Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/304 E. 2021/444 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/304 Esas
KARAR NO:2021/444

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:31/12/2015
KARAR TARİHİ :22/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02/03/2015 tarihinde davalı … ….. Ltd. Şti. adına kayıtlı, … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı motorsikletin çarpışması sonucu oluşan kaza neticesinde müvekkilinin ağır yaralandığını beyanla, 2.000 TL’si geçici ve daimi maluliyet, 400 TL’si hastane, ulaşım, ilaç ve tedavi giderleri, 100 TL’si bakıcı gideri olmak üzere toplam 2.500 TL maddi tazminat ile 40.000 TL manevi tazminatın (davalı sigorta şirketi dışındaki davalılardan) davalılardan müştereken ve müteselsilen 02/03/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kaza ile ilgili müvekkili şirkete müracaatta bulunulmadığını, hasar dosyası açılmadığını, esasa ilişkin olarak ise, trafik poliçesi için teminat limitinin 290.000 TL olduğunu, manevi tazminat taleplerinin poliçe teminatı kapsamında olmadığını, tedavi giderleri ile ilgili talebin … Kurumu’na ihbar edilmesi gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … …. İnş…. Ltd. Şti cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan aracın … sigorta tarafından sigortalı olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, kazanın oluşumunda davacının tam kusurlu olduğunu, tazminat taleplerinin fahiş olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; olay yerinde yapılan incelemelerin davacının sevk ve idaresinde bulunan motorsikletin aşırı hızlı olduğu kanaatini güçlendirdiğini, olay yerinde müvekkilinin davacının yanına gitmeyip, ilgilenmediği iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin ambulansı aradığını, ambulans ile davacıyı hastaneye kendisinin götürdüğünü beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İhbar olunan … Kurumu beyan dilekçesinde özetle; yönetmelik gereğince trafik kazası nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sağlık Uygulama Tebliği kapsamında kurumlarınca karşılanmakta olduğunu, geçici iş göremezlik, maddi-manevi tazminat ve bakıcı giderleri gibi kurumlarınca karşılanmayan talepler için sigorta şirketlerinin ve kusurlu şahısların sorumluluklarının devam etmekte olduğunu, davacının kurumlarına bir başvurusunun bulunmadığını, tedavi kayıtları arasında trafik kazası provizyon tipi ile kurumlarınca fatura edilmiş herhangi bir takibe rastlanmadığını, ihbarın haksız ve mesnetsiz olduğunu beyan etmiştir.
Feri Müdahil … …. A.Ş. vekili beyan dilekçesinde özetle; davalı … … Firmasının … plakalı aracın uzun süreli olarak müvekkil şirkete kiralandığını ve aracın işleteninin müvekkili şirket olduğunu iddia ettiğini, ancak şirket kayıtları incelendiğinde, … plakalı aracın … Belediye Başkanlığı’na tahsis edildiği ve idarenin kullanımında olduğunun tespit edildiği, dolayısıyla aracın işleteninin müvekkil şirket olmadığını beyan ettiği görülmüştür.
Davacı vekili 12/10/2017 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini 2.000 TL’lik maddi zarar talebini 84.044,25 TL arttırarak toplamda 86.044,25 TL, 100 TL bakıcı giderini 2.783,60 TL arttırarak toplamda 2.883,60 TL ve 400 TL tedavi gideri talebin 1.449,60 TL arttırarak toplamda 1.849,60 TL’ye çıkarmış ve taleplerinin toplamını 88.277,45 TL olarak ıslah etmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip, celbi gerekli deliller celp edilerek dosyamız arasına girmiştir.
Mahkememiz dosyasının delillerini, Tramer, İl Sağlık Müdürlüğü, SGK’ya yazılan müzekkere cevapları trafik kaza raporu, hastane evrakları, Adli Tıp Kurumu Başkanlığından alınan rapor, poliçe, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu alınan, …. Karayolu ve Trafik Mühendisliği Em. Öğr. Üyesi Prof. Dr. Müh. … ve tazminat hesap uzmanı …’den bilirkişi heyet raporu, tüm cevabi yazılar oluşturmaktadır.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3 Adli Tıp İhtisas Kurulunun 21/12/2016 tarihli ve … sayılı raporunda; Hüseyin oğlu 1989 doğumlu …’ın 02/03/2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı arızası sebebiyle 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekten Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak; E cetveline göre, % 16.0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir.
Mahkememizce dosyanın taraf talepleri ve dosya kapsamı çerçevesinde kusur bilirkişi …ve aktüerya hesap uzmanı …’e tevdii edilerek ayrıntılı ve denetime elverişli rapor aldırılarak konuya ilişkin 15/05/2017 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı raporlarında özetle;
“02.03.2015 günü saat 11.10 sıralarında, davalı sürücü … ; yönetiminde bulunan … … ….ve Tic.Ltd.Şti’nin maliki olduğu, diğer davalı … Sigorta A.Ş. tarafından 02.12.2014-2015 Vadeli … numaralı ZMSS (Trafik) Poliçesi ile sigortalanmış olan … plakalı … marka otomobil ile …’da, … sokak tali yolundan gelip … tarafına gitmek üzere sola dönüşle …- … yoluna girdiği sırada anayolda …- … istikametinde seyreden davacı 1989 yılı doğumlu …’ın sürücüsü olduğu … plakalı Honda marka motosiklet ile çarpışmıştır.
Dava konusu kaza sonrasında davacı … ‘ ın yaralanmış olduğu ve tedavi gördüğü anlaşılmıştır.
Olaya ait Trafik Kazası Tespit Tutanağı, … 2. Asliye Ceza Mahkemesine ait Gerekçeli Karar ve diğer belgelere göre oluş şekli yukarıda açıklanan kaza yeri yerleşim bölgesi içi olup davacının seyrettiği …-… yolu (… caddesi) ile davalı tarafa ait aracın çıkış yaptığı … sokağın meydana getirdiği (T) şeklinde üç kollu kavşaktır.
Dosyadaki fotoğraflara göre, kavşak köşesindeki tarihi eski ahşap bina görüşü kısıtlamaktadır. Davacı tarafta dosyaya eklenen fotoğraflarda davalı tarafa ait aracın kavşağa girişinde sağ köşede DUR işareti görülmekle birlikte olaya ait Trafik Kazası Tespit Tutanağına ait krokide bu işaret gösterilmemiştir. Hafif viraj olan … caddesinde … – … istikametinde seyreden davacı kavşakta sağından önüne çıkan davalı tarafa ait aracı görünce soluna kaçmış ise de yolun eksen hattının hemen solunda otomobilin ön sol köşesine çarpmıştır. Kaza yerinde tespit edilmiş fren izi yoktur.
Davalı sürücünün E sınıfı, davacının B ve motosiklet sürmeye mahsus A2 sınıfı sürücü belgesi olduğu kaza tutanağında belirtilmiştir. Trafik Kazası Tespit Tutanağında davalı sürücü … kusurlu gösterilmiştir.
Davalı sürücü …, … 2. Asliye Ceza Mahkemesine ait Gerekçeli Karar’da yer alan ifadesinde; okulun bulunduğu sokaktan … istikametine gitmek üzere caddeye çıkış yapmak istediğini, sokaktan gelişe göre sağ taraf görülmekte, sol taraf görülemediğinden burada bulunan bombeli ayna ile sol tarafı kontrol edince gelen aracı görünce durduğunu, ikinci bir aracı beklediğini, gelen başka araç görmeyince yola çıkıp sola meylettiği sırada müştekinin yarış motosikleti ile birden aracının ön sol tarafına çarptığını bildirmiştir.
Davacı … ise; yaklaşık 50 km’lik hızla seyir halinde iken davalı tarafa ait aracın kör noktadan ve 3-5 m mesafeden çıkış yaptığını, sanık (davalı) sürücünün tereddüt geçirip önce durduğunu sonra hareket ettiğini, fren yapmak istediğini ancak çarpıştıklarını beyan etmiştir.
Ceza davasına ait gerekçeli kararda da kaza hakkında ATK’dan alınan bilirkişi raporunda davalı sanık (davalı) sürücü …’ın asli, müştekinin tali kusurlu gösterildiği ifade edilmiştir.Ceza yargılaması sonucu sanık (davalı) sürücü kusurlu görülerek cezalandırılmıştır.
Kaza, (T) şeklindeki üç kollu kavşakta anayolda … – … istikametinde seyreden davacı …’ın yönetimindeki motosiklet ile, motosikletin seyrine göre sağda kalan tali sokaktan çıkış yapıp … tarafına gitmek üzere kavşağa giriş yapan davalı tarafa ait otomobilin çarpışması şeklinde meydana gelmiştir.
Davalı sürücü … ifadesinde, kavşakta sol tarafa görüşün kısıtlı olduğunu bildirmiş olup dosyadaki fotoğraflarda da bu durum görülmekte, köşedeki ahşap tarihi bina görüşü kapatmaktadır. Bu durumda soluna dönüş yapacak olan davalı sürücünün kavşağa girişte tam olarak durduktan sonra her iki yandan gelen trafiği kontrol ederek yaklaşan araç yok ise ve emniyetli bir dönüş imkanı varda kavşağa girmesi gerekirken kazanın vukuu ile sabit olduğu üzere solundan gelen davacının yönetimindeki motosikletin önünü emniyetsiz şekilde kestiğinden Trafik Kanununun asli kusurlu sayılmayı gerektiren hallerin sıralandığı 84 ncü maddesinin (h) fıkrası uyarınca (kavşaklarda geçiş önceliğine uymama) kazada %80 oranında olmak üzere asli kusurlu bulunmaktadır. Davalı sürücünün dikkatsiz, tedbirsiz ve kurallara aykırı şekilde kavşağa girişi ve böylece davacıya ait ilk geçiş hakkını ihlali kazanın esas sebepleri olmuştur.
Davacı … kavşakta ilk geçiş hakkına sahip olmakla birlikte, görüşün çok kısıtlı olduğu, kavşağa yaklaşırken Trafik Kanununun 52/a maddesi uyarınca aracına kolaylıkla hakim olabilecek şekilde yavaşlaması, sağdaki sokaktan çıkabilecek araç sürücüleri için korna ile uyarıda bulunup bu tarafı kollayarak ilerlemesi gerekirdi. Çarpışma noktasının yeri davacının sağdan önüne çıkan davalı tarafa ait aracı görünce soluna kaçmaya çalıştığını göstermekle birlikte, ifadesinde beyan ettiği 50 km/sa’lık hız görüşün çok kısıtlı olduğu kavşağa giriş hızı olarak fazla olması yanında soluna kaçarken etkin şekilde fren tatbikinde geç kalmıştır. Bu sebeplerle kazada %20 oranında olmak üzere tali kusurlu görülmüştür.
ATK 3.Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 21.12.2016 tarihli … sayılı raporuna göre meslekte kazanma gücünden %16,0 oranında kaybedecek, iyileşme süresi 3 aya kadar uzayabilecek şekilde malul kalan davacı davalılardan maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. 02.03.2015 Tarihinde meydana gelen Trafik Kazası sonucu % 16,0 nispetinde malul kalan davacı …’ın maddi zararlarının hesabı kapsamında ekte yer alan tespit ve değerlendirmeler yapılmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 19.09.2016 tarih 2016/7334 Esas, 2016/7941 K. sayılı ,23.06.2016 tarih 2016/7620 Esas, 2016/7690 K. sayılı ,Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 08.04.2013 tarih ve 2012/7104 Esas, 2013/6433 K. sayılı Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 10.02.2014 tarih ve 2013/17973 Esas, 2014/1793 Karar sayılı kararlarında, muhtemel yaşam süreleri CSO 1980 işaretli yaşam tablosuna ve TRH Yaşam Tablosu’ na göre değil; PMF. Yaşam Tablosu’ na göre değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 09.10.2012 tarih 2011/11066 Esas, 2012/10762 K. sayılı kararında, Hazine Müsteşarlığı’nın 2010/4 sayılı Genelgesine değerlendirme yapılmaması gerektiği belirtilmiş olduğundan Yargıtay’ın bu husustaki yerleşik içtihatları da dikkate alınarak, buna göre değerlendirme yapılması yoluna gidilmiştir. 10.07.1989 doğumlu olan davacı … 02.03.2015 kaza tarihi itibariyle (41) yıl (06) ay (18) günlük olup, (42) yaşında olduğu kabul edilerek PMF. 1931 işaretli yaşama tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (28) yıl ve muhtemelen (70) yaşına kadar yaşayacağı kabul edilmiştir.
Davacı bu olay sebebiyle uğradığı maluliyete rağmen aktif olarak çalışmasını devam ettireceği, yaşının da müsait olması hasebiyle kendisiyle birlikte tüm aile fertlerinin zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için ya yapmış olduğu işi yapmaya devam edecek ya bir işverene ait işyerinde hizmet akdi ile ya da diğer değişik işlerde aktif olarak çalışacağı ve kazanç sağlayacağı kabul edilerek buna göre değerlendirme yapılmış ve değerlendirmelerde de 5510 sayılı … yasası hükümleri emsal olarak nazara alınmıştır.
Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına ve uygulamalara göre, kadın-erkek ayırımı yapılmaksızın kural olarak aktif çalışma yaşı sonu (60) olarak kabul edilmiş olduğundan bu itibarla, davacının aktif çalışmasını (60) yaşına kadar devam ettireceği benimsenerek , kaza tarihi itibariyle (27) yaşından itibaren, (60) yaşına kadar zarar gören davacının Bakiye Aktif Devresi = (33) yıl olarak hesaplanmıştır.
Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında (60) yaşından sonra devam edecek olan Pasif devreye ait Maddi zararın da hesaplanması gerektiği belirtilmiştir. Buna göre; davacının (67 – 60) yaşları arası zarar gördüğü emeklilik ve Pasif Devresi = (7) yıl olarak bulunmuştur.
Dosyada mevcut TC. Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’nun 21.12.2016 tarihli raporuna göre 10.07.1989 doğumlu …’ın 02.03.2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen arızası sebebiyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri muvacehesinde, davacının maluliyet derecesinin % 16,0 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin ise (3) aya karar uzayabileceği belirtilmiştir.
Davacının, 02.03.2015 kaza tarihinden itibaren 02.06.2015 tarihine kadar geçen (3) aylık süre davacının geçici iş göremezlik dönemi ve mesleğini icra edemediği süre olarak kabul edilerek, anılan (3) aylık geçici iş göremezlik döneminde davacının, maddi zararı tespit ve hesaplandıktan sonra ,sürekli iş göremezlik dönemi, geçici iş göremezlik döneminin sona erdiği 02.06.2015 tarihinden itibaren başlayacağından, anılan sürekli iş göremezlik döneminin başladığı tarihten itibaren de % 16,0 oranındaki maluliyetine göre maddi zararı tespit ve hesaplanması gerektiği anlaşılmıştır.
Yargıtay 4., 9., 10., 11., 17., 19. ve 21. Hukuk Dairelerinin bu konudaki yerleşmiş İçtihatlarında belirtildiği üzere Maddi Tazminatlar, kazalı davacının gerek kaza tarihindeki gerekse kaza tarihinden itibaren günümüze ve bilinen dönem sonuna kadar gerçekleşen her türlü ücret artışları ve emsal ücretlere göre tespit ve hesaplanması gerektiği belirtilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde ve dosyada mübrez dilekçelerinde, davacının taksi şoförü olduğu yönünde beyanda bulunmuştur. Aynı zamanda davacı Vekili davacı zarar görenin ‘’ Taksi Şoförü ‘’ olduğu yönünde beyanda bulunarak ekinde, ‘’ …’’ işyeri imzalı aylık gelirin 3.200,00 TL. olduğuna ilişkin belge sunulmuş ise de; davacının iddiasını teyit edecek şekilde, kaza tarihinden itibaren günümüze kadar geçen dönem içerisinde aylık ele geçen net ücretine ait, maaş bordrosu, maaş çizelgesi ve SGK. Sigortalı Hizmet Döküm Cetveli ve ilgili meslek odası nezdinde yapılmış, davacı emsallerine ilişkin emsal ücret araştırmaya ilişkin bilgi ve belgeye rastlanmamıştır.
Yargıtay ‘ ın önüne gelen benzer ihtilaflarda bu husustaki yerleşik içtihatlarında, tanık beyanına veya zabıta araştırmasına göre kazanç tespiti yapılamayacağı, kazalının yasal asgari ücretin daha üzerinde kazanç elde ettiği, maaş bordrosu, ‘’ SGK. Sigortalı Hizmet Döküm Cetveli ‘’ , ilgili meslek kuruluşları nezdinde yapılan emsal ücret araştırması ve sair bilgi ve belgeler ile ispatlanamadığı taktirde, aylık ele geçen net ücreti bakımından yasal asgari ücrete göre değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Davacının bu şekilde çalışması karşılığı sarf etmesi gereken mesainin parasal değerleri ‘’ Yasal Asgari Ücret ‘’ in net tutarının altında olmayacağından; kaza tarihinden itibaren günümüze kadar geçen dönem içinde, memleketimizde uygulanan ve kamu düzenine ilişkin bulunan yasal asgari ücretlere göre değerlendirme yapılması gerektiği anlaşılmıştır.
Bu duruma göre; memleketimizde 02.03.2015 kaza tarihin itibariyle Aylık Brüt Yasal asgari ücret (1.201,50) TL., 01.07.2015-den itibaren aylık brüt Yasal asgari ücret (1.273,50) TL. 01.01.2016-den itibaren aylık brüt Yasal asgari ücret (1.647,00) TL. 01.01.2017-den itibaren aylık brüt Yasal asgari ücret (1.777,50) TL. olarak tespit ve belirlenmiş olup, kamu düzenine ilişkin olan anılan Yasal asgari ücretlerin netleştirerek hesaba esas alınması yerleşmiş Yargıtay içtihatları gereği olduğu görülmüştür. Belirtilen brüt yasal asgari % 15 sigorta primi, vergi matrahlarından % 15 gelir vergisi 01.01.2010 tarihine kadar o/oo6 ve 01.01.2013 tarihine kadar o/oo6.6 ve anılan tarihten itibaren % 00759 damga resmi tenzil edilerek kalan net aylık yasal asgari ücretler hesaba esas alınmak suretiyle davacının 02.03.2015 kaza tarihinden itibaren 02.03.2017 tarihine kadar geçen (2) yıllık işlemiş aktif devredeki net kazanç tespiti kazalının (1) yıl (9) aylık işlemiş aktif devre net kazançları toplamı 21 AY=25.372,31 TL.’dir.
Davacının 02.03.2015 – 02.03.2017 tarihleri arası geçen (2) yıllık işlemiş aktif devredeki Net kazançları değişkenlik gösteren ‘’ Yasal Asgari Ücret ‘’ lere göre belirlenmiş ve başkaca bir artışa tabi tutulmaksızın aynen esas alınmıştır.
Davacının 02.03.2017 tarihinden itibaren işleyecek bakiye (31) yıllık Aktif Devre sonuna kadar geçecek süre içinde ekonomik konjonktür, iş hayatındaki Toplu Sözleşme ve pazarlık düzeni, sigortalının zamanla uzmanlaşma ve meslekte ilerleme olasılığı işçi ücretlerinin henüz milletlerarası normların altında olması, ülke gerçekleri, milli gelirdeki artış ve bu artıştan çalışanlara ayrılabilen pay oranları gibi unsurlar ile uygulama ve Yüksek Yargıtay tarafından da benimsendiği üzere, davacının yıllık kazançlarında, işleyecek aktif devre başından sonuna kadar meydana gelecek asgari artış nispetinin ve peşin ödeme nedeniyle yapılacak iskonto % 10 olarak belirlenmiştir.
YHGK. 28.06.1995 tarih, 1994/9-628 Esas, 1995/694 K. sayılı kararında, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 25.12.2014 tarih ve 2013/13485 Esas, 2014/19487 K. sayılı kararında “…Tazminat hesaplanırken rapor tanzim tarihine kadar gerçekleşen zararın bilinen veriler nazara alınarak ve ıskontoya tabi tutulmadan somut olarak, rapor tanzim tarihinden sonraki zarar da bilinen son gelir nazara alınıp 1Kn formülündeki katsayısına göre her yıl % 10 oranında artırılmak ve % 10 iskonto edilmek suretiyle hesaplanmıştır.
Davacının işleyecek aktif devre başındaki net aylık ücreti = (1.404,06) TL. olduğu esası dikkate alınmıştır.
Davacının işleyecek aktif devre başındaki net yıllık kazancı: 1.404,06 TL. x 12 Ay = 16.848,72 TL. net olup, buna göre değerlendirme yapılmıştır.
1 Yıllık Pasif Devre Geliri: Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 08.09.2014 tarih ve 2014 / 14500 Esas ve 2014 / 11317 Karar sayılı kararında, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 23.02.2010 tarih ve 2010/11212 Esas ve 2010/1807 Karar sayılı kararında ve bu husustaki Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında, Pasif Devre Zararı, asgari geçimi indirim ilave edilmemiş Yasal Asgari Ücret’ in net tutarına göre hesaplanması gerektiği belirtildiğinden, anılan içtihatlar doğrultusunda kazalının ‘’ Pasif Devre ‘’’ye ait maddi zararı, Yasal asgari ücretin net tutarına göre tespit ve hesaplanmıştır. 01.01.2017-den itibaren uygulanmaya başlanan (1.777,50) TL. aylık brüt Yasal asgari üretin yasal kesintilerden sonra asgari geçim indirimine tabi tutulmayan net aylık tutarı = (1.270,75) TL. dır.
Buna göre (1) yıllık emeklilik geliri = (1.270,75) TL. 12 Ay = 15.249,00) TL.’ dir. Anılan yıllık emeklilik gelirinin her yıl asgari % 10 artış kaydedeceği kabul edilerek 01.01.2017 tarihinden itibaren (60) yaşına ulaşacağı (31) yıl sonraki baliğini bulmamıza yarayan ( n ) devre sonundaki (Kn) formülüne göre hazırlanmış tablodan istifade suretiyle (32.) yıl için bulunan (21.1138…) % 10 artış baliğ kat sayısına itibar olunarak kazalının (60) yaşında ulaşacağı tarihte (1) yıllık emeklilik geliri = (15.249,00 TL. x 21.1138… = 321.963,98) TL. ye ulaşmakta olup, Pasif Devre hesabına esas alınmıştır.
Kazalının (31) yıllık işleyecek iskontolu aktif ve pasif devre kazanç kaybı peşin değer Toplamı=522.310,32 TL.’dir.
Kazalının (7) yıllık işleyecek iskontolu pasif devre kazanç kaybı peşin değer toplamı=
106.743,00 TL.’dir.
Davacının ilk (2) yıllık maddi zararı 02.03.2015 – 02.03.2017 tarihleri arası geçmiş yılları kapsamakta olup, Yargıtay’ ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına göre geçmiş (2) yıllık işlemiş aktif devredeki maddi zararlar herhangi bir iskontoya tabi tutulmamıştır.
Davacı …’ın % 16,0 nispetindeki maluliyeti sebebiyle toplam (40) yıllık maddi zararı :
Davacı …’ın % 16 Oranındaki Maluliyeti Sebebiyle Toplam (40) Yıllık Maddi Zarar Tutarı =107.555,31 TL.’dir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının, davaya konu yaralanması sonucu tedavi gördüğünü iyileşme süresince başka birisin bakım ve yardımına ihtiyaç duyduğunu belirterek; Bakıcı Gideri sebebiyle maddi tazminat talebinde bulunmuştur.
SGK. … Merkezlerinin (SGK … … İl Müdürlüğü … Sağlık … Merkezi’nin) bu husustaki cevap yazılarında, “Söz konusu Kanun, Yönetmelik, ve Genelge hükümleri çerçevesinde, trafik kazası nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri (tedavi, tıbbi malzeme, ilaç, refakatçi ve yol giderleri) Sağlık Uygulamaları Tebliği kapsamında, Kurumumuzca karşılanmakta olup; iş göremezlik, maddi ve manevi tazminat ve bakıcı giderleri gibi Kurumumca karşılanmayan talepler için sigorta şirketlerinin sorumlulukları devam etmektedir.” şeklindedir.
Dosyada mevcut TC. Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’nun 21.12.2016 tarihli raporuna göre 10.07.1989 doğumlu …’ın 02.03.2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen arızası sebebiyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri muvacehesinde, davacının maluliyet derecesinin % 16,0 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin ise (3) aya karar uzayabileceği belirtilmiştir. Bu duruma göre;
Davacının 02.03.2015 kaza tarihinden itibaren 02.06.2015 tarihine kadar geçen (3) aylık süre davacının geçici iş göremezlik dönemi ve mesleğini icra edemediği süre olarak kabul edilerek, anılan (3) aylık geçici iş göremezlik döneminde davacının, “Bakıcı Gideri” sebebiyle maddi zararı tespit ve hesaplanacaktır.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 21.10.2014 Tarih ve 2014/11116 Esas, 2014/19793 K. sayılı ,Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 07.11.2012 Tarih ve 2011/10149 Esas, 2012/12157 K. sayılı ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 23.09.2014 Tarih ve 2013/16547 Esas, 2014/12142 K. sayılı Kararlarında, kazalının bakıcıya ihtiyaç duyduğu dönemde Bakıcı Gideri sebebiyle maddi tazminat hesabı yağılması gerektiği belirtilmiştir.
Dosyada mübrez raporda davacının tıbbi iyileşme süresinin (3) aya kadar uzayabileceği belirtildiğine göre; bu husustaki hukuki durumun değerlendirilmesi ve delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, davacının, geçici olarak mesleğini icra edemeyeceği ve tekrar çalışabilir duruma geleceği (3) ay süre boyunca, başka birisinin bakım ve yardımına muhtaç duyacağının, Sayın Mahkemece de kabulü halinde buna göre davacının (3) ay sürede, Bakıcı Gideri sebebiyle maddi zararı hesap ve tespit edilmiştir.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 08.03.2011 tarih ve 2010/11117 Esas, 2011/2009 K. sayılı kararına göre ve diğer bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında, Bakıcı Gideri brüt asgari ücretlere göre belirlenmesi gerektiği belirtildiğinden; bakıcı gideri memleketimizde uygulanan Brüt Yasal asgari ücretlere değerlendirme yapılarak, davacının bakıcı gideri sebebiyle maddi zararı hesap ve tespit edilmiştir.
Davacının 02.03.2015 – 02.06.2015 tarihleri arası geçen (3) aylık, işlemiş aktif devrede Bakıcı Gideri sebebiyle maddi tazminat tutarı; toplam 3.604,50 TL.’dir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 3. maddesi işleteni “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Bu durumda kazaya neden olan 1 nolu araç malikinin işleten” bu sıfatı ile kusuru oranında zarardan sorumlu tutulması gerekmektedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ise, motorlu araç işletenin sorumluluğunu düzenlerken, kusur ilkesi ve dolayısıyla kusur sorumluluğundan vazgeçerek, bunun yerine farklı bir sorumluluk ilkesi getirmiş olup bu ilke, “Sebep ilkesi” veya “Sebep sorumluluğu ilkesi” olarak ifade edilmiştir. Gerçekten, Kanun, “İşletenin sorumluluğu” başlığını taşıyan 85 nci maddesinde kural olarak sebep sorumluluğu ilkesini kabul etmiştir. Sorumluluk kusura dayanmadığı için, kendisi veya eylemlerinden sorumlu olduğu kimseler, temyiz kudretine sahip olmasalar da işleten, doğan zarardan sorumludur. KTK. 85/1, sorumluluğu, aracın işletilmesine dayanan tehlike sorumluluğu olarak düzenlediğinden, işleten kusurlu olsa bile, kusur ilkesine göre değil, tehlike ilkesine göre sorumlu olur. KTK. 85/ I’ e göre, işletenin sorumluluğu, objektif özen ödevinin ihlâline dayanan olağan sebep sorumluluğu da değildir. Bu kapsamda davacı Sigortacının S.G.K tarafından karşılanmayan ve/veya fatura edilemeyen vs. gider kalemleri ile zararlar ile kazazede/trafik kazası mağduruna yapılmış tedavi giderleri harcamalarını davalılardan kusurları oranında müştereken ve müteselsilen talep edebileceği neticesine ulaşılmıştır.
KTK Zorunlu Mali Sorumluluk poliçesi ile davalı … Sigorta Şirketine sigortalı Asli kusurlu … plakalı aracın 02.12.2014-2015 vadeli … sayılı poliçe ile olduğu limitinin ‘’Ölüm ve sakatlanma hali ile Tedavi giderlerinde kişi başına’’ 290.000.00 TL olduğu belirlenmiştir.Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) Genel Şartları Sigortanın Kapsamına ilişkin 1. maddesi uyarınca Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği öngörülmektedir.
Trafik Sigortası (ZMSS.) Genel Şartları’ nın (A-1) maddesine göre; “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin ettiği, aynı zamanda Sigortacının Emsal Yargıtay kararları doğrultusunda, yargılama giderlerinden de tazminatın, teminata olan oranı dahilinde sorumlu olmaktadır. Bu husus Genel Şartların (B-2-b) maddesinde yer alan düzenlemesinde yer almakta olup, buna göre; “…sigortacı dava masrafları ile avukatlık ücretlerini ödemekle yükümlüdür. Ancak, hükmolunan tazminat sigorta bedelini geçerse, sigortacı bu masrafları sigorta bedelinin tazminata oranı dahilinde ödemesi gerektiği belirtilmektedir. Riziko gerçekleştiği takdirde meblağ sigortalarında sigortacı poliçede tesbit edilmiş olan sigorta bedelini ödemekle yükümlüdür.
Oysa bir meblağ değil zarar sigortası türü olan sorumluluk sigortalarında ise sigortacı üçüncü kişilerin maruz kaldıkları gerçek zararı gidermek suretiyle sorumluluktan kurtulur.Bu nedenle dava konusu hadisede olduğu gibi özellikle KTK. Mecburi mali mesuliyet (trafik) sigortası gibi bir sorumluluk sigortası kuverturu sağlayan poliçelerde yer alan meblağlar sigortacının mutlaka ve mutlaka ödemesi gereken meblağı değil aksine sigortalısının kusuru oranında bu prensip ışığında sorumlu olduğu azami meblağları göstermektedirler.
Haksız eylem veya kaza sonucu yaralanan kişi, tümüyle iyileşip eski sağlığına kavuşuncaya kadar yaptığı ve ilerde yapacağı tüm masraflarını isteyebilir.
Bunun tıbbi tedavi ile sınırlı bölümüne “tedavi giderleri” ve eski sağlığına kavuşup yeniden çalışmaya ve günlük  işlerini sürdürebilecek duruma gelinceye kadar yaptığı  ve yapacağı  tüm masraflara “iyileşme giderleri” denilmektedir. Rizikonun gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan 6098 sayılı T.B.K 154/2 maddesinde zarar görene, “ tedavi masraflarını ” isteme hakkı  tanınmıştır. Masraflar kavramının kapsamına, zarar görenin, beden bütünlüğünü eski haline getirmeye, yani iyileşmeyi sağlamaya veya hastalık ya da sakatlığın artmasını önlemeye yönelik harcamak durumunda olduğu ve ilerde harcaması olası bütün masraflar girmektedir. Yaralanan kişi, olay gününden başlayarak tümüyle iyileşip yeniden çalışmaya ve günlük işlerini sürdürebilecek duruma gelinceye kadar yaptığı  tüm tedavi ve iyileşme giderlerini zarar sorumlularından isteyebilecektir.
Davacı taraf delilleri arasında Sayın Mahkeme dosyasına 6 adet toplam Yol gideri 426.00 TL tutarlı muhtelif tarihli ‘’ Makbuz’’ ile bunların dışında 12 adet her biri 30.00 TL tutarlı toplam 360.00 TL tutarlı ‘’ .C Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu İstanbul İli Anadolu Kuzey Kamu Kurumu – Ayaktan Hasta Genel Uygulamalar Girişimi ‘’ tanımlı ‘’ Mutemed Alındı Belgesi‘’ sunulmuştur.
Ayrıca 34 adet Toplam Tutarı 1.206.00 TL olan muhtelif tarihli‘’Taksi Makbuzu ‘’ ile 320.00 TL tutarlı muhtelif tarihli Eczane /İlaç Fişi ve tutarlı muhtelif tarihli davacı yan delilleri arasında yer almıştır.
Karayolları Trafik Kanunu 99. madde de ‘’ Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.’’ hükmü getirilmiştir. Anılan hüküm gereğince sigorta şirketi hasara ilişkin belgelerin kendisine verilmesinden itibaren en geç 8 gün içinde hasarın ve tazminatın tespiti ve zarar görene tediyesi gerekmektedir. Tespit edilen bu miktarın ödeme yükümlüğü de bu tarihte doğmuş olmaktadır. Dava dilekçesi ekinde yer alan deliller arasında davacının davalı sigorta şirketine dava öncesinde başvurmak suretiyle temerrüde düşürdüğüne dair bir yazılı belge yer almadığından davalı … sigorta A.Ş’ nın poliçe limiti 190.000.00 TL ile sınırlı olmak üzere davacı zarar görene karşı sorumluluğunun Aksi kanıtlanmadıkça en eren dava tarihinden itibaren başlayacağı kanaatine ulaşılmıştır.
Davalı Sigorta Şirketi tarafından ZMS (Trafik) Sigorta Poliçesi ile teminat altına alınmış, aracın hususi otomobil olduğu hususu ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2010/782 E., 2010/3433 K. Sayılı ilamında; “…Araçların ticari araç olmaması nedeniyle uygulanabilecek faiz oranı yasal faizdir. Ayrıca trafik sigortası işletenin sorumluluğunu üzerine almış olduğundan işleten aleyhine hükmedilen faiz ile tutulabilir. Mahkemece anılan bu husus göz ardı edilerek, hükmedilen maddi tazminat yönünden araç işletenleri yasal faizle sorumlu tutulduğu halde sigorta şirketlerinin avans faizi ile sorumluluğuna karar verilmesi doğru olmamıştır.” şeklindeki karar uyarınca davalı tarafların davacıya karşı yasal faiz ile sorumlu olması gerektiği belirlenmiştir.
Dava dosyasında mevcut teknik bilirkişi raporuna göre davaya konu trafik kazasının meydana gelmesinde: Mülkiyeti davalı … …. İnş. Güv.Sis. Plas.San. ve tic. Ltd.Şti. adına kayıtlı olduğu bildirilen ve davalı … Sigorta AŞ.’ın sorumluluğundaki … plakalı araç sürücüsü davalı …’ın = % 80 oranında kusurlu olduğu; … Plakalı araç sürücüsü davacı …’ın = % 20 oranında kusurlu olduğu; belirtilmiş olduğundan, davacının % 20 kusuru dışında kalan ve davalıların % 80 kusur sorumluluklarına isabet eden tutar davacı yararına maddi tazminat olarak nazara alınmıştır.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 55. Maddesi “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen … ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz. ”hükmünü amirdir.
Dava dosyasında davalı sigorta şirketi tarafından, ilgili trafik sigortasından ve diğer ilgililer tarafından, davacının maluliyeti sebebiyle, ödeme yapıldığına dair veya davaya konu olay sebebiyle davacıya rücuya tabi gelir bağlandığına dair, bilgi ve belge mevcut olmadığından, davacının hesaplanan maddi tazminat miktarından bu hususta bir indirim yapılmamıştır.
Bu duruma göre; Davacı …’ın 02.03.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasına bağlı olarak, % 16 nispetindeki maluliyeti ve (3) aylık Bakıcı Gideri sebebiyle Nihai Ve Gerçek Maddi Zararları;
Davacı …’ın % 16 oranında Maluliyeti Sebebiyle Maddi Zararı :86.044,25 TL, davacı …’ın (3) Aylık Bakıcı Gideri Sebebiyle Maddi Zararı Nihai ve Gerçek Maddi Zarar Tutarı toplamı; 2.883,60 TL, Muhtelif tarihli ve tedavi/ilaç ve yol giderinden davacının kusur oranına tekabül eden tutarın tenzili sonrasında işbu değer kalemler toplamı TL 2312.00 Tl x80=1.849.60 TL. olarak hesap edilmiştir.” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Mahkememizin 2015/1291 sayılı esasında verilen davalı … otomotiv …. Ticaret Ltd Şti yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE, davacının davalılar … ve … Sigorta AŞ ye yönelik maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 86.044,25Tl maluliyet tazminatı, 2.883,60TL bakıcı gideri ve 1.305,60Tl tedavi ve yol gideri olmak üzere 90.233,45TL’nin davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi, davalı … yönünden 02.03.2015 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının davalı … a yönelik manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile takdiren 30.000,00TL manevi tazminatın 2.03.2015 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacıya ödenmesine dair hüküm davacı vekilinin İstinaf talebi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 2018/1476 esas, 2020/698 karar sayılı ilamı ile;
“…somut uyuşmazlıkta davalı … … San. Tic. Ltd. Şti.’nin cevap dilekçesinde belirtmediği dava şartlarından olan husumet (sıfat) itirazını yargılama devam ederken bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde ileri sürerek delillerini sunmasında HMK’nın 115/2. maddesine gereğince usul ve yasaya aykırılık yoktur.
İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hâkimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hâkimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hâkimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 15/10/2019 tarih, 2016/19555 E. ve 2019/9439 K. sayılı kararı).
Somut uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesince kaza tarihinde davalı … … San. Tic. Ltd. Şti., dava ihbar olunan … …. A.Ş. arasında uzun süreli ve 3.kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, aracın fiilen teslim edilip edilmediği, ekonomik yararlanmanın kime ait olduğu, kira sözleşmesi ve kira bedelinin Maliye ve Vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği, işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtları üzerinde konusunda uzman bir bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle, kira sözleşmesinin fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, davalı … … San. Tic. Ltd. Şti.’nin işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davalı … … San. Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın husumet bulunmadığından reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davacı vekilinin tedavi giderlerine ilişkin istinaf itirazının incelenmesine gelince;
13.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak 25.2.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile 2918 sayılı KTK’nın 98.maddesinde yapılan değişiklikle “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın SGK tarafından karşılanacağı…” hükmüne yer verilmiş; 6111 Sayılı Yasanın Geçici 1.maddesinde de “Bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin de SGK tarafından karşılanacağı…” hükmü getirilmiştir. Ancak … Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, 6111 Sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 Sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında kalan ve belgeli tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri yönünden ise işleten, sürücü ve sigortacının sorumluluğu devam etmektedir.
Somut uyuşmazlıkta kaza, 6111 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden sonra 02/03/2015 tarihinde meydana gelmiştir. 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile 2918 sayılı KTK’nın 98.maddesinde yapılan değişiklikle … Kurumu’nun sorumluluğuna geçen tedavi giderleri de dava konusu edilmiştir. Mahkemece tedavi giderlerine ilişkin faturaların hizmet ile uyumlu ve gerekli olup olmadığı konusunda kaza ile illiyet bağı bulunan ve 6111 sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 sayılı KTK’nın 98. maddesi kapsamında kalan tüm belgeli tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu olacağı, 98. madde kapsamına girmeyen belgesiz/paramedikal giderlerden ise kusurlu olmaları halinde davalıların sorumlu olacağı tutarın hesaplanması için bu onuda uzmanlığı bulunan bir bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınmaksızın bu konuda uzmanlığı bulunmayan aktüer bilirkişinin raporunda ki değerlendirmeye göre karar verilmiş olması, aktüer raporda talep edilen tedavi giderlerinin toplamı 2.312,00 TL (yol, hastane, taksi, eczane, ilaç faturalarının toplamı) davalı tarafın kusuruna göre 1.849,60 TL olarak hesaplandığı halde kararda belirtilen 1.305,00 TL tedavi giderine nasıl ulaşıldığının gerekçede açıklanmamış olması doğru olmamıştır.
Davacının dava açarken … … San. Tic. Ltd. Şti. ile … …. A.Ş. arasında uzun süreli kira sözleşmesi bulunup bulunmadığını bilmesi beklenemeyeceğinden trafik kaydına güvenerek davalı … … San. Tic. Ltd. Şti. davalı göstermesinde kusuru bulunmadığından adı geçen davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olmamıştır.
TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. “
TBK’nın 56/1. maddesi gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir.
Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Bu açıklamalara göre, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanması, maluliyet oranı ve iyileşme süresi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/1.maddesi kapsamında davacı lehine verilen manevi tazminat miktarı, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygundur. Bu nedenle davacı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir.

Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin manevi tazminata yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca reddine, diğer istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.”gerekçesi ile kaldırılarak mahkememize devrolmuş 2020/304 esasına kaydedilmiş ve yargılamaya mahkememizin bu esası üzerinden devam olunmuştur.
Mahkememizce davalı … … … Ltd. Şti. ile dava dışı …. A.Ş.’nin ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde mali müşavir bilirkişi … marifetiyle istinaf kaldırma kararı doğrultusunda taraflar arasında 3. kişileri bağlayacak güçte uzun süreli araç kiralama sözleşmesi bulunup bulunmadığı hususunda inceleme icra edilerek konuya ilişkin 23/11/2020 tarihli rapor teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Bilirkişi anılı raporunda özetle;
“Davalı … … Şirketi ile dava dışı … şirketi arasında; 02.12.2014 tarihinde 02.12.2014- 02.12.2017 tarihleri arasında 36 aylık araç kiralama sözleşmesi akdedildiği, Sözleşme konusunun; 2014 Model, …, … Plakalı … … …, … ve … Plakalı … … … marka araçların 36 ay kiralanmasına ilişkin, Kiralayanın davalı kiracının ise dava dışı … şirketi olduğu, (EK:1)
Sözleşmenin; Kiracı İşleten ve Personelinin sorumlulukları başlıklı 4 maddesinin c ve d bendinde belirtilen “ Kiracı/işleten ve/veya personeli kira sözleşmesinin yürürlüğe: girmesinden itibaren Karayolları Trafik Kanununun 3.cü maddesinde belirtilen her türlü riske karşı “iŞLETEN” sıfatını kazanmış olup yasanın işletene yüklediği her türlü hukuki ve cezai sorumluluğu üstlenmiştir. Diğer otomobillere ve diğer şahıslara karşı kira konusu otomobillerin karıştığı kazalar sonucu doğabilecek maddi-manevi zararlar ile nedeni ne olursa olsun diğer otomobillere ve 3. şahıslara karşı doğması muhtemel her türlü zararlardan, yetkili servislerce yapılmış bakım ve işçilik nedeniyle kaza yada hasara yol açmamış olması halinde Kiracı/işleten sorumludur. Kiralayanın bu konuda hiçbir sorumluluğu yoktur. Buna rağmen Kiralayanın 3.şahıslara ve/veya sigorta şirketlerine herhangi bir tazminat ödemek zorunda kalması durumunda, Kiracı bu tazminatı ek masrafları da Kiralayana İlk talepten itibaren en geç 5 (beş) iş günü sonunda ödemeyi kabul, beyan taahhüt etmektedir. ( İŞLETEN ; Oto sahibi ve mükellefiyet muhafaza kaydı ile satışta alıcı sıfatı ile sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süre// kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Anacak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse bu kimse işleten sayılır.)
Kiracı/işleten 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun hükümleri dahilinde, sözleşmeye konu araçları uzun süreli kiralaması ve fiili tasarrufuna alması sebebiyle SORUMLU ve iŞLETEN sıfatına haizdir Dolayısı ile kira süresince meydana gelebilecek her türlü trafik cezasından, 3. kişilerin maddi ve manevi hak ve taleplerini Zorunlu Trafik sigortası ve Kasko Sigortası İhtiyari teminat Limitlerinden fazla olan kısmından Kiracı/İşleten mesuldür. Sözleşme sona ermiş ve araçlar kiralayana teslim edilmiş olsa dahi, Kiracı dönem içindeki mesul olduğu masrafları ödemekle yükümlüdür.
Kiracı/İşletene uygulanacak aylık oto kiralama fiyatları aşağıda yazılı olarak belirtilmiş olup,7maddenin (a) bendinde belirtilen tarihler ve kira kontratında belirtilen şartlar ve tarihler dahilinde geçerlidir. Kiralayan işbu kira kontratının ekinde kiralama süresi boyunca gerçekleşecek ödeme tarihlerini içeren bir tabloyu, liste halinde Kiracı/işleten’ e bildirecektir. Kiracı/İşleten bu listede belirtilen ödeme takvimine aynen riayet edecektir.
Aylık kiralama fiyatı olarak ;
2 Adet … … … (Adet Fiyatı) 975-TL/36 ay+KDV (%18)
2 Adet … … … … (Adet Fiyatı) 1.025-TL/36 ay+ KDV (%18)
Kazaya karışan; 2014 Model, … Plakalı, … … … aracın aylık 975,00.-TL artı KDV üzerinden 36 ay süreyle dava dışı … Şirketine kiralandığı, tespit edilmiştir.
Davalı … Otomotiv Şirketi Ticari defterlerinin açılış ve kapanış noter tasdiklerinin zamanında yapıldığı, ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, birbiri ile uyumlu olduğu ve doğruladığı, Davalı … Otomotiv Şirketi 2014-2015-2016-2017 takvim yılına ait kanuni defterlerinin; HMK’nun 222/2 maddesi hükümlerine göre delil teşkil ettiği tespit edilmiştir.
Sözleşme gereği davalı tarafından dava dışı … şirketine düzenlenen araç kiralama faturalarının; davalı 2014-2015-2016-2017 Ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, tespit edilmiştir.
Ticari defterlerin birbiri ile uyumlu olduğu ve doğruladığı, Dava dışı … Şirketinin 2014-2015-2016-2017 takvim yıllarına ait kanuni defterlerinin; HMK’nun 222/2 maddesi hükümlerine göre delil teşkil ettiği tespit edilmiştir.
Sözleşme gereği davalı tarafından dava dışı … şirketine düzenlenen araç kiralama faturalarının; dava dışı … Şirketi 2014-2015-2016-2017 Ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, tespit edilmiştir. “şeklinde mütaalada bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizce davacı yanın tedavi gideri talebi yönünden, dosyada hekim bilirkişi Mustafa Hakan Yılmaztürk marifetiyle inceleme icra edilerek istinaf kaldırma kararı doğrultusunda inceleme yapılarak var ise davacı yanın talep edebileceği tedavi gideri tazminatının tespit edilmesi baabında inceleme icra edilerek konuya ilişkin 15/03/2021 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişi anılı raporunda özetle;
“Dava konusu kaza sonucu davacıda meydana gelen sağ radius distalde fissür, sol fibula başı kırığı ve kafa travması takibi ile ilgili operasyon, takip ve tedavilerin Kamuya ait hastanede yapıldığı, burada yapılan tüm tedavilere dair masrafların SGK tarafından karşılandığı görülmektedir.
İncelenen tıbbi belgelerde ya da davacının dava dilekçesi ve diğer dilekçelerinde SGK’nın karşılamadığı, davacının cebinden ödediği 12 adet her biri 30.00 TL tutarlı Toplam 360,00 TL tutarlı ’T.C Sağlık Bakanlığı … ….. İli … Kurumu – Ayaktan Hasta Genel Uygulamalar Girişimi tanımlı Mutemet Alındı Belgesi’ sunulduğu görülmüştür.
Davacı taraf delilleri arasında dava dosyasına 6 adet toplam Yol gideri açıklamasıyla 426,00 -TL tutarlı muhtelif tarihli ”Makbuz” ile ayrıca 34 adet Toplam Tutan 1.206,00 TL olan muhtelif tarihli ‘Taksi Makbuzu’ ve 320,00 -TL tutarlı muhtelif tarihli Eczane / İlaç Fişi yer almıştır.
Bu harcama belgelerinin dava konusu kazayla illiyet bağı tam ve kesindir.
Davacının tedavisiyle ilgili belgeli tedavi ve yol giderlerinin toplamının 2.312,00 -TL olduğu görülmektedir.
15.05.2017 tarihli Bilirkişi raporunda bakıcı gideri hesaplanmış olduğundan raporuma konu edilmemiştir.
Davacının ayağı kırılmış olduğundan belgeli giderler arasında bulunmamasına rağmen 350,00 – TL değerindeki Canadien tipte koltuk değneği kullanmış olacağı kesindir.
Ayrıca geçirdiği ameliyat sonrası evde pansuman için sağlık personeli çağrılmış olabileceği ve toplam 700 –TL ödenmiş olacağı da tahmin edilmektedir.
Bu durumda;
Belgeli Tedavi ve Yol Giderleri——————— 2.312,00 -TL
Koltuk Değneği ————————————— 350,00 -TL
Pansuman Bedeli ———————————— 700,00 -TL
3.362,00 -TL
Davacı tarafından karşılanan belgeli ve belgesiz tedavi giderlerinin toplamının 3.362,00 -TL olabileceği, 15.05.2017 tarihli Bilirkişi raporundaki davalılardan …’ın % 80 kusur oranı göz önüne alındığında 3.362,00 –TL x 0,8 = 2.689,60 – TL talep edebileceği, “şeklinde mütaalada bulunduğu görülmüştür.
Dava; 02/03/2015 tarihinde … plakalı araç ile … plakalı motorsikletin çarpışması sonucu oluşan kaza neticesinde yaralanan …’ın davalılardan maddi ve manevi tazminat istemine yöneliktir.
Mahkememizce verilen hükmün İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 2018/1476 esas, 2020/698 karar sayılı ilamı ile kaldırılması üzerine, kaldırma kararı doğrultusunda davalı …. Şirketi ile feri müdahil Yön… Şirketinin ticari defterleri incelenmiş olup, taraflar arasında kazaya karışan … plakalı aracın da bulunduğu 4 aracın uzun süreli kiralanmasına ilişkin 02/12/2014 tarihli uzun dönem oto kiralama sözleşmesinin bulunduğu, davalı …. Şirketi tarafından sözleşme kapsamında araç kiralama faturalarının kesildiği, fatura içeriklerinde kazaya karışan araç plakasına yer verildiği ve bu faturaların dava dışı Yön… Şirketinin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu görülmekle, davalı …. Şirketinin kaza tarihi itibarıyla … plakalı aracı fiili hakimiyeti altında bulundurmadığı, aracın dava dışı Yön… Şirketine uzun süreli kiraladığı ve bu nedenle Karayolları Trafik Kanunu kapsamında davalı …. Şirketinin işleten sıfatını taşımadığı anlaşıldığından bu davalı aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddinin gerektiği, ancak davacının trafik kaydına güvenerek davalı …. Şirketi aleyhine dava açmasında kusuru bulunmadığından bu davalı lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceği, mahkememizce manevi tazminat hakkında verilen hükmün istinaf mahkemesince hukuka ve hakkaniyete uygun bulunması nedeniyle kaldırma konusu yapılmayarak kesinleştiği, davacı yanın tedavi gideri yönünden bu inceleme ve hesaplamayı yapmaya ehil olan hekim bilirkişiden alınan raporda, davacı yanın talebinden daha fazla tedavi gideri yapıldığının tespit edildiği ancak davacı yanın talebini kaldırma ilamından önce 1.849,60 TL olarak ıslah etmesi nedeniyle talep nazara alınarak karar verilmesi gerektiğinden, açıklanan gerekçelerle aşağıdaki hükmün kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı nedenlerle,
A)Davalı …Limited Şirketi yönünden açılan davanın pasif husumet ehliyeti dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nun 114/1-d ve 115/2 maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
1-Alınması gerekli 59,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
2-Davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-Davalı …. Tarafından yapılan 54,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B)Diğer davalılar yönünden maddi tazminata ilişkin olarak açılan davanın KABULÜ İLE, 86.044,25 TL maluliyet tazminatı, 2.883,60 TL bakıcı gideri ve talep nazara alınarak 1.849,60 TL tedavi ve yol gideri olmak üzere toplam 90.777,45 TL’nin davalı sigorta şirketi yönünden 31/12/2015 dava tarihinden itibaren, davalı … yönünden 02/03/2015 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
1-Alınması gerekli 6.201,00 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 8,54 TL (maddi tazminata ilişkin) ve ıslah harcı olan 301,52 TL olmak üzere toplam 310,06 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.890,94 TL harcın davalı …Limited Şirketi dışındaki diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına,
2-Davacı tarafından yatırılan 8,54 TL (maddi tazminata ilişkin) peşin harç, 13,85 TL başvurma harcının yarısı ve 301,52 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 323,91 TL harcın davalı …Limited Şirketi dışındaki diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacının kaldırma ilamı öncesi yapmış olduğu 1.940,15 TL ve kaldırma ilamı sonrası yapmış olduğu 1.311 TL olmak üzere toplam 3.251,15 TL yargılama giderinin maddi tazminat için yarısı olan 1.625,57 TL’sinin davalı …Limited Şirketi dışındaki diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince maddi tazminat yönünden hesap ve taktir olunan 12.573,86 TL vekalet ücretinin davalı …Limited Şirketi dışındaki diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
C)Davalı … yönünden manevi tazminata ilişkin olarak mahkememizin “Davacının davalı … a yönelik manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile takdiren 30.000,00TL manevi tazminatın 2.03.2015 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacıya ödenmesine,” dair hükmü kesinleşmekle yeniden karar tesisine yer olmadığına,
1-Alınması gerekli 2.049,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 136,62 TL (manevi tazminata ilişkin) harcın mahsubu ile bakiye 1.912,68 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
2-Davacı tarafından yatırılan 136,62 TL (manevi tazminata ilişkin) peşin harç, 13,85 TL başvurma harcının yarısı olmak üzere toplam 150,47 TL harcın davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Kaldırma ilamı öncesi manevi tazminat yönünden vekalet ücretine hükmedildiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacının kaldırma ilamı öncesi yapmış olduğu 1.940,15 TL ve kaldırma ilamı sonrası yapmış olduğu 1.311 TL olmak üzere toplam 3.251,15 TL yargılama giderinin manevi tazminat için yarısı olan 1.625,57 TL’sinin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve ihbar olunan … vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/06/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza