Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/317 E. 2021/976 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/317 Esas
KARAR NO : 2021/976
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 01/07/2020
KARAR TARİHİ : 28/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; 30/08/2018 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracıyla yaya durumunda bulunan müvekkilinin eşi …’a çarpması sonucu meydana gelen ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası sonucunda müvekkilinin eşi …’un vefat ettiğini ve eşinin desteğinden mahrum kaldığını beyanla şimdilik 5.500 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 17/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan aracın plakasının ve sürücüsünün tespit edilemediğini, bu nedenle kusurunun bulunmadığını, …’nın kazaya sebebiyet verdiğinin ispatının gerektiğini, müteveffanın kusurlu olup olmadığının da bilirkişilerce tespitinin gerektiğini, müteveffanın kaza sırasında alkollü olup, müterafik kusurlu olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, SGK tarafından davacıya ödenmiş bir tazminat var ise tespit edilecek tazminattan düşülmesi gerektiğini, müvekkilinin temerrüdünün bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip, celbi gerekli deliller celp edilerek dosyamız arasına girmiştir.
Mahkememiz dosyasının delillerini, otopsi raporu, kaza tespit tutanağı, Tramer kaydı, Savcılık dosyası örneği, hasar işlem dosya örneği, SGK yazı cevabı, kusur uzmanı … aktüerya bilirkişisi … marifetiyle alınan aktüerya raporu ile yine aktüerya uzmanı … ve Nörolog … marifetiyle alınan bilirkişi heyet raporu ve tüm cevabi yazılar oluşturmaktadır.
Mahkememizce dosyanın kusur bilirkişisi …’a tevdi ile kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsü ile müteveffanın kusur durumunun tespiti amacıyla ayrıntılı, hüküm kurmaya ve İstinaf ile Yargıtay denetimine elverişli rapor düzenlenmesi istenilmiş ve konuya ilişkin 14/03/2021 tarihli kusur raporu teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişilerin anılı kusur raporlarında özetle;
“Kaza mahalli yerleşim yeri içinde olup azami hız limiti 50 km/saattir. Yol bölünmüş, 7 metre genişliğinde ve iki şeritli, zemin asfalt, kuru, vakit gündüz, hava ve görüş açıktır.
Trafik Kazası Tespit Tutanağında bulunan kaza yeri krokisinde, … caddesi ile … caddesinin kesişimindeki kavşakta, … caddesinin dönel ada etrafındaki kavşağa çıkışında, trafik ışıklarının trafiği kontrol ettiği ve hemen ışıkların önünde sol şerit içinde aracın yayaya çarpmış olduğu görülmektedir. Krokide fren izi işaretlenmemiştir.
Trafik Kazası Tespit Tutanağında kaza “olay” paragrafında açıkladığı şekilde anlatılmakta olup kazaya karışan sürücünün ve kaza yerinde bulunan görgü şahitlerinin beyanlarına göre; kazanın oluşumunda yaya …un 2918 sayılı KTKnın 47/1-b maddesi ile tanımlı kırmızı ışık ihlali yapmış olduğu ifade edilmiştir.
Dava dosyasında bulunan ifadesinde sürücü … saat 12:00 sıralarında aracıyla … caddesi üzerinde E-5 karayolu yönüne seyrederken … caddesi ile … caddesi kesimine geldiğinde son anda yolun sağından soluna geçen yayayı gördüğünü, aracının frenine bastığını, fakat duramayarak şahsa çarptığını, kaza olduğu sırada kendisine yeşil ışık yanmakta olduğunu, kendisine yeşil ışık yanarken şahsın kendisine de kırmızı yanmasına rağmen yola çıkması nedeniyle kazanın olduğunu belirtmiştir.
Dosyasında bulunan 17.09.2018 tarihli Kamera Görüntüleri İzleme Ve Çözümleme Tutanağında olay yeri ve anını gösterir kamera görüntüleri incelendiğinde kamera görüntüsünün 40. saniyesinde yaya bir şahsın yolu karşıdan karşıya geçerken, yaklaşık koşar on adım sonrası yolun ortasında, beyaz renkli binek oto tarafından yayaya çarpmanın gerçekleştiğinin görüldüğü ifade edilmiştir.
Dava dosyasında bulunan 24.04.2019 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda kaza incelenmiş; sürücü …’nın ifadesinde yolun sağından soluna geçen şahsı gördüğünü, aracın frenine bastığını fakat duramayarak şahsa çarptığını beyan etmiş olduğu, kaza anını gösteren CDdeki görüntülerin de “olay” kısmındaki kaza oluş şeklini teyit ettiği, sürücü …’nın kendisine yeşil ışık yanarken girdiği kavşakta, kendisine yanan kırmızı ışığa uymaksızın kontrolsüz olarak kaplamaya giren yayaya karşı fren ve direksiyon tedbirine başvurmasına rağmen çarpmak durumunda kalmasında kusurunun bulunmadığı, davacı murisi yaya …’un ise karşıya geçmeden önce yolu ve trafik ışıklarını kontrol etmesi, yayalara yeşil yanmasını beklemesi gerekirken kırmızı yanarken kaplamaya girmiş olması nedeniyle asli kusurlu olduğu kanaati ifade edilmiştir.
Dava dosyasında bulunan 19.07.2019 tarihli … Trafik Kaza Kusur Uzmanı ve Trafik bilirkişisi raporunda kazada hayatını kaybetmiş olan davacı murisi …’un 2918 sayılı KTKnın 47/b maddesinde ifade edilen “karayolundan faydalananlar, trafik ışıklarına uyumak zorundadırlar.” kuralını ihlal etmiş olduğu ve bu nedenle %60 oranında kusurlu olduğu, geçiş önceliği kendisinde olan araçlar ve yayaların bu geçiş önceliğine başka bir araç ve yayanın güvenliğini tehlikeye sokarak kullanamayacakları vurgulanarak sürücü …’nın ise kendisine yeşil ışık yansa dahi yaya geçidi bulunan yerden geçerken tüm dikkat ve özeni kullandığı araca ve yola vererek yaya geçidinin bulunduğu yerden tedbirli ve dikkatli geçmek zorunda olduğu ifade edilmiş, kavşağa yaklaşırken hızını azaltmamış olması (52/a) ve trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan kural ve yasaklara uyumamış olması (47/d) nedeniyle %40 oranında kusurlu olduğu kanaati ifade edilmiştir. Hayatimiz raporda açıklanan kural ihlallerine katılmakla birlikte kusur dağılım oranlarına katılmamakta, yayanın kusurunun daha ağırlıklı olduğunu düşünmektedir.
Heyetimiz dava dosyasında bulunan tutanak, ifade, rapor ve diğer belgeler üzerinde yapmış olduğu inceleme sonucunda, araç sürücüsü …’nın, yerleşim yeri içinde, hız sınırın 50 km/saat olduğu mahalde seyri sırasında 2918 sayılı KTKnın hızın gerekli şartlara uygunluğunu sağlamakla ilgili MADDE 52 ile tanımlanan “Sürücüler;
a) Kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitlerine, hemzemin geçitlere, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken, yapım ve onarım alanlarına girerken, hızlarını azaltmak,
b) Hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak,
(…) zorundadırlar” kuralına uygun olarak kavşağa yaklaşırken hızını yeterince azaltmamış olması nedeniyle yayaların geçmesine uygun olan kavşak ağzında yola çıkan ve Kamera Görüntüleri İzleme Ve Çözümleme Tutanağında belirtildiği üzere koşarak da olsa 10 adım atmış olan yayaya karşı etkili fren ve manevra tedbiri alamamış olması nedeniyle %25 oranında tali kusurlu olduğu, davacı murisi yaya …un ise kavşakta kendisine yanmakta olan kırmızı trafik ışığına rağmen karşıya geçmeye kalkışması, bu sırada yeşil ışık nedeniyle akmakta olan trafikte, kavşağa yaklaşan araçların mesafe ve hızını kontrol etmemiş, onlara geçiş önceliği vermemiş olması nedenleriyle 2918 sayılı KTKnın Trafik işaret ve kurallarına uyma zorunluluğu ile ilgili Madde 47de tanımlı “Karayollarından faydalananlar aşağıdaki sıralamaya göre;
(…) b) Trafik ışıklarına,
(…) d) Trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural,yasak, zorunluluk veya yükümlülüklere, uymak zorundadırlar.” hususuna aykırı davranakar kendisinin ve trafiğin güvenliğini tehlikeye atmış olması nedeniyle %75 oranında asli kusurlu olduğu kanaatine varmıştır.
Sonuç olarak;
Yukarıda yapılan açıklamalara göre dava konusu kazada;
Sürücü …’nın %25 (yüzde yirmibeş) oranında kusurlu olduğu,
Davacı murisi yaya …’un %75 (yüzde yetmişbeş) oranında kusurlu olduğu” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Mahkememizce taraf talepleri ve dosya kapsamı çerçevesinde, tüm kayıtlar incelenmek suretiyle ayrıntılı ve denetime elverişli rapor aldırılmak üzere dosyanın aktüerya bilirkişisi …’a tevdi ile, Anayasa Mahkemesi’nin 2019/40 esas, 2020/40 karar sayılı, 09/10/2020 tarihli kararı ile, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların KZMSS Genel Şartlarda belirlenen usul ve esaslara tabi olduğuna dair Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde geçen “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ve ikinci cümlesinde geçen “…ve genel şartlarda…” ibarelerinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiş olmakla, tazminat hesabının alternatifli olarak PMF ve TRH 2010’a göre ayrı ayrı ve Yargıtay’ın pay dağılımına ilişkin emsal içtihatları nazara alınarak yapılması hususunda bilirkişi incelemesi yapılması istenilmiş ve konuya ilişkin 01/06/2021 tarihli aktüerya raporu teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişilerin anılı raporunda özetle;
“Dosyada mevcut 14.03.2021 tarihli kusur raporu ile olayın meydana gelmesinde;
-… plakalı aracın dava dışı sürücüsü …’nın %25 oranında kusurlu olduğu,
Davacı desteği yaya …’un %75 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Kaza tespit tutanağında kazanın 30.08.2018 tarihinde saat 12:15 te meydana geldiği yazmaktadır.
Dava dosyasında mevcut belgelere göre ise … plakalı aracın 30.08.2018 tarihinde saat 12:40 ta … Sigorta tarafından sigortalandığı gözükmektedir. Söz konusu poliçenin düzenlenme saati kazadan sonrasına ait olduğundan işbu kazayı kapsamamaktadır. Bunun dışında da … plakalı aracın işbu kazayı kapsar şekilde zorunlu trafik sigorta goliçesi bulunduğuna dair bir belge bulunmamaktadır. Bu durumda; … Yönetmeliğine göre davacı, kaza tarihi itibariyle zorunlu trafik sigorta poliçesi bulunmayan araç sürücüsü kusuru nispetinde davalı …ndan destekten “yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat talebinde bulunabileceğinden işbu raporda davalının %25 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre zarar tutarı belirlenerek Sayın Mahkemenin takdirine sunulacaktır.
Müteveffanın Yaşı Ve Bakiye Ömrü
1.Seçenekte: PMF tablosuna göre;
a)25.02.1960 doğumlu olan müteveffa …, 17.09.2018 vefat tarihinde (58)yıl, (6)ay, (22) günlük olup, (59)yaşında kabul edilerek P.M.F. 1931 yaşam tablosuna göre bakiye ömrü (16) yıl ve muhtemelen (75) yaşına kadar yaşayacaktır.
b)Yargıtay kararlarında kural olarak aktif çalışma yaşı 60 olarak kabul edilmektedir. Buna göre müteveffanın bakiye aktif hayat süresi (60-59) 1 yıl ve pasif devresi (75-60)- 15 yıldır.
2.Seçenekte: TRH 2010 tablosuna göre;
a)25.02.1960 doğumlu olan müteveffa …, 17.09.2018 vefat tarihinde (58)yıl, (6)ay, (22) günlük olup, (59)yaşında kabul edilerek TRH 2010 yaşam tablosuna göre bakiye ömrü (18) yıl ve muhtemelen (77) yaşına kadar yaşayacaktır.
b)Yargıtay kararlarında kural olarak aktif çalışma yaşı 60 olarak kabul edilmektedir. Buna göre müteveffanın bakiye aktif hayat süresi (60-59)- 1 yıl ve pasif devresi (77-60)- 17 yıldır.
Hak Sahipleri Ve Destek Süreleri
Davacı eş bakımından kendi bakiye ömür süresi ile sınırlı olarak müteveffanın desteğinden yoksun kaldığı süre aşağıdadır.
1.Seçenekte: PMF tablosuna göre;
Hak sahibi Doğum tarihi Vefat T.Yaşı Destek Süreleri
Eş … 02.02.1952 67 (bakiye ömrü 11 yıl) 1+10=11 yıl
2.Seçenekte: TRH 2010 tablosuna göre;
Hak sahibi Doğum tarihi Vefat T.Yaşı Destek Süreleri
Eş … 02.02.1952 67 (bakiye ömrü 15 yıl) 1+14=15 yıl
Paylar
Bu konudaki Yargıtay kararlarına göre müteveffanın gelirinin tamamı aşağıdaki oranlarda hak sahipleri arasında paylaştırılacaktır.
11 yıl ve 15 yıl
Hak Sahipleri Destek Süresince
Müteveffa 1/2
Eş … 1/2
Kazanç Durumu İle Bilinen Dönem Kazanç Tespiti
a)Müteveffanın yaptığı iş ile elde ettiği ücret ve kazançları gösterir bir belge bulunmadığından hesaplamalar evliler için belirlenen asgari ücretlere göre yapılacaktır. Ancak;
Müteveffanın aktif dönemi 25.02.2020 tarihinde sona ermekte olup, bu tarihten sonraki pasif dönemine asgari geçim indirimi dikkate alınmaksızın belirlenen net asgari ücretler esas alınacaktır. Buna göre;
b)Müteveffanın 17.09.2018-17.09.2021 arası geçen (3)yıllık işlemiş devre net kazançları toplamı 77.963,22 TL.’dir.
Bilinmeyen Dönem Kazanç Tespiti
Müteveffanın işlemiş pasif devredeki net kazançları yukarıdaki esaslara göre belirlenmiş olup, herhangi bir artış ve iskontoya tabi tutulmaksızın aynen esas alınacaktır. Ancak;
İşleyecek bakiye pasif devre sonuna kadar geçecek süre içinde Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar nazara alınarak her yıl için ayrı ayrı %10 artış ve %10 iskontolama esasına göre hesaplama yapılacaktır. Bu duruma göre,
Müteveffanın işleyecek devre başındaki bir yıllık geliri;
2.557,59 x 12 Ay * 30.691,08 TL. olup, anılan tutar işleyecek pasif devre maddi zarar hesabına esas alınacaktır. Buna göre;
Peşin Değer
8 ve 12 yıllık işleyecek iskontolu pasif devrenin peşin değeri toplamı 368.292,96 TL.’dir.
Maddi Tazminatın Hesaplanması:
Davacı Eş …’nin maddi zararı
Hak sahibi Eş olay tarihinde 67 yaşında olup, 18 yaşından küçük çocuğu bulunmamaktadır.
Davacının olay tarihindeki yaşı dikkate alındığında AYİM tablosuna göre yeniden evlenme şansı bulunmadığından nihai takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; hesaplanan maddi zarar toplamından yeniden evlenme şansı nedeniyle indirim yapılmayacaktır. Buna göre;
1.Seçenekte: PMF tablosuna göre;
Hak sahibi Eşin 11 yıllık maddi zarar toplamı 40.436448 TL,
2.Seçenekte: TRH 2010 tablosuna göre;
Hak sahibi Eşin 15 yıllık maddi zarar toplamı – 55.782,02 TL’dir.
Davalının Sorumluluk Kapsamı Ve Temerrüt Tarihi
a)30.08.2018 kaza tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre zorunlu trafik sigorta poliçesine istinaden davalının sorumluluk limiti 360.000,00 TL dır.
Davacının maddi zararı poliçe limitini aşmadığından davalı yukarıda belirlenen maddi zarar tutarının tamamı ile sorumlu olacaktır.
b)Karayolları Trafik Kanunun 99.maddesinde; “… Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar…” demektedir.
Davacı tarafından davalıya 17.09.2019 tarihinde başvuruda bulunulmuş olup, başvuru tarihinden 8 iş günü 27.09.2019 tarihinde cuma günü mesai saati bitimi sona ermektedir. Bu durumda davalı bakımından temerrüt bir sonraki iş günü olan 30.09.2019 tarihinde gerçekleşmiş olacaktır.
Dava dilekçesinde yasal faiz talep edilmiştir.
Sonuç olarak;
30.08.2018 tarihinde meydana gelen taraflı trafik kazasında davalının %25 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre; bu olay sonucu 17.09.2018 tarihinde vefat eden …’un geride kalan hak sahiplerinden;
1.Seçenekte: PMF tablosuna göre;
Davacı Eş …’un destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararı toplam 40.436,48 TL,
2.Seçenekte: TRH 2010 tablosuna göre;
Davacı Eş …’un destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararı 55.782,02 TL. olduğu,
Davacının maddi zararının her iki seçenekte de poliçe limiti içinde kaldığı,
-Başvuru tarihine göre temerrüdün 30.09.2019 tarihinde gerçekleşmiş olacağı,
-Dava dilekçesinde yasal faiz talep edildiği” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Mahkememizce aktüer bilirkişisi … ve Nöroloji uzmanı …’den davalı vekilinin desteğin alkol sebebiyle müterafik kusurlu olduğuna ilişkin savunmasının tetkiki bakımından tüm dosya kapsamı ve özellikle otopsi raporu incelenmek suretiyle kanda alkol bulunup bulunmadığı belirlenmek üzere nörolog bilirkişi …’in dahili ile dosyanın bilirkişi heyetine tevdine, bilirkişilerden taraf vekillerinin rapora itirazlarının karşılanması amacıyla ayrıntılı, hüküm kurmaya ve İstinaf ile Yargıtay denetimine elverişli ek rapor düzenlenmesi istenilmiş ve konuya ilişkin 30/07/2021 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı raporlarında özetle;
“Davacı Desteği Yaya …’un Kaza Anında Alkolü Olup Olmadığı Hakkında Nörolojik Değerlendirme:
Dosyada mevcut belgeler ve ATK … İhtisas Dairesi … tarihli otopsi raporuna göre: kaza tarihi 30.08.2018 saat 12:15, kazada yaralanan …” un ölüm tarihi 17.09.2018 saat 18:00, otopsi tarihi 18.09.2018 saat 10:20 Ve … İhtisas Dairesinde … tarihinde yapılan tetkiklerinde otopside alınan kanında 34 mg/dL yani 0,34 promil alkol tespit edilmiş fakat aynı otopside alınan göz içi sıvısında ise alkol tespit edilmemiştir. Bu duruma göre yaya Vahdettim … kazada yaralandıktan 18 gün sonra vefat etmiş öldükten 16 saat sonra otopsisi yapılmış otopside alınan kan ve göz içi sıvısında alkol tetkiki 45 gün sonra yapılmıştır.
Alkol alan yaşayan kişilerde alkolün karaciğerde metabolize edilmesi, solunum, terleme ve idrarla alkolün vücuttan atılması ile alkol kanda saatte ortalama 0,15 promil azalmakta olduğundan alkol alınmasın üzerinden 24 saat geçtikten sonra kanda alkol tespit edilmez. Bu durumda kazadan sonra 18 gün yaşayan …’ un 19. gün otopsisinde alınan kanında saptanan alkolün kaza anındaki alkol olması mümkün değildir. Saptanan 0,34 promil alkolün; öldükten 16 saat sonra kan alındığından cesette başlayan çürüme ve kokuşma sonucu vücutta glikozdan üretilmesi ile kan alındıktan sonra tetkik için geçen 45 günde tüp içinde fermantasyona bağlı olarak meydana gelmiş olması mümkündür.
Diğer taraftan yaralanmalı cesetler ile çürümüş cesetlerde göz içi sıvısında alkol tetkiki sonucu kanda alkol tespiti sonucuna göre daha güvenlidir.
Sonuç olarak davacı desteği yaya …’ un otopside alınan kanında 34 mg/dL(0,34 promil) alkol tespit edilmişse de aynı otopside alınan göz içi sıvısında alkol tespit edilmediğinden davacı desteği … kaza anında alkollü değildir.
Tarafların İtirazları Ve Değerlendirilmesi
a)Davacı vekili tarafından verilen itiraz dilekçesinde özetle; bakiye ömür süreleri tespit edilirken hesap tarihinin esas alınması gerektiği yönünde itirazda bulunulmuştur.
Destek zararları kural olarak bu olay gelmemiş olması faraziyesine göre belirlenmektir. Hesap öğeleri kaza/vefat tarihine göre belirlenmekte ve rapor tarihine kadar geçen dönemde kişinin bu olaya maruz kalmaması halinde ne kadar yaşayacağı, ne kadar kazanç elde edeceği ve bu kazançtan geride kalan hak sahibinin ne kadar pay alacağı belirlenerek tarafların kusur durumuna göre zarar tutarı hesaplanmaktadır. Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarına göre evlenme şansının dahi olay tarihine göre belirlenmesi gerekmektedir.
Rapor tarihi bilirkişinin iş durumuna göre belirlendiği bir tarih olup, rapor tarihinin hiç bir hukuki değeri yoktur. Davacının iddiasının dikkate alınması halinde her yeni hesap raporu düzenlemesi durumunda bakiye ömür süresinin değişmesi gibi değişken bir durum ortaya çıkacaktır. Bu durumda da gerek kazalının gerekse de hak sahibinin kaza/vefat tarihindeki yaşına göre bakiye ömür süresinin belirlenmesi gerekmektedir.
Bu konudaki Yargıtay kararları da gerek ölenin gerekse geride kalan hak sahiplerinin bakiye ömür sürelerinin olay/vefat tarihine göre belirlenmesi gerektiği yönünde olduğundan ve Sayın Mahkemece de bu konuda aksi yönde bir ara karar oluşturulmadığından davacının itirazı doğrultusunda ilk raporda değişikliğe gidilmesi mümkün gözükmemektedir.
b)Davalı vekili özetle kusur ve müterafik kusur durumuna, müteveffanın anne ve babasına destek payının ayrılması gerektiğine, hesaplamaların 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartlarındaki gibi 1,8 teknik faize göre yapılması gerektiği yönünde itirazda bulunmuştur.
Kusur durumuna ilişkin itirazlar Sayın Mahkemenin takdirinde olduğundan tarafımca bu konuda bir değerlendirme yapma imkanı bulunmamaktadır.
İlk raporda belirtildiği üzere Anayasa Mahkemesinin 2019/40 Sayılı iptal kararından sonra verilen Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2019/3292 E sayılı son kararında özetle; “…Bu durumda mahkemece, ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellere göre (devre başı ödemeli belirli rant yöntemi, 96 1,8 teknik faizle) tazminat hesabının yapılmasına ilişkin olarak KTK’nun 90. maddesinde yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği, Dairemiz Yargıtay’da uygulama birliğinin sağlanması yönünde tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınması için içtihat geliştirdiği ancak hesaplamalarda progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi için yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir…” demektedir.
Her ne kadar 7327 sayı ve 09.06.2021 tarihli Kanunun 18.maddesi ile Karayolları Trafik Kanunun 90.maddesinde: “..c) Sürekli sakatlık tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı ve sürekli sakatlık oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak, hesaplanır.” şeklinde düzenleme yapılmış ise de;
Anılan yasal düzenlemeden sonra verilen Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/14963 E, 2021/2953 K ve 14.06.2021 tarihli kararında özetle; “…. Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih-2019/40-2020/40 sayılı iptal kararı da gözetilerek, tazminat hesaplamalarında 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’ndaki düzenlemelerin değil Borçlar Kanunu ve Karayolları Trafik Kanunu düzenlemelerinin esas alınması, hesaplamaların TRH 2010 Tablosuna göre ve progresif rant yöntemiyle yapılması ilkeleri Dairemizce benimsendiğinden, tazminat hesap biçimine ilişkin temyiz itirazlarının yerinde görülmemesine göre, davalı vekilinin diğer tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir…” demektedir. Bu durumda;
İlk raporda Sayın Mahkemenin ara kararı doğrultusunda hem PMF yaşam tablosuna hem de ‘TRH 2010 yaşam tablosuna göre ölenin ve hak sahibinin bakiye ömür süreleri belirlenmiş ve hesaplamalarda Yargıtay kararlarına göre progresif rant yöntemine(Yargıtay kararlarında belirtildiği şekilde bilinmeyen dönem kazançlar %10 artış ve %10 iskonto yöntemine) göre yapılmıştır.
Gerek bu konudaki Yargıtay kararları gerekse de Sayın Mahkemenin 13.04.2021 tarihli ara kararı dikkate alındığında davalı vekilinin itirazları doğrultusunda önceki rapordaki hesap yönteminde değişikliğe gidilmesi mümkün olmamıştır.
Önceki raporun tanziminden sonra dosyaya alınan nüfus kayıtlarına göre müteveffanın babası … kazadan önce ve 25.02.1985 tarihinde annesi Beşbine’nin de kazadan önce ve 22.04.2016 tarihinde vefat ettiği gözükmektedir. Bu durumda anne ve babanın destek paylarının belirlenmesinde dikkate alınması mümkün gözükmediğinden önceki raporda bu yönden destek paylarında değişikliği gerektirecek bir husus bulunmamaktadır.” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Davacı vekili 16/11/2021 tarihli dilekçesi ile; 5.500 TL olan destekten yoksun kalma tazminat talebini 50.282,02 TL arttırarak 55.782,02 TL olarak talebini belirlemiştir.
Dava; 30/08/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında ZMM poliçesi bulunmayan araç sürücüsünün kusurlu olduğundan bahisle kazada desteği vefat eden davacının davalı …’ndan destekten yoksun kalma maddi tazminat talebiyle açılmıştır.
Dava açılma tarihi itibarıyla KTK’nun 97. maddesi uyarınca sigorta şirketine başvuru dava şartı düzenlemesi yürürlükte olmakla, davadan önce davalı …na başvuru yapıldığı görülmüştür.
Tüm dosya kapsamında toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda dosyaya alınan bilirkişi kusur raporunda saptandığı üzere, 30/08/2018 tarihinde yaya olan ve karşıdan karşıya geçmekte olan davacı desteğine … plakalı aracın çarpması sonucu davacı desteğinin yaralandığı ve vefat ettiği, kazada … plakalı araç sürücüsünün yerleşim yeri içinde hız sınırının 50 km/saat olduğu mahalde kavşağa yaklaşırken hızını yeterince azaltmamış olması ve önüne çıkan yayaya karşı etkili fren ve manevra tedbiri almamış olması nedeniyle %25 oranında tali kusurlu olduğu, müteveffanın ise kavşakta kendisine yanmakta olan kırmızı ışığa rağmen karşıya geçmeye çalışması, yeşil ışık yanan araçlara geçiş önceliği vermemiş olması ve kavşağa yaklaşan araçların mesafe ve hızını kontrol etmemiş olması nedeniyle %75 oranında asli kusurlu olduğu, mahkememiz dosyasındaki rapordan önce kazaya ilişkin olarak düzenlenen müteveffanın tam kusurlu olduğu yönünde ATK raporu ve müteveffanın %60 kusurlu olduğu yönünde jandarma trafik kaza uzmanı bilirkişinin hazırladığı birbiriyle çelişkili iki rapor mevcut olmakla, söz konusu raporlardaki çelişkilerin … trafik kürsüsünden seçilen heyetin mahkememize ibraz ettiği ayrıntı ve gerekçeli olan anılı raporunda tartışılarak giderilmiş olduğu anlaşıldığından mahkememizce … heyetinin raporuna itibar edilerek hükme esas alındığı, nörolog bilirkişi tarafından hazırlanan raporla tespit edildiği üzere, müteveffanın kaza tarihinde alkollü olmadığı, bu sebeple davacının hesaplanacak tazminatından müterafik kusur indirimi yapılamayacağı, SBGM’nden celp edilen kayıtlara göre … plakalı aracın kaza anında geçerli bir trafik sigorta poliçesinin bulunmadığı, böylece davacının sigortasız araç sürücüsünün %25 kusuru nispetinde …nın sorumluluğuna başvurabileceği tespit edilmiştir.
Mahkememizce celp edilen nüfus kayıtlarına göre, müteveffanın ölümü sebebiyle geride davacı dışında destekten yoksun kalma tazminatına hak sahibi olan kimsenin kalmadığı, davacıya kaza sebebiyle SGK tarafından yapılmış bir ödemenin bulunmadığı, dosya kapsamına alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan aktüer bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere; davacının yaşı sebebiyle yeniden evlenme şansı indirimi yapılamayacağı, güncel Yargıtay içtihatları uyarınca müteveffa ile davacının muhtemel yaşam süresinin kaza tarihi itibarıyla TRH 2010 tablosuna göre belirlenmesinin ve tazminat hesabının da %10 artış ve iskonto yöntemine göre yapılmasının gerektiği, bu yönteme uyularak yapılan hesaplama neticesinde davacının talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 55.782,02 TL olduğu, davacı yanca …na yapılan 17/09/2019 tarihli başvuruya KTK’nun 99. maddesi gereğince 8 iş günü eklendikten sonra davalı temerrüdünün 30/09/2019 tarihi itibarıyla gerçekleştiği anlaşıldığından açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde davanın kabulüne dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı nedenlerle,
1-Davanın KABULÜ İLE,
55.782,02 TL destekten yoksun kalma tazminatının 30/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 3.810,46 TL karar harcından davacının peşin yatırdığı 234,40 TL’nin (ıslah harcı da dahil) mahsubu ile 3.576,06 TL ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL peşin, 54,40 başvurma harcı ve 180 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 288,80 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 8.051,66 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 3.409,00 TL (bilirkişi ücreti, tebligat v.s.) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14. maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan karşılanması gerekmekle, 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/12/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza