Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/439 E. 2020/681 K. 29.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/439 Esas
KARAR NO : 2020/681
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/08/2020
KARAR TARİHİ : 29/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Sigorta A.Ş.’ye sigortalı … ‘nin malik ve işleteni olduğu … plakalı aracın 12/02/2019 tarihinde müvekkiline ait … plakalı araca çarparak hasarlanmasına sebebiyet verdiğini, mevcut kazada davalıya sigortalı aracın sürücüsü kazanın meydana gelmesinde %100 asli kusurlu olduğunu, müvekkiline ait araçta davaya konu kaza sebebiyle meydana gelen hasar miktarının bağımsız eksper … tarafından 32.756,59 TL olarak tespit edildiğini, … Hiz.Ltd.Şti. Tarafından eksperlik hizmeti alınan bu hizmet için 579,79 TL ödendiğini, sigorta tahkim komisyonunun 2019/… esas sayılı dosyasında tespit edilen 19.432,03 TL toplam zararın 5.000,00 TL’lik kısmının karar altına alındığını, sigorta şirketi tarafından yapılan 10.030,98 TL ödemede mahsup edildiğinden bakiye alacakları olan 4.401,05 TL’nin davalıdan alınarak davalı şirketin temerrüt tarihi olan 26/11/2019 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının bakiye için yeniden yaptığı başvuru üzerine STK tarafından kesin hüküm bulunduğundan davanın usulden reddine karar verildiğini, huzurdaki davaya konu taleplerin kesin hüküm ile karara bağlandığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin hak kaybına uğramaması açısından esasa dair davacı tarafa bugüne kadar 15.030,98 TL maddi hasar tazminatı ve 2.262 TL değer kaybı tazminatı ödendiğini, bakiye poliçe limitinin 18.707,02 TL olduğunu, poliçeye müstenit sorumlulukları poliçe limitiyle sınırlı olmakla beraber masraf, vekalet ücreti sorumluluklarının da bu miktara isabet eden oranlarda olacağını, poliçe limiti maktuen ödenecek rakam olmadığını, poliçe limiti üzerindeki zararlardan müvekkili şirketin sorumluğunun bulunmadığını, davanın öncelikle usulden reddine, aksi halde esastan reddine, her halde yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Dava, … plakalı araçtaki davalı … tarafından ödenmeyen bakiye hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında davacıya ait … plakalı araçtaki hasara neden olan 12/02/2019 tarihli aynı kazaya ilişkin Sigorta Tahkim Komisyonu’nda tahkim yargılaması yapıldığı anlaşılmakla, Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 18/09/2019 tarihli Uyuşmazlık Hakem Kararı ve bu karara itiraz üzerine verilen 07/11/2019 İtiraz Hakem Heyeti Kararı ile 23/03/2020 tarihli Uyuşmazlık Hakem Kararı dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı yanın ilk başvurusu üzerine 18/09/2019 tarihinde verilen Uyuşmazlık Hakem Kararı kapsamında alınan bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, … plakalı araçtaki onarım bedelinin 2.510,00 TL işçilik ücreti ve 10.997,11 TL yedek parça tutarı olmak üzere KDV dahil 15.938,39 TL olduğu, değişimi gereken parçaların orijinal parça fiyatları üzerinden tedarik iskontosu uygulanmadan hesaplandığında araçtaki toplam hasar bedelinin 13.597,83 TL’si parça bedeli 2.510,00 TL’si işçilik ücreti olmak üzere KDV dahil toplam 19.432,03 TL olduğu, Uyuşmazlık Hakem Kararı ile sigorta şirketi tarafından ödenen 10.039,98 TL hasar tazminatının KDV dahil ve iskontosuz olarak hesaplanan 19.432,03 TL’den çıkarılarak taleple bağlılık ilkesi gereğince araç sahibi lehine 5.000 TL’ye hükmedildiği, sigorta şirketinin davacının hasar tazminatı alacağının olmadığı yönündeki itirazı ile davacının daha fazla hasar tazminatı alacağı bulunduğuna ilişkin itirazları Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından incelenmekle 18/09/2019 tarihli Uyuşmazlık Hakem Kararının yerinde olduğu kanaati ile 07/11/2019 tarihinde itirazları reddetmiştir.
Davacı yan Sigorta Tahkim Komisyonu’ndaki ilk başvurusunda şimdilik 5.000 TL’nin tazminini talep ettiğinden ve anılı dosyada ıslah yapmadığından bu defa bakiye alacağının tazmini hususunda yeniden Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurmuş olmakla, başvurusuna ilişkin 23/03/2020 tarihinde verilen Uyuşmazlık Hakem Kararı ile, 18/09/2019 tarihli kararın yeni başvuru için kesin hüküm teşkil ettiğinden bahisle esasa girilmeksizin başvurunun reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalı yan daha önceden verilmiş kararların iş bu davada kesin hüküm teşkil ettiğini beyan ederek davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Her ne kadar 23/03/2020 tarihli Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Kararı’nın kesin olarak verildiği anlaşılmış ise de, söz konusu karar usule ilişkin olmakla tatbiki gereken HMK’nun 303. maddesi kapsamında maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde değildir. Şöyle ki HMK’nun 303. maddesi “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.” hükmünü ihtiva etmektedir.
Bu nedenle, 23/03/2020 tarihli Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Kararı’nın kesin hüküm nedeniyle başvurunun reddine ilişkin kararı eldeki davadanın talep sonucu ile aynı olmayıp söz konusu hüküm usule ilişkin olduğundan, iş bu dosya için maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyip, HMK’nun 114/1-i bendi gereğince dava şartı noksanlığına neden olmamaktadır.
Ayrıca, 18/09/2019 tarihli Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Kararı ile 07/11/2019 tarihli Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti Kararının kesin hüküm teşkil edip etmeyeceğinin incelenmesi gerekmekle, Sigonta Tahkim Komisyonu’na davacı yanca yapılan başvuruda açıkça “fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla” 5.000 TL’nin tahsilinin talep edildiği, eldeki davada ise 5.000 TL’nin ödenmesinden sonra kalan 4.401,05 TL bakiye hasar tazminatının ek talep mahiyetinde ileri sürüldüğü, böylece Sigorta Tahkim Komisyonu’ndaki talep ile eldeki dava arasında birisinin şimdilik 5.000 TL’nin tahsiline ilişkin olması, diğerinin ise saklı tutulan bakiye hasar tazminatı alacağına ilişkin olması nedeniyle dava sebepleri ve talep sonuçları noktasında farklılık ihtiva ettiği, 18/09/2019 tarihli Uyuşmazlık Hakem Kararı ile 07/11/2019 tarihli İtiraz Hakem Heyeti Kararının eldeki davada kesin hüküm teşkil etmediği sonuç ve kanaatine varılarak davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi sonucunda, usul ekonomisi ilkesi nazara alınarak, aynı kaza ve hasara ilişkin Sigorta Tahkim Komisyonu incelemesi sırasında alınan bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve beyanları alınmış olmakla tarafların hukuki dinlenilme hakkını ihlal etmeyeceği kanısı ile, gerekçeli ve denetime elverişli bulunduğundan mahkememizce hükme esas alınmıştır. Anılı rapor gereğince, davalı nezdinde sigortalı araç sürücüsünün kazada %100 kusurlu olduğu ve kaza tespit tutanağında kusurunu kabul ettiği, davalı … şirketinin yapmış olduğu ödemede %22 parça iskontosu uygulamasının sigortalının gerçek zararının tazmin edileceğine ilişkin Yargıtay içtihatları nazara alındığında hatalı olduğu, bu nedenle orijinal parça fiyatı üzerinden iskonto uygulanmaksızın ve KDV’li olarak hesaplanan 19.432,03 TL’ye hükmedilmesinin yerinde olduğu, davalı … tarafından 10.030,98 TL ödenmiş ve Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından 5.000 TL’ye hükmedilmiş olduğundan 19.432,03-(10.030,98+5.000)=4.401,05 TL daha davacı yanın hasar tazminatı talep edebileceği, söz konusu tazminatın davalı sigortanın bakiye teminat limiti aşmadığı, davaya konu aracın ticari niteliği bulunmadığından avans faizi yerine yasal faiz istenebileceği davalı sigortanın son ödeme tarihi itibarıyla bakiye tazminat alacağı için 09/04/2019 tarihinde temerrüde düştüğü ancak talebin daha sonrası olan 26/11/2019 olduğu anlaşılmakla, talep nazara alınarak 4.401,05 TL hasar tazminatının 26/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE,
4.401,05 TL hasar tazminatının 26/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 300,64 TL karar harcından davacının peşin yatırdığı 75,16 TL’nin mahsubu ile 225,48 TL ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 75,16 TL peşin, 54,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 129,56 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 69,00 TL tebligat vs.posta masrafı olan yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14. maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan karşılanması gerekmekle, 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibarıyla kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/12/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır