Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/333 E. 2021/574 K. 10.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/333 Esas
KARAR NO : 2021/574
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 16/04/2015
KARAR TARİHİ : 10/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 01.07.2007 tarihli yetkili servis sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile müvekkilinin davalıya ait … markalı ürünler ile ilgili müşteriyi bilgilendirme, tamir ve bakım hizmeti sunma, marka itibarını koruma ve yükseltme edimlerini üstlendiğini, 18.02.2014 tarihinde davalı tarafından ihtarname keşide edildiğini ve sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini, fesih sebebi olarak gösterilen hususların tutanak, rapor veya delil tespitine dayanmadığını tamamen soyut ve tek taraflı isnatlar olduğunu beyanla 1.000,00 TL tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, müvekkilinin uğradığı zararın tespiti ile yapılan tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; müvekkili ile davacı arasında 01.07.2007 tarihli yetkili servis sözleşmesi imzalandığını, sözleşme kapsamında davacının … Yetkili servisi olarak Ordu ilinde faaliyet gösterirken sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmesinde birçok problem yaşandığını, davacıya sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmesi için 2013-2014 tarihleri arasında 15 adet ceza faturası düzenlendiğini, uyarılara rağmen müşteri şikayetlerinin giderilemediğini, davacının tutum ve davranışlarının müvekkili şirketin itibarını zedelediğini ve bir yetkili satıcıdan da şikayet alınması üzerine sözleşmenin feshedildiğini beyanla davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; yetkili servis sözleşmesinin davalı tarafça haksız olarak feshedildiği iddiasına dayalı şimdilik 1.000-TL maddi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
01/07/2007 tarihli yetkili servis sözleşmesi, uyarı yazıları, SGK kayıtları, davacıya gönderilen 15 adet ceza faturası, ihtarname suretlerinin dosyada mübrez olduğu görülmüştür.
Mahkememizin 2015/… Esas 2017/… Karar sayılı dosyası kapsamında 03/05/2017 tarihinde davanın reddine karar verilmiş, verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmiştir. … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 2017/… Esas 2020/… Karar 25/06/2020 tarihli kararı ile mahkememizin kararının kaldırılmasına karar verilmekle dosyanın yukarıdaki esasa kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce dosya kapsamına alınan 19/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Davacı vekili 18.11.2020 tarihli celsenin 1 nolu ara karan gereği beyanlarımızdır başlıklı dilekçesinde özetle, davada müvekkili zararının yaklaşık olarak dahi tespiti tarafımızca mümkün değildir. Ancak davalının yersiz ve mesnetsiz İddialar ile ve tamamen kendi tasarrufları doğrultusunda ve …’DEN A’DAN Z’YE SERVİS’ PROJESİ adı altında başlatılmış olan proje de göz önünde bulundurulması ile yetkili servislerini revize ederek yapılandırma yoluna gitmesi ile haksız olarak feshetmiş olduğu sözleşme sonucu müvekkil yapmış olduğu yetkili servis sözleşmesi gereği daha kaliteli bir hizmet sunabilmek gayreti île çeşitli krediler çekmiş, araç ve personel alımları yapmıştır. Davalı tarafından sözleşmenin haksız bir şekilde feshedilmesi sonucunda bu çabalarının ve yatırımlarının sonucu olarak ciddi anlamda zarara uğramıştır. Dolayısıyla müvekkil alacak miktarının tarafımızca tespiti söz konusu değildir. Bu husus Sayın Mahkemenin yapacağı yargılama ve bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkabilecek bir durumdur. Bu nedenle fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla davamızın bu yönden devamı gerekmektedir. Sayın Mahkemenin bilirkişiler marifetiyle oluşturacağı incelemede müvekkilin uğradığı zarar ve kazanç kayıplarının tespiti aşamasında; Av … tarafından 02/12/2020 16:27 ‘de Avukat Portaldan «Müvekkilimin davalı tarafından sözleşmenin haksız şekilde fesih edildiği tarihe kadar yapmış olduğu personel alımları, araç ve taşınmaz için almış olduğu krediler ve bu kredilerin ödenmesine yönelik uğradığı zararlar, sözleşmenin feshinden sonra geçen sürede gerek personelim gerekse sözleşmeden kaynaklı yapmış olduğu yatırımlara ait ödemelerin ve bu bağlamda elindeki ekipman donanım ve personel ile aynı alanda başka bir firma yada kuruluş ile faaliyet gösterip gösteremeyeceği hususlarının araştırılması ile doğan zararların tespitinin yapılması gerekmektedir. «Davalı tarafından haksız olarak feshedilen sözleşme sonrası çalışan personelin işten çıkartılması sonucu yasal hak ve alacakları müvekkil tarafından ödenmiş ve ödenecek olması bu husus dahilinde SGK. kayıtlarının incelenmesi sonucu zararların tespit edileceği aşikardır. «Yine müvekkil tarafından daha kaliteli bir hizmet ve en kısa zamanda servis verebilmek için kredi ile alınan araçların kredi ödemelerinin de sözleşmenin feshedilmesi ve müvekkil kazancının davalı firma ile yapılan hizmet sözleşmesine dayalı olması ile ödeme kabiliyetinin ortadan kalkacağı aşikar olduğundan bu zararların tespiti, «Davalı tarafından haksız bir şekilde ve yine kendi tasarruflarının gözetilmesi doğrultusunda feshedilen sözleşme sonucu ve sonrası müvekkilimin yaşadığı ekonomik sıkıntılar neticesinde uğradığı maddi zararlardan dolayı izah edilen hususlar dahilinde ve Savın mahkemenin re’sen gözeteceği hususlar ışığında bilirkişi incelemesi sonucu doğan zararların tespit edılcceği kanaatindeyiz. «Müvekkil firmanın sözleşmesinin haksız bir şekilde feshedilmiş olması sonucu uğradığı munzam zararların tespiti gerekmektedir. Bu tespite dair müvekkil firmaya ait 2011 yılından 2015 yılma kadar olan “Yıllık Gelir Vergisi Beyannamelerini” dilekçemiz ekinde sunuyoruz. Fesih edilen tarih olan 18.02.2014 tarihinden öncesi ve sonrası şeklinde incelenmesi sonucu açıklık bulacağı aşikardır. Müvekkilin kayıtlarının incelenmesi esnasında fesihten önceki dönemlerde işlem hacmi ve buna bağlı olarak kar zarar hesabının yapılması ve yine fesih tarihinden sonraki kayıtların incelenmesinde de işlem hacmi ve buna bağlı zararın tespit edileceği kanaatindeyiz. Sayın Mahkemece müvekkile ait ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine karar verilmesi durumunda Ticari Defter ve kayıtlar tarafımızdan Sayın Mahkemeye sunulacaktır. 3.Davalı ve müvekkil arasında akdedilen 01.07.2007 tarihli ve 5 yıl süreli Yetkili Servis Sözleşmesinin 01.07.2011 tarihinde son bulması gerektiği halde davalı tarafından müvekkil ile tüm hizmet ve yetkiler devam ettirilmek suretiyle 18.02.2014 tarihine kadar devam edilmiştir. Bu bağlamda davalının 01.07.2011 tarihinden sonra müvekkile yüklemiş olduğu sorumluluklar tek taraflı olarak kabul edilemez. Davalı 01.07.2011 tarihinden haksız olarak sözleşmeyi feshettiği 18.02.2014 tarihine kadar müvekkilin uğradığı zararlardan sorumludur. Davalı, sözleşmenin bitmesine rağmen tek taraflı olarak yaklaşık 5 yıl gibi bir süre içerisinde müvekkilin hizmet ve faaliyetlerinden müvekkili de birçok borç ve yükümlülükler yüklemek şekliyle fayda sağlayarak tasarrufta bulunmaya devam etmiştir. Sözleşme süresi dolmasına rağmen müvekkilden fayda ve çıkar sağlamaya devam etmiş akabinde kendi menfaatleri doğrultusunda istediği zaman da bu ilişkiyi sonlandırmakla müvekkilin kaybı ve doğan zararlarından da sorumlu olması gerekmektedir. Davalının müvekkil ile akdettiği sözleşmeyi gerekçe göstererek müvekkili uğrattığı zararların ödenmesinden kaçınması ve müvekkili kusurlu gösterme çabasında olması da kabul edilemez. 4.İzaha çalıştığımız nedenler doğrultusunda müvekkil büyük harcamalar yaparak yetkili servis sözleşmesine ve davalının fesih tarihine kadar geçen süre zarfında ki olumlu tutumları doğrultusunda müvekkilin yüklenmiş olduğu riskler ve yapmış olduğu yatırımlar istihdam ettiği personellere bağlı uğradığı zararlar ve aile hayatını, ekonomik durumunu ve çevresine olan saygınlığını kaybetmesine hâsıl olan sebeplerde göz önünde bulundurularak bir rapor hazırlanması talep edilmiştir.
Yüce mahkeme, 18.11.2020/1 sayılı celsede, “Davacı vekiline HMK’nın 31 ve 194.maddeleri kapsamında zarar kalemleri yönünden somutlaştırma yapmak ve netice-i talebini hukuki dayanakları ile somutlaştırmak ve her bir alacak kalemi yönünden ayrı ayrı talep edilen alacak miktarını delilleri ile birlikte ayrıştırmak sureti ile yazılı açıklama sunması hususunda 2 haftalık kesin süre verilmesine, aksi halde mevcut duruma göre değerlendirme yapılacağının ihtarına (ihtar edildi) ” Karar vermiş ise de, davacı vekilinin 18/.11.2020/1 sayılı celsede alınan mahkeme kararı ahkamını yerine getirmemiş bulunduğu, gerek verdiği dilekçe gerekse dava dosyası ile sabittir. Zararın ne olduğunu, miktarını bilebilecek olan, bizatihi zarar gördüğünü iddia eden davacıdır. Zararın varlığını ve miktarını ispat külfeti davacıda olup, işbu ispat külfeti yerine getirilebilmiş değildir.
Yüce mahkemenin 10.02.2021/2 sayılı celsesinde, kurulumuza vermiş bulunduğu görev çerçevesinde; “Dava, cevap, talep açıklama dilekçeleri, yıllık gelir vergisi beyannameleri, SGK kayıtları, taraf delilleri, tarafların ticari defter ve belgeleri dosya ve istinaf kararı ışığında tetkik edilmek sureti ile” yapılan inceleme sonucu, dosyaya sunulu 16.12.2016 t.kök raporda belirli bilirkişi görüşünün değişmesini gerektiren bir sebep bulunmadığı anlaşılmıştır.” şeklinde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Huzurdaki davada; yanlar arasında 01/07/2007 tarihli ve 5 yıl süreli Yetkili Servis Sözleşmesinin akdedildiği, sözleşme süresinin sona ermesine rağmen hukuki ilişkinin devam ettiği, belirsiz süreli hale gelen sözleşmenin davalı tarafça 18/02/2014 tarihinde feshedildiği, davacı tarafın bu feshin haksızlığını iddia ederek eldeki (şimdilik 1.000,00TL) tazminat davasını açmış olduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafça sözleşme yükümlülüklerinin davacı tarafça yerine getirilmediği, müşteri şikayetlerinin giderilmediği, bu hususlarda ceza faturalarının düzenlendiği, sözleşmenin devamının imkansız hale geldiği ileri sürülerek davanın reddinin savunulduğu görülmüştür.
Mahkememizin 03/05/2017 tarihli 2015/… Esas ve 2017/… Karar sayılı kararı kapsamında davacının söz konusu tazminat taleplerini somutlaştırıp ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de anılı istinaf kararı doğrultusunda öncelikle HMK’nın 31. ve 194. maddelerine göre davacının zarar kalemleri yönünden somutlaştırma yapması için kendisine mehil verilmesi, somutlaşan davadaki taleplere göre iddia ve savunmayı karşılar mahiyette rapor alınarak yargılamaya devam edilmesi gerekmiştir. Bu noktada davacı vekiline HMK’nın 31 ve 194. maddeleri kapsamında zarar kalemleri yönünden somutlaştırma yapmak ve netice-i talebini hukuki dayanakları ile somutlaştırmak ve her bir alacak kalemi yönünden ayrı ayrı talep edilen alacak miktarını delilleri ile birlikte ayrıştırmak sureti ile yazılı açıklama sunması hususunda 2 haftalık kesin süre verilmiş olup davacı vekilinin sunduğu beyan dilekçesi ile özetle; ”…Müvekkil zararının yaklaşık olarak dahi tespiti tarafımızca mümkün değildir. Ancak davalının yersiz ve mesnetsiz iddialar ile ve tamamen kendi tasarrufları doğrultusunda ve …’den ‘A’dan Z’ye SERVİS’ PROJESİ adı altında başlatılmış olan proje de göz önünde bulundurulması ile yetkili servislerini revize ederek yapılandırma yoluna gitmesi ile haksız olarak feshetmiş olduğu sözleşme sonucu Müvekil yapmış olduğu yetkili servis sözleşmesi gereği daha kaliteli bir hizmet sunabilmek gayreti ile çeşitli krediler çekmiş, araç ve personel alımları yapmıştır. Davalı tarafından sözleşmenin haksız bir şekilde feshedilmesi sonucunda bu çabalarının ve yatırımlarının sonucu olarak ciddi anlamda zarara uğramıştır. Dolayısıyla müvekkil alacak miktarının tarafımızca tespiti söz konusu değildir. Bu husus Sayın Mahkemenin yapacağı yargılama ve bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkabilecek bir durumdur. Bu nedenle fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla davamızın bu yönden devamı gerekmektedir. Sayın Mahkemenin bilirkişiler marifetiyle oluşturacağı inceleme de müvekkilin uğradığı zarar ve kazanç kayıplarının tespiti aşamasında;
•Müvekkilimin davalı tarafından sözleşmenin haksız şekilde fesh edildiği tarihe kadar yapmış olduğu personel alımları, araç ve taşınmaz için almış olduğu krediler ve bu kredilerin ödenmesine yönelik uğradığı zararlar, sözleşmenin feshinden sonra geçen sürede gerek personelin gerekse sözleşmeden kaynaklı yapmış olduğu yatırımlara ait ödemelerin ve bu bağlamda elindeki ekipman donanım ve personel ile aynı alanda başka bir firma yada kuruluş ile faaliyet gösterip gösteremeyeceği hususlarının araştırılması ile doğan zararların tespitinin yapılması gerekmektedir.
•Davalı tarafından haksız olarak feshedilen sözleşme sonrası çalışan personelin işten çıkartılması sonucu yasal hak ve alacakları müvekkil tarafından ödenmiş ve ödenecek olması bu husus dahilinde SGK kayıtlarının incelenmesi sonucu zararların tespit edileceği aşikardır.
•Yine müvekkil tarafından daha kaliteli bir hizmet ve en kısa zamanda servis verebilmek için kredi ile alınan araçların kredi ödemelerinin de sözleşmenin feshedilmesi ve müvekkil kazancının davalı firma ile yapılan hizmet sözleşmesine dayalı olması ile ödeme kabiliyetinin ortadan kalkacağı aşikar olduğundan bu zararların tespiti,
•Davalı tarafından haksız bir şekilde ve yine kendi tasarruflarının gözetilmesi doğrultusunda feshedilen sözleşme sonucu ve sonrası müvekkilimin yaşadığı ekonomik sıkıntılar neticesinde uğradığı maddi zararlardan dolayı izah edilen husular dahilinde ve Sayın mahkemenin re’sen gözeteceği hususlar ışığında bilirkişi incelemesi sonucu doğan zararların tespit edileceği kanaatindeyiz.
•Müvekkil firmanın sözleşmesinin haksız bir şekilde feshedilmiş olması sonucu uğradığı munzam zararların tespiti gerekmektedir. Bu tespite dair müvekkil firmaya ait 2011 yılından 2015 yılına kadar olan “Yıllık Gelir Vergisi Beyannamelerini” dilekçemiz ekinde sunuyoruz. Fesih edilen tarih olan 18.02.2014 tarihinden öncesi ve sonrası şeklinde incelenmesi sonucu açıklık bulacağı aşikardır. Müvekkilin kayıtlarının incelenmesi esnasında fesihten önceki dönemlerde işlem hacmi ve buna bağlı olarak kar zarar hesabının yapılması ve yine fesih tarihinden sonraki kayıtların incelenmesinde de işlem hacmi ve buna bağlı zararın tespit edileceği kanaatindeyiz. Davalı ve müvekkil arasında aktedilen 01.07.2007 tarihli ve 5 yıl süreli Yetkili Servis Sözleşmesinin 01.07.2011 tarihinde son bulması gerektiği halde davalı tarafından müvekkil ile tüm hizmet ve yetkiler devam ettirilmek suretiyle 18.02.2014 tarihine kadar devam edilmiştir. Bu bağlamda davalının 01.07.2011 tarihinden sonra müvekkile yüklemiş olduğu sorumluluklar tek taraflı olarak kabul edilemez. Davalı 01.07.2011 tarihinden haksız olarak sözleşmeyi feshettiği 18.02.2014 tarihine kadar müvekkilin uğradığı zararlardan sorumludur. Davalı, sözleşmenin bitmesine rağmen tek taraflı olarak yaklaşık 5 yıl gibi bir süre içerisinde müvekkilin hizmet ve faaliyetlerinden müvekkili de birçok borç ve yükümlülükler yüklemek şekliyle fayda sağlayarak tasarrufta bulunmaya devam etmiştir. Sözleşme süresi dolmasına rağmen müvekkilden fayda ve cıkar sağlamaya devam etmiş akabinde kendi menfaatleri doğrultusunda istediği zaman da bu ilişkiyi sonlandırmakla müvekkilin kaybı ve doğan zararlarından da sorumlu olması gerekmektedir. Davalının müvekkil ile akdettiği sözleşmeyi gerekçe göstererek müvekkili uğrattığı zararların ödenmesinden kaçınması ve müvekkili kusurlu gösterme çabasında olması da kabul edilemez.
İzaha çalıştığımız nedenler doğrultusunda müvekkil büyük harcamalar yaparak yetkili servis sözleşmesine ve davalının fesih tarihine kadar geçen süre zarfında ki olumlu tutumları doğrultusunda müvekkilin yüklenmiş olduğu riskler ve yapmış olduğu yatırımlar istihdam ettiği, personellere bağlı uğradığı zararlar ve aile hayatını, ekonomik durumunu ve çevresine olan saygınlığını kaybetmesine hasıl olan sebeplerde göz önünde bulundurularak bir rapor hazırlanması bilvekale arz ve talep olunur. ” şeklinde beyanda bulunduğu görülmekle delil olarak dayanılması nedeni ile fesih tarihi olan 18/02/2014 tarihinden sonra iş ilişkisi sona eren personel olup olmadığı, davacı tarafça bu nedenle ödeme yapılıp yapılmadığı hususlarının davacının adresi itibari ile yetkili SGK’dan sorulması için yazı yazılmış olup salt fesih nedeni ile uğranılan somut bir zarar tespit edilememiştir. Toplanan deliller ve bilirkişi raporlarının tetkiki ile edinilen vicdani kanaat gereğince; 01/07/2007 tarihli ve 5 yıl süreli Yetkili Servis Sözleşme süresinin sona ermesine rağmen hukuki ilişkinin devam ettiği, belirsiz süreli hale gelen sözleşmenin davalı tarafça feshi ihbar süresi belirlenmeden 18/02/2014 tarihinde feshedildiği, tek taraflı ve derhal yapılan feshin dayandığı sebeplerin tüm dosya kapsamında ispata muhtaç kaldığı tespit edilmiştir. Bu hali ile feshin haklı nedene dayalı olmadığı, aradaki hukuki ilişkinin süresi ile uyumlu hakkaniyete uygun bir ihbar süresi belirlenmeden yapılan fesih nedeni ile anılı istinaf kararında işaret edildiği üzere TBK’nın 50 ve 51. maddeleri ışığında davacının … plakalı araç ile … plakalı araçların mülkiyet tarihinden fesih tarihine kadar ki yıpranma/ aşınma payı olarak hesaplanan 8.487,87-TL zararın davalıdan tahsili gerektiği kanaatine varılmıştır. Diğer tazminat kalemleri yönünden kesin süre içerisindeki ihtara rağmen somutlaştırma yapılmadığı ve araçlar yönünden uğranılan yıpranma zararı dışında salt fesih nedeni ile uğranılan ve ispatı sübut bulan herhangi bir zararın tespit edilemediği anlaşılmıştır. Ayrıca dava kısmi dava olarak (dava değeri 1.000-TL) açılmakla HMK’nın 26. maddesi gereğince taleple bağlılık ilkesi ışığında kısmi dava değeri üzerinden davanın kabulüne, 1.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
1.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2- Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 68,31 TL karar-ilam harcından, davacı tarafça peşin yatırılan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 40,61 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
3-Dava tam kabul ile sonuçlandığından, davacı tarafça yapılan 2.250,00 TL bilirkişi ücreti ile 246,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.496,00 TL yargılama giderinin, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine
4- Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
6- Davacı tarafça peşin yatırılan 27,70 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır