Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/211 E. 2022/466 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/211 Esas
KARAR NO : 2022/466
DAVA :Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
DAVA TARİHİ : 17/03/2020
KARAR TARİHİ : 29/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Destekten Yoksun Kalma Tazminatı davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 04.10.2019 tarihinde ZMSS Poliçesi bulunmayan … plakalı kamyon sürücüsü … …’un yaya durumda olan davacı müvekkillerinin murisine asli kusurlu olarak çarpması sonucu davacıların murisinin vefat etmiş olduğunu, bu olaydan önce müvekkillerinin müteveffa … …’ün ikametgahında oturduklarını ve desteğini aldıklarını, vefatı ile birlikte destekten mahrum kalmış olduklarını, bu sebeple bu davanın açılması zaruretinin hasıl olduğunu beyanla fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydı ile, … … ve … … için 50 şer TL, toplam 100 TL olarak destekten yoksun kalma tazminatının …na başvuru tarihi olan 12.12.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın, KTK Md 97’deki dava şartı yerine getirilmediğinden reddinin gerektiğini, zira ilgili maddede ‘zarar görenin, ZMSS’da öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiğini, sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir’ dendiğini, işbu davada ilgili kuruma başvuru yapıldığını, 15 gün içerisinde kurum tarafından cevap verildiğini, ödeme yapılarak zararın giderilmiş olduğunu, bu sebeple ön şart yokluğu sebebi ile davanın reddinin gerekli olduğunu, söz konusu kaza neticesinde davacı varislerinin … …’ün vefat ettiğini belirterek müvekkili kuruma yapılan tazminat başvurusu üzerine … no.lu hasar dosyasının açılmış olduğunu, bunu takiben başvuru sahipleri için yapılan tazminat hesabında, destek kaybının 188.840 TL olduğunun tespit edildiğini, bu dosyadan … …’ün vefatı sebebi ile eşi … için 188.840 TL tazminatın 29.01.2020 tarihinde hak sahibi vekili olan Av. … hesabına ödenmiş olduğunu beyanla haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma tazminat istemine ilişkindir.
Davacılara ait mirasçılık belgesi, ikametgah belgeleri, nüfus kayıt örnekleri, hasar dosyası, araç tescil kayıtları, ekonomik ve sosyal durum araştırma raporlarının, SBGM yazı cevabının dosyada mübrez olduğu görülmüştür.
… ASCM’nin 2020/… esas sayılı ceza dava dosyası uyap üzerinden celp ve tetkik edilmiştir.
Mahkememizce dosya kapsamına alınan 01/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“…Değerlendirme ve kanaat:
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde, kazanın yukarıda ‘Olay’ kısmında ifade edildiği şekilde gerçekleştiği anlaşılmıştır.
2918 sayılı KTK’na göre:
Yayaların uyacakları kurallar:
Madde 68 – Yayaların uyacakları kurallar aşağıda belirtilmiştir.
3. c) Yaya yollarında, geçitlerde veya zorunlu hallerde taşıt yolu üzerinde bulunan yayaların, trafiği engelleyecek veya tehlikeye düşürecek şekilde davranışlarda bulunmaları veya buraları saygısızca kullanmaları yasaktır.
Maktül … …, hafriyat sahası olduğu, ve yayaların girmemesi gerektiği aşikar olan bir sahada bulunmakta iken, geri geri, ağır bir şekilde hareket etmekte olan kamyonun arkasından kendisini emniyete alması gerekirken buna riayet etmemiş, özensiz, dikkatsiz hareketi ile kendini tehlikeye atmış,
… plakalı kamyon sürücüsü … …’un geri geri manevra yaptığı sahada, trafiği engelleyecek şekilde bulunarak, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı sonucu meydana gelen trafik kazasında % 75 oranda asli kusurlu bulunmuştur.
2918 Sayılı KTK’na bağşı ilgili yönetmeliğe göre:
Araçların Manevralarına Dair Kurallar
Madde 137- Araç sürücülerinin; parketmiş araçlar arasından çıkarken, taşıt yolunun sağına veya soluna yanaşırken, şerit değiştirirken, sağa, sola, geriye dönerken, geri giderken ve bunlara benzer hallerde; karayolunu kullananlar için tehlike ve engel yaratmamaları ve manevraları sırasında aşağıdaki esas ve usullere uymaları mecburidir.
B) Araç sürücülerinin geri gitme, geri dönüş, duraklanan veya parkedilen yerlerden çıkış manevraları,
1) Geri gitme ve geri dönüşlerde;
Ancak, kamyon, otobüs, çekici, römork veya yarı römorklu bir aracın geri manevrası, sürücünün görüşüne açık alanda emniyetle sağlanamıyor ise, tehlikesizce geriye hareket edebilmeleri ve uyarılmaları için bir gözcü bulundurmaları mecburidir.
Buna göre, … plakalı kamyon sürücüsü … …’un, geri geri manevrası sırasında, her ne kadar hafriyat sahasında insan bulunmaması gerektiğini bilse de, yine de arkasını net olarak kontrol etmeden, dikkatsiz ve tedbirsizce, yanında gözcü bulundurmadan seyri esnasında, aracın arkasında, o anda hafriyat sahasında bulunan maktül … …’e çarparak sebebiyet verdiği trafik kazasında, % 25 oranda tali derecede kusurlu bulunmuştur
Tazminat hesabı yönünden inceleme:
Dava dilekçesinde davacıların müteveffa … …’un torunları oldukları ileri sürülmüştür.
Dava dosyasında davacıların müteveffanın torunları olduklarına dair bir belge bulunmamaktadır.
Takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; Bir an için iddia edildiği gibi davacıların müteveffanın torunları oldukları esasına göre değerlendirme yapılacaktır. Buna göre;
a)Dava dilekçesinde … …’ün ölümü ile birlikte davacı torunların destekten yoksun kaldığı belirtilerek maddi tazminat talebinde bulunulmuştur.
b)Destekten yoksun kalma tazminatının amacı, desteğini yitiren kimsenin, ölümle sonuçlanan olaydan önceki sosyal-ekonomik yaşam düzeyinin devamını sağlayacak bir paranın ödetilmesidir. Bu hakkın, mirasçılık sıfatı ile ve miras hukuku ile bir ilgisi yoktur. Destek sayılabilmek için, yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterlidir(YHGK. 25.05.1984 T., E.9-301, K.619).
Fiili destek kavramı, yardımlarda düzenlilik ve devamlılık halinde söz konusu olur. İlerde destek olma ihtimali bulunan durumlarda ise “farazi destek” hali söz konusudur. Küçük çocukların ölümünde durum budur.
Diğer bir durumda destek tazminatının söz konusu olabilmesi için yardım yapılacakların “bakım ihtiyacı” içinde bulunmaları gerekir (Bkz.Turgut Uygur-Borçlar Kanunu I, sh.590).
Yargıtay kararlarına ölenin hali refahta olması, hak sahiplerinin bakım ihtiyacının bulunması ve müteveffanın sağlığından fiilen ve eylemli olarak düzenli destekte bulunması gerekmektedir.
Yukarıdaki hususlar birlikte değerlendirildiğinde somut olayda davacıların müteveffanın torunu olması, Yargıtay kararlarına göre kural olarak torunun destek tazminatı talep hakkının bulunmaması, dedesinin ara sıra verdiği harçlıkların Yargıtay kararlarına göre destek tazminatı kapsamında değerlendirilemeyeceği, davacılara bakım ödevinin annesinde olması, müteveffanın sağlığında fiilen ve düzenli olarak davacılara destek olduğunu gösterir bir belgenin bulunmaması nedeniyle;
Nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; davacıların dedelerinin vefatı nedeniyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat talep koşullarının bulunmaması nedeniyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi zarar hesabı yapılması mümkün olmamıştır.
Sayın Mahkemece aksi kanaate varılması ve torun içinde destek tazminatı hesabı yapılacağının kabulü halinde ise; Torun için yapılacak hesaplamalarda destek payının ne olacağına ilişkin oluşmuş bir Yargıtay kararı ve uygulama bulunmadığından, Sayın Mahkemece torunlar için hesaplanacak destek zararında, destek payının ne olacağının bildirilmesi halinde buna göre de yeniden hesap yapılması mümkündür.
SONUÇ: Delillerin ve hukuki durumların takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; 04.10.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasında;
1)Kazanın oluşumunda … plakalı kamyon sürücüsü … …’un % 25 oranda tâli kusurlu olduğu,
2)Kazanın oluşumunda yaya maktul … …’ün % 75 oranda asli kusurunun bulunduğu,
3)… …’ün bu olay nedeniyle vefatı sonucu;
Yukarıdaki hususlar birlikte değerlendirildiğinde somut olayda davacıların müteveffanın torunu olması, Yargıtay kararlarına göre kural olarak torunun destek tazminatı talep hakkının bulunmaması, dedesinin ara sıra verdiği harçlıkların Yargıtay kararlarına göre destek tazminatı kapsamında değerlendirilemeyeceği, davacının bakım ödevinin annesinde olması hususları birlikte değerlendirildiğinde;
Nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; davacıların dedesinin vefatı nedeniyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat talep koşullarının bulunmaması nedeniyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi zarar hesabı yapılması mümkün olmadığı,
Sayın Mahkemece aksi kanaate varılması ve torun içinde destek tazminatı hesabı yapılacağının kabulü halinde ise; Torun için yapılacak hesaplamalarda destek payının ne olacağına ilişkin oluşmuş bir Yargıtay kararı ve uygulama bulunmadığından, Sayın Mahkemece torun için hesaplanacak destek zararında, destek payının ne olacağının bildirilmesi halinde buna göre de yeniden hesap yapılması mümkün olduğu…” yönünde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen aktüerya bilirkişisinin 04/03/2022 tarihli ek raporunda özetle; ”…Davacı …’ün destekten yoksun kalma nedeni ile maddi zararının 18.064,82-TL destekten yoksun kalma tazminatının, davacı …’ün destekten yoksun kalma nedeni ile maddi zararının 12.960,74-TL olarak hesaplandığı…” yönünde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Davacılar vekilinin ıslah dilekçesi kapsamında; … … için talep ettikleri 50,00- TL destekten yoksun kalma tazminatını bilirkişi raporu doğrultusunda 18.014,82-TL arttırarak toplam 18.064,82-TL’ye, … … için talep ettikleri 50,00-TL destekten yoksun kalma tazminatını bilirkişi raporu doğrultusunda 12.910,74-TL arttırarak toplam 12.960,74-TL’ye çıkartarak toplam 31.025,56-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydı ile temerrüt tarihi olan 12/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini talep ettikleri, dilekçenin davalı vekiline tebliğ edildiği, davalı vekilinin itirazlarını içerir dilekçe ibraz ettiği görülmüştür.
Huzurdaki davada; 04/10/2019 tarihinde gerçekleşen trafik kazası neticesinde vefat eden müteveffa … …’ün torunları olan yaşı küçük davacılar adına velayeten destekten yoksun kalma sebebine dayalı maddi tazminat isteminin ileri sürüldüğü, somut olaydaki uyuşmazlığın; dava şartı olan KTK’nın 97. maddesine dayalı başvurunun yerine getirilip getirilmediği, davacıların müteveffanın desteğinden yoksun kalıp kalmadıkları, maddi tazminat isteminin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, talep edilen maddi tazminattan davalı …nın sorumlu olup olmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davalı sigorta şirketi tarafından Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesine uygun şekilde başvurunun yerine getirilmediği, bu nedenle dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiği, bunun yanında başvuru nedeni ile ödeme yapılarak zararın tazmin edildiği savunulmuş ise de 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26/04/2016 tarihli, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26/04/2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiş olup somut uyuşmazlıkta dava tarihi itibari ile 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup hasar dosyasının ve davacı yanın ibraz ettiği başvuru evraklarından dava tarihinden önce davalı tarafa 12/12/2019 tarihinde yapılan başvurunun olumlu netice almadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı tarafça başvuru neticesinde ödeme yapıldığı savunulmuş ise de yapılan ödemenin müteveffanın eşi adına gerçekleştirildiği, davacılar (müteveffanın torunları) adına yapılan başvurunun olumsuz netice aldığı görülmekle, KTK’nın 97. maddesine göre davacılar adına dava şartı teşkil eden başvurunun gerçekleştiği anlaşılmış olup, davalı yanın usuli itirazlarının yerinde olmadığı saptanmıştır.
Huzurdaki davada ileri sürülen talepler kapsamında tatbiki gereken … Yönetmeliği’nin “Hesaba Başvurulabilecek Haller” başlıklı 9.maddesinin; ”Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için …’na başvurulabilir.” şeklinde düzenleme altına alındığı görülmüş olup kazaya karışan … plakalı kamyonun kaza tarihinde sigortasının bulunmaması nedeni ile husumetin davalı …na yöneltildiği anlaşılmıştır. Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi kapsamında haksız eyleme dayalı tazminat sorumluluğunun kural olarak kusurlu eylemin varlığını şart kılması kapsamında ilk olarak müteveffanın yaya olması nedeni ile kazanın meydana gelmesinde hangi tarafın kusurlu olduğu meselesi üzerinde durulması gerekmiştir. Bu noktada ayrıntılı, gerekçeli, dosya kapsamına uygun hazırlanmakla ve kaza tespit tutanağı ile ceza dosya kapsamındaki tespitler ile çelişmediği görülmekle mahkememizce itibar edilir bulunan kusur bilirkişi raporu kapsamındaki maddi tespitler ışığında, kamyon sürücüsünün %25 (tâli) oranında, müteveffa yayanın da %75 (asli) oranında kusurlu olduğu sonucuna varılmıştır. Kusur tespitlerinin çelişki arz etmediği, dosya kapsamına uygun olduğu ve aksi yönde delil ibraz edilmediği görülmekle usul ekonomisi ilkesi gereğince yeniden inceleme yapılması yoluna gidilmemiştir.
Anılı tespit sonrasında davacıların müteveffa dedelerinin desteğinden yoksun kalıp kalmadıkları meselesi üzerinde durulması gerekmiş olup destekten yoksun kalma tazminatının, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53/3. maddesinde düzenlendiği ve “Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar” şeklinde hükme bağlandığı görülmüştür. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimseler, TBK’nın 53/3 maddesine dayanarak uğradığı zararın tazminini isteyebilme hakkını haiz olmakla birlikte destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekmektedir. TBK’nın 53. maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutmakta olup düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimsenin destek sayılması gerektiği kabul edilmektedir. O halde, destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülmelidir. Bununla birlikte, destekten yoksun kalan kimsenin devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunması gerekmektedir. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatmaktadır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılmalıdır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/04/1982 tarihli, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı) Anılı izahatlar ışığında somut olaya bakıldığında; olağan koşullarda dedeyi torunlarının desteği olarak kabul etmek mümkün olamayacak ise de somut olayda olduğu üzere müteveffa … ‘ün torunları olan yaşı küçük davacıların babasının 02/11/2014 tarihinde vefat ettiği, dosyaya ibraz edilen ikametgah belgeleri kapsamında davacıların velisi olan anneleri … ile birlikte müteveffa ve babaanneleri olan … ile birlikte aynı hanede ikamet ettiklerinin görüldüğü, nüfus kayıtlarından davacıların velisinin (… ) 23/09/2020 tarihinde evlilik yaptığı ve davacı küçüklerin öğrenci olup halen aynı ikametgah yerinde babaanneleri ile ikamet etmeye devam ettikleri, mal varlıklarının bulunmadığı ve yeşil kart sosyal güvencesi altında eğitim hayatına devam ettikleri saptanmakla, babalarının vefat ettiği 02/11/2014 tarihinden itibaren, vefat eden dedelerinin desteği altında olduklarının kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
İlerleyen aşamada anılı hukuksal kabul gereğince tazminat hesabının aydınlatılması gerekmiş olup Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihli, 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…Ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…Ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmekle ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellere göre (devre başı ödemeli belirli rant yöntemi, % 1,8 teknik faizle) tazminat hesabının yapılmasına ilişkin olarak KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi ile birlikte uygulama birliğinin sağlanması yönünde tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasına yönelik içtihat geliştirildiği ancak hesaplamalarda progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi sureti ile davacı küçüklerin rüşt yaşı olan 18 yaşına kadar müteveffanın desteğinden yoksun kaldıkları süreler kapsamında hesaplama yapılması gerektiği anlaşılmıştır. Anılı kriterler uyarınca; ayrıntılı, gerekçeli, dosya kapsamına ve güncel içtihatlara uygun, güncel asgari ücret hesaplamalarına göre hazırlanmakla itibar edilir bulunan ek bilirkişi raporu kapsamında; davacı … …’ün destekten yoksun kalma nedeni ile maddi zararının 18.064,82-TL, davacı … …’ün destekten yoksun kalma nedeni ile maddi zararının 12.960,74-TL olduğu sonucuna varılmış olup, anılı tazminat bedelleri yönünden davalı …nın tazmin sorumluluğunun mevcut olduğu anlaşılmıştır.
Son olarak temerrüt tarihinin tespiti ve faiz türü noktasında inceleme yapılmış olup 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi gereğince ihdas edilen … Yönetmeliği’nin 15. maddesi gereğince, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte ihbar edildiği tarihte …nın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta olup davacılar adına dava tarihinden önce yapılmış başvuru ile birlikte somut olayda davalının 12/12/2019 tarihinde temerrüte düştüğü, kazaya neden olan aracın (kamyon) ticari nitelikte olup avans faize hükmedilmesi gerektiği, ıslah dilekçesi ile arttırılan tazminat talepleri yönünden de HMK’nın 26. maddesi uyarınca haksız eyleme dayalı talebin tümü yönünden temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesinin gerektiği anlaşılmakla; davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
A-Davacı … yararına 18.064,82-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 12/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
B-Davacı … yararına 12.960,74-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 12/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2- Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 2.119,36 TL karar-ilam harcından, davacı tarafça peşin yatırılan ( 54,40 TL peşin harç ve 464,00 TL ıslah harcı olmak üzere) 518,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.600,96 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
3-Dava tam kabul ile sonuçlandığından, davacı tarafça yapılan 1.581,00 TL yargılama giderinin, davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
4- Davacı taraflar kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacılara ödenmesine,
5-Dava tam kabul ile sonuçlandığından, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle … merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
7- Davacı tarafça yatırılan 54,40 TL başvuru harcı, 54,40 TL peşin harç ve 464,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 572,80 TL ‘nin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
8-Devletçe karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydedilmesine,
Dair; davacılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.29/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır