Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/330 E. 2021/880 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/330
KARAR NO : 2021/880
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
ASILDAVA TARİHİ : 31/10/2016
B. DAVA TARİHİ : 16/12/2016
KARAR TARİHİ : 09/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, daha önce ekonomik yönden zora düştüğünde kendisine destek olan davalı şirketin yetkilisinin talebi ile davalının sahibi olduğu … A.Ş.’deki 2.000.000 TL’lik hissesinin tamamını emanetçi ve geçici olarak 10/02/2014 tarihinde 6.200.000 TL bedelle devraldığını, karşılığında ödeme protokolü yapılarak 31/08/2014, 31/03/2015 ve 30/09/2015 tarihli ve 2.000.000-2.000.000-2.200.000 TL bedelli senetlerin davalıya verildiğini, prorokolde senetler ödenmediği takdirde devre konu hisselerin geri alınacağı ve ödenmiş bir bedel var ise aynen iade edileceğinin hükme bağlandığını, müvekkilinin hisseleri gerçekten almak istememesi nedeniyle senetleri ödemediğini ve protokole göre senetler ödenmediği için hissesini geri alması için davalı şirket yönetimine başvurduğunu ancak şirkete kayyum atandığını, davalı ile yeni protokol imzaladığını, eski senetlerin geri alınıp, yeni senetler verildiğini, ikinci protokole tarih atılmadığı halde, davalının tarih kısmını ilk protokol tarihi imiş gibi kötü niyetli olarak doldurduğunu, müvekkilinin ticari itibarını korumak için, emanetçi de olsa davalı ile uzlaşma yollarını aradığını ve 01/07/2016 tarihinde vekilleri vasıtası ile başka protokol imzaladıklarını, buna rağmen davalının kötü niyetli olarak senetleri iade etmediğini ve müvekkilini icra takibi ile tehdit ettiğini, müvekkilinin ticari itibarını zedelememek için 938.560 TL ödemede bulunduğunu beyanla davalıda bulunan 2.200.000 TL senede ilişkin her türlü yasal hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin … İcra Müdürlüğü’nün 2016/… Esas sayılı takip dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Birleşen … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/… esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Mahkememizin 2016/… esas sayılı dava dilekçesindeki gerekçeleri öne sürerek, müvekkilinin 31/12/2016 tarih ve 2.000.000 TL bedelli senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, ödemek zorunda kaldığı 938.560 TL’nin ödendiği tarihten itiaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, dosyanın mahkememizin 2016/… esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 27/11/2015 tarihinde davalı şirkete kayyım atandığını, bu tarihten sonraki şirket ve yetkilileri tarafından yapılan tüm işlemlerin kayyım tarafından incelemeye alındığını, eski yönetici ve ortakların da soruşturma kapsamına dahil edildiğini, müvekkilinin şirketin kayyım öncesi dönemde hissedarı bulunduğu … A.Ş.’nin 2.000.000 adet hissesinin eski yöneticileri tarafından davacıya devir ve temlik edildiğini, davacının devir ve temlik aldığı bu hisse senetlerinin bedeline karşılık senetler düzenleyip eski yönetime teslim ettiğini, vadesi geldiğinde müvekkili şirket ile Hisse Devir Sözleşmesine istinaden senet bedellerini ödemekten kaçınan davacıya icra takibi yapıldığını, davacının müvekkili şirket nezdindeki hisse senetlerinin mülkiyetini usulüne uygun şekilde ciro ve teslim ile kazandığını, taraflar arasındaki hisse devrinin ticari bir iş olduğunu, müvekkilinin hisse senetlerini teslim ederek edimini yerine getirdiğini, davacının da devir borcuna karşılık senetleri düzenleyerek müvekkiline verdiğini, tamamen geçerli bir alım satım işlemi olduğunu, geçersizliğinin ileri sürülemeyeceğini, davacının kendisini hangi sebeple emanetçi ve geçici olarak nitelendirdiğinin anlaşılamadığını, davacının takip konusu senetlerin bedelsiz olduğu iddiasını ispata yarar bir delil sunamadığını beyanla davanın reddine, davacının %20 oranında kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı taraf usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Asıl dava kambiyo senetlerine dayalı takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti, birleşen dava kambiyo senedi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve istirdat taleplerine ilişkindir.
Mahkememizce … İcra Müdürlüğü’nün 2016/… Esas sayılı dosyasının celp edilerek incelenmesi ile; davalı tarafından davacı aleyhine 24/04/2014 tanzim, 30/06/2016 vade tarihli, 2.000.000 TL bedelli ve 24/04/2014 tanzim, 30/09/2016 vade tarihli ve 2.000.000 TL bedelli senetler dayanak yapılmak suretiyle asıl alacak 3.261.440 TL, işlemiş faiz 47.794,48 TL olmak üzere toplam 3.319.018,80 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı ve takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davalı şirketin ticaret sicil kaydı celp edilerek incelenmiş, dosya, sunulan deliller ile davacının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak iddia ve savunma kapsamında rapor tanzim edilmek üzere bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Bilirkişi heyeti 27/05/2021 tarihli raporunda özetle; davalı şirketin incelemeye sunulan ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin sunulduğunu ancak yevmiye defteri kapanış tasdikinin sunulmadığını, davacı tarafça sunulmuş sözleşme tarihleri 10/02/2014 olmasına karşılık, ilk hisse devri ile ilgili işlemlerin davalının ticari defterlerinde 31/03/2014 tarihinde kayıt altına alındığını, hisse devrine karşılık verilen senetlerin topluca 6.200.000 TL olarak alacak kaydedildiğini, 31/03/2014 tarihinde aktife girişi yapılan senetlerin iadesi nedeniyle, 15/07/2016 tarihinde senet iade açıklaması ile davacının cari hesabına 4.200.000 TL borç kaydedildiğini, iade edilen senetlerin yerine yeni vadeli ve toplam 6.200.000 TL tutarında 3 adet senet alınmış ise de, 15/07/2016 tarihinde senet giriş bordrosu açıklaması ile davacıya 4.200.000 TL alacak kaydedildiğini, yapılan kayıtların muhasebe usul ve esaslarına uygun olmadığını, davacı tarafça 30/06/2016 vade tarihli ve 2.000.000 TL bedelli senede karşılık 09/08/2016 tarihinde, 850.000 TL ve 29/08/2016 tarihinde 88.560 TL ödenmiş olup bu nedenle ödeme tarihlerinde davacıya toplam 938.560 TL alacak kaydedildiğini, 30/06/2016 ve 30/09/2016 tarihli senetlerin ödenmemeleri nedeniyle portföydeki senetler hesabına aktarıldıklarını, davacının yaptığı ödemenin de bu hesaptan düşüldüğünü, takipte talep edilen bedelin şüpheli ticari alacaklar hesabında davacı adına borç kaydedildiğini, davacıya dava dışı … A.Ş.’nin hisse senetlerinin zilyetliği davalı şirketçe hiç geçirilmemiş ise, bu hisse senetlerinin mülkiyetinin de davacıya intikal etmiş olmayacağını, dolayısıyla senetlerin bedelsiz hale geleceğini, mülkiyetin intikal ettiği durumdaysa protokollerin geçersiz olduğu kanıtlanmadığı sürece, davacının senetlerin bedelsizliğini inançlı işleme binaen ilerini sürebileceğini, senetlerin bedelsizliğine karar verilmesi halinde ise davacının ödediği tutarın iadesinin gerekeceğini tespit ve mütalaa etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiştir.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; taraflar arasında, davalının … A.Ş.’de bulunan 2.000.000 hisseye karşılık 2.000.000 TL’lik sermaye hak ve hissesinin tamamını 6.200.000 TL bedelle davalıya devrettiğine dair 10/02/2014 tarihli anonim şirket hisse devir sözleşmesinin akdedildiği, sözleşmede devir bedelinin 31/08/2014 vade tarihli – 2.000.000 TL bedelli, 31/03/2015 vade tarihli – 2.000.000 TL bedelli ve 30/09/2015 vade tarihli ve 2.200.000 TL bedelli senetlerle ödeneceğinin, sözleşme şartlarının yerine getirilmediği, herhangi bir senedin zamanında ödenmediği hallerde devre konu hisselerin davalı tarafından geri alınacağı, tahsil edilen bedelin de iade edileceğinin kabul edildiği, yine taraflar arasında aynı hükümleri içeren yalnızca senet vadelerinin 30/06/2016, 30/09/2016 ve 31/12/2016 olduğu 10/02/2014 tarihli anonim şirket hisse devir sözleşmesinin akdedildiği, davalı tarafından sözleşmelere konu edilen nama yazılı hisse senedinin usulüne uygun şekilde, 11/02/2014 tarihinde ciro edilerek davacıya teslim edildiği, bu şekilde senedin mülkiyetinin davacıya geçirildiği, davalının sözleşme uyarınca üstlendiği edimi sözleşmeye uygun şekilde ifa ettiği, söz konusu hisse devri sebebiyle yine sözleşmede belirtilen iş bu asıl ve birleşen davaya konu toplam 3 adet senedin davacı tarafından keşide edilerek davalıya verildiği, senetlerin vade tarihlerinde ödenmediği, davacı ile davalıyı vekaleten temsilen Av. … arasında akdedilen 01/07/2016 tarihli protokolde, “hisse devir ilişkisinden doğan toplam 3 adet senet tahsil için bankaya verilmiş ise de, 30/06/2016 tarihi itibari ile protesto edilmemesi için bankaya talimat verildiği, senetlerin iade alınacağı ve 30/07/2016 tarihine kadar taraflarca hiçbir dava ve takibe konu edilmeyecekleri, tarafların bu tarihe kadar sulhen anlaşma yoluna gideceği, bu tarihe kadar anlaşma sağlanamaz ise tarafların bu tarihten sonra tüm yasal haklarını kullanabilecekleri”nin kabul edildiği, bundan sonra davalı tarafından asıl davaya konu takibin başlatıldığı, davacının iddiasının hisse senetlerinin kendisine emaneten devredildiği ve verilen kambiyo senetlerinin vadesinde ödenmemesi halinde davalı tarafından iade alınacakları, bu nedenle senetler nedeniyle borçlu olmadığı yönünde olduğu, iddianın hukuki niteliğinin inançlı işlem olduğu, inançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemler olup, inançlı işlem kazandırmayı yapan kişiye yani inanana, belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir. Taraflar arasında akdedilen bir sözleşmenin inançlı işlem olarak nitelendirilebilmesi için, inanılan tarafa geçirilen malvarlığı değerinin bir teminat veya kullanım amacının olması, bu amacın gerçekleşmesi ile de inanana malvarlığı değerinin iadesi talebi hakkını tanıması gerekir. Somut olayda taraflar arasında akdedilen sözleşmede hisse senetlerinin davacıya teminat veya başka bir amaçla devredildiği hususunda bir açıklık olmadığı gibi, hisse senetlerinin bir bedel karşılığında devredildiği, sözleşmede hisse senetlerinin bedeli karşılığında düzenlenen kambiyo senetlerinin vadesinde ödenmemeleri halinde geri alınacağına dair kabulün, bu sözleşmeye bir inanç sözleşmesi niteliği kazandırmayacağı, sözleşmedeki bu ifadenin davalıya, davacının edimini süresi içerisinde ifa etmemesi halinde tanınmış bir hak olduğu, davacının alım satım sözleşmesi ile aldığı ve usul ve yasaya uygun ciro ve teslim ile mülkiyetini kazandığı hisse senetlerinin bedeli karşılığında, yani ifa uğruna verdiği kambiyo senetlerini vadesinde ödemeyerek, sözleşmeye aykırı bu davranışından kendisi lehine bir sonuç çıkarmasının mümkün olmadığı, satım sözleşmesinde, alıcı davacının temerrüde düşmesi halinde, bedelin ödenmesini veya sözleşmeden dönerek hisse senetlerinin iadesini talep etme hakkının seçimlik olarak davalı tarafa tanınmış haklar olduğu, davacının geçerli satım sözleşmesi ve geçerli şekilde devraldığı hisse senedi bedeli için verdiği kambiyo senetlerinin bedelini kısmen ödediği, asıl davaya konu icra takibinde talep edilen hisse senedi bedeli ve işlemiş faiz ile birleşen davaya konu 2.000.000 TL bedel yönünden borçlu olduğu anlaşılmakla asıl ve birleşen davanın reddine, davacının söz konusu sözleşmeleri inançlı işlem olarak nitelendirmesi ve savunmasını bu yönde yapmış olması karşısında asıl davaya konu icra takibinin kötü niyetli olmadığı kanaatine varılarak, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, birleşen davada takip söz konusu olmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl dava ile birleşen … ATM’nin 2016/1121 esas sayılı davasının REDDİNE,
2-Asıl ve birleşen davada kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-Asıl davada karar ve ilam harcı 59,30 TL’nin peşin alınan 56.680,81 TL harçtan mahsubu ile kalan 56.621,51 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Asıl davada davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Asıl davada davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 121.815,18 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Birleşen davada karar ve ilam harcı 59,30 TL’nin peşin alınan 34.155 TL harçtan mahsubu ile kalan 34.095,70 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
7-Birleşen davada davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-Birleşen davada davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 102.800 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 09/12/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır