.153,18-TL borcunun varlığını ve miktarını ve ayrıca ödemeye ilişkin olarak 120 günlük vadeyi kabul ve ikrar etmiş olduğu ve borcun halihazırda muaccel hale geldiğinin açıkça görülmekte olduğunu, bahse konu faturalar ve borçlu şirket tarafından imzalanmış 20.02.2020 tarihli Taahhütname icra takibine konu alacağın varlığı ve ödeme gününün borçlu tarafından kabul ve ikrar edildiği yani borcun varlığını ve muacceliyetini kesin bir şekilde ortaya koyduğunun açıkça görülmekte olduğunu, bu itibarla taraflarınca …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… E. Sayılı dosyası ile davalı … Tic. Ltd. Şti aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak mezkûr takibe konu borca davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini, bunun üzerine İcra müdürlüğü tarafından 04.10.2020 tarihinde icra takibinin durdurulması kararı verildiğini, davanın kabulü ile …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… E. sayılı dosyasına vaki itirazın iptaline, davalı aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dilekçesi ile taraflar arasında 30.06.2016 tarihinde imzalanan hizmet sözleşmesinden kaynaklanan ticari ilişki olduğu, bu ilişki kapsamındaki projenin 31.12.2019 tarihinde sona erdiğini iddia ettiğini, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi 30.06.2016 tarihinde imzalanmış olup taraflar sözleşmenin belirlenen tarihte kendiliğinden sona ereceğini kararlaştırdıklarını, ancak tarafların imzaladıkları ek protokol ile sözleşmenin sona ereceği tarihi düzenleyen maddelerinin revizesi ile sözleşmenin sona ereceği tarihi uzatmak suretiyle revizeye gittiklerini, taraflar arasındaki sözleşme belirli süreli olarak kararlaştırılmışsa da yapılan uzatma ile sözleşmenin süresinin uzatıldığını, sözleşme süresinin uzatılması neticesinde sürenin dolmasından önce taraflar tekrar ek protokol ile sürenin uzatılmasını tercih etmiş ve bu durumun birden fazla kez tekrarlandığını, örnek olarak; 23.01.2018 tarihinde imzalanan protokolle sözleşmenin 31.05.2018 tarihinde kendiliğinden sona ereceği, 01.08.2018 tarihinde imzalanan protokolle sözleşmenin 01.10.2019 tarihinde kendiliğinden sona ereceği, 10.10.2019 tarihinde imzalanan protokolle de sözleşmenin 31.12.2019 tarihine kadar geçerli olacağının kararlaştırıldığını, davacı ile davalı şirket arasındaki sözleşmenin sürekli olarak uzatılması taraflar arasında ticari teamül haline gelmiş olup, son olarak imzalanan ek protokoldeki hüküm dahi sözleşmenin 31.12.2019 tarihinde kendiliğinden sona ereceği değil sözleşmenin 31.12.2019 tarihine kadar geçerli olacağı şeklinde; sona erdirme iradesinden çok geçerlilik süresini belirleme gibi farklı anlamlar yüklenecek ibareye dönüştüğünü, nitekim müvekkili firmada 4 yıla yakın bir süredir çokça kez yapıldığı gibi sözleşmenin uzatıldığı ve bu durumun taraflar arasında uygulama, teamül ve zımni kabul haline geldiği yöntemle ticari faaliyetlerini sürdürdüklerini, açıklanmaya çalışılan bu husus taraflar arasında sözleşmenin sona ermiş olması hususunda uyuşmazlık bulunması; gerek davacının talep ettiği gerekse müvekkilinin talep ettiği ve edeceği hatta takas-mahsup def’inde bulunabileceği alacakları ve bunların muaccel hale geleceği hususlar bakımından yargılama gerektirtirdiğini, davalı tarafın ticaretin olağan akışına, ticari teamüllere, iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı hareket ederek müvekkili şirketi zarara uğrattığını, müvekkil şirket ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşme ile metrobüs için araç, çevre ve çalışma alanlarının temizliği, dezenfektasyon, haşere ile mücadele, yakıt ikmali, garaj içi manevra hizmetleri ve benzeri hizmetlerin ifası kararlaştırıldığını, özetle davalı firmanın 31.12.2019 tarihinde, müvekkili şirket bünyesinde istihdam edilen 177 personelin tamamını kendisi asıl işveren, 3. Firma ise alt işveren olmak suretiyle, kendi firmasına devrederek taraflar arasındaki işi bir başka şirkete verdiğini, devirde, işveren olan müvekkili şirketin imzası, rızası veyahut da devir anında bilgisi dahi bulunmadığını, taraflar arasında imzalanan taahhütname; taraflar arasındaki ticari ilişkinin bir bütün olarak ele alınması ile değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkil şirketin 20.02.2020 tarihli taahhütname ile 963.032,11 TL olan alacağına kavuşabilmeyi amaçladığını, taahhütnamenin imzalanmasının müvekkilin muaccel alacaklarını tahsil edebilmesi, davalı tarafından sözleşmeye ve taraflar arasındaki ilişkiye açıkça aykırı hareket edileceğini tahmin etmemekten ibaret olduğunu, nitekim 31.12.2019 tarihinden sadece 1 gün sonra yani 01.01.2020 tarihi itibariyle müvekkili şirketin 177 adet işçisi müvekkili şirketten ‘alınmış’, davacıya devredildiğini, ortada davacının iddia ettiği üzere; projenin bitmesi söz konusu olmayıp, müvekkili şirketin iradesinin sakatlanarak hileli devir işlemi mevcut olduğunu, müvekkili firma tüm alacaklarını ertelediğini, davacı tarafından müvekkilinin özellikle araç temizleme fırçalarına verilen zararların tahsili yeni sözleşme dönemine bırakılması gayesiyle taahhütname imzalandığını, davacı tarafın ‘dayattığı’ faturaların kabulü mümkün olmayıp gerekçeleri yargılamada açığa çıkacağı teknik inceleme üzerine takas-mahsup def’inde bulunma zorunluluklarının doğduğunu, inceleme neticesinde Takas-mahsup definin kabulüne, haksız davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce celp edilen … İcra Müdürlüğünün 2020/… takip sayılı icra dosyasının yapılan tetkikinde; takibin davacı tarafça davalı aleyhine 20/02/2020 tarihli tutanak ile kabul edilmiş 30/12/2019 tarihli 4 adet fatura alacağına istinaden faizler dahil toplam 448.950,99 TL alacağın reeskont faizi ile birlikte tahsili için yapılan ilamsız icra takibinden ibaret bulunup davalının vekili marifetiyle yasal süre içerisinde sunduğu itiraz dilekçesi ile; ödeme emrine, borca, ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu ve davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava; 20/02/2020 tarihli taahhütname uyarınca davalı yanca ödenmesi taahhüt edilen faturaların ödenmediğinden bahisle başlatılan icra takibine davalı yanın itirazının iptali isteminden ibarettir.
Davaya konu 20/02/2020 tarihli taahhütnamenin tetkikinde; taraflar arasındaki … Projesi’nin 31/12/2019 tarihi itibarıyla sona erdiğinin tespit edildiği, projede çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatlarının davacı yanca yapılacak ödeme akabinde davalı yanca işçilere ödeneceği, bu kapsamda davalı yanın 997.783,95 TL tutarındaki kıdem tazminatını davacı yanın toplam bedeli 963.032,11 TL olan fatura bedellerini ödediği gün veya en geç ertesi iş günü işçilere ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, bununla birlikte davalı yanın 436.153,18 TL’lik davacı alacağını da 120 gün içinde ödeyeceğini taahhüt ettiği, söz konusu taahhütnamenin 963.032,11 TL tutarındaki ödemenin davacı yanca 21/02/2020 tarihinde davalı yana ödenmesi halinde geçerli olacağının belirtildiği anlaşılmakla, dosya kapsamına sunulan dekonta göre söz konusu ödeme belirlenen tarihte yapılmakla, taahhütnamenin geçerli olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tüm dosya kapsamında edinilen vicdani kanaat gereğince; her ne kadar davalı yan sözleşmenin sona ermesi konusunda tarafların uyuşmazlık içinde olduklarını beyan etmiş ise de, davalı şirket yetkilisince imzası inkar edilmeyip davalı şirketin de kabulünde bulunan taahhütname uyarınca taraflar arasındaki ilişkinin sona erdiği tarih hususunda taahhütname imza tarihi itibarıyla uyuşmazlık bulunmadığı, eldeki davanın konusunu davacı yanca keşide edilen ve davalı tarafça ödeme taahhüdü verilen ancak ödenmeyen 4 faturanın oluşturduğu, sözleşmenin sona ermesi nedeniyle açılmış bir dava olmadığı, nitekim davalı yanın da bu nedenle ileri sürdüğü karşı alacak yahut tazminat davasının bulunmadığı, davalı yan ticaret şirketi olmakla TTK’nun 18/2. maddesi hükmü gereğince ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı hareket etmekle mükellef olduğu, irade fesadına uğranıldığına dair somut bir sebep ve delil gösterilmemekle birlikte taahhütname ile davalı şirketin iradesinin sakatlandığına dair savunmanın tacirin basiretli olması ilkesi uyarınca mahkememizce yerinde görülmediği, bir an için davalı şirketin irade fesadına uğrayabileceği kabul edildiğinde taahhütname tarihinden 1 gün sonraki 01/01/2020 tarihinde davalı şirketin 177 işçisinin davacıya devredildiği beyan edilmekle, bu tarih yanılma veya aldatmayı öğrenme tarihi olarak kabul edilse bile, davalı yanın irade fesadı nedeniyle taahhütnamenin iptali için 1 yıllık süre içinde açılmış bir davasının yahut davacı yana çektiği bir ihtarnamesinin bulunmadığı, TBK’nun 39. maddesinin “Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andanbaşlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.” şeklindeki hükmü gereğince taahhütnamenin onanmış sayıldığı, nitekim taahhütnameye konu faturalar davalı yanca vergi dairesine beyan edilmekle faturaların davalı yanın da kabulünde olduğu, böylece davalı yan savunmalarının taahhüdün varlığı, imzanın inkar edilmemesi, faturaların vergi dairesine beyan edilmesi karşısında yerinde olmadığı, taahhütname sırasında ileri sürülmeyip eldeki davada varlığı iddia olunan ancak somutlaştırılmayan alacağı için davalı yanın takas mahsup definin de mahkememizce yerinde görülmediği, tüm bu nedenlerle davacı yanın taahhütname konusu faturaları talep hakkının mevcut olduğu anlaşılmakla, 20/02/2020 tarihli taahhütname ile verilen 120 günlük süre sonunda (20/06/2020 günü Cumartesi gününe denk geldiğinden) 22/06/2020 tarihi itibarıyla davalı yanın temerrüde düştüğü, Merkez Bankası’nın ilan ettiği oranlara göre temerrüt tarihi itibarıyla reeskont faiz oranının %9 olduğu, 436.153,18 TL asıl alacak için 22/06/2020 temerrüt tarihi ila 14/09/2020 takip tarihi arasındaki 84 günde işlemiş faizin 9.033,75 TL olduğu hesaplanmakla, davacı yanın takipteki işlemiş faiz talebinin kısmen fazla olduğu anlaşıldığından, davanın kısmen kabulü ile 436.153,18 TL asıl alacak, 9.033,75 TL işlemiş faiz toplamı 445.186,93 TL yönünden davalı yanın itirazının iptaline, takibe konu alacak faturaya dayanmakla davalı yanca da belirlenebilir yani likit olduğundan takibe haksız itiraz nedeniyle alacağına geç kavuşan davacı lehine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
… İcra Müdürlüğünün 2020/… esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 436.153,18 TL asıl alacak, 9.033,75 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 445.186,93 TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile asıl alacak 436.153,18 TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık %12,75 oranını geçmemek üzere değişen oranlarda reeskont faizi uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Alacağın % 20’si oranındaki 89.037,39 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 30.410,72 TL karar harcından davacının peşin yatırdığı 5.486,20 TL’nin mahsubu ile 24.924,52 TL ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 5.486,20 TL peşin, 54,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 5.540,60 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre davanın kabul kısmı üzerinden hesaplanan 39.309,35 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davanın ret kısmı üzerinden hesaplanan 3.764,06 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 44,00 TL tebligat vs.posta masrafının kabul ve ret oranına göre hesap edilen 43,63 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14. maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan karşılanması gerekmekle, 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul ret oranına göre hesaplanan 1.308,93 TL’sinin davalıdan, 11,07 TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/05/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır