Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/265 E. 2021/298 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/265 Esas
KARAR NO : 2021/298
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/05/2016
KARAR TARİHİ : 20/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, sürücü …’in kullandığı … plakalı motorsiklete artçı olarak bindiğini 29/10/2015 tarihinde Haliç Köprüsün’nün altından E-5 Kuzey Katılım yoluna doğru giderken sürücü …’in hakimiyetini kaybetmesi üzerine araçtan düşerek yaralandığını,hastaneye kaldırıldığını,iç kanama geçirdiğinin belirtildiğini,ameliyatta dalağının alındığını,bağışıklık sisteminin zayıfladığını,sürekli işgöremezlik maluliyet durumunun meydana geldiğini,bakıcı tarafından bakıldığını,tedavi ve bakıcı giderlerinin davalıların sorumlu olduğunu,kazaya karışan motosiklet …’ne bağlı olan … adına tescilli olduğundan müvekkilinin uğradığı zarardan diğer davalı gibi …’nün müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu,şimdilik 1.000TL maddi tazminatın olay tarihinden işletecek faizi ile birlikte yargılama sırasında alınacak kusur raporundaki kusur oranına göre müştereken ve müteselsilen olarak davalılardan ,15.000TL manevi tazminatın davalı …’nden,yargılama giderlerini ve avukatlık ücretinin müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesini karar verilmesini taleple dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilİ şirkete dava öncesi başvuru bulunmadığından ön inceleme safhasına geçmeden önce, dava şartı noksanlığı sebebiyle davanın usulden reddine karar vermesini talep ettiklerini, kazaya karışan … plakalı araç müvekkili şirket nezdinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olup; bedeni zararlar halinde maddî tazminat talepleri için şahıs başına azami poliçe teminat limitinin 290.000 TL ile sınırlı olduğunu, sigortalıları araç sürücüne atfedilen kusuru kabul etmediklerini, kusur durumunun tespiti için adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesinden rapor alınmasını talep ettiklerini, sakatlık tazminat hesabı uzmanlık gerektirmekte olup, hesaplamanın hazine müsteşarlığınca kabul gören aktüer uzmanı tarafından yaptırılmasını, bu konuda uzman olmayan avukata yaptırılmaması gerektiğini, davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerekli olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere taraflarınca tazmin edilecek olan “gerçek” zarar davacının vücut bütünlüğü kaybı oranı değil, “meslekte kazanma gücünün daimî kaybı” oranındaki gerçek maddi zarar olduğunu, davacının kaza esnasında kask takip takmadığının araştırılması gerektiğini, kask takmadığı tespit edilirse; kask takmayarak zararın oluşumu ve ağırlaşmasına sebep olduğundan tazminat tayini durumunda bir düşüm yapılmasın talep ettiklerini, davanın reddine; temerrüde düşmemiş ve dava açılmasına sebebiyet vermemiş bulunan müvekkili şirket aleyhine vekalet ücreti, yargılama giderleri ve faize karar verilmemesine, kabul anlamına gelmemek üzere aleyhe hüküm kurulması halinde ise poliçe limiti ve sigortalının kusur oranı dikkate alınarak hüküm kurulması gerekliliğine, reddedilen kısım için ise yargılama ücreti ve ücreti vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememiz dosyasının delillerini, hasar işlem dosya örneği, takyidatlı trafik tescil kayıtları, hastane kayıtları, Adli Tıp Kurumu Başkanlığından alınan rapor, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu alınan, … Karayolu ve Trafik Mühendisliği Em. Öğr. Üyesi Prof. Dr. Müh. … ‘dan alınan bilirkişi raporu ile tüm cevabi yazılar oluşturmaktadır.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı … Adli Tıp İhtisas Kurulunun 03/07/2017 tarihli ve … sayılı raporunda; … oğlu, 1994 doğumlu … ‘ın 29/10/2015 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı dalak kaybına neden olan arızası, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası grup1 kabul olunarak E cetveline göre % 14.3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 1.5 aya kadar uzayabileceğini bildirilmiştir.
Mahkememizce dosyamızda ve ceza dosyasında alınmış bir kusur raporu bulunmadığından iş bu defa tazminat talebinin yerindeliğinin tartışılması maksadıyla Prof. Dr. … marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin 13/11/2017 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişi anılı raporunda özetle;
” Dosyadaki belgelere göre kaza, davalı … … …’nde görevli olan palis memuru dava dışı …’in yönetimindeki … … adına trafiğe kayıtlı olan … plakalı motorsikletin Haliç Köprüsü altındaki tim merkezinden hareketle E-5 yoluna katılımı sırasında Ayvansaray ışıklı kavşağını geçtikten 250 m kadar sonra yolun sağında bulunan bariyerli orta refüje çarpması şeklinde meydana gelmiştir. Motorsikletin bariyere sağ yanı çarpması motosikletin arkasında bulunan polis memuru davacı … yerine düşmüştür.
Motosikletin sürücüsü …, olay yerinde, sol tarafta bulunan bir şahsın elini uzatıp bağırarak bir şeyler söylediği sırada dikkatin dağıldığını ve sağ tarafa yanaşırken refüj ile bariyere çaptığını bildirmiştir. Motosiklet sürücüsünün bu beyanına göre, solda gördüğü şahsın yola girip motosikletin önüne doğru bir harekette bulunarak önüne kesmesi gibi bir durum yoktur. Yol kenarından elini uzatıp bir şeyler söylemeye çalışmıştır. Bu durumda, dava dışı motosiklet sürücüsünün yapması gereken, kontrollu şekilde fren yapıp yolun sağına doğru ölçülü şekilde yanaşmaktır. Oluş şekline göre, adı geçen motosiklet sürücüsünün somut bir tespit olmadığı için hızlı seyrettiği öne sürülemese de, dikkatsizliği ve tedbirsizliği yanında sağına doğru kontrolsüz şekilde direksiyon kırması refüj ve bariyere çapmasının sebebi olarak görüldüğünden kazada asli ve tam kusurlu bulunmaktadır.
Motosikletin arkasında yolcu konumunda olup motosikletin yol kenarındaki refüje ve bariyere çarpması ile yere düşen davacı …’ın kazanın meydana gelmesinde etkili olabilecek herhangi bir davranışı olmadığından kusursuz bulunmaktadır.” şeklinde mütaalada bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizin istinaf kaldırma kararı öncesi esas numarası 2016/… olan dosyasında verilen 12/12/2017 tarihli “Maddi tazminata ilişkin talep konusuz kalmakla karar tesisine yer olmadığına, talep edilmediğinden maddi tazminat yönünden yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, davacı yanın …’ne yönelik manevi tazminata ilişkin davasının kabulü ile takdiren 15.000,00TL manevi tazminatın 29.10.2015 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine dair” şeklindeki kararına karşı davalı …nce yapılan istinaf başvurusu üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 2018/ … Esas, 2020/ … Karar sayılı ilamının “Yapılan bu açıklamalar sonucu somut olay değerlendirildiğinde; Davaya konu edilen zarar doğurucu haksız fiil, trafik kazası şeklinde gerçekleşmiş olup, sorumluluğunun temelini Borçlar Kanunu’nun haksız fiil hükümleri oluşturduğundan ve KTK’nın 85 ve devamı maddelerinde düzenlenen işletenin hukuki sorumluluğuna dayanılmış olmakla uyuşmazlığın çözümünün adli yargının görevinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu hususa değinen davalı vekilinin istinaf talebinin yerinde değildir.
Davacı, motosiklette yolcu konumunda bulunduğuna göre kusur tespiti yolcu olan davacı için sonuca etkili olmadığından kusura ilişkin davalı vekilinin istinaf talebi yerinde değildir.
Harçlar Kanunu’nun 13/j maddesine göre, davalı idare harçtan muaf olup harçtan sorumlu tutulmaması gerekirken mahkemenin aksi yönde karar vermesi doğru olmamıştır. Bu yöne değinen davalı istinaf itirazının kabulüne karar verilmiştir.
Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre,” Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. “
Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, kaza tarihi, davacının uğradığı zararın kapsamı, bedensel zararlarda yaralanmanın mahiyeti, maluliyet oluşmuş ise maluliyet oranı, iyileşme süresi, davalıların sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir.
Eldeki davada, Adli Tıp Kurumu … İhtisas Daresinin 03/07/2017 tarihli raporunda; davacının % 14,3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 1,5 (birbuçuk) aya kadar uzayabileceği görüşü açıklanmıştır. Maluliyet raporunun davacı muayene edilmeksizin dosya üzerinden yapılan inceleme ile düzenlenmesi ve hükme esas alınması doğru olmamıştır.
O halde Mahkemece; meydana gelen trafik kazası sonucu yaralandığı iddia edilen davacının yaralanmasının mahiyeti, maluliyet oluşmuş ise geçici ya da kalıcı mı olduğu, kalıcı maluliyet oluşmuş ise maluliyet oranı ve iyileşme süresi konusunda davacının Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlara muayenesi için sevki sağlanarak 29/10/2015 kaza tarihinde yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik” hükümlerine göre bilirkişi rapor alınması ile tarafların mali ve sosyal durumları ile yukarıda açıklanan ilkeler birlikte değerlendirilerek somut olaya uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru olmamıştır.” şeklindeki gerekçesi ile mahkememiz ilamının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İstinaf kaldırma kararı doğrultusunda davacının muayene edilmek suretiyle maluliyet oranının tespit edilmesi adına dosya Adli Tıp Kurumuna yeniden gönderilmiş olup;
01.02.2021 tarihli ATK raporunda;
“1. Hasan oğlu, 1994 doğumlu …’ın 29/10/2015 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı dalak kaybına neden olan arızası,
I. 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası Grup 1 kabul olunarak: Gr1 XI(3………..15)A %19, E cetveline göre %14.3(yüzdeondörtnoktaüç) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı,
II. 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu raporları hakkında yönetmeliğe göre;
Sindirim Sistemi, Splenektomi %10 dolayısıyla;
Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %10 (yüzdeon) olduğu,
2. İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 1.5(birbuçuk) aya kadar uzayabileceği,
3. Dava konusu olay nedeniyle başka birinin bakımına muhtaç durumda olmadığı oy birliği ile mütalaa olunur.” şeklinde mütalaada bulunmuşlardır.
Dava, 29/10/2015 tarihinde … plaka sayılı motorsiklet ile gerçekleşen kaza neticesinde 1.000 TL maddi, 15.000 TL manevi tazminat isteminden ibarettir.
Davacı vekilinin 25/09/2017 tarihli davalı …A.Ş. ile sulh olduklarına dair dilekçesi ve ekinde sunulan sulh protokolü gereğince sulh sebebiyle maddi tazminata ilişkin davaların konusuz kaldığı, mahkememizce maddi tazminat yönünden verilen konusuzluk kararı istinaf konusu edilmediğinden kararın kesinleştiği ve bu nedenle maddi tazminat yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığı anlaşılmıştır.
Manevi tazminat yönünden, davacı yan TBK’nun 56/1. maddesi kapsamında talepte bulunmakla, istinaf kaldırma kararı sonrası davacının muayene edilmesi suretiyle hazırlanan adli tıp raporunda tespit edilen maluliyet oranları ve davacının sosyal ve ekonomik durum araştırması uyarınca, dosya kapsamına alınan yeni belgeler nazara alındığında, ülkenin ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikler göz önünde tutularak olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 12.500,00 TL manevi tazminatın 29.10.2015 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’nden tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verilerek, hüküm fıkralarının yazılması sırasında istinaf kaldırma ilamına uygun olarak davalı …’nün harçtan muaf olduğu dikkate alınmak suretiyle açıklanan gerekçelerle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
A)”Maddi tazminata ilişkin talep konusuz kalmakla karar tesisine yer olmadığına,” şeklindeki hüküm kesinleşmekle yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
1-Maddi tazminat yönünden harç peşin alınmakla yeniden alınmasına yer olmadığına,
2-Taraflarca talep edilmediğinden yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B)Manevi tazminata ilişkin davanın KISMEN KABULÜ ile,
12.500,00 TL manevi tazminatın 29.10.2015 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’nden tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
1-Davalı … harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
2-Davacı tarafından yatırılan 54,65 TL peşin, 29,20 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 83,85 TL harcın davacıya iadesine,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre davanın kabul kısmı üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı …’nden tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. maddesine göre davanın ret kısmı üzerinden hesaplanan 2.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile …’ne verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 500,00 TL bilirkişi ücreti, 422,50 TL tebligat vs.posta masrafı, 1.582,75 TL ATK faturası olmak üzere toplam 2.505,25 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre hesap edilen 2.087,71 TL’sinin …’nden tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı … tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davanın ret kısmı üzerinden hesaplanan 8,33 TL’sinin davacıdan alınarak bu davalıya ödenmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/05/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır