Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/567 E. 2019/1066 K. 03.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/567
KARAR NO : 2019/1066
DAVA : Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 02/12/2014
KARAR TARİHİ : 03/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil davalı … şirketinde … cad. … sok. No: …’de bulunan internet kafe olarak işlettiği işyerinin hırsızlık vesaireye karşı paket sigortasını yaptırdığını, ancak bu sigorta işleminden bir müddet sonra internet kafeye hırsızların girdiğini ve bütün televizyon, bilgisayar ve internet kafe aparatlarını çaldığını, bunun üzerine müvekkilin polise başvurduğunu ve gerekli zabıtlar tutulduğunu ve gerekli tespitler yapıldığını, riziko gerçekleştiğinden davalı … şirketine paranın ödenmesi için başvurduğunu, sigorta şirketi bugüne kadar parayı ödenmediğini, müvekkilin uğradığı 23.000 TL zararın davalı şirketten ticari faizi ile tahsilini, muhakeme masrafları ile vekalet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıya ait iş yerinin 17/04/2014- 17/04/2015 tarihleri arası için sigortalı bulunduğunu, sigortalı işyerine 03/05/2014 tarihinde girilerek çalınmış olanların poliçe özel koşulları ve genel şartları gereğince teminat dahilinde değerlendirilmediğini, davacının sigorta prim borcunu taksitler halinde ödenmesinin kararlaştırıldığını, ödeme planının poliçeye yazıldığını, poliçe primi peşinatının hasardan sonra ödenmiş bulunduğunu, TTK’nun 1431.maddesi hükmü gereğince yapılır yapılmaz ve poliçenin teslimi karşılığında ödenmesi gerektiğini, davacının poliçe primini hırsızlıktan sonra 18/06/2014 tarhinde ödediğini, poliçede kepenk alarm sistemi klozunun olduğunu, davacıya ait işyeri ruhsat temin edilmeden ve gerekli alarm sistemi takılmadan faaliyete geçmiş oluşu karşısında poliçe koşulları uyarınca talebin teminatta olmadığını, eksik sigorta hükümleri gereğince de davacının en fazla 15.057,64 TL tazminat talep edebileceğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin … Esas … Karar sayılı kararı ile; davalı davacının işyerini hırsızlık vb. risklere karşı sigortaladığı, o davacının işyerinde hırsızlık gerçekleştiği ve hırsızlık poliçe teminatı kapsamında olduğundan, bilirkişi raporunda belirlenen oranda davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosyanın Yargıtay incelemesi sonucunda;
Yargıtay … Hukuk Dairesi … Esas … Karar sayılı ilamı ile;
“1-28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır.
Taraflar arasında akdi bir ilişki olup davalının sorumluluğunun kaynağı davacıyla yaptığı işyeri sigorta sözleşmesine aykırılıktır.
Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır.
Davalı … şirketi ile davacı arasındaki ilişki ise 6502 sayılı Kanunun 3/1 maddesi kapsamında kalan tüketici işlemlerinden kaynaklanmakta olup dava tarihi 02/12/2014’dür.
Bu nedenle davacının açtığı tazminat davasında Tüketici Mahkemesi’nin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.” gerekçesi ile bozulmuş, dosya mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak incelenemsi sonucunda; Taraflar arasında akdi bir ilişki olup davalının sorumluluğunun kaynağı davacıyla yaptığı işyeri sigorta sözleşmesine aykırılığa ilişkindir. 28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesinde kanunun kapsamı; “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi; “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır. Bu bağlamda; davalı … şirketi ile davacı arasındaki ilişki; 6502 sayılı Kanunun 3/1 maddesi kapsamında kalan tüketici işlemlerinden kaynaklanmakta olup dava tarihi 02/12/2014 olduğundan eldeki davaya bakmakta tüketici mahkemeleri görevli olduğundan mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş, buna ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli İstanbul TÜKETİCİ Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar serileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul TÜKETİCİ Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair ; taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde temyizi kabil olmak üzere yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/12/2019

Katip …

Hakim …