Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/428 E. 2021/259 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/428 Esas
KARAR NO : 2021/259
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/08/2020
KARAR TARİHİ : 20/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen “… Servisleri Kontratı”na dayalı müvekkilinin cari hesap ve fatura alacağının tahsili için takibe vaki davalının haksız itirazını iptalini, takibin devamını ve davalının %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı itirazlarının olduğunu, talep edilen faiz oranının ve faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, sözleşmede belirtilen fesih süresinin hakkaniyete aykırı olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce celp edilen …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… takip sayılı icra dosyasının yapılan tetkikinde; takibin davacı tarafça davalı aleyhine cari hesap ve fatura alacağına istinaden faizler dahil toplam 81.981,42 TL alacağın yasal faizi ile birlikte tahsili için yapılan ilamsız icra takibinden ibaret bulunup davalının vekili marifetiyle yasal süre içerisinde sunduğu itiraz dilekçesi ile; ödeme emrine, borca, ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu ve davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde, iddia ve savunma doğrultusunda mali müşavir bilirkişi …, hukukçu bilirkişi … marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin 04/01/2021 tarihli bilirkişi kök raporu teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler anılı kök raporunda özetle;
Davacı şirketin, TTK’nın 64/3 maddesi gereği; VUK ‘un mükerrer 242 maddesi ve 1 numaralı elektronik defter genel tebliğine istinaden, 2019-2020 Yılı: Yevmiye ve Kebir defterlerini, E-defter uygulaması ile tuttuğu, dönem beratlarının Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından verilmiştir.
Davacı tarafından; 2019-2020 Yılı Yevmiye ve kebir e-beratlarının zamanında alındığı, Envanter Defterini zamanında tasdik ettirildiği, defterlerin usulüne uygun tutulduğu birbiri ile uyumlu olduğu ve doğruladığı, davacı şirket, 2019-2020 takvim yılına ait kanuni defterlerinin; HMK’nın 222/2 maddesi hükümlerine göre delil teşkil ettiği tespit edilmiştir
Davacı ticari defterleri ile muhasebe hesap ve kayıtlarına göre konuya bakıldıkta; ÖDEME EMRİ tarihinde, davacının davalıdan, 78.429,95 TL alacağının olduğu, tespit edilmiştir.
Davalı şirket 2019-2020 Yılı Ticari defterler ile dava konusu muhasebe hesap ve kayıtları:
Davalı şirketin, TTK’nın 64/3 maddesi gereği; VUK ‘un mükerrer 242 maddesi ve 1 numaralı elektronik defter genel tebliğine istinaden, 2019-2020 Yılı: Yevmiye ve Kebir defterlerini, E-defter uygulaması ile tuttuğu, dönem beratlarının Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından verilmiştir.
Davalı tarafından; 2019-2020 Yılı Yevmiye ve kebir e-beratlarının zamanında alındığı, Envanter Defterini zamanında tasdik ettirildiği, defterlerin usulüne uygun tutulduğu birbiri ile uyumlu olduğu ve doğruladığı, Davalı Şirket, 2019-2020 takvim yılına ait kanuni defterlerinin; HMK’nın 222/2 maddesi hükümlerine göre delil teşkil ettiği tespit edilmiştir
Davalı ticari defterleri ile muhasebe hesap ve kayıtlarına göre; davacı tarafından düzenlenen en son 10.10.2018 tarihli faturanın işleme alındığı ondan sonra düzenlenen faturaların davalı tarafından kabul edilmediği bu nedenle de davalının davacıya ödeme emri tarihinde, herhangi bir borcunun olmadığının kayıtlı olduğu tespit edilmiştir.
Fatura Tebliği:
26.09.2018 Tarih … numaralı e faturanın gelir idaresi Başkanlığı e portalı üzerinden davalıya gönderildiği, ancak davalı tarafından aynı faturanın sistem üzerinden reddedildiği,
26.09.2019 Tarih … numaralı e faturanın gelir idaresi Başkanlığı e portalı üzerinden davalıya gönderildiği, ancak davalı tarafından aynı faturanın sistem üzerinden reddedildiği,
01.10.2019 Tarih … numaralı e faturanın gelir idaresi Başkanlığı e portalı üzerinden davalıya gönderildiği, ancak davalı tarafından aynı faturanın sistem üzerinden reddedildiği,
06.02.2020 … numaralı e faturanın gelir idaresi Başkanlığı e portalı üzerinden davalıya gönderildiği, ancak davalı tarafından aynı faturanın sistem üzerinden reddedildiği mali müşavir bilirkişi tarafından saptanmıştır
Temerrüt Faizi Hesaplaması:
Borçlu temerrüdünü düzenleyen Türk Borçlar Kanunu’nun 117. maddesi uyarınca, muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Bu bağlamda ilgili hüküm uyarınca muaccel ve ifası mümkün olan bir borcun, ifayı kabule hazır bir alacağın varlığına rağmen zamanında ifa edilmemesi ve kural olarak alacaklının ihtarıyla borçlu temerrüdü oluşmaktadır. Bu anlamda dosyada herhangi bir ihtarın olmadığı, görülmektedir.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmede borcun ifa edileceği günün taraflarca belirlenmediği, yani belirli bir vadenin söz konusu olmadığı, ancak davacı tarafından davalıya keşide edilen faturalar üzerinde son ödeme gününün belirtildiği, yüce Mahkemeniz tarafından fatura üzerindeki belirtilen son ödeme tarihinin temerrüt hali olduğu kabul edilmesi durumunda;
01.04.2019-30.06.2019 Tarihleri arasında verilen hizmete karşılık 20.207,49.-TL tutarında 26.09.2019 Tarih ve son ödeme tarihi 25.10.2019 olan … numaralı e fatura, için
09.03.2020-27.10.2019 Geciken gün 134 (ödeme emrinde 27.10.2019 baz alınmıştır)
20.207.49 x %13,75 x 134/365 =1.020,06.-TL
01.07.2019-30.09.2019 Tarihleri arasında verilen hizmete karşılık 21.698,75.-TL tutarında 26.09.2018 Tarih ve son ödeme tarihi 25.10.2019 olan … numaralı e fatura,
09.03.2020-27.10.2019 Geciken gün 134 (ödeme emrinde 27.10.2019 baz alınmıştır)
21.698,75 x %13,75 x 134/365 =1.095,34.-TL
01.10.2019-31.12.2019 tarihleri arasında verilen hizmete karşılık 20.939,24.-TL tutarında 01.10.2019 tarih ve son ödeme tarihi 30.10.2019 olan … numaralı e fatura,
09.03.2020-30.10.2019 Geciken gün 129 (ödeme emrinde 02.11.2019 baz alınmıştır)
20.939,24 x %13,75x 129/365 = 1.017,56.-TL
01.01.2020-29.02.2020 tarihleri arasında verilen hizmete karşılık 15.584,47.-tl tutarında 06.02.2020 tarih ve son ödeme tarihi 06.03.2020 olan … numaralı e fatura,
09.03.2020-07.03.2020 Geciken gün 3 gün (ödeme emrinde 07.03.2020 baz alınmıştır)
15.584,47 x %13,75x 2/365= 11,74.-TL
…Olmak üzere toplam: 3.144,70.-TL avans faizi talep edebileceği tespit edilmiştir. Ancak, fatura üzerindeki kayıtların, faturanın olağan muhtevası dışında bağlayıcılık arz etmeyeceği esası sayın Mahkemece yerinde görülürse ve davacının da alacaklı olduğu seçeneği yüce mahkemece benimsenirse, davacının yukarıda anılan ve mali müşavir bilirkişin saptaması olan 78.429, 95 TL’nin takip tarihinde talep edilebilir olduğu değerlendirilebilecektir.
Sözleşemeye Dayalı İnceleme Ve Tespitler:
Davacının cevap dilekçesi ekinde sunduğu e-mail metni 22.2.2019 tarihlidir. Metin üzerinde güvenli elektronik imza ile fesih yapıldığı tespitine elverişli veri görülememiştir. Bu itibarla, takdir sayın Mahkemeye ait olmak kaydı ile fesih açıklamasının geçerlik ve etkinlik yönünden, TTK md. 18/(3) hükmünde yer alan esaslara uygun olmadığı düşünülmeye elverişli görülebilecektir. 2003 yılında yanlar arasında sözleşme akdedildiği hususunda yanlar arasında çekişme yoktur. Ahde vefa ilkesi, sözleşmesel ilişkiler bakımından esaslı ilke olup, davalının savunmasında dayandığı ve fakat dilekçesinde açıklıkla zikretmediği TBK md. 138’e yollama yapan savunmasının (genel açıklama için bkz: Prof. Dr. … ; Yeni Borçlar Kanununun Getirdiği Başlıca Değişiklikler Ve Yenilikler, İstanbul 2012, 3. bası sh. 23) , davalı yanın irade fesadı hallerine süresinde dayanmadığı da gözetildikte (genel olarak bkz: Prof. Dr. Safa Reisoğlu, Türk Borçlar Hukuku- Genel Hükümler, 23. bası, İstanbul 2012, sh. 129 vd.);somut olaya uygulanmasının mümkün olamayacağı düşünülebilir ise de, bu konuda asli takdir makamı münhasıran muhterem Mahkemedir.
Vakıaların Değerlendirmesi:
Taraflara ait 2019-2020 Hesap Dönemi Ticari Defterlerin HMK 222 /2 maddesine göre, yukarıda yer bulan ilmi atıf da gözetilmek kaydı ile, delil teşkil ettiği,
Ödeme Emrine konu edilen e faturaların tebliğ ve teslim bilgilerinin aşağıdaki gibi olduğu,
26.09.2018 Tarih … numaralı e faturanın gelir idaresi Başkanlığı e portalı üzerinden davalıya gönderildiği, ancak davalı tarafından aynı faturanın sistem üzerinden reddedildiği,
26.09.2019 Tarih … numaralı e faturanın gelir idaresi Başkanlığı e portalı üzerinden davalıya gönderildiği, ancak davalı tarafından aynı faturanın sistem üzerinden reddedildiği,
01.10.2019 Tarih … numaralı e faturanın gelir idaresi Başkanlığı e portalı üzerinden davalıya gönderildiği, ancak davalı tarafından aynı faturanın sistem üzerinden reddedildiği,
06.02.2020 … numaralı e faturanın gelir idaresi Başkanlığı e portalı üzerinden davalıya gönderildiği, ancak davalı tarafından aynı faturanın sistem üzerinden reddedildiği,
Davacı yanın ticari defterleri ile muhasebe hesap ve kayıtlarına göre; Ödeme Emri tarihinde, davacının davalıdan, 78.429,95 TL alacağının olduğu,
Davalı yanın ticari defterleri ile muhasebe hesap ve kayıtlarına göre; davacı tarafından düzenlenen en son 10.10.2018 tarihli faturanın işleme alındığı ondan sonra düzenlenen faturaların hiç birinin davalı tarafından kabul edilmediği, bu nedenle de, davalı kayıtlarına nazaran davalının davacıya Ödeme Emri tarihinde, herhangi bir borcunun olmadığı,
Borçlu temerrüdünü düzenleyen Türk Borçlar Kanunu’nun 117. maddesi uyarınca, muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer hükmü gözetildikte, mali incelemeye göre, bu bağlamda ilgili hüküm uyarınca muaccel ve ifası mümkün olan bir borcun, ifayı kabule hazır bir alacağın varlığına rağmen zamanında ifa edilmemesi ve kural olarak alacaklının ihtarıyla borçlu temerrüdü oluşmaktadır. Bu anlamda dosyada herhangi bir ihtarın olmadığı, görülmektedir. Davalının diğer savunmalarının yerindeliği (..sözleşmenin fayda sağlama özelliğinin ortadan kalktığı vs…) uzmanlığımız alanında olmayıp, takdir muhterem Mahkemeye aittir.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmede borcun ifa edileceği günün taraflarca belirlenmediği, yani; belirli bir vadenin söz konusu olmadığı, ancak davacı tarafından davalıya keşide edilen faturalar üzerinde son ödeme gününün belirtildiği mali müşavir bilirkişi tarafından müşahede edilmekle; yüce Mahkemeniz tarafından fatura üzerindeki belirtilen son ödeme tarihinin temerrüt hali olduğu kabul edilmesi durumunda;
20.207.49 x %13,75 x 134/365 =1.020,06.-TL
21.698,75 x %13,75 x 134/365 =1.095,34.-TL
20.939,24 x %13,75x 129/365 = 1.017,56.-TL
15.584,47 x %13,75x 2/365=11,74.-TL takip anına kadar işlemiş olacağı değerlendirilebilecek faiz olarak hesaplanmıştır. Ancak, sayın Mahkeme, faturanın üzerinde yer alan ve fakat faturanın mutad muhtevasına dahil olmayan kayıtların hüküm ifade etmeyeceği esasını benimseyerek konuyu değerlendirirse ve delillerin tetkikine bağlı olarak davacının alacaklı olduğu saptamasını yaparsa, yukarıda mali açıdan tespit edilen alacak tutarı üzerinden, takip tarihinden başlayarak faiz talep edilebileceği değerlendirilecektir.
Sonuç Olarak:
Davalının savunmaları itibariyle, ödemeden kaçınma halinin mevcut olmadığının değerlendirilebileceği, bu yaklaşıma dair izahatın rapor içinde sayın Mahkemenin takdirine sunulu bulunduğu, ancak davacı savları yönünde hüküm kurup kurmamak yönünde asli takdir makamının muhterem Mahkeme olduğu;
Davacının alacaklı olduğu kabul edildiği seçenekte, davacının takip tarihi itibariyle talep edebileceği asıl alacak tutarının (78.429, 95 TL) Rapor içinde yazılı bulunduğu; davacının isteminin özü (bir alacağın varlığı cihetinden…) benimsendiği seçenekte, davacının takipten önce işlemiş faiz istemesinin koşullarının doğmadığının düşünüldüğü (bkz: Arkan, age. sh. 164), ancak sayın Mahkemenin aksi görüşte olması halinde takip anına kadar işlemiş olduğu kabul edilecek faiz hesabının da Rapor içinde yer aldığı” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Mahkememizce taraf vekillerinin rapora beyan ve itirazlarının karşılanması baabında bilirkişilerden ek rapor alınarak konuya ilişkin 19/02/2021 tarihli ek rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı ek raporlarında özetle;
“Taraflar arasında akdedilen sözleşmede borcun ifa edileceği günün taraflarca belirlenmediği, yani belirli bir vadenin söz konusu olmadığı, ancak davacı tarafından davalıya keşide edilen faturalar üzerinde son ödeme gününün belirtildiği, yüce Mahkemeniz tarafından fatura üzerindeki belirtilen son ödeme tarihinin temerrüt hali olduğu kabul edilmesi durumunda;
Ayrıca Davacının dava dilekçesinde aşağıdaki ibareyi kullandığı görülmekle,
Dava konusu icra takibinde takip tarihinden itibaren asıl alacağa reeskont avans faizi işletilmesi talep edilmiştir. Her ne kadar davalı tarafından faiz oranına itiraz edilmiş ise de 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca TCMB’nin önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, aynı Kanun’un 1 inci maddesindeki miktardan (%9) fazla ise, arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilmektedir. Bu çerçevede, 21.12.2019’dan itibaren söz konusu avans faiz oranı yıllık %13,75 olduğu ve bu oran önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından fazla olduğu için 3095 sayılı Kanun’un 2 nci maddesine göre arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi yıllık %13,75 üzerinden istenebilecektir.
Bu nedenle mali/muhasebesel hesaplama aşamasında, kök raporda dava dilekçesinde talep edilen %13,75 üzerinden işlem yapıldığı ifade edilmek mevkiindedir.
Yüce Mahkemenizin talebi doğrultusunda ek raporda aşağıdaki hesaplamaların yapıldığı,
TCMB Avans İşlemlerinde uygulanan faiz oranı:
21.12.2019 Tarihine kadar %18,25
21.12.2019 tarihinden sonra %13,25
01.04.2019-30.06.2019 Tarihleri arasında verilen hizmete karşılık 20.207,49.-TL tutarında 26.09.2019 Tarih ve son ödeme tarihi 25.10.2019 olan … numaralı e fatura, için
09.03.2020-27.10.2019 Geciken gün 134 (ödeme emrinde 27.10.2019 baz alınmıştır)
21.12.2019 tarihine kadar %18,25 55 gün
21.12.2019 tarihinden itibaren %13,75 79 gün
20.207.49 x %18,25 x 55/365 =555,71.-TL
20.207.49 x %13,75 x 79/365 =601,38TL
Toplam 1.157,09.-TL
01.07.2019-30.09.2019 Tarihleri arasında verilen hizmete karşılık 21.698,75.-TL tutarında 26.09.2018 Tarih ve son ödeme tarihi 25.10.2019 olan … numaralı e fatura,
09.03.2020-27.10.2019 Geciken gün 134 (ödeme emrinde 27.10.2019 baz alınmıştır)
21.12.2019 tarihine kadar %18,25 55 gün
21.12.2019 tarihinden itibaren %13,75 79 gün
21.698,75 x %18,25 x 55/365 =596,72.-TL
21.698,75 x %13,75 x 79/365 =645,76.-TL
Toplam 1.242,48.-TL
01.10.2019-31.12.2019 tarihleri arasında verilen hizmete karşılık 20.939,24.-TL tutarında 01.10.2019 tarih ve son ödeme tarihi 30.10.2019 olan … numaralı e fatura,
09.03.2020-30.10.2019 Geciken gün 129 (ödeme emrinde 02.11.2019 baz alınmıştır)
21.12.2019 tarihine kadar %18,25 50 gün
21.12.2019 tarihinden itibaren %13,75 79 gün
20.939,24 x %18,25 50/365 = 523,48.-TL
20.939,24 x %13,75x 79/365 = 623,16.-TL
Toplam 1.146,64.-TL
01.01.2020-29.02.2020 tarihleri arasında verilen hizmete karşılık 15.584,47.-tl tutarında 06.02.2020 tarih ve son ödeme tarihi 06.03.2020 olan … numaralı e fatura,
09.03.2020-07.03.2020 Geciken gün 3 gün (ödeme emrinde 07.03.2020 baz alınmıştır)
15.584,47 x %13,75x 2/365= 11,74.-TL olmak üzere toplam: 3.557,95.-TL avans faizi talep edebileceği hesap edilmiştir. Ancak davacının (dava dilekçesinde 81.981,42 olduğu (81.981,42-78.429,95= )3.551,47.-TL avans faizi talebi olduğu, Yine KÖK raporda belirtildiği üzere fatura üzerindeki kayıtların, faturanın olağan muhtevası dışında bağlayıcılık arz etmeyeceği esası sayın Mahkemece yerinde görülürse ve davacının da alacaklı olduğu seçeneği yüce mahkemece benimsenirse, davacının yukarıda anılan ve mali müşavir bilirkişin saptaması olan 78.429, 95 TL’nin takip tarihinde talep edilebilir olduğu” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Dava; taraflar arasındaki sözleşme uyarınca düzenlenen faturalara dayalı icra takibine davalı yanın itirazının iptali isteminden ibarettir.
Mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık noktalarında icra edilen yargılama ve tüm dosya kapsamında edinilen vicdani kanaat gereğince, davacı tarafın faturaya dayalı alacak istemine dayalı olarak başlattığı icra takibinin davalı şirketin ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde vaki itirazı nedeniyle durduğu, itirazın iptali davasının kanuni süre içerisinde ikame edildiği, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmakla, takibe konu faturaların ait olduğu dönem itibari ile tarafların 2019 ve 2020 yılına ait ticari defter ve belgelerini ibraz ettiği, ibraz edilen ticari defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, ibraz edilen ticari defterlerin delil vasfını haiz olduğu saptanmıştır. Davacı yanın taraflar arasındaki “… Servisleri Kontratı” adlı sözleşmeye dayalı olarak düzenlediği e-fatura alacaklarının tahsili amacıyla davaya konu takibi başlattığı, davalı yanın anılı faturaları kabul etmeyerek davacı yana sistem üzerinden iade ettiği ayrıca davacı tarafın sözleşme ile üstlendiği edimleri yerine getirmediğinden bahisle sözleşmeyi feshettikleri gerekçesiyle alacak talebine karşı çıktığı, böylece taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşmenin fesih ile sona erip ermediği, davacı yanın sözleşme yükümlülüklerini ihlal edip etmediği, davacı yanın alacak talebinde bulunup bulunamayacağı noktalarında toplandığı görülmüştür.
Davalı yan takipte yetkiye itiraz ettiğini beyan etmiş ise de, itiraz dilekçesinde yetkili icra müdürlüğü gösterilmeyip itiraz usulüne uygun olarak yapılmadığından, mahkememizce itirazın reddine karar verilmiştir. Yine, davalı tarafça cevap dilekçesinde zamanaşımı definde de bulunulmakla, davacı yanın alacak talebi bakımından yasada öngörülen özel bir zamanaşımı süresinin bulunmadığı, TBK’nun 146. maddesi uyarınca alacağın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu ve takibin bu süre geçmeden başlatıldığı anlaşılmakla, söz konusu defi mahkememizce yerinde görülmemiş ve esasın incelenmesine geçilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; TTK’nun 18/3. maddesinde tacirler arasında sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarların noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılacağının hüküm altına alındığı, davalı yanın feshe ilişkin bildiriminin … com adlı mail adresinden …com adlı mail adresine gönderilmek suretiyle yapıldığının dosya kapsamında tespit edildiği ve nitekim mail içeriğinin hizmete ihtiyaç duyulmaması nedeniyle sözleşmenin 2019 yılı Mart ayı sonu itibarıyla sonlandırıldığı şeklinde olduğu, davalı tarafça yapılan feshin TTK’nun 18/3. maddesinin açık hükmüne uygun olmaması nedeniyle geçerli olmadığı gibi feshin taraflar arasındaki sözleşmenin başlangıç ve süre başlıklı 2. maddesi veya iptal başlıklı 4. maddesine uygun şekilde de yapılmadığı, şöyle ki fesih bildiriminde sözleşme maddelerine uygun şekilde davacıya önel verilmediği, davalı yanca tarafına fesih hakkı tanıyan sözleşmenin davacı tarafça ihlal edildiğine dair somut delillerin de ortaya konulamadığı, sözleşmenin fesih süresine ilişkin hükümlerin hakkaniyete aykırı olduğu savunulmuş ise de, davalı yanca TBK’nun 20. ve devamı maddelerinde hüküm altına alınmış genel işlem koşulu iddiasına dayalı olarak veyahut aynı yasanın 30. ve devamı maddelerinde düzenlenen irade bozukluğu hallerine dayanılarak süresinde açılmış bir dava bulunmadığından anılı savunmaya itibar edilemeyeceği, davacı yanca dosya kapsamına sunulan sistem ekran görüntüsüne göre fesih bildiriminde bulunan davalı çalışanının sisteme giriş yapmakla davacı yanca hizmetin verildiğinin tespit edildiği, zira davalı yanca hizmetin verilmediğinin de savunulmadığı, tüm bu nedenlerle davacı yanın sözleşmeden doğan fatura alacaklarını talep hakkının mevcut olduğu, davalı tarafın asıl alacak yönünden yaptığı itirazının yerinde olmadığı, faiz talepleri yönünden ise; sözleşmenin 3.3. maddesindeki “… siz faturada belirtilen süre içinde ücretlerin tamamını ödeyeceksiniz…” şeklindeki düzenlemenin taraflar arasında fatura son ödeme tarihlerinin belirli vade olarak kabul edildiğine işaret ettiği, böylece davacı yanın fatura son ödeme tarihlerinden itibaren işlemiş faiz talebinde bulunulabileceği ancak davacı yanın takip talebindeki talebi nazara alındığında taleple bağlılık ilkesi uyarınca %13,75 oranına göre kök bilirkişi raporunda yapılan işlemiş faiz hesaplamasının mahkememizce tercih edildiği, fakat işleyecek faize ilişkin olarak faiz oranlarından doğan talep hakkı takip talebinde saklı tutulduğundan %13,75 avans faizi oranı ile sınırlandırılmaksızın değişen oranlarda avans faizi uygulanması suretiyle hüküm kurulması cihetine gidilerek, davanın kısmen kabulü ile itirazın iptaline, faturaya dayanmakla likit olan alacağa istinaden başlatılan takibe haksız itiraz nedeniyle alacağına geç kavuşan davacı lehine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
… İcra Müdürlüğünün 2020/… esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 78.429,95 TL asıl alacak 3.144,70 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 81.574,65 TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile asıl alacak 78.429,95 TL’ye takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Alacağın % 20’si oranındaki 16.314,93 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 5.572,36 TL karar harcından 990,13 TL peşin harcın mahsubu ile 4.582,23 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 990,13 TL peşin harç ve 54,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.044,53 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 11.404,70 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 406,77 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 2.100 TL bilirkişi ücreti, 231,55 TL tebligat v.s posta masrafları olmak üzere toplam 2.331,55 TL yargılama giderinin ret ve kabul oranına göre hesap edilen 2.319,98 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14. maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan karşılanması gerekmekle, 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin kabul ve ret oranına göre 1.313,14 TL’sinin davalıdan alınarak, 6,60 TL’sinin davacıdan alınarak ile Hazineye irat kaydına,
8-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/04/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza