Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/103 E. 2021/829 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/103 Esas
KARAR NO : 2021/829

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/01/2016
KARAR TARİHİ : 24/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait…cın davalı şirket sigortalısı diğer daval…’a ait… plakalı aracın çarpması neticesinde zarara uğradığını, bu nedenle sigortalıya ödeme yapıldığını beyan ederek, yapılan ödemenin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı… cevap dilekçesinde özetle; görev ve yetki itirazlarının olduğunu, yurtdışında yapılan tespitleri ve bundan kaynaklanan masrafları kabul etmediklerini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu kabul etmediklerini, dava konusu taleplerin KZMSS teminatı kapsamında olmadığını, haksız fiilin gerçekleştiği yerde geçerli para birimi üzerinden tespit yapılması gerektiği yönünde Yargıtay kararlarının olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklı ZMSS’ye dayalı hasar bedeli, değer kaybı, kira bedeli( araç mahrumiyeti) ile ekspertiz/noter/tercüman masraflarına ilişkin maddi tazminat istemine ilişkindir.
Taraf delillerinin ibraz edildiği, poliçe ve hasar dosyasının celp edildiği görülmüştür.
ZMSS’ye dayalı maddi tazminat isteminin ileri sürülmesi kapsamında sigorta hükümlerinin TTK’da düzenlenmesi kapsamında davanın mutlak ticari dava vasfını taşıması nedeni ile mahkememizin görevli olduğu, davalılardan birinin yerleşim yeri itibari ile yetkili mahkemede dava ikamesi mümkün olmakla , davalı sigorta şirketinin merkez adresi itibari ile mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmış olup davalı…’un aksi yöndeki usuli itirazları bu nedenlerle yerinde görülmemiştir.
Davalı sigorta vekili tarafından zamanaşımı defi ileri sürülmüş ise de tatbiki gereken 2918 sayılı KTK’nın 109. maddesi gereğince, haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiş olup kaza tarihi olan 14/10/2015 ile dava tarihi olan 07/01/2016 arasında henüz 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla, anılı savunmaya itibar edilmesi mümkün olmamıştır.
Mahkememizin 03/05/2017 tarihli, 2016/22 esas, 2017/375 karar sayılı; ”…Davanın kısmen kabulü ile; 17.437,66TL tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, davalı … yönünden 14.10.2015 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlitek davalılardan müşetereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 621.79TL tazminatın ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlitkte davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine…” dair kararının, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesinin 2019/173 Esas 2019/548 Karar sayılı 22/11/2019 tarihli ilamı ile; “…Dava konusu kazanın, davalı sigorta şirketi nezdinde trafik sigortası ile sigortalı bulunan diğer davalı tarafa ait …plaka sayılı aracın, park yerinden harekete geçtiği sırada arka tarafını kontrol etmemiş olması nedeniyle arka tarafta park halinde bulunan davacı tarafa ait yabancı plakalı araca çarpması şeklinde gerçekliştiği ve davalının, nizami park halinde bulunan araca çarpma kuralını ihlal etmesi nedeniyle tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Esasen kusur durumuna ilişkin taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır.
İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan zarar hesabına ilişkin bilirkişi raporunun incelenmesinde; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/3870 karar sayılı kararına atıfla, hasarın yabancı para birimi üzerinden hesaplanması gerektiği açıklanmış olmasına rağmen yabancı para birimi üzerinden yapılan hesaplamanın hatalı bir şekilde olay tarihi itibariyla satış kuru üzerinden Türk Lirasına çevrildiği, hasarlanan parçaların kalem kalem parça tutarlarının belirtilmediği, hasarlanan parça tutarlarının ne şekilde tespit edildiğinin, hangi bilgi ve belgelere dayalı olarak hesap yapıldığının açıklanmadığı, davacı tarafından Almanya’da yaptırılan ekspertiz işlemi neticesinde düzenlenen raporda belirtilen hasar tutarının, hangi gerekçelerle fazla bulunduğu rapor içeriğinden anlaşılamadığı gibi ülke şartlarından bahsedilmiş ise de hangi ülke şartları ve neye istinaden değerlendirme yapıldığının belirtilmediği, değer kaybına ilişkin yapılan değerlendirmenin de soyut ve afaki olduğu, ekspektiz bedelinin 873,46 Euro olarak mı yoksa 873,46 Türk Lirası olarak mı makul görüldüğünün anlaşılamadığı, bilirkişi raporunun bu haliyle hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır.
O halde, Yargıtay 17. HD 2015/9275 E 2018/3896 K. sayılı kararı ve benzer nitelikteki kararlarında vurgulandığı üzere, Almanya’da yaşayan davacı zararının yabancı para birimi üzerinden doğmuş olmasına ve TBK’nın 83/son maddesi uyarınca zararının yabancı para birimi üzerinden karşılanmasını talep edebilecek olmasına göre yeni bir bilirkişi heyetinden denetime elverişli rapor alınarak hasar ve değer kaybı ile araç mahrumiyet zararının, ekspertiz gideri bakımından Euro üzerinden olay günündeki davacı zararının hesaplanarak alınacak rapora yönelik itirazlar da değerlendirildikten sonra (hasar ve değer kaybı yönünden yabancı para birimi üzerinden; yargılama gideri teşkil eden ekspertiz gideri bakımından karar tarihindeki doviz kuru üzerinden TL’ye çevrilerek ve diğer yargılama giderleri bakımından ise yerli para birimi üzerinden karar verilmesi gerektiğine dikkat edilerek) sonucuna göre karar verilmesi amacıyla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Kabule göre de; hukuki dinlenilme hakkını ihlal eder şekilde bilirkişi raporuna yönelik taraf vekillerince ileri sürülen itirazlar doğrultusunda ek rapor alınmaksızın karar verilmiş olması, noter ve tercüme masrafı ile ekspertiz giderinin yargılama giderlerine eklenerek haklılık oranında paylaştırılması gerekirken hesaplanan tazminata ilave edilerek karar verilmiş olması doğru değildir… ” gerekçesi ile kaldırılmasına karar verilmiş, dosya mahkememize gönderilerek yukarıdaki esasa kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce dosya kapsamına alınan bilirkişi raporunda özetle;
“..HASAR YÖNÜNDEN İNCELEME:
Tarafımıza iletilen evraklar, hasar fotoğrafları ve olay yeri fotoğrafları incelenerek işbu rapor düzenlenmiştir.
Yapılan incelemeler neticesinde davaya konu aracın 14.10.2015 tarıhinde İştanbul/Silivri mevkiinde meydana gelen kazada sol ön çamurluk, sol ön far, ön tampon kısımdan hasarlandığı hasar ve olay yeri fotoğraflarından görülmüştür.
Almanya’da Kfz-Fachmann ekspertiz firmasına yaptırıları ekspertiz de aracın bahse konu kazası ile ilgili olarak sal ön jant ve sol ön lastik hasarlarının dahil edildiği görülmüştür. İlgili olay yeri fotoğrafları ve hasar fotoğrafları incelendiğinde bu parçaların bahse konu kazada hasarlanmayacağı, parçaların üzerindeki hasarın kaldırım/taş parçası gibi bir yere sürtme sonucu oluştuğu kanaatine varılmıştır. Bu parçalar dahil edilmeyerek aracın Almanya şartlarında onarılması için gerekli bedeler üzerinden değerlendirilerek hasar tespiti yapılmıştır.
Bahse konu kazada sol ön jant ve sol ön lastik üzerindeki hasarların mevcut kazada olmasının mümkün olmadığı, ilgili hasarların kaldırıma sürtme sonucu meydana gelebileceği kanaati oluşmuştur.
Davaya konu araca ilişkin 11/12/2020 itibariyle aracın güncel rayiç değerinin 24.450 EURO olduğu görülmüştür. Aracın kaza geçirmiş olduğu tarih olan 14/10/2015 tarihinde güncel değerinin ekspertiz raporunda belirtildiği üzere 34.657 EURO rayiç değerinin olacağı kanaatine varılmıştır.
DEĞER KAYBI YÖNÜNDEN İNCELEME:
1. Davaya konu aracın 14.10.2015 tarihinde meydana gelen kaza sonucunda hasar evrakları üzerinden yapılan tespitler neticesinde davacı araç sahibinin Almanya’da hazırlatmış olduğu ekspertiz raporunda belirlenmiş olan 650 EURO değer kaybı bedeli tespit edilmiştir. Türkiye’de uygulanan değer kaybı formülasyon uyarınca aratın değer kaybına konu sol ön çamurluğunun düzeltilip boyandığı dikkate alınarak yapılan hesaplamada aracın değer kaybı rakamının 259,68 EURO olduğu tespit edilmiştir.
ARAÇ MAHRUMİYETİ YÖNÜNDEN İNCELEME:
Konu kaza sonucunda davaya konu aracın onarımı için 3 gün tamir süresi olacağı kanaati oluşmuştur.
Tamir Süresi Günlük Kira Bedeli Toplam Kira Bedeli
3 Gün 58,33 EURO 175 EURO
Günlük kira bedeli ekspertiz raporunda belirtilmiş olan Almanya şartları günlük kira bedelleri üzerinden değerlendirilmiştir.
EKSPERTİZ ÜCRETİ YÖNÜNDEN İNCELEME:
Davaya konu aracın kazası ile ilgili olarak Almanya’da hazırlatılmış olan hasar tespitine ilişkin ekspertiz raporu için 873,46 EURO (vergiler dahil) ekspertiz ücreti ödendiği görülmüştür. Ancak tarafımızdan daha önce hasar tespiti yapılmış olan Almanya dosyalarında ekspertiz ücretlerinin ortalama 350 EURO+%19 KDV olması nedeniyle. ekspertiz ücretinin 416,50 EURO üzerinden değerlendirilmesi takdiri sayın hakimliğinize bırakılmıştır…” yönünde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.

Huzurdaki davada; davalı sigorta şirketinin ZMSS ile sigortaladığı, davalı şahsın sevk ve idaresinde olan aracın, davacıya ait araç ile 14/10/2015 tarihinde karıştığı trafik kazası nedeni ile hasar bedeli, değer kaybı ile araç mahrumiyeti/kira bedeline ve ekspertiz/noter/tercüman masraflarına dayalı maddi tazminat davasının ikame edildiği anlaşılmıştır.
Davanın hukuksal zemini kapsamında tatbiki gereken 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91/1.maddesinin; “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinin; “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde düzenleme altına alındığı görülmüş olup anılan yasal düzenlemeler gereğince Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasa gereğince yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olmakla sorumluluğunun mevcut olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca TBK’nın 49. maddesinin; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup bu maddeye göre; gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahsın, o zararı tazmin etmekle yükümlü olduğu görülmüştür.
Anılı kanuni düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; dosyada mübrez trafik kazası tespit tutanağı ve ilk alınan bilirkişi raporundaki kusura vaki açıklamalar konusunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık olması nedeni ile mahkememizce itibar edilir tespitlere göre davalı sürücünün nizami park halinde bulunan araca çarpma kuralını ihlal etmesi nedeniyle kazanın meydana gelmesinde %100 oranında asli kusurlu olduğu saptanmış olup kusur durumuna ilişkin taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı görülmüştür.
Mahkememizin 03/05/2017 tarihli hükmü kapsamında yabancı para birimi üzerinden yapılan hesaplamanın hatalı bir şekilde olay tarihi itibariyla satış kuru üzerinden Türk Lirasına çevrildiği, hasarlanan parçaların kalem kalem parça tutarlarının belirtilmediği, hasarlanan parça tutarlarının ne şekilde tespit edildiğinin, hangi bilgi ve belgelere dayalı olarak hesap yapıldığının açıklanmadığı, davacı tarafından Almanya’da yaptırılan ekspertiz işlemi neticesinde düzenlenen raporda belirtilen hasar tutarının, hangi gerekçelerle fazla bulunduğu rapor içeriğinden anlaşılamadığı gibi ülke şartlarından bahsedilmiş ise de hangi ülke şartları ve neye istinaden değerlendirme yapıldığının belirtilmediği, değer kaybına ilişkin yapılan değerlendirmenin de soyut ve afaki olduğu, ekspektiz bedelinin 873,46 Euro olarak mı yoksa 873,46-TL olarak mı makul görüldüğünün anlaşılamadığı tespitleri ile anılı Bam kararı gereğince; Yargıtay 17. HD 2015/9275 E 2018/3896 K. sayılı kararı ve benzer nitelikteki kararlarında vurgulandığı üzere, Almanya’da yaşayan davacı zararının yabancı para birimi üzerinden doğmuş olmasına ve TBK’nın 83/son maddesi uyarınca zararının yabancı para birimi üzerinden karşılanmasını talep edebilecek olmasına göre hasar ve değer kaybı ile araç mahrumiyet zararının, ekspertiz gideri bakımından Euro üzerinden olay günündeki davacı zararının hesaplanarak rapora yönelik itirazların da değerlendirilmesi (hasar ve değer kaybı yönünden yabancı para birimi üzerinden; yargılama gideri teşkil eden ekspertiz gideri bakımından karar tarihindeki doviz kuru üzerinden TL’ye çevrilerek diğer yargılama giderleri bakımından ise yerli para birimi üzerinden karar verilmesi gerektiğine dikkat edilerek) gerekmiş olup yeniden farklı bir bilirkişi marifeti ile belirtilen hususlarda inceleme yapılmıştır. Bu kapsamda alınan rapor ile hesaplamanın yapıldığı, davacı yanın yeniden rapor alınmasına yönelik talebinin bulunmadığı, davalı sigorta şirketinin ise genel şartlar düzenlemesi gereğince rapora itiraz ettiği görülmüş ise de 2019/40 esas, 2020/40 karar sayılı ve 09/10/2020 yürürlük tarihli Anayasa Mahkemesinin iptal kararı kapsamında genel şartlar ifadesi iptal edilmekle (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. sayılı kararında da “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denilmiş, aynı yöndeki içtihat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 tarihli ve 2012/20-12 E., 2012/232 K. sayılı kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. Keza 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 2004/19 K. sayılı ve 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulî kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme ve açıklama yapılmıştır.) derdest dava yönünden bağlayıcı olup 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları değer kaybı hesaplama yöntemine göre değerlendirme yapılamayacağı sonucuna varılmıştır. Bu nedenlerle son tarihli rapor, betimlenen ve ayrıştırılan kalemler yönünden hükme esas alınmaya elverişli bulunmuştur. Onarım sürecinde aracın kullanılamamasından kaynaklı kira bedeline dayalı tazminat talebi yönünden yapılan inceleme sonucunda ise Yargıtayın yerleşik içtihatları doğrultusunda zarar görenin aracında kaza nedeniyle oluşan ve doğrudan zarar niteliğinde bulunmayan hasara konu aracın kullanılamamasından / araç kiralanmasından doğan talebin kazadan kaynaklanan dolaylı zarar mahiyetinde olduğu ve davalı trafik sigortacısının sadece doğrudan zararlardan sorumlu olduğu, bu zararın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ve poliçe özel şartları uyarınca teminat kapsamında bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Kabul edilen hukuksal durum gereğince; 5.102,68-Euro hasar bedeli, 259,68-Euro değer kaybı , 175,00-Euro kira bedeli olmak üzere (davalı sigorta şirketi 5.102,68-Euro hasar bedeli, 259,68-Euro değer kaybından sorumlu olmak kaydıyla) toplam 5.537,36-Euronun tahsiline dair karar vermek gerekmiştir.
Son olarak temerrüt tarihi yönünden değerlendirme yapılmış olup davalı araç sürücünün haksız fiilin gerçekleştiği kaza tarihi olan 14/10/2015 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü anlaşılmıştır. 2918 sayılı KTK.’nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrütün gerçekleşeceği, davadan önce yapılmış bir başvuruya rastlanılmamakla temerrüt halinin davalı sigorta şirketi yönünden ise dava tarihi (07/01/2016) itibari ile başladığı anlaşılmakla; davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile
5.102,68-Euro hasar bedeli, 259,68-Euro değer kaybı , 175,00-Euro kira bedeli olmak üzere (davalı sigorta şirketi 5.102,68-Euro hasar bedeli, 259,68-Euro değer kaybından sorumlu olmak kaydıyla) toplam 5.537,36-Euronun davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu miktar yönünden dava tarihinden itibaren, davalı …’un sorumlu olduğu miktar yönünden 14/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarınca euro cinsi mevduata uygulanan 1 yıllık en yüksek mevduat faizi uygulanmak sureti ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Ekspertiz gideri olarak tespit edilen 416,50 euronun karar tarihindeki kur üzerinden hesaplanan TL değeri olan (kur miktarının karar/ duruşma tarihinden sonra yayımlanması nedeni ile gerekçeli yazım sürecinde TL değeri belirtilmiştir) 5.716,09 TL’nin, tercüman masrafı olan 885-TL’nin, noterlik masrafı 1.027,66-TL’nin yargılama gideri olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
3- Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 1.737,86 TL karar-ilam harcından, davacı tarafça peşin yatırılan 480,59 TL harcın mahsubu ile bakiye 1257,27 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
4- Davacı tarafça yapılan 2.435 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 1829,66 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan 53,00 TL yargılama giderinden davanın red oranına göre hesaplanan 13,18 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalı…Sigorta A.Ş.’ne ödenmesine, kalan kısmın davalı … Sigorta A.Ş. üzerinde bırakılmasına,
6- Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
7- Davalı … Sigorta A.Ş. kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen talep üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı… Sigorta A.Ş.’ne ödenmesine,
8- Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen talep üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’a ödenmesine,
9- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
10- Davacı tarafça peşin yatırılan 480,59 TL harç ile 29,20 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 509,79 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,

Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/11/2021

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır