Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/586 E. 2019/1176 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/586 Esas
KARAR NO : 2019/1176
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/03/2016
KARAR TARİHİ : 18/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalılardan sözleşmeli abone olarak elektrik satın aldığını, Yargıtay kararlarına rağmen yasal dayanağı olmayan kayıp kaçak, sayaç okuma, dağıtım, iletim ve perakende satış hizmet bedellerinin faturalara yansıtıldığını, müvekkili tarafından faturalara yansıtılan bu bedellerin ödendiğini beyan ederek, TRT payı, enerji fonu, belediye tüketim vergisi ve KDV de dahil bu ödemelerin tamamının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın idare mahkemesinde açılması gerektiğini, dava konusu kesintilerin davacı taraftan tahsil edilerek ilgili dağıtım şirketlerine aktarıldığını, bu nedenle pasif husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin müzakere edilerek imzalandığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; faturaya yansıtılan kayıp kaçak v.s bedellerinin haksız ve hukuka aykırı olduğundan bahisle ödenen bedellerin tahsili istemine ilişkindir.
Taraf delilleri toplanmış, sözleşme, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarifelerinin onaylandığı kurul kararları ve dayanak ek tarife tablolarının dosyada mübrez olduğu görülmüştür.
Huzurdaki davada her ne kadar davalı yanca görev itirazında bulunulmuş ise de dava tarihi itibari ile davacı ve davalı taraf tacir olup uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevli olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin 24/05/2017 tarihli, … esas, … karar sayılı davanın reddine dair verilmiş olan kararın Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 25/09/2019 tarihli, … esas, … karar sayılı ilamı ile ” … Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru olmakla birlikte, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir…” gerekçeleri ile bozulması üzerine usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce bozma öncesi 18/04/2017 tarihinde alınan raporda özetle; “…4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu, “EPDK Kurul Kararları”,”6719 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, “Yargıtay 3.H.D.’nin 29/12/2016 gün, 2016/6993E., 2016/17081K., sayılı ilamı”, diğer ilgili mevzuatlar ile dosya içeriğindeki bilgi, belge ve deliller üzerinde yapılan inceleme kapsamında; 4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nan 4’üncü maddesinin 2. Fıkrası’nd»; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) ‘nun bu kanunda yer alan, bir elektrik faturası içeriğini meydana getiren kalemlerin, fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten sorumlu olduğunun belirtildiği, buna göre, EPDK’nun elektrik faturalarında bulunacak ve ücreti e nd irilecek tarife unsurlarını belirleme yetkisine sahip olduğu, Kurulca düzenlemeye tabi tarifelerin de; Bağlantı ve Sistem Kullanım Tarifeleri, İletim Tarifesi, Toptan Satış Tarifesi, Dağıtım Tarifeleri, Perakende Satış Tarife Terinden oluştuğu dolayısıyla EPDK’nın düzenleyebileceği tarifeler arasında; “Kayıp-Kaçak Bedeli Tarifesi” adı altında bir tarifenin bulunmadığı, raporda somut olayla ilgili olan kısmı dahil, mevzuat ve ona dayalı uygulamanın anlatımı yapılmış, bilhassa kayıp-kaçak bedelinin tahsili kapsamında tarafımdan benimsenmeyen yönlerine değinilmiş ve fakat mevzuatın değişmediği durumda onü uyma gereğinden hareketle;”Kaçak elektrik kullanımının suç olduğu, elektrik dağıtım şirketleri, kaçak elektrik enerjisi tüketimini elemanları ile tutanakla saptayıp, derhal elektrik enerjisini kes erek, b ir yandan Cumhuriyet Başsavcılıkları’na ‘ ‘Kaçak Elektrik Kullanmak, Elektrik Hırsızlığı Suçu ” isnadı ile suç duyurusunda bulunduğu, öte yandan kaçak elektrik tüketimi ve elektrik enerjisinin sayaç değerlerinin düşmeye başladığı ihtilafsız dönemden tutanak tarihine kadar, ek tahakkuk (Noksan Elektrik=Revizyor>) tahakkuku ile, tüketici aleyhine icra takibi başlattığı” gerçeği de düşünülerek; elektrik enerjisi tüketim bedellerine her ay %(9-10) oranında artış getiren “Kayıp-Kaçak Bedeli” içerisinde yer alan “Kayıp (Teknik) Bedeli”nin tüketiciden talep edilmesinin hukuksal açıklamaları yapılabilir ise de, tüm ülkemizi kapsar şekilde; “Kaçak Elektrik Enerjisi Bedeli”nin tüm tüketicilere yansıtılmasının hukuka uygunluğunun ileri sürülmesinin, olanaksız olduğu, Yukarıda teknik ve hukuki gerekçelere dayandırılarak açıklaması yapılan kayıp-kaçak bedelleri dışında faturaya yansıtılan diğer bedellerin (İletim Bedeli, Dağıtım Bedeli, Perakende Satış Hizmeti (PSH)Bedeli, Sayaç Okuma Bedeli) alınmasının 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu çerçevesinde EPDK’mn yasal mevzuatına uygun olduğu, bu mevzuat değiştirilmedikçe kayıp-kaçak bedeli dışındaki bedellerin tahsil edilebileceği ancak kayıp-kaçak bedelinin 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve bu kanunla ilgili diğer mevzuatlarda alınma gerekçesini açıklayan tam bir yasal karşılığı olmadığı, zira; özellikle alçak gerilim katlarının iyi işletilmemesinden dolayı meydana gelen teknik kayıpların bir türlü istenilen düzeye îndirilememesi ve buna ek olarak kaçak olarak kullanılan elektrik enerjisinin fiili kullanıcısı ve hukuki abonesinden değil tüm dürüst kullanıcılardan tahsil edildiği oysa batların iyi işletilmesi ve kaçağın önlenmesi dağıtım şirketlerinin sorumluluğunda olduğu, buna rağmen; 17/06/2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “6719 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanununun rapor içeriğinde açıklanan maddeleri ile kavıp-kacak bedellerinin tüketiciye yansıtılmasının yasal kütmldıeu bu kararın (3).H.D.’nin; 29/12/2016 gün, 2016/6993E., 2016/17081 Karar sayılı ilamı ile tescillendiği, Dava konusu yapılan aboneliğe dair dosyaya sunulan TL bazında Tüketim Ekstreleri v. h.belgeler incelendiğinde, yapılan uygulamanın ; 3’er aylık periyotlar halinde EPDK tarafından onaylanmasını takiben yayımlanarak yürürlüğe giren tarifelerle, örtüştüğü, Dolayısıyla, EPDK tarafından yayımlanan tarifelere dayanılarak dava konusu faturalar Özerinde yapılan kontrollerde dağıtım ve perakende satış şirketlerince bu bedellerin tahsil edilmesinin “6719 Sayılı Kanun’un 20.Maddesi Uyarınca Kurumun Düzenleyici İşlemlerine (EPDK Tarifelerine)” uygun olduğu, Sonuç olarak 17/06/2016 tarihli Resmi Gazete ‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan 6719 saydı Kanun’un; 21.Maddesi ( 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesine 10.fıkra olarak eklenen) 17/06/2016 tarihinden sonra, 26.Maddesi de (6446 sayılı kanuna geçici madde olarak eklenen 20. Maddeyi öngören) 17/06/2016 tarikine kadar, açılan takip ve davalar ile başvuruları kapsadığından, davacı tarafın ödediği kayıp-kaçak bedellerini ve diğer fatura bileşenlerini geri isteyemeyeceğinin…” mütalaa edildiği görülmüştür.
Faturaya yansıtılan kayıp kaçak bedelinin iadesinin talep edilip edilemeyeceği hususunda en önemli referanslardan birisini Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/7-2454 ve karar 2014/679 sayılı 21.5.2014 tarihli kararı teşkil etmiştir. Nitekim istikrarlı surette atıf yapılan karar uyarınca; ”…Kayıp kaçak bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır. Kayıp kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi … şeffaflık hukuk devletinin ayrılmaz parçasıdır…” gerekçeleri ile kayıp kaçak bedeli tahsilinin hukuka aykırı olduğu yönünde pek çok hüküm verilmiştir.
Dava tarihinden sonra 04/06/2016 tarihinde kabul edilen ve 17/06/2016 gün ve 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 6446 sayılı yasada bir takım değişiklikler yapılmıştır. 6719 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre; Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükmü uygulanacaktır. 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik, 6446 sayılı kanunun 17/10. maddesine göre de Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi bu bedellerin Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacaktır.
Aynı zamanda yürürlükteki 6719 sayılı yasayla değişik 6446 sayılı yasanın geçici 20. maddesi gereği bu Kanunun yürürlük tarihinden önce açılmış davalarda da uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle bilirkişi tarafından yapılması gereken iş yalnızca 6719 sayılı yasa ile değişik, 6446 sayılı yasanın 17/10 maddesi gereği davalı kurum tarafından yapılan tahakkukların EPDK’nun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacaktır.
Bahsedilen yasal düzenlemeler kapsamında dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi raporunda özetle; dava konusu faturalar üzerinde yapılan kontrollerde dağıtım ve perakende satış şirketlerince bu bedellerin tahsil edilmesi işlemlerinin, 6719 sayılı Kanunun 20. maddesi kapsamında Kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olduğu yönünde izahta bulunmuştur.
Anılan yasa değişiklikleri ve bilirkişi raporu bütün olarak değerlendirildiğinde; EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan davalar, yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte konusuz kalmıştır. Bu gerekçelerle konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
Son olarak değerlendirilmesi gereken husus, yargılama giderleri ile yükümlü olan tarafın belirlenmesi noktasındadır. Davacı taraf izah edilen gerekçelerle davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Dolayısıyla davanın açılmasına sebebiyet veren taraf, davaya konu bedelleri tahsil eden davalıdır. Karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar, yargılama sırasında yürürlüge giren yasa değişikliğinin bir sonucudur ve dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu ortadadır. ( Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/2534 esas, 2017/3956 karar sayılı ilamı) Tüm bu nedenlerle; davacı yararına maktu vekalet ücreti ile davacının yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Konusu kalmayan DAVANIN ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihi itibarıyla alınması gerekli 44,40 TL harcının davacı tarafından yatırılan 85,39 TL peşin harçtan mahsubu ile arta kalan 40,99 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 760,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın geçici 3. maddesi uyarınca 15 günlük süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/12/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır