Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/554 E. 2020/372 K. 15.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/554 Esas
KARAR NO : 2020/372
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 25/01/2018
KARAR TARİHİ : 15/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının tasfiye halinde … A.Ş’den olan 7.985,00-EURO ve 3.485,00-USD’lik alacağını temlik yoluyla ödeneceğine ikna edilmek suretiyle davalı şirketle anlaşma sağlandığını, ancak herhangi bir paranın ödenmediğini, bunun üzerine ödenmeyen alacakların tahsili için …. İcra Müdürlüğü’nün 2017/… Esas sayılı icra dosyası ile takip başlatıldığını, bunun üzerine davalının takibe itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptali ile alacağın avans faizi ile birlikte tahsiline, haksız itiraz eden borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, görevsizlik kararı ile dosyanın mahkememize gönderildiği …. Asliye Hukuk Mahkemesine sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusunun ticari iş niteliğinde olduğunu, uyuşmazlığa bakmakla görevli mahkemenin Ticaret Mahkemeleri olduğunu, tasfiyenin sonuçlanmaması ve dava tarihi itibari ile alacağın muaccel hale gelmediğini, bu nedenle alacağın takip ve dava tarihi itibari ile talep edilebilir olmadığını beyan ederek, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
…. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/… esas, 2018/… karar sayılı dosyasında verilen görevsizlik kararı üzerine dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce her ne kadar Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle karşı görevsizlik kararı verilmiş ise de, meydana gelen görev uyuşmazlığını inceleyen … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nce uyuşmazlığın TTK’nun 4/1-f maddesinde düzenlenen bankacılık işlemlerinden kaynaklandığı gerekçesi ile dosya mahkememize gönderildiğinden, yargılamanın esasına geçilmiştir.
Mahkememizce celp edilen …. İcra Müdürlüğü’nün 2017/… takip sayılı icra dosyasının yapılan tetkikinde; takibin davacı tarafça davalı aleyhine temlik sözleşmesinden kaynaklı alacağa istinaden faizler dahil toplam 51.701,51 TL alacağın yasal faizi ile birlikte tahsili için yapılan ilamsız icra takibinden ibaret bulunup davalının vekili marifetiyle yasal süre içerisinde sunduğu itiraz dilekçesi ile; ödeme emrine, borca, ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu ve davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava, taraflar arasındaki 11/02/2011 tarihli sözleşme gereğince davalının davacı yana sözleşmede kararlaştırılan bedeli ödeme yükümlülüğü altına girmesine rağmen ödemeyi yapmadığından bahisle …. İcra Müdürlüğünün 2017/… Esas sayılı dosyasında davacı yanca başlatılan takibe davalı yanın itirazının iptali isteminden ibarettir.
Davaya konu sözleşme incelendiğinde sözleşme başlığı “Alacağın Temliki, Sulh, İbra ve Feragat Sözleşmesi” olup sözleşmede davalı şirket … – temlik alan, dava dışı … – kurum ve davacı ise muhatap olarak tanımlanmıştır. Sözleşmenin 4.1. maddesine göre davacının …’taki alacağını tüm hakları ile birlikte davalıya devrettiği, davalının da bunun karşılığında sözleşmedeki tabloya uygun olarak taksitler halinde davacıdan temlik alınan tutarı sözleşmenin 4.3. maddesine göre davacıya ödeyeceği kararlaştırılmıştır. Taraflar arasındaki ilişkinin özetle, davacının dava dışı …’tan olan alacağının yapılandırılarak davalı şirketçe taksitler halinde davacıya ödenmesi mahiyetinde olduğu anlaşılmıştır.
Hakim tarafların hukuki nitelendirmeleriyle bağlı değildir. Her ne kadar sözleşmenin başlığı alacağın temliki olarak seçilmiş ise de, taraflar arasındaki sözleşmenin TBK’nun 196. maddesi hükümlerine uygun bir “borçlunun yerine yenisinin geçmesi suretiyle dava dışı …’ın borcundan kurtarılması sonucunu doğuran” bir borcun üstlenilmesi sözleşmesi olduğu tespit olunmuştur.
Davalı yan, dava dışı …’ın tasfiyesinin sona ermediğini, davanın erken açıldığından bahisle reddi gerektiğini savunmuş ise de, aşağıda açıklanan kanun maddelerinden anlaşıldığı üzere, dava dışı kurum …’ın davacıya olan borçlarını üstlenen davalının bu savunmadan yararlanması mümkün değildir.
Borcun üstlenilmesinin sonuçları üst başlığı altında düzenlenen TBK’nun 198/1. maddesi; “Borçlu değişmiş olsa bile, alacaklının borçlunun kişiliğine özgü olanlar dışındaki bağlı hakları saklı kalır.
” şeklindedir.
TBK’nun 199. maddesi ise;
“Üstlenilen borca ilişkin savunmaları ileri sürme hakkı, yeni borçluya geçer.
Dış üstlenme sözleşmesinden aksi anlaşılmadıkça yeni borçlu, alacaklıya karşı önceki borçlunun ileri sürebileceği kişisel savunmalarda bulunamaz.
Yeni borçlu, iç üstlenme sözleşmesinden kaynaklanan savunmaları alacaklıya karşı ileri süremez.” hükümlerini ihtiva etmektedir.
Dava dışı …’ın davacıya olan borçlarını üstlenen davalının, borca ilişkin savunmaları ileri sürme hakkı mevcuttur. Ancak bu hak, önceki borçlunun ileri sürebileceği kişisel savunmaları kullanmamak kaydıyla sınırlandırılmıştır. Ayrıca dava dışı … ile davalı arasındaki iç üstlenme sözleşmesinde kararlaştırılan hususlar bu sözleşmenin 3. kişisi konumundaki davacıya karşı savunmada kullanılamaz. …’ın tasfiyesinin sona ermediğine dair savunma …’ın ileri sürebileceği kişisel savunma mahiyetinde olup yeni borçlu davalının bu savunması dinlenemez. Aksi düşünce hakkaniyet ilkesine aykırı olur. Taraflar arasındaki sözleşme, alacağın davalıdan istenebilirliği hususunda bağımsız bir niteliğe sahip olmakla, sözleşmede borcun üstlenilmesinin …’ın tasfiyesinin sona ermesi gibi bir nedene bağlandığı herhangi bir şart da mevcut değildir. Davalı yanca, borcun ödendiğine dair bir savunma ve delil getirilmediğinden davalı yanın sözleşme ile üstlendiği borcu davacı yana ödemekle yükümlü olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmede, davacı yana 3.485,00 usd ve 7.985,36 euro ödeneceği kararlaştırılmasına rağmen davacı yanca başlatılan takipte TL üzerinden talepte bulunulmakla, takip tarihi itibarıyla alacağın TL cinsinden ödenmesi yönünde tercih hakkının kullanıldığı, bu kapsamda 15.06.2017 takip tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’ndan edinilen döviz kuru verilerine göre (1 dolar – 3,51 TL efektif satış) dolar kuru karşılığı 12.232,35 TL ve (1 euro – 3,92 TL efektif satış) euro kuru karşılığı 31.302,61 TL olmak üzere toplam asıl alacak talebinin 43.534,96 TL olması gerektiği, davacı yanca 317,04 TL asıl alacağın fazla talep olunduğu belirlenmiştir.
Davacı yanın işlemiş faiz talebi de mevcut olmakla, usd ve euro cinsinden olan asıl alacağın TL cinsinden talep edilmesine dair tercih hakkı takip tarihi itibarıyla kullanıldığından, takip tarihinden önceki sözleşmede kararlaştırılan 28.06.2015 vade tarihinden itibaren TL cinsi alacak için takibe kadar %9 yasal faiz uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle takipteki işlemiş faiz miktarının tespiti için mahkememizce 3095 sayılı kanunun 4a maddesi uyarınca kamu bankalarınca usd ve euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faiz oranı uygulanarak işlemiş faiz hesabı yapılmış olup bu kapsamda; vade tarihi 28.06.2015 tarihi itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası web sitesinde yer alan amerikan doları için bu oranın %3,25 olduğu, euro için bu oranın %4 olduğu tespit edilmekle, dolar ve euro asıl alacağına vade tarihi 28.06.2015 tarihinden takip tarihi 15.06.2017 tarihine kadar aradaki 718 gün için %3,25 ve %4 oranı ayrı ayrı uygulanarak, 3.485 usd asıl alacak için 222,80 usd işlemiş faiz, 7.985,36 euro asıl alacak için 628,33 euro işlemiş faizin hesaplandığı, işlemiş faizlerin takip tarihi itibarıyla TL karşılıklarının (1 dolar – 3,51 TL efektif satış) 222,80 usd = 782,03 TL ve (1 euro – 3,92 TL efektif satış) 628,33 euro = 2.463,05 TL olduğu, neticeten 3095 sayılı kanunun 4a maddesi gereğince işlemiş faiz toplamının takip tarihi itibarıyla TL karşılığının 782,03 TL + 2.463,05 TL = 3.245,08 TL olduğu anlaşıldığından, asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden davanın kısmen kabulüne, takip tarihi itibarıyla TL cinsinden talep edilen asıl alacağa takipte istenen %9 yasal faiz oranının uygulanmasına, alacak davalı yanca da bilindiğinden likit olmakla, takibe haksız itiraz nedeniyle alacağına geç kavuşan davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair, aşağıdaki hükmün kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
… İcra Müdürlüğünün 2017/… esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 43.534,96 TL asıl alacak 3.245,08 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 46.780,04 TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile asıl alacak 43.534,96 TL’ye takip tarihinden itibaren takipte belirtilen oranlarda faiz uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alacağın % 20’si oranında hesap edilen 9.356,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Alınması gerekli 3.195,54 TL karar harcından 624,44 TL peşin harcın mahsubu ile 2.571,10 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 624,44 TL peşin harç ve 35,90 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 660,34 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 6.881,40 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 3.400 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 241,75 TL yargılama giderinin ret ve kabul oranına göre hesap edilen 218,73 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/09/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza