Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/372 E. 2021/466 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/372 Esas
KARAR NO : 2021/466

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 29/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle ; 15,500,00.-TL harç esas değerli 27.09.2012 harç ikmal tarihli dava dilekçesinde özetle ; Müvekkilin …’ye devrinden önce davalı … A.Ş.’nin … Şubesine 19.11.1999 hesap açım tarihli 20.000.-TL bedelli % 95 faiz oranlı bir hesap açıldığını, ve müşteri no; 5629 numaralı hesap cüzdanı tanzim edilerek kendinse verildiğini, banka yönetimine 22.12.1999 tarihinde BDDK tarafından el konularak yönetiminin … ye devri üzerine hesap bedellerinin kendisine ödenemediğini, bankanın kuruluşundan beri bankalar yasası gereği devlet gözetimi ve denetimi zorunlu bulunduğunu, söz konusu bankaya el konulduğu güne kadar merkez bankası genelgesine uyulmadığını, düzenlenecek her belgenin altında “… hesaplar devlet güvencesinde değildir” ibaraleri eklenmediğini bunun aksine … A.Ş. Görevlilerince tüm mevduatın … hesaplara yönlendirildiğini, açılan hesapların … hesap olduğunun bile açıklanmadığını, yapılan araştırmada … A.Ş. Nin kendi bünyesinde çalışmakta bulunan şahısları kurucu gösterdiği kuruluş sermayesinin kendisi tarafından karşılandığını, böyle bir paravan banka kurarak bankalar yasasında mevcut sınırlamalarını aştığı ve bu şekilde müvekkil parasının … A.Ş. Vasıtası ile şirketlerine aktarıldığının anlaşıldığını , söz konusu bankanın yöneticileri ve hissedarları hakkında da bankaya el konulduktan sonra soruşturma açıldığını, ve bu soruşturma sonucunda … 8.Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas … K. Sayılı ilamı ile de ceza aldıklarını ve bu ilamın kesinleştiğini , … A.Ş. Ne yatırdığı mevduatın görünüşte ….de kurulu … Ltd. Adlı paravan bankaya havale edilmiş gibi işlem yapılmasına rağmen gerçekte bunun yapılmadığı ve para Yurtbank A.Ş. Nezdinde kaldığını beyanla ; Yukarıda arz edilen sebeplere müsteniden davacı müvekkili tarafından yatırılan ve davalı tarafından ödenmeyen ; 19.11.1999 hesap açım tarihli 20.000,00 TL bedelli % 95 faiz oranlı hesaba yönelik alacağın 19.11.1999 tarihinden başlamak kaydı ile hesap cüzdanında belirtilen yıllık faiz oranı olan % 96 dan başlamak üzere vade sonu olan 25.02.2000 tarihine kadar % 96 akdi faiz , bu tarihten sonra da 3095 sayılı kanunun 2/2 maddesi gereğince işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline tüm taleplere yönelik fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmasına dava masrafları ve avukatlık ücreti ile birlikte davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Fer’i müdahil … ve davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Husumet itirazları olduğunu davacının hasım ve muhatap olarak … Ltd. Şti. Yi göstermesi ve bu tüzel kişiden alacağını talep etmesi gerektiğini, müvekkili banka ayrı bir tüzel kişi olduğundan ve davacının müvekkili banka nezdinde hesabı bulunmadığından herhangi bir sorumluluğu ve ödeme yükümlülüğü olmadığını, zaman aşımı itirazları olduğunu, huzurdaki davanın zaman aşımına uğradığım 10 yıllık zaman aşımının söz konusu olduğunu, itirazlarının göz önünde bulundurularak davanın zamanında açılmaması sebebiyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, somut olayda müvekkili bankanın kendisineverilen talimatı ( ve dolayısıyla ödem yetkisi ) kapsamında söz konusu meblağı … Ltd. Şti. Hesabına gönderildiği , hesaba ilişkin olarak davacıya hesap cüzdanı teslim ettiğini ve müvekkili bankanın sorumluluğunun sona ermiş bulunduğunu, müvekkili banka ile …Şti. Nin farklı tüzel kişiliklere sahip kuruluşlar olduğunu, usulüne uygun aciz vesikası alınmadığını, davacının … Hesap cüzdanını aldıktan sonra hiçbir itirazda bulunmadığını, yapılan bu işlemi benimsediği anlamına geldiğini, davacı serbesbt iradesiyle daha fazla getirisi sağlayan bir yatırım alternatifi olarak kıyı bankacılığını tercih ettiğini müvekkili banka tarafından davacının iradesinin yanı kılmasının söz konusu olmadığını, kurucusu veya hissedarı olmadığı …LTd. Şti. Nin faaliyetlerinden dolayı ayrı bir tüzel kişiliğe sahip …A.Ş.nin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davacının …A.Ş. Tarafından dolandırılmasının söz konusu olmadığını davacının daha yüksek faiz getirisi alabilmek düşüncesiyle parasını bu yolla değerlendirmeyi seçtiğini, davacı parasını yatıracağı finans kuruluşu hakkında gerekli araştırmayı yapmak suretiyle tedbirli bir tutum içersine girmesi gerekirken kendisinden beklenen bu özeni göstermediğini müvekkili bankanın … Ltd. Şti. Nezdindeki mevduatlar için herhangi bir garantisi bulunmadığını müvekkili bankanın davacı talebi doğrultusunda havale işlemini yerine getirdiğini, dava konusu işlemler tarihinde …bankaların Bankalar kanuna tabii olmadıklarını ve bu bankalara yatırılan mevduatların tasarruf sigorta kapsamında olmadığını mudilere bildirmek gibi bir yükümlülükleri bulunduğu şeklinde bir kabul mevcut olmadığını, sonuç olarak öncelikle müvekkili … açısından yargı yolu , yetki ve husumet itirazlarının kabulüne karar verilmesini davanın yetkisiz mahkemede açılmış olduğundan , yetki itirazının kabulü ile dosyanın yetkili İstanbul Mahkemesine gönderilmesine, davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini , bu itirazlarının reddi halinde, süresinde açılmayan davanın zaman aşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddine , aksi halde davanın esasdan reddine , yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talebinde bulunduğu görülmüştür.
Davanın İhbarı ; Davalı … BANK A.Ş. banka vekilinin dava dosyasına sunmuş olduğu, 16.10.2012 havale tarihli dilekçesiyle , … ile … Kurumu arasında yapılan hisse devir sözleşmesi gereğince hisse devir tarihinden önceye tekabül eden ve açılacak tüm davaların … ‘na yazılı olarak bildirileceği ve bilahare davanın ihbar olunacağı ve hukuki sorumluluğun … ‘na ait olacağının kararlaştırıldığını, davanın … ‘na ihbarını talep etmiştir.
Davalı … Bank A.Ş. Banka vekilinin dava dosyasına sunmuş olduğu 11.10.2012 havale tarihli taraf teşkili konulu dilekçe sunulduğu görülmüştür.
DELİLLER, TAHKİKAT VE GEREKÇE
Mahkememizin 2014/754 Esas 2015/207 Karar sayılı kararı ile; davanın kabulüne karar verildiği, temyiz edilmesi üzerine dosyanın Yargıtay’a gönderildiği görülmüştür.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/8820 Esas 2016/4082 Karar 10.02.2020 tarihli kararı ile ;
”.. 1-İhbar olunan … vekilinin 04/06/2015 havale tarihli temyize cevap ve temyiz dilekçesinin temyiz defterine kaydedilmediği ve temyiz harcının da yatırılmadığı ayrıca, … karşı husumet yöneltilerek açılan bir dava bulunmadığı gibi, karar başlığında ihbar olunan sıfatı ile gösterilmiş olup, aleyhine herhangi bir hüküm de tesis edilmediğinden, süresinde usulünce yapılmış bir temyiz istemi bulunmadığı gibi, hükmü temyiz etmekte hukuki yararı da bulunmadığından ihbar olunan … vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması ile davalının sorumluluğunun BK’nın 41, 55 ve TTK’nın 336’ncı maddelerinden kaynaklanmasına, davacının zararını off shore bankasından tahsil etme olanağının kalmadığının anlaşıldığı andan itibaren zamanaşımı süresinin başlamasının gerekmesine göre, davalı …Ş. vekilinin aşağıdaki (3) no’lu bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
3-Dava, banka hesabındaki paranın tahsili istemine ilişkindir. Uyuşmazlık konusu hesabın açılmasını teşvik eden … A.Ş’nin 22/12/1999 tarihinde …’ye devir olunduğu, 26/01/2001 tarihinde ise … A.Ş. ile devren birleştirildiği, yine … ile … A.Ş. (sonraki unvanı … Bank) arasında yapılan 09/08/2001 tarihli hisse devir sözleşmesi ile külli halefiyet prensipleri çerçevesinde bu banka ile birleştirildiği, anılan sözleşmenin 6.13 maddesi uyarınca bankanın devir tarihinden önceki döneme ait olması kaydıyla, devir alan bankanın maruz kalabileceği her türlü taleplerden doğacak tüm yükümlülükten ve bunlara ilişkin olarak mahkemelere intikal etmiş bulunan dava, takip ve benzer işlemlerin sonuçlarından …’nin sorumlu olacağının kararlaştırıldığı, davacı alacağının, esasen fona devredilen … A.Ş’nin işlemi olduğu, somut uyuşmazlık itibariyle davalı banka ile …’nin 5411 sayılı Kanun’un 140. maddesi uyarınca harçtan muaf bulunduğu dikkate alınmadan hüküm fıkrasının 2 ve 3 no’lu bentlerinde yazılı olduğu şekilde harçtan sorumlu tutulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı …Ş. yararına bozulmasına karar verilmiştir.
4-… vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince ise, davacı tarafça davanın sadece … Bank A.Ş’ye husumet yöneltilerek açılmış olmasına, yargılama sırasında … vekili tarafından fer’i müdahale talebinde bulunulmasına ve mahkemece de müdahale talebinin kabulüne karar verilmesine rağmen, …’nin karar başlığında davalı olarak gösterilip, hükmedilen alacağın da davalıdan tahsiline karar verilmek suretiyle aleyhine hüküm tesisi doğru olmamış, kararın … yararına bozulması gerekmiştir…” denilmek suretiyle dosyamız bozulmuş ve mahkememizin 2018/618 esas sayısına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizin 2018/618 Esas 2019/235 Karar 22/03/2019 tarihli kararı ile; mahkememizde görülmekte olan davanın, HMK 150/5 md gereğince açılmamış sayılmasına dair verilen kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/3252 Esas 2020/1161 Karar 10.02.2020 tarihli kararı ile ;
“..
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 27. maddesi (1086 sayılı HUMK 73. maddesi) uyarınca “Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.” hükmünü düzenlemektedir. Öte yandan 7201 sayılı Tebligat Kanunun 11. maddesi ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddesi gereğince vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağı, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 42’nci maddesi uyarınca ise bir avukatın ölümü durumunda , baro başkanının, ilgililerin yazılı istemi üzerine veya iş sahiplerinin yazılı muvafakatini almak şartıyla, işleri geçici olarak takip etmek ve yürütmek için bir avukatı görevlendireceğini ve dosyaları kendisine devir ve teslim edeceği düzenlenmiştir.
Dosya içerisindeki belgelerden mahkemece bozma tensip zaptı ile duruşma gününü bildiren tebligat parçasının 10.10.2017 tarihinde vefat eden Davacı vekili Av. … ‘ye yapıldığı, yapılan tebligatı … İşhanı sekreteri …tarafından 17/07/2018 tarihinde tebliğ aldığı anlaşılmaktadır. 17/07/2018 tarihinde ise davacılar vekili Av. … tarafından uyap portalı üzerinden gönderdiği yazılı dilekçesinde … Barosunun …tarih … sayılı kararı gereğince Av. … ‘nin vefatı nedeniyle 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 42. maddesi gereğince müteveffanın avukat olarak yürüttüğü davaları geçici olarak takip etmek üzere Kocaeli Barosu Yönetim Kurulu Kararı ile görevlendirildiğini, davacılar vekili olarak kaydının ve bildirdiği adrese tebligatların yapılmasını talep etmesine rağmen avukat olarak kaydının yapılmadığı ve duruşma gününü bildirir tebligatlarında tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacılar vekilinin vefat etmesinden dolayı davacılar ile vekilleri arasındaki vekalet ilişkisi sona erdiğinden Baro tarafından görevlendirilen davacılar vekiline veya davacı asillere duruşma gününü bildirir tebligat yapılmadığı anlaşılmakla vefat eden vekile yapılan tebligatın usulsuz olması nedeniyle mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile dosya bozularak mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve bozma ilamları birlikte değerlendirildiğinde; bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle , davacıların 19.11.1999 tarihinde Kıbrıs’ta mukim …Ltd. Şti’ne hitaben 20.000,00 TL (20.000.000.000,00 eski TL) mevduatına 25.02.2000 vadeli %95 faiz oranı ile hesap açtırdığı davacının ve onun durumundaki off-shore hesaplara para yatıran kişilerin … A.Ş. Yöneticileri tarafından iradelerinin fesada uğratılarak , haksız ve hukuka aykırı bir fiile maruz bırakıldıklarının bankalar yeminli Baş murakıp raporu , … 18.Ağır Ceza mahkemesi kararı ve Yargıtay’ın bu konudaki onama kararlarında belirtilmiş olduğu, taraflar arasında ihtilaf konusu olan olayın hukuki tanımının havale görünümlü mevduat toplamak olarak değerlendirilmesi gerektiği, … A.Ş. Tüzel kişiliğinin…Ltd. Şti. Adlı bankanın paravan bir banka olduğunu bildiği , buna rağmen bu banka adına mevduat toplamak suretiyle davacının zararına sebep olduğu, paraların Yargıtay kararında yer aldığı üzere ,KKTC ‘de kurulu …Ltd. Şti. Ne gönderildiğine dair dekont ya da mahsup belgesi ibraz edemediği Davacının davalı bankadan 19.11.1999 tarihi itibarıyle 20.000,00.-TL anapara alacaklı olduğukabul edildiği takdirde , bu tutar anapara alacağına 19.11.1999 hesabın son temdit tarihinden ödeme tarihine kadar TCMB’nin o tarihte yürürlükte olan % 80 ve müteakiben ilan edilen avans faizi oranlarında hesaplanacak temerrüt faizi talep edebileceğinin bildirildiği, böylece davacının davalıdan bilirkişi raporunda belirtilen miktarda alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile
20.000 TL’nin 19/11/1999 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi uyarınca avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
2-Davalı taraf harçtan muaf olduğundan karar ilam harcı alınmasına yer olmadığına,
3-Dava tam kabul ile sonuçlandığından, davacı tarafça yapılan 855,00 TL yargılama giderinin, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4- Davanın tam kabul ile sonuçlanması nedeni ile davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
6- Dava tam kabul ile sonuçlandığından, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7- Taraflarca yatırılan avansların kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde, istek halinde ilgili tarafa iadesine,
8-Davacı tarafça yatırılan 297 TL peşin harç ile 21,15 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 318,15 TL’nin davacıya iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır