Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/236 E. 2020/383 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/236
KARAR NO : 2020/383
DAVA : Ticari Şirket
DAVA TARİHİ : 20/04/2020
KARAR TARİHİ : 17/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı … Ticaret Odası’na kayıtlı … Anonim Şirketi’nin (“Şirket”) 3200 hissesinin 955 adedine sahip ortağı olduğunu, 25.06.2016 tarihli şirket Genel Kurul kararı ile üç yıl için şirket’in yönetim kurulu başkanlığına şirketin 2245 hissesinin sahibi olan davalı …, yönetim kurulu başkan yardımcılığına ise … seçildiğini, davalıların 29.04.2019 tarihli Genel Kurul Kararı ile tekrar Yönetim Kurulu’na aynı görevlerle seçildiğini ve halen Yönetim Kurulu üyeleri olduğunu, söz konusu yönetim kurulu üyeleri 13.03.2020 tarihinde aralarında sermaye arttırımı yapılması gibi önemli finansal konuların da gündemde yer aldığını, 22.04.2020 tarihli bir genel kurul kararı yapılmasına karar verdiğini, söz konusu yönetim kurulu 24.03.2020 tarihli bir yönetim kurulu kararı daha alarak söz konusu toplantının yerini şirket merkezi olarak değiştirmiş ancak söz konusu toplantının tarihi konusunda herhangi bir değişiklikte bulunmadığını, davacı tarafından yönetim kurulu üyelerine açılmış davalar da mevcut olduğunu, davacının ortağı bulunduğu şirketin 29.04.2019 tarihli son genel kurulunda davalıların yönettiği ve davacının ortak olduğu … Anonim Şirketi’nin 2018 yılında 21.006.904.50 TL satış işlemi gerçekleştirdiği buna karşın 96.396,52 TL gibi oldukça düşük bir kar elde ettiği görüldüğünü, bunun yanısıra şirketin faaliyet raporunda ve bilançolarda Genel Yönetim Giderleri şüpheli alacaklar faaliyet giderleri gibi kalemlerin oldukça yüksek rakamlara tekabül ettikleri tespit edildiğini, şirketi TTK 553 maddesine aykırı bir biçimde yönetmek suretiyle şirketin ve şirkette ortak sıfatını haiz müvekkilin zarar etmesine sebebiyet veren davalıların her şeyden önce özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettikleri ve şirketi zarara uğrattıkları gerekçesiyle dava açıldığını, … Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/… E. Dosyasıyla iş bu dava görüldüğünü, …. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/… E. Dosyası ile müvekkil tarafından açılan davada …’ın kendisine 2 adet ev aldığı ve usulsüz bir takım işlemlerle şirketi zarara uğrattığına ilişkin dava da hali hazırda derdest olduğunu, söz konusu davadaki bilirkişi raporunda davalılardan …’ın şirketi zarara uğrattığı tespit olunduğunu, sonuç olarak; genel kurulda yapacağımız itirazlar ve başvurular ve Genel kurulda alınacak kararlara itirazımız ve fazlaya ilişkin her türlü hukuki hakkımız saklı kalmak kaydıyla, 22.04.2020 tarihinde genel kurul yapılmasını öngören yönetim kurulu kararlarının ihtiyati tedbir talebimiz gözetilerek iptal edilmesini, genel kurul tarihinin ertelenerek yeni toplantı tarihinin mahkemeniz tarafından tespit edilmesini yargılama ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça açılan dava ile ortağı bulunduğu … A.Ş. nin her yıl yapılması zorunlu olan 2020 yılı içinde yapılacak Olağan Genel Kurulu için yasal sürelere uygun şekilde 22.04.2020 tarihi belirlendiğini ve davacı şirket ortağına da usulüne uygun şekilde bildirildiğini, davalı şirketin ortaklık yapısı sadece 2 ortaktan ibaret olduğunu, davacıya, yapılacak olan Genel Kurulun Şirket Merkezinde gerçekleştirileceği de bildirilmiş olup, Laboratuvar faaliyeti yürüten ve her iki ortağının da Sağlık çalışanı doktor oldukları bu şirkette Genel Kurulun icrasına bir engel teşkil etmeyecek sağlık tedbirlerinin alınmış olduğu muhakkak olmasına rağmen ve hele ki özellikle sağlık alanında faaliyet gösteren firmaların her türden işleyişinin (ticari , idari , resmi vb) sekteye uğramaksızın sürdürülebilmesi büyük öneme haiz iken, maalesef davacı ortak … adeta Genel Kurulun yapılacağı tarihe kadar beklediğini ve Genel Kurulun yapılacağı tarihten 2 gün önce Mahkemeye müracaatla Covid-19 salgını gerekçesi ile Genel Kurulun icrasının tedbiren durdurulmasını talep ettiğini, Genel Kurulun yapılacağı tarih , davacıya 31.03.2020 tarihinde bildirilmiş olmasına rağmen ve mevcut iptal-durdurma talep gerekçe konuları aynen mevcut olduğu halde yaklaşık 1 ay süresince hiçbir istemde bulunmaksızın bekleyen davacı , birden bire Genel Kurulun yapılmasının tedbiren durdurulmasını talep ettiğini, öyle ki, dava dilekçesinde Genel Kurulun iptali ve tedbiren durdurulması isteminin gerekçesi olarak Covid-19 salgınını öne süren davacı , konu ile hiç ilgisi olmayan ve Genel Kurulun İcrası ile de bir ilgisi bulunmayan çeşitli davaları da dilekçe içerisine katarak, asıl gayesinin Genel Kurulun Covid-19 nedeniyle ertelenmesinden olmadığını ve bundan öte bir gaye üzerine hareket edildiğini gösterdiğini, Mahkememizce 20.04.2020 tarihinde verilen İhtiyati Tedbir kararında yer alan TC. Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklama da , Genel Kurul Toplantılarının iptal yada erteleme zorunluluğu olmadığını, erteleme kararı için Genel Kurul toplanmaksızın Yönetim Organları tarafından alınacak karar ile iptal edilmesine imkan tanındığı belirtildiğini, hatta fiziki katılım yerine elektronik katılım sureti ile yapılmasına da imkan sağlanarak tavsiye edildiğini, yani Covid-19 nedeniyle Genel Kurulun iptali bir zorunluluk olmadığı gibi, Genel Kurulların icrasını teminin asıl amaç edinildiği Ticaret Bakanlığının açıklamasından açık bir şekilde anlaşıldığını, davacının asıl gayesi Covid-19 nedeniyle toplantıdan kaçınmak olmayıp, Genel Kurulun yapılmasını engelleyerek işleyişi akamete uğrattığını, nitekim kolayca elektronik ortamda katılım sağlanması pek ala mümkün iken bunu dahi hiç önermek yada talep etmeksizin doğrudan engellemeyi seçmiş , hatta daha da ileri giderek yeni Genel Kurul tarihinin mahkemenizce (3 aydan önce olmamak kaydı ile) tespit edilmesini talep ettiğini, toplantı günü icap eden salgına ilişkin sağlık tedbirlerine uygun vaziyette gerek davalıların ve gerekse Bakanlık Temsilcisi hazır olmuş ve hatta Covid-19 salgınını gerekçe gösteren davacı taraf da bizzat vekili marifeti ile Mahkemenizce verilen Tedbir kararını tam da toplantı günü fiziki şekilde getirerek toplantı düzeni içerisine girmiş ve iptale ilişkin tutanağın tanzim olunmasına iştirak ettiğini, yani esasen 2 kişiden ibaret ortaklık yapısı bulunan bu şirketin Genel Kurulunun icrası pek ala mümkün iken maalesef davacı taraf kötüniyetle Genel Kurulun yapılmasına mani olduğunu, bununla birlikte Mahkememizce verilen tedbir kararının, Mahkememizce tebliğ edilmeksizin, tam da Olağan Genel Kurulun yapılacağı tarih ve saatte davacı vekilince fiziken Genel Kurul Toplantısına getirilmiş olması neticesi Genel Kurul iptal edilmiş olmakla tedbire itiraz edilebilmesi ve itirazın değerlendirilerek (haklı bulunmamız hali ihtimali dahilinde) Mahkememizce kaldırılması halinde dahi Genel Kurulun belirtilen tarihte geriye dönük icrası imkan dahilinde olmadığından ayrıca bir itiraz verilememişse de , tüm bu izah olunanlar dikkate alınarak , Mahkememizce verilen tedbir kararına bu vesile ile itiraz ettiğini, gelinen aşamada , Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığınca ve çeşitli kurum ve kuruluşlarca Covid-19 salgını nedeniyle evvelce alınan tedbirlerin kaldırılmış ve/veya değiştirilmiş olduğu da açık olduğunu, şirket Genel Kurulunun yapılmasına engel bir hal mevcut olmayıp, özelinde zaten bir Sağlık kuruluşu olan … A.Ş. nin Olağan Genel Kurulunu genelgelere ve uygulama şartnamelerine uygun vaziyette sağlık ve hijyen koşullarına uygun şekilde yerine getirmesi mümkün olduğunu, bu bakımdan davacının iyiniyetten yoksun şekilde yeni toplantı tarihinin 3 aydan önce olmamak koşuluyla mahkememizce belirlenmesi yönündeki talebinin haksızlığı ortada olduğunu, her ne kadar Mahkememizce esas davaya ilişkin tensip zaptı düzenlenerek yargılama için 17.09.2020 tarihi belirlenmişse de, bu tarih davacının talebinde ifade oluna 3 aydan dahi oldukça uzun bir süreyi geçtiğini, şirketin Olağan Genel Kurulunun yapılması hele ki, ticari faaliyetlerin büyük ölçüde sekteye uğradığı bu dönem bakımından büyük öneme haiz olduğunu, tüm bu nedenlerle, salt Covid-19 salgınına dayalı şekilde Olağan genel Kurulun ertelenerek ileri bir tarihte yapılmasını içeren esasa sahip iş bu davada, duruşma icrasına gerek olmaksızın yeni bir Genel Kurulu tarihi belirlemesi mümkün olduğunu, öncelikle tedbire ve esasa ilişkin itirazlarımızın dikkate alınarak , tedbirin kaldırılmasını ve dosya üzerinden Yeni Olağan Genel Kurul tarihi ile ilgili mahkemece bir hüküm tesisini ve/veya tarafınızdan yeni bir Olağan Genel Kurul tarihi belirlenmesine izin verilmesini, haksız davacı iddia ve taleplerinin reddini, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretinin de davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; Dava dışı şirketin 22.04.2020 tarihinde genel kurul yapılmasını öngören yönetim kurulu kararlarının ihtiyati tedbiren iptali ile yeni toplantı tarihinin mahkememizce tespit edilmesi talebine ilişkindir.
Mahkememizin 20.04.2020 tarihli ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesine ilişkin ara kararı ile; “1- Davacı tarafın İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN KABULÜ ile; davacının hissedarı olduğu dava konusu … Anonim Şirketi’nin 22/04/2020 tarihli şirket genel kurul toplantısının TEDBİREN İPTALİNE,
2- Davacı tarafın yeni toplantı tarihinin 3 aydan önce olmamak kaydıyla tespit edilmesi hususunun davanın esasını ilgilendirmesi nedeniyle esas hükümle birlikte değerlendirilmesine,
3- İhtiyati tedbire yönelik bu ara kararın taraflara ve ilgili … Anonim Şirketi’ne ayrı ayrı tebliğine,” şeklinde verilen ihtiyati tedbir kararı gereğince dava dışı şirketçe 11.08.2020 tarihinde genel kurulun yapıldığı, dolayısı ile eldeki davaya konu talebin konusuz kalması sebebiyle esası hakkında karar tesisine yer olmadığına karar vermek gerektiği anlaşılmış, buna ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Davanın konusuz kalması halinde, HMK’nın 331. maddesi gereğince; davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Dava açıldıktan sonra dava konusu talebin davacı yanın ihtiyati tedbir talebi kapsamında kısmen kabul edilmek suretiyle ihtiyati tedbiren değerlendirilmesi nedeniyle davacının dava açmasında haksız sayılamayacağından; davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmiş ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KONUSUZ KALMASI NEDENİYLE ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Gerekli harçlar alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan 38,00-TL yargılama giderinin davalılardan alınıp davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
6-Davacı tarafça yatırılan 54,40-TL peşin ve 54,40-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 108,80-TL harcın davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/09/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …