Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/107 E. 2020/102 K. 18.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/107 Esas
KARAR NO : 2020/102

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/02/2020
KARAR TARİHİ : 18/02/2020

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
… Cumhuriyet Başsavcılığının 19/07/2019 tarih ve …nolu dosya üzerinden yürütülen soruşturma dosyasında gelinen Noktada yargı makamının çalınan toplamda 65 adet çekin aynı organizasyon üzerinden piyasaya dağıtımının yapıldığı iddiasını delilleriyle beraber ciddi gördüğünü ve 27/09/2019 tarihinde işbu dava konusu çekin de içerisinde olduğu toplamda 65 adet çek için “ekte listesi sunulan çeklerin ibrazı halinde en yakın kolluğa bilgi verilmesi ve çekin aslı ile çeki ibraz edenin kolluk görevlilerine tesliminin sağlanmasına” karar vermiş olmakla; müvekkilinin işyerinden yapılan hırsızlık sebebiyle çalınan ve çek iptali davası açtıkları ve ödeme yasağı kararı verilen çeklerin tüm bu safahatinin bile bile dava konusu çekleri aldığı sabit olan meşru hamil olmayan alacaklı sıfatı bulunmayan davalı … firmasının icra takibine girişmesi suretiyle ortaya çıkmış olması sebebiyle meşru hamili müvekkili şirketin olduğu savcılık kararı ile ortaya çıkan çekin istardatı hakkında olduğunu, dava konusu çeklerin mülkiyetinin müvekkili şirkete aidiyetinin ve tercihe şayan zilyetlik haklarının tespiti ile işbu çeklerle işlgili istirdat davasının kabulüne ve mezkur çekin taraflarına iadesine ve davanın kabulü ile çekin/çek bedelinin istirdatına, eğer davalıya ödeme yapılmışsa ödenen meblağın faiziyle birlikte müvekkili şirkete iadesine, ödenmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava; hırsızlığa uğrayan çekin istirdadı talebine ilişkindir.
Mahkememizce, dava dosyası öncelikle dava şartları noktasında incelenmiş ve davacı tarafa arabuluculuğa başvurup başvurmadığı, başvurmuş ise arabululuk son tutanağının mahkememize sunması için 1 haftalık süre verilmiş aksi halde davanın usulden reddedileceği tebliğ edilen muhtıra vasıtasıyla ihtar edilmiştir.
Davacı vekili, tebliğ edilen muhtıra gereğince sunmuş olduğu 11/02/2020 tarihli dilekçesinde özetle; davasının arabuluculuk dava şartı olmayan davalardan olan çek istirdadı davası olduğunu beyan etmiş ve dilekçesi ekinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2019/2953 esas, 2019/2839 karar sayılı, 27/12/2019 tarihli ilamını sunmuştur.
7155 sayılı yasanın 20.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na ilave edilen 5/A maddesi ile ”Bu kanunun 4.maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartıdır” düzenlemesine yer verilmiştir.
Kanunun somut olaya uygulanabilmesi anlam açısından yorumlanmasına, kanunun ifade ettiği anlamı keyfiliği ortadan kaldıracak nitelikte belirli ilişki doğrultusunda ortaya konulmasına bağlıdır.
Türk Medeni Kanunu’nun 1.maddesinde ”Kanun sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır.” şeklindeki düzenleme karşısında kanunun sözüyle ve özüyle yorumlanıp somut olaya uygulanması gerekmektedir.
Bu anlamda çek istirdadı davasının kabulü halinde, çekin temsil ettiği alacak hakkı el değiştireceğinden bu dava netice itibariyle bir alacak davası mahiyetindedir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma koşullarını düzenleyen 6.maddesinin 1.bendinde ”hakkaniyete uygun” yargılama kavramı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yorumları sonucunda ”silahların eşitliği” diğer bir deyimle mahkeme önünde sahip olunan hak ve yükümlülükler açısından taraflar arasında tam bir eşitliğin sağlanması ve bu dengenin bütün yargılama boyunca korunmasıdır.
Bu açıdan bakıldığında Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesinin lafzi yorumunda ve kanun metninde yer alan alacak davasınında davacı alacaklı açısından arabuluculuk dava şartı iken, özünde ödeme aracı olan çekin el değiştirmesi talebini barındıran çek istirdadı davasında davacının dava şartı niteliğindeki zorunlu arabuluculuğa başvurmaksızın dava açabileceğini benimsemek adi yargılanma hakkının ihlali ve silahların eşitliği prensibine aykırılıktır.
Kanun koyucunun amaçladığı husus; ticari davalarda konusu para olan ve para ile belirlenen bir alacağın veya tazminatın ödenmesi veya ödenmemesine ilişkin yanlar arasındaki ihtilafın dava öncesinde yanlar arasında müzakere edilmesini sağlamaya yöneliktir. Alternatif uyuşmazlık yöntemlerinden de beklenen fayda bu yöndedir.
01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre; ” MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3. maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile; “Dava şartı olarak arabuluculuk” ”MADDE 18/A- (1) İlgili Kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükümlerinin cari olduğu tespit edilmiştir.
Bu noktada emsal alınan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 2019/2152 esas, 2019/1681 karar sayılı 31/12/2019 tarihli kararında da belirtildiği üzere; “Dava konusu bir miktar para alacağı” olan tüm talepler hakkında, alacaklı ve borçlu açısından bir ayırım yapılmadan ve bir sınırlama getirilmeden dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartı olarak düzenlenmiştir. Elbetteki “menfi tespit” talebi ile “alacak” talebi hukuken aynı kavramlar değildir ve bu davalar sonucunda netice-i talepler ile kurulacak hükümler de farklıdır. İster alacak, ister menfi tespit, ister istirdat, ister itirazın iptali, ister tazminat talebi olsun bu davaların ortak noktası “dava konusunun bir miktar para alacağı” olduğudur. Sınırlayıcı bir yorum yaparak maddenin sadece “alacak” veya “tazminat” davalarıyla sınırlı olduğu kabülünün kanun koyucunun iradesine aykırı olacağı muhakkaktır.”
İzah edilen nedenlerle; davanın 5.400-TL bedelli çekin istirdadı istemine yönelik konusu bakımından bir miktar paranın ödenmesine ve para alacağına ilişkin olup, bu dava bakımından zorunlu arabuluculuk dava şartı mevcut olmakla; davacının davadan önce arabulucuya başvurmadığı anlaşılmakla; 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesi, Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/2 maddesi ile 115/2 maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan gerekçelerle
1-Davanın, 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesi, Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A. maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/2. maddesi ile 115/2. maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 92,22 TL peşin harçtan 54,40 TL‘nin mahsubu ile fazla yatan 37,72 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafça yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 18/02/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza