Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/283 E. 2021/869 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2020/283 Esas
KARAR NO:2021/869

DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:17/06/2020
KARAR TARİHİ:08/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24.10.2019 tarihinde davalı sürücü …’nun idaresindeki … plakalı aracı ile müvekkiline ait … plakalı araca arkadan çarptığını, kaza tutanağı ile bizzat kendi el yazısıyla arkadan çarptığının sabit olduğunu, müvekkilinin aynı gün sabah benzin istasyonundan yakıt aldığını, benzin istasyonunun kamera görüntülerinde aracın hasarlı olmadığının ortaya çıkacağını, … plakalı aracın maliki davalı …’un zarardan kusursuz sorumlu olduğunu, arabuluculuk tutanağından sürücü …’nun bizzat görüşmelere katıldığını, arkadan çarptığını ve kazadan hemen sonra cep telefonu ile araçların videosunu çektiğini beyan ettiğini, dosya ekine flash bellek içinde sunulduğunu, … plakalı aracın zorunlu trafik sigortacısının … Sigorta A.Ş.’ne kazadan sonra başvurulduğunu, ancak çarpma noktalarının uyuşmaması nedeniyle reddederek ödeme yapmadığını, arka bagaj, arka panel ve tampon kısmında hasar meydana geldiği, hasarlı kısımların onarılarak boyandığı, 6.726,00 TL onarım faturasının sunulduğunu, davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen karşılanması gerektiğini, aracın değer kaybına uğradığını, 30.12.2019 tarihinde mail yoluyla başvuru yapılmasına rağmen sigorta şirketinin cevap vermediğini, fatura tarihinin 23.11.2019 olduğu, müvekkilinin 30 günlük süre zarfında taksi kullandığını, mahrumiyet zararının davalılarca müştereken ve müteselsilen karşılanması gerektiği diğer hususlarla birlikte belirtilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6.726,00 TL maddi hasarın, değer kaybı zararı için şimdilik 900,00-TL’nin, mahrumiyet zararı için şimdilik 100,00-TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizleriyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; 24.10.2019 tarihli trafik kazasında ilgisi bulunan … plakalı aracın … Sigorta A.Ş.’ne trafik sigortalı olduğunu, davanın başvuru sürecinin usulüne uygun olması, başvuruların yazılı olarak yapılması, başvuru tarihinden itibaren 15 iş günü içinde yazılı cevap verilmemiş olması, hasar bedelinin hesaplanmasının doğru yapılması, kaza tarihindeki işçilik ve yedek parça değerlerinin esas alınması, liste fiyatları üzerinden %30’a yakın indirim alınabileceğinin düşünülmesi, hasar ve kusurun değerlendirilmesi, değer kaybı tazminatının talep şartlarına uygun olması, onarımın tamamlanmış olması, belgelerin eksiksiz ve okunaklı olarak olması, değer kaybının usul ve yasaya uygun olarak değerlendirilmesi, genel şartlar ekinde yer alan esaslara göre yapılması, rayiç değerinin tespitinin kaza tarihinde olması, modeli, markası, özellikleri, kilometresi, daha önce kazaya karışıp karışmadığının dikkate alınması gerektiğini, gelir kaybı, kâr kaybı, iş durması, kira mahrumiyeti gibi yansıma veya dolaylı zararların ZMS Genel Şartları A-6/k md. gereğince sigorta teminat kapsamı dışında olduğu, müvekkili şirketin hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, araç mahrumiyetinin ispatlanamadığını, miktarına yönelik hiçbir belge veya bilgiye rastlanılmadığını, delile bağlanması gerektiğini, temerrüt tarihinden itibaren avans faizi talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili şirketin başvuruya sebebiyet vermediğini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinden sorumluluğu bulunmadığı diğer hususlarla birlikte belirtilerek davanın reddini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; trafik kazasından kaynaklı hasar bedeli, değer kaybı ve araç mahrumiyetine dayalı maddi tazminat istemlerine ilişkindir.
Davalı sigorta şirketine yazı yazılarak poliçe ve hasar dosyası celp edilmiştir.
Değer kaybı istemine konu aracın Tramer kaydı ve araç tescil kayıtları celp edilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler … ve … marifetiyle hazırlanan 28/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda; ”Kusur yönünden inceleme; 4.10.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası ile ilgili olarak 24.10.2019 tarihinde yapılan ihbar sonucu SBM’de 10563192 kaza ihbar numarası ile kaydı gerçekleştirilerek 25.10.2019 tarihinde ilk kez işlem gören olayda; davalı … Sigorta A.Ş.’ne ZMS poliçesi ile sigortalı … plakalı hususi otomobil sürücüsü …’nun %100 kusurlu olduğu görüşü üzerinde ilgili sigorta şirketleri olan … Sigorta A.Ş. ve … Sigorta A.Ş.’nin 28.10.2019 tarihinde mutabakata vardıklarını, bilindiği üzere tramer kusur incelemelerinde tramerde görev yapan sigorta eksperleri tarafından kaza senaryo kitapçığı esas alınmakta, kusur oranları %0, %50 ve %100 üzerinden izafe edilmekte, ara kusur oranları kullanılmamakta olup sigorta şirketleri tarafından itibar gösterilse de ceza ve hukuk yargılamalarında itibar görmediğini, Hazine Müsteşarlığı’nın 2007/27 sayılı Genelgesi ile, 2918 sayılı KTK 81. maddesine işlerlik kazandırmak amacı ile yalnız maddi hasarla sonuçlanan trafik kazalarında, taraflara anlaşma hakkı sağlayan bir yöntem oluşturulduğu, bu yönteme göre, 01.04.2008 tarihinden itibaren Trafik Kanunu’na uymak koşuluyla kazaya karışan kişiler aralarında anlaşarak “Trafik Kazası Tespit Tutanağı” yerine geçecek anlaşma tutanağını düzenleyebilecekleri, bu kapsamda herhangi bir yaralanma ve ölümle sonuçlanmayan olayla ilgili olarak kazaya karışan sürücüler arasında tanzim olunup imzaları ile tasdik altına alınan “Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı”’nda; davacı tarafa ait … plaka numaralı hususi otomobilin sürücüsü …’in, “… plakalı araç bana arkadan çarptı” şeklinde, … Sigorta A.Ş.’ne ZMS sigortalı … plaka numaralı hususi otomobilin sürücüsü …’nun, “Seyir halindeki … plakalı araca arkadan çarptım” şeklinde yazılı beyanda bulundukları, çizilen “Kroki”de, yol, hava, zemin, geometri vb. detaylar belirtilmediği için belli olmamakla birlikte iki tane taşıtın tek yönlü, dört şeritli yolun soldan ikinci şeridi içerisinde peş peşe durdukları, arkadaki (A) aracının ön sağ, öndeki (B) aracının arka sağ kesimlerinden hasarlandığının işaretlenerek resmedildiğini, sürücülerin yeterli (B) sınıf sürücü belgelerine 1992 ve 2017 yıllarından itibaren haiz olduğu, alkol-madde vb. durumları bilinmemekle birlikte tutanakta birbirlerinden alkol vb. şüphesi duyduklarına, şikâyetçi olduklarına dair herhangi bir iz, delil, beyan, dosya kapsamında da ölçüm-analiz sonucunun bulunmadığını, K.T.Y. 157. md. kapsamında kazaya karışan sürücülerin anlaşmalı kaza tutanağı dışında beyanlarının, olay anını gösteren araç içi-dışı kamera görüntülerinin ve görgü tanıklarının bulunmadığı, dolayısıyla olayda etkili olabilecek başkaca unsurların bilinmediği, olay sonrasına ait fotoğraflamalar incelendiğinde; vaktin gündüz, hava ve görüşün açık, asfalt kaplama zeminin kuru olduğunun, görüşe engel bir durumun bulunmadığının görüldüğü, … plakalı otomobilin ön kesimleri ile önündeki … plakalı otomobilin arka kesimlerine çarptığının görüldüğünü, sürücülerin bir bütün olarak trafik kurallarına uymalarının mecburi olduğu, kurallara uyan sürücülerin kazaya sebep olma oranlarının oldukça düşük olduğu, değişen veya beliren şartlar, tehlikeler karşısında gösterecekleri tavırların ve davranış şekillerinin diğer bir sürücü tarafından önceden tahmin edilmesi güç olduğundan trafik kurallarının tümünün bir bütünlük arz ettiği ve özellikle trafik içinde diğer bir sürücünün yolun durumuna göre uygun zamanda ve biçimde olayları algılayıp, yorumlayarak tehlikeleri zamanında fark etmesi ve ona göre davranışını sergileyebilmesi için geliştirildiği, trafik kural ve kaidelerine uymanın kaza riskini önemli oranda düşürdüğü, hem kaotik sürücü tavırları, hem de genel trafiğin bünyesinde barındırdığı risk ve tehlikeler nedeniyle sürücülerin müteyakkız davranmaları, yola gereken dikkat ve özeni göstermeleri, hem kendilerinin hem de trafikte bulunan diğer sürücü, yolcu ve yayaların can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürmemek adına hız ve emniyetli takip mesafelerini ayarlayarak tedbirli davranmaları, genel trafiği tehlikeye düşürecek hareketlerden sakınmaları, yolu ve çevrelerini gereği gibi etkin şekilde kontrol etmeleri, olası kaza tehlikesini öngörerek etkili fren, uygun direksiyon manevrası vb.. önleyici etkili tedbirleri zamanında almaları gerektiği, gündüz vakti, görüşün açık olduğu, görüşe engel bir durumun bulunmadığı meskun mahalde dikkatli ve kontrollü davranan müteyakkız bir sürücünün önünde bulunan taşıtları fark edememesi, hızını ve takip mesafesini ayarlayamaması, çevresini gereği gibi kontrol edememesi, kontrollü ilerleyememesi, özenli davranıp olası kaza tehlikesini savuşturmak adına zamanında önleyici etkili fren, direksiyon manevra tedbirleri uygulayamaması için olumsuz bir neden bulunmadığı, bilindiği üzere T.C.K. 22/2 maddesinde; “taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi” şeklinde tanımlandığı, dikkatli, tedbirli ve kontrollü davranılması durumunda olayın önlenebilir nitelikte olduğu, kaçınılmazlık faktörünün, mücbir nedenin, taşıtlardan kaynaklı teknik arızanın, ıztırar halin söz konusu olmadığını, olay yerine sürücüler tarafından düz gelindiği, toplam iki taşıtın karıştığı ve bir çarpışmanın yaşandığı hadisenin yukarıda olay özetinde belirtildiği şekilde vuku bulduğu ve önlenebilir nitelikteki hadisenin meydana gelmesinde davalı sürücü …’nun dalgın, dikkatsiz, tedbirsiz ve özensiz davranarak hız ve takip mesafesini ayarlayamamasının, zamanında fren tedbiri uygulayamamasının, önüne aniden beklenmedik şekilde çıkması mümkün olmayan ve aynı istikamette ilerleyen diğer otomobilin arka kesimlerine çarpmasının tamamen etkili olduğu, karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemlerin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (K.T.K.) ve alınacak tedbirler ile ilgili olarak, gerekli görülen ve bunların uygulanmasına ait esas ve usulleri belirleyen Karayolları Trafik Yönetmeliği (K.T.Y.) ile belirlendiği, bunlara göre; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda; karayolu-trafik için, kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar, trafik-yayaların, hayvanların ve araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketleri, şerit-taşıtların bir dizi halinde güvenle seyredebilmeleri için taşıt yolunun ayrılmış bir bölümü olarak tarif edildiği (K.T.K. Mad. 3), sürücülerin, trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen kural, yasak ve zorunluluk veya yükümlülüklere uymak (K.T.K. Mad. 47/d), hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak, diğer bir aracı izlerken yukarıdaki fıkrada belirlenen durumları göz önünde tutarak güvenli bir mesafe bırakmak (K.T.K. Mad. 52/b,c), önlerinde giden araçları yönetmelikte belirtilen güvenli ve yeterli bir mesafeden izlemek (K.T.K. Mad. 56/c) zorunda olduğu, karayollarında, kamunun rahat ve huzurunu bozacak veya kişilere zarar verecek şekilde, özel amaçlarla keyfi veya kasıtlı davranışlarda bulunmak suretiyle yaya veya araç trafiğinin seyir emniyetini ihlal etmek veya tehlikeye düşürmek suretiyle tedbirsiz ve saygısız davranışlarda bulunmalarının ve araç sürmelerinin yasak olduğu (K.T.Y. Mad. 145/e), araç sürücülerinin trafik kazalarında arkadan çarpma hallerinde asli kusurlu sayıldığı (K.T.K. Mad. 84/d), olayda aksine davranarak sevk ve idaresindeki … plaka numaralı otomobil ile yolun icap ve şartlarına uygun olmayan bir hızla dalgın ve dağınık dikkatle seyir halinde olan, önündeki otomobil ile arasında olan emniyetli takip mesafesini korumayan, yolun ilerisini ve çevresini gereği gibi etkin şekilde kontrol etmeyen, önünde ilerleyen veya trafik gereği frenle yavaşlayan diğer otomobili dikkate almayan, tedbirsiz yaklaşmaya devam eden, tedbir alabileceği yeterli süre ve mesafesi mevcut olmasına rağmen zamanında fren tedbiri uygulamayarak ön kesimleri ile arka kesimlerine çarpan, dalgın, dikkatsiz, tedbirsiz, kontrolsüz ve özensiz davrandığı mütalaa edilen davalı sürücü …’nun %100 (yüzde yüz) oranında tamamen asli kusurlu olduğunu, sürücülerin, trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen kural, yasak ve zorunluluk veya yükümlülüklere uymak zorunda olduğu (K.T.K. Mad. 47/d), araçlarını zorunlu bir neden olmadıkça, diğer araçların ilerleyişine engel olacak şekilde veya işaretle belirtilen hız sınırının çok altında sürmeleri, güvenlik nedeni veya verilen herhangi bir talimata uyulması dışında, başkalarını rahatsız edecek veya tehlikeye sokacak şekilde gereksiz ani yavaşlamalarının yasak olduğu (K.T.K. Mad. 56/d), zorunlu haller dışında şehirlerarası karayolunu kullanan motorlu araçlarda araç cinsi gözetilmeksizin asgari hız sınırının 15 km/s, otoyollarda ise 40 km/s olduğu, olayda sevk ve idaresindeki … plaka numaralı hususi otomobil ile D100 karayolunun soldan ikinci şeridini takiben nizami şekilde düz seyir halinde iken arkasından gelen dalgın ve dikkatsiz sürücünün sadmesine maruz kaldığı anlaşılan, trafikte keyfen aniden durduğuna ve trafik güvenliğini tehlikeye düşürdüğüne dair veri bulunmayan, kazaya engel olabilmek adına alabileceği herhangi bir tedbir, kazada, dava konusu zararın doğmasında veya artmasında etkili herhangi bir rolü ve kural dışı ihmalkar davranışı olmadığı mütalaa edilen sürücü …’e atfı kabil kusur bulunmadığı, olayda başkaca kusurlu kişi, kurum, kuruluş bulunmadığı, tramer kusur değerlendirmesinin uygun olduğunu,
HASAR YÖNÜNDEN İNCELEME;
Hasarın kendisine ihbar edilmesi üzerine davalı … Sigorta A.Ş.’nin açtığı … numaralı hasar dosyasında görevlendirilen … … tarafından hazırlanan 04.11.2019 tarihli “Ekspertiz Raporu”nda; otomobilin 24.10.2019 tarihinde ….’da faaliyet gösteren anlaşmasız-yetkisiz … Auto Servis’te incelendiği, 100.535 km’de, onarım süresinin 7 iş günü, muallak hasarın 4.000,00 TL olduğu, sigortalı araç üzerinde yapılan incelemede polimer esaslı tamponun iç bükey kavitasyona maruz kaldığı, tampon üzerindeki enerji sönümlemesinin heterojen olarak kaldığı, çarpan aracın çarpma şekli ve ön kısmına göre iki aracın çarpma iz düşümlerinin puzzel yöntemine göre parçalarla karşılıklı örtüşmediği, araçta deformasyon dozaj uyumsuzluğunun açık sarih olduğu, kanaatinin olumsuz olduğu, değiştirilmesi gereken hasarlı parça ve malzemeler arasında 4.080,96 TL iken %20-816,19 TL iskontolu 3.264,77 TL bedel ile; arka tampon (2.966,62 TL), arka tampon demiri (905,86 TL), arka tampon braketi sağ (104,24 TL), arka tampon braketi sol (104,24 TL) bulunduğu, uygulanması gereken onarım ve montaj işçilikleri arasında 1.500,00 TL bedel ile; ayrıntıları belirtilmeyen onarım genel bulunduğu, toplam onarım bedelinin KDV hariç 4.764,77 TL-KDV dahil 5.622,43 TL olduğunun belirtildiğini, davacı tarafın davasına esas aldığı ve somut onarımı gerçekleştiren … Auto Servis-… tarafından davacı … … … adına düzenlenen 23.11.2019 tarih ve A-… numaralı “Fatura”da; yedek parça değişimi yapılmadığı, uygulanan işçilikler arasında 5.700,00 TL bedel ile; düzeltme-boya (arka panel 1.300,00 TL, arka havuz 850,00 TL, arka bagaj 850,00 TL, arka tampon 1.500,00 TL), onarım (bagaj menteşe 200,00 TL), sökme takma (arka bagaj 400,00 TL), elektrik (200,00 TL), döşeme sökme takma (arka bagaj 400,00 TL) bulunduğu, onarım bedelinin KDV hariç 5.700,00 TL, KDV dahil 6.726,00 TL olduğunun belirtildiğini, hasar ile ilgili uyuşmazlığın davalı … Sigorta A.Ş. tarafından eksper raporunda belirtilen hasarın uyumsuz olduğuna dair görüş dayanak gösterilerek tazmininin red edilmesinden kaynaklandığı, ancak aynı istikamette ilerleyen ve aralarındaki izafi hız farkına bağlı olarak arkadaki otomobilin ön kesimleri ile önündeki otomobilin arka kesimleri teması ve akabinde ilerleme hızı nedeniyle iç kesimlere sirayet edeceği, çarpışmaların şiddetini belirleyen en büyük faktörlerin hız, ivme ve kütle, hasarı belirleyen başlıca faktörlerin de çarpışan yüzeylerin mukavemet, malzeme ve tasarım özellikleri olduğu, kaza ve hasarlarda birçok parametrenin etkili olduğu kaotik ortamın söz konusu olduğu, aynı aracın aynı şekilde aynı yerlere çarptırılması durumunda dahi direksiyon sapmasındaki bir derece, hızdaki bir kilometre/saatlik değişikliğin dahi hasar karakterini değiştirecek etkiye sahip olduğu, fikir vermesi açısından farklı bir olayda benzer şekilde kazaya karışan araçların durumunun aşağıda gösterildiği, kompozit esaslı malzemeden imal edilmiş ve ana tasarım amaçları kaza anında değişik açılardan gelen darbeleri kısmen sönümleme olan tamponların esneme paylarının daha fazla olduğu, düşük hızlarda gerçekleşen darbe sonucunda elastik malzeme özelliğinden dolayı şekil değiştirse dahi eski konumuna geri dönebilmekte, nispeten daha yüksek hızlarda ise kalıcı şekil değiştirebildikleri, binek taşıtlar için Amerika standartlarında 4-8 km/saat hızda yapılan düşük hız testlerinde tampon ve otomobilin emniyet donanımlarında herhangi bir gözle görülür hasar oluşmasına dahi izin verilmez ve yüksek hız testlerinde 32- 48 km/saat hızlar kullanılır iken Avrupa standartlarında kullanılan ECE 42 standardında ise 15 km/saat hızda yapılan düşük hız testlerinde yer değiştirmesine, görünmeyen komponentlerinde hasar oluşmasına izin verildiği, yüksek hız testlerinde ise 35-38, 48-53 ve 56 km/saat hızlar kullanıldığı, bu nedenle onarım kolaylığı sağlaması amacıyla tampon bağlantılarında kaynak bağlantısı yerine cıvatalı bağlantılar kullanıldığı, ayrıca tampon performansına yönelik test ve araştırmalara göre, tampon malzeme kalınlığının 3 mm olması ağırlığını %38, maksimum ivmeyi %14,4, 4 mm olması ağırlığı %87, maksimum ivmeyi %34 oranında düşürdüğü, tamponun yüksek enerji absorbe etmesi emniyetinin daha yüksek olması anlamı taşıdığı, daha yüksek bir hızla ilerleyen ve belli ağırlığa sahip otomobilin önce en dış çıkıntısı olan ön tampon ile önündeki otomobilin arka tamponu ile temas yaşanması durumunda sahip olduğu kinetik enerjinin bir kısmının tamponlara aktarıldığı, bir kısmının da tampon bağlantı noktaları, tampon arkasında kalan civatalı veya kaynaklı kaporta aksamı ile sönümlendiği, meydana gelen hasarın niteliğine göre; çarpışmanın belli bir açı altında ve şiddetli yaşandığı, taşıtlar arasındaki hasarlı temas noktalarının yükseklikleri bakımından tamamen örtüştüğü, boya izleri kalıntılarının fotoğraflarda dahi görülebildiği, çarpan … plakalı otomobilin motor kaputu ucunun ezildiği, ön tamponunun sökülmesi durumunda gerçek hasar boyutunun anlaşılabilmesi mümkün iken inceleme gerçekleştirilmediği, teknik açıdan söz konusu hasarların, iz ve delillerin kazanın meydana geliş şekli ile tamamen uyumlu olduğu, olayın kaza tutanağına uygun şekilde gerçekleştiği, hasarsın tamamen kaza ile uyumlu, oluşması beklenen muhtemel hasarlardan olduğu, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından hasar tazminini reddetmesine dayanak olarak gösterdiği eksper raporuna katılmanın mümkün olmadığı, onarımın … Sigorta A.Ş.’nin anlaşmalı olmadığı, davacı tarafın seçtiği serviste ve inisiyatifinde tamamlandığı, hasarlı parçaların değişimi yerine onarım yoluna gidildiği, ekspertiz raporu ile farkın bundan kaynaklandığı, onarım aşamalarını gösteren fotoğrafların ibraz edildiğini, onarım gerçekleştiren özel tamirhanenin (… Auto Servis) …markasının yetkili servisi olmadığı, “TS8516 Tamir ve Bakım Servisleri” standardında hizmet verdiğine dair “… Hizmet Yeterlilik Belgesi”ne haiz olmadığı, davacı tarafa ait … plaka numaralı otomobilin onarım öncesi hasarlı parçalarının niteliklerini belirten herhangi bir teknik rapor veya tespit ile dosya muhteviyatında hasarlanan parçaların orijinal vasıfta olmadıklarına, işlem gören komponentlerin daha önce kalitesiz işlem gördüğüne dair veri bulunmadığı, varsayımların ancak ve ancak somut veriler olmadığında göz önüne alındığı, aksini gösteren herhangi bir belge sunulduğunda yeniden değerlendirilmek üzere onarımın orijinal parça değişimi ve kaliteli-garantili işçilik uygulaması ile gerçekleştirilmesinde bir sakınca bulunmadığının şimdilik kabulü gerektiğini, çarpma sırasında oluşan darbe enerjisinin gövde üzerinde gerilmelere sebep olacağı, bu gerilmenin gövde üzerine yayılarak ilerlemesini sağlamanın pasif emniyet ve daha az darbeye maruz kalmak açısından gerekli olduğu, dolayısıyla taşıtların kaynaklı monokok güvenlik kafesi yapısının pasif-aktif güvenlik seviyesini esasen belirlediği, takviyesiz düz metal levhaların daha kolay deformasyona uğradığı, taşıtın tasarımına bağlı olarak düşük hızlarda dış kaporta aksamlarında belirginleşen deformasyonların yüksek hızlarda pasif güvenlik kafesi elemanları tarafından sönümlendiği, yapısal davranışın dizayn, montaj, kalınlık, dinamik akma ve çekme mukavemeti şeklindeki malzeme özelliği ile belirlendiği, birbiri ile çelişen yüksek pasif emniyet ve düşük gövde ağırlığı ihtiyacının 450 MPa-1500 MPa aralığında değişen çekme mukavemetlerine sahip yüksek mukavemetli malzemelerin imalatını sağladığı, taşıt üretiminde genel olarak sıcak hadde yöntemiyle üretilen yapı çelikleri kullanıldığı, galvanizli ve ince sacların soğuk hadde yöntemiyle üretildiği, kapı, bagaj kapağı, motor kaputu gibi parçaların korumayı sağlayan kemer-direk, koruyucu bar, profil gibi takviyeler ile de desteklendiği, metalürjide temel kural olarak mukavemetin artmasıyla sünekliğin azalması ve dolayısıyla şekillendirilebilirliğin azalmasının hedeflendiği, fırında sertleşebilen çeliklerin, otomotiv imalatında preslerde kolayca işlenebilen düşük mukavemetli ve optimum olarak şekil verilebilen bir çelik grubu olduğu, presleme sırasındaki deformasyonun şekil verme sırasında işlem sertleşmesi ile sertleşmeye yol açtığı, metal malzemelerin yapısındaki elastikliğin, malzemenin esneklik ve sünekliğiyle ilgili istenilen bir özellik olduğu, plastikliğin ise malzemenin şekil değiştirebilme kabiliyetiyle ilgili olduğu, kaza esnasında şekil değiştirerek darbeyi sönümlemesi gerektiği, derecesine göre hasar düzeltilebileceği gibi parçanın yenisiyle de değiştirilebileceği, nispeten ince sacdan üretilen kaporta parçaları kaynak vb. ısıl işleme tabi tutulduğunda metalürjik yapısı etkilendiğinden hızlı paslanma veya çürümeye, kaza anında mukavemetinin azalmasına yol açabileceği, ergime sonucu iç gerilmeler ve çarpılmalar oluşabileceği, katılaşma sonucunda iç yapıda gevrekleşme gibi değişiklikler söz konusu olabileceği, malzeme bileşimine göre soğuma hızı kritik soğuma hızını aştığında genellikle 900°C’nin üstündeki bir sıcaklığa kadar ısınmış bölgelerde sert dolayısıyla kırılgan bir yapı meydana geldiği, kırılmaların daha çok bu bölgelerde oluştuğu, kaynak işleminde ısıdan etkilenmiş bölgede iç yapıdaki tane büyüklüğü değişiklik gösterebileceği, metal ve alaşımlarının faz diyagramlarına bağlı olarak ergime sıcaklığının altındaki sıcaklıklarda uygulanan farklı işlemlerle istenilen mekanik özellik ve iç yapıların elde edilmesinin ısıl işlem ile sağlandığı, TSE’nin TS 1112 standardında katı haldeki metal veya alaşımlara belirli özellikler kazandırmak amacıyla bir veya daha çok sayıda, yerine göre birbiri peşine zamanlanarak uygulanan ısıtma ve soğutma işlemleri olarak tanımlandığı, içyapı ve özellikler bakımından belirli bir durumu elde etmek üzere, malzemenin katılaşma sıcaklığının altında uygun sıra ve süre ile ısıtılıp soğutulması sırasında, ortamın etkisiyle çeliğin kimyasal bileşiminin değiştirildiği, işlemin ısıtma, ısıtılan sıcaklıkta bekletme ve soğutma gibi üç ana safhadan oluştuğu, uygulanan işlemin türüne göre, ısıl işlem sıcaklığı, bekletme süresi, ısıtma ve tutma hızı gibi parametrelerin değiştirildiği, ısıtma işlemin herhangi bir anında, ısıtılan parçanın merkezi ve yüzeyi arasındaki sıcaklık değerlerinin farklı olduğu, parça yüzeyi belirli bir sıcaklığa ulaştığında parçanın merkezi, parçanın boyutuna ve ısı iletme kabiliyetine bağlı olarak daha geç ısınacağından sıcaklığının daha düşük olduğu, aradaki sıcaklık farkının ısıl gerilmeler oluşturarak sonucunda parçanın çatlayabileceği, sıcaklık farkının ve ısıl gerilmelerin önlenmesi için, parçaya ısıtma sıcaklığının altında ara ön ısıtma uygulanarak daha düzenli ve homojen ısıtma sağlandığı, ayrıca ısıtma hızı azaltılarak da yüzey ve merkez arasındaki sıcaklık farkının da azaltılabileceği, galvanizli sacdan üretilmiş ve ısıl işleme tabi tutulmamış parçanın cıvata, perçin vb. ile tutturulması sonucu monte edilmesinde sakınca bulunmadığı, karoser mastikleri, asetoksi silikonlar, polimer macunlar, karoser yapıştırıcıları, izolasyon mastikleri, kıvrım yeri mastikleri, sac bileşim yerleri sızdırmazlık bandları gibi malzemelerin yüzeyler arasında boşluk olan veya olmayan değişik boyutlardaki parçaların onarım bölgelerinde toz, ses, titreşim, rezonans vb. olumsuzluklara mahal vermeden sorunsuz kullanılabildikleri, bağlantı noktalarında veya gövde yapısında çatlamaya mahal vermeden, kesme, kaynak işlemsiz, ısı tabancası ile sıcak hava üflenmesi, bakır zigzag tellerinin puntalanması, çektirme aparatları ile mekanik doğrultma işlemi uygulanarak normal boyut ve geometrilerine getirilebileceği, teknik açıdan tehlike arz edecek veya onarım kabul etmeyecek derecede belirginleşen hasar durumlarında sorumluluk almak istemeyen kurumsal veya basiretli onarım servislerinin olumsuz cevap verdiği, önemli olan hususun ilim, teknik, fen, teknik ve sanat kaidelerine uygun malzeme, yöntem ve kaliteli işçilik uygulanması olduğu, metal malzemenin ergime noktasına kadar uzun süre ısıl işleme maruz bırakılması gerekmediği, onarım kabul etmeyecek derecede değişmesi gerekirken parçaların onarılmaya zorlanması durumunda trafikte can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürme ihtimalinden bahsedilebileceği, bu tip parçaların taşıt üzerinde yakından incelenmesi gerektiği, pasif koruma vasfını azaltacak derecede parça kaybı veya mekanik deformasyon bulunmadığı durumlarda taşıtların tampon aksamlarının iç ve dış yüzeylerinde oluşabilecek yırtılma, kopma, çatlama gibi deformasyonların zımparalama, destek plastiği-örgü tel kaynatma, plastik eriği ile kapatma, ısıyla düzeltme, macunlama, astarlama, zımparalama, boyaya hazırlama, 2-3 kat boyama, 1-2 kat vernikleme, ince zımparalama, polisaj ile parlatma aşamalarından oluşan yöntem-malzeme kullanılarak onarım merkezlerinde onarılabileceği, , davacı tarafa ait otomobilin de arka tampon, arka panel, havuz sacı, bagaj kapağı gibi hasarlı parçalarının herhangi bir tehlikeye mahal vermeyecek nitelikte onarımın mümkün olduğu, parça değişiminin gerekli olmadığını, hasar ve onarım fotoğrafları incelendiğinde görülebildiği kadarıyla; hasarın esasen arka kesimlerinde etkili olduğu, sadmenin şiddetine, açısına, hızına, temas eden yüzeylerin katılığına ve yakın civarda bulunan komponentlerin yapısal ve malzeme özellikli davranışlarına bağlı olarak bagaj kapağı, arka panel, havuz sacı, arka tampon, arka tampon demiri vb. cıvatalı metal dış-iç kaporta, polikarbon komponentlerinden değişik derecelerde çökme, eğilme, ezilme, kırılma, çatlama vb. şeklinde etkili olduğu, sigorta şirketlerinin poliçe genel veya özel şartlarındaki bazı maddelere atıflar yaparak hasar durumunda parçaların vasıflarını orijinal olsalar dahi onarımı mümkün değilse eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlarda elde edilen parçalar ile öncelikli değiştirme hakkına sahip olduklarını belirttikleri, parçaların muadili, parça tedarik ve anlaşmalı servis sözleşmeleri bulunmasa dahi parçalarda ve işçiliklerde anormal düzeylerde (%30-%50-%70-%95) iskonto uygulayabildiklerinin gözlendiği, Türkiye şartlarında farklı farklı bedeller ile onarımlar mümkün ise de önemli olan hususun kullanılan parça ve uygulanan işçilik kalitesi olduğu, ilim, fen ve sanat kaidelerine uygun olmayan ve anahtar teslim adı altında bir takım alternatif onarım yöntemleri ile onarım maliyetleri düşürülmeye çalışılsa da onarımın yetkili servis veya benzer kalite ortamında gerçekleştirilmesi durumunda eşdeğer parça, yan sanayi parça veya anahtar teslim adı altında onarım yöntemleri prensip olarak uygulanmadığı, alternatif onarım yöntemleri ile kalitesiz, sertifikasız eşdeğer, çıkma parçaların kullanılması, ilim fen ve sanat kaidelerine uygun olmayan işçilik yöntemlerinin uygulanmasının risk taşıdığı, ayrıca imalatçı firmaların tüketiciye vermiş olduğu ve markadan marka değişmekle birlikte genellikle 2 yıl-6 yıl, 100.000 km-150.000 km genel, 3 yıl boya, 10 yıl-12 yıl anti korozyon-boya vb. garanti şartlarını olumsuz etkileyebileceği, dışarıdan bakıldığında estetik açıdan onarılmış görünse de gereği gibi birleştirilmeyen veya onarılmayan bir aksamdaki ayıp, macun ve boya nedeniyle kapatıldığından kontrolünün imkansızlaştığı, ses, titreşim, korozyon-çürüme başlangıcına neden olabildiği, onarım sonrası çıkan sorunlarda araç sahiplerinin karşılarında muhatap bulamadığı, ölüm, yaralanma veya sadece maddi hasarla sonuçlanan trafik kazalarında kazanın meydana gelişi ve sonuçları ile onarımda kullanılan yedek parça ve onarım kalitesi arasında illiyet bağı bulunduğunun tespiti hallerinde hem cezai hem de hukuki açıdan alternatif onarıma yönlendiren sigorta şirketinin, sigorta eksperinin, onarımı gerçekleştiren tamirhanenin, kendisi benimsemesi durumunda taşıt malikinin, eşdeğerliğe onay veren kurum veya kuruluşların sorumlu tutulabilecekleri, bilindiği üzere bir taşıtın gövde yapısının aktif ve pasif güvenlik donanımlarından oluştuğu, seyir dinamiğini etkileyen bir çok mekanik, pnömatik-hidrolik, elektrik ve elektronik donanım bulunduğu, yetkili servis, özel servis, yedek parça tedarikçileri ile internet ortamında yapılan araştırmalar neticesinde logolu orijinal vasıftaki parça bedelleri ile eşdeğer parça ile arasında yaklaşık %30, logosuz yan sanayi parça ile arasında %50-%80 civarında farklar bulunabildiği, anahtar teslim onarımlarda genellikle maliyeti %50-70 seviyelerinde düşürmek amacıyla yan sanayi veya çıkma parçalar tercih edildiği, uygulanan işçilik kalitesinin de özensiz ve oldukça düşük olduğunun tecrübe edildiğini,
DEĞER KAYBI YÖNÜNDEN İNCELEME;
otomobilin bagaj kapağı, arka panel, havuz sacı, arka tampon demiri, arka tampon vb. civatalı-sökülebilir takılabilir-kaynaklı dış-iç kaporta ve polikarbon komponentlerinden değişik derecelerde çökme, ezilme, deformasyon şeklinde vb. etkili olduğu, bünyesinde 4.000-5.000 adet kaynak noktası bulunan kaynaklı güvenlik kafesinin yapısını ve rijitliğini oluşturan önemli parçalarından olan şasi kollarına, taban sacına, direklere sirayet etmediği, üzerinde değer kaybı yaratacak nitelikte bagaj kapağı, arka panel, havuz sacı aksamlarına onarım ve boya işlemi uygulanarak fonksiyon ve estetik açıdan giderilebilir ölçüde olmasına rağmen özellikle uygulanan ısıl işlem, mekanik işlem, macunlama, zımparalama, taşlama ve boya işlemleri sonucunda fabrikasyon özellikleri, orijinal mukavemet, homojen boya kalınlık değeri dağılımı, ton ve işçilik kalitesi, korozyon direnci, gönye sağlanamayacağından normal şartlarda üzerinde değer kaybı oluşturacağı, kaliteli-garantili işçilik uygulansa dahi ikinci el piyasada satılacağı zaman pazarlık konusu ve imtina edilerek piyasa değerini hasarsız emsallerine göre kaybedeceği, dolayısıyla düşük fiyata satılması ve rağbet görmesinin beklenen muhtemel bir durum olduğu, davacı …’e ait … plaka numaralı taşıtın, … marka, … tipinde, 2013 model, gri renkli, (…) şasi numaralı, 06.01.2014 ilk tescil ve trafiğe çıkış-18.03.2019 davacı adına tescil tarihli, olay günü yaklaşık 5 yıl 10 ay yaşında ve 100.535 km’de olan, günde ortalama 48 km yol kat edilen, aynı trend ile kullanılmaya devam edilmesi halinde günümüzde yaklaşık 120.000 km seviyelerinde olabileceği değerlendirilen, 1598 cc hacimli, 77 kW gücünde, dizel yakıtlı içten yanmalı motora ve esasen elektronik olarak otomatikleştirilmiş hem manuel hem de otomatik kullanıma izin veren vites kutusu düzeneğine haiz (M1) sınıfı hususi otomobil olup dava konusu kazanın meydana geldiği 24.10.2019 tarihinde geçerli olan 2019 yılı Ekim ayı listesine göre (9-1115 marka-tip kod numaralı) …’ne esas kasko değerinin 121.857,00 TL, günümüzde ise 251.737,00 TL olduğunu, 22.06.2020 tarihli müzekkereye cevaben Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi tarafından hazırlanan 06.07.2020 tarihli yazı ve eklerine göre; otomobilin davacı tarafın malikliğinden önce …plaka numarası ile 2014-2018 döneminde … Ltd. Şti., 2018-2019 döneminde …, 2019 döneminde … adına tescilli olduğu, davacı adına 18.03.2019 tarihinde … plaka numarası ile tescil edildiği, dosya muhteviyatında hem plaka, hem şasi ve hem de motor numarası ile ayrı ayrı yapılan Tramer kaza kaydı sorgulaması sonucunu gösteren belgeler yerine sadece plaka numarası ile yapılan sorgulama sonuçlarının gönderildiği, buna göre daha önce, ZMS (Trafik) sigorta poliçesinden; 13.07.2015 tarihli, kasko sigorta poliçesinden; 04.04.2014, 11.04.2014, 27.01.2015, 04.02.2015, 31.01.2017, 02.02.2017 tarihli, olmak üzere toplam yedi adet kaza-hasar kaydı bulunduğunu anlaşıldığı, kayıtlara girdiği kadarıyla bu kazaları incelendiğinde sırasıyla;04.04.2014 tarihli birinci kazasında; çarpma olarak belirtildiği, kasko sigortacısı … A.Ş. tarafından … numaralı hasar dosyası açıldığı, hasar ve onarım ile ilgili herhangi bir belge ibraz edilmediği için mahiyetinin anlaşılamadığı, taşıt üzerinde değer kaybı yaratacak nitelikte olabileceği,11.04.2014 tarihli ikinci kazasında; çarpma olarak belirtildiği, kasko sigortacısı … A.Ş. tarafından … numaralı hasar dosyası açıldığı, hasar ve onarım ile ilgili herhangi bir belge ibraz edilmediği için mahiyetinin anlaşılamadığı, taşıt üzerinde değer kaybı yaratacak nitelikte olabileceği, 27.01.2015 tarihli üçüncü kazasında; çarpma olarak belirtildiği, kasko sigortacısı … A.Ş. tarafından … numaralı hasar dosyası açıldığı, hasar ve onarım ile ilgili herhangi bir belge ibraz edilmediği için mahiyetinin anlaşılamadığı, taşıt üzerinde değer kaybı yaratacak nitelikte olabileceği, 13.07.2015 tarihli dördüncü kazasında; çarpıma olarak belirtildiği, zms sigortacısı …a Şti. tarafından … numaralı hasar dosyası açıldığı, hasar ve onarım ile ilgili herhangi bir belge ibraz edilmediği için mahiyetinin anlaşılamamakla birlikte sürücülerin arasında tanzim olunan kaza tutanağına göre; saat 14:00 sıralarında …’de sürücüsü …’in idaresinde iken olay mahalli olan trafik ışık kontrollü dönel kavşak kesiminde kendisine yanan kırmızı ışığa rağmen ilerlediği esnada sağ yan ön kesimleri ile sağından yeşil ışıkta gelen sürücü …’ın idaresindeki … plakalı, … marka, Siena tipindeki otomobilin ön tampon kesimlerine çarptığı, …’de … kaza ihbar numarası ile işlem gördüğü, taşıt üzerinde değer kaybı yaratacak nitelikte olduğu, 04.02.2015 tarihli beşinci kazasında; cam kırılması olarak belirtildiği, kasko sigortacısı … A.Ş. tarafından … numaralı hasar dosyası açıldığı, hasar ve onarım ile ilgili herhangi bir belge ibraz edilmediği için mahiyetinin anlaşılamadığı, münhasıran cam kırılması olması halinde taşıt üzerinde değer kaybı yaratacak nitelikte olmadığı, 31.01.2017 tarihli altıncı kazasında; cam kırılması olarak belirtildiği, kasko sigortacısı … A.Ş. tarafından … numaralı hasar dosyası açıldığı, hasar ve onarım ile ilgili herhangi bir belge ibraz edilmediği için mahiyetinin anlaşılamadığı, münhasıran cam kırılması olması halinde taşıt üzerinde değer kaybı yaratacak nitelikte olmadığı, 02.02.2017 tarihli altıncı kazasında; cam kırılması olarak belirtildiği, kasko sigortacısı … A.Ş. tarafından … numaralı hasar dosyası açıldığı, hasar ve onarım ile ilgili herhangi bir belge ibraz edilmediği için mahiyetinin anlaşılamadığı, münhasıran cam kırılması olması halinde taşıt üzerinde değer kaybı yaratacak nitelikte olmadığı, aksini gösteren herhangi bir belge bulunmadığından ve sunulması halinde yeniden değerlendirilmek üzere şimdilik dava konusu 24.10.2019 tarihli kazasının üzerinde değer kaybı yaratacak nitelikteki beşinci kazası olduğunun, kaza tarihinde hasarlanan ve üzerinde değer kaybı yaratacak nitelikteki aksamlarının daha önce herhangi bir işlem görmediğinin, fabrikasyon orijinal vasıflarını koruduğunun şimdilik kabulü gerektiğini, taşıtlar ile ilgili olarak döviz kurundaki artışların, sıfır kilometreler kadar arz-talep dengesine göre de kısmen ikinci el fiyatlarını etkilediğinin bilindiği, artışın etkilerinin günümüzde de geçerliliğini koruduğu, ancak Türkiye şartlarında ikinci el piyasasının … … ülkelerinde olduğu şekilde somut analitik hesapla elde edilecek sonuçlara göre taşıt değerinin belirlendiği bir yapıda teşekkül etmediği, tam aksine yetmişli yıllardan itibaren bir kısım otomotiv firmalarının manipülasyonlarına maruz olduğu, bunun yanında bu durumun da etkisi ile alıcı psikolojisine dayalı ve tümüyle somut verilerden uzak ikinci el taşıt fiyatlarının piyasaya hakim olduğu, belirtilen ülke şartlarında; bir kısım insan için taşıtın bir ihtiyaçtan çok yatırım ve prestij aracı olarak görülmeye devam ettiği, bu nedenle farklı markaların teknik alt yapıları, motor ve aksesuarları birebir aynı olan, hatta ortak platform kullanan ve aynı bantta, aynı malzemeler ile imalatı gerçekleştirilen taşıtların farklı markalar altında üç misline yaklaşan fiyatlar ile pazarlanabildiği, bu durumun psikolojik etkenin hangi seviyede piyasayı değiştirebileceğini açıkça ortaya koyduğu, ülkemizde TSB tarafından hazırlanan, sigorta şirketleri ve devlet kurumları tarafından da kullanılan ve MTV’ne esas alınan taşıt değer listelerinin de farklı firmalara ait taşıtların değerlerinin tespiti konusunda gerek hesaplama metodu, gerek ise referans alınan kurumlar açısından eksiklikler ve hatalar içermesine rağmen mevcut şartlardaki en iyi referans olarak ortaya çıkması sebebi ile hesaplarda esas alınması zaruretinin hasıl olduğu, nitekim ihtiyaç duyulan bilirkişilik müessesesi ile sigorta sektöründe hazırlanan raporlarda da taşıt değerine esas olarak bu listeden ve rayiç değerinin belirlendiği yerler olarak ya internet siteleri ya da yetkili servislerden, ikinci el galerilerden yararlanıldığı, düzenlenen poliçelerde rayiç değer belirlerken sigorta şirketlerinin internet sitelerinden alınan asgari 3 adet teklifin ortalamasını rayiç değer olarak kabul ettikleri, benzer tipte hasarsız kabul edilen emsallerinin günümüzdeki rayiç değerin ortalaması belirlenerek, varsa eski hasarları nedeniyle olası değer kayıpları hesaplanarak ve kasko nispi oranından başvuruya esas kaza tarihinde rayiç değeri, piyasada talep görme oranı, talebe etki eden servise erişim, servis hizmeti alma ve parça temini hususları da saptanarak mümkün olan en doğru tespit yapılmaya çalışıldığı, söz konusu verilerin kamuya açık olduğu, istendiği zaman herkes tarafından tespit edilebilecek nitelikte oldukları, pazarlıklara açık şekilde ilanlarda görülen bedeller taşıtın o fiyata satılacağı anlamı taşımamakta olup rağbet görebileceği peşin satış değerleri için, pozitif veya negatif etkilerin bertaraf edilmesi amacıyla mümkün mertebe çok sayıda veri arasından ortalamalar alındığı, münhasıran asgari veya azami seviyelerdeki verilerin dikkate alınması durumunda ortalamalarının da hakkaniyetli genel ortalamadan daha düşük veya yüksek çıkacağının açık olduğunu, kasko değer listesinin, 1987 yılının Aralık ayından itibaren motorlu kara taşıtları sigortalılarının kasko poliçelerinin düzenlenmesinde yardımcı olmak amacıyla yayımlanmakta olup 26.12.1990 tarih ve 20737 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 17 Seri No’lu tebliğ ile Noterliklerde yapılan alım-satım ve taahhüt işlemlerine esas teşkil ettirildiği, kasko sigortası poliçelerde yazan kasko değeri rizikonun ne zaman gerçekleşeceği önceden bilinemeyeceği için yayımlanan listeye göre belirlenmiş referans bir değer olduğu ve aracın gerçek ikinci el değerini göstermediği, bazen araçların piyasa değerleri ile kasko değer listesi çok yakın olmasına rağmen, bazen de listedeki değeri piyasanın üstünde veya altında kalabildiği, bu farkın nedeninin, ülkemizde oluşan çeşitli gelişmelerin (ekonomik ve siyasi alanda olan gelişmeler, faiz ve döviz fiyatlarında oluşan dalgalanmalar, otomotiv sektörüne yeni vergilerin gelmesi veya oranların değişmesi, otomotiv firmalarının uyguladıkları satış kampanyaları, arz-talep dengeleri, ekonomik durgunluk, 0 km araçların aşırı zam görmesi vb..) bazı dönemlerde ikinci el oto piyasasında dalgalanmalara yol açabilmesinden kaynaklandığı, kasko değerleri araçtaki tüm parçaların toplamı alınarak yapıldığı için çoğunlukla rayiç değerden yüksek çıkmakta birlikte, eşit veya daha düşük çıktığı durumların da söz konusu olabildiği, tamamen benzer araçların ikinci el değerlerinin ise daha önce kaza geçirip geçirmediği, eğer geçirdiyse araçta meydana gelen hasarın durumu ve buna bağlı olarak yapılan onarım amaçlı işlemlerin kalitesine (şasisinin zarar görüp görmediği, orijinal parça kullanılıp kullanılmadığı vb..), üzerinde değer kaybı meydana gelip gelmediği, kaporta aksamları ve boya dış görüntüsüne, motor, yürüyen ve aktarma organlarının durumuna (fazla kilometre yapıp yapmadığı, bakımlarının eksik olup olmadığı vb..) ve iç aksamların durumuna (koltuklar, döşemeler, ön konsol vb..), kullanım şekline bağlı olarak değişiklik gösterebildiği, internet siteleri, günlük gazetelerin seri ilan sayfaları, açık oto pazarları ve galeriler, ticari araç pazarları ve ikinci el alım-satımı yapan şirketlerden alınan listeler gibi kaynaklarda yapılan araştırmalar ışığında belirlendiği, olay üzerinden belli bir süre geçtiği için geçmişe dönük net ve sağlıklı şekilde ikinci el rayiç bedel araştırması yapılabilecek veri tabanının günümüzde mevcut olmadığı, kamuya açık internet sitelerinde hasarsız (boyasız-değişensiz) oldukları beyan edilen emsallerinin ikinci el piyasa değerinin ilgili filtrelemeler ile (2013 model, 100.000 km-150.000 km vb.) pazarlığa açık şekilde günümüz koşullarında;
www.sahibinden.com sitesinde; asgari 219.500,00 TL-azami 310.000,00 TL aralığında satışa sunulduğu,
www.arabam.com sitesinde; asgari 219.500,00 TL-azami 245.000,00 TL aralığında satışa sunulduğu,
web.archive.org sitesinde; olay tarihine ulaşılabilen uygun ilana rastlanılmadığı,
www.arabaliste.com sitesinde; olay tarihine en yakın dönemde 110.000,00 TL, 112.000,00 TL, 113.850,00 TL, 125.000,00 TL bedeller üzerinden satışa sunulduğu;
İkinci el araba ilanlarında ilan sahiplerinin pazarlık payı bırakarak piyasa değerinin biraz üzerinde rakamlar verebildikleri, ilanlarda marka, tip, model yılı ve kilometresine muadil olan taşıtların fiyatlarını gören diğer araç sahiplerinin bu rakamları baz alarak piyasanın gerçeklikten bir parça uzaklaşarak biraz yükselebileceği, bazen de tam tersi durumların söz konusu olabileceği, nakit paraya ihtiyacı olan ve aracını acilen satmak isteyen bir araç sahibinin değerinin çok altında bir rakamla ilan verebileceği, etik olmamasına rağmen bazen web sayfasının ziyaretçi sayısını arttırmak için gerçek fiyatının çok altında bir rakamla verilen bir ilanın kısa sürede yayılarak internet kullanıcıları arasında paylaşılıp söz konusu web sayfasının ziyaret trafiği arttırılarak arama motorundaki sıralamasının yükseltilebileceği, bu nedenle artan veri sayısı ile ortalamanın alınmasının söz konusu sakıncaları minimize ettiği, bu cihetle yukarıdaki veriler ışığında hasarsız emsallerinin günümüzde asgari 219.500,00 TL-azami 310.000,00 TL aralığında, en düşük ve en yüksek değerler elendiğinde asgari 235.000,00 TL-azami 260.000,00 TL aralığında değiştiği, ortalama 247.500,00 TL, segmentine göre makul düzeyde pazarlık payı dikkate alınarak indirim uygulandığında rağbet göreceği peşin rayiç bedelinin günümüzde 245.000,00 TL civarında olduğu, kasko değeri ile ikinci el piyasa değeri arasında %2,67 nispi oran bulunduğu, olay tarihinde de 118.500,00 TL olduğu, sıfır kilometre taşıtlarda uygulanan ve 01.11.2018 tarihinde başlayan %15 oranındaki ÖTV indiriminin 30.06.2019 tarihinde sona erdiği, sıfır kilometre taşıtların ucuzlaması ile birlikte doğal olarak ikinci el piyasa bedellerine de yansıyarak düşmelerine neden olduğu, taşıtların sektörde pazarlanabilirlik özelliklerine göre değişmekle birlikte … plakalı numaralı otomobili diğer emsallerine nazaran üst segmente yaklaştıran, öne çıkaran veya alt segmente yaklaştıran ayırıcı belirgin değişik bir özelliği bulunmamakla birlikte belli bir negatif ve pozitif band aralığı içerisinde pazarlanabilmesinin mümkün olduğu gerçeğinden hareketle olay tarihinde yakın veriler de dikkate alındığında hasarsız emsallerinin ortalama 118.000,00 TL civarında olduğu, hasar dosyaları ibraz edilmediği için net olarak bilinememekle birlikte geçmişinde üzerinde değer kaybı yaratacak nitelikte kazalara karışmış olması nedeniyle de teknik açıdan takdiren %11 oranında değer kaybına uğramış halde 105.000,00 TL civarında kabulünün uygun olduğu, sektörde değer kaybı raporlarında ZMS Genel Şartlar ekinde bulunan ve SED İcra komitesi tarafından sigorta eksperlerine yönelik hazırlanan değer kaybı hesaplama yöntemi ile ayrıca yetkili acentalarından veya galerilerden şifahen alınan hasarsız ve onarılmış haldeki piyasa rayiç değer araştırma yönteminin çok sık, Almanya kökenli ve farklı esaslara (rayiç değer, onarım bedeli, yaş, piyasa araştırma vb.) dayalı değişik modeller (başlıca Merkantil, Ruhkopf-Sahm, Halbgewachs, Hamburg, Bremen, Heintges, BVSK gibi) nadiren kullanılmakta olduğu, farklı farklı değer kayıpları telaffuz edilebildiği, değer kayıplarının aracın içinde bulunduğu segmentine, rayiç değerine ve fabrikasyon özelliğini kaybetmesine bağlı olarak onarım bedellerinin üzerinde çıktığı durumların da söz konusu olabildiği, değer kayıplarının rayiç değer ve hasar bölgeleri ile doğrudan ilgili ve teknik hususlar olduğu, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren, ancak yasal dayanağı bulunmadığı ve yasal dayanağının bulunmadığının kanun koyucu tarafından fark edilmesi üzerine bu yasal boşluğun giderilmesi amacıyla 14.04.2016 tarihinde kabul edilerek 26.04.2016 tarih ve 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yayım tarihinden itibaren yürürlüğe giren 6704 sayılı kanun ile birlikte 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun dört maddesinde önemli değişikliğe gidilerek 3. madde ile KTK’nun 90. maddesinin “MADDE 90-Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11.1.2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır” şeklinde değiştirildiği, T.C. Danıştay 15. Dairesi’nin; 2015/5277 Esas ve 04.10.2016 tarihli, 2017/2261 Esas, 17.01.2018 tarihli, T.C. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 2017/176 İtiraz no kapsamında 23.02.2017 tarihli kararları ile ZMS Genel Şartları ile ekinde yer verilen “ana iskelet ve şaside hasar olmaksızın, vidalı parçalarda yapılan onarım/değişim ile giderilebilen hususların, kısa süreli kiralık araçlar, taksi, dolmuş, uzun süreli (bir yıl veya daha uzun) kiralık araçlarda eksper tarafından hesaplanan değer kaybının %50’si yani yarısı trafik sigortasından ödenmeyecektir, sigorta şirketi tarafından ödenecek değer kaybı tutarı, maddi teminat limitinin %15’ini aşamaz, kaza tarihi ile ihbar tarihi arasında araç üzerinde mülkiyet değişikliği olan araçlar ile ilgili talepler” gibi düzenlenme maddelerinin yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 20.03.2020 tarih ve 31074 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak 01.04.2020 tarihinden itibaren yürürlüğe giren ve yürürlüğe girdiği tarihten sonra akdedilen sözleşmelere uygulanacak genel şartların belirtildiği “Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şarlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Genel Şartlar”da; tekerlekli/paletli ve zırhlı toplumsal müdahale araçları, belediye otobüsleri, yol süpürme araçları, itfaiye araçlarındaki hasar sebebiyle yapılan değer kaybı talepleri ile yabancı plakalı araçların Türkiye’de karıştığı kazalarda yabancı plakalı araçlar için yapılan değer kaybı taleplerinin teminat dışında kaldığı, araçta meydana gelen maddi hasarın, aracın rayiç bedelinin %2’sinin altında kalması halinde değer kaybı tazminatının araçta meydana gelen maddi hasar tutarını aşamayacağı diğer hususlarla belirtilerek yeni bir formülün derç edildiğinin görüldüğü, Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından … plaka numaralı otomobil için düzenlenen … numaralı ZMS (Trafik) Sigortası poliçesinin tanzim tarihinin 18.04.2019, kaza tarihinin 24.10.2019 olduğu, yeni genel şartların yürürlüğe girdiği 01.06.2015 tarihinden sonrasına, son genel şartların yürürlüğe girdiği 01.04.2020 tarihinden öncesine ait olduğu, mini onarım ile giderilebilen basit kaporta, plastik tampon/parça onarımları, cam, radyo/teyp, lastik, hava yastığı, jant, mekanik, elektrik, elektronik ve döşeme akşamı hasarlarının değer kaybına neden olmadığı, K.T.K. 95. maddesinin; “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir”, 111. maddesinin ise; “Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir” şeklinde olduğu, 09.10.2020 tarih ve 31269 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın 2019/40 E., 2020/40 K., 17.07.2020 tarihli kararı ile; Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, Genel Şartlar ekinde bulunan formülasyonun esasen gerçek zararı belirlemediği, akademik bir bilimsel temeli olan matematiksel ve istatistiksel bir modele dayanmadığı, YARGITAY yerleşik içtihatlarının (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/6777 E., 2015/14003 K., 14.12.2015, tarihli ilamı; “… eksik inceleme ve hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verilemez. Bu durumda mahkemece, rapor düzenleyen makine mühendisi bilirkişiden ek rapor alınması; ya da araç değer kaybı konusunda hesap yapmaya ehil, İ.T.Ü. ve Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyeti gibi kurum veya kuruluşlardan seçilecek hasar konularında uzman bilirkişi (makina mühendisi) veya bilirkişi kurulundan … rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. …”, 2016/8413 E-2017/2167 K-28.02.2017, 2016/7288 E-2017/533 K-25.01.2017, 2016/6676 E-2016/947 K-19.09.2016, 2016/3830 E-2016/6857 K-06.06.2016, 2016/3290 E-2016/6163 K-23.05.2016, 2016/1799 E-2016/6151 K-23.05.2016, 2016/1741 E-2016/5631 K-09.05.2016, 2016/743 E-2016/5277 K-02.05.2016, 2015/18390 E-2016/4603 K-12.04.2016, 2015/18700 E-2016/4193 K-04.04.2016, 2014/15955 E-2014/13034 K-30.09.2014,…,Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2013/11360 E-2014/12431 K-12.05.2014,…) değer kayıplarının İ.T.Ü. veya K.G.M. Fen Heyeti tarafından incelenmesi ve aracın modeli, markası, kaza tarihindeki yaşı, kilometresi vs. gibi hususlar göz önünde bulundurularak kaza tarihi itibariyle serbest piyasadaki 2. el piyasa rayiç değeri (hasarsız haliyle) ile aracın hasarı onarıldıktan sonraki haline göre serbest piyasadaki 2. el piyasa değeri arasındaki fark (aradaki farkın değer kaybı olarak kabul edilmesi) yöntemi ile gerçek zararın belirlenmesi yönünde olduğu, Açıklanan teknik detaylar dışında hukuki değerlendirmeye muhtaç olan hususlar doğrultusunda değer kaybı zararının her iki yöntem ile değerlendirilerek Sayın Mahkeme’nin takdirlerine sunulması gerekliliği hasıl olduğu, bu cihetle; Sigorta eksperlerinin kullanması için ZMS Genel Şartları Eki’ne derç edilen formülasyon uygulandığında; rayiç değeri 105.000,00 TL, kilometresi 100.535 km, kaynaklı ana parçalarda değişim (T1=0,00 TL), kaynaklı ana parçalarda düzeltme (arka panel-takdir 2-1.470,00 TL, havuz sacı-takdir 2-1.470,00 TLT2=2.940,00 TL), (T1)-(T2) haricinde olan parçalarda düzeltme-değişim (düzeltme:bagaj kapağı-1 adet-1.260,00 TLT3=1.260,00 TL), boya uygulanan aksam (bagaj kapağı, arka panel, havuz sacı-takdir 2,5 adet-1.968,75T4=1.968,75 TL) olmak üzere toplam 6.168,75 TL, kilometre tenzilli 2.651,12 TL olarak hesaplandığı, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları doğrultusunda; aracın özellikleri de dikkate alınarak genel durumu, uğranan hasarın derecesi, uygulanan onarımın mahiyeti gereği gibi teknik olarak izah edilerek yapılan piyasa araştırması sonucunda, kaza tarihi itibariyle serbest piyasadaki 2. el piyasa rayiç değerinin (hasarsız hali) ile aracın hasarı onarıldıktan sonraki haline göre serbest piyasadaki 2. el piyasa değeri aralarındaki fark olan mutlak değer kaybının ortalama 7.000,00 TL olarak belirginleştiğinin tespit edildiği, Sayın Mahkeme tarafından kurumsal yapısı nedeniyle Audi markasının Türkiye genel distribütörü olan … Otomotiv Servis ve Tic. A.Ş.’ne, yetkili bayilerinin ikinci el birimlerine, …, … Derneği (…) veya … vb. yazılacak müzekkereler ile değer kaybının ayrıca öğrenilebilir nitelikte olduğu,
MAHRUMİYET KAYBI YÖNÜNDEN İNCELEME;
Hasarlı araçların onarım süreleri yedek parça stok durumuna, tedarik süresine, servisin iş yoğunluğuna bağlı olarak değişim gösterebilmekte ise de davacı tarafa ait … plaka numaralı otomobilin evrensel ilim, teknik, fen ve sanat kaidelerine uygun şekilde onarımı için 2 günü sigorta ve ekspertiz prosedürleri, 6 günü özel tamirhane ortamında onarım için olmak üzere 8 gün yeterlidir. Davacı tarafın vekili tarafından fatura tarihi esas alınmasına rağmen faturaların her zaman düzenlenmesi mümkün olup işlemlerin uzamasından münhasıran ihmali veya hizmet kusuru bulunan kişi veya firmaların sorumlu tutulabileceğini, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2008/2243 E., 2008/4182 K. sayılı ilamı; “… BK’nun 105. maddesine göre, bir şeyin kısmen hasar görmesi halinde, kullanılamamasından doğacak zararlar sorumlu kişiden talep edilebilir. Motorlu araç zarar görmüş ise, aracın kullanış amacına göre araçtan mahrumiyet zararı belirlenmelidir. MK’nun 6. maddesine göre, herkes iddiasını ispat etmek zorundadır. Mahkemece, davacının araç mahrumiyeti nedeniyle kazanç kaybına ilişkin delilleri sorulmalı, ne iş yaptığı belirlenmeli, evi ile işyeri arasındaki uzaklık dikkate alınmalı, aracı ile gidip gelmesi halinde yapacağı zorunlu giderler (yakıt gideri gibi) belirlenecek zararından indirilmelidir. Açıklanan konularda gerektiğinde bilirkişiden rapor (veya ek rapor) alınmalıdır. Araç mahrumiyetine ilişkin delil sunulamaması halinde BK’nın 42. maddesi uyarınca mahkemece hakkaniyete uygun bir bedel tayin ve takdir edilmeli, sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Araç mahrumiyetine ilişkin delil sunulamaması halinde BK’nun 42. maddesi uyarınca mahkemece hakkaniyete uygun bir bedel tayin ve takdir edilmeli, sonucuna göre karar verilmelidir”, … E., … sayılı ilamı; “… kazanç kaybı belirlenirken, davacının aracını çalıştırmaması nedeniyle zorunlu giderleri olan yakıt ve amortisman vs. masrafları yapmadığı dikkate alınarak bu miktarın mahsubu ile net kazanç kaybının tespit edilmesi gerekir. …”, E. 2016/8521, K. 2017/6906, T. 06.06.2016 tarihli ilamı; “… aracın pert olduğunun araştırılması durumunda ise asıl davalılar-karşı davacıların aynı model ve yaşta, aynı özellikleri taşıyan yeni bir aracı satın alması için geçecek makul süre belirlenerek”, E. 2016/4790, K. 2017/7260, T. 13.06.2016 tarihli ilamı; “… aracın pert sayılması durumunda, davacının onarımı ekonomik olmayan araç yerine, emsal nitelikte yeni bir araç alması için geçecek süre belirlenip, bu süreye tekabül eden araç kiralama bedelinden, bu süre içinde davacının yapması gerekli zorunlu giderler (yakıt masrafı v.s.) tenzil edilerek hesap yapılması için konusunda uzman bilirkişiden rapor alınması ve davacının araç mahrumiyeti zararına bu şekilde hükmedilmesi gerekirken …”, 2016/13822 E., 2017/10397 K. ve 13.11.2017 tarihli ilamı; “… davacı aracının hasarlandığı ve tamir gördüğü süre zarfında davacı yanca kullanılamadığı sabittir. Bu durumda aracın tamir süresi içinde oluşacak gelir kaybı değil, makina mühendisi bilirkişice, davaya konu kaza sebebiyle araçtaki hasarın giderilmesi için gereken makul onarım süresinin belirlenerek kazanç kaybının belirlenmesi gerekirken serviste kaldığı 70 gün üzerinden kazanç kaybının belirlenmesi doğru olmamıştır. Davacının gelir kaybının hesaplanması yönünden, günlük net kazancının tespiti hususunda seçilecek uzman bilirkişi marifetiyle davacının yaptığı işle ilgili ticari defter, belge, faturalar ile vergi kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak davacının yapmak zorunda olduğu zorunlu giderler dışında aracın çalıştırılmasından kaynaklı amortisman, yakıt vb. giderler de düşüldükten sonra günlük net kazancının ne kadar olacağı hususunda tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek gerekçeli, ayrıntılı, denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. …”, … E., … K. ve 23.10.2019 tarihli ilamı; “… Fatura tarihi kaza tarihinden sonraki bir tarihi taşıyabilir. Bu durumda mahkemece, davacıya ait aracın mevcut hasarına göre makul tamir süresinin ne olduğu, belirlenen makul tamir süresi içinde emsal nitelikteki bir aracın (davacı tarafından kaza olmasaydı dahi yapılması gereken yakıt vs. gibi zorunlu giderler indirildikten sonra) kiralama ücretinin miktarı ve çekici ihtiyacı konularında ayrıntılı, açıklamalı ve denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. …” … şeklindedir.
Dosya münderecatında davacı tarafından araç mahrumiyeti nedeniyle başka bir araç kiralandığına dair kiralama sözleşmesi, fatura, taksi kullandığına dair fatura vb. herhangi bir somut belge ibraz edilmemiştir. Katalog verilerine göre 100 km yakıt tüketimi, şehir içi 4,4 lt, şehir dışı 3,6 lt, birleşik 3,9 lt civarında olduğu, stasyoner laboratuvar ortamında yapılan ölçümlere dayalı olduğundan değişik gerçek yol şartlarında yük, yol, hava, kullanım tarzı vb. ortalama %50 seviyelerinde artış gösterebildiklerinden 6,0 lt/100 km tüketim değerinin kabulünün uygun olduğu, günde yaklaşık ortalama 50 km yol kat edildiğinin kabulü durumunda otomobil için (İstanbul ilinde 2019-Ekim döneminde 1 lt dizel yakıt=6,50 TL civarında), 8 gün mahrumiyet dönemi boyunca, 400 km’de yaklaşık 24 litre yakıt~160,00 TL tasarruf sağlayacağı, ancak araç kiralamalarda yakıt masrafının da kiralayana ait olduğu, ayrıca kısa dönemde de bakım vb. amortismanın etkisi olmayacağını, bilindiği üzere uzun süreli kiralamalarda kira bedellerinin düşmekte, saatlik veya günlük kiralarda ise nispeten yükselmekte, ayrıca mevsim sezonlarına bağlı olarak farklılıklar gösterebilmektedir. Alt orta sınıf-C segmentte yer alan emsal bir otomobilin olay tarihinde günlük ortalama 150,00 TL bedel ile kiralanabilmesinin mümkün göründüğü, 8 gün mahrumiyet boyunca uğranacak net zararın (8 günx150,00 TL=) 1.200,00 TL olacağını,
SİGORTA YÖNÜNDEN İNCELEME
Davalı malik … ’a ve dava dışı malik … ‘a ait … plakalı 2013 model … marka, … … tipi hususi araç; davalı … Sigorta A.Ş. tarafından, dava konusu 24.10.2019 kaza tarihini de kapsayan 25.04.2019-25.04.2020 tarihleri arasında geçerli olan … no.lu ZMS/Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalı edildiğini, kaza tarihi itibariyle poliçenin araç başına maddi teminat limiti 39.000,00 TL olduğunu, Trafik Sigortası Genel Şartlarının A.3/m maddesi gereğince; dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat talepleri sigorta teminatı dışında olup, kazanç kaybı dolaylı zarar olarak kabul edilmekte olduğunu, aracın tamir süresince çalışamaması nedeniyle oluşan kazanç kaybı trafik sigortası teminatı dışında ise de, araçta meydana gelen değer kaybı gerçek zarar kalemleri arasında olup ZMS/Trafik Sigorta Poliçesi teminatına dahil olduğunu ve mevcut Yargıtay Kararları da aynı görüşte olduğunu, davalı … Sigorta A.Ş. Sayın Mahkemeniz tarafından takdir edilecek değer kaybının ve diğer davalı araç maliki … ise 1.200,00 TL kazanç kaybının ödenmesinden sorumlu bulunduğunu, … plaka numaralı otomobil sürücüsü davalı …’nun %100 (yüzde yüz) oranında tamamen asli kusurlu olduğu, … plaka numaralı otomobil sürücüsü davacı …’in kusursuz olduğu, Davacı …’e ait … plaka ve (…) şasi numaralı otomobilin yetkili servis haricinde serbest piyasada fen ve sanat kaidelerine uygun şekilde kadri maruf, haddi layık onarım bedelinin; KDV hariç 5.600,00 TL-KDV dahil 6.608,00 TL, iskontolu halde olduğu, KDV hariç 5.320,00 TL-KDV dahil 6.277,60 TL olduğu, iskonto hususunun Sayın Mahkemenizin takdirleri olduğu, aralarında misli fark bulunmayan KDV hariç 5.700,00 TL-KDV dahil 6.726,00 TL tutarındaki onarım faturasının uygun olduğunu, davacı …’e ait … plaka ve (…) şasi numaralı otomobilin üzerinde meydana gelen değer kaybı zararının; ZMS Genel Şartları Eki’ndeki formülasyona göre 2.651,12 TL, Yargıtay içtihatlarına göre 7.000,00 TL olduğu, hangi değerlendirmenin esas alınacağın Sayın Mahkemenizin takdirleri olduğunu, davacı …’e ait … plaka ve (…) şasi numaralı otomobilin otomobilin onarımı için yeterli olan 8 gün boyunca mahrumiyeti nedeniyle uğranacak zararın günlük 150,00 TL’den toplam 1.200,00 TL olduğunu, davalı … Sigorta A.Ş. Sayın Mahkemeniz tarafından takdir edilecek değer kaybının ve diğer davalı araç maliki … ise 1.200,00 TL kazanç kaybının ödenmesinden sorumlu bulunduğunu…” mütalaa ettikleri görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler … ve … marifetiyle hazırlanan 29/05/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda; ”…Taraf vekillerinin itirazlarının esasen tespit edilen tazminat bedellerine yönelik olduğu, kök raporun sunulmasından sonraki süreçte dosya muhteviyatına incelemesi yapılan belgeler haricinde başkaca değişik belge ibraz edilmediğinin görüldüğü, Kök raporda belirtildiği üzere; davacı tarafa ait … ile … plakalı otomobillerin karıştığı trafik kazasının 24.10.2019 tarihinde meydana geldiği, Tramere ihbarının aynı gün yapıldığı, 25.10.2019 tarihinde ilk kez işlem görerek 28.10.2019 tarihinde ilgili sigorta şirketlerinin kusur oranında mutabakat sağladıkları, bu süreç işlerken … plakalı otomobil üzerinde ekspertiz incelemesinin 24.10.2019 tarihinde ve onarımı gerçekleştiren … Auto Servisi’nde yapıldığı, ön rapor kayıt tarihinin 24.10.2019, kesin rapor kayıt tarihinin 04.11.2019 olduğu, fatura tarihinin 23.11.2019 olduğu, kaza tarihi ile onarım faturası arasında 30 takvim günü bulunduğu, kök raporun mahrumiyet kaybı bölümünde tartışıldığı üzere meydana gelen hasarın niteliğine göre 2 günü sigorta ve ekspertiz prosedürü, 6 günü onarım için olmak üzere toplam 8 günün onarım için makul ve yeterli olduğu, otomobilin kaza tarihinden itibaren somut onarımı gerçekleştiren tamirhanede bulunduğu, tamirhanenin ödemeler için doğal olarak sigorta prosedürlerinin tamamlanmasını beklemiş olabileceği, onarımda herhangi bir yedek parça değişimi söz konusu olmadığından parça bekleme, tedarik vb. süre kaybının söz konusu olamayacağı, davalı sigorta şirketinin red kararını ne zaman tebliğ ettiği bilinmemekle birlikte muhtemelen bu karar sonrası davacının kendi imkanları ile onarıma başlatarak tamamlandığı, aradaki 22 günlük gecikmenin teknik açıdan hangi tarafın ihmalinden kaynaklandığı net olarak anlaşılamamakla birlikte davalı sigorta şirketinin aksiyonlarından meydana gelebileceği, diğer davalıların makul onarım süresi dışındaki gecikmede aktif rol oynadıklarına dair kanaat hasıl olmadığı, onarımı gerçekleştiren … Auto Servisi’ne yazılacak müzekkere ile geçen sürecin öğrenilebilir nitelikte olduğunu, sigorta şirketlerinin ASU veya ATU sözleşmeleri kapsamında anlaştıkları parça tedarik veya işçilik iskontolarının ZMS (Trafik) poliçe sözleşmelerinin tarafı olmayan mağdur üçüncü kişileri bağlayıcılığı bulunmadığı, yedek parçalarda %10, işçiliklerde %5 seviyelerindeki iskontoların her vatandaşa uygulanabilecek makul seviyelerdeki iskonto oranları olduğu, sigorta şirketinin red ettiği somut onarımın anlaşmalı olmadığı bir serviste tamamlandığı, Yargıtay içtihatlarına göre yedek parça ve işçilik bedellerinin rayiç değerinde iskonto uygulanmaması gerektiği, K.T.K. 95. maddesinin; “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir” şeklinde olduğunu, onarımı gerçekleştiren özel tamirhanenin “TS8516 Tamir ve Bakım Servisleri” standardında hizmet verdiğine dair “… Hizmet Yeterlilik Belgesi”ne haiz olmadığı, Türkiye genelinde 68.500 hasar onarım servisi bulunduğu ve bunlardan sadece 129’unun TSE belgesine haiz olduğu, belgesizliğin ilim, fen ve sanat kaidelerine aykırı ve ucuz işçilik uygulanacağı anlamı taşımadığı, otomobilin ikinci el piyasa değeri belirlenirken marka, model, özellikleri, kilometresi değerlendirilerek kaza tarihinden daha önceki kazaları nedeniyle değer kaybına uğramış halde 105.000,00 TL olduğunun tespit edildiği, kamuya açık verilerin gizli olmadığı, isteyen herkes tarafından görülebileceği, trafik ve kasko sigorta poliçelerinden sırasıyla 04.04.2014, 11.04.2014, 27.01.2015, 04.02.2015, 13.07.2015, 31.01.2017, 02.02.2017 tarihlerinde olmak üzere kayıtlara girmiş toplam 7 adet kaza-hasar kaydı bulunduğu, kayıtlara girmeyen hasar durumunun bilinmediği, bilinen kazalarının 3 adedinin cam hasarı ile ilgili, diğerlerinin çarpma şeklinde gerçekleştiği, hasar dosyalarının ibraz edilmediği, dava konusu 24.10.2019 tarihli kazasının üzerinde değer kaybı yaratacak nitelikteki beşinci kazası olduğunun, kaza tarihinde hasarlanan ve üzerinde değer kaybı yaratacak nitelikteki bagaj kapağı, arka panel, havuz sacı aksamlarının daha önce herhangi bir işlem görmediğinin, fabrikasyon orijinal vasıflarını koruduğunun kabulü gerektiği, araçların kilometresinin yüksek olmasının ikinci el piyasa değerleri üzerinde etkisi bulunduğu, hukuki değerlendirmeye muhtaç olan Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının geriye yönelik uygulanıp uygulanmaması hususunun mahkeme takdirinde olduğu, değer kaybının iki seçenekli analiz edilerek sunulduğunu, geçen süreçte de dosyaya görüş ve kanaatleri, tespit, değerlendirme ve sonuçları değiştirecek nitelikte yeni bir somut delil sunulmadığı görüldüğünü, bu cihetle taraf vekillerinin itirazlarına rağmen kök raporda belirtilen tespit, sonuç, görüş ve kanaatlerde herhangi bir değişiklik olmadığını…” mütalaa ettikleri görülmüştür.
Davacı vekilinin ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporundaki hesaplama miktarı yönünden netice-i talebini arttırdığı, ıslah dilekçesinin davalılara tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Huzurdaki davada; 24/10/2019 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklı hasar bedeli, değer kaybı, araç mahrumiyetine dayalı maddi tazminatın araç maliki/işleten, araç sürücüsü ve aracın ZMSS poliçesini düzenleyen sigorta şirketinden tahsili isteminin ileri sürüldüğü görülmüş olup davanın hukuksal zemini kapsamında tatbiki gereken 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinin; ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” şeklinde, Kanun’un 85/son maddesinin ise; ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. ” şeklinde düzenlenmekle anılı hükümler kapsamındaki sorumluluğa dayalı olarak davanın ikame edildiği anlaşılmıştır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup anılı maddeye göre; gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesi uyarınca; “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesi gereğince ; “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” Anılan yasal düzenlemeler gereğince Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasa gereğince yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olup anılı düzenlemeler kapsamındaki sorumluluğa dayalı olarak tazminat isteminin mevcut olduğu anlaşılmıştır.
Anılı kanuni düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; ilk olarak kazanın meydana gelmesinde tarafların kusurlu olup olmadıkları meselesi üzerinde durulmuştur. Kaza tespit tutanağı ve hasar dosya tespitleri ile çelişki içermeyen, ayrıntılı, gerekçeli olmakla hükme esas alınmaya elverişli bulunan rapor içeriğindeki tespitler dayanak yapılmıştır. Bu kapsamda varılan kanaat gereğince; önündeki otomobil ile arasında olan emniyetli takip mesafesini korumayan, yolun ilerisini ve çevresini gereği gibi etkin şekilde kontrol etmeyen, önünde ilerleyen veya trafik gereği frenle yavaşlayan diğer otomobili dikkate almayan, tedbirsiz yaklaşmaya devam eden, tedbir alabileceği yeterli süre ve mesafesi mevcut olmasına rağmen zamanında fren tedbiri uygulamayarak ön kesimleri ile davacı aracının arka kesimlerine çarpan davalı sürücü …’nun %100 oranında tamamen asli kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Kaza tespit tutanağının, aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli resmi belge niteliğinde olması (Emsal: Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/7144 esas, 2014/6492 karar sayılı ilamı) hususları da göz önünde bulundurulmuş olup aksi yönde bir delilin bulunmadığı da anlaşılmakla, somut olayda davacıya atıf kabil kusurun bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Ayrıntılı, gerekçeli, dosya kapsamına uygun olmakla itibar edilir bulunan teknik bilirkişi rapor içerikleri hükme esas alınmaya elverişli bulunmuş olup davalıların anılı kanuni düzenlemeler gereğince tespit edilen 6.726-TL hasar bedelini tazminle sorumlu oldukları sonucuna varılmıştır. Değer kaybı istemi yönünden yapılan teknik ve hukuki değerlendirme kapsamında ise 2019/40 esas, 2020/40 karar sayılı ve 09/10/2020 yürürlük tarihli Anayasa Mahkemesinin iptal kararı kapsamında genel şartlar ifadesi iptal edilmekle (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. sayılı kararında da “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denilmiş, aynı yöndeki içtihat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 tarihli ve 2012/20-12 E., 2012/232 K. sayılı kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. Keza 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 2004/19 K. sayılı ve 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulî kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme ve açıklama yapılmıştır. ) derdest dava yönünden bağlayıcı olup 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartlarına göre belirlenen değer kaybı hesaplama yöntemine göre değerlendirme yapılamayacağı sonucuna varılmıştır. Kabul edilen hukuksal durum gereğince Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin istikrar kazanan içtihatları doğrultusunda; aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş 2. el piyasa değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki 2. el piyasa değeri arasındaki fark, aracın serbest piyasa koşullarına göre kaza tarihi itibariyle hasarsız haldeki ikinci el rayiç değeri ile aracın yaşı, özellikleri, hasar miktarı ve hasarlı kısımların özelliği dikkate alınarak kazadan sonraki onarılmış halinin rayiç değeri tespit edilip bu iki miktar arasındaki azalmaya (farka) göre hesaplanması gerekmiş olup bu kapsamda yapılan inceleme neticesinde, davacı yanın talep edebileceği değer kaybına dayalı maddi tazminat miktarının 7.000-TL olduğu tespit edilmiş olup maddi tazminat miktarının zorunlu poliçe limitini aşmadığı,anılı kanuni düzenlemeler kapsamında davalı araç maliki, davalı kusurlu sürücünün ve davalı sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında davacının işbu maddi zararını tazminle yükümlü oldukları sonucuna ulaşılmıştır.
Onarım sürecinde aracın kullanılamamasından kaynaklı tazminat talebi yönünden yapılan inceleme sonucunda ise yerleşik içtihatlar doğrultusunda, zarar görenin aracında kaza nedeniyle oluşan ve doğrudan zarar niteliğinde bulunmayan hasara konu aracın kullanılamamasından yahut kiralanamamasından doğan iş bu talebin kazadan kaynaklanan dolaylı zarar mahiyetinde olduğu ve davalı trafik sigortacısının sadece doğrudan zararlardan sorumlu olduğu, bu zararın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ve poliçe özel şartları uyarınca teminat kapsamında bulunmadığı anlaşılmış olup davalı sigorta şirketi yönünden anılı talebin reddi gerekmiştir. Devamında yapılan incelemede; davacıya ait aracın ekspertiz ve onarımının 8 gün sonunda tamamlandığı, aksi yönde delil ibrazı yoluna gidilmediği, kaza tarihinde eşdeğer araçların günlük kirasının ortalama 150-TL olduğu, anılı tazminat kalemi yönünden davacı araç malikinin toplam zararının 1.200-TL olduğu anlaşılmakla; aracın kullanılamamasından kaynaklı 1.200-TL’nin davalı araç maliki /işleten ile davalı sürücüden tahsilinin gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Son olarak temerrüt tarihi yönünden değerlendirme yapılmış olup davalı araç maliki/ işleten ile davalı sürücünün haksız fiilin gerçekleştiği kaza tarihi olan 24/10/2019 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü anlaşılmıştır. 2918 sayılı KTK.’nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, bu sürenin sonunda ödememe halinde sigorta şirketi yönünden temerrütün gerçekleşeceği görülmüştür. Her ne kadar somut olayda zorunlu arabuluculuk başvuru yoluna gidilmiş ise de sigorta şirketi tarafından verilen yanıt kapsamında KTK’nın 99. maddesi kapsamında davacı başvurusuna rastlanılmadığı, hasar dosyasının bulunmadığı, KTK’nın anılı hükümleri gereğince belgeli olarak başvuru yapıldığını gösterir ispata elverişli delillerin mevcut olmadığı, davacının bir kısım yazışma evraklarının kanaat edinmeye yeterli görünmediği anlaşılmış olup temerrüt halinin davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi (17/06/2020) itibari ile başladığı sonucuna varılması gerekmiştir. Son olarak kazaya neden olan aracın hususi vasıfta olması nedeni ile avans faize hükmedilemeyeceği anlaşılmakla; davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile
A-6.726,00-TL hasar onarım bedelinin davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 24/10/2019 tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
B-7.000,00-TL değer kaybı bedelinin davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 24/10/2019 tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
C-Araç mahrumiyetinden kaynaklı tazminat isteminin davalı sigorta şirketi yönünden reddine,
D-Araç mahrumiyetinden kaynaklı 1.200-TL’nin davalılar … ve … yönünden kaza tarihi 24/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 1.019,60 TL karar-ilam harcından, davacı tarafça peşin yatırılan 254,95 TL harcın mahsubu ile bakiye 764,65 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, (davalı sigorta şirketinin 682,67 TL ile sınırlı tutulmasına)
3-Davacı tarafça yapılan 1.701,00 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, (davalı sigorta şirketinin 1.564,25 TL ile sınırlı tutulmasına)
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davalı sigorta şirketi kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 1.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı sigorta şirketine ödenmesine,
6- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
7-Davacı tarafça yatırılan 54,40 TL başvuru harcı , 131,95 TL peşin harç ve 123,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 309,35 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
8- Devletçe karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı … Sigorta vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır