Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/557 E. 2020/142 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/557 Esas
KARAR NO : 2020/142
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 21/08/2019
KARAR TARİHİ : 26/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin ticari faaliyet gösterdiği alanlardan birisi de kompresör olarak tabir edilen sanayi makinalarının satımı ve satış sonrasında söz konusu makinaların kurumu ve periyodik bakımları, ayrıca müvekkil bu ticari faaliyetleri kapsamında kompresörlerin arızalanması durumunda makinaları tamir etmekte ve gerektiğinde yedek parça temin ederek bu yedek parçaları makinaya monte etmek suretiyle söz konusu arızayı ortadan kaldırmak olduğunu, müvekkilin vermiş olduğu bayilikler ile birlikte ülkemizin çok sayıda il ve ilçesinde faaliyet gösteren köklü bir firma olduğu faaliyet gösterdiği sektörde herkes tarafından bilindiğini, müvekkil davalı/borçlu şirket ile aralarındaki ticari ilişki boyunca üzerine düşen yükümlülüklerini eksiksiz ve özenli bir şekilde yerine getirdiğini, müvekkil satmış olduğu malzemeler ve vermiş olduğu hizmet karşılığında … seri numaralı 19/10/2018 tarihli bir adet fatura tanzim etmek sureti ile fiyatlandırıldığını, ancak davalı/borçlu şirketler üzerine düşen yükümlülüğünü huzura bulunan davanın açılmış olduğu tarihe kadar ifa etmediğini, resen tespit edilecek tüm nedenlerle davanın kabulü ile, davalı tarafça yapılan haksız itirazın iptalini, asıl alacak miktarı olan 3.836,42-TL üzerinden takibin devamını, davalı tarafın haksız ve kötü niyetli itirazından dolayı, alacağın %20’den aşağı olmamak üzere icra inktar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … İnşaat vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının …. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasıyla başlattığı 3.836,42 TL takip çıkış tutarlı ilamsız takibe müvekkil tarafından itiraz edilmiş, yapılan itiraz üzerine karşı taraf itirazın iptali, itirazın haksız olması nedeniyle icra ve inkar tazminatı ve takibe konu tutar dışında kalan ve ödenmeyen 3.836,42 TL’nin tahsilini talep ve dava etmiş, açılan dava ve yapılan tüm talepler haksız ve kötüniyetli bir dava olup; hem usulen hem de esasen reddi gerekmekte olduğunu, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’in 9/11/1988 gün ve 3494 sayılı Kanunun 1. maddesi ile değişik 67. maddesinin 2. fıkrasında; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü yer almaktadır. Görülmektedir ki, İİK’in 67. maddesi icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’in 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını amaçlamakta olduğunu, takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında takip tarihi itibarı ile haklı olup olmadığının belirlenmesi, icra inkar tazminatının kanuna konuluş amacı da borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bu miktarı tayin edebilecek durumda olan borçlunun, ödeme emrinin tebliği üzerine icrada borcunu inkar etmesini önlemekte olduğunu, , diğer yasal koşulların yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunlu olduğunu, davacı şirket tarafından, müvekkil şirket ile diğer davalı … San. Tic. A.Ş. işbirliği ile yürütülen … Avrupa Bölgesi İçme Suyu Tünel İnşaatı kapsamında yapılması gereken proje işlemleri için teklif sunulmuş ancak davacı şirket teklif ve taahhüt ettiği işleri tam ve eksiksiz olarak ifa edememiş, müvekkil şirketin yapılacak işe uygun talepleri desteksiz bırakılmış ve neticede davacı tarafından taahhüt edilen projeler uygulanamamış, bu sebeple de; davacının düzenlediği fatura bedeli kabul edilmeyerek ödenmemiş, davacı ile müvekkil şirket arasında imzalanmış bir sözleşme bulunmamakta olup, davacı taraf sunduğu teklife uygun iş ve işlemleri gerçekleştirmemiş, taraflar arasındaki maillerden de müvekkil şirketin taleplerinin karşılanmadığı anlaşılmakta olduğunu itirazın kabulü ile haksız davanın ve davacı tarafın tüm taleplerinin reddini, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … İnşaat vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki dava ikame edilirken dava dilekçesi ile arabuluculuk başvurusu yapılmaksızın mahkemenizin … E. Sayılı dosyası ile dava ikame edilmiş, söz konusu dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmiş, tarafımıza tebliğ edilen tensip zaptında ise “mahkememizin … E. … K. Sayılı dosyasından tefrik olarak yukarıdaki…” şeklinde ibra kullanılmış, mahkemenizin … E. Sayılı dosyası dava şartı yokluğundan reddedilmiş olduğundan bu dosyadan söz konusu davanın tefrik edilebilmesi hukuken mümkün olmadığını, ancak her nasıl olduysa tefrik edilmiş ve yeni esasa kaydedilerek yargılamaya devam edilmiş, ancak dava şartı olan zorunlu arabuluculuk başvurusu sonradan giderilebilecek dava şartı olmadığından davaya bu şekilde devam edilmesi usulen mümkün olmadığını, dosya incelendiğinde dava tarihinin 16/09/2019 olarak belirtildiği görülmekte ise de harçlara bakıldığında harçların 21/08/2019 tarihinde alındığı görülmekte, alınan harçlar usulden reddedilen ilk dava için alınan harçlar olduğundan söz konusu dava için dava şartı olan harçların yatırılmamış olduğu anlaşılmakta, bu nedenle harçlar yatırılmadan takip eden işlemlerin yapılmaması ve eksik harcın ikamesi için davacı tarafa kesin süre verilmesi talep olunmakta, huzurdaki dava ile davacı müvekkilden alacaklı olduğunu iddia etmekte ise de söz konusu fatura tarafımıza tebliğ edilmemiş, müvekkilin bu fatura içeriğindeki malı veya hizmeti almamış olduğundan böyle bir borcu da söz konusu olmadığını, davacı tarafın söz konusu hizmet veya malı müvekkile vermiş olduğunu ispat yükümlülüğü söz konusu olmasına rağmen bu hususta bir delil dosyaya ibraz edilmemiş, dosyaya ibraz edilen faturadan faturanın müvekkilime tebliğ edilmediği anlaşılmakta, tarafça icra takibi ile gönderilen faturaya karşı da takibe itirazla birlikte itiraz edilmiş, bu sebeple fatura içeriği gerçerli kabul edilmeyeceğini, davacı tarafça faturanın tebliğine ve mal veya hizmetin ifasına yönelik herhangi bir delil de sunulamadığından huzurdaki davanın reddi gerekmekte olduğunu, haksız davanın reddini, davacının kötü niyetle takibe giriştiği açık olduğundn %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; faturaya dayalı alacak talebi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosyanın tetkikinde; davacı vekiline arabuluculuk tutanağını sunması için 26/08/2019 tarihinde muhtıra çıkarıldığı ve 1 haftalık kesin süre verildiği, davacı vekili tarafından arabuluculuk son tutanağının 28/08/2019 tarihinde dosyaya sunulduğu ancak mahkememizdeki iş yoğunluğundan kaynaklı dosyanın sehven “dava şartı yokluğundan reddine” dair karara çıkarıldığı ve gerekçeli kararın UYAP sistemi üzerinden elektronik imzayla imzalanarak onaylandığı, UYAP sistemi üzerinden e-imza ile imzalanan hiçbir belgenin silinemeyeceğinden mahkememizin 2019/528 esas sayılı dosyasında yargılamanın uzamasının önlenmesi bakımından; “6100 sayılı HMK.”Madde 167- (1) Mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden karar verebilir. Bu durumda mahkeme, ayrılmasına karar verilen davalara bakmaya devam eder” maddesi uyarınca dosyanın yeni bir esas üzerinden tefrikine karar verilerek davanın işbu esası aldığı anlaşılmıştır.
İtirazın iptali istemine konu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası celp edilmiş olup icra dosyasının tetkikinde; “…3.836,42-TL asıl alacak, 426,32-TL işlemiş faiz, toplam 4.262,74-TL alacağın fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla yıllık %19,50 avans faiz oranından az olmamak üzere artan oranlarda faizi, icra giderleri, avukatlık ücreti ile birlikte Borçlar Kanunun 100. maddesi uyarınca yapılacak kısmi ödemelerin öncelikle faiz ve giderlere mahsubuyla tahsilinin istendiği, davalıların takibe itirazlarını üzerine takibin durduğu…” görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 24/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Davacı şirketin incelemeye ibraz etmiş olduğu ticari defterlerin tetkikinde, davalı şirket ile olan tiari faaliyetin … nolu hesap kodu altında takip edilmekte olduğunu, davalı şirket adına tanzim edilen takip konusu faturanın bu hesaba borç kaydedilmiş olduğunu, faturaya karşılık davalı tarafından yapılan herhangi bir ödeme kaydına rastlanılmadığını, 15/05/2019 takip tarihi itibariyle davalı şirket cari hesabının 3.836,42-TL borçlu durumda olduğunu, buna göre davacı şirket kendi ticari defterlerinde, davalı şirketten takip tarihi itibariyle 3.836,42-TL alacaklı durumda olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde, davacı şirket tarafından 16/10/2018 tarihinde davalı şirkete verilen hizmet ve malzeme bedeli olarak tanzim edilen, takip konusu 19/10/2018 tarih … nolu 3.836,42-TL tutarlı faturanın davalı tarafa 25/10/2018 tarihinde teslim edildiğini, söz konusu faturaya karşı davalı tarafından yasal süresi içerisinde yapılan herhangi bir itiraza dosya kapsamında rastlanılmadığını, davacı şirkete ait ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu ve defterlerin birbiri ile uyumlu olduğunun tespit edildiğini, davacı şirketin kendi ticari defterlerinde davalı şirket cari hesabının takip tarihi itibariyle 3.836,42-TL borçlu durumda olduğunu, davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalıdan; 3.836,42-TL fatura alacağını talep edebileceğini…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Huzurdaki davada uyuşmazlığın; mal satımına ve servis hizmet bedeline ilişkin düzenlenen faturaya bağlı alacak talebi ile başlatılan icra takibine davalı tarafların itirazının iptaline karar verilip verilemeyeceği noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda davacı vekiline takibe dayanak 1 adet faturanın davalı taraflara tebliğ edildiğini gösterir deliller ile mal tesliminin yapıldığına ve servis hizmetinin verildiğine yönelik eksik delillerin ibrazı için kesin süre verilmiş olup davacı vekilinin faturanın tebliğine ilişkin kargo belgeleri ile servis hizmetine ilişkin servis formlarını ibraz ettiği görülmüştür.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; ”Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın m. 23/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6762 sayılı TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 23/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 23. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.”
Anılı kanuni düzenlemeler ve içtihatlar ışığında somut olaya bakıldığında; davacı yanın mal teslimi ve servis hizmeti ilişkisine dayalı olarak düzenlediği 1 adet faturanın (sevk irsaliyesine bağlı) davalı taraflara (davalı şirketlerin adi ortaklık şeklinde ilişki tesis ettikleri görülmüş olup) kargo marifeti ile 25/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği, 8 günlük kanuni süre içerisinde davalı taraflarca faturaya karşı yöneltilmiş herhangi bir itiraza rastlanılmadığı gibi takibe dayanak sevk irsaliyesine bağlı fatura kapsamında servis hizmetinin verildiğine ilişkin servis formları ve içeriklerine davalı taraflarca herhangi bir itirazın yönetilmediği görülmüştür. Ayrıca mahkememiz ara kararına rağmen davalı ticari defterlerinin HMK’nın 219. maddesine uygun onaylı suretlerinin ibraz edilmediği, davacı defterlerinin usulüne uygun tutulmakla lehine delil vasfını haiz olduğu, defter kayıtlarına göre davalılardan 3.836,42-TL alacaklı göründüğü, bu hali ile huzurdaki dava kapsamında takibe dayanak fatura içerikleri kapsamında mal teslimi/ hizmetin verildiği hususlarının davacı tarafça kanıtlanmış olduğu anlaşılmıştır. Bunun aksinin, bir diğer ifade ile malın teslim edilmediği/hizmetin verilmediği, fatura içeriğinin uygun olmadığı ve kesinleşmediği yahut davacının verdiği mal ve hizmetin karşılığı olan ödemenin yapıldığı hususlarının davalı yanlarca ispatlanamadığı, tüm bu nedenlerle davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle 3.836,42-TL alacaklı olup bu tutar yönünden başlatılan icra takibine davalı takip borçlusunun vaki itirazının haksız olduğu anlaşılmakla; asıl alacak üzerinden ikame edilen davanın kabulüne, alacağın faturaya dayalı olup likit olmakla davacı yararına icra inkar tazminatına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
… İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalılardan 3.836,42-TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile takibin, asıl alacak 3.836,42-TL takip tarihinden itibaren yıllık %19,50 oranını geçmemek üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına,
2- Alacağın % 20’si oranındaki 767,28-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 262,06-TL ilam harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 217,66-TL ilam harcının davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin harç ve 44,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 88,80-TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 682,40-TL yargılama gideri davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı … İnşaat vekilinin yüzüne karşı, dava miktarı itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı .26/02/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır