Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/505 E. 2023/371 K. 14.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/486 Esas
KARAR NO : 2023/372

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/07/2021
KARAR TARİHİ : 14/07/2023

Mahkememizin yukarıda esas numarası yazılı dosyasının mahkememizde yapılan yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı … Şubesinden … plakalı … motor numaralı … şasi numaralı, 2019 Model … marka aracı 24.07.2019 tarihinde 146.171,97 TL bedelle satın aldığını, aracın teslim alınıp kullanılmaya başlandıktan sonra sürekli olarak arıza vermeye başladığını, defalarca yetkili servise götürülmesine rağmen herhangi bir sonuç alınamadığını, araçta kullanmayla ortaya çıkan gizli ayıbın mevcut olduğunu ve ayıp ortaya çıkar çıkmaz durumun derhal satıcının yetkili servisine bildirildiğini, davacının eksik harcı tamamlaması gerektiğini, beyanla aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesini, mümkün olmaması halinde TBK 227/1-1 hükmü gereği satılanı geri vermeye hazır olduklarını ve sözleşmeden dönme haklarını kullanarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı …A.Ş. vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının ayıp ihbar yükümlülüğünün yerine getirmediğini, davacının sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplama yapılarak aracın güncel değerinin ödenmesine ilişkin talebin kabulünün mümkün olmadığını, aracın ayıplı mal niteliğine haiz olmadığını, ayıplı malın varlığından bahsedilmek için, maldan beklenen faydanın, kullanım amacı bakımından azalması gerekmekte veya malın niteliğine ya da etkileyen niceliğine aykırı olan bir hususun varlığının aranması gerektiğini, ancak somut olayda araçta şikayet konusu yapılan arıza bakımından araçta üretim kaynaklı herhangi bir ayıbın bulunmadığını, mezkur aracın kullanımına engel teşkil edecek bir husus bulunmadığını, araçla ticari faaliyetlerin ifa edilmesi sebebiyle çok yoğun trafiklerde dur-kalk şeklinde aracın kullanılması durumu veya başka bir husustan kaynaklanıp kaynaklanmadığı durumlarının gözetilmesi de gerekirken, dosya muhtevasında bu durumu ispatlayan hiç bir teknik verinin bulunmadığını, aracın ayıplı olduğu yönündeki beyanların kabul edilmemesi gerektiğini, davacının fatura tarihinden itibaren faiz talebinde bulunmasının hukuka aykırı olduğunu, ayıbı kabul etmemekle birlikte davaya dayanak sorun nedeniyle akitten dönme değerlendirilecekse de; iadeye konu olacak şekilde davacının bu zamana kadar aracı kullanmayla elde ettiği tüm ticari kazançların hesaplanarak, son kertede araçtan faydalanmaya engel bir durumun olmadığı da gözetilerek her halükarda hak ve menfaatler dengesi gereği TBK. 227. madde hükümlerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini, davacının eksik harcı tamamlaması gerektiğini, beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacı yanın ayıba ilişkin tüm talep ve dava haklarının zaman aşımına uğradığını, bu nedenle zaman aşımı itirazlarının bulunduğunu, davacının talep ettiği denkleştirici adalet ilkesi yönündeki talebinin kabulünün de mümkün olmadığını, dava konusu araç hakkındaki gizli ayıp iddiasının yerinde olmadığını, araçtaki arızaların dış kaynaklı olduğunu ve kullanıcı hatasından kaynaklandığını, aracın davacı yedinde iken herhangi bir hasar ve kusur nedeniyle arızalanmış olabileceği hususunun değerlendirilmeksizin aracın ayıplı olduğu yönünde bir kanaate varılmasının mümkün olmadığını, bedel iadesi talebinin kabulü halinde faizin aracın iadesinden itibaren hesaplanması gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davanın delillerini; …A.Ş.’ye, SBGM’ne yazılan müzekkere cevapları v.s tüm cevabi yazılar ve bilirkişi raporları oluşturmaktadır.
Mahkememizce dosyanın, resen seçilecek hukukçu bililirkişi … ile makine mühendisi bilirkişiler …, …ve …’ya tevdii ile, davaya konu araç üzerinde üniversite laboratuvarında tarafların/vekillerinin de katılımı ile HMK’nun 278/4. maddesi uyarınca yerinde inceleme icra edilerek, aracın ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın niteliği (gizli ya da açık), ayıbın niteliğine göre ne kadar sürede fark edileceği, ayıp ihbarı ve nesafet kesintisi gerekiyor ise miktarı hususlarında ve resen tespit edilecek uyuşmazlığı aydınlatan noktalarda tarafların iddia ve savunmaları kapsamında fotoğraflı, ayrıntılı, gerekçeli, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu düzenlenmesi istenilmiş ve konuya ilişkin 26/03/2022 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı raporlarında özetle;
” Dosya muhteviyatında mevcut belge ve bilgilerin incelenmesinden:
Davacı vekili tarafından 02/07/2021 tarihiyle hazırlanmış dava dilekçesinde: müvekkilin satıcı …’in … şubesinden 146.171,97TL bedelle … plaka numaralı 2019 model…’ı satın aldığı, taşıtın kullanılmaya başladıktan sonra sürekli olarak arıza vermeye başladığı ve defalarca yetkili servise götürülmesine rağmen sonuç alınamadığı, gizli ayıp nedeniyle taşıtın misli ile değiştirilmesi doğrultusunda seçimlik hak kullanılarak davalılara İhtarname gönderildiği, … firması tarafından cevabi İhtarname ile söz konusu taşıtın üreticisi olmadığı ve bu nedenle herhangi bir sorumluluklarının bulunmadığının bildirildiği, … firmasından cevap alınamadığı, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığı belirtilerek, taşıtın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin, talebin kabul edilmemesi halinde sözleşmeden dönme hakkı kullanılarak ödenen 146.171,97 TL’nin 24/07/2019 tarihinden itibaren bilirkişilerce hesap edilen güncellenmiş değerinin, yargılama giderleri ve vekalet ücretiyle birlikte tahsilinin talep edildiği,
Dava dilekçesi ekinde: İhtarname ve cevabi İhtarname, … plaka numaralı, … marka, … tip, 2019 model, beyaz renkli kamyonete ait Tescil Belgesi ve taraflar arasında anlaşma sağlanamayan Arabuluculuk Son Tutanağının yer aldığı,
… İl Emniyet Müdürlüğünün 14/07/2021 tarihli yazısı ekinde … plaka numaralı taşıta ait Araç Özet Bilgilerini sunduğu,
Davalı … vekilinin 18/08/2021 tarihli cevap dilekçesinde: davacının ayıp ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediği, sözleşmeden dönme hakkının kullanılması halinde hesaplama yapılarak taşıtın güncel değerinin ödenmesine ilişkin talebin kabul edilemeyeceği, taşıtın kullanılmasına engel teşkil edecek bir husus bulunmadığı, fatura tarihinden itibaren faiz talebinin uygun olmadığı, faizin taşıtın iade tarihinden itibaren talep edilebileceği, taşıtın davacı tarafından bu zamana kadar kullanmasıyla elde ettiği kazançların hesaplanması gerektiği belirtilerek ekinde örnek Bilirkişi Heyet Raporunun yer aldığı,
Davalı … firmasının…plaka numaralı taşıta ait taşıt geçmişi ve iş emirlerini dosyaya ibraz ettiği,
Davalı …vekilinin 01/09/2021 tarihli cevap dilekçesinde: zaman aşımı itirazında bulunarak davacının ayıba ilişkin ihbar sürelerini geçirdiği, gizli ayıp iddiasının yerinde olmadığı, meydana gelen arızaların kullanıcı hatasından kaynaklandığı, söz konusu taşıtla ticari faaliyetlerin ifa edilmesi nedeniyle çok yoğun trafikte dur-kalk şeklinde taşıtın kullanılması durumunun dikkate alınması gerektiği, taşıtın ayıplı olduğunun ispat külfetinin davacı yana ait olduğu, faizin taşıtın iadesinden itibaren hesaplanması gerektiği hususlarının açıklandığı,
Davalı … firmasının 31/08/2021 tarihli yazı ekinde dava konusu taşıta ait servis kayıtlar, fatura ve garanti belgesini dosyaya ibraz ettiği,
Davacı vekilinin 19/10/2021 tarihli dilekçesinde: davalıların ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığı, taşıtın yetkili servise götürülmesinin ayıp ihbarı niteliğinde olduğu, ticari taşıtların zaten yoğun kullanılan taşıtlar olduğu, tasarım ve donanımın zaten bu duruma uygun olarak yapılmış olmasının gerektiği, onarım imkanının menfaat dengesine uygun olmadığı, müvekkilin taşıttan elde ettiği bir gelir bulunmadığı, arızalandığında taşıtı yetkili servise götürme işleminin seçimlik hak kullanılması olarak nitelendirilmesinin yersiz olduğu görüşlerinin belirtildiği,
… Üniversitesi, Makina Fakültesi’nin … Kampüsünde mukim Motorlar ve Taşıtlar Laboratuvarına getirilen taşıt üzerinde yapılan incelemeden:
Laboratuvarda incelenen yük taşımaya mahsus taşıtın: … marka, … tip, 2019 model, … motor ve … şase numarasına haiz olduğu, inceleme tarihinde toplam 115.908 km yol kat etmiş bulunduğu,
İnceleme sırasında yağ seviyesinin çubuktan ölçümünde maksimuma çok yakın seviyede bulunduğu, taşıt gösterge tablosunda ise fasılalarla “Motor Yağ Seviyesini Kontrol Edin” ibaresinin göründüğü,
Taşıtın motoru çalıştırıldığında yağ çubuğu yuvasından yoğun duman çıktığının görülebildiği,
Taşıt üzerinde partikül filtresi dahil başka herhangi bir arızanın bulunmadığı,
tespit edilmiştir.
Bilirkişi Teknik Değerlendirmesi: Dosyada mevcut ifade, yazışma ve diğer belgeler dikkate alınarak yapılan değerlendirmede:
Dosyada mevcut evraka istinaden, davaya konu, Birmot firmasından 24/07/2019 tarihinde vergiler dahil 146.171,97 TL bedel karşılığı satın alınan ve periyodik bakımları yaptırılan, … plaka sayılı, … marka, … tip, 2019 model taşıtın 2019-2021 yılları arasında, davaya konu olmayan diğer işlemler yanında: 10.537 km’de yağ basıncı düşük ikazı; 20.769 km’de, 20.000 km bakım yanında, yağ müşürünün arızalı olduğu, düşük gösterdiği; 41.035 km’de 40.000 km bakım; 55.084 km’de, 2 hafta önce 1lt. yağ ilavesine rağmen yağ seviyesi düşük ikazı; 60.048 km’de, 60.000 km bakım ve yağ eksiltme; 74.120 km’de, motor yağ seviye kontrol şikayetleri ile Birmot firmasına müracaat etmiş olduğu,
Mevcut belgelerden taşıtın alımından hemen sonra yağ seviye probleminin ortaya çıktığı ve alıcı tarafından servise müracaat edildiği, 74.000 km’ye kadar da sorunun giderilmemiş olduğu, inceleme tarihinde 115.908 km’de olan taşıttaki sorunun devam ettiğinin de görülebildiği,
Su soğutmalı olarak adlandırılan motorlarda ilk kademe soğutucu akışkanın hava soğutmalılarda olduğu gibi yağ olduğu ve su soğutma sisteminin ise yağın soğutulması amacı ile kullanıldığı, suyun ise yine fanlar vasıtası ile zorlanmış hava akışı vasıtası ile soğutulduğu, motor sıcaklığının amaçlanan değerde mümkün olduğunca stabil kalmasının hedeflendiği ve günümüzde bu amaçla sensörler ile de kontrol edildiği, dolayısı ile taşıt motorunun ister yoğun trafikte isterse akan trafikte olsun sıcaklık değerinin aşırı yükselmesine müsaade edilmesinin kabul edilebilir bir durum olmadığı, ısı yükünün yanma odası sınır değerini veya yağ sıcaklığını buharlaşma değerinin çok üzerine çıkmasının beklenemeyeceği, nitekim sistemin bu parametrelere göre tasarlanmış olması gerektiği,
Bunun yanında taşıt motorunun yağ eksiltmesinin yalnızca ısıl yüke bağlı olmadığı, mekanik elemanların tolerans değerleri nedeni ile yanma odasına beklenenin üzerinde yağ girişi, yetersiz akış oluşumu gibi birçok soruna bağlı olabileceği, davaya konu taşıt motorunda da geçerli olduğu üzere partikül filtresi ile donatılmış taşıtlarda yetersiz bakım ve/veya rejenerasyona bağlı olarak yağ seviyesi sorunları da yaşanabileceği fakat dosya muhteviyatında taşıt özelinde, servis evarakı da dahil, bu yönde bir soruna ait belge/bilgi/bulgu bulunmadığı, inceleme sırasında da ikaz gözlemlenmediği,
Taşıtta mevcut yağ seviye probleminin evraka yansıyan yağ eksiltme dışında, inceleme sırasında gözlenen sistemdeki yağın yeterli seviyede olduğu durumda dahi ekrana ikaz gelmesi şeklinde de zuhur ettiği,
İlk alımdan hemen sonra başlayan ve devam eden, defaatle servis müracaatına rağmen çözülemeyen problemin, yukarıda açıklanan hususlara istinaden, motorun sökülme ve inceleme imkanı da bulunmadığından, kesin kaynağının mevcut halde tespit edilemeyecek olmasına rağmen varlığının somutlaşmış bulunduğu,
Sorunun ilk alım sırasında alıcı tarafından tespit edilebilir nitelikte olmadığı, nitekim kullanım sonrası, çok kısa sürede anlaşılarak yetkili servise müracaat edildiği, dolayısı ile imalat kaynaklı gizli ayıp vasfına haiz olduğu,
İnceleme kısmında tespit edilerek aktarılmış olan duruma binaen, henüz toplam ömrüne oranla çok düşük yol kat etmiş taşıt motorunun söküm ile tespit edilecek hale göre motorun renove edilmesi veya değişimi gerekebileceği, bedelinin durum kesinlik kazanmadan tayininin mümkün olmadığı,
Taşıtın motor arızasının giderilmesi halinde dahi kayıtlara giren işlemler nedeni ile ikinci el piyasada, alımdan imtina edilmesi ve pazarlık konusu yapılması olağan olduğundan değer kaybına uğrayacağı,
… marka, … tip, 2019 model taşıtın; …’nin MTV’ne esas listesindeki değerinin: 214.420,-TL şeklinde tayin edilmiş olduğu, kullanım şekli, segmenti, mevcut durumu gibi hususlar değerlendirildiğinde ikinci el piyasada muadillerinin ederinin: rapor tarihi itibarı ile ortalama 320.000,-TL mertebesinde bulunduğu, satın alma tarihi bedeline Fatura bedelinin esas teşkil ettiği, değer kaybının yaklaşık 6.000,-TL şeklinde oluşacağı sonucuna varılmıştır.
Bilirkişi Hukuki Değerlendirmesi: Takdir ve hukuki değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olduğundan, heyetimizin teknik bilirkişi üyelerine genel hukuk bilgisi vermek amacıyla somut olayda aşağıdaki açıklamalar yapılmıştır:
Dava konusu olayda davalının ayıptan doğan sorumluluğunun söz konusu olduğu ileri sürülmektedir.
Satıcının Ayıptan Doğan Sorumluluğu Bakımından Gerçekleşmesi Gereken Şartlar:
Ayıp, sözleşme konusu malın sahip olduğu vasıfların, malın lüzumlu veya vaad edilen niteliklerinden olumsuz yönde sapmasını ifade eder. Türk Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca satıcının ayıptan doğan sorumluluğunun doğması için aşağıdaki şartların somut olayda gerçekleşmesi şarttır:
a) Satılan ayıplı olmalıdır: TBK md.219/f.1’e göre, satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Ayıp, maddi veya hukuki ayıp niteliğinde olabileceği gibi; açık ya da gizli ayıp şeklinde de ortaya çıkabilir. Bu açıdan açık ayıp, teslimde gözden geçirme ile anlaşılabilecek nitelikteki ayıplardır. Gizli ayıp ise teslimde gözden geçirme ile anlaşılamayacak nitelikte zamanla veya kullanmayla ortaya çıkan ayıplardır. Bilirkişi Heyetimizin teknik incelemesi uyarınca, somut olaydaki ayıp, maddi ve gizli ayıp niteliğindedir.
b) Ayıp, hasarın geçişinden önce var olmalıdır. TBK md.208 uyarınca hasar, taşınırlarda zilyetliğinde devriyle birlikte alıcıya geçer; dolayısıyla zilyetliğin devrinden sonra satılanda meydana gelen hasara malik katlanmalıdır. Satıcının ayıptan doğan sorumluluğunun doğması bakımından, ayıbın hasarın geçişinden önce var olması şarttır. Bilirkişi heyetimizin teknik incelemesi uyarınca Davaya konu taşıt motor probleminin gizli ayıp vasfında bulunduğu ve imalat hatası olduğu tespit edilmiştir.
c) Alıcı, satış konusundaki ayıları sözleşme kurulurken bilmiyor olmalı veya bilmesi de gerekmemelidir. (TBK m.222). Somut olayda, alıcının dava konusu ayıbın varlığını bile bile satılanı teslim aldığına dair bir bilgiye rastlanmamıştır.
d) Satıcının ayıptan doğan sorumluluğunu sınırlayan bir anlaşma olmamalıdır. Somut olayda satıcının sorumsuzluğunu düzenleyen bir sözleşme hükme rastlanmamıştır.
e) Gözden geçirme ve bildirim külfetinin yerine getirilmesi gerekmektedir: Alıcı, satılanı teslim alınca gözden geçirmeli; gözden geçirme sonucunda gördüğü veya sonradan meydana çıkan ayıpları satıcıya bildirmelidir. Ticari satışlarda, TTK m.23/1 c çerçevesinde alıcı malı incelemeli veya inceletmeli ve teslim sırasında açıkça belli ise 2 gün içinde, olağan bir inceleme ile ortaya çıkabilecek açık ayıplarda ise 8 gün içinde ayıbı bildirmelidir (Bu konudaki tartışmalar için bkz. Berk Kapancı, Satış Hukukunda Ayıptan Doğan Sorumluluk ve Sözleşmesel Garanti Taahhütleri, On İki levha Yayıncılık, İstanbul 2012, s.39 vd.; Nafiye Yücedağ, Yenisi ile Değiştirme Hakkı, İstanbul, s.130; Alper Gümüş, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, C.I, İstanbul 2012, s.106). Ticari satışlarda gizli ayıp bakımından Türk Borçlar Kanunu’na atıf yapılmaktadır. TBK m.223/f.2 c.3 uyarınca gizli ayıplar hemen satıcıya bildirilmelidir; aksi halde satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Yargıtay’a göre, TTK m.25/f.3’teki ayıp, açık ayıp ve basit bir muayene sonucu anlaşılan ayıp niteliğinde ise 2 ve 8 günlük süreler içinde ayıp ihbarı yapılması, diğer hallerde TBK’nın uygulanması gerekir. (Y.11.HD. 2020/5083 E., 2021/5398 K., 30.06.2021 T. (Kazancı İçtihat Bankası).
TBK m.223/f.2 uyarınca gizli ayıplarda gözden geçirme külfeti bulunmamakta ve alıcının bu tür ayıbın bulunduğunu sonradan anladığında bunu kural olarak hemen bildirmesi gerekmektedir. Bildirim, bilgi açıklaması mahiyetinde olup herhangi bir şekle tabi değildir. TTK md.20/f.3’te yer alan şekil zorunluluğu, hükümde açıkça ayıp ihbarları bakımından aranmamakla birlikte, Yargıtay bazı kararlarında, tacirler arasındaki ayıp ihbarının noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılması gerektiğine hükmetmiştir (Y.19. HD., 6939/2620, 16.3.2006 T. (Kazancı İçtihat Bankası)). Fakat Y.11. ve 15. Hukuk Daireleri aksi görüştedir. (Y.11. HD., 1997/9174 E., 1998/1531 K., 09.03.1998 T.; Y.15. HD., 2015/4872 E., 2016/3397 K., 14.06.2016 T.) Bununla birlikte satıcı ağır kusurlu ise veya satıcılığı meslek edinmiş kimselerin bilmesi gereken ayıplar varsa ayıbın satıcıya süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz (TBK m.225).
Somut olayda teknik bilirkişi üyelerinin yaptığı incelemede, “alıcı tarafından tespit edilebilir nitelikte olmadığı, nitekim kullanım sonrası, çok kısa sürede anlaşılarak yetkili servise müracaat edildiği”, “İlk alımdan hemen sonra başlayan ve devam eden, defaatle servis müracaatına rağmen” sorunların çözülemediği tespit edilmiş, alıcının gizli ayıplar bakımından ihbar külfetini yerine getirdiğine kanaat getirilmiştir. Yargıtay kararları uyarınca, aracın servise götürülmüş olması, ayıp ihbarı yapıldığına karine teşkil eder. (Y.19. HD., 2017/4117 E., 2019/2265 K., 4.4.2019 T. (Kazancı İçtihat Bankası)). Takdir ve hukuki değerlendirme Sayın Mahkemeye aittir.
Ayıba Karşı Tekeffül Sorumluluğunun Gerçekleşmesi Halinde Alıcının Hakları:
Dava dosyasındaki … 43. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle davacı, davalılara hitaben; 26.07.2019 tarihinde noterde devir alınan araçta, teslim edilip kullanılmaya başlandığından beri motor arızası olduğunu, sorunun bildirilmesine rağmen devam ettiğini, gizli ayıp bulunduğu, aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesi hakkını kullandıklarını, on beş gün içinde değiştirilmesini, aksi halde ayıplı mal satışından doğan hakların kullanılmak üzere yasal yollara başvurulacağını, haklarını saklı tuttuklarını belirtmiştir. Davacı, dava dilekçesinde ise, aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine; bu kabul edilmediği takdirde sözleşmeden dönme haklarını kullanması nedeniyle ödenen 146.171,97 TL’nin 24.07.2019 tarihinden itibaren denkleştirici adalet ilkesine göre hesap edilmiş güncel değerinin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Satıcının ayıptan doğan sorumluluğuna ilişkin yukarıda sayılan koşulların somut olayda gerçekleştiğine kanaat getirilmesi halinde, alıcının seçimlik hakları; sözleşmeden dönme, satış bedelinin indirilmesi, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesi, satılanın onarılması ve tazminat talep hakkıdır (TBK m.227). Öğretide tartışmalı olsa da baskın görüş hakların yenilik doğuran hak olduğunu kabul etmesi sebebiyle de alıcının seçimlik hakkını kullanmasıyla seçim hakkı sona erecek, bundan sonra yeni bir seçim yapma imkânı olmayacaktır.
Somut olayda davacı, satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirme hakkını kullandığını beyan etmiş, yenilik doğuran hakkını kullanmıştır. Değiştirme isteğinde bulunulan satıcı, alıcının istediğini yerine getirmediği takdirde alıcı, TBK m.125 uyarınca sözleşmeden dönme veya ifadan vazgeçerek olumlu zararın tazmin edilmesini talep edebilecektir. (Cevdet Yavuz, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, İstanbul 2021, s.109). Ayrıca davada terditli bir talep ileri sürülerek, bu hakkın şartlarının somut olayda gerçeklemediğine kanaat getirilmesi halinde ise sözleşmeden dönme hakkını seçtiği beyan edilmiştir.
Satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirme hakkının kullanılması bakımından aranan tek sınır, ayıplı satılanın ayıpsızıyla değiştirilebilmesinin mümkün olmasıdır (TBK m.227 f.1 b.4). Bu hak bakımından da TBK m.228-229’daki sınırlamaların uygulanabileceği öğretide kabul edilmektedir. Bunun nedeni ise, yenisi ile değiştirme hakkının sözleşmeden dönme hakkına yakın bir hak olarak kabul edilmesidir (Yücedağ, s.227). Bu sebeple örneğin, alıcıya yüklenebilen bir sebep yüzünden satılan yok olmuşsa, alıcı tarafından değiştirilmişse ya da başkalarına devredilmişse bu seçimlik hakkın kullanılamayacağı, hâkimin, değiştirme talebine rağmen alıcının bir başka seçimlik hakkını kullanmasına karar verebileceği öğretide kabul edilmektedir. (Yavuz, s.89, 109; Yücedağ, 227). Somut olayda ise alıcının seçimlik hakkın kullanmasının tabi olduğu bu sınırlamalar somut olayda bulunmamaktadır. TBK m.227 f.4 ‘te alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde durum bunu haklı göstermiyorsa hâkimin bunun yerine satılanın onarımına veya satış bedelini indirilmesine karar verebileceğine dair düzenlemenin satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirme hakkı bakımından da uygulanacağı bazı yazarlarca kabul edilmektedir. (Bu görüşte bkz. Yücedağ, s:228): Ancak doktrinde aksi görüş, sözleşmeden dönmenin şartlarının daha ağır olduğundan hareketle bu hükmün kıyasen uygulanması fikrine karşı çıkmaktadır (Bkz. Fahrettin Aral/Hasan Ayrancı, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, İstanbul 2014, s.155). Takdir ve hukuki nitelendirme Sayın Mahkemeye aittir.
Belirtmek gereklidir ki, seçimlik hakkın zamanaşımı süresi içinde kullanılması gerekmektedir. Somut olayda zamanaşımı süresi, TTK m.25’TBK m.231 uyarınca satıcı daha uzun bir süre için üstlenmemişse, satılanın alıcıya devrinden itibaren iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar; satıcının ağır kusurlu olması halinde ise bu zamanaşımı süresi uygulanmaz. Somut olayda devir sözleşmesi noterde 26.07.2019 tarihinde yapılmış olup (Araç Bilgileri-tescil tarihi), zamanaşımı süresi kural olarak (satıcının ağır kusurlu olmadığı hallerde) 25.07.2021 tarihinde dolacaktır; söz konusu ihtarname 29.12.2020 tarihinde gönderilmiş (tebliğ şerhine rastlanmamıştır) ve davacı seçimlik hakkını zamanaşımı süresi içinde kullanmıştır. TBK m.231’de her ne kadar ayıptan doğan sorumluluğa ilişkin dava haklarından söz ederek hakların dava yoluyla kullanılmasını bir şart olarak arıyormuş gibi görünse de seçimlik hakların, muhataba yönelik tek taraflı bir beyanla kullanılması yeterli ve gereklidir. (Yavuz, s.87-88).
Sayın Mahkeme, satıcının ayıptan doğan sorumluluğunun gerçekleştiği kanaatine varması halinde alıcı, TBK md.227 çerçevesinde seçimlik hakkını kullanabilecektir. Nitekim yukarıda belirtilen ihtarname, alıcının ayıptan doğan seçimlik haklarından misli ile değiştirme hakkını kullandığına dair irade beyanını içermekte olup davacı dava dilekçesinde bu talebin şartları gerçekleşmediği takdirde sözleşmeden dönme hakkını seçtiğini beyan etmiştir. Takdir Sayın Mahkemeye aittir.
3-) Davalı …’ın Garanti Taahhüdü:
Belirtmek gereklidir ki, garanti taahhüdü sebebiyle ayıptan doğan sorumluluk şartları gerçekleştiği takdirde garanti veren de, satış sözleşmesinden bağımsız olarak, sorumluluk altına girmektedir. Yargıtay, 12.03.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu’nun (RG, 12.03.2020 T., 31066 S.) somut olayda uygulanmayacağını, aralarında sözleşmesel bir bağlılık olmasa dahi üreticinin haksız fiil hukuku esasları uyarınca alıcıya karşı sorumluluğunun bulunduğuna da hükmetmektedir (Y.11.HD., 2020/5083 E., 2021/5398 K., 30.06.2021 T.;-Kazancı İçtihat bankası).
Somut olayda davalı …’ın satıcının ayıptan doğan sorumluluğu bakımından garanti taahhüdü bulunduğuna dair belgeler, diğer davalı tarafından dosyaya sunulmuştur. Sayın Mahkeme, ayıba karşı tekeffülden dolayı davalı satıcı şirketin sorumlu olduğuna karar verdiği takdirde, hem satıcı hem de garanti verenler, davacı alıcıya karşı müteselsil olarak sorumlu tutulabilecektir.
Sonuç olarak;
Davaya konu taşıt motor probleminin gizli ayıp vasfında bulunduğu,
Onarım bedelinin sökülmek sureti ile kesin olarak tespit yapılmadan tayin edilmesinin mümkün olmadığı,
Taşıtı onarımı gerçekleştirilerek giderilmesinden sonra dahi kayıtlara giren işlemler nedeni ile ikinci el piyasada muadillerinin satış bedeli ortalamasına binaen 6.000,-TL mertebesinde değer kaybına uğramasının muhtemel olduğu,
Ayıba karşı tekeffülden dolayı davalı satıcı şirketin sorumlu olduğuna karar verildiği takdirde, hem satıcı hem de garanti verenin, davacı alıcıya karşı müteselsil olarak sorumlu oldukları, davacı alıcının satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirme hakkını, bunun şartları gerçekleşmediği takdirde sözleşmeden dönme hakkını kullandığı, somut olaydaki durumun bu hakkın kullanılmasını haklı kılıp kılmadığının (TBK m.227 f.4 hükmünün doğrudan veya kıyasen uygulanmasının) takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Mahkememizce dosyanın raporu sunan bilirkişi heyetine tevdii ile, taraf vekillerinin rapora itirazlarının karşılanması, dava konusu aracın ayıpsız misli ile değişim imkanı bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, değer kaybı kapsamında yapılan hesaplamanın TBK 227/1-2. maddesi uyarınca satış bedelinin indirilmesine mi ilişkin olduğu hususunun açıklanması ve değil ise, nihai takdir mahkememize ait olmak üzere alternatifli olarak TBK’nun 227/4 maddesi gereğince aracın onarım bedelinin veya satış bedelinden indirilebilecek meblağın hesaplanması hususlarında denetime ve hüküm kurmaya elverişli ek rapor düzenlenmesi istenilmiş ve konuya ilişkin 22/06/2022 tarihli ek rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı ek raporlarında özetle;
“Kök raporda: “davaya konu taşıt motor probleminin gizli ayıp vasfında bulunduğu, onarım bedelinin sökülmek sureti ile kesin olarak tespit yapılmadan tayin edilmesinin mümkün olmadığı, taşıtı onarımı gerçekleştirilerek giderilmesinden sonra dahi kayıtlara giren işlemler nedeni ile ikinci el piyasada muadillerinin satış bedeli ortalamasına binaen 6.000,-TL mertebesinde değer kaybına uğramasının muhtemel olduğu” teknik kanaatinin sunulduğu,
Taşıttaki problemin kesin olarak tespit edilmiş bulunduğu,
Taşıttaki giderilebilir nitelikteki motor probleminin kesin olarak tespitinin söküm sonrası ortaya çıkabileceği, onarım bedelinin güncel yetkili servis parça ve işçilik bedelleri üzerinden belirlenebileceği, öncesinde rakam verme imkanı bulunmadığı,
Değişim veya onarım hususunun motor onarımının imalatçı/dağıtıcı firma tarafından uygun şekilde yapılıp yapılmayacağını yargılama neticesi ortaya çıkacağı ve hukuki mütalaaya muhtaç bulunduğu, dolayısı ile Sayın Mahkemenin uhdesinde bulunduğu,
Bedel iadesine karar verilmesi halinde: taşıt satış fiyat listesi değerinin ek rapor tarihinde 541.900,-TL ve tavsiye edilen fiyatının 516.900,-TL olduğu,
Taşıttaki arızanın uygun biçimde giderilmesi halinde dahi kayıtlara giren işlem neticesi değer kaybının ikinci el piyasada satın alma tarihinde 6.000,-TL ve ek rapor tarihinde 15.000,-TL mertebesinde bulunduğu” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Mahkememizce dosyanın rapor sunan bilirkişiye tevdii ile önceki celse tespiti istenilen aracın onarım bedeli, satış bedelinden indirim bedeli, bedel iadesine karar verilmesi halinde bedelinin ve 2.el piyasada muadillerinin ederinin dava tarihi ve ayıbın tespit edildiği tarih itibariyle hesaplanmasının istenilmesine, ayrıca dava konusu malın ayıpsız bir misliyle değiştirilmesine imkan olup olmadığı hususunda kesin kanaatin mahkememize bildirilmesi hususunda ek rapor istenilmiş ve konuya ilişkin 23/11/2022 tarihli 2. Ek rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler 2. Ek raporlarında özetle;
“Kök raporda: “davaya konu taşıt motor probleminin gizli ayıp vasfında bulunduğu, onarım bedelinin sökülmek sureti ile kesin olarak tespit yapılmadan tayin edilmesinin mümkün olmadığı, taşıtı onarımı gerçekleştirilerek giderilmesinden sonra dahi kayıtlara giren işlemler nedeni ile ikinci el piyasada muadillerinin satış bedeli ortalamasına binaen 6.000,-TL mertebesinde değer kaybına uğramasının muhtemel olduğu” teknik kanaatinin sunulduğu, ek raporda ise; taşıttaki problemin kesin olarak tespit edilmiş bulunduğu, taşıttaki giderilebilir nitelikteki motor probleminin kesin olarak tespitinin söküm sonrası ortaya çıkabileceği, onarım bedelinin güncel yetkili servis parça ve işçilik bedelleri üzerinden belirlenebileceği, öncesinde rakam verme imkanı bulunmadığı, değişim veya onarım hususunun motor onarımının imalatçı/dağıtıcı firma tarafından uygun şekilde yapılıp yapılmayacağını yargılama neticesi ortaya çıkacağı ve hukuki mütalaaya muhtaç bulunduğu, dolayısı ile Sayın Mahkemenin uhdesinde bulunduğu, bedel iadesine karar verilmesi halinde: taşıt satış fiyat listesi değerinin ek rapor tarihinde 541.900,-TL ve tavsiye edilen fiyatının 516.900,-TL olduğu, taşıttaki arızanın uygun biçimde giderilmesi halinde dahi kayıtlara giren işlem neticesi değer kaybının ikinci el piyasada satın alma tarihinde 6.000,-TL ve ek rapor tarihinde 15.000,-TL mertebesinde bulunduğu”,
Taşıtın ayıplı olduğu ortaya çıkan motorunun değişim maliyetinin imalatçı/dağıtıcı firma resmi listesindeki sandık motor, sarf malzeme ve işçilik fiyatları üzerinden tespit edilmesi gerektiği, standart onarım kapsamında olmaması nedeni ile Bilirkişi Heyeti tarafından tespitinin mümkün olmadığı, Sayın Mahkemenin uhdesinde kalmak kaydı ile müzekkere ile talep edilebileceği,
Arızanın ortaya çıktığı tarihteki taşıt değerinin fatura bedeli şeklinde kabulü gerektiği, dava tarihindeki ikinci el değerinin problemsiz olması durumunda 320.000,-TL, onarılmış halde 314.000,-TL ve ayıplı satışı durumunda 250.000,-TL mertebesinde olacağı,
Taşıtın problemsiz güncel ederinin 450.000,-TL ve ayıplı halde 360.000,-TL mertebesinde bulunduğu,
Taşıtın halihazırda muadilinin satışta olması nedeni ile yenisi ile değişim yapılabileceği” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları, dosya kapsamı değerlendirilerek, dava konusu araçta meydana gelen ayıpların daha önce yaşanan arızalardan mı alakalı olduğu yoksa üretimden mi kaynaklandığı hususunun değerlendirilmesinin istenilmiş ve konuya ilişkin 03/05/2023 tarihli 3. Ek rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı 3. Ek raporlarında özetle;
“Kök ve ek raporlarda: “davaya konu taşıt motor probleminin gizli ayıp vasfında bulunduğu, onarım bedelinin sökülmek sureti ile kesin olarak tespit yapılmadan tayin edilmesinin mümkün olmadığı, taşıtı onarımı gerçekleştirilerek giderilmesinden sonra dahi kayıtlara giren işlemler nedeni ile ikinci el piyasada muadillerinin satış bedeli ortalamasına binaen 6.000,-TL mertebesinde değer kaybına uğramasının muhtemel olduğu” teknik kanaatinin sunulduğu, ek raporda ise; taşıttaki problemin kesin olarak tespit edilmiş bulunduğu, taşıttaki giderilebilir nitelikteki motor probleminin kesin olarak tespitinin söküm sonrası ortaya çıkabileceği, onarım bedelinin güncel yetkili servis parça ve işçilik bedelleri üzerinden belirlenebileceği, öncesinde rakam verme imkanı bulunmadığı, değişim veya onarım hususunun motor onarımının imalatçı/dağıtıcı firma tarafından uygun şekilde yapılıp yapılmayacağını yargılama neticesi ortaya çıkacağı ve hukuki mütalaaya muhtaç bulunduğu, dolayısı ile Sayın Mahkemenin uhdesinde bulunduğu, bedel iadesine karar verilmesi halinde: taşıt satış fiyat listesi değerinin ek rapor tarihinde 541.900,-TL ve tavsiye edilen fiyatının 516.900,-TL olduğu, taşıttaki arızanın uygun biçimde giderilmesi halinde dahi kayıtlara giren işlem neticesi değer kaybının ikinci el piyasada satın alma tarihinde 6.000,-TL ve ek rapor tarihinde 15.000,-TL mertebesinde bulunduğu, taşıtın ayıplı olduğu ortaya çıkan motorunun değişim maliyetinin imalatçı/dağıtıcı firma resmi listesindeki sandık motor, sarf malzeme ve işçilik fiyatları üzerinden tespit edilmesi gerektiği, standart onarım kapsamında olmaması nedeni ile Bilirkişi Heyeti tarafından tespitinin mümkün olmadığı, Sayın Mahkemenin uhdesinde kalmak kaydı ile müzekkere ile talep edilebileceği, arızanın ortaya çıktığı tarihteki taşıt değerinin fatura bedeli şeklinde kabulü gerektiği, dava tarihindeki ikinci el değerinin problemsiz olması durumunda 320.000,-TL, onarılmış halde 314.000,-TL ve ayıplı satışı durumunda 250.000,-TL mertebesinde olacağı, problemsiz güncel ederinin 450.000,-TL ve ayıplı halde 360.000,-TL mertebesinde bulunduğu, halihazırda muadilinin satışta olması nedeni ile yenisi ile değişim yapılabileceği” kanaatlerinin sunulmuş olduğu,
Davaya konu taşıtın probleminin hasarlar öncesinde başlamış olduğu, ayrıca hasarlar incelendiğinde mevcut arızaya neden olacak bölgelere sirayet eden bir durum bulunmadığı, kullanımdan da kaynaklanmadığı, dolayısı ile kök raporda verilen imalat kaynaklı gizli ayıp kanaatinin muhafazası gerektiği,
Taşıtın önceki raporlarda göz önüne alınmış olan kullanım şekli ve durumuna istinaden tespit edilen değerlerinde mevcut hasarlarının ek değer kaybına neden olmayacak seviyede kaldığı” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizde görülmekte olan dava; davalı … şirketinden satın alınan aracın ayıplı olduğundan bahisle aracın misli ile değiştirilmesi mümkün olmadığı halde sözleşmeden dönme ve aracın güncel değerinin ödenmesine ilişkin davacı yanın terditli taleplerinin haklı olup olmadığı istemine ilişkindir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/679 Esas 2020/1245 Karar sayılı ilamında ” Dava, ayıplı olduğu iddiası ile aracın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesi, olmazsa diğer seçimlik hakların kullanılması istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
19.03.2013 tarihinde … şase nolu … motor nolu 2013 model …tipli … Plaka nolu aracın toplam 32.509,50 TL bedel ödemek suretiyle davacı tarafça satın alındığı anlaşılmıştır.
Mahkemece alınan 01.11.2017 tarihli kök ve 04.12.2017 tarihli ek bilirkişi raporunda; aracın 19.03.2013 tarihinde satın alındığı, araçtaki ayıp nedeniyle 24.11.2014 tarihinde ihtarname gönderildiği, aracın 18 defa arızalanması nedeniyle toplamda 26 kez servise gittiği, aracın gizli ayıplı olduğu, … model aracın yenisi ile değiştirilmesinin uygun olacağı bildirilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Taraflar arasında araç satımına dair ticari ilişki olduğu, davaya konu araçtaki ayıp ihbar sürelerine öncelikle uygulanacak hükmün TTK’ nun 23/c maddesi olduğu, davacının aracı 19.03.2013 tarihinde satın aldığı, aracın 29/06/2013 ila 16/05/2016 tarihleri arasında fren, direksiyon, debriyaj, motor, ön takım arızası gibi farklı nedenlerle 20’den fazla bakım onarım yapıldığı, araçtaki ayıp nedeniyle 24.11.2014 tarihinde ihtarname gönderildiği, ayıp ihbar sürelerine uyulduğu anlaşıldığına göre, aracın gizli ayıplı bulunması nedeniyle ilk derece mahkemesi tarafından ayıpsız misli ile değiştirme kararı verilmesi usul ve esas yönünden hukuka uygun olup, davalının istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1.b.1.maddesi görünce esastan reddi gerekmiştir.” şeklinde belirtilmiştir.
Tarafların tacir olması nedeniyle yapılan sözleşme, ticari satış niteliğindedir. 6102 sayılı TTK m. 23 hükmünde yapılan düzenleme uyarınca; bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartı ile tacirler arasında satış ve mal değişimlerinde TBK’nın satış sözleşmesi ile mal değişimi sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır. Malın ayıplı olduğu, teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içerisinde satıcıya ihbar etmek zorundadır. Açıkça belli değilse, alıcının 8 gün içerisinde malı incelemesi ve ayıp bulunması halinde bunu satıcıya bildirmesi gerekir. Diğer durumlarda, TBK m. 223/2 fıkra hükmü uygulanır.
Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının is ebuna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Durum ve koşullara göre belirlenmesi mümkün olan bedel, kararlaştırılmış bedel hükmündedir. Kanundan, durumun gereğinden veya sözleşmede öngörülen özel koşullardan doğan istisnalar dışında, satılanın yarar ve hasarı; taşınır satışlarında zilyetliğin devri, taşınmaz satışlarında ise tescil anına kadar satıcıya aittir. Taşınır satışlarında, alıcının satılanın zilyetliğini devralmada temerrüde düşmesi durumunda, devir yapılmış gibi satılanın yarar ve hasarı alıcıya geçer. Satıcı alıcının isteği üzerine satılanı ifa yerinden başka bir yere gönderirse, yarar ve hasar, satılanın taşıyıcıya teslim edildiği anda alıcıya geçer (TBK m.208). Satıcının temerrüdü hâlinde, borçlunun temerrüdüne ilişkin genel hükümler uygulanır. Zilyetliğin devri için belirli bir süre konulmuş olan ticari satışlarda, satıcı temerrüde düşerse alıcının, devir isteminden vazgeçerek borcun ifa edilmemesinden doğan zararının giderilmesini istediği kabul edilir. Alıcı, satılanın devredilmesini isteme niyetinde ise, belirlenen sürenin bitiminde bunu satıcıya hemen bildirmek zorundadır. Satış sözleşmesinin kurulduğu sırada var olan bir hak dolayısıyla satılanın tamamı veya bir kısmı üçüncü kişi tarafından alıcının elinden alınırsa, satıcı bundan dolayı alıcıya karşı sorumlu olur. Satılanın elinden alınması tehlikesi ile karşılaşan alıcı, kendisine karşı açılan davayı satıcıya bildirmek zorundadır (TBK m. 215). Satılanın tamamı alıcının elinden alınmışsa satış sözleşmesi kendiliğinden sona ermiş olur ve alıcı bu nedenle uğradığı zararları ve satış bedelini satıcıdan talep edebilir (TBK m.215). Satıcı, sözleşmede taahhüt ettiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.
Satışa sunulan bir ürünün (otomobilin) ambalajında etiketinde tanıtma ve kullanma kılavuzunda ürünle ilgili reklam ve ilanlarda veya taraflar arasında kurulan sözleşmede, satıcı tarafından belirtilen hususların ve özelliklerin üründe bulunmaması veya tahsis ya da kullanım amacı bakımından malın değerinin veya müşterinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler ayıp sayılır. Bu eksiklikleri taşıyan mal ve ürünler ise ayıplı mal sayılır (TBK m. 219 ).
Üründe (otomobilde, araçta) mevcut olan ayıp, açık veya gizli olabilir. Gözle görülebilen, ilk bakışta fark edilebilen ayıplar açık ayıp sayılır. Ticari satışlarda açık ayıpların malın teslim alındığı tarihten itibaren 2 (gün) içinde satıcıya bildirilmesi zorunludur. Dış muayene ile tespit edilemeyen ve malın kullanımı ile birlikte zaman içerisinde ortaya çıkan veya çok detaylı teknik inceleme sonucu anlaşılabilen ayıplar, gizli ayıp sayılır (TBK m.219). Satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her anlaşma kesin olarak hükümsüzdür (TBK m.221). Sözleşmenin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplar nedeni ile satıcı sorumlu olmaz. Satıcı daha uzun bir süre için sorumluluk üstlenmemiş ise ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, müşteriye teslim tarihinden itibaren 2 (iki) yıllık zaman aşımına tabidir (TBK m.231). Ancak satılan malın ayıbı satıcının ağır kusuru veya hilesi ile gizlenmişse satıcı iki yıllık zaman aşımı süresinden yararlanamaz. (TBK m.231/2). Ürün birden fazla parçadan ibaret ise, ayıplı parçanın yokluğu, diğer parçaların kullanımını etkiliyorsa, ayıbın tüm ürünü kapsadığı kabul edilir. Satıcı veya üretici tarafından ihtiyari veya zorunlu garanti kapsamında ayıp nedeni ile sorumluluk konusunda daha uzun bir süre kararlaştırılabilir.
Satıcının ayıp nedeni ile sorumlu olduğu hallerde, alıcı (müşteri) kanundan kaynaklanan seçimlik haklarını bu süre içinde kullanabilir. Malın ayıplı olması durumunda, alıcı, satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme ve imkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini talep edebilir. Ayrıca, alıcı genel hükümlere göre tazminat isteyebilir. Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir. Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.Satış sözleşmesinden dönme hakkını kullanan alıcı, satılanı, ondan elde ettiği yararları ile birlikte satıcıya geri vermekle yükümlüdür. Buna karşılık alıcı da, satıcıdan ödemiş olduğu satış bedelinin, faiziyle birlikte geri verilmesini, satılanın tamamen zaptında olduğu gibi, yargılama giderleri ile satılan için yapmış olduğu masrafların ödenmesini, ayrıca ayıplı maldan doğan doğrudan zararının giderilmesi isteyebilir (TBK m.229). Satıcı, kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alıcının diğer zararlarını da gidermekle yükümlüdür.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacının, davalı …A.Ş’den satın almış olduğu, diğer davalı …A.Ş’nin ise garanti verdiği aracın motorunda üretimden kaynaklanan ayıp bulunduğunu belirterek aracın beklenilen faydayı sağlamadığından ayıpsız benzeri ile değiştirilmesini talep ettiği görülmüş olup davalılara satım akdi tarafı ve garanti veren sıfatı nedeni ile husumet yöneltildiği tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; araçta üretimden kaynaklanan bir ayıp bulunup bulunmadığı, ayıbın gizli ayıp niteliğinde olup olmadığı, ihbar ve muayene yükümlülüğünün yerine getirilip getirilmediği, zamanaşımı süresi içerisinde davanın açılıp açılmadığı, ayıbın niteliği dikkate alındığında TBK gereğince ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebinin hakkaniyete uygun olup olmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davaya konu aracın (… plakalı … şase numaralı 2019 model … marka) servis ve tramer kayıtları, kök ve ek bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında; aracın motorunun kullanım sırasında aşırı ısındığı, motor yağ seviyesinde problem olduğu bunun kabul edilebilir bir durum olmadığı ve bu hali ile motor arızasının üretimden kaynaklı gizli ayıp niteliğinde olduğu tespit edilmiştir. Arızanın giderilip giderilemeyeceğinin ise ancak motor söküldüğünde anlaşılabileceği belirtilmiştir. Ayrıca araçta meydana gelen tramer kayıtları da teknik heyet tarafından detaylı olarak incelenmiş ve yaşanan kaza ile araçtaki arızanın bir alakası olmadığı tespit edilmiştir. Davacı tarafın dosya arasındaki servis kayıtlarına göre de bu şikayetleri ile garanti süresi içerisinde servise başvurduğu ve arızanın giderilemediği saptanmıştır. Satış tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TTK’nın 23., 25. ve TBK 231. maddesinde ticari satışlarda ayıba karşı tekeffül sebebiyle açılacak davalarda zamanaşımı süresi ”2 yıl” olarak belirlenmekle birlikte satılan mala daha uzun süreli garanti verildiği zaman bu sürenin garanti süresi sonuna kadar uzayacağı istikrar kazanan Yargıtay içtihatları ile kabul edilmekte olup somut olayda noter devri 26/07/2019 tarihinde yapılmış olup, 29/12/2020 tarihinde ihtarname gönderilmiş ve 07/07/2021 tarihinde dava açılmıştır. Dava tarihi itibari ile zamanaşımı süresinin dolmadığı dosya içeriğinden görülmüştür. Dolayısıyla ayıbın niteliği ve daha önceki servis kayıtları dikkate alındığında davacının ihbar muayene külfetini zamanaşımı süresi içinde garanti süresine uygun şekilde yerine getirdiği tespit edilmiş olup aksi yöndeki davalı savunmalarına itibar edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Davaya konu araçtaki ayıbın niteliği dikkate alındığında, davacının aracı kullanmaktan beklediği faydayı sağlamadığı, önemli derecede gizli ayıp olduğu anlaşılmış olup ayıbın niteliği dikkate alındığında davacının onarımın sağlanamaması nedeni ile seçimlik hak olarak kullandığı T.B.K’nın 227/1-4 maddesi gereğince araçtaki arızanın giderilememesi ve kullanımında beklenilen faydayı sağlamayacağı kabul edildiğinde, davacının ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini istemesinin de hakkaniyete uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Son olarak araç üzerinde takyidat olup olmadığı tescil kayıtları ile irdelenmiş olup herhangi bir takyidatın bulunmadığı anlaşılmıştır. Tüm bu gerekçeler ışığında T.B.K’nın 227/1-4 maddesi gereğince davacının davasının kabulü ile davaya konu aracın aynı nitelikte ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davanın kabulü ile; davacı tarafça davalılardan alınan dava konusu …. Model … plakalı taşıtın; üzerindeki tüm takyidatlardan arî şekilde davalılara iade edilerek aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine, aracın ayıpsız misli ile değişiminin mümkün olmaması halinde İİK’nın 24. maddesinin uygulanmasına dair açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile;
1-Davacı tarafça davalılardan alınan dava konusu … Model …plakalı taşıtın; üzerindeki tüm takyidatlardan arî şekilde davalılara iade edilerek aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine,
2-Aracın ayıpsız misli ile değişiminin mümkün olmaması halinde İİK’nın 24. maddesinin uygulanmasına,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 9.985,00 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.496,25 TL’nin mahsubu ile bakiye 7.488,75 TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 2.496,25 TL (170,78 TL + 2.325,47 TL) peşin harç ve 59,30 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 2.555,55 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 22.925,80 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 5.649,50 TL (bilirkişi ücreti, tebligat v.s.) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14. maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan karşılanması gerekmekle, 1.360,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/07/2023

Katip
e-imza

Hakim
e-imza