Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/622 E. 2021/865 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/622 Esas
KARAR NO : 2021/865
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/02/2015
KARAR TARİHİ : 07/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Taraflar arasında 02.07.2012 tarihinde 500.000 TL bedelli avukat mesleki sigorta poliçesi düzenlendiğini, şahıslar tarafından ileri sürülecek zarar taleplerinin poliçedeki miktarla sigorta şirketi tarafından karşılanacağını, müvekkilinin …İcra Müdürlüğünün 2010- … Esas sayılı dosyasında … uyuşmazlık kurulu … Esas, 2010-… Karar sayılı kararı icraya konulduğunu, … Kulübünün haksız itirazı sonucu takibin durduğunu, itirazın kaldırılması ve icra inkar tazminatına karar verilmesi ile açılmış davanın yargılaması sırasında … … nezdinde doğmuş alacaklarından haricen bir takım tahsilatlar yapıldığını, bozmadan önce %40 olan icra inkar tazminatının kanun değişikliği ile bozmadan sonra %20 olarak uygulandığı kararın davacı tarafça ihmal edilerek temyiz edilmemesi üzerine kesinleştiğini, davacının dava dışı müvekkiline ödemede bulunduğunu, davalı şirkete zararın tazmini için talepte bulunulduğunu, ödeme taleplerinin rededildiğini, bu nedenlerle ödemesi gereken 183.172,11-TL’nin ödeme tarihi olan 14/04/2014 tarihinden itibaren ticari reeskont faiz ile birlikte davalıdan tahsilini, ücreti vekaletin ve dava masraflarının davalıya yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında avukat mesleki mesuliyet sigorta poliçesi düzenlendiğini, davacı tarafından avukatlık mesleğinin faaliyeti sırasında hata kusur ve ihmali sebebi ile 3. Şahıslara vereceği zararlarda olay başına 500.000 TL ye kadar poliçe özel ve genel şartları kapsamında teminat altına alındığını, davacının davasını kötü niyetli ve haksız olarak açtığını, mevcut durumda zarar olduğu ispatlanamazsa dava tarihi itibari ile yöneltilecek talepler yönünden zamanaşımının dolduğunu, bundan dolayı davanın reddini dava masrafı ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, TAHKİKAT VE GEREKÇE:
Mahkememizin 2015/… Esas 2016/… Karar sayılı 27/12/2016 tarihli kararında; davalı … şirketinin aynı sigorta hizmetini davacı konumundaki kişilere paket olarak sunduğundan işlemin tüketici işlemi olduğu ve davanın Tüketici Mahkemelerinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle HMK’nın 114/1.c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, süresinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, kararın davalı vekili tarafından İstinaf edilmesi üzerine dosya … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’ne gönderilmiş,
… Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 2018/… Esas 2020/… Karar sayılı 22/10/2020 tarihli ilamı ile;
“..
Dava Avukatlık Mesleki Sigorta Sözleşmesi kapsamında oluşan tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece HMK’nın 114/1.c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Ancak, asliye ticaret mahkemelerinin görevi 6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” şeklinde düzenlenmiş olup, yine aynı Kanun’un 4/1(a) maddesinde, “Tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu Kanun’da … öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları” mutlak ticari dava olarak sayılmıştır. Öte yandan, somut ihtilafa konu tazminat davası, 6102 sayılı TTK’nın 1401 vd. maddelerinde düzenlenen sigorta sözleşmelerinden doğan riziko tazminatı alacağına ilişkin olduğu gibi mesleki faaliyeti nedeniyle sigorta poliçesi düzenleyen davacının tüketici olmadığı ve davalı … şirketinin sorumluluğu 6102 sayılı Kanun’un 1473. maddelerinden kaynaklanmakla ihtilafın TTK hükümleri uygulanmak suretiyle çözülecek olması nedeniyle davaya bakma görevi asliye ticaret mahkemesine ait olduğu halde yerel mahkemece görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenler ile mahkemece görevli olmasına rağmen görevsizlik kararı verildiğinden, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1.a.3 bendi uyarınca kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile mahkememizce verilen karar kaldırılarak dosya mahkememize gönderilmiş, mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce dosya kapsamına alınan bilirkişi raporunda özetle;
“..
1136 Sayılı Avukatlık Kanuna Göre Avukatlık Aynı Zamanda Kamu Hizmeti De Olan Serbest Bir Meslektir. Yargının Kurucu Unsurlarından Olan Savunmanın Bağımsız Temsilciliği Görevini Üstlenen Avukat, Hukuki Münasebetlerin Düzenlenmesini, Her Türlü Hukuki Mesele Ve Anlaşmazlıkların Adalet Ve Hakkaniyete Uygun Olarak Çözümlenmesini Ve Hukuk Kurallarının Tam Olarak Uygulanmasını Her Derecede Yargı Organları, Hakemler, Resmi Ve Özel Kişi, Kurul Ve Kurumlar Nezdinde Sağlamakla Mükelleftir.
Avukatlar Mesleklerini Bu Amaçlar Doğrultusunda İfa Ederken Özen Yükümlülüklerinin Bilinci İle Hareket Etmek Zorundadırlar. Avukatların Özen Yükümlülüğü 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu Ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu (Tbk) Kapsamında Vekâlet Sözleşmesinden Kaynaklanır.
Avukatlık Kanunu Madde 34’de Açıkça Avukatların Görevlerini Mesleklerine Yakışır Şekilde Özen, Doğruluk Ve Onur İçinde Yerine Getirmeleri Gerektiği Belirtilmiş Ayrıca Türkiye Barolar Birliği’nin (Tbb) Belirlediği Meslek Kurallarına Uymakla Yükümlü Oldukları Belirtilmiştir.
Avukatın Meslek Kurallarına Uymayan Eylem Ve Davranışlarda Bulunması, Mesleki Çalışmalarında Görevlerini Yapmaması Veya Görevinin Gerektirdiği Dürüstlük Kurallarına Uymaması Ya Da Avukatlık Onuruna, Düzen Ve Geleneklerine Aykırı Eylem Ve Davranışlarda Bulunması Halinde Avukatlık Kanunu’nda Müeyyide Olarak Disiplin Cezaları Düzenlenmiştir.
Bu Disiplin Cezalarının Yanı Sıra Avukatın Özen Yükümlülüğüne Aykırı Eylem Ve Davranışları Avukatın Tazminat Sorumluluğunu Da Doğuracaktır. Bu Nedenle Özen Borcunun Sınırını Belirlemek Gerekir. Özen Borcunu Belirlemede Ölçü, Hukuk Uygulamasında, Hizmet İfasında Davranışın Hoş Görülmez (Kınanır) Nitelik Taşıyıp Taşımadığıdır (Av. … İyimaya, Ankara Barosu Dergisi 1986/2, Avukatlıkta Özen Borcu, Sayfa 184). Bu Tanımdan Da Anlaşılacağı Üzere Özen Borcu, Avukatın Kendi Hukuk Bilgisi Ve Yeteneği İçinde Mevcut Yasal Mevzuat, Uygulama Ve Doktrin İle İlgili Hata Yapmaması İçin Göstermesi Gereken Zorunlu Dikkat Ve İlgidir.
Avukatın Vekalet Verene Karşı Özen Yükümlülüğü İse Tbk Madde 506’da Belirtilen “Şahsen İfa, Özen Ve Sadakat Gösterme Yükümlülüğüdür. Avukat İşi Görürken Yöneldiği Sonucun Elde Edilmesinden Değil, Bu Sonuca Erişmek İçin Yaptığı Faaliyetlerin Özenle Görülmesinden Sorumludur (Prof. Dr. Cevdet Yavuz, Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Sayfa 642, Beta Yayınları, 7. Bası.) Bu Noktada Faaliyetlerin Görülmesinde Gösterilecek Özenin Sınırı Madde 506/3’de Gösterilmiştir. Buna Göre Avukat Özen Borcundan Doğan Sorumluluğunun Belirlenmesinde, Benzer Alanda İş Ve Hizmetleri Üstlenen Basiretli Bir Avukatın Göstermesi Gereken Davranış Esas Alınır.
Avukat, Meslek Düzen Ve Geleneklerine Uymayan Tutumlardan Kaçınmaya, Görevin Gerektirdiği Dürüstlüğe Ve Doğruluk Kurallarına Uygun Şekilde Hareket Etmeye Mecburdur. Aksine Davranış, Özen Borcunun İhlali Kabul Edilecek Ve Sigorta Sözleşmesi İle Teminat Altına Alınmış Risk Gerçekleşmiş Olacaktır.
Olayda Avukat …, Temyize Başvurmayı Kendi Deyimi İle “Atlamış, Basiretli Bir Avukatın Göstermesi Gereken Davranışı Göstermemiştir.
Davacı İle Davalı Şirket Arasında … Nolu Ve 29.06.2012 Tarihinde Kurulmuş Bulunan Avukat Mesleki Sigorta Sözleşmesi Uyarınca “Avukatlık Mesleği Çerçevesinde Yürütülen Faaliyetler Ve Her Türlü Yargı Mercii Önünde Kanunun Avukata Verdiği Yetkiler Çerçevesinde İcra Ettiği Bilirkişilik Ve Benzeri Görevler Dahilinde Her Türlü Gerçek Ya Da İddia Edilen İhmal Sonucu Görev Aksatma, Hata, Yanlış Beyanda Bulunma, Hatalı Ve Yanıltıcı Beyan Verme, Gizliliğin İhlali Veya Mesleki Hizmeti Yerine Getirmeme Sonucu Sigortalı Aleyhine Yapılacak Maddi Ve Manevi Tazminat Talepleri Avukatlık Meslek Sigortası Kapsamı Altına Alınmıştır.
Dava Konusu Uyuşmazlık, Gerçekleşen Rizikonun Bu Sözleşme Kapsamında Değerlendirilip Değerlendirilemeyeceğidir. Davacının İcra İnkar Tazminatının Oranı Hakkındaki Yasal Değişiklik Sonrası Hükmolunan & 40 İcra İnkar Tazminatı Oranını İhmali İle Temyiz Etmemesi Sonucu Kesinleşmesine Sebebiyet Vermesinden Ötürü 3. Kişi Konumunda Olan Müvekkilinin Zarara Uğradığı Ve Bu BESEETARENINI Tutarındaki Bu Zararın Davacı Avukat Tarafından Zarar Görene Ödenerek Karşılandığı Dosyadan Anlaşılmaktadır.
A.3 Maddesinde Şu Şekilde Yer Almaktadır:
Bu Hükme Göre Şu Haller Teminat Kapsamı Dışındadır:
A) Sigortalının, Poliçede Belirlenmiş Ve Sınırları Hukuk Kuralları Ve Etik Kurallar İle Tespit Edilen Mesleki Faaliyeti Dışındaki Faaliyetlerinden Kaynaklanan Tazminat Talepleri.
B) Mesleki Faaliyetin İfası Sırasında Sigortalı Tarafından Kasten Sebep Olunan Her Tür Olay İle Davranışları;
C) Sigortalı Veya Çalıştırdığı Kişilerin, Poliçede Belirtilen Mesleki Faaliyeti İfa Ederken Alkol, Uyuşturucu Ya Da Narkotik Maddelerin Tesiri Altında Bulunması Sonucunda Meydana Gelen Olaylar.
Bu Maddelerin Hiç Biri Somut Olayda Söz Konusu Değildir. Dava Konusu Olayda Teminat Dışında Kalan Bir Talep, Olay Ya Da Davranış Yoktur. Bu İtibarla Davacının Müvekkiline Ödemek Zorunda Kaldığı Meblağı Sigorta Poliçesi Kapsamında Davalı … Şirketinden Talep Etmek Hakkı Mevcuttur.” şeklinde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Davacı ile davalı arasında avukat mesleki sigorta poliçesi düzenlendiği, poliçe yürürlük tarihinin 29/06/2012-29/06/2013 olduğu, uyuşmazlığın özünde, … İcra hukuk Mahkemesinin 2010/… sayılı dosyasında %40 olan icra inkarı tazminatının bozma sonrası verilen 2012/… esas sayılı kararında %20 olarak uygulandığı, davacının ihmali ile bu kararı üst mahkemeye taşımadığı, Yargıtay kararlarında icra takip tarihindeki oranların esas alınması yönünde içtihatlar geliştirildiği belirtilerek, davacı tarafın bu nedenle dava dışı müvekkiline ödediği tutarın davalı taraftan talep edildiği anlaşılmıştır.
… İcra hukuk Mahkemesinin 2012/… sayılı dosyasının incelenmesinde gerekçeli karar başlığında davacı vekili olarak dosyamız davacısının değil, … isimli başka bir avukatın ismi yazılı olduğu, davanın 26/09/2012 tarihinde kabul edilerek davacı lehine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedildiği görülmüştür.
Taraflar arasındaki poliçenin incelenmesinde 1 nolu ayrılmaz ekinde, sigortalıya yapılan tazminat taleplerinin poliçe dönemi içinde gerçekleşmesi ve sigortacıya yazılı olarak ihbar edilmesi işbu poliçe tahtındaki herhangi bir yükümlülük için ön koşuldur, 6 nolu ayrılmaz ekinde sigortalı kendisine yapılan herhangi bir tazminat talebini sigortacıya yazılı olarak 5 gün içinde bildirecektir hükümlerinin yer aldığı görülmüştür.
Davacıya , dava dışı müvekkilinin avukatından gelen 25/06/2013 tarihli mailde neden para iadesi gerektiğine ilişkin açıklama talep edildiği ve maili atan avukatın , … İcra hukuk Mahkemesinin 2012/… sayılı dosyasında davacı vekili olarak yer alan avukat … olduğu görülmüştür.
İcra inkar tazminatı oranını %40 tan %20 ye indiren kanun değişikliği tarihinin 05/07/2012 olduğu tespit edilmiştir.
Toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde ; icra inkar tazminatı oranını %40 tan %20 ye indiren kanun değişikliği tarihinin 05/07/2012 olduğu, uyuşmazlığa neden olan ve % 20 icra inkar tazminatına hükmeden kararın ise değişiklikten kısa bir süre sonra 26/09/2012 tarihinde verildiği, davanın tam kabulle sonuçlandığı bu nedenle dosyamız davacısı olan avukatın lehine sonuçlanmış olan anılı dosyayı temyiz etmesini gerektirir bir durumun söz konusu olmadığı, ihmalinden bahsedilemeyeceği, kaldı ki davacının görevini ihmali nedeniyle şikayette bulunulan bir ceza dosyasının da mahkememize bildirilmediği, Yargıtayın takip tarihindeki oranı esas alan kararlarının ve bu yönde ilk derece mahkemelerince uygulamaların zamanla geliştiği, kanun değişikliği ile anılan icra mahkemesi kararı arasında geçen yaklaşık 2 ay gibi kısa bir dönemde bir içtihatın oluştuğundan bahsedilemeyeceği, sonradan gelişen durumlar ve içtihatlar nedeniyle davacının ve dolayısıyla davacının sigortacısı olan davalının sorumluluğuna gidilemeyeceği mahkememizce değerlendirilmiştir.
Anılan icra dosyasında davacı tarafta davayı takip eden tek avukat dosyamız davacısı değildir, gerekçeli karar başlığında avukat … … ismi yer almaktadır , dosyamız davacısına atılan mailde sadece açıklama istenmesine ve herhangi bir ödeme talep edilmemesine rağmen sorumluluk ve kusur gibi hususlar hiç müzakere edilmeden doğrudan ödeme yapılmıştır. Yine poliçede sigortalı kendisine yapılan herhangi bir tazminat talebini sigortacıya yazılı olarak 5 gün içinde bildirecektir hükmü yer almasına rağmen bu süreden çok sonra davalı sigortaya bildirimde bulunulmuştur. Ayrıca dosyamız davacısına poliçenin bitmesine 4 gün kala 25/06/2013 tarihinde mail atarak açıklama isteyen ve dosyamız davacısı ile aynı soy ismi taşıyan avukat ile uyuşmazlığa konu icra mahkemesi dosyasında gerekçeli kararda adı geçen avukat aynı avukattır. Bu hususlar nazara alındığında, davacının rizikonun teminat kapsamında kaldığına dair iddiasının Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Anılan sebeplerle davacının icra mahkemesindeki davanın mevcut şartlarında lehine verilmiş olan kararı temyiz etmemesinde bir sorumluluğunun bulunmadığı, sorumluluğu bulunsa dahi hak sahiplerince , davacıdan bir ödeme talebinde bulunulmadığı, sadece bilgi talep edildiği, bu nedenle poliçede davalı tarafça ödeme yapılmasını gerektirir şartların gerçekleşmediği, anılan icra dosyasında tek avukatın dosyamız davacısı olmadığı, davalı sigortaya ihbarın da süresinden çok sonra yapıldığı ve ödeme talebi olmamasına rağmen davacı tarafça ödeme talebi olarak değerlendirilen mailin poliçenin dolmasından 4 gün önce gönderildiği anlaşılmakla davacının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ikame ettiği ve tazminat şartları oluşmayan işbu davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafça peşin yatırılan 3.128,13 TL harçtan, 59,30 TL karar-ilam harcının mahsubu ile bakiye 3.068,83 TL harcın talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Dava ret ile sonuçlandığından, davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına
4-Davalı tarafça yapılan 31,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen talep üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 21.272,05 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6- Taraflarca yatırılan avansların kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde, istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır