Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/7 E. 2019/1117 K. 11.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/7 Esas
KARAR NO : 2019/1117

DAVA : Alacak (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/09/2013
KARAR TARİHİ : 11/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı şirket arasında 03/01/2013 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi imzaladığını, istasyona otomasyon sistemi tesis etmiş ve bu işlemler için 54.995,08 TL masraf yaptığını, davalı bayi Ankara … Noterliğinin 11/06/2013 tarih ve … yevmiye ihtarnamesi ile bayilik sözleşmesini feshettiğini müvekkile tebliğ edildiğini, davalı bayinin 03/01/2013 başlangıç tarihli Akaryakıt Bayilik sözleşmesinin 35 nci ve 45 nci maddelerinde sözleşme süresinin 5 yıl olduğu açıkça yazılı olduğunu, ancak davalı bayi haklı hiçbir neden yokken sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetmiş ve …Ltd. Şti. adlı dağıtım şirketi ile sözleşme imzaladığını, ilk bir yıl için taahhüdünün 577 m3’lük kısmını karşılamadığını, müvekkil sözleşmesinin devam etmeyen süresi için yoksun kaldığı karı da ödemesi gerektiğini, davalı bayinin satın almayı taahhüt edip de almadığı akaryakıt için şimdilik 30.000 USD cezai şartın TCMB kur karşılığı olan 60.069,00 TL ödemesine karar verilmesini talep ettiğini, davalının müvekkile ödemesi gereken malzeme bedeli ve sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle yoksun kalınan kar payının da tespit edilmesini ve müvekkile ödenmesini, yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket hakkında açılan hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini talep ettiğini, davacı tarafın beyanlarında davalı şirketin hukuki dayanaktan yoksun olarak sözleşmeyi feshettiği fesih ile birlikte uğramış olduğu zararların tazmini bakımından 60.069,00 TL nin müvekkil şirketten tahsilini talep ettiğini, usul yönünden yetki itirazında bulunduğunu, müvekkil şirket tarafından Ankara … Noterliğinin 11/06/2013 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesinde de açıkça görüleceği üzere müvekkil şirket taraflar arasında hazırlanan ve ıslak imzalı 03/01/2013 tarihli protokole istinaden taahhüt edildiği halde yapılmayan ve kabul edilmeyen ödemeler karşısında müvekkilin ihtarname ile sözleşmeyi tek taraflı feshetmesi usul ve yasaya uygun olduğunu, ek protokolü ibraz ettiğini, 03/01/2013 tarihli bayilik sözleşmesinin ayrılmaz parçası niteliğinde olan ek te sunmuş oldukları aynı tarihli protokol taraflarca imza altına alınmış olup bu protokol ile 03/01/2013 tarihli sözleşme maddeleri hükmünü kaybettiğini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; akaryakıt bayilik sözleşmesinin haksız feshi iddiasına dayalı cezai şart alacak istemine ilişkindir.
Taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi, ürün alım taahhütnamesi, sözleşmenin feshine ilişkin ihtarname ile faturaların ibraz edildiği görülmüştür.
Davalı tarafın bağlı bulunduğu vergi dairesine müzekkere yazılarak son 3 yıllık vergi kayıtları, bilanço ve gelir gider kayıtlarını gösterir kayıtları celp edilmiştir.
Davalı vekili tarafından cevap dilekçesi ile her ne kadar yetki ilk itirazı ileri sürülmüş ise de HMK’nın 17. maddesi bağlamında tacir olan taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi kapsamında yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olarak kararlaştırılmış olması nedenleriyle somut olayda yetki şartı itibariyle mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmakla, davalının yetki itirazının yerinde olmadığına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce 28/05/2019 tarihinde mali müşavir bilirkişi… alınan raporda özetle; “…Davalı ile davacı arasında ticari ilişki 20/01/2013 tarihinde başladığını, 10/06/2013 tarihinde sona erdiğini, davalı bayinin bu süre zarfında davacıdan 122.066 Litre akaryakıt aldığını, davalı bayinin yine bu süre zarfında 565.263,44 TL tutarında akaryakı almış 564.804,14 TL ödeme yaptığı…” mütalaa edilmiştir.
Mahkememizce 10/12/2014 tarihinde mali müşavir bilirkişi …’den alınan raporda özetle; “…Dosya içeriği ve ekindeki dökümlerin incelenmesi ve yapılan değerlendirmeler neticesinde; Konusu “Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)” olan işbu dava dosyasına ilişkin raporumuzun sonuç olarak Özeti aşağıda bilgilerinize sunulmakta olduğu, Davacı… A.Ş. île davalı … Ltd. Şti, arasında imzalanan 03.01.2012 tarihli 5 yıllık “Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi”nin davalı tarafından suresinden önce feshedildiği, bu durumun sözleşmeye aykırı olduğunun iddia edildiği, sözleşmeye ilaveten taraflar arasında imzalanmış ancak sahte olduğu iddia edilen “Ek Protokol” ve davalının imzası görülen bir uTaahhütname”nin mevcut olduğu, buna göre davacının satın alınmayan beher m3 beyaz Ürün için davalıdan 30 $ cezai şart île yoksun kalınan kar kaybının hesaplanmasını talep ettiği, ayrıca kurumsal kimlik ve otomasyon bedeli olarak yapılan masrafın iadesini istediği, sonuç olarak şimdilik 30.000,00 $ cezai şartın Ödenmesine hükmedilmesii talep ettiği, davalı … Ltd. Şti.’nin usul yöuünden yetki itirazında bulunduğu, sözleşme feshinin yasaya uygun olduğu, taahhütnamenin tek taraflı doldurulduğu, imzalanan ek protokol ile sözleşmenin geçersiz hale geldiği, davacı tarafın kfitÛ niyetli davrandığı, bu nedenle davanın reddini talep ettikleri, Sözleşmenin 46.maddesi uyarınca davalının “Yetki İtirazı” nın uygun olmadığı, Sözleşmenin davalı tarafından tek taraflı feshedilmiş olması sebebiyle, davalı … Ltd. Şti.’nin fesih sonuçları ile ilgili sözleşme hükümlerini yerine getirmesinin uygun olacağı, Ayrıca, davalı … Ltd, Şti.’nin Taahhütnameden kaynaklanan yaptırımlara uygun hareket etmesinin yerinde olacağı, bununla birlikte söz konusu taahhütnamenin tek taraflı doldurulduğu yönünde davalı tarafın itirazda bulunduğu, Ek protokolün imzalanmasıyla asıl sözleşmenin hükmünü kaybettiği yönündeki davalı iddiasının yerinde görülmediği, zira söz konusu protokolün sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olduğu, bununla birlikte ek protokolün davacı tarafından sahte olduğundan söz edildiği, bu hususta takdir yetkisinin sayın Mahkememde bulunduğu, Satılan ürünün fiyatlandırması hususunda … + 1,5 TL olacak şekilde dosya içeriğinde bir anlaşmanın tarafımızca görülmediği, bununla birlikte protokolde net bir fiyattan bahsedilmediği, …fiyatına ilave edileceği belirtilen “depo ve tesis karlılığı” değiminin tarafımızca netlik içermediği, Ek protokolün 5.maddesi gereği kurumsal kimlik ve otomasyon bedelinin bay iye hibe edileceği, bu nedenle raporda dökümünü yaptığımız toplam 54.995,08 TL tutarındaki 2 adet fatura bedelinin davacı … A.Ş, tarafından talep edilmesinin yerinde olmadığı, davalı … GRUP Ltd. Şti. tarafından çekilen ihtarnamede belirtildiği üzere, davacının dilerse bu malzemeleri geri alabileceği, Davalı … GRUP Ltd. Şti. tarafından verilen taahhütname gereği davacıya ödemesi gereken cezai şartın, satın alımı gerçekleşmeyen beher tn3 için 30 $ olmak Üzere toplamda 101.310,00 $ olarak hesaplandığı, ancak davacının dava dilekçesindeki talebinin
şimdilik 30.000,00 $ olduğu, Erken fesih sebebiyle (kalan 4,5 yıl için) yoksun kalınan karın 102.481,74 TL, olarak hesaplandığı, ancak satışı gerçekleşmemiş ve sadece varsayım üzerinden yola çıkılarak hesaplanmış bu tutarların ödenip ödenmemesi hususunun sayın Mahkemenin takdirlerinde olduğu, yukarıdaki 7.maddemizde değindiğimiz cezai şartın bunu kompanse ettiği, dolayısıyla fazlaya dair talebin heyetimizce uygun görülmediği, tarafların defter kayıtlan üzerinde yapılan incelemede davacı … A.Ş. firmasının rapor yazım tarihi itibariyle tarafımıza yasal ticarî defterlerini sunmadığı, davalı … GRUP Ltd. Şti.’nin ise raporumuz içeriğinde belirtilen sebeplerden dolayı defterlerinin sahibi lehine delil teşkil etmesinin uygun görülmediği, eksiklerin tamamlanması halinde yeniden incelenebileceğinin…”mütalaa edildiği görülmüştür.
Mahkememizce alınan 15/07/2015 tarihli ek raporda özetle; “…10/12/2014 tarihli kök raporumuzda davacı … A.Ş. firmasının rapor yazım tarihi itibariyle tarafımıza yasal ticari defterlerini sunmaması sebebiyle yapılamayan incı…A.Ş. firmasının rapor yazım tarihi itibarîyle tarafımıza yasal ticari defterlerini sunmaması sebebiyle yapılamayan inceleme 10.07.2015 tarihinde adı geçen şirket merkezine gidilerek tamamlanmış olup, İlgili yıla (2013 yılına) ait defterlerin yazdırılmış olduğu, defter tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yapıldığı, ayrıca genel kabul görmüş Muhasebe Standartları doğrultusunda tutulmuş olduğu, sahibi lehine delil teşkil edebileceği, Mevcut kayıtların incelenmesi neticesinde, taraflar arasında dava konusu olan “İstasyon Giydirme Bedeli” ve “Otomasyon Ekipmanları” konulu 2 adet faturanın davacı… A.Ş.’ne ait defterlere 17.06.2013 tarihinde …madde no ve … mahsup fişi numarası ile İşlendiği, Kök raporumuzun “Özet ve Sonuç” bölümünde yer verdiğimiz görüş ve kanaatlerimizin bu rapor için de geçerli olduğunun…” mütalaa edildiği görülmüştür.
Mahkememizin 21/10/2015 tarihli, … esas … karar sayılı kararı ile ”…Davacı şirket ile davalı şirket arasında 03/01/2013 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli akaryakıt bayilik sözleşmesi imzaladığı, istasyona otomasyon sistemini tesis edildiği, davalı bayinin, sözleşmeyi 5 yıllık süre dolmadan Ankara … Noterliğinin 11/06/2013 tarih ve …yevmiye ihtarnamesi ile bayilik sözleşmesinin haksız olarak feshettiği iddiasıyla 30.000 USD cezai şartın TCMB kur karşılığı olan 60.069,00 TL ödemesine karar verilmesini talep ettiği, ayrıca davacının dava dilekçesi içeriğinde, davalının ödemesi gereken malzeme bedeli ve sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle yoksun kalınan kar payının da tespit edilmesini ve ödenmesini talep ettiği ancak, talep sonucunda, sadece dilekçe içeriğinde belirtilen cezai şartın tahsilini talep ettiği görülmüştür.
Davacı şirket ile davalı şirket arasında 03/01/2013 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli akaryakıt bayilik sözleşmesi imzaladığı, istasyona otomasyon sistemini tesis edildiği, davalı bayinin, sözleşmeyi 5 yıllık süre dolmadan Ankara … Noterliğinin 11/06/2013 tarih ve … yevmiye ihtarnamesi ile bayilik sözleşmesini feshettiği, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalının “Bayinin tedarikçi…A.Ş.’den sözleşme süresince yıllık asgari 700 m3 beyaz ürün (K.benzin ve motorin) satın almayı kabul ettiği” görüldüğü, taahhütnamenin devamında ise “her ne sebeple olursa olsun bu satış taahhüdünü yerine getirmediğim takdirde, taahhüt ettiğim halde …A.Ş.’den satın alıp satmadığım beher m3 beyaz ürün için 30 $ (Amerikan Doları) tutarında cezai şart ödemeyi, cezai şart ödeme koşulu doğrultusunda, cezai şart talep ve miktarına karşı yargıda veya icrada herhangi bir itiraz dermeyan etmemeyi ve cezai şartın tenkisini talep etme ve dava etmemeyi, söz konusu cezai şartın ilgili olduğu yılın sonu itibariyle … A.Ş.’in kayıtlarına göre tespit edilecek eksik satış miktarlarından hesap edileceğini ve hesap edilen cezai şart tutarını, takip eden yılın Ocak ayı içerisinde herhangi bir ihtar ve hükme hacet kalmaksızın $ olarak ve/veya ödeme günündeki TCMB döviz satış kuru üzerinden TL karşılığı ödemeyi gayri kabili rücu beyan, kabul ve taahhüt ederim” hükmüne yer verildiği, bilirkişi tarafından; taahhüt edilen miktar olan 770 m3 beyaz ürün ve sözleşmenin geçerlilik süresi olan 03/01/2018 tarihi esas alınarak yapılan hesaplamaya göre 3377 m3 karşılığı toplam 101.310 $ cezai işlem şart bedelinin tespit edildiği, dava tarihinde ki kur’a göre cezai şart tutarının 202.853,013 TL olduğu, davacının harcını yatırdığı 10/12/2015 ıslah dilekçesi ile 157.476,82 TL talep ettiği, buna göre davacının talebinin hesaplandığı miktardan daha düşük olduğu, bu nedenle cezai şart bedelinin indirilmesine gerek bulunmadığı anlaşıldığından talepte bağlılık ilkesi gereği cezai şart ücreti talebinin kabulüne karar verilmiştir…” gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verildiği ancak Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/2966 esas, 12519 karar sayılı ilamı ile ”…Dava, sözleşmenin henüz süresi dolmadan haksız feshi nedeniyle asgari alım taahhüdüne uyulmamasından doğan cezai şartın tahsiline ilişkindir. Bu durumda öncelikle sözleşmenin haksız nedenle davalı tarafından fesih edildiğinin belirlenmesi, feshin haklı nedene dayandığının tespiti halinde davanın reddi, haksız nedenle fesih edildiğinin belirlenmesi halinde ise davacının aynı yerde yeniden bayilik tesis edebileceği makul süre gözetilerek cezai şart miktarının tespiti gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir…” gerekçeleri ile bozulmasına karar verildiği, sonrasında ise aynı dairenin… esas, … karar sayılı karar düzeltme kararı ile ”…Yerel mahkemece öncelikle sözleşmenin davalı tarafından feshinin haklı olup olmadığının tespiti gerektiği, feshin haklı olması halinde davanın reddi gerekeceği şeklindeki bozma gerekçemiz doğru olmakla beraber feshin haksız olması durumunda cezai şartın sözleşme hükümlerine göre saptanması gerektiği bozma kararında yer alan davacının aynı yerde yeniden bayilik tesis edebileceği makul sürenin gözetilmesi şeklindeki bozma gerekçesi kar mahrumiyetine ilişkin olup cezai şart davasında böyle bir şart bulunmamaktadır.Bu nedenle davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 20.09.2016 tarihli bozma kararının kaldırılmasına,yerel mahkeme kararının davalının temyizi yönünden yapılan incelemesinde mahkemece davayı fesheden davalının feshinin haklı olup olmadığı saptanarak fesih haklı ise davanın reddine karar verilmesi, fesih haksız ise davacının cezai şart talebinin sözleşme hükümlerine göre belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir” gerekçeleriyle hükmün bozulmasına şeklinde değişik bozma yapılması gerekirken ilamda yazılı gerekçelerle bozma yapıldığı anlaşıldığından davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü gerekmiştir…” gerekçeleri ile kararın bozulması nedeni ile usul ve yasaya uygun olan karar düzeltme kararına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce karar düzeltme ilamına uyulmasından sonra 29/07/2019 tarihinde alanında uzman bilirkişiler sektör bilirkişisi … ve mali müşavir …’den alınan raporda özetle; “…Dava dosyası ile davacı şirketin ait aşağıdaki cetvelde gösterilen noter tasdiklerini ihtiva eden ticari defterler incelemeye tabi tutulmuş olduğu, incelenen davacıya ait defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulmuş olduğu görülmüş olup, buna göre davacı defterlerinin delil vasfı mahkemeniz takdirlerinde olduğu, huzurdaki dava bir Alacak davası olup, davacı, taraflar arasında bayilik sözleşmesinin davalı tarafından fesih edilmesi neticesinde asgari alım taahhüdüne uyutmamasından doğan cezai şart için fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydı ile şimdilik 30.000 USD nin TCMB kur karşılığı olan 60.069,00.-TL nin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmekte olduğu, davalı tarafından davacı şirkete gönderilen Ankara … Noterliğinin… yevmiye nolu 11/06/2013 tarihli ihtarnamesi ile :”…taraflar arasında akdedilen 03/01/2013 tarihli ihtarnamesinde fesih işleminin bildirildiği, davacının talep edilebileceği cezai şart tutarı toplam 101.338.02.-USD olarak hesaplanmış idi. Ancak davacının cezai şart talebi toplam 30.000. USD (dava tarihindeki TL tutarı 30.000.USD x 1.9522.TL = 58.566.-TL) olduğundan taleple bağlılık ilkesi gereği bu tutarın dikkate alınması gerekmektedir. Cezai şart’ın borçlunun ekonomik mahvına neden olup olmayacağı ile ilgili olarak gerek literatürde ve gerekse uygulamada yerleşmiş ve tüm şirketler için uygulanan bir hesaplama tarzı mevcut değildir. Bu her şirket için farklılıklar gösterebileceği, bu nedenle, tarafımızca bu tür dava ve hesaplamalarda eski TTK.Md. 324 hükmünden faydalanılmaktadır. Eski TTK.Md.324 hükmünde, şirketin esas sermayesinin 2/3 ünün karşılıksız kaldığının anlaşılması, şirketin aciz haline düşmüş olduğu anlamına geldiğinden, kıyas yoluyla, şirketin özvarlığına da bu oran uygulanarak hesaplama yapılmaktadır. Ancak davalı şirketin dosyaya sunulan Kurumlar Vergisi Beyannamelerine bakıldığında, davalı şirketin söz konusu yıllardaki özvarlığının (- ) eksi / borca batık durumda olduğu görüldüğünden, davacının cezai şart talebinin davalı şirketin ekonomik mahvına sebep olacağı değerlendirildiği sonuç olarak; Taraflar arasında 03.01.2013 tarihinde akdedilmFiş 5 yıl süreli “Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi” ile sözleşmeye ek bir EK Protokol ve Bila tarihli ve Davalı tarafından imzalanmış bir “Taahhütname” nin olduğu Davalı tarafından keşide edilen, Ankara … Noterliği, 11.06.2013 tarih ve …yevmiye no’ly–it-…^)1.2013 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesinin 11.06.2013 tarihi itibariyle feshi hakjemda” konulu ihtarname ile sözleşmenin fesih edilmiş olduğu, Yapılan teknik inceleme neticesinde, dosya kapsamında taraflarca sunulan her türlü evrakın değerlendirilmesi sonucu, sektörel uygulamalar çerçevesinde ve sektörel değerlendirmeyle, davalının taraflar arasındaki bayilik sözleşmesini herhangi bir haklı nedene dayandırmadan feshettiği sonucuna ulaşıldığı, ve “Bayilik sözleşmesi feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı,” konusunun hukuki tavsifi, tamamıyla Sayın Mahkemeye ait olduğu, Sayın Mahkemece davacı talebinin kabulü halinde davacının davalıdan sözleşme süresinin sonuna kadar talep edebileceği cezai şart tutarının 101.338.02.-USD olarak hesaplandığı, ancak davacı talebi şimdilik 30.000.USD olduğundan taleple bağlılık ilkesi gereği bu tutarın dikkate alınması gerektiği, bu tutarında dava tarihi itibariyle TL karşılığının ( TCMB Döviz Satış l.USD = 1.9522.-TL ) 30.000.USD x 1.9522.TL = 58.566.-TL olduğu, Yargıtay Bozma ilamında talep edilen makul sürenin (3 ay) kabulü halinde ise davacının davalıdan talep edebileceği cezai şart tutarının 1.588.02.USD olarak hesaplandığı, bu tutarında dava tarihi itibariyle TL karşılığının ( TCMB Döviz Satış l.USD = 1.9522.-TL ) 1.588.02.USD x 1.9522.TL = 3.100.09.-TL olduğu, Davalı şirketin dosyaya sunulan Kurumlar Vergisi Beyannamelerine göre, şirketin özvarlığını yitirmiş ve borca batık durumda olduğu, bu sebeple davacının cezai şart talebinin davalı şirketin ekonomik mahvına sebep olacağının…” mütalaa edildiği görülmüştür.
Huzurdaki dava; sözleşmenin henüz süresi dolmadan davalı yanca feshedilmesi nedeniyle asgari alım taahhüdüne uyulmamasından kaynaklı cezai şartın tahsili istemine ilişkin olup bu durumda öncelikle feshin haksız olup olmadığının belirlenmesi gerektiği anlaşılmıştır. Ayrıca her ne kadar ilk bozma ilamında feshin haksız olması durumunda cezai şartın davacının aynı yerde yeniden bayilik tesis edebileceği makul sürenin gözetilmesi şeklinde belirtilmiş ise de anılı bozma gerekçesi kar mahrumiyetine ilişkin olup cezai şart isteminin ileri sürüldüğü davalarda böyle bir şartın bulunmaması nedeni ile usul ve yasaya uygun olan karar düzeltme ilamı kapsamında davalının feshinin haklı olup olmadığının irdelenmesi, feshin haksız olması halinde sözleşme ve protokoller kapsamında davacı yanın talep edebileceği cezai şart miktarının hesaplanması, hesaplanan cezai şart tutarının davalı yanın iktisaden mahfına sebebiyet verebilecek
derecede ağır olup olmadığının araştırılması gerekmiştir. Bu kapsamda yapılan inceleme neticesinde, davalı yanın taraflar arasında 5 yıl süreli geçerli olmak üzere akdedilen akaryakıt bayilik sözleşmesini ilk yıl içerisinde herhangi bir haklı nedene dayanmadan feshettiği tespit edilmiş olup davacı yanın sözleşmeye ek düzenlenen taahhütname gereğince asgari alım taahhüdüne uyulmamasından kaynaklı cezai şart talep edebileceği sonucuna varılmıştır. Bu sonuca varılmakla akaryakıt bayilik sözleşmelerinde veya somut olayda olduğu gibi sözleşme eki taahhütnamelerde yer alan yıllık asgari alım taahhüdüne uymama halinde öngörülen ceza koşulu (cezai şart) hükümleri TBK’nın 179/2 maddesindeki ifaya ekli ceza koşulu (cezai şart) niteliğinde olduğundan burada bu tür ceza koşulu üzerinde durulması gerekmiştir. TBK’nın 179/2. maddesine göre; “Ceza borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.” Anılı kanun maddesine göre, iki halde alacaklı, ceza koşulunu isteyemeyecektir. Eğer alacaklı, ceza koşulunu isteme hakkından açıkça vazgeçmişse artık bu yönde bir talepte bulunamaz. Diğer yandan alacaklı, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu talep edemeyecektir. Ancak somut olaya bakıldığında sözleşmenin yalnızca ilk yıl için uygulandığı, sözleşmenin diğer yıllarında ifanın son bulması nedeni ile TBK 179/2 gereğince davacı yanın cezai şart talebine cevaz verilip verilemeyeceği, madde şartlarının gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin sözleşmenin diğer yılları kapsamında belirsiz olduğu tespit edilmiştir. Bu kapsamda somut olay adaleti gereğince dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 179/2. maddesi uyarınca ifaya ekli cezai şartın talep edilebilmesi için açıkça haktan feragat edilmemiş olması ve ifanın çekincesiz olarak kabul edilmemiş bulunması koşullarının gerçekleşmesi hallerinin tespiti, sözleşmenin son 4 yılı kapsamında mümkün olmadığından yalnızca ilk yıl için tespit edilen asgari alım taahhüdüne aykırılıktan kaynaklı cezai şart olarak hesaplanan ve mahviyete sebebiyet vermeyeceği anlaşılan (17.338,02 USD x 1.9720TL = 34.190,57-TL) 34.190,57-TL’nin tahsiline cevaz verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla; davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
34.190,57-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2- Davacı tarafça peşin yatırılan 2.689,85 TL harçtan, kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 2.335,56 TL karar-ilam harcının mahsubu ile bakiye 354,29 TL harcın talep halinde davacıya İADESİNE,
3- Davacı tarafça yapılan 1300.00 TL bilirkişi ücreti, 1.084,85 TL posta vs. gideri olmak üzere toplam 2384,85 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre (% 21,71) hesaplanan 517,79 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafça yapılan 44,15 TL yargılama giderinden davanın red oranına göre (% 78,29) hesaplanan 34,56 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
5- Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.102,87 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
6- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen talep üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 12.612,9 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan 24,30 TL başvuru harcı, 1.025,85 TL peşin harç ve 1.664,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.335,56 TL harcın davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

8-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın geçici 3. maddesi uyarınca 15 günlük süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/12/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır