Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/53 Esas
KARAR NO : 2021/500
DAVA : Genel Kurul Kararlarının Yokluğunun Tespiti
DAVA TARİHİ : 17/01/2020
KARAR TARİHİ : 02/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararlarının Yokluğunun Tespiti davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil …’ın %40 hissesine sahip olduğu davalı şirketin 2008 yılından 2013 yılına kadar yönetiminde yer aldığını, 03/09/2014 tarihinde yapılan 2013 yılı olağan genel kurul toplantısında sahip olduğu %40 hisseye ilişkin gerek hazirunu oluşturan hissedarlar, gerekse pay defterinin doğru tutulmasından sorumlu olan yönetim kurulu üyeleri tarafından hiçbir itiraz veya muhalefette bulunulmadığını ve herhangi bir şerh düşülmediğini, davalı şirket yetkilileri ve diğer hissedarların davacı müvekkilinin genel kurula katılma ve oy kullanma hakkını ortadan kaldırmak amacıyla 20/02/2017 tarihli genel kurulu TTK hükümlerine aykırı olarak müvekkiline haber vermeksizin ve paylarını hukuka ve yasaya aykırı olarak elde etmek için topladıklarını, 20/02/2017 tarihli genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunu, davacı müvekkilini önceki genel kurullara çağıran davalı şirketin söz konusu 20/02/2017 tarihli genel kurula çağırmadığını, TTK’nın 444. maddesi uyarınca genel kurul toplantısı için ortaklara çağrının zorunlu olduğunu, davalı şirketin 22/07/2017 tarihli genel kurul toplantısı için hiçbir çağrı yapmadığını, müvekkilini önceki genel kurul toplantılarına çağıran davalı şirketin 22/07/2017 tarihli toplantıya çağırmamasının hiçbir hukuki sebebinin olmadığını, müvekkilinin toplantıya katılma ve oy kullanma haklarının engellendiğini, oy hakkının pay sahibi olmayan diğer hissedarlar tarafından kullanıldığını, müvekkilinin TTK’nın 440. maddesi uyarınca iş bu davayı açmaya yetkili olduğunu, davalı şirketin 20/02/2017 tarihinde yapılan 2014, 2015 ve 2016 yılları olağan genel kurul toplantısının yoklukla malul olduğu nazara alındığında davalı şirketin 2016 yılından bu yana organsız olduğunu, genel kurulu toplayamadığını, bu nedenle davalı şirkete kayyım atanması gerektiğini beyanla 20/02/2017 tarihli genel kurul toplantısının yok hükmünde olduğunun tespitine, yoklukla malul 20/02/2017 tarihli genel kurul kararlarının yürütülmesinin verilecek ihtiyati tedbir kararı ile geri bırakılmasına, organsız kalan ve 4 yıldır usulüne uygun genel kurul yapmayan davalı şirkete genel kurulları yapmak ve dava sonuna kadar şirket menfaatlerini korumak üzere kayyım atanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirketin hissedarlarından olmadığını, bu nedenle müvekkilinin 20/02/2017 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti için dava açamayacağını, öncelikle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, genel kurul kararlarına karşı 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde dava açılması gerektiğini, müvekkili şirketin genel kurulunun yapılmasının üzerinden 3 yıl geçmiş olduğunu, bu nedenle davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin hisseleri için nama yazılı muvakkat hisse senedi ilmuhaberi bastırılarak hissedarlara dağıtıldığını, hissedarlığın ispatı için ilmühaber ibrazının zorunlu olduğunu, müvekkilinin hissedarlarından … ‘nun … Noterliği’nin 03/02/2017 tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile, son genel kurul toplantısına ilişkin hazirun cetvelinde davacıya ait olduğuna dair kayıt düşülen %40 hissenin kendilerine ait olduğunu bildirmek suretiyle hisse senedi ilmuhaberlerini ibraz ettiklerini, bu nedenle davacıya gönderilen ihtarname ile bu hususta beyanda bulunması ve hisse senedi ilmuhaberlerinin ibrazı için süre verildiğini, davacının müvekkilinin ihtarına rağmen %40 hisse ile ilgili herhangi bir hisse senedi ilmuhaberi ibraz edemediğini, hisse senetlerinin adı geçen kişilerce sunulmuş olması karşısında davacının hissedar olmadığını, 20/02/2017 tarihli genel kurulun tüm hissedarların katılımı ile yapıldığını, davacının bu davayı açmakta hukuki bir yararının olmadığını, davacının şirket yöneticiliğinin kağıt üstünde kalmaktan öteye geçmediğini, davacı dava dilekçesinde her ne kadar dava dışı hissedar … ‘ın bir takım sahte belgelerle kendisine karşı icra takibi başlattığını, önceki evliliklerinden olan çocuklarıyla organizasyon kurduğunu beyan etmişse de bu iddianın kesinlikle doğru olmadığını, 20/02/2017 tarihli genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğuna dair herhangi bir mahkeme kararı olmadığını, müvekkilinin organlarının işinin başında olduklarını ve açılan davada ileri sürülen asılsız iddialardan dolayı müvekkilinin işleyişinin hiçbir şekilde etkilenmediğini, davacının kayyım talebinin de yerinde olmadığını beyanla davanın usulden, hak düşürücü süreden ve esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, anonim şirket genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespiti talebine ilişkindir.
Mahkememizce davalı şirketin sicil dosyası ve taraf delilleri celp edilmiş, dosya iddia ve savunma kapsamında rapor tanzim edilmek üzere bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Bilirkişi heyeti 02/09/2020 tarihli raporunda özetle; davalı şirketin 07/11/1996 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında davacının 90.000.000 TL sermaye içerisinde 100.000 TL hisse sahibi, 12/06/1997 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında 5.000.000.000 TL sermaye içerisinde 800.000.000 TL hisse sahibi, 27/10/2000 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında 5.000.0000.000 TL sermaye içerisinde 299.900.000 TL hisse sahibi, 24/12/2003 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında 5.000.000.000 TL sermaye içerisinde 799.900.000 TL hisse sahibi olarak bulunduğunu, 15/12/2005 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında, şirket sermayesinin 5.000 YTL’den 50.000 YTL’ye çıkarılmasına karar verildiğini, sermayenin tamamını temsil eden hisselerin toplantıda hazır bulunduğunu, hazirun cetvelinde davacının isim ve imzasının bulunmadığını, davacının 26/05/2008 tarihli olağan genel kurul toplantısında 50.000 TL sermaye içerisinde 20.000 TL hisse sahibi, 03/09/2014 tarihli olağan genel kurul toplantısında 50.000 TL sermaye içerisinde 20.000 TL hisse sahibi olarak bulunduğunu, davalı şirketin 20/02/2017 tarihinde yapılan 2014-2015 ve 2016 yıllarına ait olağan genel kurul toplantısı hazirun cetveline göre, sermayenin tamamını temsil eden hisselerin toplantıda hazır bulunduğunu, hazirun cetvelinde davacının isim ve imzasının bulunmadığını, davacıya ait kayıtların davalı şirketin pay defterinin 6. sayfasında yer aldığını, davalı şirketin 30/12/2005 tarihli, 2005/5 sayılı “hisse devirleri hakkında” gündemli yönetim kurulu toplantı tutanağına dayalı olarak, … …’ın 6.500 adet hissesinin, … …’nin 13.250 adet hissesinin, … …’nin 250 adet hissesinin davacıya devredildiğine ilişkin devir kaydının yapıldığını ve 30/12/2005 tarihi itibariyle davacının hissesinin 20.000 TL karşılığı 20.000 adet ile şirket sermayesinin %40’ına tekabül ettiğini, davalı şirketin 15/12/2005 tarihli genel kurul toplantısında esas sermayeyi 45.000,00 YTL artırarak 50.000,00 YTL’ye yükselttiğini, artırımın iç kaynaklardan sağlandığını, hisse türünün hamiline yazılı olduğunu, sermaye artırımı kararının 26/12/2005 tarihinde sicile tescil ve 29/12/2005 tarihinde ilan edildiğini, yönetim kurulunun hamiline yazılı ilmuhaber çıkarılmasına dair 2005/4 sayılı kararının alındığı tarihte artırılan sermaye için henüz ne hamiline yazılı hisse senedi ne de hamiline yazılı ilmuhaber çıkarılmamış olduğunu, bu tutardaki payların çıplak pay niteliğinde olduklarını, anonim şirketlerde çıplak payların alacağın temliki suretiyle devredilebileceğini, 15/12/2005 tarihli genel kurul toplantı tutanağında pay sahibi olduğu görülen ve aynı zamanda davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olan … …’ın 6.500 adet hissesini, … …’nin 13.250 adet hissesini, … …’nin 250 adet hissesini davacıya devrettiklerini yönetim kurulu kararı ile yazılı hale getirip imzaladıklarını, bu karar ile pay devrinin alacağın temliki usulüne uyularak geçerli şekilde yapıldığı kanaatine ulaşıldığını, takdirin Mahkememize ait olduğunu, pay sahiplerinin birinin katılmadığı çağrısız genel kurulların yok sayılacağının doktrinde kabul edildiğini, davalı şirketin 20/02/2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına davacının katılmadığını ve toplantının çağrısız yapılmış olması sebebiyle yok hükmünde sayılması gerektiğini tespit ve beyan etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, davacıya hamiline yazılı hisse senetlerini dosyaya ibraz etmek üzere süre verilmiş, bundan sonra sunulan hisse senetleri ile davalı vekilinin itirazlarının incelenmesi hususunda heyetten ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; davalı şirketin 07/11/1996 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında sermayesini 5.000.000.000 TL’ye yükselttiğini, sermayenin her biri 100.000 YTL değerinde hamiline yazılı 50.000 adet hisseye bölündüğünü, artırımdan sonra davacının 5.500.000 YTL değerinde hisse sahibi olduğunu, yönetim kurulu tarafından 07/09/1998 tarihli karar ile hisse senedi basılmasına karar verildiğini, davacı tarafından sunulan hisse senetlerinin hem şekil açısından TTK’ya hem de yönetim kurulu kararına uygun olduğunu, davalı şirketin 30/12/2005 tarihli, 2005/4 sayılı muvakkat hisse senedi ilmuhaberi basımı gündemli yönetim kurulu toplantı tutanağına göre şirket sermayesinin 15/12/2005 tarihli genel kurul toplantısında alınan karar ile 50.000.000,00 YTL’ye çıkarıldığının ve 5.000.000 YTL hisseyi temsil eden payların basılı olduğunun açıkça kabul edildiğini, davalı vekilinin itirazlarının kök rapordaki tespit ve kanaatlerinde herhangi bir değişikliğe gidilmesini gerektirmediğini beyan etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, Mahkememizce denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli görülmüştür. Davalı şirketin pay defterinin davacıya ait kısımları dosya içerisine alınmıştır.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi ile; 08/04/1983 tarihinde kurulduğu, sermayesinin 90 milyon TL olduğu ve 100.000 TL kıymetinde 900 hisseye ayrıldığı, hisselerin nama yazılı olduğu, 07/11/1996 tarihinde gerçekleştirdiği olağanüstü genel kurul toplantısında, sermayesini 5 milyar TL’ye yükselttiği, sermayenin her biri 100.000 TL değerinde hamiline yazılı 50.000 adet hisseye bölündüğü, artırımdan sonra davacının 5.500.000 TL değerinde 55 adet hisseye sahip olduğu, 07/09/1998 tarihli ve 1998/2 sayılı yönetim kurulu kararı ile hisse senedi basılmasına karar verildiği ve 5, 10, 20, 50, 100 ve 200’lük küpürler halinde hamiline yazılı hisse senetlerinin bastırıldığı, 15/12/2005 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında, şirket sermayesinin 5 mliyon YTL’den 50 milyon YTL’ye çıkarılmasına karar verildiği, bu karardan sonra yönetim kurulunun 30/12/2005 tarihli, 2005/4 sayılı kararı ile eski sermaye olan 5 milyon YTL’yi temsil eden hisse senetlerinin basılı olduğu kabul edilerek 45 milyon YTL sermaye için hamiline yazılı muvakkat hisse senedi ilmuhaberi bastırılmasına karar verildiği, yönetim kurulunun 30/12/2005 tarihli, 2005/5 sayılı kararı ile yönetim kurulu üyesi … …’ın 6.500 adet, … …’nin 13.250 adet, … …’nin 250 adet hissesini davacıya devrettiklerine dair karar alındığı, davacının, davalı şirketin 26/05/2008 ve 03/09/2014 tarihli olağan genel kurul toplantılarına 20.000 adet hisse sahibi olarak katıldığı ancak dava konusu edilen 20/02/2017 tarihli, 2014-2015 ve 2016 yıllarına ait olağan genel kurul toplantısına katılmadığı, anılan toplantıya davet edilmediği, toplantı yer ve saati ile gündeminin ilan edilmediği, toplantının çağrısız olarak yapıldığı, davacının pay sahibi olarak toplantıya davet edilmemesinden bahisle genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğunu iddia ettiği, davalının ise davacının hisse sahibi olmadığını, anılan toplantının tüm hisse sahiplerinin katılımı ile gerçekleştirildiğini, davacının nama yazılı muvakkat hisse senedi ilmuhaberi sunamadığı, bu ilmuhaberleri elinde bulunduran … …, … … ve … …’nin hisse sahibi olduklarını iddia ettiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının, davalı şirkette hisse sahibi olup olmadığı ve hisse sahibi olması halinde 2017 yılında yapılan olağan genel kurul toplantısına çağrılmamış olması sebebiyle toplantında alınan kararların yok hükmünde sayılıp sayılamayacağı hususlarında toplanmakta olduğu anlaşılmıştır.
Öncelikle davacı tarafından genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğu iddia edildiğinden TTK’nın 445. maddesi uyarınca genel kurul kararlarının iptali davasında aranan karar tarihinden itibaren üç aylık hak düşürücü süre içerisinde dava açılmış olması şartının, bu davada uygulanması söz konusu değildir. Her ne kadar davalı şirket, yönetim kurulunun 30/12/2005 tarihli, 2005/4 sayılı kararı ile 45 milyon YTL sermaye için hamiline yazılı muvakkat hisse senedi ilmuhaberi bastırılmasına karar verdiğini ve bu karar kapsamında davacının hamiline yazılı muvakkat hisse senedi ilmuhaberi sunmadığını, 20.000 adet hissenin karşılığı hamiline yazılı muvakkat hisse senedi ilmuhaberlerinin … …, … … ve … … tarafından sunulduğunu iddia etmekte ise de; davacı bu karardan önce bastırılan hamiline yazılı hisse senetlerini elinde bulundurduğu gibi, 30/12/2005 tarihli, 2005/4 sayılı kararın tescil ve ilanından ve hamiline yazılı muvakkat hisse senedi ilmuhaberlerinin bastırılmasından önce alınan 30/12/2005 tarihli, 2005/5 sayılı yönetim kurulu kararı ile, adı geçen yönetim kurulu üyeleri … …’ın 6.500 adet, … …’nin 13.250 adet, … …’nin 250 adet hissesini davacıya devrettikleri, devredilen hisselerin çıplak pay niteliğinde oldukları, devir tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6768 sayılı TTK’da çıplak payın devir şekli konusunda bir hüküm bulunmadığı, Yargıtay’ca içtihat ve doktrin tarafından kabul edildiği üzere çıplak pay devrinin alacağın temliki şeklinde yapılması, bunun için ise devredenin iradesinin yazılı hale getirilmesi gerektiği, buna göre 30/12/2005 tarihli, 2005/5 sayılı yönetim kurulu kararının, hisse sahiplerinin devir iradesini içermekle alacağın temliki hükmünde ve davacının 30/12/2005 tarihi itibariyle 20.000 adet hisse sahibi olduğu, en son katıldığı 03/09/2014 tarihli genel kuruldan sonra hisselerini devretmediği, davaya konu genel kurul toplantısının çağrısız yapıldığı, çağrısız genel kurulun TTK’nın 416. maddesinde düzenlendiği, buna göre genel kurulun, bütün hisselerin sahipleri veya temsilcilerinin çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın katılımı ile toplanabileceği ve karar alabileceği, bir genel kurul kararının varlığı için öncelikle genel kurul toplantısının yapılmış olması gerektiği, hisse sahibi davacının katılımı olmaksızın çağrısız genel kurul toplantısı yapılamayacağından 20/02/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların yok hükmünde olduğu kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
Davalı … A.Ş.’nin 20.02.2017 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda alınan kararların yok hükmünde olduğunun TESPİTİNE,
2-Karar ve ilam harcı 59,30 TL’den peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile kalan 4,90 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 65,50 TL posta ve tebligat masrafı, 2.300 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.365,50 TL yargılama gideri ile 108,80 TL ilk harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarına hesaplanan 4.080 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 02/07/2021
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır