Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/605 E. 2021/572 K. 10.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/605 Esas
KARAR NO : 2021/572
DAVA : Ticari Şirket (Ortak sıfatının sona erdiğinin tespitine ilişkin)
DAVA TARİHİ : 08/11/2019
KARAR TARİHİ : 10/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortak sıfatının sona erdiğinin tespitine ilişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin 09.03.2011 tarihinde tescil ve ilan edilerek kurulduğunu, 15.03.2011 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığını, 50.000,00 TL değerindeki şirket sermayesinin 47.500,00 TLsinin … …’ya , kalan 2.500,00 TLsinin de müvekkili … tarafından taahhüt edildiğini, şirketin kurulumundan kısa bir süre sonra …’ın müvekkiliyle iletişime geçmesi sonucunda … …’nın şirketi kullanarak dolandırıcılık yaptığından haberdar olduğunu ve 23.06.2011 tarihinde hisselerinin tamamını …’a devrettiğini, pay devrinin gerçekleştirilmesi için diğer hissedar … …’ya başvuruda bulunulduğunu, hisse devrinin TTK’nun 595. Maddesi uyarınca şekil şartlarına uygun bir şekilde gerçekleştirildiğini, ancak bu devir işlemlerinden sonra … Anonim Şirketi’nce şirket borçları nedeni ile başlatılan takibin kendisine ihtar edilmesiyle resmi kayıtlarda halen şirket ortağı sıfatına sahip olduğunu öğrendiğini, müvekkilinin hisse devir sözleşmesinin genel kurulca zımnen kabul edildiği tarihten sonraki şirket borçlarına dair sorumluluğunun bulunmadığını beyanla müvekkilinin davalı şirkette pay sahibi olmadığının, ortaklık sıfatının sona ermiş olduğunun tespitine, pay devrinin pay devrine kayıt ve tesciline, Ticaret Sicili’ne tescil ve ilanına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı şirkete usulüne uygun tebligat yapılmış, davaya karşı herhangi bir beyanda bulunulmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; limited şirket hisse devir sözleşmesine dayalı olarak davalı şirkette pay sahibi olunmadığının tespiti ile tescil ve ilanı istemlerine ilişkindir.
Davalı şirketin ticaret sicil dosyası celp ve tetkik edilmiştir.
Pay defterlerinin ibrazına yönelik yazımıza davalı şirketin yanıt vermediği anlaşılmıştır.
Davacı tanığı dinlenerek beyanı tetkik edilmiştir.
… ASCM’nin 2017/ … esas sayılı ceza dava dosyası celp ve tetkik edilmiştir.
Davalı şirketin bağlı olduğu … Vergi Müdürlüğüne yazı yazılarak 01/01/2011- Nisan 2012 dönemine ait kurumlar vergisi beyannameleri ile şirket ortaklarını gösterir belgeler celp ve tetkik edilmiştir.
Mahkememizce dosya kapsamına alınan 05/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Davacı taraf Şirket Müdürü ve büyük hissedar olan … …N’A hissesini devir ettiğini sözlü olarak ilettiğini; ortaklar kurulunda karar alınarak tescil ve ilan edilmesini istediğini; ancak şirketin buna uymadığını belirtmekte ise de Şirkete gerçekten haber verdiğine dair bir kanıt sunamamıştır.
Dava, davalı limited şirkete ortak olduğunun tespiti istemine ilişkindir.. Limited şirkette pay devrinin ne şekilde yapılacağı TTK’nun 520. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan yasa hükmüne göre, “Bir pay devri, şirket hakkında ancak şirkete bildirilmek ve pay defterine kaydedilmek suretiyle hüküm ifade eder” şeklinde bir düzenleme getirilmiştir. Devrin şirkete karşı hüküm ifade edebilmesi için pay defterine kaydedilmesi, deftere kayıt için ise, ortaklardan en az 3/4 ünün devre olur vermesi gerekmektedir. Dosyaya sunulan davacının hisse devri sözleşmesi ve ortaklar kurutu kararının pay defterine işlendiği belirlenemediği gibi, ispat yükü kendisinde olan davacı da bu hususu ispatlayamamıştır. Bu durum karşısında mahkemece, TTK’nun 520. maddesinde düzenlenen devir şartlarının gerçekleşmediği kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” (YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ, E. 2009/7157 K. ¿011/2522011/252, T. 17.1.2011).
Somut olayda ise ortaklar kurulunda alınan bu yönde bir karar ile pay defterine kayıt bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte, Yargıtay kararlarında da ifade edildiği üzere limited şirket pay devrinin geçerli olabilmesi için Ticaret Siciline tescil zorunlu değildir. Davaya sebebiyet veren olgu da, ticaret sicilinde şirket ortağı olarak davacı ortağın görülmesidir. Bu husus, davacı ve davalının kabulünde olduğu üzere şirketin ticaret siciline herhangi bir tescil ve ilan yaptırmamış olmasından ileri geldiği gibi Şirketin adres değişikliğine ilişkin 26.07.2011 tarihinde alınan (1) sayılı Ortaklar Kurulu Kararını davacının da imzalamış olmasıyla devir iddiası bir çelişki oluşturmaktadır. Kararın altında Hissesini devir aldığı ileri sürülen …’UN imzası da bulunmamaktadır. Burada iki ihtimal olabilir. Ya fiilen davacı dosyaya yansıyan beyanlardan farklı olarak şirket ortağı sıfatı ile eylem ve işlemlere devam etmekte, yahut davacı adına birtakım (sahte imzalı) işlemler yapılmaktadır. Ancak bu yönde bir iddia yahut tespit dosyaya sunulu değildir.
Burada belirtmek gerekir kı, pay devri kural olarak ortaklık sözleşmesinin (anasözleşmenin) tadilini gerektirmez. Yine yukarıda ifade ettiğimiz üzere devir işleminin geçerliliği bakımından işlemin ticaret siciline tescili de gerekmez. Fakat aksi yönde bir Yargıtay kararını da burada paylaşacağız. Ancak netice itibari ile payını devreden ortak, şirket müdürlerinden ortaklıktan ayrıldığının sicile bildirilmesini talep edebilir. Özellikle somut olayda olduğu gibi limited şirket ortaklarının kamu alacaklarından sorumluluğu dolayısı ile işlemi müdürlerin ihmal etmesi halinde sicil kaydının düzeltilmesini talep edebilirler (POROY/TEKİNALP ÇAMOĞLU, Ortaklıklar, N. 1664e). Bu halde devir işleminin ticaret siciline yansıtılmasında hukuki yarar söz konusudur. Nitekim bu hususu doğrulayan Yargıtay kararlarına da rastlamaktayız. Limited şirketler bakımından TTK.’nun 510. maddesinde, tescilin şirket müdürleri tarafından talep edileceği öngörülmüş olup, aynı Kanun’un 30 ve Ticaret Sicili Tüzüğü’nün 31. maddesine gore de tescil, ilgililer veya yetkili temsilcileri ile hukuki halefleri tarafından istenir.
“Dava konusu olayda davacılar, limited şirketteki paylarını yasaya uygun olarak davalılara devredip ortaklık sıfatını kaybetmişlerdir. Bu itibarla, limited şirketin ortaklarındaki değişikliğin tescili, limited şirketin yetkili organı olan müdür tarafından istenebileceğinden, şirketteki paydaşlık sıfatı sona eren davacıların bu yoldaki bir talebi olsaydı …’nce öncelikle bu nedenle reddi gerekecekti. Davacıların, tescil yükümlülüğünü yerine getirmeyen limited şirket aleyhine açacağı tescile, icbar davası sonunda alacağı hükümle, Ticaret Sicili Tüzüğü’nün 38/2 nci maddesi uyarınca tescili sağlama olanağı bulunmaktadır. İşte davacılar, bu amaçla işbu davayı açmıştır. TTK. ‘nun 520. maddesinde belirtilen usul ve esaslara uyulmak kaydıyla gerçekleştirilen pay devrini, şirket sicile tescile yanaşmıyorsa, tescilin böyle bir dava ile sağlanması olanaklı olmalıdır. Türk Medeni Kanunu’nun ikinci maddesi, “herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz” hükmünü içermektedir. Bu hükümden hareketle, sırf bir takım yükümlülüklerden kaçınmak amacına yönelik olan davalıların tutumunu, Kanun’un himaye etmeyeceği kuşkusuzdur. Bu durumda mahkemece, davanın kabulüne bu gerekçelerin de dayanak yapılması gerekirken, hüküm yerinde yazılı doğru gerekçe ile yetinilmesi isabetsiz ise de, hükmün ilave edilen bu gerekçeler ile birlikte onanmasına karar vermek gerekmiştir. (YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ, E. 2007/1265, K. 2008/2831, T. 10.3.2008).
Ancak somut olayda tescilden evvel hisse devrinin kurucu şartları olan ortaklar kurulu kararı ile pay devrine kayıt da gerçekleştirilmediği, iddia olunan devir hadisesinden sonra da davacı imzalı işlemler var olduğu tespiti doğrultusunda devrin gerçekleştiğinin kabul edilemeyeceği… ” yönünde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Huzurdaki dava hukuki niteliği itibariyle; limited şirket hissesinin devri nedeniyle ortaklık sıfatının sona erdiğinin tespiti, kararın Ticaret Sicilinde tescil ve ilanı istemine ilişkindir. Dosya kapsamına ve dosyada mübrez belgelere göre; davacının davalı şirket ortağı iken şirketteki hisselerinin tamamını, … Noterliğinin 23/06/2011 tarihli ve … Y. sayılı “Limited Şirket Hisse Devir Sözleşmesi” ile dava dışı …’a bedeli karşılığında devrettiği görülmüştür. Celbedilen ticaret sicil kayıtlarına göre ise davalı şirketin, hisse devir işlemini ticaret siciline tescil ettirmediği, davacının halen ortak olarak göründüğü, şirketin en son tescilini 01/08/2011 tarihinde yaptırdığı anlaşılmaktadır. Somut olayda hisse devir tarihi itibari ile uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın 520. maddesi hükmüne göre, esas sermaye payının devrini doğuran işlemler yazılı şekilde yapılmalıdır ve imzaları noterce onanmalıdır. Devrin geçerli olması için hisse devrinin ortaklar kurulu tarafından onaylanması gerekmektedir. Nihayetinde aşağıda belirtilen ve birbirini takip eden üç işlemin yapılması halinde limited şirketlerde pay devri gerçekleşmiş olmaktadır:
-Noterde imzaların tasdik edildiği hisse devri sözleşmesi
-Hisse devrinin şirkete bildirilmesi
-Şirket tarafından hisse devrinin kabulü ve pay defterine işlenmesi
Pay devri işleminin tamamlanması akabinde işbu kararın 3.kişiler bakımından hüküm ifade etmesi için Türk Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil edilmesi gerekmektedir. Bu düzenleme tarzından bildirimden sonra pay defterine kayıt gerektiği anlaşılır. Ancak yine devir hususunun pay defterine kaydedilebilmesi için, bu kez ortakların devir işlemini onaylaması gerektiği düzenlenmiştir. Kanuna göre, ortaklardan en az dörtte üçünün devre muvafakat etmesi ve bunların esas sermayesinin en az dörtte üçüne sahip olması şarttır (TTK. 520/2). Muvafakat ortaklar kurulu kararı şeklinde gerçekleşir. Devrin pay defterine kaydı isteminin reddi halinde sözleşme geçersiz hale gelir. Somut olayda ise ortaklar kurulunda alınan bu yönde bir karara / pay defterine rastlanılmamıştır. Davacı yanın dava dilekçesi kapsamında sahteliğini beyan ettiği şirketin adres değişikliğine ilişkin 26/07/2011 tarihinde alınan (1) sayılı Ortaklar Kurulu Kararında imzası olmakla rapor kapsamında davacı taleplerinin yerinde olmadığı sonucuna varıldığı görülmüştür. Bununla birlikte şirketin en son tescilini 01/08/2011 yılında yaptırdığı, kesinleşen ceza dava dosyası kapsamında yalnızca davalı şirket ortakları … … ve hisse devralan ortak …’un sanık olarak yer aldığı, davalı şirket bünyesinde Vergi Usul Kanununa Muhalefet suçu kapsamında mahkumiyet hükmü kurulduğu ve dosyanın 22/01/2019 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Bun tespitlerin yanında davalı şirketin 01/01/2011- 31/12/2011 dönemine ait kurumlar vergisi beyanname ve ekleri ile Nisan 2012 ayında verilen beyannameler celp edilmiş olup davacının 23/06/2011 tarihinde çıkış kaydının yer aldığı aynı tarih itibari ile dava dışı hisse devralan …’un dava dışı … … ile birlikte ortak olarak göründüğü anlaşılmış olup davacının hisse devir tarihi olan 23/06/2011 tarihi itibari ile şirket ortaklığından ayrıldığı ve bu tarihten sonra dava dışı …’un ortak sıfatı ile yer aldığı görülmüştür. Ayrıca kesinleşen ve mahkumiyete ilişkin tespitleri bağlayıcı olan ceza dosyası kapsamındaki taraf beyanları, raporlar ve deliller kapsamında davalı şirket bünyesinde … … ile …’un ortak sıfatı ile faaliyetlerine devam ettiklerinin beyan ve tespit edildiği görülmüştür. Bu hali ile limited şirket hisse devrine fiilen onayın verildiği ancak resmi olarak pay defterine kayıt ve tescil işleminin gerçekleştirilmediği sonucuna varılmıştır. Hukuksal kabul ve oluşa göre tatbiki gereken Türk Medeni Kanunu’nun 2.maddesi ışığında herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz hükmü gereğince ortaklık sıfatının sona erdiğinin tespiti, tescili ve ilanını istemekte davacı yanın hukuki menfaatinin bulunduğu, davalı yanın aksi yöndeki tutumunu kanunun himaye etmeyeceği sonucuna varılmıştır. Tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile davacının,…nün … sicil numarasında kayıtlı … taşımacılık tekstil sanayi ve dış ticaret Ticaret Limited Şirketinde sahip olduğu payı …’a devretmesi nedeniyle anılı şirkette pay sahipliğinin 24/09/2011 tarihinde sona erdiğinin ve bu tarihten itibaren ortaklık sıfatının sona erdiğinin tespitine, tesciline ve ilanına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
Davacının, … nün … sicil numarasında kayıtlı … taşımacılık tekstil sanayi ve dış ticaret Ticaret Limited Şirketinde sahip olduğu payı …’a devretmesi nedeniyle anılı şirkette pay sahipliğinin 24/09/2011 tarihinde sona erdiğinin ve bu tarihten itibaren ortaklık sıfatının sona erdiğinin tespitine,
2-Kararın Ticaret Siciline tesciline ve masrafı davalıya ait olmak üzere Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilanına,
3-59,30 TL karar-ilam harcından, davacı tarafça peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 1.300,00 TL bilirkişi ücreti ile 224,90 TL posta ve yargılama gideri olmak üzere toplam 1.524,90 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
7- Davacı tarafça yatırılan 44,40 TL peşin harç ile 44,40 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 88,80 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır