Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/51 E. 2021/956 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/51
KARAR NO : 2021/956
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 17/01/2020
KARAR TARİHİ : 23/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı kooperatifte ortaklık haklarının bulunduğunu, davalı kooperatifin 03/10/2019 tarihinde 42 sayılı yönetim kurulu kararı ile müvekkillerinin ortaklık haklarını haksız ve hukuka aykırı bir şekilde sonlandırdığını, davalı kooperatifin almış olduğu bu kararı … Noterliği’nin 30 Ekim 2019 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile müvekkillerine ilettiğini, davalı her ne kadar ortaklıktan çıkarılma sebebini kooperatif ana sözleşmesinin 10. maddesine dayandırmış ise de; bu maddenin eski metninde Yenilevent sitesinde konut sahibi olmak koşulunun olmadığını, bu koşulun her ne kadar davalı tarafından değiştirildiği ileri sürülmekte ise de, değişiklik yönünde alınmış bir genel kurul kararı olmadığını, 29/12/1993 tarih ve … sayı, … sayfa nolu Ticaret Sicil Gazetesi incelendiğinde alınmış bu kararın müvekkillerinin yokluğunda yeterli çoğunluk sağlanmadan alındığının görüleceğini, bu karar sözleşmenin esasına yönelik bir karar olup, usul ve karar nisabına uyulmadığının bariz olduğunu, kooperatif ana sözleşmesinin 33. maddesine göre, toplantı nisabının şahsen ve temsilen en az üye sayısının 1/4 olduğunu, bu maddenin 2. fıkrasında ana sözleşmede değişiklik yapılması ile ilgili kararların ortakların 2/3 çoğunluğu ile sağlanabildiğinin bildirildiğini, hem toplantı hem de karar nisabının kanunun ve ana sözleşmenin belirlediği kriterleri sağlamadığını, dolayısıyla bu kararın müvekkilleri açısından yok hükmünde olduğunu, davalı kooperatifin önce ordu mensubu kişilerin konut ihtiyacını gidermek amacıyla, yapı kooperatifi olarak kurulmuş bir kooperatif olduğunu, bu amaca ulaşıldıktan sonra (her üyeye bir daire verildikten sonra) yapısını değiştirip işletme kooperatifi olarak çalışmalarına devam ettiğini, bu yapı değişikliğinden sonra kooperatifin elinde üyelere dağıtılmayan daire ve arsalar kaldığını, bu tarihten sonra ki kooperatifin amacı arsa ve dairelerden alınan kira gelirleri ile sitenin masraflarını (temizlik vs) yapmak ve üyelere normalden daha ucuz hizmet vermek olduğunu, kooperatiften çıkarılma kararının açıklanan 2 nedenden dolayı hukuka aykırı olduğunu, taşınmaz mülkiyetinin el değiştirdiği durumlarda üyelik hakkının sırf devredilen şahsın, ordu mensubu olmaması nedeni ile devredilememesinin hukuka aykırı bir durum olduğunu, bu husus her ne kadar ana sözleşmede hukuka aykırı olarak sonradan değiştirilmiş olsa da yasaya, anayasaya ve hukuka aykırı kararların hukuk karşısında yok hükmünde olduğunu, zira ortaklık hakkını devredemediğinden dolayı mevcut hakkını daha ucuza devretmek zorunda olan insanların haklarının fiilen başka insanlar tarafından, gasp edilmesine olanak tanıyan bir hükmün, yok hükmünde olduğunu, aynı site içerisinde artık bir kısım kooperatife üye olan ve üye olmayan insanların mevcut olduğunu, böyle bir durumda herkes için verilmesi gereken ortak hizmetlerin verilmesinde sıkıntılar doğduğunu, bu nedenle kooperatif içerisinde bulunan daireler kat mülkiyetine geçirilmiş ve tüm daire sahiplerinden aidat toplanmaya başlanmış olduğunu, bu uygulama ile birlikte kooperatifin artık bir amacının kalmadığını, bu süreç içerisinde tasfiye edilip taşınmazlar satılıp üyelere gelirleri dağıtılması gerekirken milyon liralık taşınmazlar elde tutularak haksız kazanç elde edilmeye çalışıldığını beyanla 03/10/2019 gün ve 42 sayılı müvekkillerinin ortaklıktan çıkarılmalarına dair yönetim kurulu kararının iptaline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili Kooperatifin ana sözleşmesinin 10. maddesi “Yenilevent sitesinde konut maliki olmak” koşulunu ortaklık şartı olarak düzenlediğini, Ana sözleşmenin 14. maddesinde ise, ana sözleşmenin 10. maddesinde yazılı ortaklık şartlarını kaybedenlerin ortaklıktan çıkartılacağı ve bu işlemi yapmanın da yönetim kurulunun görev ve sorumluğunda olduğunun düzenlediğini, ana sözleşmenin 10.maddesindeki açık düzenleme sebebiyle müvekkili Kooperatifin yönetim kurulu tarafından tapu kayıtları üzerinde yapılan incelemede, 2030 üyelik numarası ile Kooperatif ortağı merhum … ‘e veraseten müvekkili Kooperatifin ortakları olan davacıların, … Sitesindeki taşınmazlarını sattıkları ve böylece ana sözleşmenin Kooperatife ortaklık için şart koştuğu “ … sitesinde konut maliki olmak” koşulunu yitirdiklerinin tespit edildiğini, durumun yönetim kurulu tarafından genel kurul gündemine taşındığını ve 18/05/2019 tarihinde icra edilen olağan genel kurul toplantısında yapılan müzakere ve oylama neticesinde alınan 13 no.lu karar ile, bu koşulu yitiren ortakların ortaklıktan çıkartılması hususunda gereğinin yapılması için yönetim kuruluna talimat verildiğini, bunun üzerine müvekkili Kooperatif yönetim kurulunun 03/10/2019 tarih ve 42 sayılı yönetim kurulu kararı ile davacıların ortaklıktan çıkartılmasına karar verdiğini, bu kararın, … Noterliğinden keşide edilen ihbarname (30.10.2019-… ) ile 14/11/2019 tarihinde davacılara bildirildiğini, davacıların açmış oldukları iş bu davalarında, yönetim kurulunun kararının aksine, … Sitesinde konut maliki olduklarına dair bir iddiada bulunmadıklarını ve bu yönde dosyaya herhangi bir delil de sunmadıklarını, bu hali ile, davacıların … Sitesindeki taşınmazı sattıklarını ve dolayısıyla ana sözleşmenin 10.maddesinde Kooperatif ortaklığı için aranan “… Sitesinde konut maliki olmak ” şartını yitirdiklerini kabul ettiklerini, bu durumda, Kooperatif yönetim kurulunun almış olduğu dava konusu ortaklıktan çıkarma kararının, Ana Sözleşmenin 10. ve 14.maddeleri ile Kooperatifler Kanunu’nun 16.maddesine uygun olduğunu, mevzuata aykırı bir yön bulunmadığının davacının savunmaları ile de sabit olduğunu, diğer yandan; davacıların ortaklıktan çıkarılmalarının hukuki sebebi olan Kooperatif ana sözleşmenin 10. maddesinde yapılmış olan değişikliğin, davacıların toplantıya katılmamış olmaları ve nisabın yetersiz olması sebebiyle yok hükmünde olduğunu ve bu sebeple alınan ortaklıktan çıkartılma kararının da hukuken hüküm ifade etmediğini iddia ettiklerini, öncelikle; Kooperatifler Kanunun 53/1.maddesinin kooperatif genel kurul kararları aleyhine bozma davası açma süresini “toplantıyı kovalıyan günden başlamak üzere bir ay içinde” olarak belirlediğini, davacının bu yöndeki iddiasını bir aylık hak düşürücü süre içerisinde dava konusu yapmamış olduğundan, bu aşamada dava konusu yapılmasına yasal olanak olmadığını, diğer yandan, Kooperatif genel kurulunca yapılmış olan ana sözleşme değişiklikleri mer’i mevzuata ve Kooperatif ana sözleşmesine uygun olup, davacının aksi yöndeki iddiasının ispata muhtaç olduğunu, kaldı ki, bu yöndeki iddiaların ancak genel kurul kararının bozulması istemine ilişkin bir davanın konusu olabileceğini, yönetim kurulu kararına karşı açılmış bir davada bu hususun tahkikat konusu yapılmasına olanak olmadığını, yine müvekkili kooperatifin amacının kalmadığı ve tasfiyesinin gerektiği iddialarının yönetim kurulu kararının iptali sebebini oluşturmayacağını ve böyle bir davada yargılama konusu yapılamayacağını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, kooperatif ortaklığından çıkarılma kararının iptali talebine ilişkindir.
Mahkememizce davalı kooperatifin ana sözleşmesi, davacıların üyelikten çıkarılmalarına dair yönetim kurulu kararı ve diğer deliller incelenmiş, dosya iddia ve savunma kapsamında davalı kooperatifin defterleri ile diğer kayıtlar üzerinde inceleme yapılarak rapor tanzim edilmek üzere bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Bilirkişi heyeti 20/10/2021 tarihli raporunda özetle; davalının, 6102 sayılı TTK’nın 64/3 ve VUK’un 182. maddesi uyarınca tutulması zorunlu olan 2019 yılına ait yevmiye, defteri kebir ve envanter defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğunu, 2019 yılına ait yevmiye ve envanter defterlerinin kapanış tasdiklerinin yapılmış olduğunu, bu itibarla mevcut haliyle davalının 2019 yılına ait ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu, teknik değerlendirme sonucuna göre, Yeni Levent sitesindeki taşınmazlarını satarak ortaklık şartını kaybeden ortaklar hakkında karar alan 18/05/2019 tarihli genel kurul tutanağının yasa ve anasözleşmede istenen toplantı nisabı, karar yeter sayısı ve tutanakta bulunması gereken imza şartlarını sağladığını, yönetim kurulunun anasözleşmeden kaynaklanan yetkisini kullanarak genel kurul kararı doğrultusunda 42 nolu kararı aldığını, hukuki değerlendirme sonucuna göre ise, ana sözleşmenin 14/2 maddesinde mali yükümlülükler sebebiyle hakkında çıkarma işlemi yapılanlar için 10 gün ihtar ve 30 günlük temerrüt süresi şartı öngörülmüş iken, ana sözleşme madde 10’daki ortaklık şartlarını kaybedenler bakımından herhangi bir ihtar süresi ön görülmediği gibi ortaklık şartları bakımından temerrüde düşmenin de mantıken mümkün olmadığını, yönetim kurulu tarafından karar alınıp genel kurula itiraz müessesesi düzenlendiğini ve somut olayda taşınmaz satıp devreden davacılar hakkında çıkarma kararının yönetim kurulu tarafından alınarak genel kurula sunulduğunu ve genel kurulda da onaylanmış olduğunu, söz konusu ana sözleşme hükümleri bakımından mali yükümlülüklerin yerine getirilmemesi ve temerrüd ile ortaklık şartlarının kaybedilmesi bakımından farklı prosedürler öngörülmüş olduğunu, bunların kıyasen birbirine uygulanması, ortaklık şartları bakımından da 10 ve 30 günlük süreler öngörülmesinin mümkün olmadığını, söz konusu karar hükümsüzlüğü tespit olunmadıkça geçerli ana sözleşme hükümlerine uygun olarak alınmış olduğundan geçerli olduğunu, nisap yönünden somut olayda bir tartışma söz konusu ise de yapılan ikinci genel kurul toplantısında nisap aranmayacağından bu toplantıda bir kısım ortakların ayrılmalarına karşılık mevcut oyların çoğunluğu ile verilen kararın geçerliliğini koruduğunu tespit ve mütalaa etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, Mahkememizce denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli görülmüştür.
Kooperatifler Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca, Kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebepler anasözleşmede açıkça gösterilir. Ortaklar anasözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar. Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Ana sözleşme, çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir. Çıkarılma kararı gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi, ortaklar defterine de yazılır. Kararın onaylı örneği, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, on gün içinde notere tevdi edilir. Bu ortak tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabilir. Somut davada davacıların ortaklıktan çıkarılmalarına dair kararın, davalı Kooperatif genel kurulunun 18/05/2019 tarihinde ve ana sözleşmenin 14. maddesi uyarınca yönetim kurulu tarafından 03/10/2019 tarihinde alındığı, davacılara 30/10/2019 tarihli Noter ihbarnamesi ile bildirildiği, davanın üç aylık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Davalı kooperatif ana sözleşmesinin 10. maddesinde; “hak ve fiil ehliyetine sahip olmak, ordu mensubu olmak ve Yenilevent Sitesi’nde konut maliki olmak” ortaklık şartı olarak, 14. maddesinde ise “10. maddede yazılı şartları kaybetmek” ortaklıktan çıkarılma sebebi olarak düzenlenmiştir. Söz konusu ana sözleşme değişikliği 26/09/1990 tarihinde gerçekleştirilmiş, bu değişikliğe karşı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca bir ay içinde iptal davası açılmamıştır. Sonuç olarak davacıların İstanbul İli, … İlçesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan … Site’ndeki konutlarını satarak devrettikleri, bu şekilde ana sözleşmenin geçerli 10. maddesi uyarınca ortaklık şartlarını kaybettikleri, alınan kararın usul, yasa ve ana sözleşmeye uygun olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar ve ilam harcı 59,30 TL’den peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile kalan 4,90 TL’nin davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/12/2021

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır