Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/45 E. 2020/55 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/45 Esas
KARAR NO : 2020/55
DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 15/01/2020
KARAR TARİHİ : 06/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tekstil ve örme işleriyle iştigal eden müvekkil şirketin 18/07/2019 tarihinde gece yarısı faili meçhul kişilerce girilmesi ve muhasebe departmanında bulunan çelik kasa delici cisimle delinerek açılarak, kasa içerisinde bulunan 65 adet çek ve yine boş çek yaprakları ve nakit paralar ve araç anahtarlarının çalınması sebebiyle suç duyurusunda bulunulmuş, … Cumhuriyet Başsavclığı’nın 19/07/2019 tarih ve … nolu dosyası üzerinden soruşturmanın yürütüldüğünü, işbu 65 adet çekin tamamı için çeklerin iptali ve tedbiren ödeme yasağı kararı için tarafça başvuru yapılmış ve … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosya üzerinden görülen çek iptali davasında Ticaret Sicil Gazetesinden ilanlar yapılmış ve teminat mukabilinde ödeme yasağı kararı verilerek tüm ilgili banka şubelerine ödeme yasağı kararlarının gönderildiğini, iş bu 65 adet çekten çek bedelinin istirdatı talebine konu yaptığı bir tanesi keşideci aleyhine icra takibine geçilmesi suretiyle ortaya çıktığını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; çeklerin iadesi ve çek bedellerinin istirdadı istemlerine ilişkindir.
01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre; ” MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3. maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile; “Dava şartı olarak arabuluculuk” ”MADDE 18/A- (1) İlgili Kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükümlerinin cari olduğu tespit edilmiştir.
Bu noktada emsal alınan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 2019/2152 esas, 2019/1681 karar sayılı 31/12/2019 tarihli kararında da belirtildiği üzere; “Dava konusu bir miktar para alacağı” olan tüm talepler hakkında, alacaklı ve borçlu açısından bir ayırım yapılmadan ve bir sınırlama getirilmeden dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartı olarak düzenlenmiştir. Elbetteki “menfi tespit” talebi ile “alacak” talebi hukuken aynı kavramlar değildir ve bu davalar sonucunda netice-i talepler ile kurulacak hükümler de farklıdır. İster alacak, ister menfi tespit, ister istirdat, ister itirazın iptali, ister tazminat talebi olsun bu davaların ortak noktası “dava konusunun bir miktar para alacağı” olduğudur. Sınırlayıcı bir yorum yaparak maddenin sadece “alacak” veya “tazminat” davalarıyla sınırlı olduğu kabulünün kanun koyucunun iradesine aykırı olacağı muhakkaktır.” Bu açıdan bakıldığında Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesinin kanun metninde yer alan alacak davasının davacı alacaklı açısından zorunlu arabuluculuk dava şartı iken, alacak davasına karşı açılan rollerin yer değiştirdiği olumsuzluğunun (menfi tespit yahut istirdat) tespiti davasında davacı olan borçlunun dava şartı niteliğindeki zorunlu arabuluculuğa başvurmaksızın dava açabileceğini benimsemek adil yargılanma hakkının ihlali ile silahların eşitliği prensibine aykırılık teşkil edecektir. Kanun koyucunun amaçladığı husus; ticari davalarda konusu para olan ve para ile belirlenen bir alacağın yahut tazminatın ödenmesi veya ödenmemesine ilişkin yanlar arasındaki ihtilafın dava öncesinde yanlar arasında müzakere edilmesini sağlamaya yöneliktir. Alternatif uyuşmazlık yöntemlerinden de beklenen fayda bu yöndedir. Ayrıca somut olaya bakıldığında soruşturma dosyasının faili meçhul sanık yönünden verilen şikayet dilekçesi ile başlatıldığı ve davalı şirketin henüz şüpheli sıfatının bulunduğunu gösterir bir evraka rastlanılmadığı görülmekle taraflar arasındaki müzakereye engel bir olumsuzluğun bulunmadığı tespit edilmiştir.
Anılı yasal değişiklikler ve istinaf kararı ışığında dava dilekçesi ile dosyanın tetkiki neticesinde; dava konusunun dilekçede betimlenen bir kısım çeklerin davacıya iadesi ve çek bedellerinin istirdadı istemine yönelik, konusu bakımından bir miktar paranın ödenmesine ve para alacağına ilişkin olup bu bakımından işbu davada zorunlu arabuluculuk dava şartı mevcut olmakla birlikte davacı yanın davadan önce arabuluculuk yoluna başvurmadığı tespit edilmekle davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-TTK’nın 5/a, 6325 sayılı Kanun’un 18/a-2, HMK’nın 114/2, 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40-TL red harcından peşin alınan 733,31-TL harcın mahsubu ile artan 678,91-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra iadesine,
Dair; HMK’nın 320. maddesi uyarınca dosya üzerinden, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/02/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır