Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/41 E. 2021/414 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/11 Esas
KARAR NO : 2021/442

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/01/2020
KARAR TARİHİ : 22/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; 11/04/2019 tarihinde davalı sigorta şirketinde sigortalı davalı … adına kayıtlı, diğer davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil seyir halindeyken yolun karşısına geçmekte olan yaya … ve müvekkil …’ye çarptığını, kaza neticesinde …’nin vefat ettiğini, …’nin ise ağır yaralandığını, meydana gelen kazada müteveffa ve müvekkili …’nin kusurunun bulunmadığını, …’nin vefatı nedeniyle davacıların destekten yoksun kaldıklarını, müvekkillerinin sigorta şirketine yapmış oldukları başvurunun ve arabuluculuk faaliyetinin sonuçsuz kaldığını beyanla müvekkili … için 100.000 TL, … için 75.000 TL ve … için 75.000 TL manevi tazminatın davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile yine … için 1.000 TL maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini ve müvekkillerine ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirkete yaptığı başvuruda eksik evraklar olduğunu, bu nedenle davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, kusur durumunun ATK aracılığı ile tespitinin gerektiğini, vefat tarihinden itibaren faiz talebinin yasal dayanağının olmadığından reddinin gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazada kusurunun bulunmadığını, davacının beyanlarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, ceza dosyasında asli kusurlu olduklarının tespit edilmesine rağmen destekten yoksun kalma tazminat talepli dava açmalarının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaza sırasında … ve …’nin aracıyla gittiği şeride geçmiş olduğunu, …’nin ölümünün kazadan kaynaklanmadığını, kaza sonrası yaralı şahısları hastaneye yetiştirmek için elinden geleni yaptığını, davacıların ihmalinin sonucunda kazanın gerçekleştiğini, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, davanın … mahkemelerinde açılaması gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacının beyanlarını kabul etmediklerini, kazaya karışan aracın kendisine ait olup, davalı …’nın damadı olduğunu ve kaza günü damadının aracını ödünç olarak bir kaç saat kullanmak için aldığını, kazada kusurunun olmadığını, davacıların asli kusurlu olmalarına rağmen destekten yoksun kalma tazminat talepli dava açmalarının usul ve yasaya aykırı olduğunu, manevi zararın para ile tazmin ve telafisinin hiç bir zaman haksız kazanca ve sebepsiz zenginleşmeye kaynak teşkil etmemesi gerektiğini, davacıların ihmalinin sonucunda kazanın gerçekleştiğini, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, davanın Tokat Niksar mahkemelerinde açılaması gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davacı vekili 25/05/2021 tarihli dilekçesi ile 1.000 TL maddi tazminat taleplerinin 28.592,61 TL arttırarak 29.592,61 TL olarak ıslah ettiği görülmüştür.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip, celbi gerekli deliller celp edilerek dosyamız arasına girmiştir.
Mahkememiz dosyasının delillerini, tedavi evrakları, tarafların sosyal ekonomik durum araştırması, araçların trafik tescil kayıtları, emniyet yazı cevapları, poliçe hasar dosya örneği, SGK kayıtları, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu alınan, kusur uzmanı bilirkişi …, aktüerya uzmanı … ve hekim bilirkişi …’dan alınan bilirkişi raporu, tüm cevabi yazılar oluşturmaktadır.
Mahkememizce taraf talepleri ve dosya kapsamı çerçevesinde, kazaya ilişkin görüntüler ve tüm kayıtlar incelenmek suretiyle ayrıntılı ayrıntılı ve denetime elverişli rapor aldırılarak konuya ilişkin 06/01/2021 tarihli rapor teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Bilirkişi anılı raporunda özetle;
“Yerleşim yeri içinde meydana gelen kazanın olduğu mahalde yol bölünmüş, 2 şeritli, asfalt ve ıslak olup vakit gece, hava yağmurlu, mahal aydınlatılmıştır.
Dava dosyasında bulunan Trafik Kazası Tespit Tutanağında kaza anlatılmış, kazanın oluşumunda yayalar … ve … isimli şahısların 2918 sayılı KTK’nın 68/1-a-2 maddesi ile tanımlanan taşıt trafiğini tehlikeye düşürmeyecek şekilde taşıt yolunda yürüme kuralını ihlal etmiş oldukları, davalı sürücü …’nın ise aynı kanunun 52/1-a maddesi ile tanımlanan, aracın hızını kavşaklara yaklaşırken düşürme kuralı ihlal etmiş olduğu kanaati ifade edilmiştir.
Trafik Kazası Tespit Tutanağında bulunan kaza yeri krokisinden iki şeritli olan bölünmüş yolun, sağ şeridinde seyrettiği anlaşılan aracın kaza mahallinde, solunda bulunan orta refüj aralığından geçerek yolu karşıdan karşıya geçmekte olan iki yayaya çarpmış olduğu görülmektedir.
Dava dosyasında bulunan ifadesinde davalı sürücü … kaza mahalline yaklaşırken yolun sol tarafından bir bayan ve bir erkek şahsın bir anda önüne çıktıklarını, kendisinin bunun üzerine hemen frene bastığını ve direksiyonu sağ tarafa kırdığını, ancak bu iki şahsın bir anda önüne çıkmaları nedeniyle çarpmaktan kurtaramadığını ve iki şahsa da çarpmış olduğunu, kaza anında kızının 30 km/saat olduğunu belirtmiştir.
Dava dosyasında bulunan ifadesinde kaza sırasında yaralanan davacı yaya … kaza mahallinde yolun sağını ve solunu kontrol ederek karşı tarafa geçtiklerini, sağ taraftan gelen aracın çok uzaktan geldiğini gördüklerini ve yolun karşısına geçmeye çalıştıklarını ancak aracın çok hızlı bir şekilde geldiği için kendisine ve eşi …’ye çarptığını belirtmiştir.
Dava dosyasında bulunan MOBESE kamera kayıtları incelenmiş olup, bu kayıtlarda gece, ıslak zemin ve far ışıkları şartları altında, iki yayanın orta refüj aralığını geçerek karşı kaldırıma doğru yürüdükleri, bu sırada mahale yaklaşmakta olan aracın normal hızda seyrettiği, yayaların aracı dikkate almaksızın yürümeye devam ederek aracın önüne geldikleri ve aracın yayalara çarptığı görülmektedir. Mahal aydınlatılmışsa da ıslak asfaltın parlaklığı, far ışıkları ve yağmur nedeniyle araç sürücüsünün görüş şartlarının sıkıntılı olduğu anlaşılmaktadır. Yine de sürücünün soldan yola girerek karşıya yürüyen yayaları fark ederek tedbir alması beklenir. Yayaların ise hiç kesintisiz yürüyüşlerini sürdürmelerinden gelen araçlara hiç bakmadıkları anlaşılmaktadır.
Dava dosyasında bulunan tutanak, rapor, ifade ve CD kaydının incelenmesi sonucunda dava konusu kazanın meydana gelmesinde yayalar davacılar murisi … ve davacı …’nin yolda seyreden trafiği kontrol ederek gelen araçlara geçiş önceliği vermeleri ve ancak yol boşalınca geçmeleri gerekirken, araçları kontrol etmeden yolu geçmek isteyip, o sırada gelmekte olan aracın önüne çıkmış olmaları ile 2918 sayılı KTK’nın yayaların uyacakları kurallarla ilgili Madde 68 ile tanımlanan “ (…)
b) Taşıt yolunun karşı tarafına geçmek isteyen yayaların taşıt yolunu, yaya ve okul geçidi ile kavşak giriş ve çıkışları dışında herhangi bir yerden geçmeleri yasaktır.
(…)
Ancak, yüz metre kadar mesafede yaya geçidi veya kavşak bulunmayan yerlerde yayalar, taşıt trafiği için bir engel teşkil etmemek şartı ile ve yolu kontrol ederek kendi güvenliklerini sağladıktan sonra en kısa doğrultuda ve en kısa zamanda taşıt yolunu geçebilirler.
c)Yaya yollarında, geçitlerde veya zorunlu hallerde taşıt yolu üzerinde bulunan yayaların, trafiği engelleyecek veya tehlikeye düşürecek şekilde davranışlarda bulunmaları veya buraları saygısızca kullanmaları yasaktır.” Hususlara aykırı davranarak kendilerini ve trafiği tehlikeye atmış olmaları nedeniyle asli kusurlu oldukları, davalı sürücü …’nın ise zor olan görüş ve hava şartlarında hızını bu şartlara uygun düzeyde tutmayarak aynı kanunun hızın gerekli şartlara uygunluğunu sağlamakla ilgili Madde 52 ile tanımlanan “Sürücüler:
b) Hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak,
(…) zorundadırlar.” hususuna aykırı araç kullanmış olması, yayaları gördüğünde etkili fren ve direksiyon tedbiri alamamış olması nedenleriyle tali kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıdaki incelemeye göre dava konusu kazada;
1. Yayalar … ve … %75 (yüzde yetmişbeş) oranında asli kusurlu,
2. Davalı sürücü … %25 (yüzde yirmibeş) oranında tali kusurludur.
Tazminat Hesabı Yönünden İnceleme :
Hesaplamada İzlenecek Yöntem;
Anayasa Mahkemesinin 2019/40 E. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.maddesinde yer alan ” ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ile “ve genel şartlarda” ibareleri iptal edilmiştir.
İptal kararından önce 90.madde metni aşağıdaki gibidir;
Madde 90 – (Değişik:14/4/2016-6704/3 md.)
Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
İptal kararından sonra 90.madde metni aşağıdaki gibidir;
Madde 90 – (Değişik:14/4/2016-6704/3 md.)
Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin bu konudaki kararlarında “….2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu … limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür….” demektedir.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe şartları halen yürürlükte olup, Borçlar Kanunu’unda tazminat hesabının hangi ilkelere göre yapılacağı yönünde açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda;
Bu husustaki nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olduğundan; 1.seçenekte 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartlarında belirtildiği şekilde Aktüeryal yönteme(TRH 2010 yaşam tablosu +1,8 teknik faiz) göre, 2.seçenekte Progresif rant yöntemine(PMF+Yargıtay kararlarına) göre, davacıların maddi zararı belirlenerek takdire sunulacaktır.
Sorumluluk Durumu
Kusur değerlendirmesinde araç sürücüsünün %25 oranında kusurlu olduğu belirlenmiş olmakla işbu raporda davalıların %25 kusur durumuna göre hesaplama yapılarak takdire sunulacaktır.
1.Seçenekte; Aktüeryal yönteme(TRH 2010 yaşam+1,8 teknik faiz) göre;
Müteveffanın Yaşı Ve Bakiye Ömür Süresi
01.07.1945 doğumlu olan müteveffa …, 23.04.2019 vefat tarihinde (73)yıl, (9)ay, (22)günlük olup, 74 yaşında kabul edilerek, TRH 2010 yaşam tablosuna göre bakiye ömrü (9) yıl ve muhtemelen (83) yaşına kadar yaşayacaktır.
Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına ve uygulamalara göre kural olarak aktif çalışma yaşı sonu (60) olarak kabul edilmekte olup, müteveffanın aktif çalışma yaşını geçmiş olması nedeniyle bakiye ömür süresinin tamamı olan 9 yıl pasif dönem kabul edilecektir.
Hak Sahipleri Ve Destek Süreleri
TRH 2010 yaşam tablosuna göre davacı eş bakımından müteveffanın bakiye ömür süresi ile sınırlı olarak desteğinden yoksun kaldığı süre aşağıdadır.
Hak sahibi Doğum tarihi Vefat tar. yaşı Destek Süreleri
Eş … 01.01.1951 68 (bakiye ömrü 14 yıl) 9 yıl(77 yaşına kadar)
Paylar
Bu konudaki Yargıtay kararları dikkate alınarak müteveffanın gelirinin tamamı aşağıda şekilde paylaştırılacaktır.
Hak sahipleri 9 yıl destek süresince
Müteveffa 1/2
Eş … 1/2
Kazanç Durumu
Dava dosyasında müteveffanın yaptığı iş ile elde ettiği ücret ve kazançları gösterir bir belge bulunmadığından hesaplamalar kamu düzenine ilişkin bulunan yasal asgari ücretlere göre yapılacaktır. Ancak; aktif olarak çalıştığına ilişkin belge ibraz edilmeyen müteveffanın hesaba esas alınan geliri ücretli bir çalışmayla elde edilen kazanca dayanmadığından, asgari ücretler netleştirilirken asgari geçim indirimi dikkate alınmayacaktır.
Bilinen Dönem Kazanç Tespiti
Müteveffanın 23.04.2019-23.04.2021 tarihleri arası bilinen dönemdeki 2 yıllık net kazançları toplamı 49.940,16 TL.’dir.
Bilinmeyen Dönem Kazanç Tespiti
Kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan poliçe genel şartları dikkate alınarak bilinmeyen dönem hesabında kazançlar an,x = Nx – Nx+n / Dx formolüne göre belirlenecektir. Formüle de iskonto oranları %1,8 teknik faiz esas alınarak TRH-2010 yaşam tablosuna göre belirlenen sayılar uygulanacaktır.
Müteveffanın bilinmeyen dönem başında 1 yıllık net geliri ; 186.800,75 TL.’dir.
Maddi Tazminatın Hesaplanması
Eş …’nin maddi zararı toplam 29.592,61 TL.’dir.
Eşin Yeniden Evlenme Şansı
Davacı eş olay tarihinde 68 yaşındadır. Davacının yaşı dikkate alındığında AYİM tarafından ülkemiz koşullarına göre hazırlanmış tabloya göre yeniden evlenme şans ve ihtimali bulunmadığından, bu husustaki nihai takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere yukarıda hesaplanan maddi zarar toplamından yeniden evlenme şansı sebebiyle indirim yapılmamıştır.
2.Seçenekte; Progresif rant yöntemine(Yargıtay kararlarına) göre;
Müteveffanın Yaşı Ve Bakiye Ömür Süresi
01.07.1945 doğumlu olan müteveffa …, 23.04.2019 vefat tarihinde (73)yıl, (9)ay, (22)günlük olup, 74 yaşında kabul edilerek, PMF yaşam tablosuna göre bakiye ömrü (7) yıl ve muhtemelen (81) yaşına kadar yaşayacaktır.
Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına ve uygulamalara göre kural olarak aktif çalışma yaşı sonu (60) olarak kabul edilmekte olup, müteveffanın aktif çalışma yaşını geçmiş olması nedeniyle bakiye ömür süresinin tamamı olan 7 yıl pasif dönem kabul edilecektir.
Hak Sahipleri Ve Destek Süreleri
PMF yaşam tablosuna göre davacı eş bakımından müteveffanın bakiye ömür süresi ile sınırlı olarak desteğinden yoksun kaldığı süre aşağıdadır.
Hak sahibi Doğum tarihi Vefat tar. yaşı Destek Süreleri
Eş … 01.01.1951 68 (bakiye ömrü 10 yıl) 7 yıl
Paylar
Bu konudaki Yargıtay kararları dikkate alınarak müteveffanın gelirinin tamamı aşağıda şekilde paylaştırılacaktır.
Hak sahipleri 7 yıl destek süresince
Müteveffa 1/2
Eş … 1/2
Bilinen Dönem Kazanç Tespiti
Müteveffanın 23.04.2019-23.04.2021 tarihleri arası bilinen dönemdeki 2 yıllık net kazançları toplamı 49.940,16 TL.’dir.
Bilinmeyen Dönem Kazanç Tespiti
Müteveffanın işlemiş ve bilinen aktif devredeki net kazançları yukarıdaki esaslara göre belirlenmiş olup, herhangi bir artış ve iskontoya tabi tutulmaksızın aynen esas alınacaktır. Ancak;
İşleyecek ve bilinmeyen bakiye devre sonuna kadar geçecek süre içinde Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar nazara alınarak her yıl için ayrı ayrı %10 artış ve %10 iskontolama esasına göre hesaplama yapılacaktır. Bu duruma göre,
Müteveffanın işleyecek devre başındaki bir yıllık geliri;
2.557,59 x 12 = 30.691,08 TL olup, anılan tutar işleyecek devre maddi zarar hesabına esas alınacaktır. Buna göre;
Peşin Değer
5 yıllık işleyecek iskontolu devrenin peşin değeri
Eş bakımından 5 yıllık işleyecek iskontolu pasif devre net kazanç kaybı peşin değer toplamı 153.455,40 TL.’dir.
Maddi Tazminatın Hesaplanması
Eş …’nin maddi zararı toplam 25.424,45 TL.’dir.
Tedavi Gideri Yönünden İnceleme
Dava dilekçesinde ayrıca ve açıkça tedavi ve tedaviye bağlı tazminat talebi bulunmadığından ve dosyada da tedavi giderlerini gösterir bir bilgi ve belge bulunmadığından tedavi ve tedaviye bağlı zararlar yönünden bir inceleme ve hesap yapma imkanı olmamıştır.
Sigorta Şirketinin Sorumluluk Kapsamı Ve Temerrüt Tarihi
11.04.2019 kaza tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre davalı sigorta şirketinin zorunlu trafik sigorta poliçesine istinaden sorumluluk limiti sakatlık/ölüm ve tedavi gideri bakımından kişi başı ayrı ayrı 360.000,00 TL.dır.
Davacının maddi zararı poliçe limiti içinde kalmaktadır.
Karayolları Trafik Kanunun 99.maddesinde; “… Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar…” demektedir. Bu durumda;
Davalı sigorta şirketine 26.06.2019 tarihinde başvuruda bulunulmuş olup, başvuru tarihinden 8 iş günü sonrası 08.07.2019 tarihinde mesai saati bitimi sona ermektedir. Buna göre temerrüt bir sonraki iş günü olan 09.07.2019 tarihinde gerçekleşmiş olacaktır.
Araç sürücüsü ve işleten bakımından ise herhangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın temerrüt 23.04.2019 vefat tarihinde gerçekleşmiş olacaktır.
Dava dilekçesinde yasal faiz talep edilmiştir.
Sonuç olarak;
Delillerin ve hukuki durumların takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; 11.04.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasında;
Kusur durumuna ilişkin olarak;
Yayalar … ve … %75 (yüzde yetmişbeş) oranında asli kusurlu,
Davalı sürücü … %25 (yüzde yirmibeş) oranında tali kusurludur.
Destek tazminatına ilişkin olarak;
Davalıların %25 kusur oranındaki sorumluluk dukumuna göre …’nin vefatı nedeniyle geride kalan hak sahiplerinin;
1.Seçenekte; Aktüeryal yönteme(TRH 2010 yaşam+1,8 teknik faiz) göre;
Davacı Eş …’nin destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 29.592,61 TL. olduğu,
2.Seçenekte; Progresif rant yöntemine(Yargıtay kararlarına-PMF’ye) göre;
Davacı Eş …’nin destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 25.424,45 TL. olduğu,
Poliçe kapsamı ve temerrüt tarihine ilişkin olarak;
a)Davacının maddi zararlarının her iki seçenekte de poliçe limitleri içinde kaldığı,
b)Manevi tazminat taleplerinin poliçe kapsamına girmemesi nedeniyle Sayın Mahkemece takdir edilecek manevi tazminat tutarında sigorta şirketi dışındaki davalıların sorumlu olacağı,
c)Başvuru tarihine göre sigorta şirketi bakımıdan temerrüdün 09.07.2019 tarihinde gerçekleşmiş olduğu,
Araç sürücüsü ve işleten bakımından ise herhangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın temerrüdün 23.04.219 veat tarihinde gerçekleşmiş olacağı,
d)Dava dilekçesinde yasal faiz talep edildiği,
Tedavi giderlerine ilişkin olarak;
Dava dilekçesinde ayrıca ve açıkça tedavi ve tedaviye bağlı tazminat talebi bulunmadığından ve dosyada da tedavi giderlerini gösterir bir bilgi ve belge bulunmadığından tedavi ve tedaviye bağlı zararlar yönünden bir inceleme ve hesap yapma imkanının olmadığı” şeklinde mütalaada bulunduğu anlaşılmaktadır.
Dava; 11/04/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle vefat eden …’nin desteğinden yoksun kalan davacı …’nin davalılardan maddi tazminat ve tüm davacıların manevi tazminat istemine ilişkindir.
Bir kısım davalılar mahkememizin yetkisine itirazda bulunmuş ise de, davalı sigorta şirketinin adresi itibarıyla mahkememiz yetkili olup HMK’nun 7/1. maddesine göre birden fazla davalının bulunduğu hallerde birinin yerleşim yeri mahkemesinde dava açılabileceğinden yetki itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamında toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; ayrıntılı ve gerekçeli olmakla mahkememizce hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere; 11/04/2019 tarihinde davacı … ile müteveffan …’nin yaya olarak karşıdan karşıya geçmekteyken davalı … sevk ve idaresindeki …plakalı aracın çarpması sonucu davacı desteği …’nin vefat ettiği, 60 NL 658 plakalı aracın kaza tarihi itibarıyla davalı sigorta nezdinde ZMSS poliçesinin mevcut olduğu, müteveffa ve davacı yayanın yaya geçidi bulunmayan yerde araçları kontrol etmeden yolu geçmeleri nedeniyle KTK’nun 68. maddesine aykırı davranarak kazada asli ve %75 oranında kusurlu oldukları, davalı sürücü …’nın ise hızını zor olan hava ve görüş şartlarına uygun düzeyde tutmayarak KTK’nun 52. maddesine aykırı davranmak suretiyle kazada tali ve %25 oranında kusurlu olduğu görülmüş olup davalı sigorta vekilinin cevap dilekçesi kapsamında ileri sürmediği müterafik kusur savunmasının, bilirkişi raporuna itiraz aşamasında ileri sürülmesinin savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı nedeniyle dikkate alınamayacağı, … 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ceza yargılamasında alınan kusur raporuna göre müteveffa ve davacı yayanın asli kusurlu, davalı …’nın tali kusurlu olduğu tespit edildiğinden raporlar arasında çelişki bulunmadığı anlaşılmakla, bilirkişi raporunda tespit edilen kusur oranları mahkememizce benimsenmiş ve bu kusur dağılımına göre yapılan tazminat hesaplaması yerinde görülmüştür.
Davalı … kazaya karışan sigortalı aracın maliki olup, Karayolları Trafik Kanunu nedeniyle işleten sıfatını haiz bulunduğundan, aracın ZMSS sigortacısı ve haksız fiil faili sürücü olan diğer davalılarla birlikte zarardan müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Anayasa Mahkemesi’nin 2019/40 esas, 2020/40 karar sayılı, 09/10/2020 tarihli kararı ile, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların KZMSS Genel Şartlarda belirlenen usul ve esaslara tabi olduğuna dair Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde geçen “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ve ikinci cümlesinde geçen “…ve genel şartlarda…” ibarelerinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiş olmakla, HMK’nun 30. maddesi ile Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2016/19841 Esas, 2020/6786 Karar sayılı, 01/07/2020 tarihli emsal nitelikteki içtihadı uyarınca iptal kararının kesinleşmemiş tüm davaları da etkileyeceği nazara alınarak, mahkememizce aktüer bilirkişiden alternatifli olarak TRH 2010 yaşam tablosu + 1,8 teknik faiz yöntemi ile birlikte PMF yaşam tablosu + %10 artış ve iskonto yöntemine göre hesaplama yapılması talep edilmiş olup, yargılama sırasında Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihat değişikliği uyarınca yaşam süresinin TRH 2010 yaşam tablosuna göre belirlenmesi, ancak Anayasa Mahkemesi’nin 2019/40 esas, 2020/40 karar sayılı, 09/10/2020 tarihli iptal kararı uyarınca genel şartlardan önce kullanılan %10 artış ve iskonto yöntemine göre tazminatın hesaplanmasının gerektiği anlaşılmış ise de, davacı yan bilirkişi raporundaki 1. seçenekte TRH 2010 yaşam tablosu + 1,8 teknik faiz yöntemine göre yapılan hesaplama uyarınca davasını ıslah ettiğinden ve bu seçenekte 9 yıllık yaşam süresi için bulunan tazminatın 29.592,61 TL olması ancak 2. seçenekte PMF yaşam tablosu + %10 artış ve iskonto yöntemine göre 7 yıllık yaşam süresi için bulunan tazminatın 25.424,45 TL olması nedeniyle oranlama yapıldığında; 1. seçeneğe göre 1 yıllık tazminatın 3.288,07 TL’ye tekabül ettiği, 2. seçenekte ise 3.632,06 TL’ye tekabül ettiği görülmekle, TRH 2010 yaşam tablosu + %10 artış ve iskonto karma yöntemine göre bulunacak tazminat miktarı davacı yanın talebinden daha fazla olacağından, destekten yoksun kalma maddi tazminat talebi yönünden taleple bağlılık ilkesi nazara alınarak hüküm kurmak gerekmiştir.
Gerçek kişi davalılar yönünden temerrüt, desteğin vefatı tarihi itibarıyla gerçekleşmiş olup, davalı sigorta şirketi yönünden KTK’nun 99. maddesi uyarınca başvuru tarihinden 8 iş günü sonrası olan 09/07/2019 tarihi itibarıyla temerrüt söz konusu olmuştur.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14. maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan karşılanması gerekmekle, somut olayda yalnızca sigorta şirketi yönünden açılan davanın ticari dava olması, diğer davalı gerçek kişilerin ihtiyari dava arkadaşı sıfatıyla bu davalı yanında bulunmaları nedeniyle yalnızca davalı sigorta şirketi yönünden arabuluculuğun dava şartı olduğu kabul edilerek ve bu kapsamda yapılan giderlerin yalnıca davalı sigorta şirketinden tahsiline dair ilgili hüküm fıkrası ihdas edilmiştir.
Davacı yanlar TBK’nun 56/2. maddesi uyarınca manevi tazminat isteminde bulunmakla, ülkenin ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikler göz önünde tutularak, olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde, manevi tazminat isteyen davacıların sosyal ve ekonomik durumu ile davalı gerçek kişilerin sosyal ve ekonomik durumu, olayın meydana gelişinde davacı desteğinin davalı sürücüden daha fazla kusurlu oluşu ve destek ile davacılar arasındaki akrabalık/yakınlık durumuna göre davacıların duyduğu acı ve elemin yoğunluğu nazara alınarak manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, davacı … lehine 10.000 TL, davacı … lehine 7.500 ve davacı … lehine 7.500 TL olmak üzere toplam 25.000 TL manevi tazminatın desteğin vefat ettiği 23/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketi dışındaki davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine dair açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı nedenlerle,
A)Maddi tazminata ilişkin davanın KABULÜ İLE,
1-Talep nazara alınarak 29.592,61 TL maddi tazminatın davalı … Sigorta A.Ş.’den 09/07/2019 tarihinden itibaren, davalılar … ve …’dan 23/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’ye verilmesine,
2-Alınması gerekli 2.021,47 TL karar harcından 3,42 TL (maddi tazminata ilişkin) peşin harç ve 98 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 101,42 TL’nin mahsubu ile 1.920,05 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 3,42 TL (maddi tazminata ilişkin) peşin harç, 98 TL ıslah harcı ve 27,20 TL başvurma harcının yarısı olmak üzere toplam 128,62 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’ye verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 4.438,89 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’ye verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 2.159,90 TL (bilirkişi ücreti, tebligat v.s.) yargılama giderinin maddi tazminat talebi için yarısı olan 1.079,95 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’ye verilmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14. maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan karşılanması gerekmekle, 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalı … Sigorta A.Ş’den tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B)Manevi tazminata ilişkin davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davacı … lehine 10.000 TL, davacı … lehine 7.500 ve davacı … lehine 7.500 TL olmak üzere toplam 25.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan 23/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gerekli 1.707,75 TL karar harcından 853,88 TL (manevi tazminata ilişkin) peşin harcın mahsubu ile 853,87 TL’nin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacılar tarafından yatırılan 853,88 TL (manevi tazminata ilişkin) peşin harç ve 27,20 TL başvurma harcının yarısı olmak üzere toplam 881,08 TL’nin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
4-Davacılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olmakla, yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan her biri için 4.080,00’er TL olmak üzere toplam 12.240,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
5-Davalılar … ve … kendilerini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T.’nin 10/2. maddesi gereğince hesap ve taktir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den, 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den, 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den tahsili ile bu davalılara verilmesine,
6-Davacılar tarafından yapılan 2.159,90 TL (bilirkişi ücreti, tebligat v.s.) yargılama giderinin manevi tazminat talebi için yarısı olan 1.079,95 TL’nin ret ve kabul oranına göre hesap edilen 107,99 TL’sinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davalı … Sigorta vekilinin yüzüne karşı (e-duruşma), gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/06/2021

Katip
e-imza

Hakim
e-imza