Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/655 E. 2021/404 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/655 Esas
KARAR NO : 2021/404
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 18/11/2020
KARAR TARİHİ : 15/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 29.11.2018 tarihinde … …’ün sevk ve idaresinde olan … plakalı araçla … plakalı araca arkadan çarpmak suretiyle kaza meydana geldiğini, kazadan sonra yoluna devam eden … …’ün sürücüsü tespit edilemeyen … plakalı araca çarpmamak için manevra yaparak durduğunu, ancak … …’ün aracını yolun ortasında bırakarak olay yerini terk ettiğini, polis tarafından tutulan tutanakta … plakalı araç sürücü … …’ün KTK’nın 56/1-c kuralına riayet etmediğinin tespit edildiğini, kusurlu olduğu tespit edilen … plakalı aracın ruhsat sahibinin … Ltd. Şti.’nin olduğunun tespit edildiğini, kaza sonucu davacı tarafca araç sahibine maddi tazminat ödediklerini, ödenen tazminatın rucu edilmesi amacıyla … İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı dosyası ile takibe başlandığını, ancak davalının itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu beyanla davanın kabulü ile itirazın iptaline, karşı tarafın %20den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış ancak davaya karşı herhangi bir beyanda bulunulmamıştır.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalıya ödenen bedelin davalı şirketten rücuen tahsili istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası öncelikle görev noktasında incelenmiştir.
Bu kapsamda yapılan tetkik neticesinde; TTK’nun 4 ve 5.maddeleri ile ticari davaların; ” Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde, d) Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” şeklinde tanımlandığı görülmüştür.
Anılı kanuni düzenlemeye göre, bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1.maddesine göre her iki tarafında tacir olması ve ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması, yahut tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğmasının gerektiği açıktır.
Ayrıca 6102 sayılı TTK’nın “Halefiyet” başlıklı 1481. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalısının yerine geçer. Bu bir kanuni halefiyettir. Sigortalının, gerçekleşen zararın tazmininden sorumlu olanlara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel tutarında sigortacıya ait olur. 22/03/1944 tarih 37/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, bu noktada ilişkinin “Halefiyet” ilişkisi olduğu ve sigortacının, açacağı davanın, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibi olduğu açıklanmıştır.
Huzurdaki dava sigorta şirketi tarafından karşılanan zararın rücuen tahsili istemi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalının haklarına halef olduğu ve bunun sonucu olarak sigortalının haklarına tabi olduğu, bu hali ile dava kapsamında haksız fiil hükümlerinin tartışılmasının gerektiği, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22/03/1944 tarih 37 Esas, 9 Karar R.G.03/07/1944 sayılı kararında da ifade edildiği üzere; sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı davanın, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmadığı, Halefiyete dayanan davaların ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği, somut olayda davacı sigorta şirketi olup, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesiyle ilgili olmadığı ve haksız fiilden kaynaklandığı, bu nedenlerle mahkememizin görevsiz olduğu ve uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği kanaatine varılmakla; HMK’nın 114/1-c ve HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
-HMK nın 331. Maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır