Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/351 E. 2023/291 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/351 Esas
KARAR NO : 2023/291

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 17/09/2015
KARAR TARİHİ : 13/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili Şirketin …’da kurulu ve iştigal konusu gereği çeşitli yerlerde reklam mecraları kiralayarak bunları reklam verenlere ve reklam ajanslarına pazarlayan bir Şirket olduğunu, davalının yönetim ve tasarrufunda bulunan … adresinde bulunan … yan sağır duvarlarını reklam asmak amacı ile 1.2.2002 tarihli sözleşme ile kiraladığını, 1.2.2002 başlangıç tarihli Reklam Asma Hakkı Sözleşmesi yürürlükte iken davalı 3.bir firma olan …Ltd.Şti. İle anlaşma yaparak müvekkili Şirketin sözleşmesinin sona erdiğinden bahisle 1.2.2005 tarihinden itibaren reklam asmasını sona erdirdiğini, davalıya karşı bunun üzerine …6.Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada … tarihinde … Esas ve… K.sayılı ilamı ile müvekkili Şirketin Kira Sözleşmesinin 6571 sayılı Yasa gereği 1.2.2005 tarihinden itibaren kendiliğinden uzadığının ve yürürlükte olduğunun tesbitine karar verildiğini, davalının böylece akde aykırı hareket ettiğinin sabit olduğunu, müvekilinin bu nedenle 540.000-YTL. zararının doğduğunu, kiralayanın hak ve yükümlülüklerinden de geniş bir biçimde açıklamalarda bulunarak, sonuç olarak, davanın kabulüne, 540.000,00.-YTL. zararlarından 530.000,00.-YTL.sini saklı tutup fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile kısmi olarak 10.000,00.-YTLsinin ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, verdiği 13.6.2006 tarihli dilekçesinde özetle; Yöneticinin, kat Malikler Kurulunu ilgilendiren işlerde aktif ve pasif dava ehliyetinin bulunmadığını, öncelikle yöneticiye husumet tevcih edilemeyeceğini, müvekkilinin pasif dava ehliyetinin bulunmadığını, davacının kendi edimini yerine getirmediğini, akdin yenilenmeyeceğinden bahisle gönderilen fesih bildirimli ihtarnamenin davacı şirketin bildirilen adresten ayrıldığından bahisle geri döndüğünü, davacının , kira bedelini yatırmadığı gibi Belediye tabela vergisini de ödemediğinden dolayı davalının astığı reklam panosunun Belediye yetkilileri tarafından kaldırıldığını vs.den bahisle sonuç olarak; husumet yönünden davanın reddine, davacının gerek tazminat gerekse kâr kaybı talebi hakkının bulunmadığına, esas yönden de davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini savunmuştur.
Dahili davalı …, … ve … vekili verdiği 30.01.2011 tarihli dilekçe ile,usul yasamızda dahili dava diye bir müessesenin ve hükmün olmadığını, müvekkillerine husumet tevcih edilemeyeceğini, dava konusu sözleşmede müvekillerinin imzalarının olmadığını belirterek, esas yönden de geniş bir biçimde savunmada bulunarak, sonuç olarak; davanın usulden ve esastan reddini savunmuştur.
Dahili Davalı …. vekili, verdiği 05.10.2011 tarihli dilekçe ile, vasisi bulunduğu dahili davalı müvekkilinin davaya konu taşınmazla ilgili herhangibir hakkı ya da bir bağlantısının bulunmadığını, husumet yönünden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Dahili davalı … vekili, verdiği 19.09.2011 tarihli dilekçe ile, kat maliklerinin davaya dahil edilmesinin mümkün olmadığını, sözleşmede müvekkili ve diğer kat maliklerinin imzası bulunmadığını ve sözleşmenin tarafı olarak değerlendirilemeyeceğini müvekkili hakkındaki davanın husumet nedeni ile reddinin gerektiğini, esas yönden de geniş bir biçimde savunmada bulunarak, davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı … vekili, verdiği 12.10.2011 tarihli dilekçesi ile, müvekkilinin, dahili dava yolu ile taraf sıfatı kazanmasının mümkün olmadığını bildirerek, esas yönden de geniş bir biçimde savunmada bulunarak, müvekkilinin pasif husumet ehliyetinin olmaması ve sözleşmenin uzamasında fiili imkansızlık olması nedeni ile hukuka aykırı olarak kendisine yöneltilen davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini savunmuştur.
Dahili davalı … vekili, verdiği 19.04.203 tarihli dilekçe ile, dahili dava diye bir müessesenin ve hükmün olmadığını, müvekkillerine husumet tevcih edilemeyeceğini, dava konusu sözleşmede müvekillerinin imzalarının olmadığını belirterek, esas yönden de geniş bir biçimde savunmada bulunarak, sonuç olarak; davanın usulden ve esastan reddini savunmuştur.
DELİLLER,TAHKİKAT VE GEREKÇE: Dava; Taraflar arasında düzenlenen Reklam Asma Hakkı Sözleşmesi gereğince talep edilen kar mahkumiyeti ve cezai şart istemine ilişkindir.
Mahkememizin 2015/943Esas 2017/1178 Karar sayılı 26/12/2017 tarihli kararı ile; “1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE;
2-Dahili davalılar aleyhine harcın yatırılarak usulüne uygun suretle açılan bir dava olmadığından HÜKÜM TESİSİNE YER OLMADIĞINA,
3-63.550,00-TL kar mahrumiyeti ve 36.450,00-TL cezai şart olmak üzere toplam 100.000,00-TL alacağın, 90.000,00-TL’sine ıslah tarihi olan 21/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, ” dair karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiş,
Yargıtay 3. Hukuk Daire Başkanlığının 2018/6983 Esas 2019/7656 Karar sayılı ilamı ile; “Somut olayda; dava konusu taşınmazın yan duvarlarının reklam asmak için davalı apartman yönetimince davacıya kiraya verildiği, belediyeden gelen 30.05.2005 tarihli yazıda dava dışı 3.kişi tarafından taşınmaza reklam asılması için başvuruda bulunulduğu, taraflar arasında bu hususta ihtilaf bulunduğundan ihtilaf çözülene kadar reklam asılmasına dair taleplerin beklenmesine karar verildiğinin belirtildiği ve davacı tarafından kiraya konu duvarların kullanılamadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının kar mahrumiyeti yukarıda belirtilen kesinti yöntemi dikkate alınmaksızın; davacının dava dışı şirketle imzaladığı medya sözleşmesi kapsamında belirlenen yıllık 100.000,00 TL reklam bedeli esas alınarak hesaplanmıştır.
O halde mahkemece, öncelikle davacı kiracının aynı şartlarla başka bir yeri kiralaması için gereken makul süre tespit edilip bu süre içindeki kiracı karının ne olabileceği tespit edilip mahrum kalınan karın belirlenmesi ve daha sonra TBK’nın 125. madde hükmü gereğince kâr kaybı zararına uğrayan tarafın isteyebileceği zararın saptanmasında kıyasen yine aynı Kanun’un 325. maddesi hükmünde gösterilen kesinti yönteminin uygulanması ve hakim tarafından belirlenen bu mahrum kalınan kar üzerinden hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru değildir. ” gerekçesi ile bozulmuş ve dosya mahkememize gönderilmiş, yukarıdaki esasa kaydı yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce dosya kapsamına alınan Bilirkişiler …ve … tarafından hazırlanan raporda özetle; ” Dava, kira sözleşmesinin süresi bitmeden kiraya komu taşınmazın kullanılamaması nedeniyle uğranılan kar kaybı zararının tazmini ve sözleşmede kararlaştırılan cezai şart istemine ilişkindir.
Yargıtay bozma ilanında “Kar kaybının hesabında kiracının aynı şartlarda benzer bir taşınmazın kiralanması için gereken makul süre tespil edilip, bu süre içindeki kiracı kazanç kaybının ne olabileceği tespit edilerek mahrum kalınan kazanç kaybının belirlenmesi gerekmektedir.” Denilmektedir.
Taşınmazın bulunduğu bölgede yapılan araştırmada; taşınmazın konumu. mevkii, ulaşın arterleri üzerinde bulunması, piyasa koşulları ve duvarın konumunun özellikli olması dikkate alındığında; kiracının aynı şartlarda benzer bir taşınmazın kiralanması için gereken makul sürenin 6 ay olacağı takdir edilmiştir.
Taraf beyanları ve dosya kapsamı incelendiğinde; davacı kiracının, dava dışı “…Tic. Ltd.Şti.” firmasından sağladığı yıllık 100.000.-TL kira bedelli gelirinden başka herhangi bir işten sağlayacağı veya kasten sağlamaktan kaçındığı kazanç bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Yine dosya kapsamı incelendiğinde gider olarak sadece davacı kiracının ödeyeceği kira bedeli olduğu anlaşılmış olup gider olarak, kira gideri dikkate alınmıştır.

Aylık Kira Tutarı
6 Aylık Kira Tutarı
Kiracının aynı şartlarda benzer bir taşınmazı kiralaması için gereken makul süre 6 ay olarak takdir edilmiştir
Yıllık Kira Tutarı: 27.000-USD x 1,35
= 36.450,00 TL
36.450 TL / 12 =
3.037,50 TL
3.037,50 TL x 6 =
18.225,00 TL
Davacı kiracının dava dışı…Tic. AŞ
Yıllık Kira Tutarı
100.000,00 TL
100.000 TL / 12 =
8.333,33 TL
8.333,33 TL x 6 =
50.000,00 TL

Sözleşmede yazan haksız fesihte “sözleşme bedeli kadar bir bedeli kiracıya tazminat olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder” maddesi uyarınca ödenmesi gereken tazminat
Sözleşme bedeli :
27.000 USD x
1,35 =36.450 TL

Tabloda detayları ile gösterildiği üzere kiracının aynı şartlarda benzer bir taşınmazı kiralaması için gereken makul süre 6 ay olarak takdir edilmiştir.
Davacı kiracının, yıllık 27.000 USD kira tutarının TL karşılığı 36.450 TL üzerinden hesaplanan ödeyeceği 6 aylık kira tutarı 18.225 TL olarak hesaplanmıştır. Bu tutarın, yoksun kalınan kardan gider olarak mahsup edilmesi gerekmektedir.
Davacı kiracının dava dışı …Tic AŞ ile yaptığı sözleşme gereği yıllık 100.000,00 TL gelirinden , 6 ayda mahrum kalacağı gelir 50.000 TL olarak hesaplanmıştır.
Davalı kiralayan … Yöneticiliğinin haksız fesih nedeniyle sözleşmede yazan sözleşme bedeli kadar bir bedeli kiracıya tazminat olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder maddesi uyarınca ödenmesi gereken tazminat olan
Sözleşme bedeli : 27.000 USD x 1,35 = 36.450,00 TL
Kesinti yönteminin uygulandığında; kar kaybı, sözleşme ifa ile bitse idi zarar görenin elde etmesi muhtemel bütün gelirlerden; yapması gereken bilcümle zorunlu harcama kalemleri ile sözleşme süresinden evvel feshedildiğinden , süresinden evvel fesih nedeniyle, sağladığı yani tasarruf ettiği haklar ve yine bu süre içerisinde başka işten sağlayacağı veya kasten sağlamaktan kaçındığı kazanç miktarlarının toplamı indirilerek bulunur. Elde edilecek kar, ne kar olup bu yönteme uygun kar kaybı zararı hesaplanırken; davacının davalıya ödemesi gerekene kira paraları davacının yapması gereken zorunlu giderleri içinde dikkate alınır.
Kesinti yöntemi uygulandığında; sözleşme ifa ile bitseydi, davacı kiracının dava dışı … AŞden elde edeceği altı aylık kira kazancı 50.000 TL olacaktır. Ödemesi gereken 6 aylık kira olan 18.225 TL kira kazancı kaybından düşüldüğünde;
50.000 TL – 18.225 TL= 31.775 TL davacı kiracının kar kaybı zararıdır.
Sözleşme ifa ile bitmediği için cezai şart olan, Sözleşme Bedeli kadar ceza tutarı:
27.000.USD X 1,35-36.450.-TL hesaplanmaktadır.
Kar Mahrumiyeti olan 31.775.-TL tutara cezai şart olan 36.450.-TLeklendiğinde davacı kiracının alacağı 68.225.-TL olarak hesaplanmaktadır.
Kesinti yönteminin uygulanması ve belirlenen bu yoksun kalınan kar tutarı olan 1.775-TL üzerinden, Yargıtay Bozma İlamı uyarınca hakkaniyet indirimi yapılması erekmektedir. Hakkaniyet indirimi oranı hususundaki takdir yetkisi Sayın Mahkemeye aittir.
Ayrıca taraflar arasındaki sözleşme uyarınca belirlenen cezai şart tutarı olan 36.450.-TL ile ilgili hakkaniyet indirimi yapılıp yapılmayacağı hususu da Sayın Mahkemenin takdirlerindedir.” şeklinde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Yargılama kapsamında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; Davacı taraf ile davalı … adına … ile imzalanan … adresinde bulunan … yan sağır duvarlarına reklam asmak amacıyla düzenlenen 01/02/2002 tarihli reklam asma hakkı sözleşmesi ile kiralandığı, davacı taraf, 01/02/2002 başlangıç tarihli reklam asma hakkı sözleşmesinin yürürlükte bulunmasına rağmen davalı tarafın dava dışı … Tic. Ltd. Şti ile anlaşma yaparak davacı taraf ile akdedilen sözleşmeyi sona erdirdiğinden bahisle meydana gelen kar mahrumiyeti ve sözleşmenin 5.4.maddesi uyarınca 3 aylık kira bedeli olarak toplam 540.000,00-TL bedelden şimdilik 10.000,00-TL’sinin davalı taraftan tahsili talebi ile eldeki davanın açıldığı, davanın devamı esnasında … Ticaret Sicil Müdürlüğünün 05/05/2022 tarihli müzekkeresinde görüldüğü üzere davacı şirketin 0/07/2014 tarihinde resen terkin edildiğinin anlaşıldığı, bu nedenle davacı tarafın tüzel kişiliği kalmadığından davacı vekiline 25/10/2022 tarihinde davacı şirketin ihyası davası açmak üzere 1 ay kesin süre verildiği ancak davacı vekilince bir beyan ve belgenin sunulmadığı, dava açılmadığı , böylece davacı tarafın aktif husumeti bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Taraf ehliyeti yokluğundan davanın REDDİNE,
2- Davacı tarafça peşin yatırılan 3.400 TL harçtan, alınması gereken 179,9 TL karar-ilam harcının mahsubu ile bakiye 3.220,10 TL harcın talep halinde davacıya İADESİNE,
3- Dava ret ile sonuçlandığından, davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafça yapılan 120,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine,
5- Davalılar … Yöneticiliği Adına- … , … , … , … , … , … , … , … ile … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen talep üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.200 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile anılan davalılar … Yöneticiliği Adına- … , … , … , … , … , … , … , … ile … ‘a ödenmesine,
6- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, hazır bulunan davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere temyiz dilekçesi sunulmak suretiyle Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/06/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır