Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/568 E. 2020/426 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/568 Esas
KARAR NO : 2020/426

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 26/09/2014
KARAR TARİHİ : 30/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı sigortalı …, kiracı olarak işlettiği ve lastik depolama – satış işini yaptığını, Esenler – İstanbul adresindeki işyerini İşyeri Paket Sigorta Poliçesi ile müvekkil…Sigorta’ya sigorta ettirdiğini, 10/04/2012 günü saat 20.45 – 24.00 arasında sigortalının işyerinde bulunan 68 adet otobüs lastiği çalındığını, expertiz raporuyla belirlenmiş olan 50.000,00 TL sigorta tazminatı müvekkil tarafından 07/11/2012 tarihinde sigortalıya ödendiğini, böylece eski TTK m.1301 yeni TTK m.1472/1 gereğince müvekkil sigortalının yerine geçmiş ve davacı sıfatını elde ettiğini, müvekkil sigortalıdan tazminat makbuzu ve temlikname de aldığını, müvekkil sigortalının alacağını devralmış ve bu şekilde de sigortalının yerine geçtiğini, davalı şirket …Otogarının güvenliğini sağlamayı üstlenmiş olduğu için, hırsızlık sonucu meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, bu nedenle müvekkilce davalıya rücu mektubu gönderildiğini, davalı rücu mektubuna cevap vermiş ve borcu kabul etmediğini beyan ettiğini, davalının itirazının iptali ile takibin devamının sağlanmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından ifade edildiği üzere müvekkil …AŞ ile yaptığı Özel Güvenlik Hizmetleri sözleşmesine istinaden rücu davasına konu hırsızlık olayının bulunduğu otogarda hizmet verdiğini, davacı veya sigortalısı ile bir bağlantısı olmadığını, yine davacının iddia ettiği manada sigortalı tarafından ödenen bir aidat almadığını, davacının varsa bir rücu hakkı, bunu ancak…AŞ’ye karşı kullanılabildiğini, müvekkil ile… AŞ arasında da koşulları varsa ancak bir rücu ilişkisi olduğunu, bu açıdan öncelikle husumet açısından davanın reddine karar verilmesini, …AŞ’ye ihbarına, davanın esası ile ilgili olarakta haksız ve yersiz davanın reddine, yargılama gider ve vekalet ücretinin davacı üstünde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: İhbar olunan …’nin cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket sigortalısı aleyhine açılan dava haksız ve mesnetsiz olduğunu, özel güvenlik mali sorumluluk sigortası genel şartları gereği de davacının talepleri teminat harici olduğunu, cevaplarının kabulü ile maddi ve hukuki gerekçeleri mesnetsiz bulunan davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; işyeri sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuan tazminat istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyası celp edilmiştir. Anılı takip dosyasının tetkikinde; davacı tarafından davalı aleyhine 50.000,00-TL ve 1.725,00-TL geçmiş gün faizi olmak üzere toplam 51.725,00-TL asıl alacağın takip tarihinden (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık %9 oranında faiz ile birlikte tahsili talebinde bulunduğu, itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Poliçe/ Expertiz raporları, ifade tutanakları, savcılık kayıtları, …şubesinin 07/11/2012 tarihli 50.000,00 TL’lik EFT dekontu, tazminat makbuzu, İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin… esas sayılı dosyasının dosyamız arasında olduğu anlaşılmıştır.
20/08/2015 tarihli ve 01/03/2016 tarihli bilirkişi raporları temin edilmiştir.
Mahkememizin 08/06/2016 tarihli,… esas, 2016/449 karar sayılı kararı kapsamında; ”…Özel güvenlik görevlilerinin yetkilerinin sadece özel güvenlik izni alınan alan ile sınırlı olduğu ayrıca otogar işleten … AŞ ile davalı özel güvenlik şirketinin belirleyeceği görev planı ile verilecek yetki ve sorumluluk doğrultusunda özel güvenlik şirketinin sorumluluk alanının belirlenmesi gerektiği, koruma ve güvenlik planının 5 ve 7.maddeleri incelendiğinde otogarda alınan özel güvenlik tedbirlerinin genel asayiş ve düzeni sağlamak için tasarlandığı ve buna göre planlama yapıldığı, işyerlerine gelen giden eşyalar hakkında özel güvenlik görevlilerine herhangi bir görevlendirmenin olmadığı, ayrıca işyerlerinin açılış kapanışının kontrol edileceğine dair bir görevlendirmenin de olmadığı, hırsızlık olayının gerçekleştiği işyerinin davalı güvenlik şirketinin sorumluluk alanında bulunmadığı, yukarıda belirtildiği üzere dava dışı işyeri sahibinin kendisini işyeri güvenliğini çalışan ile sağladığı, davalı şirketin otogarın genel güvenliğinden sorumlu olduğu, ayrıca işyerlerinde güvenliğinden sorumlu olmadığı, dolayısıyla davalının sorumlu olmadığı bölgede gerçekleşen hırsızlık olayından doğan zararı karşılama yükümlülüğünün bulunmadığı kanaatine varıldığından…” gerekçeleri ile davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/16299 esas, 2019/7062 karar sayılı ilamı kapsamında; ”…Sigortalının işyerinin bulunduğu otogarın işletmecisi olan … A.Ş. ile davalı arasında imzalanan özel güvenlik hizmet sözleşmesinin 5. maddesinde davalının görev alanı sınırlarının koruma ve güvenlik planında belirleneceği düzenlenmiştir. Otogar işletmecisi ile davalı arasında düzenlenen “Koruma ve Güvenlik Planı”nda; güvenlik ve koruma hizmetinin ayrıntıları ve neleri kapsadığı düzenlenmiştir. Buna göre; yangına karşı alınacak önlemler, yangın sonrası uygulanacak hareket tarzı, Doğalgaz Kaçağı, deprem, hırsızlık eylemlerine karşı alınacak önlemler ve hareket tarzı şeklinde görev ve hizmete ilişkin ayrıntılı, maddeler halinde düzenlemelere yer verilmiş, bu düzenleme kapsamında hırsızlığa karşı alınacak önlemlere yönelik olarak; kapalı devre kamera sistemi, alarm sistemi, özel alarm haber alma merkezine bağlı alarm sistemi, darbe sensörü monteleri, giriş çıkışlarda ne gibi kontroller yapılacağı ve zemin katlardaki işyerlerinin camlarında demir parmaklık vs. önleyici tedbirlerin alınıp alınmadığına ilişkin açıklamalara yer verilmiştir. Özel Güvenlik Görevlileri Görev Yeri Özel Talimatı başlıklı düzenlemenin 2. maddesinde “Otogarda faaliyet gösteren mekanlar ile bu mekanlarda çalışanların ve müşterilerin gözetim, denetim, kontrol ve güvenliğini sağlamak,” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Buna göre sözleşme hükümleri ve özel talimat maddelerinde davalının meydana gelen zarardan sorumlu olduğu ile belirlenmiştir. Davalının koruma ve güvenlik hizmetinin kaç kişi ile ne şekilde yerine getireceği, personel sayısı gibi hususlar davalının sorumluluğun belirlenmesi açısından davacı/sigortalı 3. kişiye karşı ileri sürülebilecek hususlar değildir. Davalının, işyerlerinin de güvenliğini üstlendiği sözleşme ile sabittir. Bu nedenle mahkemenin “…davalının sorumluluğunun otogarın genel asayiş ve düzeni sağlamak için tasarlandığı ve buna göre planlama yapıldığı, işyerlerine gelen giden eşyalar hakkında özel güvenlik görevlilerine herhangi bir görevlendirmenin olmadığı, ayrıca işyerlerinin açılış kapanışının kontrol edileceğine dair bir görevlendirmenin de olmadığı, hırsızlık olayının gerçekleştiği işyerinin davalı güvenlik şirketinin sorumluluk alanında bulunmadığı,…” yönündeki gerekçe, özellikle yukarıdaki “özel görev talimatı” ve hırsızlığa karşı önlemler konusunda otogar alanında bulunan mevcut binaların zemin katlarında ve meskun mahaller ile yaya trafiğinden uzak ışıklandırması zayıf bölge ve alanlarda kalan bölümlere ilişkin sözleşmede düzenlemeye gidilmiş olması karşısında davalının sorumluluğunun otogarın genel asayiş ve güvenli ile sınırlandırılmadığı, davalının bu özel ve ayrık düzenlemeler ile otogardaki işyerlerinin de sorumluluğunu üstlendiği anlaşılmaktadır. Sigortalının işyerinin güvenliği konusunda yeterli güvenlik önlemi alıp almadığı ise sigortalının müterafik kusuru kapsamında değerlendirilebilecek bir husus olup davalının sorumluluğunun belirlenmesinde esas alınamaz.
Buna göre davalının meydana gelen zarardan sorumlu olduğu gözetilerek işin esasına girilerek, davacının rücu edebileceği gerçek zarar miktarı belirlendikten sonra sigortalının kendi güvenliği için aldığı önlemlerin yeterli olup olmadığı konusunda müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının ve bu nedenle zarardan indirim yapılmasının gerekip gerekmediğinin de tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir…” gerekçeleri ile bozulmasına karar verilmekle usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.

Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler … ve … marifetiyle hazırlanan 29/04/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Dava dışı sigortalı …; Davacının dava dışı sigortalısı …, 10/04/2012 tarihinde işi yerinde meydana gelene hırsızlık olayı ilgili olarak, iş yerinin yan pencerelerinin her ne kadar demir parmaklıklı olduğunu, pencereden iş yeri içerisine bakıldığında iş yerinde bulunan emtiaların neler olduğunun görülebildiğini, dolayısıyla hırsızların iş yerine girmiş oldukları kapının sert metaller ile esnetilerek açılabilen canlı alüminyum kapı oluşu nedeniyle, özellik iş yerinde hırsızlanmayı cezbedici emtiaların görülmemesi yönünde ve iş yeri kapısının daha sağlam kilit sistemli demir kapı, kepenk vs yaptırmayarak iş yerinde mallarının korunmasına yönelik gerekli özeni göstermediği yönü ile takdiri mahkemede olmak kaydıyla %25 oranında kusurlu olduğunu, Davalı…Ltd. Şti yönünden; incelemeler ve değerlendirmeler ışığında belirtilen kanaatler doğrultusunda, … A.Ş’nin iş yeri alanı içerisinde, 5188 sayılı yasa kapsamında görevli olduklarını, Güvenlik Sözleşmesi, Koruma ve Güvenlik Planı kapsamındaki edimlerine istinaden, güvenlik zafiyetine sebebiyet verdiğini, davacının sigortalısının iş yerini koruyamadıklarını, hırsızlık olayının meydana gelmesine sebebiyet verdikleri yönü ile takdirin mahkemede olması kaydıyla %50 oranında kusurlu olduğunu, dava dışı … A.Ş yönetimi; … İşletmeleri iş yeri alanının güvenliğinin sağlanması için ortak aidat giderleri kapsamında iş yeri sakinlerinden aidat topladığını, Özel Güvenlik Hizmeti alımına istinaden, özel güvenlik personel sayısının artırılması yetkisinin kendisinde olduğunu, sitenin güvenliğini yeterli sayıda personel ile sağlamadığını, 5188 sayılı Kanunun 6. Ve kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmeliğin 13. Maddeleri gereğince ilave tedbir olarak şirketin iç ve dış kısımlarına hakim yeterli sayıda kamera sisteminin kurulmasını, kameraların çalışır durumda tutulmasını ve kamera görüntülerinin kayıt altına alınmasını sağlamadığı yönünde takdirin mahkemede olması üzerine %25 oranında kusurlu olduğunu, davacı …, mevcut poliçe kapsamında gerçekleşen zarardan dolayı sigortalısına ödediği 50.000,00-TL’lik tazminat tutarını, 6102 A.lı TTK’nın 1472 maddesinde ifade edilen halefiyet kuralı gereğince sorumlulardan, kusurları oranında rücuen talep edebileceğini…” mütalaa ettikleri görülmüştür.
Huzurdaki davada davacı … şirketinin; dava dışı sigortalısı …’in kiracı olarak işlettiği ve lastik depolama – satış işini yaptığı Esenler – İstanbul adresinde bulunan iş yerinin ”İşyeri Paket Sigorta Poliçesi” ile sigorta edildiği, sigorta edilen işyerinde 10/04/2012 günü meydana gelen hırsızlık olayı neticesinde işyerinde bulunan 68 adet otobüs lastiğinin çalındığı, expertiz raporuyla belirlenmiş olan 50.000,00-TL bedelin davacının sigortalısına ödendiği, böylece TTK’nın 1472/1 gereğince davalı güvenlik şirketinden rücuen tahsili istemi ile takip başlatıldığı anlaşılmış olup anılı Yargıtay bozma ilamında belirtilen hususlar ışığında değerlendirme yapmak sureti ile davacının rücu edebileceği gerçek zarar miktarının belirlenmesi, dava dışı sigortalının kendi güvenliği için aldığı önlemlerin yeterli olup olmadığı konusunda müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı, bu nedenle zarardan indirim yapılıp yapılmayacağı hususları irdelenmek sureti ile değerlendirme yapılmıştır. Bu kapsamda alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamının tetkiki neticesinde;
Dava dışı sigortalının işyerinin bulunduğu otogarın işletmecisi olan …A.Ş. ile davalı arasında imzalanan özel güvenlik hizmet sözleşmesinin 5. maddesinde davalının görev alanı sınırlarının koruma ve güvenlik planında belirleneceğinin düzenlendiği, “özel görev talimatı” ve hırsızlığa karşı önlemler konusunda otogar alanında bulunan mevcut binaların zemin katlarında ve meskun mahaller ile yaya trafiğinden uzak ışıklandırması zayıf bölge ve alanlarda kalan bölümlere ilişkin sözleşmede düzenlemeye gidilmiş olması karşısında davalının sorumluluğunun otogarın genel asayiş ve güvenli ile sınırlandırılmadığı, davalının özel ve ayrık düzenlemeler ile otogardaki işyerlerinin de sorumluluğunu üstlendiği anlaşılmış olup davalı güvenlik şirketinin kameraları canlı takip eden görevlilerin ve devriye görevlilerinin hırsızlık olayını dikkatten kaçırarak güvenlik zafiyetine sebebiyet verdikleri, güvenlik sözleşmesi ve koruma planında belirtilen görevlerinde kusurlu davranarak hırsızlık olayını önleyemedikleri olayda %50 oranında kusurlu olduğu, davacının ise iş yerinde bulunan emtiaların neler olduğunun görülebildiği, hırsızların iş yerine girmiş oldukları kapının sert metaller ile esnetilerek açılabilen canlı alüminyum kapı oluşu nedeniyle, özellik iş yerinde hırsızlanmayı cezbedici emtiaların görülmemesi yönünde ve iş yeri kapısının daha sağlam kilit sistemli demir kapı, kepenk vs yaptırmayarak iş yerinde mallarının korunmasına yönelik gerekli özeni göstermediği olayda %25 oranında kusurlu sonucuna varılmıştır. Her ne kadar dava dışı … A.Ş yönetimi ilave tedbir olarak olay mahallinin iç ve dış kısımlarına hakim yeterli sayıda kamera sisteminin kurulması, çalışır durumda tutulması tedbirlerinde zafiyet göstermekle %25 oranında kusurlu tespit edilmiş ise de 6098 sayılı TBK’nın 61 ve 62. maddelerinde düzenlenen müteselsil sorumluluk esaslarına göre; birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanmakta ve müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri borcun tamamından sorumlu kabul edilmektedir. Bununla birlikte TBK’nın 167. maddesi uyarınca sorumluların iç ilişkide kusur oranına göre, birbirlerine rücu hakları da mevcuttur. Somut olayda davacının zararın tamamını davalıdan müteselsilen tahsilini talep etmesi, müteselsil sorumlulukta kural olarak borçlulardan her birinin borcun tamamından sorumlu olması, kusurun paylaştırıldığı durumlarda zarar görenin isterse tüm zarar sorumluları hakkında dava açabileceği gibi sadece bunlardan birisinden de zararın tamamını isteyebilmesine göre yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereği davalının, müşterek ve müteselsil sorumluluk ilkeleri gereğince davacının müterafik kusuruna denk gelen kısmın mahsubu neticesinde (50.000*%25 – 37.500-TL) bakiye tazminatın tamamından sorumluluğuna hükmedilmesi gerektiği anlaşılmıştır. (Emsal karar: Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/5539 esas,2019/2997 karar sayılı ilamı) Tüm bu gerekçeler ışığında davacının davalıdan takip tarihi itibari ile 37.500-TL asıl alacak ile rücuen alacak istemlerinde ödeme tarihinden (07/11/2012) itibaren itibaren yasal (%9) faiz istemi yerinde olmakla 1.276,03-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 38.776,03-TL alacaklı olup bu tutar yönünden başlatılan icra takibine davalı takip borçlusunun vaki itirazının haksız olduğu, haksız eylem kapsamındaki zarara dayalı sigorta ödemesinin rücuen tahsili için icra takibi başlatılmakla dava konusu alacak miktarının belirlenmesi yargılamayı gerektirdiğinden ve likit (muayyen) olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği anlaşılmakla; davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. (Emsal karar: Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2014/10428 esas, 2015/7741 karar sayılı ilamı)
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün…esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 37.500,00TL asıl alacak, 1.276,03-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 38.776,03-TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile takibin, asıl alacak 37.500,00TL takip tarihinden itibaren yıllık %9,00 oranında yasal faiz uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, fazlaya dair istemin reddine,
2- Alacak likit olmadığından davacı yanın icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 2.648,11-TL ilam harcından peşin alınan 624,75-TL’nin mahsubu ile bakiye 2.023,36-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 624,75-TL peşin harç ve 25,20-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 649,95-TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.814,90-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yapılan 3.052,50-TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 2287,74 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafça yapılan 22,00-TL yargılama giderinden davanın red oranına göre hesaplanan 5,51 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın geçici 3. maddesi uyarınca 15 günlük süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/09/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır