Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/582 E. 2020/48 K. 04.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/582 Esas
KARAR NO : 2020/48

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/09/2013
KARAR TARİHİ : 04/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirkete yangın abonman poliçesi ile sigortalı dava dışı … A.Ş. ve yangın sigorta poliçesi ile sigortalı …A.Ş. nin faaliyet gösterdiğini, daval… A.Ş. ye ait davalı … Ltd. Şti tarafından kiralanan ve davalı … tarafından taşeron olarak işletilen diğer davalı sigorta şirketince sigortalı, …AVM de bulunan sinemada çıkan yangının sirayeti sonucu meydana gelen ve müvekkil şirketçe karşılanan hasarların dava dilekçemiz kapsamında davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı …Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; derdest davanın müvekkil şirkete karşı ileri sürelemeyeceğini, bu sebeple öncelikle pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi, yetkili mahkemenin ise Bakırköy veya Çorlu mahkemeleri olduğunu, esas ilişkin olarak ise yangının çıkış, gelişme ve yayılma sebeplerinin tam olarak belirlenemediğini, yine hasar miktarı ve hasara ilişkin sorumluluklarında netleşmediğini, müvekil şirket maliki mono mimarlığın kira konusu bağımsız bölümü fiilen teslim almadığını, kira sözleşmesinin fiilen uygulamaya girmediğini, dava dışı …Ltd. Şti taşınmazı boşaltmadığını beyanla haksız ve mesnetsiz davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin binanın maliki olduğunu, binanın yapımındaki bozukluktan veya bakımındaki eksiklikten kaynaklı herhangi bir zararın söz konusu olmağını, bu nedenle davacının zarar iddiasının müvekkile karşı ileri sürülemeyeceğini, müvekkilin binasının tüm mevzuat ve yönetmeliklere uygun olarak inşaa edildiğini, bakımlarının yapıldığını, yangınla ilgili gerek malik olarak gerekse AVM işleteni olarak tüm tedbirlerin alındığını, alınması gereken başkaca tedbir var ise bu tedbirlerin alınma yükümlülüğünün tadilat çalışması yapan kiracalara ait olduğunu, davanın halefiyete istinaden açıldığını ve ihtilafın kira sözleşmesinden kaynaklandığını, kiracıların müvekkil şirkete rücu imkanı bulunmadığından sigortacılarının da rücu imkanının söz konusu olmadığını, ayrıca kira sözleşmesi gereğince görevli mahkemenin Sulh Hukuku Mahkemesi olduğunu, beyanla davanın önceliklikte görevsizlik kararı ile sulh hukuk mahkemesine aktarılmasını, aksi halde esastan reddini talep etmiştir.
Davalı …Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; …AVM’nin müvekkil şirkete sigortalı olduğunu, yangın teminat tutarının 2.036,696 USD olduğunu, yangın sonrası müvekkil şirket aleyhine bir çok rücu ve tazminat davalarının açıldığını, 08/09/2012 tarihinde sigortalı AVM’deki kiracının …Ltd. Şti’ye ait…salonunda yapılan kaynak sırasında çıkan yangın sonucu meydana geldiğini, yangının çıkmasında ve sirayet etmesinde tek kusurlunun…Ltd. Şti. olduğunu, müvekkil şirkete sigortalı …Tic. A.Ş.’nin yangın çıkması ve davacıya sigortalı işyerine sirayet etmesinde kusurunun bulunmadığını, dava dilekçesinde müvekkil şirketin ve sigortalısının sorumluluğundan dolayı dava açıldığını beyan edildiğini ancak yangının çıkması ve sirayet etmesinde üçüncü kişinin ağır kusurunun olduğunu, davacının tazminat talebinin fahiş olduğunu, beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …Sigorta A.Ş. vekili 16/12/2013 havale tarihli, cevap dilekçesindeki maddi hata hakkında beyan dilekçesi ile; cevap dilekçelerinde yangının çıktığı sinemanın kiracısı olarak sehven …Ltd. Şti. olarak yazdıklarını, ancak yangının çıktığı sinemanın kiracısının … Ltd. Şti. olduğunu ve yangının …Ltd. Şti’ye ait prestij sinema salonunda yapılan kaynak sırasında çıktığı beyan etmiş, mahkememizce HMK 124/4 maddesi gereğince davalı sigorta şirketinin tavzih talebi yerinde görülmüştür.
Davalı Kerim Memik usulüne uygun tebligata rağmen davaya karşı herhangi bir yanıt vermemiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce davalı Sinemera vekilinin yetkili mahkemeyi Bakırköy veya Çorlu mahkemeleri olarak betimlemek süretiyle usulüne uygun yetki itirazında bulunmadığı gibi davalı Gruopma’nın ikametgahı itibariyle mahkememizin yetkili olması nedeniyle HMK 7. Maddesi gereğince yetki itirazı yerinde görülmemiştir.
Davanın sigorta hukukundan kaynaklanması ve sigorta hükümlerinin TTK’da düzenlenmesi nedeniyle mahkememiz görevli olmakla davalıların görev itirazı yerinde görülmediğinden davanın esastan incelenmesine geçilmiştir.
Mahkememizce gerektiğinde sigortalıların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde, iddia ve savunma doğrultusunda mali müşavir …ile hukukçu Prof. Dr. …, yangın uzmanı …, sektör uzmanı … ve mimar…marifetiyle bilirkişi incelemesi icra edilerek konuya ilişkin bilirkişi raporu teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce yürütülen yargılama neticesinde dosya münderecatından edinilen vicdani kanat gereğince;davalılar meydana gelen zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olmakla; davanın tüm davalılar yönünden kabulü ile, 213.902,33 TL’nin 93.543,88 TL’sine 19/06/2013 tarihinden, 120.368,45 TL’sine 26/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek, davalılardan…yönünden yasal, diğer davalılar yönünden değişen oranlarda vans faizi ile birlikte işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı …sigorta A.Ş.’nin bakiye poliçe limiti ile sorumlu olması kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine dair hüküm davalı vekilinin vaki temyizi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/6483 esas, 2019/7301 karar sayılı ilamı ile;
“Dava, işyeri sigorta poliçesi kapsamında ödenen bedelin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gereken hususlardandır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesinde sigortacının, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal edeceği, sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacının, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebileceği hüküm altına alınmıştır.
Dava, sigorta şirketi tarafından sigortalısının halefi olarak açıldığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Dava tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4. maddesinde ise dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın kiralanan taşınmazların, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaların sulh hukuk mahkemesinin görevinde olduğu düzenlenmiştir.
Somut olayda, sigortalı işyerlerinde oluşan yangın hasarı sebebiyle meydana gelen zarar sigortacı tarafından sigortalılara ödenmiş olup ödenen tazminatın dava dışı sigortalı işyerlerini kiraya veren davalı bina maliki …A.Ş’den ve onun işyeri sigortacısı …Sigorta A.Ş’den, yangının çıktığı … A.Ş kiracısı …Ltd. Şti.’den, sinamada tadilat yapan taşeron Kerim Memik’ten tahsili talep edilmiştir. Dava dışı sigortalı şirketler ve davalı …Ltd. Şti. davalı bina maliki …Ş kiracısı …Ltd. Şti. kiracısıdır. Bu nedenle dava dışı sigortalılar … Tic. A.Ş ve …A.Ş ile davalı…A.Ş arasındaki temel hukuki ilişki kira sözleşmesine dayanmaktadır. Yine, yangının çıktığı … Ltd. Şti. ile davalı… A.Ş arasındaki hukuki ilişki de kira sözleşmesine dayanmaktadır. Taraflar arasında uyuşmazlık kira ilişkisinden doğduğuna göre; davaya bakma görevi sulh hukuk mahkemesindedir. Bu nedenle sigortacı tarafından halefiyet yoluyla açılan davanın da sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
O halde, mahkemece uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiği nazara alınarak, HMK 4 ve 114/1-C maddeleri gereğince mahkemenin görevli olmaması nedeniyle HMK 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bozma neden ve şekline göre davalı …A.Ş vekili ile davalı … A.Ş vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir. “gerekçesi ile bozularak mahkememize tevzi olmuş… esasına kaydedilmiş ve yargılamaya anılı dosya üzerinden devam olunmuştur.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyularak Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun göreve ilişkin belirlemesi kapsamında, dava dışı sigortalı ile davalılar arasındaki ilişki kira hukukuna dayandığından mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla dosyanın görevli İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hükmü kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK nın 331. Maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/02/2020

Katip
e-imza

Hakim
e-imza