Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/517 E. 2020/385 K. 21.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/517 Esas
KARAR NO : 2020/385
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 11/12/2019
KARAR TARİHİ : 21/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23/07/2013 tarihinde müteveffa … … sevk ve idaresindeki … plakalı motosikletin, plakası ve sürücüsü belirlenemeyen aracın aniden yola çıkması nedeniyle … sevk ve idaresindeki … plakalı kamyona çarpması neticesinde trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen kaza sonucunda … …’ın vefat ettiğini, söz konusu kazaya %25 oranında kusuruyla sebebiyet veren … …’ın kullandığı … plakalı motosikletin olay tarihi itibariyle geçerli bir ZMMS poliçesi bulunmadığını, kaza sonrası … tarafından 17/10/2018 tarihinde 50.666,67-TL ödeme yapıldığını, müvekkili kurumun ödediği tazminatın tahsili amacıyla zarar sorumlularına karşı rücu hakkı düzenlendiğini, bu nedenle borçlular aleyhine … İcra Müdürlüğünün 2019/13300 esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini ancak borçlu tarafından haksız ve mesnetsiz şekilde itiraz edildiğini beyan ederek haksız olarak yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, borçluların %40 dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; … tarafından açılan rücuen tazminat istemine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosyanın … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/300 esas, 2019/549 karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi edildiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası öncelikle görev noktasında incelenmiştir.
TTK’nın 4 ve 5. maddeleri ile ticari davaların; ” Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde, d) Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” şeklinde tanımlandığı görülmüştür. Anılı kanuni düzenlemeye göre, bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1.maddesine göre her iki tarafında tacir olması ve ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması, yahut tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğmasının gerektiği açıktır.
6102 sayılı TTK’nın “Halefiyet” başlıklı 1481. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalısının yerine geçmektedir. Bu bir kanuni halefiyettir. Sigortalının, gerçekleşen zararın tazmininden sorumlu olanlara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel tutarında sigortacıya ait olmaktadır. 22/03/1944 tarih 37/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, buradaki ilişkinin “Halefiyet” ilişkisi olduğu ve bu noktada davanın, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibi olduğu açıklanmıştır.
Anılı kanuni düzenlemeler ve içtihatlar ışığında somut olaya bakıldığında; huzurdaki davada davacı … tarafından zarar gören 3. kişilere ödeme yapıldıktan sonra ödenen tazminat miktarında, hukuken zarar gören kişi yerine geçen … halefiyete dayalı olarak rücu isteminde bulunabilecek olup davacı … tacir olmadığı gibi, davanın dayanağı olan rücu istemi de Türk Ticaret Kanunu’ndan değil, Sigortacılık Kanunu ve … Yönetmeliği’nden doğmakta olup halefiyete dayanan talepleri ve bu taleplere yönelik itirazın iptali istemlerini ticari dava olarak nitelendirmek mümkün değildir. Bu hali ile davacının rücu talebinin kapsamı ve davacı kurumun niteliği gözetildiğinde uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerektiği kanaatine varılmakla; (Emsal Karar: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin 2017/895 esas, 2017/886 karar sayılı kararı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi’nin 2019/934 esas, 2019/648 karar sayılı kararı.) HMK’nın 114/1-c ve HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine, mahkememizin karşı görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Görevsizlik kararının istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde … Asliye Hukuk Mahkemesi ile Mahkememiz arasında görev açısından olumsuz görev uyuşmazlığı meydana gelmekle merci tayini için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
3-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara alınmasına,
Dair; tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 21/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır