Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/338 E. 2021/480 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/338 Esas
KARAR NO : 2021/480
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/07/2020
KARAR TARİHİ : 30/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasında geçen hiçbir ticari, dostane, hatır veya herhangi bir nam altında alışveriş gerçekleşmediğini, davalının bir şekilde ele geçirmiş olduğu senedi ….İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyası ile alacak takibi başlattığını, müvekkili ve iptale konu senet asıl borçlusu … ile 18.09.2007 tarihinde … Mah. … Sok. No: … Bodrum Kat … adresinde … Ticaret Limited Şirketini kurduklarını, ortaklar arasındaki birlikteliğin 24.03.2011 tarihine kadar devam ettiğini, müvekkilinin ortaklığın devam ettiği işletmede bulunduğu sırada diğer ortak …’den haricen hissesini devraldığını belirten … öldürmeye teşebbüs ederek gerek müvekkilini gerek başka şahısları ateşli silahla vurduğunu, bu olaya ilişkin … Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2011/ … Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, iptale konu senedin incelenmesinde senetteki lehdar ve tarihlerin farklı kalem ve el ürünü olarak yazıldığının anlaşılacağını, davalı ile senet asıl borçlusu …’in halen işletmekte olduğu … Ticaret Limited Şirketi’nin adresinin aynı olduğunu beyanla icra dosyası ile takip konusu yapılan 30.000,00 TL’lik 15.01.2017 vade tarihli senetten dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, senedin iptaline dava sonuna kadar icra veznesine yatırılan paranın davalıya ödenmemesine ve ayrıca davalının haksız ve kötü niyetli olduğundan müvekkili lehine %20 den aşağı olmamak üzere tazminatın tahsiline karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kefil sıfatı ile isim soy isim ve imzasının yer aldığı davacı borçlunun imzasını inkar etmediği 30.000,00 TL bedelli 14.05.2017 düzenleme tarihli 15.01.2017 vade tarihli asıl borçlusunun … olduğu senet nedeniyle her iki borçlu aleyhine …. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, her iki borçlu hakkında takiplerin kesinleştiğini ancak haciz işlemlerinin yapılamadığını, davacının itiraz hakkını kullanmayıp işbu haksız ve kötü niyetli menfi tespit davasını açtığını, davalının senedi bir şekilde ele geçirdiğinin davacı tarafça iddia edildiğini ancak senedi ele geçirmek gibi somut olayla hiç bağdaşmayan iftira niteliğindeki tanım ve tutumu kabul etmediklerini, davacının yazılı delil sunmadığını ve bu nedenle davasını ispat edemediğini, davacı borçlunun asıl borçluya karşı ileri sürebileceği şahsi defileri, yaşadığı iddia edilen olayla hiçbir ilgisi olmayan üçüncü kişi konumundaki müvekkiline karşı ileri süremeyeceğini, adreste öncelikle müvekkili adına işletme kurulduğunu, takibin müvekkili adına olan işletmenin takip borçlusunun kurduğu şirkete devri nedeniyle doğan alacağa ilişkin olduğunu ve davacının iddialarının yersiz olduğunu beyanla davanın reddine, davacı borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; bonoya vaki bedelsizlik iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
… İcra Dairesi’nin …/… sayılı takip dosyası celp edilmiştir. Dosyanın tetkikinde; davalı … tarafından … ve davacı … aleyhine davaya konu bonoya dayalı olarak takip başlatıldığı, 30.000,00 TL bono, 13.142,47 TL işlemiş faiz ve 60,00 TL bono komisyonu olmak üzere 43.202,47 TL alacağın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak üzere takip tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar asıl alacağa işleyecek yıllık %19,5 avans faizi ve değişen oranlardaki faizi ile icra giderleri, avukatlık ücreti ile birlikte Borçlar K.nun 100.maddesi uyarınca yapılacak kısmi ödemelerin öncelikle faiz ve masraflara mahsubuyla tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır.
… Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2011/… esas sayılı dosyası celp edilmiştir.
… Vergi Müdürlüğüne davalının kimlik numarası ekli olarak müzekkere yazılarak … vergi nolu davalı … tarafından yapılan tüm vergi borcu ödeme kayıtlarının ve davalıya ait işletme kayıtları, … Belediye Başkanlığına müzekkere yazılarak … Mah. … Sok No: … adresine ait 2005 yılı ve 2005 yılı sonrası tüm ruhsat sahiplerinin isimleri ve kayıtları, … Vergi Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … Mah. … Sok No: … adresine ait 2005 yılı ve 2005 yılı sonrası tüm vergi mükelleflerinin isimleri ve kayıtları, … gıda şirketinin sicil kayıtları celp edilmiştir.
Dava; davacının avalist, davalının lehtar olarak yer aldığı 1 adet bonoya yönelik menfi tespit istemine ilişkin olup, imzası davacı tarafça ikrar edilmiş bonoya dayalı olarak davalı tarafça davacı aleyhine takip başlatıldığı, davacının bononun bedelsiz olduğunu iddia ederek menfi tespit isteminde bulunduğu anlaşılmıştır. Kural olarak bir davada ileri sürülen vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf o vakıayı ispat etmelidir. Davacı vekili ihdas nedeni değiştirilmemiş dava konusu bono nedeniyle davacının borçlu olmadığını ileri sürdüğüne göre, davacı tarafından imzalanan bononun bu bedelsizlik iddiasının davacı tarafça ispatlanması gerekmektedir. Ayrıca dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 201. maddesi gereğince yazılı bir belgeye (senede/bonoya) bağlanmış olan iddiaya karşı def’i olarak ileri sürülen hususların yazılı delille ispatlanması gerekmektedir. Bu suretle, davacı tarafından imzalanan bono nedeniyle borçlu olunmadığına yönelik iddiaların yazılı delille ispatlanması gerekmekte olup, davacı tarafından ileri sürülen hususların tanıkla ispatı mümkün olmadığından tanık dinletme istemi yerinde görülmemiştir. Celp ve tetkik edilen ceza dava dosyası kapsamında davalının sıfatının bulunmadığı, davaya konu bonoya yönelik herhangi bir değerlendirmenin yer almadığı saptanmıştır. Celp edilen belge ve evrakların tetkikinde; davalının işyeri adresinde davacının ortağı olduğunu beyan ettiği şirketin (… gıda) faaliyet gösterdiği, bedelsizlik iddiasının ispata muhtaç kaldığı saptanmıştır.
Ayrıca davacı vekilinin dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmadığı, dilekçelerin teatisi aşamasından sonra delil listesi ile yemin deliline dayandığı görülmüştür. Ancak 6100 sayılı HMK’nın 119/1-f bendinde “somutlaştırma yükümlülüğü” kapsamında “iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği” hususu dava dilekçesinde bulunması zorunlu unsur olarak düzenlenmiş ve basit yargılama usulüne tabi dava kapsamında HMK’nın 318. maddesi gereğince iddianın genişletilmesi yasağı dava dilekçesinin ibrazı ile başlatılmış olup, anılı usuli düzenlemeler gereğince davacı yanın delillerini dava dilekçesi içeriğinde bildirmesi gerektiği anlaşılmıştır. Bu hali ile HMK’nın 119/1-f maddesi ve aynı Kanunun 194. maddesi uyarınca tarafın dava dilekçesinde, dayandığı delilleri bildirmesi ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterilmesi gerektiği yönündeki yükümlülüğü gereğince işlem tesis edilmesi gerekmekte olup tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelindiğinde, davacı vekilinin dava dilekçesinde delilleri arasında açıkça yemin deliline dayanmadığından yasal süreler geçtikten sonra davacının karşı tarafa yemin teklif etme hakkının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.( Emsal ilam: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/15-2062 esas, 2019/402 karar sayılı ilamı.)
Anılı açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davaya konu bonoya vaki bedelsizlik iddiasını yazılı delille ispatla yükümlü olan tarafın davacı olup yargılamaya konu somut olayda ise davacı yanın iddiasını ispata elverişli yazılı delil ibraz edemediği gibi yemin deliline de dayanılmadığı, bu haliyle iddianın ispatlanamadığı, neticeten davanın sübut bulmadığı anlaşılmakla; davanın reddine, yargılama sırasında takibin durmasına/ icra veznesine yatan paranın ödenmemesine yönelik herhangi bir tedbir kararı verilmediğinden koşulları oluşmayan davalı yanın tazminat isteminin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Koşulları oluşmadığından davalı yanın tazminat isteminin reddine,
3- Davacı tarafça peşin yatırılan 737,80 TL harçtan alınması gereken 59,30 TL karar-ilam harcının mahsubu ile bakiye 678,50 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4- Dava ret ile sonuçlandığından, davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı taraf yargılama gideri yapmadığından bu hususta bir karar verilmesine yerolmadığına,
6- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen talep üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 6.416,32 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7- Taraflarca yatırılan avansların kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
8-Devletçe karşılanan 1320 TL arabuluculuk ücretinin, davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.30/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır