Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/574 E. 2020/259 K. 30.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/574 Esas
KARAR NO:2020/259

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:08/07/2003
KARAR TARİHİ:30/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili, İstanbul Asliye Hukuk mahkemesi’ne sunduğu dava dilekçesinde; taraflar arasında …. Noterliği’nin 01.11.1999 tarih, … yevmiye numarası ile düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşme ile müvekkillerinin sahip olduhan … ili, … ilçesi, … köyü, … çayın mevkiinde kaim … pafta, … parsel sayılı arsanın … hissesinin davalıya devri karşılığında 6 adet villanın inşaat ruhsatının alım tarihinden itibaren 30 aylık süre sonunda müvekkillerine ayıpsız ve noksansız olarak teslimi konusunda anlaşmaya varıldığını, müvekkillerinin üzerlerine düşen edimi yerine getirerek arsanın … hissesini tapuda davalı şirket adına devir tescil işlemlerini gerçekleştirdiklerini, davalı firmanın inşaat ruhsatını 21.06.2000 tarihinde aldığını, bu durumda konutların 21.12.2002 tarihinde sözleşmede belirlenen koşullarda ayıpsız ve noksansız olarak müvekkillerine teslim edilmesi gerektiğini, fakat aradan 6 aylık süre geçmesine rağmen konutların müvekkillerine teslim edilmediğini, bu sebeple müvekkillerinin hali hazırda 6 aylık kira bedeli tutarında zarara uğradıklarını, söz konusu konutların orman içinde ultra lüks her türlü sosyal tesise sahip tripleks konutlar olduğunu, yapılan araştırmada müvekkillerine teslim edilmesi gerekenden daha az özelliklere sahip konutların kira bedelinin yaklaşık 5.000 USD olduğunun belirlendiğini, davalının borçlarını ifada temerrüde düşmesi nedeniyle müvekkillerinin Borçlar Kanununda kendisine tanınan seçimlik haklarını …. Noterliğinin 17.06.2003 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile aynen ifa gecikme tazminatının tazmini yönünde kullanarak konutların bir an evvel eksiksiz ve noksansız taraflarına teslimi ile davalı şirketten 6 adet villanın her biri için aylık 5.000 USD. kira bedeli olmak üzere toplam 180.000 USD. kira bedeli talep edildiğini, davalının ekte sundukları broşürlerden anlaşılacağı üzere davaya konu olan taşınmazlar üzerindeki binaları sürekli ve hızlı bir şekilde elden çıkarmaya veya satmaya çalıştığını beyanla fazlaya dair hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla öncelikle müteahhit’ in kendisine ait gayrimenkulun 3.şahıslara devri neticesinde müvekkilinin alacağını alamama tehlikesi karşısında öncelikle teminatsız, kabul edilmediği taktirde uygun görülecek teminat karşılığında … ili, … İlçesi, … Köyü … Çayırında kaim tapunun … pafta, … parselde kayıtlı taşınmazın davalı tarafa ait … hissesi üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, müvekkillerinin uğramış olduğu kira gelir kaybı tutarı toplam 180.000 USD.‘ nin 24.12.2002 tarihinden itibaren …nın döviz mevduatına uyguladığı en yüksek faiz oranı ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; TTK.nun 5/2. maddesi uyarınca iş bölümü itirazlarının kabulü ile dosyanın … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini, mezkur sözleşme incelendiğinde davacılardan … …’ın arsa maliki olmadığının görüleceğini, sözleşmenin tarafı olmayan 3. şahsın sözleşmede taraf olan ve müteahhit sıfatı ile hareket eden müvekkiline karşı dava açma hakkı olmaması nedeniyle bu davacı yönünden esasa girilmeden, davasının usulden reddine, çözümlenmesi gereken konunun inşaatın yapımı ve arsa malikleri sıfatı ile hareket eden davacılara mezkur sözleşme uyarınca tahsis ve tefrik edilen 3-4-7-8-15 ve 16 numaralı villa konutların belirlenen süre içersinde (davacıların beyan ve iddialarına göre 21.12.2002 tarihine kadar) noksansız olarak teslim edilip edilmediği, edilmediyse kusurun kimde olduğunun tespiti olduğunu, 30 aylık inşaat süresinin dolmuş olması nedeniyle talep ettikleri 180.000 USD tutarındaki kira gelir kaybının hiçbir maddi ve hukuki mesnedi olmadığı gibi haksız ve yersiz olduğunu, çünkü 30 aylık inşaat süresinin dolmadığını, davacılara tahsis ve tefriki yapılan villa konutların tesliminde gecikme olmasında müvekkillerinin her hangi bir kusuru bulunmadığını, davacıların talep ettikleri her bir villa konut için aylık 5.000 USD tutarındaki kira gelir kaybının son derece fahiş ve afaki bir bedel olduğunu beyanla öncelikle iş bölümü itirazlarının kabulü ile dosyanın … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, açıklanan sebeplerle de davanın reddine karar verilmesini, farzı mahal inşaat teslim süresinin geçtiğinin kabul edilmesi halinde davacılar tarafından talep edilen aylık kira gelir kaybının son derece fahiş olması nedeniyle bu bedelin keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda bedelin tayin edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
…. Asliye Hukuk Hakimliğinin … esas, … karar sayılı 06.11.2003 tarihli ve iş bölümü itirazının kabulü kararına istinaden dosya mahkememize gönderilmiştir.
Davacı vekili, ilk bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda, 25.01.2006 harç tarihli dilekçesi ile her bir davacı için olan kira kaybının tazmini ve tahsili taleplerini 30.0.USD den 130.500 USD ilave edilmek suretiyle 160.500 USD ye arttırdıklarını ve bu suretle toplam dava değerini 180.000.USD’den 783.000USD ilave edilmek suretiyle 963.0.USD’ye arttırdıklarını beyanla bu miktarın davalının temerrüde düştüğü 24.12.2002 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesi gereğincc işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Dava tarihi 08.07.2003 olup, davacı yan ıslah olarak nitelendirdiği iş bu talebinde; davadan sonraki, yani 08.07.2003 tarihi ile 26.12.2005 tarihi arasındaki dönem içinde istemde bulunmaktadır.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, sözleşme ve ihtarname örnekleri sunulmuş, mahallinde uzman bilirkişi kurulu ile; iddia savunma ve toplanan deliller ve keşifte saptanan hususlara göre kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği inşaat süresinin bitim tarihi, inşaatın seviyesinin dava ve hali hazır durumu itibarıyla saptanması ve inşaat süresi, teslimde gecikme iddiası, gecikme söz konusu ise toplanan delillere göre kusurun bulunup, bulunmadığının tesbiti, ek süre gerekip gerekmediği ile kira geliri kaybı bulunup, bulunmadığı ve var ise miktarının saptanması bakımından tüm bu hususları ve tarafların iddia ve savunmalarını kapsar şekilde keşif ve inceleme yapılmak suretiyle ayrıntılı bilirkişi kurulu raporu alınmış, aynı bilirkişi kurulundan itirazlar doğrultusunda ek rapor alınmış, rapor ve ek rapor arasındaki farklı sonuç nedeniyle ve bu farklılığuı giderilmesi bakımından ve yeniden oluşturulan bilirkişi kurulu marifetiyle; yukarda belirtilen aynı hususlar doğrultusunda keşfen inceleme yapılıp, ayrıntılı rapor alınmıştır.
Taraflar arasında mevcut uyuşmazlığın çözümünde temel husus, kira kaybı alacağı yönünden sözleşmede öngörülen teslim süresine davalı tarafça uyulması zorunluluğu ve bu zorunluluğun, davalı müteahhide ek süre verilmesi gerekip gerekmediği, bu haliyle ve dava tarihine nazaran, davalı müteahhidin tazminat ödemek durumunda olup olmadığıdır. Bunun sonuca bağlanması,taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümleri ile, inşaat yapımında yaşanan gelişmeler ve taraflar arasındaki mevcut ilişkilerin irdelenmesi zorunludur.
Taraflar arasında imzalanan …. Noterliği’nin 01.11.1999 tarih ve … yevmiye sayılı Düzenleme Şeklinde ve Kat Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesi ile arsa malikleri … … ilçesi, … Köyü … Çayırı Mevkiindeki … Parsel sayılı ve tarla vasıflı taşınmazda villa nitelikli 19 adet konut inşası ile … arsa payı karşılığı, 3,4,7,8 15 ve 16 nolu, 6 adet bağımsız bölümün hissedarlara anahtar teslimi olarak yapılması, … hissenin de davalıya devri konusunda anlaşmaya varmışlar ve inşaat süresi inşaat yapım izninin (inşaat ruhsatının) taşıdığı tarihten başlamak üzere 30 ay olarak saptanmış, sözleşme eki teknik şartnamede aynca birinci sınıf malzeme ve işçilik kullanımı, iskan ruhsatına kadar tüm ödemelerin müteahhide ait olacağı, site ismi gibi düzenlemeler hüküm altına alınmış, ayrıca müteahhide devir sırasında arsa sahipleri lehine devir bedeli tutarında inşaat teminat ipoteği konulacağı kararlaştırılıp, bu ipoteğin ruhsat alındığı zaman %20’si, temellerin atıldığı zaman aynı oranda, bağımsız bölümlerin ilk kat ve son kat betonları atıldığında ve ayrı ayrı aynı oranlarda ve anahtar teslimi bitirildiğinde bakiye kalan %20 oranında arsa sahipleri tarafından kaldırılacağı öngörülmüştür. Davacı yan tarafından gönderilen …. Noterliği’nin 17.06.2003 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinde inşaat ruhsatının 24.06.2000 tarihinde alındığı ve konutların 24.12.2002 tarihinde teslimi gerekmesine rağmen teslim edilmeyip, site isminin de değiştirildiği belirtilerek toplam 180.000.USD 6 aylık kira kaybımn ödenmesi ve site isminin değiştirilmesinin talep edildiği, davalı yanca ….Noterliğinin 24.06.2003 tarih ve … yevmiye sayılı cevabi ihtarname ile, kira kaybı talebinin haksız ve yersiz olup, kendilerine tahsis ve tefrik edilen konutlar için kullanılacak malzeme ve bilgi ile seçimlerin halen iletilmediği gibi, değişiklik talepleri nedeniyle imalatların gecikmesine neden oldukları, halen yapılmamış imalatların tamamının muhatapların malzeme konusundaki seçimlerini yapmaması nedeniyle bekletilmekte olduğunu, kendilerinden kaynaklanmış herhangi bir gecikmenin söz konusu olmadığını bildirdikleri ve tebliğ tarihinden itibaren beş gün içerisinde sözleşmede yazılı bulunan yapı teknik şartnamesine uygun malzeme ve renk seçiminin bildirilmesi aksi taktirde yapı teknik, şartnamesine uygun olarak seçimin müvekkili tarafından yapılarak konut isimlerinin tamamlanacağının bildirildiği görülmüştür.Yine davalının ….Noterliğinin 22.07.2003 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinde de; yapımı taahhüt edilen inşaatın takriben %95’nin Aralık-2002 tarihinde bitirildiği, karşı taraftan kaynaklanan nedenlerle kendilerine ait bağımsız bölümlerin içlerinin tamamlanamadığı, sözleşme 25. maddesi gereği tesis edilen ipoteğin %80’nin kaldırılması gerektiği halde bu yöndeki taleplerine müsbet sonuç alınamadığı, aynı noterliğin 24.06.2003 tarih ve 11547 yevmiye sayılı ihtarname ipoteğin kaldırılması talep edildiği halde bir sonuç alınmadığı, kendilerinin malik bulunduğu … hisse üzerine tesis edilmiş bulunan ipoteğin %80’nin kaldırılmaması ve ipotekli satış yapma imkanının bulunmaması nedeniyle uğranılan zararların tazmini için dava haklarım saklı tuttuklarını ,sözleşmenin 25. maddesi gereğince 21.07.2003 tarihi itibarıyla inşaatın durdurulduğu ihtaren bildirilmiştir. Mahkememizce yapılan ilk keşif ve alınan bilirkişi kurulu raporunda; müteahhidin asıl borcunun inşaatı bitirip, arsa sahibine ait olacak bölümleri teslim borcu olduğu, arsa sahibinin ise asli borcunun sözleşmede belirlenen arsa paylarının mülkiyetinin müteahhide geçirilmesi olduğunu, edimlerin ve yan edimlerin ifasında sözleşmede bir sıralama öngörülmüş ise, sözleşmede kendisine düşen edimi yerine getiren tarafın geri kalan tüm borcu ifa etmesinin beklenemeyeceği, bu borcunu ifa etmeme imkanının kullanılabilmesi bakımından ihtarda bulunması gerektiği, dava konusu olayda davalı müteahhidin, davacı tarafın inşaat yapım teminat ipoteğinin inşaatın yapımına paralel olarak terk etme borcu muaccel hale geldiği halde, davacı tarafa herhangi bir ihtarda bulunmamış olması, bu konu ile ilgili ihtarını sözleşmede kararlaştırılan ifa gününden sonra yapmış olması dolayısıyla sonradan yapılan ihtarın ifa gününe etkisi bulunmadığından, davalının 21.12.2002 tarihinde temerrüde düştüğü benimsenmiştir.
Yapılan itiraz üzerine ve sunulan belgeler kapsamı doğrultusunda bilirkişi kurulundan ek rapor alınmış ve bilirkişi kurulu 17.04.2006 tarihli ek raporunda; ayrıntılı olarak mahallindeki durumun tesbiti ile sonuçta davacılara ait villaların halihazır durumu itibarıyla %95 oranında bitirildiği, bodrum katlarda villa sahiplerinin istekleri doğrultusunda farklı bölmeler yapılarak farklı mekanlar oluşturulduğu saptanmış, … İlçesi … Belediye Başkanlığının 16.07.2003 tarihli yazısından da yapı ruhsat tarihinin 21.06.2000 olduğu, 30 aylık süre sonunun 21.12.2002 olduğu, dosyaya sunulan 14.01.2003 tarihli yazı ile 16, 15, 8, 7, 4, 3 nolu villalarda yapılması istenen değişikliklere ilişkin bilgilerin yer aldığı, banyolarda kullanılacak küvet ve klozetlere ilişkin bilgilerin yer aldığı,, 20.05.2003 tarihli yazı ile mutfak tekliflerinin revize hali ile dış kapılar için model çalışması yapılması konusundaki taleplerinin yer aldığı, 01.05.2003 tarihli … Ltd. Şti. tarafından Kemerburgaz İnpaş evlerindeki mutfaklar için kullanılacak kapakların model ve fiyatları ile ilgili bilgilerin hazırlandığı, bu bilgilerin … dikkatine hazırlandığı ve … dikkatine toplam 5 sayfa olarak gönderildiği, … villası no: … banyo ve tuvaletlerde yapılacak değişiklikler konusunda bir çizelge hazırlandığı ve … dikkatine gönderildiği, 22.04.2003 tarihli … A.Ş. tarafından … … dikkatine gönderilen yazı ile çelik kapı model ve fiyatlarına ilişkin bilgiler bulunduğu, 14.05.2003 tarihli … Ltd. Şti. tarafından İnpaş evlerindeki mutfaklar İçin kullanılacak kapakların model ve fiyatları ile ilgili bilgilerin hazırlandığı, 02.07.2002 tarihli davacılara ait bağımsız bölümlerin kat planlarına ait … mimarlık tarafından düzenlenmiş bulunan revizyon-1 kat plan tadilatları, 10.07.2002 tarihli revizyon-2 kat plan tadilatları yapıldığının görüldüğü, ilk raporda edimin ifasının mümkün olması, edimin yerine getirilmemiş olması ve ihtar koşullarının varlığının aranması gerektiği ve sonuç olarak ihtarın, ifa gününden sonra yapılmış olmasının ifa gününe etkisinin bulunmayacağı ifade edilmiş olmakla birlikte yukarda incelenen bilgi,belge ve ihtarnameler ile taraflar arasında imzalanan sözleşme ve mahallinde yapılan tesbitler ile davalı tarafça sunulan belgeler kapsamına göre; işin bitim süresi 21.12.2002 tarihi olması gerekirken, 02.07.2002 tarihinde davacılara ait bağımsız bölümlerin kat planlarına ait … Mimarlık tarafından düzenlenmiş Revizyon-1 kat planı tadilatlarına ilişkin çalışmaların devam ettiği, 10.07.2002 tarihinde davacılara ait bağımsız bölümlerin kat planlarına ait aynı firma tarafından düzenlenmiş bulunan Revizyon-2 kat planı tadilatlarına ait çalışmaların yapıldığı, 14.01.2003 tarihinde … nolu villalarda yapılması istenen değişiklikler ve banyolarda kullanılacak küvet klozetlere ilişkin hususların yazışmalara konu edildiği, 20.05.2003 tarihli yazıda mutfak tekliflerinin revize hali ile dış kapılar için model çalışması yapılması konusunda taleplerin yer aldığı, 01.05.2003 tarihli yazıda mutfaklar için kullanılacak kapakların model ve fiyat bilgileri ile ilgili bilgilerin yazışmalara konu edildiği, 22.04.2003 tarihli yazı ile çelik kapı model ve fiyatlarına ilişkin konuların görüşüldüğü, 14.05.2003 tarihinde mutfaklar için kullanılacak kapakların model ve fiyatları ile ilgili bilgilerin yazışmalara konu edildiğinin görüldüğü, bu şekilde kat revizyon planlan ile bazı imalat kalemlerine ilişkin yazışmaların ve çalışmaların devam ettiği, 30 aylık teslim süresinin bitimine yakın tarihlerde arsa sahiplerinin villaların iç bölme proje değişikliği taleplerine ilişkin talep ve çalışmaların, teslim tarihinden 4-5 ay sonrasında da seramik, kapı ve mutfak değişikliğine dair yazılı taleplerinin ihtirazi kayıtsız; yapım süresine ait herhangi bir kayıt da içermeksizin tanzim edildikleri ve bu şekilde davacıların süre uzatımına dair zımni muvafakatleri bulunduğu hususunun değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiş, ayrıca yukarda belirtilen revizyon, tadilat ve malzeme seçimine ilişkin taleplerin işin teslim süresinden 4-5 ay sonra bile yazışmalara konu edilmesi nedenleri ile taleplerin karşılanması ve imalatların vücuda getirilmesi için normal şantiye koşullarında teslim tarihinden itibaren en az 10 aylık ek yapım süresi gerektirdiği ve inşaatın %95 oranında tamamlanmış olduğu belirtilerek ve sözleşmenin 25.maddesi gereğince davacılar tarafından ipoteğin kaldırılmasına ilişkin işlemin yerine getirilmemesi karşısında davalıdan kaynaklanan bir gecikmeden söz edilemeyeceği ve davacıların tazminat haklarının doğmadığı ifade edilmiştir.
Mahkememizce yeniden seçilen bilirkişi kurulu marifetiyle ve keşfen inceleme sonucu alman 06.11.2006 tarihli bilirkişi kurulu raporunda da, ek raporda yukarda dosyaya intikal eden belgeler kapsamına göre ulaşılan kanaat yönünde müşterek görüş bildirilmiştir.
Sözleşme ile öngörülen 30 aylık süre sonu 21.12.2002 tarihidir. Bilindiği üzere dava konusu sözleşme her iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir. Davacı tarafta bu yönde arsa payını davalı müteahhide geçirimlemeyi ve ayrıca 25. maddesi ile de inşaat ipoteğini, yapım seviyesine göre ve yukarda belirtildiği üzere %20’lik paylarla kaldırmayı yükümlenmiştir., Teslim süresi sonu olarak kararlaştın lan 21.12.2002 tarihine nazaran yukarda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere davacı tarafça inşaat yapımına ilişkin sözleşmenin bitim tarihine yakın tarihlerde ve yine bu tarih sonrasında revizyon, tadilat ve malzeme seçimi yönünden istemler ve buna göre yapılan inşaat işleri mevcut olup, yapılan işin niteliği dikkate alındığında davacı taraf taleplerin inşaatın detaylanna kadar (örneğin klozet, dış kapı model seçimi, iç mimari proje değişikliği gibi) indiği ve bu taleplerin davalı tarafa ulaştınldığı, bu yönde davalı müteahhit tarafından da talepler doğrultusunda gereğine tevessül edildiği, davacı tarafça iş bu taleplerinde, süre yönünden herhangi bir kayda da yer verilmediği anlaşılmaktadır. Anılan bu durumun, normal şantiye koşullanda ek 10 aylık bir süre gerektirdiği bilirkişi kurulunca da yerinde olarak ifade edilmiştir. Bu noktada, ilk bilirkişi kurulu raporu ile aynı heyetçe tanzim olunan ek raporda varılan sonuç farklı olmakla birlikte bu farklılık, aynı dosya kapsamına göre oluşan, dosya kapsamı değişmediği halde ulaşılan bir farklılık olmayıp, ilk rapor sonrasında dosyaya intikal eden belgelere nazaran ve iş bu belgeler kapsamında varılan yeni bir sonuç niteliğindedir ve bu yönüyle ilk rapor ile ek rapor arasında da bir çelişkinin varlığı ileri sürülemez. Kaldı ki ikinci kez ve yeni bilirkişi kurulu da dosyadaki tüm bilgi ve belgeler kapsamına ve yapılan keşif ile varılan sonuca nazaran, aynı yönde görüş bildirmiş ve bu değerlendirme mahkememizce de dosya kapsamı ve delillere uygun bulunmuştur. Keza anılan sözleşmenin 25.maddesinde inşaata ilişkin ipoteğin %20’lik paylarla kaldırılması yönündeki davacı taraf taahhüdünün de inşaatın %95 seviyesine ulaşmasına karşın sözleşmeye uygun şekilde ifa edilmediği görülmektedir. Yine sözleşmenin yukarda belirtilen ve karşılıklı edimleri içeren kuralları dikkate alındığında, edimini ifa etmeyen yanın, karşı edimin ifasını talebe hakkı da bulunmamaktadır. Sözleşme ile öngörülen teslim tarihi 21.12.2002 ve dava tarihi 08.07.2003 tarihi olmakla davalı müteahhide tanınması gereken 10 aylık ek süreye nazaran da, davalının kira kaybı nedeniyle sorumluluğu mevcut değildir ve istemin reddi gerekir. Ayrıca davacı taraf ıslah talebi olarak nitelendirip, harçlandırdığı dilekçesinde, yukarda belirtildiği üzere, dava tarihinden sonra işleyen dönem içinde tazminat talebinde bulunmuş olmakla birlikte, her dava açıldığı tarihteki durum itibarıyla ve o tarih esas alınmak suretiyle sonuçlandırılır. Aksi halde uyuşmazlığın belirginleştirilmesi ve kesin’hükme bağlanmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması imkanı ortadan kalkar. Bu itibarla dava tarihi esas alınmak suretiyle davanın sonuçlandırılması zorunlu olup, dava tarihinden sonraki döneme ilişkin davacı talebinde hukuki yarar da mevcut bulunmadığından, usul hükümlerine açıkça aykırı istemi dikkate alınmamış, harçlandınlmış bu talep yönünden açıklanan bu nedenlerle davalı yararına maktu vekalet ücreti taktir edilmiştir.
Açıklanan tüm bu nedenlerle davacı tarafın davasının reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine, Yüksek Yargıtay 15.Hukuk Dairesince yapılan temyiz incelemesi neticesinde;
“Dava, arsa payı karşılığı inşaat yapım ve satış vaadi sözleşmesi uyarınca gecikme tazminatı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gcrcktirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.
2-Yanlar arasında biçimine uygun olarak …. Noterliğinde düzenlenmiş 01.11.1999 gün … yevmiye nolu sözleşmenin 8. maddesinde inşaatın bitim süresi inşaat ruhsatı tarihinden itibaren 30 ay olup, inşaat ruhsatı 24.06.2000 tarihlidir. Yine sözleşmenin 25. maddesinde yükleniciye devredilen arsa payı üzerine inşaat teminat ipoteği konulacağı bunun inşaat seviyesine göre aşamalı olarak kaldırılacağı, kaldırılmadığı takdirde yüklenicinin inşaatı durdurabileceği ve mahkemelere müracaat edilebileceği kararlaştırılmıştır. 02.07.2002 ve 10.07.2002 tarihlerinde davacılara ait bağımsız bölümlerin kat planlarında tadilat çalışmaları yapıldığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamına ve inşaat ruhsatı tarihine göre inşaatın sözleşmeye göre teslim edilmesi gereken tarih 24.12.2002’dir. Bu tarihte inşaatın bitirilmediği de sabittir. Sözleşmede konulan teminat ipoteğinin kademeli kaldırılması öngörülmüş ve davacıların kaldırmaması nedeniyle ipotek mahkeme kararı ile kaldırılmış ise de; davalı yüklenici daha öncc ihtarname göndererek ipoteğin kaldırılmasını istemediğinden dolayısıyla arsa ahiplerini temerrüde düşürmediğinden, ipoteğin kaldırılması talebini içeren 24.06.2003 tarihli ihtarnamenin tebliğ tarihine göre ihtarnamede belirtilen süre geçmeden inşaatı durdurmakta haklı sayılamaz ve bu tarihe kadar ipoteğin terkinindeki gecikmenin inşaatın teslim süresini ctkileyeccği düşünülemez. (Daire’mizin 10.06.2003 gün 590/3111 sayılı karan-arsa sahibinin temerrüdü ile ilgili)
Yine davacı … … (…) babası arsa sahiplerinden … …’dan tapuda arsa payını devralmış ise de, sözleşmeden doğan hakları temlik almadıkça yükleniciye karşı ileri süremez.
Bu durumda mahkemece davacı … … (…)’in sözleşmeden doğan hakları temlik alıp almadığı, yüklenicinin 24.06.2003 tarihli teminat ipoteğinin kaldırılması talebini de içeren ihtarnamenin tebliğ tarihi de araştırılıp, yeniden oluşturulacak konusunda uzman bilirkişi kurulundan mahallinde keşif de yapılmak suretiyle 02.07.2002 ve 10.07.2002 tarihli revizyon plân tadilatlarının teslim süresine etkisi konusunda rapor alınıp teslimi gereken sürenin saptanması, bu tarihten (dava tarihini geçmemek kaydıyla) ipoteğin kaldırılması konusunda arsa sahiplerinin temerrüde düşürüldüğü tarihe kadar gecikme tazminatının yabancı para cinsinden ödeneceğine dair sözleşmede hüküm bulunmadığından BK’nın 83. maddesine göre Türk parası üzerinden hesaplattırılarak davacı …’nin saptanacak hukuki durumu da dikkate alınarak hüküm altına alınması gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme sonucu davanın tümden reddi doğru olmamış ve hükmün (1.) bentte yazılı nedenlerle davacıların diğer temyiz itirazlarının reddine, (2.) bent uyarınca kabulü ile hükmün davacılar yararına bozulmasına karar verilerek dosya mahkememize aktarılmıştır.
… Asliye Ticaret Mahkemesince usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, bozma ilamı doğrultusunda yeni oluşturulan bilirkişi heyeti, inşaatçı bilirkişi Öğr. Üyesi Prof. Dr. …, hukukçu bilirkişi Yard. Doç Dr. … ve mülk bilirkişi … Marifetiyle mahallinde keşif icra edilerek, konuya ilişkin 22.02.2010 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişler anılı raporlarında özetle; “
Taraflar arasında düzenlenen 01.11.1999 tarih ve … no’lu düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 8.maddesinde, “inşaatın bitim süresinin, inşaat ruhsatının alınma tarihinden itibaren 30 ay olacağı kararlaştırılmıştır.İnşaat ruhsatının düzenleme tarihi 24.06.2000 olup, inşaatın normal bitiş süresi: 24.12.2002 olmaktadır..
Taraflar arasında düzenlenen 01.11.1999 tarihli sözleşmede davacıların arsasının tamamı 114/114 kabul edilip, … payının (6 villa) davacı arsa sahiplerine ait olacağı kararlaştırılmışken, 06 09.2000 tarihli “İş Düzeltme Beyannamesinde” arsanın tamamı 102/102 kabul edilerek, 66/102 payının (11 villa) yüklenici şirkete, 36/102 payının (6 villa) davacı arsa sahiplerine ait olacağı öngörülmüştür.
Taraflar arasında düzenlenen inşaat sözleşmesinin 25. maddesinde, “Yükleniciye devredilen arsa payı üzerine inşaat teminat ipoteği konulacağı, bunun da inşaat ilerleme seviyesine göre aşamalı olarak kaldırılacağı, kaldırılmadığı takdirde yüklenicinin inşaatı durdurabileceği ve mahkemelere müracaat edilebileceği” kararlaştırılmıştır.
Davalı yüklenici şirket tarafından davacı arsa sahiplerine keşide edilen 24.06.2003 tarih ve 11574 no’lu ihtarnamede, “ Müvekkilimize devir edilen … hisse üzerine tesise dilen ipoteğin %80’inin bu yazının tebliği tarihinden itibaren 5 gün içerisinde kaldırılması, aksi halde sözleşme hükümlerinin uygulanacağı, uğranılan zararların tazmini” ihtaren belirtilmektedir.
Yine davalı yüklenici şirket tarafından davacı arsa sahiplerine keşide edilen 22.07.2003 tarih ve 13340 yevmiye sayılı ihtarnamede, “ 4. Yapımı taahhüt edilen inşaatın %95’lik kısmının bitirilmiş olmasına karşılık taraflar arasında düzenlenmiş bulunan mezkur sözleşmenin 25. maddesi uyarınca tesis edilen ipoteğin %80’inin muhataplar tarafından kaldırılması gerektiği halde bu yöndeki taleplerimizden müspet sonuç alınmaması üzerine Beyoğlu 9. Noterliğinden keşide etmiş olduğumuz 24.06.2003 tarihli ihtarname ile; ipoteğin %80’inin kaldırılması, aksi halde inşaatın durdurulacağı, uğranılan zararların tazmini için yasal yollara başvurulacağı bildirilmiştir. Ancak 26.06.2003 tarihinde Muhatap Vekillerine tebliğ edilen işbu ihtarnameden de bir netice alınamamıştır. 5… 21.07.2003 tarihi itibariyle inşaatın durdurulduğu” belirtilmektedir.
Bu durumda, 24.06.2003 tarihli ihtarnamenin davacı arsa sahiplerine 26.06.2003 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ tarihinden 5 gün sonraki tarihin 02.07.2003 olduğu anlaşılmaktadır.
Yine aynı ihtarnamede inşaatın seviyesinin 26.06.2003 tarihi itibariyle %95’lerde bulunduğu davalı tarafça beyan edilmektedir Oysa …, Prof. Dr. … ve … imzalı 17.04.2006 tarihli bilirkişi ek raporunda inşaat seviyesinin rapor tanzim tarihi itibariyle %95 ve Prof. Dr. …, Prof. … özdemir ve … imzalı 06.11.2006 tarihli raporda da %98.5 seviyesinde olduğu belirtilmektedir. Bu durumda 06.11.2006 tarihi itibariyle inşaatın sözleşme koşullarında eksiksiz tamamlanmamış olduğu anlaşılmaktadır.
Bilirkişi Heyetimizin inşaat mahallinde yapmış olduğu incelemede keşif günü olan 21.10.2009 tarihi itibariyle davacı konutlarında inşaat seviyesinin %100 olduğu belirlenmiştir.
Davanın açıldığı tarih: 08.07.2003’dir.
Diğer yandan, davacılara ait bağımsız bölümlerin kat planlarına ilişkin … Mimarlık tarafından düzenlenen 02.07.2002 tarihli kat plan tadilatları (Revizyon-1) ve 10.07.2002 tarihli kat planları tadilatları (Revizyon-2) ile keşif günü davacıların villalarında yapılan tadilat çalışmaları ve nitelikleri dikkate alınarak bu imalat değişiklikleri için 3 aylık bir ek sürenin uygun olabileceği görüş ve kanaatine varılmıştır.
Buna göre, İnşaatın ek süreli bitiş tarihi 21.03.2003 olmaktadır. Davalı şirketin, ipoteğin kaldırılması konusunda arsa sahiplerinin 24.06.2003 tarihli ihtarname ile temerrüde düşürüldüğü tarih 02.07.2003’tür. Bu durumda davacıların bu tarihe kadar talep edebilecekleri kira süresi: 3 ay, 11 gün olmaktadır.
Kurulumuzca mahallinde yapılan incelemelerde dava konusu taşınmazların bulunduğu mevkii, bölgenin sosyo-ekonomik durumu, bölgenin sanayi-ticaret- turizm durumu, bölgenin önemli yollara ve kavşaklara göre durumu, taşınmazların nitelikli bir sitede yer alması, sitenin peyzaj durumu, taşınmazların inşaat kalitesi, taşınmazların yapı sınıfı, konutların bodrum + zemin + normal kat t çatı katından ibaret oluşu, konutların büyüklüğü, bölgede emsal konutların rayiç kira değerleri, dava konusu konutların rayiç alım-satım değerleri dikkate alınarak 21.03.2003-02.07.2003 dönemi için aylık 5.000 TL tahmin ve takdir edilmiştir. Buna göre davacılara ait her bir villa için: (3 ay, 11 günlük süre için)
3×5.000 + 5.000 x 11/30 = 15.000 +1.833 = 16.833 TL kira tazminatı hesap, tahmin ve takdir edilmiştir.
Davacı … … ın (…’in) sözleşmeden doğan hakları temlik alıp almadığı dosya kapsamından belirlenememiştir. ” şeklinde mütalaa ettikleri görülmüştür.
İstanbul 4. Ticaret Mahkemesince taraf vekillerinin itirazlarının değerlendirilmesi babında bilirkişilerden 13.12.2010 tarihli rapor teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Bilirkişiler anılı ek raporlarında özetle;
” Davalı vekili itiraz dilekçesinde, “Bilirkişilerin, sadece 2.7.2002 ve 10.7.2002 tarihli kat plan tadilatlarını hesaba katarak ek süre belirlediklerini, davacıların Ocak 2003 tarihinde başlayan 7 değişiklik taleplerini dikkate almadan inşaatın son bitim tarihi olan 21.3.2003 tarihini” belirlediklerini savunurken, davacılar vekili itiraz dilekçesinde, “Dava konusu villalara ilişkin değişiklikleri içeren yazışmalardan; kapılar için belirtilen teslim süresinin 21 gün, mutfak dolapları ve diğer mutfak gereçleri 6 hafta olarak belirlendiğini, söz konusu işlerin teslim süresini geciktirmeyeceğini, Sayın Mahkemenin aksi kanatta olması halinde ek sürenin max. 45 gün olacağım” savunmuştur.
Kurulumuzun 22.02.2010 tarihli kök raporunun:
5.1. maddesinde sözleşmeye göre inşaatın normal bitiş tarihinin: 24.12.2002 olduğu;
5.3. maddesinde davalının 24.6.2003 tarihli “İpoteğin %80’inin kaldırılması, aksi halde inşaatın durdurulacağı “ihtarnamesinin davacı arsa sahiplerine 26.6.2003 tarihinde tebliğ edildiği ve tebliğ tarihinden 5 gün sonraki tarihin 02.07.2003 olduğu, aynı ihtarnamede inşaatın 26.06.2003 tarihi itibariyle seviyesinin %95 olduğunun belirtildiği, 06.11.2006 tarihli bilirkişi raporunda da inşaatın seviyesinin %98,5 olduğu, bu durumda 06.11.2006 tarihi itibariyle inşaatın sözleşme koşullarında eksiksiz tamamlanmadığı,
5.4. maddesinde de, “Davacılara ait bağımsız bölümlerin kat planlarına ilişkin … Mimarlık tarafından düzenlenen 02.07.2002 ve 10.07.2002 tarihli kat planları tadilatları (Revizyon-2) ile keşif günü davacıların villalarında yapılan tadilat çalışmaları ve nitelikleri dikkate alınarak bu imalat değişiklikleri için 3 aylıkek sürenin uygun olabileceği”, belirtilmiştir.
5.4 maddesinde belirtilen açıklamadan anlaşılacağı gibi, “Keşif günü davalı tarafça davacı villalarında yapılan tüm değişiklikler ve nitelikleri” dikkate alınarak 3 aylık ek sürenin tahmin ve takdir edildiği görülmektedir.
Kurulumuz ek süre yönünden kök raporda takdir ve tahmin edilen 3 aylık süre yönünden kök rapordaki görüş ve kanaati aynen devam etmektedir.
Yine davacılara ait villaların geç teslim edilmeleri nedeniyle talep edilen kira tazminatı yönünden kök rapçrun f) 4 maddeeindo belirtilen gerekçeler ışığında 21.03.2003-02.07.2003 dönemi için takdir edilen 5.000 TL aylık kira için kök rapordaki kanaat aynen devam etmektedir.”şeklinde mütalaada bulundukları görülmüştür.
İstanbul 4. Ticaret Mahkemesince ek raporla tespit edilen üç aylık sürenin projelerdeki geçikmeye göre de tartışılması kaydıyla özellikle itirazlarda yer alan kira bedelinin Türk lirası olarak hesabında bozma ilamından önceki raporda belirtilen miktardan ayrılma nedeni ve davalı itirazlarında yer alan teknik hususlarında cevaplanması babında ek ropor alınmasına karar verilmiştir.
Yargılama safahatında dava dosyası HSYK kararına istinadeden tevzi sonucu yeni kurulan mahkememize aktarılmıştır.
Mahkememizce yürütülen yargılama sırasında bilirkişiler 19.12.2001 tarihli raporlarını ibraz etmişlerdir.
“Bilirkişiler anılı raporlarında özetle; Davalı vekili tarafından mahkemeye sunulan 27.09.2011 tarihli dilekçenin ekinde sunulan belgeler
a) … A.Ş. tarafından … …’a yollanan 22.04.2003 tarihli yazıda, “Kapı Fiyat teklifinin (12 adet kapı) toplam 54.710,7 TL olduğu, teslim tarihinin 21 iş günü olduğu” belirtilmiştir.
b) … tarafından …’e yollanan 20.05.2003 tarihi yazıda “ … kapı firması ile irtibata geçip, mevcut ölçülerdeki dış kapılar için bir model çalışmalarını ister misiniz?” denilmektedir. Bu yazının mutfaklarla ilgili olduğu bu yazının ekinde yer alan 9 sayfadan ibaret belgelerden anlaşılmaktadır. 6. Sayfada, “mutfakların teslim süresi siparişi müteakip 6 haftadır.” denilmektedir.
c)iki el Yapı Ürünleri Şirketi tarafından, “5 Haziran 2003 Tarihli … Villa No:…” başlığını taşıyan yazıda, “Mal temini ve montaj süreleri sipariş tarihinden itibaren 6-8 hafta arasıdır.”
d)… İmzalı, … hitaplı 04.06.2003 tarihli yazıda, “aşağıda istenilen kapı şekillerini geçiyorum. … numara … Kapı, … numara Orijinal Kapı (sizin yaptırdığınız), 8 numara … Kapı, …numara … Kapı, … numara Orijinal Kapı (sizin yaptırdığınız). … bir çalışma yapıp, nasıl bir kapı yapacağını bize gösterebilir mi? Denilmektedir.
e)… (2) imzalı (4 Haziran 2003 Tarihli kapı istekleri başlıklı) tarihsiz yazıda, “istenilen 3 adet Orijinal Ahşap Kapının imal ve montaj müddeti sipariş tarihinden itibaren 50 iş günüdür.” denilmektedir.
32.Kurulumuzun 22.02.2010 tarihli kök raporunda, “Davacılara ait bağımsız bölümlerin kat planlarına ilişkin … Mimarlık tarafından düzenlenen 02.07.2002 tarihli (Revizyon-1) ve 10.07.2002 tarihli (Revizyon-2) kat planları tadilatları ile keşif günü davacıların villalarında yapılan tadilat çalışmaları ve nitelikleri dikkate alınarak bu imalat değişiklikleri için 3 aylık bir ek sürenin uygun olabileceği, bu durumda inşaatın ek süreli bitiş tarihinin 21.03.2003 olabileceği yolundaki kanaatimiz korunmakla birlikte, “yukarıda 3.1. maddesinin a,b,c,d ve e maddelerinde verilen açıklamalar ışığında ve dava tarihinin 17.06.2003 olduğu dikkate alındığında, (Takdir Yüce Mahkemeye ait olmak üzere) davacı tarafın kira talebinde bulunmasının haklı olmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır.
3.3.Kurulumuzun kök raporunda rayiç kira bedeli 21.03.2003-02.07.2003 dönemi için 5.000 TL takdir edilmiştir. Bunun gerekçeleri kök raporun 5.4. maddesinde detaylıca açıklanmıştır.” şeklinde mütalaada bulundukları görülmüştür.
Bozma ilamı doğrultusunda 24.06.2003 tarihli ihtarın tebliğ şerhli örneği temin edilmiş ve 26.06.2003 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.
Bozma ilamı doğrultusunda davacı … … yönünden sözleşmeden kaynaklanan hakların temlik alındığı yönünde herhangi bir bilgi ve belge sunulamamıştır.
Davacı vekili 20.03.2009 tarihli dilekçesiyle 24.01.2006 tarihli dilekçeleri ile ıslah talebinde bulunmuş iseler de ıslah taleplerini atiye terk ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı vekili ;23.06.2009 tarihli beyan dilekçesiyle ıslah talebinin atiye bırakılmasına herhangi bir itirazlarının bulunmadığını belirtiği görülmüştür.
Bozma sonrası alınan bilirkişi rapor ve ek raporlarında proje değişikliği ve tadilatlardan kaynaklanan süre 3 ay olarak kabul edilerek bu doğrultuda 3 ay 11 günlük kira bedelinin davacı tarafça talep edilebileceği mütalaa olunmuş ise de mahkememizce anılı görüş benimsenmemiştir
Bozma öncesi alınan her iki raporda proje değişikliklerinden kaynaklanan imalat süresi 10 ay olarak belirlenmiş ve raporlar birbirini teyit etmiştir. Bozma sonrası oluşturulan heyetçe sunulan raporda bu sürenin 3 ay olarak öngörülmesinin gerekçesi açıklanmadığı gibi dosya kapsamı ve proje değişikliklerinden -malzeme tedarikinden kaynaklı yazışma içerikleriyle dahi uygunluk göstermemektedir. Bu nedenle ve proje değişiklikleri için gerekli tadilat ve imalat süresi önceki raporlardaki gibi 10 ay olarak kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşme gereğince; teslim tarihi 30 aylık sürenin sonu olan 24.12.2002 tarihidir. Dava ise; 08.07.2003 tarihinde açılmıştır.
Davalı tarafça keşide edilen 24.06.2003 tarihli teminat ipoteğinin kaldırılması istemine ilişkin ihtar nazara alınmasa dahi davacılar; 22.04.2003 tarihinde çelik kapı, 01.05.2003 tarihinde mutfak değişikliği, yine 24.06.2003 tarihinde çelik kapıya yönelik revizyon taleplerinde bulunmuşlardır. Proje değişikliklerinden kaynaklı imalat ve tadilat için gerekli 10 aylık sürede nazara alındığında teslimde geçikme söz konusu değildir. Teslimdeki geçikme davacıların sözleşme harici taleplerinden kaynaklanmıştır. Davalıya yüklenecek herhangi bir kusur söz konusu değildir.
İzah edilen nedenlerle davanın davacılar … … yönünden sözleşmeden kaynaklı hakları devraldığı kanıtlanamadığından usulden, diğer davalılar yönünden ise ıslah edilen kısım atiye terk edildiğinden ıslah edilen kısım nazara alınmaksızın kanıtlanamadığından reddine dair verilen karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş; mahkememiz hükmü Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2013/6352 esas, 2014/513 karar sayılı 29/01/2014 tarihli ilamı ile;
“Mahkemece, tadilat ve malzeme seçimleri nedeniyle on aylık ek süre verilmesi gerektiği, ayrıca davacıların ipotekleri kaldırmadığından kusurlu olduklarından bahisle davanın reddine dair karar verilmiş, kararın, 15. Hukuk Dairesi’nce bozulması üzerine davacı …’in hisse satın aldığı ve arsa sahibinden sözleşmedeki hakları temlik aldığını kanıtlayamadığı, diğer davacılar yönünden ise revizyon planı nedeniyle eklenmesi gerekin sürenin 10 ay olduğu gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, davacılar vekilinin temyiz itirazı üzerine, Dairemizin 19.04.2013 tarih ve 389 E, 2576 K sayılı ilamıyla, davacılardan … …’ın tüm temyiz itirazları reddedilip, diğer davacılar bakımından, “mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmakla karşı taraf lehine usuli müktesep hak oluşur ve istisnai haller dışında mahkeme uyduğu bozma ilamının gereğini yerine getirerek hüküm kurmak zorundadır. Somut olayda, arsa sahiplerine ait villaların, sözleşme hükümlerine göre 21.12.2002 tarihinde teslim edilmesi gerektiği saptanmış, bozma ilamında da, bu tarihten, yükleniciye ait villaların üzerindeki ipoteklerin kaldırılması için arsa sahiplerine gönderilen ihtarnamenin tebliğ tarihine kadar olan gecikme süresinin hesaplanması, ayrıca revizyon plan tadilatlarının teslim süresine etkisinin belirlenmesi gerektiği hususlarına değinilmiştir. Bozmadan sonra alınan bilirkişi raporunda da plan tadilatlarının teslim süresini 3 ay etkileyeceği bildirilmiş olmakla sözleşmedeki teslim süresine bu süre eklendiğinde 21.03.2003 tarihi işin teslimi gereken tarih olmaktadır. Yüklenicinin arsa sahiplerine gönderdiği 24.06.2003 tarihli ihtarname 26.06.2003 tarihinde tebliğ edilmiştir. Tebliğ tarihine ihtarda tanınan 5 günlük süre de ilave edildiğinde arsa sahipleri 02.07.2003 tarihinde temerrüde düşmüş olmaktadır.
Bu durumda 21.03.2003 ile 02.07.2003 tarihleri arası oluşan gecikme tazminatının hesaplatılarak hüküm altına alınması gerekirken, bozma öncesi ileri sürülüp incelenen ve kabul görmeyen bir takım sebep ve belgelere dayanılarak davanın reddine” karar verilmesinin doğru olmadığı” şeklindeki gerekçeye istinaden bozulmakla dosya mahkememize aktarılmıştır.
Mahkememize aktarılan dava dosyasının bozma sonrası yapılan yargılaması sırasında; taraf vekillerinin beyanlarının da tespitini müteakip Yüksek Yargıtay 23. Hukuk dairesinin bozma ilamı usul ve yasaya uygun olmadığından mahkememizin önceki hükmünde direnilmiştir. Şöyleki;
Yüksek Yargıtay 15. Hukuk dairesinin 2007/6099 esas, 2008/5417 karar sayılı 18/09/2008 tarihli bozma ilamında, ” mahkemece davacı … …’ın (…) sözleşmeden kaynaklanan hakları temlik alıp almadığı, yüklenicinin 24/06/2003 tarihli teminat ipoteğinin kaldırılması talebini de içeren ihtarnamenin tebliğ tarihi de araştırılıp yeniden oluşturulacak konusunda uzman bilirkişi kurulundan mahallinde keşifte yapılmak suretiyle 02/07/2002 ve 10/07/2002 tarihli revizyon plan tadilatlarının teslim süresinde etkisi konusunda rapor alınıp teslimi gereken sürenin saptanması, bu tarihten ipoteğin kaldırılması konusunda arsa sahiplerinin temerrüde düşürüldüğü tarihe kadar gecikme tazminatının yabancı para cinsinden ödeneceğine dair sözleşmede hüküm bulunmadığından BK’nın 83 maddesine göre Türk parası üzerinden hesaplattırılarak davacı …’nin saptanacak hukuki durumu da dikkate alınarak hüküm altına alınması gerekirken, eksik inceleme ve yanlış değerlendirme sonucu davanın tümden reddi doğru olmamıştır. ” şekildeki gerekçeye istinaden bozulmuştur. Anılı karar içeriği nazara alındığında; hernekadar bozma ilamına uyulmuş ise de; eksik araştırma ve tahkikata değinildiğinden ve revizyon plan tadilatlarının teslim süresine etkisinin tespitine işaret olunduğundan bozma ilamı usuli kazanılmış hak oluşturmaz.
Hernekadar bozma sonrası alınan raporda revizyon plan tadilatlarının teslim süresine etkisi 3 ay olarak belirlenmiş ise de, ek raporlarında siparişe ilişkin yazı içerikleri nazara alındığında bu görüşlerini esneterek davacı yanın kira talebinde bulunamayacağını mütalaa edilmiştir. Ayrıca bilirkişilerin 3 aylık süre tespitlerinin herhangi bir dayanığının bulunmadığı, gerekçesiz olduğu ve dosya kapsamıyla uyumsuz olduğu aşikardır.
Revizyon plan tadilatlarının teslim süresine etkisinin 10 ay olacağına ilişkin bozma öncesinde alınan raporlar birbiriyle uyumlu olup mahkememizce de benimsenmiştir. Ayrıca bozma ilamı son rapora kısmen itibar edip kısmen etmeyerek kendi içinde çelişki taşımaktadır. Bozma ilamının esas aldığı Prof. Dr. …, Yrd. Doc. Dr. …, … tarafından hazırlanan 22/02/2010 tarihli kök raporda, revizyon tadilat planının teslim süresine etkisinin 3 ay olarak tespiti ve kira bedelinin talep edilebileceği beyan edilmiş olmasına rağmen, anılı heyetin ek raporun da ise, dava tarihi nazara alındığında kira talebinde bulunulmasının haklı olmadığı mütalaa edilerek çelişkiye düşülmüştür. Mahkememizce de anılı rapora itibar edilmemiştir.
Bu kapsamda mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya münderecatından edinilen vicdani kanaate gereğince; dosyadaki davacılardan gelen değişiklik talebine ilişkin yazıların ve sair bozma öncesi dayanılan mahkememiz gerekçesi de nazara alındığında tadilat plan değişikliklerinin teslime süresini 3 ay olarak belirlemek ve gecikmenin sorumluluğunu davalıya yükleyerek temerrüt tarihini geriye çekmek menfaatler dengesine ve adalet düşüncesine uygun değildir” şeklindeki mahkememizin direnme kararı hükmü davacılar vekilinin vaki temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2018/23-705 esas, 2019/322 karar sayılı ilamı ile;
“Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup; eserin zamanında teslim edilmemesi nedeniyle mahrum kalınan kira bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkilleri ile davalı şirket arasında …. Noterliğinin 01.11.1999 tarih, … yevmiye sayısı ile düzenlenmiş “Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Ve Kat Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesi” bulunduğunu, sözleşme konusu arsanın … hissesinin davalıya devri karşılığında altı adet villanın inşaat ruhsatının alım tarihinden itibaren 30 aylık süre sonunda ayıpsız ve noksansız olarak davacılara teslim edileceği konusunda mutabakata varıldığını, inşaat ruhsatının 21.06.2000 tarihinde alınmış olması nedeni ile mezkur konutların 21.12.2002 tarihinde teslim edilmesi gerekir iken teslim edilmediğini, her bir villa konutun aylık kira bedelinin yaklaşık 5.000 USD olduğunu, …. Noterliğinin 17.06.2003 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile aynen ifa, gecikme tazminatının tazmini yönünde kullanılarak, konutların bir an evvel teslim edilmesi ile altı adet villanın her biri için aylık 5.000 USD kira bedelinin alınarak, toplam 180.000 USD’nın 24.12.2002 tarihinden itibaren …’nın döviz mevduatına uyguladığı en yüksek faiz oranı ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi incelendiğinde davacılardan … …’ın arsa maliki olmadığının görüleceğini, sözleşmenin tarafı olmayan üçüncü şahsın sözleşmede taraf olan ve yüklenici sıfatı ile hareket eden müvekkiline karşı dava açma hakkı olmaması nedeniyle bu davacı yönünden davanın esasa girilmeden usulden reddinin gerektiğini; davacıların 30 aylık inşaat süresinin dolmuş olması nedeniyle talep ettikleri 180.000 USD tutarındaki kira gelir kaybının ise hiçbir maddi ve hukuki mesnedi olmadığı gibi haksız ve yersiz olduğunu, çünkü 30 aylık inşaat süresinin dolmadığını, davacılara tahsis ve tefriki yapılan villa konutların tesliminde gecikme olmasında müvekkillerinin herhangi bir kusuru bulunmadığını, her bir villa için talep edilen aylık 5.000 USD tutarındaki kira gelir kaybının son derece fahiş bedel olduğunu belirterek öncelikle iş bölümü itirazlarının kabulü ile dosyanın … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, açıklanan sebeplerle de davanın reddine karar verilmesini, inşaat teslim süresinin geçtiğinin kabul edilmesi hâlinde ise davacılar tarafından talep edilen aylık kira gelir kaybının son derece fahiş olması nedeniyle bu bedelin keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda tayin edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, işin gecikmesinde davalıya atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı zira teslim tarihi olan 24.12.2002 tarihinden sonraki tarihte davacıların villalarda onaylı mimari proje dışında tadilatlar yapılmasına ilişkin talepleri ile malzeme seçimine dair yapmış oldukları yazışmaların inşaatın süresinin uzatıldığına dair zımnî kabul olarak değerlendirilmesi gerektiği, ilave iş niteliğinde olan bu taleplerin karşılanması için bilirkişilerin 10 aylık ek süreye daha ihtiyaç duyulduğuna dair rapor düzenledikleri ve ayrıca davacı arsa maliklerinin gelinen iş seviyesine göre inşaat teminat ipoteğini kaldırmamaları nedeniyle kusurlu oldukları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar Özel Dairece “…yanlar arasında biçimine uygun olarak …. Noterliğinde düzenlenmiş 01.11.1999 gün … yevmiye nolu sözleşmenin 8. maddesinde inşaatın bitim süresi inşaat ruhsatı tarihinden itibaren 30 ay olup, inşaat ruhsatı 24.06.2000 tarihlidir. Yine sözleşmenin 25. maddesinde yükleniciye devredilen arsa payı üzerine inşaat teminat ipoteği konulacağı bunun inşaat seviyesine göre aşamalı olarak kaldırılacağı, kaldırılmadığı takdirde yüklenicinin inşaatı durdurabileceği ve mahkemelere müracaat edilebileceği kararlaştırılmıştır. 02.07.2002 ve 10.07.2002 tarihlerinde davacılara ait bağımsız bölümlerin kat planlarında tadilat çalışmaları yapıldığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamına ve inşaat ruhsatı tarihine göre inşaatın sözleşmeye göre teslim edilmesi gereken tarih 24.12.2002’dir. Bu tarihte inşaatın bitirilmediği de sabittir. Sözleşmede konulan teminat ipoteğinin kademeli kaldırılması öngörülmüş ve davacıların kaldırmaması nedeniyle ipotek mahkeme kararı ile kaldırılmış ise de; davalı yüklenici daha önce ihtarname göndererek ipoteğin kaldırılmasını istemediğinden dolayısıyla arsa sahiplerini temerrüde düşürmediğinden, ipoteğin kaldırılması talebini içeren 24.06.2003 tarihli ihtarnamenin tebliğ tarihine göre ihtarnamede belirtilen süre geçmeden inşaatı durdurmakta haklı sayılamaz ve bu tarihe kadar ipoteğin terkinindeki gecikmenin inşaatın teslim süresini etkileyeceği düşünülemez.
… …’dan tapuda arsa payını devralmış ise de, sözleşmeden doğan hakları temlik almadıkça yükleniciye karşı ileri süremez.
Bu durumda mahkemece davacı … … (…)’in sözleşmeden doğan hakları temlik alıp almadığı, yüklenicinin 24.06.2003 tarihli teminat ipoteğinin kaldırılması talebini de içeren ihtarnamenin tebliğ tarihi de araştırılıp, yeniden oluşturulacak konusunda uzman bilirkişi kurulundan mahallinde keşif de yapılmak suretiyle 02.07.2002 ve 10.07.2002 tarihli revizyon plân tadilatlarının teslim süresine etkisi konusunda rapor alınıp teslimi gereken sürenin saptanması, bu tarihten (dava tarihini geçmemek kaydıyla) ipoteğin kaldırılması konusunda arsa sahiplerinin temerrüde düşürüldüğü tarihe kadar gecikme tazminatının yabancı para cinsinden ödeneceğine dair sözleşmede hüküm bulunmadığından BK’nın 83. maddesine göre Türk parası üzerinden hesaplattırılarak davacı …’nin saptanacak hukuki durumu da dikkate alınarak hüküm altına alınması gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme sonucu davanın tümden reddinin doğru olmadığı…” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan inceleme sonunda, davacı …’in hisse satın aldığı ve arsa sahibinden sözleşmedeki hakları temlik aldığını kanıtlayamadığı, diğer davacılar yönünden ise her ne kadar bozma kararı sonrası oluşturulan bilirkişi kurulu revizyon planı nedeniyle eklenmesi gereken süreyi 3 ay olarak belirleyerek davacıların 3 ay 11 gün kira bedeli talep edebileceğine dair görüş bildirmiş ise de bu sürenin 3 ay olmasının gerekçesinin raporda açıklanamadığı gibi, bu raporun dosya kapsamı ve proje değişikliği, malzeme tedariki kaynaklı yazışma içeriklerine uygun olmadığı, davalının ipoteğin kaldırılması istemli ihtarnameyi keşide ettiği 24.06.2003 tarihinden önce davacıların 22.04.2003, 01.05.2003, 24.06.2003 tarihlerinde revizyon talebinde bulundukları dikkate alındığından bozma öncesi alınan raporlarda ek sürenin 10 ay olarak belirlenmesinin dosya kapsamına daha uygun düştüğü gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece, önceki gerekçelerle ve özellikle tadilat plan değişikliklerinin teslim süresini 3 ay olarak belirlemek ve gecikmenin sorumluluğunu davalıya yükleyerek temerrüt tarihini geriye çekmenin menfaatler dengesine ve adalet düşüncesine uygun olmadığı vurgulanmak suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece uyulmasına karar verilen Özel Dairenin “davalının ipoteğin kaldırılması talebini içeren 24.06.2003 tarihli ihtarnamenin tebliğ tarihine göre ihtarnamede belirtilen süre geçmeden inşaatı durdurmakta haklı sayılmayacağı ve bu tarihe kadar ipoteğin terkinindeki gecikmenin inşaatın teslim süresini etkilemeyeceği o hâlde 02.07.2002 ve 10.07.2002 tarihli revizyon plan tadilatlarının teslim süresine etkisi konusunda bilirkişiden rapor alınarak, teslimi gereken sürenin saptanarak, bu tarihten ipoteğin kaldırılması konusunda arsa sahiplerinin temerrüde düşürüldüğü tarihe kadar gecikme tazminatının Türk parası cinsinden hesaplanması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesinin doğru olmadığına” dair bozma ilamına uyulmasının usuli kazanılmış hak oluşturup oluşturmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Hemen belirtelim ki, gerek 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda, gerekse 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Konu, yargı içtihadı ile gelişmiştir.
Usuli kazanılmış hak kurumu, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Örneğin hâkimin bir tarafa kesin süre vermesi ile karşı taraf lehine kazanılmış hak doğar. Nitekim HGK’nın 23.10.1981 tarihli ve 1981/15-2296 E., 1981/687 K. sayılı kararında “…meselâ; bir Yargıtay bozma ilamına uyulmasına, ispat yükü kendisine düşen, takdiri delil ile iddiasını gerçeğe yakın bir şekilde ispat etmiş ve fakat hâkime bir kanaat vermemiş olan tarafa Usulün 365. maddesi hükmünce hâkim tarafından resen ant yöneltilmesine; taraflardan birine kesin süre verilmesine (Usul 164) ilişkin ara kararları bu nitelikte olup bunlardan dönme (rücu) caiz değildir. Çünkü, usule ait kazanılmış hak müessesesi, Usul Yasasının dayandığı ana esaslardandır ve kamu düzeni ile de ilgilidir (09.05.1960 tarihli ve 21 E., 9 K. ve 04.02.1959 tarihli ve 13 E., 5 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararları gerekçelerinden)….” denilmek sureti ile ara kararı ile oluşan kazanılmış hak çeşitlerinden bahsedilmiştir.
Öte yandan kanun yolunda oluşan kazanılmış haklar da söz konusudur. Şöyle ki, bir mahkemenin Yargıtay dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır.
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı çıkması durumunda Yargıtay bozma kararı ile oluşan usuli kazanılmış hak değer taşımayacaktır. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararında (YİBK) “…sonradan çıkan içtihadı birleştirme kararının Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak, henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan bütün işlere tatbikinin gerekli olduğuna…” karar verilmiştir.
Bunun gibi bozmaya uyulmasından sonra o konuda yürürlüğe giren yeni bir kanun karşısında bozma ilamına uyulmakla oluşan usuli kazanılmış hakkın da bir değeri kalmayacaktır. HGK’nın 12.03.1997 tarihli ve 1997/7-975 E., 1997/196 K. ve 06.11.1996 tarihli ve 1996/17-561 E., 1997/744 K. sayılı kararlarında bu hususa vurgu yapılmıştır.
Benzer şekilde uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilmesi hâlinde usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (HGK. 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E.,2004/19 K. ve 30.01.2013 tarihli ve 2012/1-683 E.,2013/165 K. sayılı kararları).
Bu sayılanların dışında ayrıca görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, s. 4771 vd.).
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir (HGK. 12.07.2006 tarihli ve 2006/4-519-527 sayılı, HGK. 31.05.2006 gün ve 2006/10-307-337 sayılı, HGK. 10.05.2006 tarihli ve 2006/4-230-288 sayılı kararı).
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hâle sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur.
Tüm bu açıklamalar karşısında somut olaya gelindiğinde; yerel mahkemece işin gecikmesinde davalıya atfedilecek kusur bulunmadığından davacının dava konusu villaların sözleşmede kararlaştırılan tarihte teslim edilmemesi nedeniyle mahrum kalınan kira alacağının tahsili istemiyle açılan davanın reddine dair verilen karar Özel Dairece davacı tarafından yapılması talep edilen 02.07.2002 ve 10.07.2002 tarihli plan tadilatlarının teslim süresine etkisinin belirlenmesi amacıyla yeniden keşif yapılarak bilirkişiden rapor alınması gerektiğine işaret edilmek suretiyle bozulmuştur. Bu bozma kararına uyularak yapılan keşif sonrası bilirkişiler revizyon tadilat planları nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan süreye ek olarak 3 ay daha eklenmek suretiyle teslim tarihinin belirlenebileceğine dair raporlarında görüş bildirmiş olmalarına rağmen yerel mahkeme bilirkişi raporunun olaya uygun düşmediği bozma öncesi alınan raporlara göre gecikme süresinin 10 ay olmasının somut olaya daha uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Yukarıda da ifade edildiği üzere 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Somut olayda bozma kararına uyulmakla davacılar yararına usuli kazanılmış hak oluştuğuna ve usuli kazanılmış hakkın gerçekleşmesine engel olacak istisnai bir durum da bulunmadığına göre mahkemece sözleşme uyarınca işin teslimi gereken 24.03.2003 ilâ arsa sahibinin taşınmazlar üzerindeki inşaat teminat ipoteğini kaldırmaması nedeniyle temerrüde düştüğü 02.07.2003 tarihleri arasındaki süre bakımından mahrum kalınan kira bedelinin hesaplattırılarak hüküm altına alınması yönünde bir karar verilmesi gerekirken bozma öncesi alınan ve kabul görmeyen bilirkişi raporu esas alınarak davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
O hâlde yerel mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
Diğer yandan Özel Daire bozma kararında işin teslim tarihinin maddi hata sonucu sehven “21.03.2003” olarak yazıldığı anlaşılmakla; Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bu tarihin bozma kararından çıkartılarak, yerine “24.03.2003” ibaresi yazılması gerektiği kabul edilmiştir. “gerekçesi ile bozulmuş ve mahkememizce usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyularak 2019/574 esasına edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Dava; taraflar arasındaki eser sözleşmesi uyarınca davalı tarafın eseri vaktinde bitirmemesi nedeniyle davacıların mahrum kaldıkları kira bedelinin tazmini isteminden ibarettir.
Dosya safahatı incelendiğinde; davanın reddine dair 25/12/2006 tarihli kararın, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 18/09/2008 tarihli 2007/6099 Esas, 2008/5417 Karar sayılı ilamı ile bozulduğu, anılı bozmaya uyularak 31/05/2012 tarihli karar ile tekrar davanın reddine karar verildiği, bu defa Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 19/04/2013 tarihli 2013/389 Esas, 2013/2576 Karar sayılı ilamı ile mahkememiz kararının tekrar bozulduğu, anılı bozmaya karşı 07/07/2014 tarihinde mahkememizce direnme kararı verilmesi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19/03/2019 tarihli 2013/23-705 Esas, 2019/322 Karar sayılı ilamı ile aşağıda özetlenen gerekçe ile mahkememiz kararının bozulmasına dair karar verildiği görülmüştür.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 19/04/2013 tarihli 2013/389 Esas, 2013/2576 Karar sayılı bozma ilamına 07/07/2014 tarihli karar ile direnilerek davanın reddine dair verilen kararın, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19/03/2019 tairhli 2013/23-705 Esas, 2019/322 Karar sayılı ilamı ile; 18/09/2008 tarihli Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2007/6099 Esas, 2008/5417 karar sayılı bozma ilamı gereğince uyulmasına karar verilen “davalının ipoteğin kaldırılması talebini içeren 24.06.2003 tarihli ihtarnamenin tebliğ tarihine göre ihtarnamede belirtilen süre geçmeden inşaatı durdurmakta haklı sayılmayacağı ve bu tarihe kadar ipoteğin terkinindeki gecikmenin inşaatın teslim süresini etkilemeyeceği o hâlde 02.07.2002 ve 10.07.2002 tarihli revizyon plan tadilatlarının teslim süresine etkisi konusunda bilirkişiden rapor alınarak, teslimi gereken sürenin saptanarak, bu tarihten ipoteğin kaldırılması konusunda arsa sahiplerinin temerrüde düşürüldüğü tarihe kadar gecikme tazminatının Türk parası cinsinden hesaplanması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesinin doğru olmadığına” dair bozmaya aykırılık teşkil etmekle, öncesinde Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 18/09/2008 tarihli bozma ilamına uyulmuş olmasının davacılar yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğu ve somut olayda usuli kazanılmış hakkın gerçekleşmesine engel istisnai bir durumun da bulunmadığı, bu nedenle sözleşme uyarınca işin teslimi gereken 24.03.2003 ilâ arsa sahibinin taşınmazlar üzerindeki inşaat teminat ipoteğini kaldırmaması nedeniyle temerrüde düştüğü 02.07.2003 tarihleri arasındaki süre bakımından mahrum kalınan kira bedelinin hesaplattırılarak hüküm altına alınmasının gerektiğinden bahisle mahkememizce verilen direnme kararının Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca bozulduğu, iş bu defa mahkememize gönderilmekle 2019/574 esas numarasını alan dosyada Hukuk Genel Kurulu’nun bozma ilamına uyularak yapılan inceleme kapsamında edinilen hukuki ve vicdani kanaat gereğince; Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 18/09/2008 tarihli bozma ilamına daha önce uyulmuş olması nedeniyle bu bozma ve direnilmesi usuli kazanılmış hakka aykırılık teşkil eden Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 19/04/2013 tarihli bozma ilamı kapsamında dosyada bir karar verilmesinin gerektiği, davacı … …’ın tapuda arsa payını devralmasının husumet ehliyeti bakımından yeterli olmadığı, sözleşmeden doğan hakları da temlik aldığı ispatlanamadığından bu davacı yönünden davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinin gerektiği, esasa ilişkin olarak ise; taraflar arasındaki 01.11.1999 tarihli … nolu düzenleme şeklindeki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 8. Maddesi gereğince inşaatın normal bitiş süresinin 24/12/2002 olduğu, davalı yüklenicinin 24/06/2003 tarihli teminat ipoteğinin kaldırılması talebini de içeren ihtarnamenin tebliğ tarihinin 26/06/2003 olduğu, tebliğden 5 gün sonraki 02/07/2003 tarihi itibarıyla davacıların temerrüdünün söz konusu olduğu, davacıların 02/07/2002 tarihli ve 10/07/2002 tarihli kat planı tadilat talepleri gereğince normal bitiş süresine ek olarak inşaatın 3 aylık süre içinde tamamlanmasının uygun olduğu, 24/12/2002 normal bitiş tarihine 3 aylık süre eklendiğinde inşaatın bitmesi gereken tarihinin 24/03/2003 olduğu, davalı şirketin ipoteğin kaldırılması konusundaki ihtarnamesinin tebliği ile davacılar bakımından temerrüt 02/07/2003 tarihi itibarıyla gerçekleştiğinden (ilk bozma sonrası alınan raporda 24/03/2003 tarihi yerine 21/03/2003 tarihinin sehven yazıldığı anlaşılmakla bu hatanın resen düzeltilerek) davacıların 24/03/2003 tarihi ila 02/07/2003 tarihleri arasında talep edebilecekleri kira süresinin 3 ay 8 gün olduğu, taşınmazların konumu, bölgenin sosyo-ekonomik ve sanayi-ticaret-turizm durumu ile taşınmazların nitelikli bir sitede yer alması, sitenin peyzajı, taşınmazların inşaat kalitesi, taşınmazların yapı sınıfı, konutların bodrum + zemin + normal kat + çatı katından ibaret oluşu, konutların büyüklüğü, bölgede emsal konutların rayiç kira değerleri, dava konusu konutların rayiç alım-satım değerleri dikkate alındığında 24/03/2003 tarihi ila 02/07/2003 tarihleri arasında aylık 5.000 TL kira gelirinin ilk bozma sonrası mahkememizce görevlendirilen konusunda uzman bilirkişi heyetince belirlendiği, böylece toplamda davacılara ait her bir villa için 5.000 x 3 + 5000 x 8/30 =15.000 +1.333,33 =16.333,33 TL kira tazminatına hükmedilmesinin gerektiği, 5 davacı lehine toplamda davalı tarafça 81.666,65 TL tazminat ödenmesinin gerektiği, ayrıca bozmalarda işaret edildiği üzere gecikme tazminatının sözleşmede yabancı para cinsinden ödeneceğine dair hüküm bulunmadığından BK’nun 83. maddesine göre tazminatın Türk Parası üzerinden hesaplanması gerektiğinden davacıların USD üzerinden talepte bulunmalarının yerinde olmadığı, davacıların kira tazminatı taleplerine ilişkin BK’nun 101. maddesi uyarınca ayrıca davalıyı temerrüde düşürmesi halinde bu tarihten itibaren faiz talebinin mümkün olduğu, aksi halde takip yahut dava tarihi itibarıyla temerrüdün söz konusu olacağı, nitekim davacılar vekilinin mahkememizin kısa kararının verildiği son celsesinde faiz taleplerinin dava tarihi öncesine ilişkin kısmından feragat ederek taleplerini dava tarihinden itibaren faiz talebi olarak değiştirdiğini beyan ettiği ve vekaletnamesinden feragate yetkili olduğu anlaşıldığından, davacılar lehine hükmedilecek tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
Davacılar …, …, …, … ve … yönünden, her birine 16.333,33 TL olmak üzere toplam 81.666,65 TL’nin 08/07/2003 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak bu davacılara verilmesine,
2-Davacı … … yönünden açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine,
3-Alınması gerekli 5.578,65 TL karar harcının, peşin yatırılan 3.389,85 TL harçtan mahsubu ile arda kalan 2.188,79 TL’nin davacılar …, …, …, … ve …’dan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Davacılar tarafından yatırılan 3.389,85 TL peşin harç ve 54,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 3.444,25 TL’nin davalıdan tahsili ile davacı …, …, …, … ve …’a verilmesine,
5-Davacı …, …, …, … ve … kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 11.416,66 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacılara verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 20.046,17 TL vekalet ücretinin davacı …, …, …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla davacılardan … … yönünden davanın usulden reddine karar verildiğinden A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 3.400 TL vekalet ücretinin davacı … …’dan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı …, …, …, … ve … tarafından yapılan 4.374,30 TL (bilirkişi ücreti, posta masrafı v.s.) yargılama giderinin ret ve kabul oranına göre hesap edilen 1.422,68 TL’sinin davalıdan alınarak bu davacılara verilmesine,
9-Davalı tarafından yapılan 58,50 TL yargılama giderinin ret ve kabul oranına göre hesap edilen 39,47 TL’sinin davacı …, …, …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın geçici 3. maddesi uyarınca 15 günlük süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/06/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza