Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/529 E. 2021/197 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/529 Esas
KARAR NO : 2021/197
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 21/08/2019
KARAR TARİHİ : 06/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı sigortalı … … San.ve Tic. A.Ş 18/02/2015-18/02/2016 vadeli ve … numaralı nakliyat poliçesi ile … Sigorta A.Ş nezdinde sigortalı olduğunu, takibe ve işbu davaya konu hasarın Kemalpaşa / İzmir Türkiye – … Fransa arası … (Y.Römork) plakalı araç ile yapılan sevkıyat esnasında, nakliyeci firma davalı … ve Tic. A.Ş sorumluğunda yapılan araç içi istif uygunsuzluğu, muhtemelen üzerine başka bir yük koyma sonucu , emtianın ezilmesi , eğilmesi, çizilmesi sonucu meydana geldiğini, 22/01/2016 tarihinde alıcı firmaya teslimata götürülen 4 palet emtianın, 2 paletinde ezilme, eğilme şeklinde hasar tespit edilerek, alıcı firma tarafından teslim alınmadığını, davalı taraf her ne kadar haksız itirazında müvekkil firmaya borcunun olmadığına ilişkin itirazda bulunduğunu ancak TTK’nun 1248.maddesine göre “Taşıyan , taşıma ister bizzat onun tarafından, isterse bir başkası, fiili taşıyan, tarafından gerçekleştirilmiş olsun, taşıma sözleşmesini yapan veya taşıma sözleşmesi adına ve hesabına yapılan kişidir” buna ilişkin taşıyanın eşya üzerindeki hakimiyeti ve dolayısıyla yüke ihtimam borcu, yükün gönderilenin emrine hazır tutulmasıyla yahut boşaltma limanında geçerli kanun ve düzenlemeler uyarınca eşyanın kendilerine teslimi zorunlu makamlara ya da üçüncü kişilere teslim edilmesiyle sona ereceğini, taşıyan bu taşıma işlemlerinden bazılarını sözleşme ile yükletene taşıtana veya gönderilene bıraksa dahi, taşıyanın bu işlemlere ihtimam borcu devam edeceğini, sigorta uygulamalarında bir riziko meydana geldiğinde sigortalının zararının objektif ve işin uzmanı tarafından gerçekleştirilen inceleme ve hesaplamalar sonrasında sigortalının zararının gerekçesi, zarardan sorumlu olanlar ve zararın miktarı belirlendiğini ve buna göre sigorta şirketleri mağdur olan sigortalısına hasar tazminatı ödemesini gerçekleştirileceğini, davalı taraf ise yasal evraklar, ekspertiz raporu ve banka ödemesi ile likit bir alacağa karşı kötüniyetli olarak borcu olmadığı yönünde itiraz ettiğini, müvekkilinin alacağını almasında gecikmeye sebebiyet verdiğini, bu sebeple davanın kabulüne , borçlunun takibe asal alacağa , faize ve ferilerine ilişkin haksız itirazların iptaline , ….İcra Müdürlüğü 2017/ … esas sayılı icra dosyasındaki takibin devamına, davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini arz ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının taşıyıcı olmadığı, taşıma işleri komisyoncu sıfatı ile hareket ettiği, hasarın 2016 Ocak döneminde meydana geldiği, takip ve davanın açılması bakımından yasal sürelere uyulmadığı, tazminat hakkının düştüğü, hasarın sebebi belli olmadığı, ambalajlama ve istiflemeden davalının sorumlu tutulamayacağı , yükleme ve boşaltmadan da davalının sorumlu tutulamayacağı, CMR ilgili hükümleri ve TTK 4.kitap hükümlerine göre davalının sorumlu olmadığı, sigorta ekspertiz raporunda hatalı tespitler yapıldığı, gönderenin sorumluluğundan hiç bahsedilmediği, davacının deniz taşıması ve navlun sözleşmelerine ilişkin mevzuata yaptığı atfın hatalı olduğu, somut olayda karayolu taşıması söz konusu olduğu, ihtilafın TTK 856.madde ve devamı ile CMR hükümlerine göre çözülmesi gerektiği, davalı sorumlu kabul edilse bile , sınırlı sorumluluk ilkesi gereği davalının sınırlı sorumlu tutulabileceği, davacı ödemesinin lütuf ödemesi olduğu, rücu imkanı vermediği, taşımaya dair taşıma bedeli ve giderleri takas mahsup haklarının saklı tutulduğu hususlarını ileri sürdüğünü, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile haksız takip nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacı yana tahmiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLER, TAHKİKAT VE GEREKÇE
Dava; Taşıma sırasında emtiada meydana gelen hasar bedelinin tahsili amacıyla başlatılan takibe, davalı tarafından yapılan itirazın iptaline yöneliktir.
… İcra Müdürlüğünün 2017/… esas sayılı icra dosyası celbedilmiş ve deliller toplanarak dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişiler anılan raporlarında özetle; Davacı ödeme dekontu, sigorta ekspertiz raporu ve dosyaya celp edilen hasar dosyası evrakı incelendiğinde, davacının ödemesi ile sınırlı olmak üzere TTK 1472.maddesi gereği sigortalısına halef sıfatı ile rücuen tazmin talebinde bulunabileceği, meydana gelen zararın varma yerinde derhal taşıma evrakına şerh düşüldüğü, bildirim süresi şartının gerçekleştiği, davacının tazminat ödemesinin EURO cinsinde olduğu, takip tarihinde TL cinsinde talep edebileceği tazminatın 4.576,45-TL miktarında hesaplandığı, aşan faiz ve sair talebin yerinde olmadığı, somut olayda sınırlı sorumluluk uygulamasına yer olmadığı, davacının takip tarihinden itibaren talebi gibi yasal temerrüt faizi ile alacağını rücu konusu edebileceği, tarafların inkar tazminatı ve kötüniyet tazminatı talepleri bakımından dava konusu ihtilafın kusur, zarar ve sorumluluk hususlarında yargılamayı gerektirdiği, alacağın likit olmadığı, hususunun sayın mahkemece değerlendirmesi gerektiği, uluslararası taşıma yapılması nedeniyle taşıyıcının sorumluluğunun CMR Konvansiyonuna göre belirleneceği, gerek takibin gerekse takip sonrası itirazın iptali davasının CMR 32.madde ile düzenlenen 1 yıllık zamanaşımı süresi aşıldıktan sonraki bir tarihli olduğu, davalının ağır kusurlu olması-kasten zarar vermesi hallerinde zamanaşımı süresinin 3 yıl olacağı ancak davacı tarafın davalının ağır kusurlu olduğunun iddia ve ispat olunamadığı gözetilerek, zamanaşımında davanın reddi gerektiği hususunda davalı vekilinin zamanaşımı savunmasının sayın mahkemece değerlendirilmesi gerekiği görüş ve kanaatlerine ulaşılmış olup, nihai takdir , karar ve görüş tamamen mahkemeye ait olacağını beyan ve arz etmişlerdir.
Tarafların itirazları doğrultusunda ek rapor alınmış, bilirkişiler kök rapordaki sonuç ve kanaatlerinin değişmediğini arz etmişlerdir.
Dava dosyasının öncelikle dava açma zamanaşımı/hak düşürücü süreleri yönünden incelenmesi gerektiği, her ne kadar itirazın iptali davasının açılması 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi ise de bu sürenin itirazın tebliği ile başlayacağı, somut olayda itirazın tebliğine ilişkin bir belge bulunmamakla itirazın iptali davasının hak düşürücü süre içinde açıldığının kabulü gerektiği, tartışılması gereken bir diğer hususun CMR 32. Madde uyarınca davanın zamanaşımı süresi içinde açılıp açılmadığı hususu olduğu, somut olayda meydana gelen hasarın taşıyıcının kasta varan kusuru/ağır kusuru ile gerçekleştiğine dair bir delilin bulunmadığı, keza alınan bilirkişi raporlarının da bu yönde olduğu, bu nedenle davanın 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılması gerektiği, davalı tarafın davanın süresinde açılmadığı yönünde ilk itirazının bulunduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/798 esas 2016/6249 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere hak düşürücü süre ile zamanaşımı süresinin birlikte cereyan ettiği hallerde dava hak düşürücü süre içinde açılmış olsa da zamanaşımı süresi dolmuşşa davanın zamanaşımına uğrayacağı, somut olayda emtia yüklemesinin 15/01/2016 tarihinde yapıldığı, emtianın zarar görmesi nedeniyle 22/01/2016 tarihinde alıcı firma tarafından teslim alınmadığı, hasar tespitine ilişkin eksper raporunun 30/03/2016 tarihli olduğu, takibin 06/06/2017 tarihinde başlatıldığı, davanın ise 21/08/2019 tarihinde açıldığı, bu durumda itirazın iptali davası hak düşürücü sürede açılmış ise de CMR hükümleri uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığı ve ayrıca davacının takip başlatmakta kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı, böylece davanın ve kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaati hasıl olmuştur.
Karar, miktar itibariyle kesin olmasına rağmen kısa kararda istinaf kanun yolu açık olarak karar verildiği görülmekle kısa karar-gerekçeli karar arasında çelişkiye neden olmamak maksadıyla gerekçeli kararda da istinaf kanun yolu açık olarak yazılmış ,bu hususa gerekçeli kararda değinilmekle yetinilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
-Şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2-Davacı tarafından yatırılması gereken 59,30-TL peşin harcın eksik kalan 14,90-TL’in davacı taraftan mahsubu ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 4.080,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14. maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan karşılanması gerekmekle, 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/04/2021

Katip …

Hakim …