Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/538 E. 2021/830 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/538 Esas
KARAR NO : 2021/830

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 26/09/2020
KARAR TARİHİ : 24/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; elektronik sektöründe faaliyet gösteren müvekkili tarafından davalı şirkete elektrik-elektronik ürün satışı gerçekleştirildiğini, müvekkili ile davalı arasında akdedilen 18.10.2019 tarihli sözleşme ile bir takım aydınlatma ekipmanlarının tedariği ve satımı hususunda tarafların anlaştıklarını, anlaşılan ticari emtianın belirlenen sürelerin ortalamasında davalı firmaya eksiksiz ve tam olarak teslim edildiğini, davalı firmanın faturaları alarak, TTK 21/2 maddesinde belirtilen 8 günlük süre içerisinde itiraz etmeyerek, faturaları kabul ettiğini, hukuki süreç öncesi borçlu taraf ile irtibata geçilerek borcun ödenmesinin mail ortamında 21.02.2020 tarihinde talep edildiğini ve borçlu tarafın borcunu kabul ederek süre talep etmişse de, süre talebinin kabul edilmediğini, bu satışlardan doğan ve cari hesaba kaydedilen alacak kalemlerinin vaktinde tahsil edilememesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, davalı tarafça yetkiye, borca, faize ve ferilerine itiraz edilmiş ve haklı takibin durmasına neden olduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin Beykoz Mahkemesi olduğunu, müvekkili şirket ile davacı arasında “17.10.2019 Tarihli Sözleşme” bulunduğunu, müvekkili şirket ile alacaklı arasında belirtilen tarihli bir sözleşme ve bu sözleşmeye ilişkin herhangi bir borcu bulunmadığı için de dayanak konusu yapılan takibe ilişkin davanın reddi gerektiğini, müvekkili şirket ile davacı arasında herhangi bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, cari hesap işletilebilmesi için Ticaret Kanunu gereğince yazılı cari hesap sözleşmesi bulunması gerektiğini beyanla haksız dayanaktan yoksun davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, ticari satımdan kaynaklanan açık hesap alacağının tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili talebine ilişkindir.
Yanlar arasındaki sözleşme, mail yazışmaları, dayanak fatura suretlerinin ibraz edildiği görülmüştür.
İtirazın iptali istemine konu İstanbul … İcra Dairesinin… esas sayılı dosyası celp ve tetkik edilmiştir.
Taraf şirketlere ait BA ve BS kayıtları celp ve tetkik edilmiştir.
Davalı takip borçlusunun icra müdürlüğünün ve mahkememizin yetkisine vaki itirazının tetkikinde; İİK’nın 50. maddesi atfı ile tatbiki gereken HMK’nın 17. maddesi gereğince tacir olan taraflar arasında geçerli sözleşmenin 6. maddesi kapsamında İstanbul İcra Müdürlüğü ile İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduklarının kararlaştırıldığı görülmekle sözleşmedeki yetki şartı nedeni ile yerinde görülmeyen takip merci ile mahkememizin yetkisine vaki usuli itirazların ayrı ayrı reddine karar verilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce dosya kapsamına alınan bilirkişi raporunda özetle; “… Vakıaların değerlendirilmesi; Taraflar arasında 16.10.2019 Tarih 161019-002 sayılı bir proforma fatura düzenlendiği, bu proforma faturanın 1. maddesinin 4. bendinde aynı zamanda sözleşme yerine geçtiği, ibaresinin olduğu,
Sözleşme hükümlerine göre davacının davalıya mal/hizmet verdiği, buna karşılık 2019 yılında 243.763,91.-TL fatura tanzim ettiği, bu faturaların davacı tarafından davalıya tebliğ ve teslim edildiği, yine bu faturaların davalı tarafından BA formuyla Vergi dairesine bildirildiği, teslim ve tebliğ bilgisi olmayan 979,18.-TL bedelli faturanın davalı hesap ve kayıtlarında olmadığı, ancak bu faturanın Damga vergisi yansıtma bedeli olduğu, sözleşmenin Vergiler Başlıklı 3 maddesi gereği damga vergisi sorumluğunun 2 tarafa eşit oranda paylaştırıldığı, bu nedenle davalının bu faturadan direkt sorumlu olduğu, bu faturalara karşılık davalının davacıya 220.000,00.-TL ödeme yaptığı, bu hesaplamaya göre 06.12.2019 tarihinden itibaren davacının davalıdan 243.763,914979,18-220.000,00— 24.743,09.-TL alacağının olduğu,
Davacı şirket 2019 takvim yılına ait kanuni defterlerinin; HMK’nun 222/2 maddesi hükümlerine göre delil teşkil ettiği, 10.03.2021 tarihli Duruşma tutanağının 7. bendinde: “Tarafların ticari defterlerini inceleme günü ibraz etmesi ticari defterlerini ibraz etmeme durumunda ibrazdan kaçınılmış sayılacağının” ihtarının yapıldığı, ancak inceleme günü davalı şirketin ticari defter ve belgelerini mahkemeye ibraz etmediği, bu nedenle davalı ticari defterleri üzerinde bir inceleme yapılamadığı,
Davacı ticari defterleri ile dava konusu muhasebe hesap ve kayıtlarına göre; davacının davalıdan ödeme emri tarihinde, 24.743,09.-TL alacağının olduğu, tarafımızca yapılan hesaplamalarla davacı ticari defterlerindeki alacağın birbiriyle örtüştüğü,
Dosyaya mübrez ve taraflar arasında imzalanmış bulunan; /67079-002 sayılı bir sözleşme olduğu, bu sözleşmenin 2 maddesinin son paragrafında “çeklerin vade tarihinde fark olması durumunda aylık -4 943 fark çek bedeline yansıtılacaktır hükmü olduğu,
Ancak davacı vekili tarafından dosyaya sunulan bir e-mail olduğu, bu e-mailde davacı vekilinin e-mail ile davalı şirkete “Müvekkil firma … AŞ ye vadesi gelen ve ödenmeyen faiz hariç 24.743,09.TL borcunuz vardır. Borcunuzun 24.02.2020 tarihine kadar ödenmesini ihtar ederiz” şeklinde bir ihtarı olduğu, bu durumda sözleşmedeki hükmün bu ihtarla geçersiz kılındığı,
Yüce Mahkemeniz tarafından bu ihtarın geçerli olduğunun kabulü halinde;
İhtarda talep edilen tutar: 24.743,09.-TL
Talep Tarihi (son gün) : 24.02.2020 (İhtarda davalıya verilen atıfet)
Ödeme emri tarihi: :05.03.2020
Faiz türü ve oranı 113,75 (Avans Faizi)
Gecikme günü :10 gün
24.743,09 x 10 gün x9413,75/365 gün— 93.21.-TL avans faizi talep edebileceği,
Davalı tarafından “Borcunuzu ödememem gibi bir durum söz konusu değil, Elektrik sistemi geldikten sonra devriye alımları ve diğer işlemler yapıldığında herhangi bir sorun çıkmazsa ödemelerini yapacağımızı ilettik. 30 gün içerisinde elektrik sistemi geleceğini son kontroller yapıldıktan sonra ödemelerin yapılacağını sözlü olarak beyan ettik” Sözleşme maddelerinde yazan ürün geç geldiği her gün için 1.000,00.-TL ceza uygulanır maddesini ürünleri geç teslim etmelerine rağmen kendilerine yansıtmadık” şeklinde geri dönüş yapıldığı,
Bu nedenlerle cezai şartlar ve sözleşmenin ürün veya siparişin iptali başlıklı 9 maddesinde “ürünlerin montajı yapıldıktan sonra bozuk kırık vb ürünler garantiye istinaden değiştirilecektir. hükmü gereği davada başka bir irdeleme yapılmasına gerek olmadığı,
GEREKÇELİ SONUÇ:
Tüm dava dosyası, taraf ticari defterleri ile dava konusu muhasebe hesap ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde;
İstanbul… İcra Dairesi… Esas sayılı Ödeme emrine, davalı tarafından edilen itirazın, 24.743,09.-TL asıl alacak, 93,21.-TL faiz üzerinden iptali ile icra inkar tazminatı hükmünün yüce mahkemenizin takdirinde olduğu…” yönünde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Huzurdaki davada; ticari satım sözleşme ilişkisinden kaynaklanan açık hesap alacağının tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine itirazın iptali istemi mevcut olmakla uyuşmazlığın; elektronik ürün satım ilişkinden kaynaklı faturalara dayalı bakiye alacağın mevcut olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Yargılama kapsamında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi ve tüm dosya kapsamında edinilen vicdani kanaat gereğince; davacı tarafın anılı alacak istemi ile başlattığı icra takibinin, davalı şirketin ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde vaki itirazı nedeniyle durduğu, itirazın iptali davasının kanuni süre içerisinde ikame edildiği, davalı şirketin ticari defterlerin ibrazı için mahkememizce çıkarılan meşruhatlı tebligatın tebliğine rağmen ticari defterlerini ve sair herhangi bir delili dosyaya ibraz etmediği tespit edilmiştir. Nitekim 6100 sayılı HMK’nın 222. maddesi; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi gerekir… (22/07/2020) ” hükmünü içermekte olup tatbiki gereken usul düzenlemesi gereğince davalı tarafın mahkememizce ibrazdan kaçınılmış sayılacağı ihtarı ile verilen süre içerisinde ticari defterlerini ibraz etmemekle davacı ticari defterlerindeki kayıtların davacı lehine delil teşkil ettiği, davacı yanın anılı delilini hükümden düşürecek şekilde davalı yanca aksi yönde delil ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Bu sebeple yalnızca davacı tarafın ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceleme yapılabildiği, mahkememizce görevlendirilen bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun, ayrıntılı ve gerekçeli olarak hazırlamakla hükme esas alınmaya elverişli olduğu, ibraz edilen ticari defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, ibraz edilen ticari defterlerin delil vasfını haiz olduğu, davacı tarafın takibe konu alacak istemine dayalı faturaların davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafın mükellefi olduğu vergi dairesinin mahkememize göndermiş olduğu BA formu bildiriminde de davacı şirket faturalarının kayıtlı olduğu görülmekle, davalı tarafça takibe itiraz ve cevap dilekçesinde yanlar arasında cari hesap ve sözleşme ilişkisinin bulunmadığı savunması ileri sürülmesine karşın bu savunmaya itibar edilmesi mümkün olmamış ve faturalarda yazılı ürünlerin davalı tarafça teslim alındığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Anılı tespitler ışığında; takip tarihi itibari ile davacı yanın ticari defterlerinde kayıtlı 24.743,09-TL yönünden açık hesap alacağının mevcut olduğu saptanmıştır.
6098 sayılı TBK’nın 117/I. maddesinde muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla temerrüde düşeceği belirtildikten sonra ikinci fıkrasında borcun ifa edileceği gün birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse bu günün geçmesiyle; borçlunun temerrüde düşeceği şeklinde düzenleme yapılmış olup bu kapsamda somut olaya bakıldığında, sözleşme içeriğinde belirli yahut kesin vadeye rastlanılmadığı ancak davacı yanın davalıya gönderdiği mail ile ödeme ihtarının yapıldığı, anılı mail kaydına davalının yanıt vermesi kapsamında son ödeme tarihi olarak belirtilen 24/02/2020 ile takip tarihi 05/03/2020 tarihine kadar işleyen 93,21-TL avans faizinden davalının sorumlu tutulması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Anılı tespitlerin yanında davalı tarafın bilirkişi raporunun tebliğinden sonra ileri sürmüş olduğu idare tarafından tespit edilen eksiklikler ile ilgili beyanına yönelik savunması, savunmanın genişletilmesi mahiyetinde olmakla HMK’nın 141. maddesinin birinci fıkrası gereğince; “Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.” hükümleri kapsamında inceleme yapılması gerekmiştir. Bu düzenlemelere göre; yargılamanın ilk kesiti olan dilekçelerin teatisi aşamasında iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı söz konusu değildir. Tarafların cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi ile iddia ve savunmalarını serbestçe genişletmesi yahut değiştirmesi mümkündür. İddiayı genişletme veya değiştirme yasağı cevaba cevap, savunmayı genişletme veya değiştirme yasağı ise ikinci cevap dilekçesinin verilmesi ile başlamaktadır. Ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia/savunma genişletilebilmektedir. Bu nedenle tahkikat, ön incelemede saptanan çekişmeli hususlar üzerinden yürütüleceğinden, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunmanın genişletilmesi yahut değiştirilmesi yasaktır. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davalı yanın savunmalarının genişletilmesine yönelik olarak davacı tarafın açık muvafakatinin bulunmaması nedeni ile itibar edilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Tüm bu gerekçeler ışığında; davacının takip tarihi itibari ile davalıdan 24.743,09-TL (asıl alacak), 93,21-TL (işlemiş faiz) olmak üzere toplam 24.836,30-TL alacaklı olduğu, bu noktadan sonra alacak bedelinin ödendiğinin ispat yükünün davalı/alıcı üzerinde bulunduğu, davalı şirketin ise satım ilişkisinden kaynaklı alacak bedelini ödediğini HMK’nın 200-(1). maddesi uyarınca yazılı delille ispat edemediği anlaşılmıştır. Kabul edilen hukuksal tespit kapsamında, davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle toplam 24.836,30-TL alacaklı olup bu tutar yönünden başlatılan icra takibine davalı takip borçlusunun vaki itirazının haksız olduğu tespit edilmiştir. Son olarak alacağın faturalara dayalı olup bu hali ile likit olduğu görülmekle; davanın kısmen kabulüne, davacı yararına %20 icra inkar tazminatına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
İstanbul … İcra Müdürlüğünün… esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 24.743,09-TL asıl alacak, 93,21-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 24.836,30-TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile takibin, asıl alacak 24.743,09-TL takip tarihinden itibaren yıllık %13,75 oranını geçmemek üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, fazlaya dair istemin reddine,
2- Alacağın % 20’si oranındaki 4.967,26-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 1.696,57 TL karar-ilam harcından, davacı tarafça peşin yatırılan 304,46 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.392,11 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
4- Davacı tarafça yapılan 822,50 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 810,34 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı taraf yargılama gideri yapmadığından bu hususta bir karar verilmesine yerolmadığına,
6- Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
7- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen talep üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 372,84 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
9- Devletçe karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, davanın kabul oranına göre hesaplanan 1.300,48 TL ‘sinin davalı taraftan, bakiye 19,52 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
10- Davacı tarafça peşin yatırılan 304,46 TL harç ile 54,40 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 358,86 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/11/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır