Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/49 E. 2021/273 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/49 Esas
KARAR NO : 2021/273

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/01/2020
KARAR TARİHİ : 28/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin, … adlı elektronik ticaret sitesinin sahibi ve yöneticisi olduğunu, müvekkili şirketin, bu internet sitesi üzerinden çeşitli e-ticaret faaliyetleri yürüttüğünü, müvekkili şirket sahibi bulunduğu internet sitesi üzerinden gerçekleştirdiği e-ticaret faalyietleri kapsamında tüketicilere satıcı sıfatıyla doğrudan kendisi ürün ve hizmet satışı yaptığı gibi aynı zamanda 6563 sayılı elektronik ticaretin düzenlenmesi hakkında knun 2. Maddesi vd. Düzenlenen aracı hizmet sağlayıcı sıfatı ile diğer üçüncü kişi tacirlere de ürünlerini tüketicilere satmaları için gerekli alt yapı ve platformu sağladığını, müvekkili şirketin sürdürmekte olduğu elektronik ticari faaliyeti kapsamındaki pek çok tedarikçi/satıcı ile çalıştığı ve… adı verilen bir çok satıcıya karşılıklı olarak imzalanan … Satıcı Üyelik Sözleşmesi hükümleri gereği AVM’de kiralanan mağaza veya pazar yeri mantığından hareketle … internet sitesinden satış faaliyeti yapılmasına aracılık ettiğini, davalı … ile müvekkili şirket arasında da 28/02/2017 tarihinde … satıcı üyelik sözleşmesi akdedildiğini, müvekkili şirketin anılı sözleşme gereği AVM’de kiralanan mağaza veya pazar yeri mantığından hareketle … internet sitesi üzerinden davalı … tarafından satış faaliyeti yapılmasına aracılık edildiğini, öncelikle daha önce hiçbir şekilde benzer ürün satışı veya alımı bulunmayan yüksek fiyatlı elektronik cihazlar ve cep telefonlarından yüklü adette sipariş oluşturarak ürün satın alımı yaparak, kredi kartı üzerinden ödeme yaptığını, müşterilerin, daha sonra söz konusu ürünün cayma hakkı süresinin son günü ve ürünlerin bedelinin müvekkili şirketten üye satıcıya ödemesinden sonra cayma hakkını kullanarak, müvekkili şirketten bedel iadesini tahsil ettiklerini, müvekkili şirketin ise, hem ürünlerin bedelini satıcıya ödediği hem de cayma hakkı kapsamında tüketiciye aynı miktarı iade etmesi üzerine, üye müşteriye dönerek yapılan satışın kendisine iadesini istediği zaman söz konusu şirketin ortada bulunmadığını fark ettiği ve şüphelilerin müvekkili şirketi dolandırmak amacıyla bir suç örgütü oluşturmak olduklarının farkına vardığını, davalı … tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına yapılan haksız ve mesnetsiz itirazın iptalini, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle takip miktarının %20’den az olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya çıkarılan dava dilekçesi ekli tebligatın usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ancak herhangi bir cevap / beyan dilekçesinin sunulmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; sözleşme ilişkisinden kaynaklı cari hesap alacak istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki 28/02/2017 tarihli Satıcı Üyelik sözleşmesi ile dekont suretleri ve cari hesap ekstrelerinin ibraz edildiği görülmüştür.
… Cumhuriyet Başsavcılığının … sayılı soruşturma dosyası uyap üzerinden celp edilmiştir.
İtirazın iptali istemine konu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası celp edilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler …, …ve … marifetiyle hazırlanan 11/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Davacı şirket nezdinde davalı … ile ticari ilişkisinin 120 Alıcılar hesabında … kodlu … Müşteriler hesabında …müşteri kodlu hesapta takip edildiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2017 yılında başladığını, 31/12/2017 tarihi itibari ile davacının davalıdan 08/09/2018 tarihi itibari ile davacının davalıdan 14,42-TL alacaklı olduğunu, 10/09/2018 tarihinde tanzim edilmiş komisyon faturalarının davalının borcuna kaydedilmesinden sonra davacının davalıdan 8.366,39-TL alacaklı olduğunu, bilahare dava konusu 22 adet işlemlerle ilgili olarak toplam 209.407,99-TL’inin tahsilat olarak kaydedilmesi 13,57-TL hizmet bedelinin de kaydedilmesi neticesinde davacının davalıya 200.966,30-TL borçlu olduğunu, bu tutarın davacı tarafından davalıya 25/09/2018 tarihinde EFT havalesi ile ödendiğini, 25/09/2018 tarihinde 0,59-TL sipariş transferi kaydından sonra davacının davalıdan 0,59-TL alacaklı olduğunu, 26/09/2018 tarihinde 17,70-TL komisyon faturası, 100,81-TL tahsilat kaydından sonra davacının davalıya 81,72-TL borçlu olduğunu, daha sonra müşterilere yapılan iadelerin bu hesabın borcuna kaydedilmesi neticesinde takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 208.696,48-TL alacaklı olduğunu, davacı tarafından ibraz edilen ticari defterlerden yevmiye, defter-i kebir defterlerinin e-defter olduğunu, yevmiye ve defter-i kebir e-beratlarının oluşturma tarihlerinin süresi içerisinde olduğunu, envanter defterlerinin açılış noter tasdiklerinin zamanında yaptırılmış olduğunu, kayıtlarının düzenli ve muhasebe ilkelerine uygun bulunduğunu, incelenen veri tabanı kayıtlarında ürünlerin satın alımları, iade talepleri ve iade işlemlerinin davacının iddia ettiği gün ve saatlerde gerçekleşmiş olduğunu, davacının ticari defter kayıtlarında takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 208.696,48-TL alacaklı olduğunu…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Dosyada mübrez 28/02/2017 tarihli Satıcı Üyelik sözleşmesi davalı tarafa isticvap mahiyetinde tebliğ edilmiş ancak; davalı tarafın isticvap edileceği duruşmada hazır bulunmadığı görülmüştür. HMK’nın 171/2 maddesi gereğince sözleşme ve içerikleri bu nedenle davalı tarafça kabul edilmiş sayılmıştır. Bu hali ile uyuşmazlığın; ”…” satıcı üyelik sözleşmesine dayalı ticari ilişki kapsamında davacı yanın sözleşmeden kaynaklı cari hesap alacağının bulunup bulunmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
Yargılama kapsamında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi ve tüm dosya kapsamında edinilen vicdani kanaat gereğince; davacı tarafın sözleşme ilişkisine dayalı cari hesap alacak istemi ile başlattığı icra takibinin, davalı yanın ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde vaki itirazı nedeniyle durduğu, itirazın iptali davasının kanuni süre içerisinde ikame edildiği, davalı şirketin davaya cevap vermediği gibi ticari defterlerin ibrazı için talimat mahkemesi tarafından çıkarılan meşruhatlı tebligatın tebliğine rağmen ticari defterlerini ve sair herhangi bir delili dosyaya ibraz etmediği tespit edilmiştir. Nitekim 6100 sayılı HMK’nın 222. maddesi; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi gerekir… (22/07/2020) ” hükmünü içermekte olup yargılama sırasında yürürlüğe girmekle derhal uygulama ilkesi kapsamında tatbiki gereken usul düzenlemesi gereğince davalı tarafın talimat mahkemesi nezdinde ibrazdan kaçınılmış sayılacağı ihtarı ile verilen süre içerisinde ticari defterlerini ibraz etmemekle davacı ticari defterlerindeki kayıtların davacı lehine delil teşkil ettiği, davacı yanın anılı delilini hükümden düşürecek şekilde aksi yönde delil ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Bu sebeple yalnızca davacı tarafın ticari defterleri üzerinde bilirkişi heyeti marifetiyle inceleme yapılabildiği, mahkememizce görevlendirilen bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun, ayrıntılı ve gerekçeli olarak hazırlamakla hükme esas alınmaya elverişli olduğu, ibraz edilen ticari defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, ibraz edilen ticari defterlerin delil vasfını haiz olduğu, davacı tarafın takibe konu alacak istemine dayalı komisyon faturalarının davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı yanın ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibari ile cari hesaptan kaynaklı 208.696,48-TL alacaklı göründüğü tespit edilmiştir.
Anılı kabul ve tespitin devamında davacı yanın işlemiş faiz istemi yönünden değerlendirme yapılmış olup yargılama sırasında davacı yanın işlemiş faiz istemini haksız fiil hukuki sebebine dayandırdığı ve celp edilen savcılık dosyasını delil olarak ikame ettiği görülmüştür. Nitekim Türk Borçlar Kanunu kapsamında borç ilişkisinin kaynakları sözleşmeden doğan borç ilişkileri, haksız fiilden doğan borç ilişkileri, sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkileri olmak üzere tasnif edilmekle borçların kaynağı olarak; sözleşme, haksız fiil, sebepsiz iktisap hali kabul edilmiş olup sözleşme ilişkisinin devamı boyunca diğer borç kaynaklarının istisnai haller dışında uygulama alanı bulamayacağı saptanmıştır. Bu noktada celp ve tetkik edilen savcılık dosyası derdest olmakla birlikte huzurdaki davanın itirazın iptali davası olmakla takibe sıkı sıkıya bağlı dava türlerinden olduğu, takip konusu alacağın ise satış faaliyetine aracılık yapılmasına ilişkin ticari sözleşme ilişkisinden kaynaklı cari hesap alacak istemine dayalı olduğu anlaşılmıştır. Bu hali ile sözleşmeden doğan borç ilişkisinden kaynaklı alacak istemi davaya konu olmakla temerrüt halinin TBK’nın 117. maddesi uyarınca saptanması gerekmiştir.
Nitekim TBK’nın 117. maddesi uyarınca, muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarı ile mütemerrit olacağı geçerli olmakla birlikte somut olayda; davalının, takipten önce temerrüte düşürüldüğü ispat edilememiş olup bu nedenle işlemiş faiz isteminin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Bu hali ile takibe sıkı sıkıya bağlı olan itirazın iptali davası kapsamında takibe konu taleple bağlılık ilkesi gereğince davacının takip tarihi itibari ile 208.696,48-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Bu noktadan sonra faturaya/cari hesaba dayalı dayalı alacak bedelinin ödendiğinin ispat yükünün davalı taraf üzerinde bulunduğu, davalı/ takip borçlusunun davacıya ödeme yaptığını HMK’nın 200-(1). maddesi uyarınca yazılı delille ispat edemediği, tüm bu nedenlerle davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle toplam 208.696,48-TL tutarında alacaklı olup bu tutar yönünden başlatılan icra takibine davalı takip borçlusunun vaki itirazının haksız olduğu, alacağın faturaya / cari hesaba dayalı olup likit olduğu anlaşılmakla; davanın kısmen kabulüne, davacı lehine icra inkar tazminatına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 208.696,48-TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile takibin, asıl alacak 208.696,48-TL takip tarihinden itibaren yıllık %19,50 oranını geçmemek üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, fazlaya dair istemin REDDİNE,
2-Alacağın % 20’si oranındaki 41.739,29-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 14.256,06-TL ilam harcından peşin alınan 3.583,06-TL ‘ nin mahsubu ile bakiye 10.673,00-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 3.583,06-TL peşin harç ve 54,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 3.637,46-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 23.058,75-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafça yapılan 2.840,00-TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 2.824,91-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 13. Bendine göre; arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda anlaşamamaları hallerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinde ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre hazineden ödenen toplam 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin 1.312,99-TL’sinin davalıdan tahsili, 7,01-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/04/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır