Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/579 E. 2021/357 K. 02.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/579 Esas
KARAR NO : 2021/357
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 14/10/2020
KARAR TARİHİ : 02/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında ticari ilişkiye binaen davacının 14/11/2019 tarihinde davalıya 376.520,30-TL bedelli fatura tanzim ettiğini, bu faturadan taraflar arasındaki mutabakattan da anlaşılacağı üzere 356.287,29-TL alacaklarının olduğunu, bu alacağa istinaden davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, ancak davalının kötü niyetli bir şekilde takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, huzurdaki davanın açıldığını, sonuç olarak … İcra Mdürülüğü’nün 2020/… E. Sayılı icra dosyasına yapılan haksız itirazın 356.287,29-TL asıl alacak üzerinden iptali ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yasal faizle birlikte devamını, davalının kötü niyetli olarak icra takibine itirazı nedeniyle, en az %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya çıkarılan tebligatların usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ancak kanuni süresi içerisinde cevap dilekçesinin sunulmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; 1 adet faturadan kaynaklı bakiye cari hesap alacak istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Alacak istemine dayanak faturanın, mutabakat formunun, ihtarname ve tebliğ şerhinin ibraz edildiği, davalı tarafın BA , davacı tarafın BS kayıtlarının celp edildiği anlaşılmıştır.
İtirazın iptali istemine konu … İcra Müdürlüğünün 2020/… esas sayılı takip dosyası celp edilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi Mehmet Adil Seçğin marifetiyle hazırlanan 04/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”… Davalı adına düzenlenen ödeme emri konusu 14/11/2019 tarih … sıra numaralı Hizmet Bedeli içerikli e-faturanın KDV dahil 376.520,30-TL bedelle tanzim edildiğini, bu faturanın e-fatura olduğunu, bu nedenle gelir idaresi başkanlığı e-portalı üzerinden davalıya tebliğ edildiğini, davacı tarafından dava dosyasına sunulan … antetli 17/02/2020 tarihli mutabakat mektubunda, davalıdan 356.287,29-TL alacakları olduğunun belirtildiğini, davalı tarafından 17/02/2020 tarihi itibariyle bakiyenin 356.287,29-TL’dir şeklinde imza ve kaşeyle tasdik edildiğini, davacı şirkete ait 2019 takvim yılına ait kanuni defterlerin HMK’nun 222/2 maddesi hükümlerine göre delil teşkil ettiğini, davacı ticari defterleri ile dava konusu muhasebe hesap ve kayıtlarına göre davacının davalıdan ödeme emri tarihinde, 356.287,29-TL alacağının olduğunu, davacının ödeme emrinde 01/01/2020 tarihinden itibaren 356.287,29-TL asıl alacak üzerinden 22.951,25-Tl temerrüt faizi hesap ve talep ettiğini, ancak davalıya gönderdiği ihtarname ve verdiği süre göz önüne alındığında bu tutarı talep edemeyeceğini, …. İcra Müdürlüğü’nün 20207… E. Sayılı dosyasına yapılan haksız itirazın 356.287,29-Tl asıl alacak üzerinden iptali ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yasal faizle birlikte devamını talep ettiğini, ancak harca esas değerin 379.238,54-TL olarak belirlendiğini, bu nedenle ödeme emrindeki temerrüt faizi talebinin mahkeme takdirinde olduğunu, …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… E. Sayılı ödeme emrine, davalı tarafından edilen itirazın, 356.287,29-TL asıl alacak üzerinden iptali ile 13.690,22-TL temerrüt faizi ve icra inkar tazminatı hükmünün mahkeme takdirinde olduğunu…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Davalı vekilinin bilirkişi raporunun tebliği aşamasında (03/03/2021 tarihinde) vekaletname ibraz ettiği ve dava dilekçesinin tebliği dahil olmak üzere tüm tebligatların ve arabuluculuk sürecinin hukuka aykırı olduğunu belirterek yetki ilk itirazında bulunduğu görülmüş ise de takip talebinde yazılı olup ödeme emrinin tebliğ edildiği ve takibe itiraz dilekçesinde davalı tarafça belirtilen adresin dava dilekçesinde yazılı adres olduğu, anılı davalı adresine çıkarılan dava dilekçesi ekli tebligatın iade dönmesi nedeni ile 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35. maddesine göre; “Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır.” hükmü kapsamında işlem tesis edilmiş olup bilirkişi raporunun tebliği aşamasına kadar ki yargılama sürecindeki bütün tebligatların davalının ticaret sicilinde kayıtlı görünen güncel adresi esas alınarak TK 35. maddesine göre usulüne uygun olarak yapıldığı anlaşılmıştır. Bu hali ile yetki itirazının süresinde olmadığı anlaşılmakla; dikkate alınamayacağı sonucuna varılmıştır. Son olarak arabuluculuk sürecine yönelik itiraz tetkik edilmiş olup hukuki uyuşmazlıklarda arabuluculuk yönetmeliğinin 25/3 maddesinde “…Arabulucu ilk oturum davetini yaparken toplantı tarihi ve yerinin belirlenmesi konusunda taraflar ile iletişim kurar. Taraflarla yaptığı görüşme sonucunda bir mutabakat sağlanamazsa toplantı tarihini ve yerini kendisi belirler.” düzenlemesinin mevcut olduğu görülmüştür. Aynı yönetmeliğin 25/8 maddesinde de; ” Arabulucu, taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması, yapılan görüşmeler sonucunda veya kanunda belirtilen süre içerisinde anlaşmaya varılamaması yahut varılması hallerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirir ve son tutanağı düzenleyerek durumu derhal adliye arabuluculuk bürosuna bildirir.” şeklinde düzenlenmenin olduğu görülmüştür. Arabuluculuk başvuru tarihi ve görüşme tarihi itibari ile davalının adresi itibari ile yapılan işlemin yönetmeliğin 25/3-8 maddelerine uygun olduğu anlaşılmakla; aksi yöndeki dava şartına yönelik itirazın yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Huzurdaki davada taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunun; davacının faturaya dayalı cari hesap alacağının bulunup bulunmadığı, anılı alacak istemi ile başlatılan icra takibine davalı yanın itirazının iptaline karar verilip verilemeyeceği hususunda toplandığı anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından ibraz edilen imzalı mutabakat formu, davalı tarafa isticvap mahiyetinde tebliğ edilmiş olup davalı tarafın isticvap edileceği duruşmada hazır bulunmaması nedeni ile HMK’nın 171/2 maddesi gereğince mutabakat formu ve içerikleri bu nedenle davalı tarafça kabul edilmiş sayılmıştır. Ayrıca davalı şirkete davetiye marifeti ile ihtar edilmesine rağmen ticari defterlerini ibraz etmediği, bu nedenle yalnızca davacı ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi marifeti ile inceleme yapılabildiği, ayrıntılı, dosya kapsamına uygun ve gerekçeli olmakla bilirkişi raporunun itibar edilir bulunduğu, davacı yanın davalı taraf ile olan ticari ilişkisini usulüne uygun tutulan defterleri kapsamında takip ettiği, davalı adına tanzim edilen faturanın bu hesabın borcuna kaydedilmiş olduğu, davacı ticari defterleri kapsamında davalıya ait cari hesabın takip tarihi itibariyle 356.287,29-TL borç bakiyesi verdiği, TBK’nın 117. maddesi bağlamında ihtarnamenin davalı tarafa tebliğ edildiği tarih ile takip tarihi itibari ile davacının 13.690,22-TL işlemiş faiz isteminin yerinde olduğu tespit edilmiştir. Nitekim 6100 sayılı HMK’nın 222. maddesi; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi gerekir… (22/07/2020) ” hükmünü içermekte olup yargılama sırasında yürürlüğe girmekle derhal uygulama ilkesi kapsamında tatbiki gereken usul düzenlemesi gereğince davalı tarafın mahkememizce ibrazdan kaçınılmış sayılacağı ihtarı ile verilen süre içerisinde ticari defterlerini ibraz etmemekle davacı ticari defterlerindeki kayıtların davacı lehine delil teşkil ettiği, davacı yanın anılı delilini hükümden düşürecek şekilde davalı tarafça aksi yönde herhangi bir delil ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Bu kapsamda yalnızca davacı tarafın ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceleme yapılabildiği, mahkememizce görevlendirilen bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun, ayrıntılı ve gerekçeli olarak hazırlamakla hükme esas alınmaya elverişli olduğu, ibraz edilen ticari defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, ibraz edilen ticari defterlerin delil vasfını haiz olduğu, davacı tarafın takibe konu alacak istemine dayalı faturanın davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının takip tarihi itibari ile 356.287,29-TL alacaklı göründüğü, davalı tarafın mükellefi olduğu vergi dairesinin mahkememize göndermiş olduğu BA formu bildiriminde de davacı şirket faturasının kayıtlı olduğu görülmekle faturaya konu hizmetin alınmış olduğu olgusunun sübut bulduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle hizmetin alınmadığına yönelik aksi yöndeki davalı savunmasına itibar edilememiştir. Ayrıca her ne kadar bilirkişi raporunun tebliği aşamasından sonra defter deliline dayanılmış ise de usûli süre ve işlemlerin tamamlanmış olması, hizmet ilişkinin davalı tarafça inkarı neticesinde herhangi bir ödeme savunmasının bulunmaması hususları da nazara alındığında BA formları ile mutabakat form içerikleri karşısında davalı defterleri üzerinde ayrı bir inceleme yapılmasının yargılamaya katkı sağlamayacağı kanaatine varılmıştır. Tüm bu nedenlerle davacının takip tarihi itibari ile davalıdan 356.287,29-TL asıl alacak, 13.690,22-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 369.977,51-TL alacaklı olduğu, anılı tutar yönünden başlatılan icra takibine davalı takip borçlusunun vaki itirazının haksız olduğu, alacağın faturaya dayalı olup likit olduğu anlaşılmakla; davanın kısmen kabulüne, davacı yararına %20 icra inkar tazminatına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
… İcra Müdürlüğünün 2020/… esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 356.287,29-TL asıl alacak, 13.690,22-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 369.977,51-TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile takibin, asıl alacak 356.287,29-TL takip tarihinden itibaren yıllık %13,75 oranını geçmemek üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, fazlaya dair istemin reddine,
2-Alacağın % 20’si oranındaki 73.995,50-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 25.237,16-TL ilam harcından peşin alınan 4.580,25-TL’nin mahsubu ile bakiye 20.692,91-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 4.580,25-TL peşin harç ve 54,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 4.634,65-TL davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 34.348,43-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Göre hesaplanan 4.080,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yapılan 831,00-TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 810,71-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 13. Bendine göre; arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda anlaşamamaları hallerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinde ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre hazineden ödenen toplam 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin 1.287,77-TL’sinin davalıdan, 32,23-TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/06/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır