Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/652 E. 2020/581 K. 17.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/652 Esas
KARAR NO : 2020/581
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/11/2020
KARAR TARİHİ : 17/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Deprem nedeniyle hasar gören ve kullanılmaz hale gelen müvekkile ait dairenin hasar tarihinde yürürlükte olan, 59.630,00-TL sigorta bedelli 02/01/2019 tanzim tarihli ve … numaralı … poliçesinin mevcut olduğunu, müvekkil tarafından davalıya yapılan ihbar ve poliçe teminat tutarının ödenmesi talebi üzerine, hasar dosyası açıldığını, ancak müvekkile poliçe teminat tutarının tamamının ödenmediğini, davalı tarafından müvekkile ödenen meblağ 3.541,91-TL olduğunu, müvekkil fazlaya ilişkin hakların saklı olduğunu belirterek söz konusu meblağı tahsil ettiğini, poliçe bedeli 59.630,00-TL olduğunu, %2 poliçe muafiyeti olan 1.192,60-TL düşüldükten sonra 58.437,40-TL ödenmesi gerekmekte iken 3.451,91-TL ödendiğini, yapılan ödeme mahsup edildikten sonra kalan alacağın 54.895,49-TL olduğunu, fazlaya dair hakların saklı kalması üzerine 54.895,49-TL alacağın 26/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleriyle ücreti vekaletin davalıya yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; … Sigorta Poliçesi kapsamında hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Yargılama kapsamında öncelikli olarak irdelenmesi gereken meselenin görev noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda yapılan tetkik neticesinde; dava tarihi itibari ile yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı; “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
TKHK’nın 73. maddesinde ise; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” ifadesi ile tüketici mahkemelerinin görev alanının tüketici işlemleri ile sınırlandırılmış, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemin tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır.
Bahsedilen yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununun 3, 73/1 ve 83/2 maddeleri uyarınca tüketici işlemlerinden kaynaklanan davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu, somut uyuşmazlıkta; taraflar arasında mesken niteliğindeki taşınmaz nedeniyle düzenlenen zorunlu deprem sigortası poliçesinden kaynaklı hukuki ilişkinin bulunduğu, bu hukuki ilişki uyarınca davacının tüketici, taraflar arasındaki sigorta ilişkisinin de tüketici işlemi sayılacağı, anılı yasal düzenlemeler gereğince davanın, açıldığı tarih itibari ile tüketici davası vasfında olup tüketici mahkemelerinin görev alanına girdiği anlaşılmakla; HMK’nın 114/1-c ve HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. (Emsal karar: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 17. Hukuk Dairesi’nin 2017/2529 Esas, 2020/308 Karar sayılı kararı.)
KARAR: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1- Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2- Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3- HMK nın 331. maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4- Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair; HMK’nın 320. maddesi kapsamında dosya üzerinden, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/11/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır