Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/14 E. 2020/197 K. 11.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/14 Esas
KARAR NO : 2020/197
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/04/2016
KARAR TARİHİ : 11/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalılardan sözleşmeli abone olarak elektrik satın aldığını, Yargıtay kararlarına rağmen yasal dayanağı olmayan kayıp kaçak, sayaç okuma, sistem kullanım, sanayi elektrik dağıtım ve perakende satış hizmet bedellerinin faturalara yansıtıldığını, müvekkili tarafından faturalara yansıtılan bu bedellerin ödendiğini, TRT payı, enerji fonu ve belediye tüketim vergisi de dahil bu ödemelerin tamamının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı … Elektrik şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; talep edilen bedellerin yasal mevzuat çerçevesinde tahsil edildiğini, davacı tarafça sözleşme özgürlüğü çerçevesinde sözleşmenin akdedildiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; mevzuat gereği kayıp kaçak ve diğer kesintilerin müvekkili gibi dağıtım şirketleri tarafından tahsil edildiğini, davacı tarafça sözleşme özgürlüğü çerçevesinde sözleşmenin akdedildiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; talep edilen bedellerin yasal mevzuat çerçevesinde zorunlu olarak tahsil edildiğini, müvekkili şirket ile bir ilgisinin bulunmadığını, idari tasarrufların ilgili bulundukları yargı düzeyinde iptalinin talep edilmesi gerektiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; talep edilen bedellerin yasal mevzuat çerçevesinde zorunlu olarak tahsil edildiğini, müvekkili şirket ile bir ilgisinin bulunmadığını, davacı tarafça sözleşme özgürlüğü çerçevesinde sözleşmenin akdedildiğini, idari tasarrufların ilgili bulundukları yargı düzeyinde iptalinin talep edilmesi gerektiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; faturaya yansıtılan kayıp kaçak v.s bedellerinin haksız ve hukuka aykırı olduğundan bahisle ödenen bedellerin tahsili istemine ilişkindir.
Taraf delilleri toplanmış, sözleşme, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarifelerinin onaylandığı kurul kararları ve dayanak ek tarife tablolarının dosyada mübrez olduğu görülmüştür.
Mahkememizin 24/05/2017 tarihli, … esas, … karar sayılı davanın reddine dair verilmiş olan kararın Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … esas, … karar sayılı ilamı ile ” …Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması ve tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gibi hallerde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır.
Buna göre ilk derece mahkemesince dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yeni Yasa nedeni ile konusuz kalan dava hakkında, karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulması gerekirken, davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
3-) Bu noktada bir diğer uyuşmazlık konusu ise, davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir.
Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.).
Somut olayda, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.
Bu durumda; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağından cihetle; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, davacı yararına 1.980 TL vekalet ücreti takdir edilmesine dair hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde davacı lehine vekalet takdir edilmemiş olması da doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK’ nın 373/1 maddesi uyarınca, iş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir….” gerekçeleri ile bozulması üzerine usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Faturaya yansıtılan kayıp kaçak bedelinin iadesinin talep edilip edilemeyeceği hususunda en önemli referanslardan birisini Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/7-2454 ve karar 2014/679 sayılı 21.5.2014 tarihli kararı teşkil etmiştir. Nitekim istikrarlı surette atıf yapılan karar uyarınca; ”…Kayıp kaçak bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır. Kayıp kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ..şeffaflık hukuk devletinin ayrılmaz parçasıdır…” gerekçeleri ile kayıp kaçak bedeli tahsilinin hukuka aykırı olduğu yönünde pek çok hüküm verilmiştir.
Dava tarihinden sonra 04/06/2016 tarihinde kabul edilen ve 17/06/2016 gün ve 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 6446 sayılı yasada bir takım değişiklikler yapılmıştır. 6719 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre; Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükmü uygulanacaktır. 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik, 6446 sayılı kanunun 17/10. maddesine göre de Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi bu bedellerin Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacaktır.
Aynı zamanda yürürlükteki 6719 sayılı yasayla değişik 6446 sayılı yasanın geçici 20. maddesi gereği bu Kanunun yürürlük tarihinden önce açılmış davalarda da uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle bilirkişi tarafından yapılması gereken iş yalnızca 6719 sayılı yasa ile değişik, 6446 sayılı yasanın 17/10 maddesi gereği davalı kurum tarafından yapılan tahakkukların EPDK’nun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacaktır.
Anılan yasa değişiklikleri dosya kapsamında bütün olarak değerlendirildiğinde; EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan davalar, yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte konusuz kalmıştır. Bu gerekçelerle konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
Son olarak değerlendirilmesi gereken husus, yargılama giderleri ile yükümlü olan tarafın belirlenmesi noktasındadır. Davacı taraf izah edilen gerekçelerle davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Dolayısıyla davanın açılmasına sebebiyet veren taraf, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı taraflardır. Karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar, yargılama sırasında yürürlüge giren yasa değişikliğinin bir sonucudur ve dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu ortadadır. ( Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/2534 esas, 2017/3956 karar sayılı ilamı) Tüm bu nedenlerle; davacı yararına maktu vekalet ücreti ile davacının yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalılardan tahsiline dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Konusu kalmayan davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2- Alınması gereken 54,40-TL karar ilam harcından peşin yatırılan 68,31-TL peşin harcın mahsubu ile arta kalan 13,91-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya aynen iadesine,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre hesaplanan 3.400,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 1.062,70-TL yargılama masrafların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalıların yaptıkları yargılama giderlerinin davalı taraflar üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; Davacı vekili, Davalı … vekili , Davalı … vekili , Davalı … vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/03/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza