Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/595 E. 2023/384 K. 10.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/595 Esas
KARAR NO : 2023/384

DAVA:Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:21/10/2020
DAVA DEĞERİ:50.000,00TL
KARAR TARİHİ:10/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davacı … A.Ş.’nin 25 Mayıs 2016 tarihli 9082 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 625. Sayfasında ilan edilerek tek ortaklı ve Amaç ve Konu başlığı altında faaliyet alanının “her türlü kitap ansiklepedik yayınlarla, eğitim ve kültürle ilgili süreli ve sürekli olmayan yayınları ve diğer kültür ürü ürünlerin, bilgisayar ve iletişim cihazlarının yurt içinde veya yurt dışında kendisi ve//veya başkaları adına her türlü ortamda yayımlamak, çoğaltmak, yaymak, dağıtmak ve satmak, ithal ve ihraç etmek, ticari dolaşıma çıkartmak, dağıtım ve satış ağları oluşturmak. ” Olarak belirtilerek kurulduğunu. Davalı …’in … A.Ş.’nin 05.09.2018 tarihli … 4. Noterliğince … yevmiye no ile tasdik edilmiş olan Genel Kurul Kararı ile Yönetim Kurulu Üyeliğine getirildiğini.19.09.2018 tarihli 9663 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 567. Sayfasında ilan edildiğini. Davalının tek Yönetim Kurulu Üyesi olarak ve müvekkil şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olarak hareket ettiğini, bu görevini 11 Eylül 2020 tarihine kadar sürdürdüğünü, … 4. Noterliğince 11 Eylül 2020 tarihinde … yevmiye no ile tasdik edilmiş olan aynı tarihli Genel Kurul Kararı ile idari ve mali yönden ibra edilmeden görevine son verildiğini. Davalı …’in müvekkili … A.Ş.’nin tek yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 21 Şubat 2019 tarihli … sayılı nüshasının 314. Sayfasında ilan edilerek tüzel kişiliğini kazanmış olan “…Anonim Şirketi”” (bundan sonra kısaca … olarak anılacak)’nin kurucusu ve tek yönetim kurulu üyesi olarak ilan edildiğini. … A.Ş. ile davalının kurduğu … şirketinin faaliyet alanları arasındaki kesişimin iki şirketin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen esas sözleşmeleri ile sabit olduğunu, Bu durumun Türk Ticaret Kanunu’nun emredici bir düzenleme olan, 396. Maddesi ile yönetim kurulu üyelerinin şirketle rekabet içerisine girmesinin yasaklandığını, davalı …’in davacı … A.Ş.’de yönetim kurulu üyesi iken yeni bir şirket kurup aynı alanda davacı şirket ile rekabet edecek şekilde kullanmasının genel olarak medeni hukuka hakim olan dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırı olmakla beraber özel olarak da TTK 396.’nın ihlali anlamına geldiğini. …’nin … A.Ş. ile haksız rekabete girmesi ile Ağustos 2020 tarihi itibarı ile daha önce davacının sorumluluğunda olan ve bu tarihe kadar kendi personellerinin tanıtım çalışmalarını yaptığı ve davalı şirketin Ağustos 2020 tarihine kadar personelinin dahi bulunmadığı bazı iller ve bölgelerin davacı …’ın sorumluluğundan alınıp davalının kurduğu …’nin sorumluluğuna verildiğini. Bu bölgelerde 2017 yılından itibaren müvekkili … A.Ş. Tarafından yatırımlar yapıldığını, ofis ve personel bulundurduğunu. Bu bölgeler için 2017-2020 yılları arasında yaptığı toplam masraf ve yatırımın 4.711.381,37 TL’yı bulduğunu, bu büyük iş hacminin kaybı nedeniyle 15.000.000,00 TL satış kayıplarının olacağını tahmin ettiklerini, Davalının haksız davranışlarının bunlarla kalmadığını, … A.Ş.’ni itibarsızlaştırmaya yönelik iflas edeceğine dair asılsız dedikodular yaydığını, … A.Ş.’nin satış yaptığı en bi okullardan olan … Okullarında …’ye ait ürünlerin kullanılmasını sağlayarak müvekkil şirketi yaklaşık 3.500.000, TL zarara uğrattığını, … A.Ş.’nin personellerine iş teklifleri göndererek müvekkil şirketin iş göremez hale gelmesini sağlamaya çalıştığını, davalının haksız davranışları sonucunda müvekkili şirketin toplam satış hacminin büyük bir bölümünü kaybettiğini, Açıklanan nedenlerle davalı … aleyhine işbu tazminat davasını açma mecburiyetinin hasıl olduğunu, Sonuç ve İstem bölümünde; Yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle ve fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla sayın mahkemeden; Tahkikat sonucunda müvekkillerinin davalıların sebep olduğu zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere belirsiz alacak davalarının kabulü ile şimdilik, asgari 50.000,00 TL maddi zararının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizleri ile birlikte davalıdan alınarak müvekkillerine ödenmesine. Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini arz talep etmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddialarının Zamanaşımına Uğradığı;Davaya dayanak TTK Madde 396’nın 3. Fıkrasında ” Bu haklar, söz konusu ticari işlemlerin yapıldığını veya yönetim kurulu üyesinin diğer bir şirkete girdiğini, diğer üyelerin öğrendikleri tarihten itibaren üç ay ve her halde bunların gerçekleşmesinden itibaren bir yıl geçince zamanaşımına uğrar” denmekte olduğunu. Buna göre arabulucuya başvurma tarihi olan 24.09.2020 itibariyle TTK madde 396/3’de belirtilen zamanaşımı süresinin dolduğunu, iddiaların zaman aşımına uğradığını. Davanın Husumet Yokluğu Nedeniyle Reddinin Gerektiği; Müvekkilinin Şubat 2019 tarihi itibarı ile davacı şirketin yönetiminden ayrılmış ve yönetim kurulu üyeliğinin fiilen sona erdiğini, bu tarihten itibaren davacı şirketle ilgili herhangi bir yönetsel rolü ve sorumluluğu olmadığına ilişkin belge verildiğini. Müvekkilinin bu tarih itibarı ile davacı şirketin yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığından TTK madde 396’ya göre işbu davada husumet yöneltilmesinin hukuken mümkün olmadığı. Davalı müvekkil hakkında davanın ayrıca pasif husumet-dava şartı yokluğu nedeniyle reddini talep ettiklerini. Müvekkili şirketin yönetim kurulu üyesi ve davacı şirketteki yönetsel rolü ile sorumlulukları fiilen Şubat 2019’da son bulduğu, müvekkilinin bu tarihten itibaren davacı şirkette herhangi bir ticari sırrına, işletme bilgisine yada finansal verisine sahip olmadığını, haliyle rekabet yasağının ihlalinin söz konusu olmadığını. Bu hususlardaki delil niteliğindeki belge ve yazışmalarının dosyaya sunulan dilekçeleri ekinde bulunduğunu, bu yazışmalardan da görüldüğü üzere müvekkilinin davacı şirketteki tüm görevlerinin sona erdiği, şirket içinde ve dışında ilan edilmiş ve şirketin iş ilişkisi içinde bulunduğu gerçek ve tüzel kişilere de bildirildiğini. Davacı şirket, davaya konu edilen … şirketinin kuruluşundan ve müvekkil …’in bu şirketteki faaliyetinden ilk günden beri haberdar olduğunu, …’nin kurulduğundan, davalının bu şirketin ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğundan haberdar olan davacı … Yayıncılık A.Ş. dava konusu … şirketiyle varlık devri gibi önlemler yaptığını, tüm bu karşılıklı faturalar, ödemeler, devredilen varlıklar, … Yayıncılık A.Ş.’nin …’nin faaliyetine açıkça rıza gösterdiğini ortaya koyduğunu. davacı şirket rekabet yasağının nasıl ihlal edildiğini ve ne kadarlık bir zarara uğradığını hiçbir. surette somutlaştıramadığını ve davanın temelinden yoksun olduğunu. Müvekkilinin … distribütörü haline geldiği tarihte … Yayıncılık A. … Distribütörü olmadığını, bu yönü ile iki şirketin aynı müşteriler ve Pazar için yarışmalarının söz konusu olmadığını. Davacının, müvekkili şirketin faaliyeti nedeniyle zarara uğramadığını, davacının zarar iddiaları ve tazminat taleplerinin dayanaksız olup, kabulünün mümkün olmadığını. TTK md. 396’da yönetim kurulu üyesi olan kişinin genel kurulun iznini almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapması veya aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla da girmesi yasaklamakta olduğunu. Bu düzenlemenin maksadının konumu itibariyle yönetim kurulu üyelerinin şirketin ticari faaliyetlerinin içeriğine, ticari sırlarına hakim olmalarının olduğunu. Dilekçeleri içerisinde ayrıntılı olarak anlattıkları üzere müvekkilleri …’in davacı şirketteki tüm görevlerinin Şubat 2019’da sona erdiğini, o tarih itibarı ile şirketin faaliyetlerinin içeriğine ve sırlarına vakıf olmadığını. Diğer önemli bir noktanın da müvekkilleri …’in yetkilisi olduğu … şirketinin … ile distribütörlük sözleşmesi imzaladığı tarihte davacı şirketin bu üniversiteyle yürürlükte olan distribütörlük sözleşmesinin bulunmadığını. Belirttikleri sebeplerle müvekkillerinin TTK madde 396’nın yasakladığı anlamda rekabet yasağını ihlalinin söz konusu olmadığını, huzurdaki davanın reddinin gerektiğini. Yukarıda açıklanan ve sayın mahkeme tarafından re’sen gösterilecek nedenlerle, öncelikle davanın usulden reddine aksi halde, müvekkil aleyhine ikame edilen haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini vekaleten arz ve talep etmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememiz tarafından tarafların delil listesinde gösterdikleri tüm deliller celp ve incelenmiş, dosya içerisine alınmıştır.
Mahkememizde açılan iş bu dava ;TTK 396dan kaynaklanan Yönetim Kurulu Üyesinin Rekabet Yasağını ihlali dolayısıyla müvekkil şirket zararlarının tazmini talebine ilişkindir.
Mahkememize davacı şirket vekili tarafından dosyaya sunulan 07/07/2023 günlü dilekçe ile davalı aleyhine açılan davadan feragat ettiklerini, tarafların … 4.Noterliğinin 23/06/2023 tarihli … yevmiye numaralı protokolü ile sulh olduklarını, vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri olmadan davadan feragat ettiklerini, bu nedenle feragat beyanı doğrultusunda karar verilmesini talep ettiği anlaşıldı.
Davacı vekilinin sunduğu 07/07/2023 tarihli feragat dilekçesi doğrultusunda dosya ve kapsamının incelenmesinde, davacı vekilinin dosyada bulunan vekaletnamesinde feragat yetkisi bulunduğu anlaşılmıştır.
Ayrıca davalı vekilinin de feragat ve vazgeçme yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizce dosyanın incelenmesinde; davacı vekilinin 07/07/2023 tarihli dilekçesi ile davadan … 4.Noterliğinin 23/06/2023 tarihli … yevmiye numaralı protokolü ile sulh olmaları sebebiyle feragat ettiklerine ilişkin beyanı doğrultusunda davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmadığına ilişkin beyan dilekçesi ibraz ettikleri anlaşılmakla, 6100 sayılı HMK’nun 307, 309 ve 311.maddeleri gereğince davacı vekilinin davadan feragat etmesi ve davadan feragatın kesin hüküm sonuçlarını doğurduğu mahkememizce tespit edilmekle, davacı yanın açtığı davanın feragat nedeniyle reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK’nun 307, 309 ve 311 maddeleri gereğince feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 54,40 TL harcın düşümü sonucu kalan 125,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Av.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 9.200,00TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davacının HMK 120 maddesi gereğince yatırdığı gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair, taraf yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10/07/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır