Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/609 E. 2021/781 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/609 Esas
KARAR NO : 2021/781
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 11/11/2019
KARAR TARİHİ : 16/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı “… San. Ve Tic. A.Ş.”nin müvekkili şirket nezdinde “…” numaralı Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi ile sigorta olduğunu, İtalya’dan Türkiye’ye gönderilmek üzere yüklemesi yapılan 10 adet Motor cinsi emtiası davalının sorumluluğu altında taşındığını, yurtiçi nakliyesinin yapılması amacıyla … Müdürlüğü’ne bağlı … ‘ya sevk edildiğini, davalının antreposunda forklift operatörünün dava dışı … tarafından davalının sorumluluğu altında yükleme işlemlerinin yapılması esnasında emtianın forkliftten düşürülmesi sonucu emtiada … Model … seri nolu emtia hasarlanarak zayi olduğunu, davalının sorumluluğu altında yapılan taşıma ve yükleme/boşaltma işlemleri esnasında ağır şekilde hasarlanarak zayi olan emtiaya istinaden davacı müvekkil şirket tarafından teminat kapsamında bulunan hasar bedeli olarak dava dışı sigortalı firmaya 9.602,00-TL hasar ödemesi yapıldığını, gerçekleşen zarardan dolayı dava dışı sigortalı firmaya poliçe teminatı kapsamında hasar tazminatı ödemesi yapılmakla halefiyet ilkesi gereği sorumlulara karşı rücu hakları kayıtsız ve şartsız olarak müvekkiline geçtiğini, dava dışı sigortalı firmaya ödenen hasar/zayiat bedelinin davalıdan ve davalının sorumluluk sigortacısı dava dışı … Sigorta A.Ş.’den rücuen tahsil edilmesi amacıyla rücu ihtarnamesi gönderildiğini, rücu ihtarlarının hem davalı tarafından hem de dava dışı … Sigorta A.Ş. tarafından 21.05.2018 tarihinde tebellüğ edildiğini, ancak rücu ihtarına olumlu veya olumsuz her hangi bir cevap verilmediğini, bu nedenle davalı aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… E. Sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, İcra takibinden sonra davalının sorumluluk sigortacısı … Sigorta tarafından rücu taleplerinin değerlendirildiğini, 6.559,00-TL ödeme yapıldığını, ödeme icra takibinden sonra yapıldığı için TBK madde 100 gereği takip çıkışı (asıl alacak + işlemiş faiz) + icra harç + icra vekalet ve icra masraflarının ödenmesi gerektiği dava dışı … Sigorta’ya bildirilmesine rağmen taleplerinin reddedildiğini beyanla davalı borçlunun takip dosyasına vaki borca ve ferilerine ilişkin itirazların iptali ile takibin devamına, davalı-borçlunun %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın 6102 sayılı TTK madde 855 ve CMR Konvansiyonu ‘nun 32. maddesinde öngörülen bir yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, bu nedenle zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, davacı tarafından yapılan takibe süresi içerisinde itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, davacı tarafından müvekkili şirket sigortacısı … Sigorta A.Ş.’ye gönderilen rücu talebine istinaden müvekkilinin bilgisi dışında … Sigorta A.Ş. tarafından sigorta şirketine ödeme yapıldığını, işbu ödemenin icra takibinden sonra yapıldığı gerekçesiyle öncelikle TBK 100. Maddesi gereğince icra dosyası harç ve masraflarından mahsup edildiğinin belirtildiğini, ancak, davaya mesnet icra takibinin müvekkiline tebliğ edilmişse de … Sigorta A.Ş.’ye tebliğ edilmediğini, müvekkili şirket sigortacısı tarafından yapılan ödemenin asıl alacak üzerinden mahsup edilmesi gerektiğini, davacı tarafça ödemeye ilişkin dekont dışında temlik iradesini gösterir ve yazılı şekil unsurunu haiz bir belge sunulmadığını, davacı tarafından ek olarak sunulan sigorta poliçesinde de taraf imzaları bulunmadığından delil olarak kabulünün mümkün olmadığını, somut olayda herhangi bir temlikten bahsedilemeyeceğinden işbu ödemenin ancak bir lütuf ödemesi olduğunu, hasarın meydana gelmesinde müvekkili şirketin hiçbir kusurunun bulunmadığını, hasarın istifleme ve ambalajlama kifayetsizliğinden kaynaklandığını, ispat külfetinin müvekkili şirket üzerinde değil, hak iddia eden davacı taraf üzerinde olduğunu beyanla davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLER, TAHKİKAT VE GEREKÇE:
Dava; taşıma sırasında meydana gelen hasar nedeniyle dava dışı sigortalıya ödenen tazminat bedelinin rücuen davalıdan tahsili talebine ilişkindir.
Mahkememizce dosya kapsamına alınan 18.09.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“..
1.Davacının dava dışı … işletmesi ile abonman sigorta sözleşmesi olduğu,
2.Dava dışı ve davacı sigortalısı … A.S. işletmesinin, 22.06.2017 tarihinde satın alınan 10 adet motor emtiasının İtalya-Türkiye karayolu ile taşınması süreci için davalı işletme ile anlaştığı, bunun taşıma senedi ile sabit olduğu,
3.Taşıma Senedi (CMR Senedi) düzenleyenin açık şekilde davalı işletme olduğu, dolayısı ile İtalya-Türkiye arasındaki taşıma süreci için …-… Lojistik arasında taşıma sözleşmesi kurulduğu,
4.Taşıma sürecinin uluslararası Karayolu Taşımasına dayandığı, dolayısıyla CMR Konvansiyonu Hükümlerinin uygulama alanı bulduğu,
5.Dava konusu zararın meydana gelmesinde ambalaj veya istifleme hatasından kaynaklanmadığı, dosya içerisine sunulan eksper raporu, davalı yetkilileri ve forklift operatörünce imza altma alınan tutanak ve fotoğraflar ile de sabit olduğu,
6.Zarar tutarına ilişkin dosyaya sunulan mal faturası olmadığından eksper raporunda hesaplanan zarar tutarının ele alındığı,
7.Zararın taşıma sürecinin içerisinde gümrük işlemleri sonrası Antrepo-Alıcı arasında yapılacak taşıma için gerçekleştirilen yükleme sırasında taşıma süreci içerisinde meydana geldiği,
8. Davalı lojistik işletmesinin CMR Md.17 uyarınca teslim aldığı yükün hasar/zayi durumundan sorumlu olduğu, CMR Md.23/3 uyarınca sınırlı sorumluluğu olduğu, sınırlı sorumluluk üst limitinin 500 kg. x 8,33 SDR – 4.165 SDR (örnek olarak hasar tarihi itibarıyla 21.004,5 TL) olarak hesaplandığı, 9.602,98 TL zarar tutarının bu tutarın altında olduğu, davacının talep edilebileceği tutarın 9.602,98 TL olduğu,
9.CMR Md.32 uyarınca zamanaşımı sürecinin söz konusu olmadığı, dava konusu hasar tarihinin 11.09.2017 olduğu, davacı şirketin davalı aleyhine 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde 11.09.2018 tarihinde icra takibi yapmış ve zamanaşımını kesmiş olduğu,
10.Davacı … Sigorta A.Ş.’nin; davalı … Ltd. Şti.’nden talep edebileceği gerçek zarar miktarının, icra konusu Asıl Alacak miktarının … Sigorta A.Ş.’nin ödemediği muafiyet miktarı olan 3.043,00 TL olduğu,
11.Ancak; hukuki ve nihai karar tamamen Sayın Mahkemenize ait olmak üzere, halefıyet ilkesi gereğince dava dosyasına ibraz edilmesi gereken ödeme tarihini de gösteren ödemeye ilişkin banka dekontunun, davacı vekilince dava dosyasın ibraz edilmesi halinde, 3.043,00 TL Asıl Alacak miktarı üzerine, icra takibinde taraf olmadığı için … Sigorta A.Ş. tarafından ödenmemiş olan icra takibinin ferileri ile birlikte talep edebileceği ” yönünde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce tarafların itirazları da değerlendirilmek suretiyle ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce dosya kapsamına alınan 26.07.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“..
Davacı şirketin, davalı aleyhine 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde 11.09.2018 tarihinde icra takibi yapmış ve TBK 154 maddesi uyarınca zamanaşımının kesilmiş olduğu, ancak 11.09.2018 tarihi itibariyle 1 yıllık yeni zamanaşımı süresinin işlemeye başlamış, Sayın Mahkemeniz nezdindeki iş bu rücu davasının ise en son 1 yıllık zamanaşımı süresi sonu olan 11.09.2019 tarihinde açılması gerekirken, 1 yıllık zamanaşımı süresi sonrasında 11.11.2019 tarihinde açılmış olduğu,
Mevcut Yargıtay Kararları ve CMR Konvansiyonu‘nun 23/1 maddesi gereğince; taşıyıcı, yükün taşınmak üzere kabul edildiği yükleme yerindeki yer ve zamandaki mal kıymetine göre sorumludur. Bu nedenle; sigorta eksperinin söz konusu hasarlı makinenin fatura bedeline göre yapmış olduğu tespit ve hesaplama da, başkaca bir fiyat araştırmasına gerek görülmeden doğal olarak heyetimizce uygun bulunmuş ve kabul edilmiş olduğu,
Tetkikinden de açıkça görüleceği üzere; davacı vekili 11.11.2019 tarihli dava dilekçesinde, hiçbir şekilde temlik talebinde bulunmamış ve dava konusu rücu talebini sadece 6102 sayılı TTK.’nun 1472. maddesine göre halefiyet ilkesine dayandırmış olduğu,
Dolayısıyla, davacı vekilinin sigortalısı tarafından verilmesi gerektiği iddia edilen bir temlikname ibraz etme zorunluluğunun ve dava konusu talep ile temlikname arasında herhangi bir illiyet bağının bulunmadığı,
Dava konusu olayın, makinenin nakliyesi sırasında meydana gelmediği ve aksine davalı şirkete ait antrepoda davalı şirketin çalışanı forklift operatörü tarafından makinenin forklift çatalından/bıçağından düşürülmesi sonucunda hasar görmüş olduğu 11.09.2017 tarihli tutanak ile sabit olmasına rağmen, CMR taşıma senedine konulan “aracın yüklemedeki istifleme ve ambalajlamadan meydana gelebilecek hasarlardan … Ltd. Şti. sorumlu değildir.” şeklindeki çekince nedeniyle, dava konusu hasarın davalı şirketten talep edilemeyeceğine ilişkin iddianın kabul edilmesinin mümkün olmadığı ve davalı rizikonun meydana gelmesinde davalı şirketin tamamen kusurlu ve sorumlu bulunduğu,
Tablonun tetkikinden de açıkça anlaşıldığı üzere; 2.542,00 TL sovtaj bedeli tenzil edilmiş olup, ihbar olunan … Sigorta A.Ş.’nin ödemediği 3.043,00 TL.’nın muafiyet miktarı olduğu, icra takibinde ve davada taraf olmadığı için … Sigorta A.Ş. tarafından icra takibine ait ferilerin ödenmemiş olduğunun anlaşıldığı,
Davalı şirketin sigortacısı … Sigorta T.A.Ş.’nin; icra takibinden sonra davadan önce doğrudan alacaklı şirkete / davacı … Sigorta A.Ş.’nin hesabına ödemiş olduğu 6.559,00 TL bedelin mahsubu suretiyle, bakiye kalan 7.340,60 TL bedelin davalı … Ltd. Şti. tarafından davacı … Sigorta A.Ş.’ne ödenmesi gerektiği ” yönünde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Yargılama kapsamında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; Dava dosyasının öncelikle dava açma zamanaşımı/hak düşürücü süreleri yönünden incelenmesi gerektiği, her ne kadar itirazın iptali davasının açılması 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi ise de bu sürenin itirazın tebliği ile başlayacağı, somut olayda itirazın tebliğine ilişkin bir belge bulunmamakla itirazın iptali davasının hak düşürücü süre içinde açıldığının kabulü gerektiği, tartışılması gereken bir diğer hususun CMR 32. Madde uyarınca davanın zamanaşımı süresi içinde açılıp açılmadığı hususu olduğu, somut olayda meydana gelen hasarın taşıyıcının kasta varan kusuru/ağır kusuru ile gerçekleştiğine dair bir delilin bulunmadığı, keza bu yönde bir iddia ve delilin de bulunmadığı, bu nedenle davanın 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılması gerektiği, davalı tarafın davanın süresinde açılmadığı yönünde ilk itirazının bulunduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/798 esas 2016/6249 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere hak düşürücü süre ile zamanaşımı süresinin birlikte cereyan ettiği hallerde dava hak düşürücü süre içinde açılmış olsa da zamanaşımı süresi dolmuşşa davanın zamanaşımına uğrayacağı, somut olayda emtianın 11/09/2017 tarihinde zarar gördüğü, davalı şirket yetkililerince olaya ilişkin 11/09/2017 tarihli tutanak tutulduğu ve hasar tespitine ilişkin eksper raporunun 24/10/2017 tarihli olduğu, takibin 11/09/2018 tarihinde başlatıldığı, davanın ise 11/11/2019 tarihinde açıldığı, bu durumda itirazın iptali davası hak düşürücü sürede açılmış ise de CMR hükümleri uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığı, zira 11/09/2018 tarihinde takiple kesilen zaman aşımının tekrar işlemesi ile 11/09/2019 tarihinde dolacağı, bu süreye arabuluculukta geçen 1 ay 5 gün sürenin de eklenmesi gerektiği ve böylece zaman aşımı süresinin 16/10/2019 tarihinde dolduğu, davanın 11/11/2019 tarihinde açılmış olması nedeniyle davanın zaman aşımı nedeniyle reddine ve ayrıca davacının takip başlatmakta kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı anlaşılmakla kötü niyet tazminatı talebinin de reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın, zaman aşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Gerekli harçlar alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerine bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine,
5-Taraflarca yatırılan avansların kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde, istek halinde ilgili tarafa iadesine,
6- Devletçe karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
Dair, tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/11/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır