Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/687 E. 2020/318 K. 10.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/687 Esas
KARAR NO : 2020/318
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/12/2019
KARAR TARİHİ : 10/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili adına sahte abonelik sözleşmeleri düzenlenerek ve müvekkilin rızası olmadan …, …, …, …, …, …, … numaralı 8 adet hat açıldığını, bu hatlara ilişkin sözleşmeleri düzenleyen … AŞ’nin bayisi olan diğer davalı … olduğunu, bahsedilen olay sebebi ile müvekkilin şikayeti üzerine … hakkında … Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/618 E.2018/534 K.Sayılı kararı ile sabit ceza verildiğini, bahse konu ceza dosyasının kesinleştiğini, davalı şirket tarafından … İcra Müdürlüğünün 2014/32940 E.Sayılı dosyasında takip yapıldığını ve bu takibe müvekkili tarafından itiraz edildiğini, ancak müvekkilinin bununla da yetinmeyerek … Tüketici Mahkemesinin … E. … K.Sayılı dosyasında menfi tespit davası açtığını ve bu davayı da kazandığını, davalı şirketin müvekkilinin iddialarını kabul etmediğini, davalı firmanın haksız ve hukuka aykırı takiplere devam ettiğini ve … İcra Müdürlüğünün 2017/5617 E.Sayılı dosyasında bahsedilen ve müvekkiline ait olmayan abonelik sözleşmelerine dayalı olarak icra takibi yaptığını, yapılan takibe müvekkili tarafından itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, müvekkilinin bu durum ile de yetinmediğini, … Noterliğince 09 Mayıs 2019 tarih, 07337 yevmiye numaralı ihtarname müvekkili tarafından davalı … AŞ ‘ye ihtarname gönderilmiş olup iş bu ihtarname 13.05.2019 Tarihinde ilgili firmaya tebliğ edildiğini, İhtarname tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalı bugüne kadar ihtarnamenin gereğini yerine getirmediğini, davalıların bahse konu haksız eylemlerinden dolayı müvekkilinin mağdur olduğunu, müvekkilinin engelli bir vatandaş olup,, hali hazırda gözünde bozukluk ve yürüme güçlüğü çekmekte olduğunu, davalılara kesinlikle müvekkilinin herhangi bir borcu olmadığını, müvekkilinin bahse konu hatları da hiç kullanmadığını, dolayısı ile bu açıdan da müvekkilinin mağdur edildiğini, davalı firma yukarıdaki suç duyurusunda haberdar olduğu, kendisine ihtar gönderildiğini ve …Tüketici mahkemesinde kabul beyanı olduğu halde müvekkilinin mağduriyetine sebep olan haksız eyleme devam etmekte olduğunu, dolayısı ile tarafların iş bu dava dosyasında açılan davada müşterek ve müteselsil sorumlu olduğunu, haksız durumun ortadan kaldırılması için, müvekkilinin telekomünikasyon hizmetinden istifadesinin engellenmemesi, şahsi ve kamusal haklarını kullanmasını engelleyen durumun üç gün içinde ortadan kaldırılması istemli olarak … Noterliğince 09 Mayıs 2019 tarih, 07337 yevmiye numaralı ihtarname müvekkili tarafından davalı … AŞ ‘ye tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalı bugüne kadar ihtarnamenin gereğini yerine getirmediğini, davalı firma da bu açıdan temerrüde düşmüş olup haksız eylemini sürdürmeye devam etmekte olduğunu, davanın kabulü ile şimdilik 40.000,00 TL Manevi tazminatın bankalar arasında uygulanan en yüksek faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacı müvekkile verilmesine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, görev yönünden usulden reddinin gerektiğini, davacının iddialarının kabul etmememekle birlikte dava konusu tazminat alacağının zamanaşımına uğradığını, davanın müvekkili şirket yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu olayda davacının iddialarının doğruluğu varsayımında fail/failler davacının imzasını taklit ederek ve kimlik bilgilerini kullanarak abonelik sözleşmelerini akdettiklerini, ancak davacının davayı haksız ve hukuki mesnetten yoksun şekilde müvekkili şirkete yönelttiğini, davacı tarafça ileri sürülen “bayinin iyi seçilmediği, yeterince eğitip denetlenmediği, bu nedenle zarara uğradığı ve bu zarardan da müvekkil şirketin sorumlu olduğu” iddiasının haksız ve mesnetsiz olup manevi tazminat talebinin reddinin gerektiğini, bayilerin hukuki ve cezai sorumluluk yönünden bağımsız olup ayrı tüzel veya gerçek kişiliklere sahip olduklarını, davacının iddialarının kabulü halinde davacının kimlik bilgilerini korumakla mükellef olup dava konusu eylemlere bizzat kendi kusuru ile neden olduğunun kabulünün gerektiğini, davacı tarafın uğradığını iddia ettiği zararın varlığı izah ve ispat edemediğinden davacının manevi tazminat talebinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafça talep edilen manevi tazminat miktarının yüksek olması davacının zenginleşme saikiyle hareket ettiğini açıkça ortaya koyduğunu, öncelikle açılan haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın görev, zamanaşımı ve husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, esas yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir.
GEREKÇE:
6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası öncelikle görev noktasında incelenmiştir.
Dava tarihi itibari ile yürürlükte olan TTK’nın 4 ve 5. maddeleri ile ticari davaların; ”Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde, d) Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” şeklinde tanımlandığı görülmüştür.
Yukarıda zikredilen maddelere göre, bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1.maddesine göre her iki tarafında tacir olması ve ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması, yahut tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğmasının gerektiği açıktır.
Mahkememiz önüne gelen, adına sahte abonelik açılması nedeniyle davacının manevi zarara uğradığından bahisle haksız fiil temelinde açılmış iş bu uyuşmazlıkta, görev noktasında mahkememizce öncelikle davacı tarafın gerçek kişi ticari işletme sahibi olup olmadığı hususu araştırılmış olup, ilgili vergi dairesi ve ticaret sicil müdürlüklerinden gelen yazı cevaplarından davacının tacir olmadığı tespit edilmiştir. Davacının tacir olmadığı ve bu nedenle aradaki uyuşmazlığın TTK’nun 4/1. maddesindeki her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğmuş olma kriterini karşılamadığı gibi eldeki davanın maddenin devamında sayılan nispi ticari davalardan da olmadığı anlaşıldığından iş bu davada mahkememizin görevli olmadığı, taraflar arasında TKHK kapsamında tüketici-sağlayıcı ilişkisi bulunduğundan Tüketici mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla, görev dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı gerekçe ile;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar serileceğinin İHTARATINA,
3-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
4-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/07/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza