Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/485 E. 2020/659 K. 16.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/485 Esas
KARAR NO : 2020/659
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/07/2019
KARAR TARİHİ : 16/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …’ya EPDK tarafından verilen Otogaz bayilik ve satış lisansı, EPDK tarafından 07.05.2018 tarihinde iptal edildiğini, müvekkil şirketin EPDK bayilik ve satış lisansı olmayan bir şirket ile bayilik ilişkisini sürdürmesi beklenemeyeceği için taraflar arasında akdedilen Standart Otogaz Bayilik Sözleşmesi de kendiliğinden, aynı tarihte, kararlaştırılan süreden önce sona ermiştir . Davalı …, 3 numaralı ekte yer alan taahhütname ile, Müvekkil …’ten her yıl asgari 200 ton Otogaz ürünü olmak üzere 5 yıllık sözleşme dönemi süresince toplam 1000 ton Otogaz ürünü almayı taahhüt ettiğini, davalı’nın bu taahhüdü vermiş olması müvekkilin tercihlerini belirleyen önemli bir neden olduğunu, çünkü doğal olarak müvekkilin de yapacağı yatırımdan yararlanmak isteyen başka bir bayi adayını değil davalı …’yı tercih ederken diğer uyum kriterlerinin yanında davalı …’nın kendisine sağlayacağı ticari kazancı dikkate alarak finansal hesaplarını yapmış ve yatırım kararını verdiğini, davalı …, sözleşmenin ilk yılında 36,43 Ton, ikinci yılında 15,35 Ton, üçüncü yılında 17,85 Ton, dördüncü yılında ise 3,00 ton ürün alımı gerçekleştirdiğini, eksik ürün alımından kaynaklı olarak Davalı …’nın, taahhütnamede kararlaştırılan ton başına 75,- USD üzerinden hesaplanan kar mahrumiyeti bedelini ödeme yükümlülüğü bulunmakta olduğunu, müvekkil … tarafından 5 yıllık sözleşme süresince eksik alınan Otogaz ürün miktarı 927,33 Ton olarak hesaplandığını, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla bu nedenle doğmuş alacağımızın huzurda görülen davada şimdilik 1000,- Amerikan dolarlık kısmını talep ettiklerini, davalı …’nın ayrıca bayilik ilişkisi boyunca Müvekkil …’ten almış olduğu Otogaz ürünlerinden kaynaklanan 604,64 TL’lik bakiye borcu bulunmakta olduğunu, söz konusu tutarın da tarafımıza ödenmesini talep ettiklerini, söz konusu talepleri için Arabuluculuk kurumuna 02.04.2019 tarihinde başvurulduğunu, arabuluculuk görüşmeleri sırasında anlaşma sağlanamamış ve ANLAŞAMAMA tutanağı düzenlenerek görüşmeler sonlandırıldığını, tarafların her ikisi de akdettikleri sözleşmeler ile üstlendikleri yükümlülüklerin farkında olabilecek iki deneyimli tacir olduklarını, taraflar karşılıklı taahhütlerin altına diğer yandan bekledikleri ticari menfaatlerin karşılığında girişmiş olduklarını, müvekkil Şirketin bugüne kadar davalı …’ya karşı üstlenmiş olduğu tüm yükümlülüklerine uygun davrandığını, Hiçbir haklı gerekçesi olmadan, taahhütlerine aykırı davranan ve ürün alımından kaynaklı borçlarını ödemeyen davalı …, müvekkilin önemli miktarda ekonomik kaybına sebep olduğu için huzurunuzda görülmekte olan işbu davanın açılması kaçınılmaz olduğunu, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf dava dilekçesinde eldeki davanın dava türünü belirtmediğini, bu nedenle dava dilekçesinin mahkemece açıklattırılması gerektiğini, bu konuda yapılacak açıklamaya karşı cevap hakkımızı saklı tuttuklarını, davacı şirket dava dilekçesinde müvekkil şirketin Otogaz Bayilik ve Satış Lisansının EPDK tarafından iptal edildiğini ve bu nedenle sözleşmenin devamlılığının imkansız olduğundan bahisle kendiliğinden feshedildiğini ifade ettiğini, ancak sözleşmenin feshi için müvekkilim şirkete hiçbir bildirimde bulunmadığını açıkça ifade etmek istediklerini, müvekkilimin bayilik ve satış lisansı davacının taahhütlerini yerine getirmemesi nedeniyle iptal edildiğini, ; müvekkil şirket yetkili ve çalışanları davalıdan belirlenen hedeflerin çok üstünde Otogaz sipariş etmesine rağmen siparişler getirilmediğini, müvekkil ile davacı arasında akdedilen sözleşme hükümleri uyarınca müvekkilimin başka bir firmadan da tedarik edemediğinden satışları ciddi anlamda düştüğünü, bu nedenle davacının taahhütlerini yerine getirmemeden kaynaklı işyeri çalışamaz hale geldiğini, müvekkilim davalı ile sözleşme imzalamadan önce harabe haline gelen akaryakıt istasyonunu devir aldığını, bu yatırımın bir anlamıyla iştirakçisi olan davacı müvekkilime buranın aktif edilmesi karşılığında yüksek limit açılacağı ve her türlü kolaylığı sağlayacağı defaten söylendiğini, buna karşılık akaryakıt istasyonunun önceki sahipleri olan … San. LTD ŞTİ ile … LTD ŞTİ’nin borçları müvekkilim tarafından ödenmesi istendiğini, bu borçların toplamı yaklaşık 900.000,00 TL olup borcun tamamı sıralı senetlerle davacıya ödendiğini, bunun yanı sıra önceki borlara karşılık … Bankası … İstanbul Şubesinden alınan 21.11.2016 tarihli … nolu 450.000,00 TL meblağlı kesin teminat mektubu davacıya verildiğini, davacı hiçbir haklı gerekçe olmadan teminat mektubunu da nakde çevirerek müvekkilimin tabiri caizse parasını gaspettiğini, akaryakıt istasyonlarını işleten firmalar ile bu firmalara mal tedariği yapan ana şirketler arasında imzalanan sözleşmeler karşılıklı taahhütler içermekte olduğunu, genel kural ana bayi yatırım yapar işleten firma bu anabayinin malını satarak kar payı verdiğini, somut olayda davacı şirket müvekkilime 1-TL değerinde bile yatırımı bulunmadığını, davacı ile akaryakıt istasyonu önceki sahipleri arasında akdedilen sözleşmeler kapsamında bu firmalara bazı yatırımlar yapıldığını, önceki sahipleri işyerini işletememiş ve kapattıklarını, bu kişilerin davacıya borçlandıklarını, müvekkilin bu borcu da ödemek suretiyle davacının batmış parasını kurtardığını, hiçbir yatırım imkanından da faydalanmadığını, davacı akaryakıt istasyonun bulunduğu taşınmaza İİK.150/c şerhi koyulduğunu, müvekkilin bu yatırımı yapması karşılığında bedeli müvekkilim tarafından ödenerek şerh kaldırıldığını ve devir bu suretle gerçekleştiğini, müvekkilin davacı ile istasyonun önceki sahipleri arasındaki taahhütlerin altına sokulmaya çalışıldığını, tüm bunlara rağmen eldeki davayı açma yoluna gittiğini, müvekkilin lisans iptalinden önce defalarca davacı şirket ile görüşüp yapılan hukuksuzluğun telafi edilmesi için iletişime geçmesine rağmen davacı tarafından hiçbir tepki verilmediğini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; otogaz bayilik sözleşmesinden kaynaklı ürün alım bedelinden kaynaklı cari hesap alacak istemi ile asgari alım taahhüdüne aykırılıktan kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
15/12/2014 tarihli otogaz bayilik sözleşmesi, çerçeve protokol, ürün alım taahhütnamesi, … Noterliği ihtarnamesi/tebliğ şerhi, cari hesap ekstresinin dosyada mübrez olduğu görülmüştür.
… İcra Müdürlüğü’nün 2018/… esas sayılı takip dosyası celp ve tetkik edilmiştir.
Mahkememiz ara kararı gereğince görevlendirilen bilirkişiler … ve … marifetiyle hazırlanan 02/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Ürün Alım Taahhüdüne aykırı davranılmış olan 1. yılı takip eden yeni yılda, davacı şirketin cezai şartı isteyebilmesi için, her yılda/dönemde eksik alım yapan davalı bayiye, eksik alım yaptığını ve bu husustan kaynaklanan cezai şart alacağını saklı tuttuğunu bildirmesi gerektiği konusuna yönelik olarak, bu koşulu yerine getirebilecekken bu şarta yönelik olarak yapılmış bir düzenlemenin/ihtarın dosya kapsamında tespit edilemediğini, davacı dağıtım şirketi, anılan ilgili dönemlerde, davalının eksik alımları nedeniyle davacıdan herhangi bir talepte bulunmamakla ve sözleşme ilişkisini devam ettirerek ilgili istasyonda markasıyla birlikte varlığını sürdürerek de sözleşmelerden yarar sağlamaya (satışla birlikte bir akaryakıt istasyonunda markasını sergileyen dağıtım şirketinin satış haricinde istasyonun bulunduğu ticari alanda reklamasyon yararı ve maliyeti de göz ardı edilmemelidir) devam etmekle, kar mahrumiyeti (cezai şart) talep edilmeyeceği ve Kar Mahrumiyetini (cezai şartı) düzenleyen “ürün alım taahhütnamesi” hükümlerinin uygulanmayacağı yönünden davacıda haklı bir güven oluşturup oluşturmadığının, davalıda haklı bir güven oluştuğu yönünde karar vermesi halinde; Davacının, huzurda görülen bu dava ile anılan dönem için taahhütten kaynaklana Kar Mahrumiyeti (cezai şart) talebinin, dürüstlük kuralına, özellikle de bu ilkeden doğan çelişkili davranış yasağına aykırılık teşkil etmekte olduğu ve kanunun emredici düzenlemelerine aykırı olan bir hükme dayalı cezai şart talep edilemeyeceği için bayinin söz konusu cezai şartı ödemesi durumunun söz konusu olup olamayacağı hakkında takdirin mahkemede olduğunu, davalının 1.yıl sonunda ve (diğer yıllarda) davacının iddiası doğrultusunda, taahhüdün altında kaldı halde, bir sonraki dönemin ve yılın başlangıcında ,… A.Ş.’nin davalı’nın eksik ürün alımına rağmen herhangi bir ihtirazi kayıt veya ihtarname çekmeden ürün satışı yapmaya devam etmiş olduğu ve buna yönelik dava dosyasında herhangi bir delil belge görülemediğini, ayrıca taraflar arasındaki ticari ilişki nezdinde yapılan incelemede dava dosyasında yer alan davacı …Ş’nin davalı … … İnş. Ltd.Şti.’ne ait hesabın … nolu cari hesap kodunda takip edildiği 26.01.2018 tarihi itibariyle bakiyenin 604,64 TL … A.Ş.’nin alacaklı olduğu tespit edildiğini, Taraflara arasında akdedilen Otogaz Bayilik Sözleşmesi , Ürün Alım Taahhütnamesi ve çerçeve protokol yapıldığını, Ürün Alım Taahhütnamesinde yer alan Davalı Tarafın Taahhüt ettiği ürün alımlarının eksik yapmış olduğunu, Ürün Alım Taahhütnamesinde davalı yanın eksik kalan miktar üzerinden ton başına USD kâr mahrumiyeti ödemeyi taahhüt ettiğini, davacı … AŞ’nin Davalı … … Ltd. Şti.’nin eksik ürün alımına rağmen herhangi bir sonraki dönemin başında ihtirazi kayıt veya ihtarname çekmeden ürün satışı yapmaya devam ettiğini, davalı … … Ltd. Şti.’nin ticari iş ilişkisi kapsamında cari hesaptan kaynaklanan 604,64 TL … A.Ş.’ye borçlu olduğunu…” mütalaa ettikleri görülmüştür.
Davacı vekilinin ıslah dilekçesi ile kar mahrumiyetine dayalı alacak miktarını ıslah ettiği, ıslah dilekçesinin karşı yana tebliğ edildiği, tarafların yeniden bilirkişi raporu alınmasına yönelik herhangi bir beyanlarının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yanlar arasında 15/12/2014 tarihli otogaz bayilik sözleşmesinin akdedildiği ve davalı bayiye EPDK tarafından verilen otogaz bayilik ve satış lisansının 07/05/2018 tarihinde iptal edilmesi nedeniyle sözleşmenin ifasının anılı tarih itibari ile imkansız hale geldiği dosya kapsamında sabit olup uyuşmazlığın, eksik ürün alımından kaynaklı alacak istemi ile satın alınan ürün bedellerinden kaynaklı cari hesap alacak isteminin yerinde olup olmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamında taraf delillerinin tetkiki sureti ile mali ve teknik bilirkişiler marifeti ile inceleme icra edilmiş olup fatura ve cari hesap ekstreleri kapsamında davacı yanın ürün tedarikine dayalı olarak 604,64-TL’lik cari hesap alacağının sübut bulduğu saptanmıştır. Tarafların cari hesap alacak miktarına yönelik anılı rapor tespitlerine herhangi bir itirazlarının bulunmadığı görülmekle yeniden inceleme icrasına yer verilmemiştir. Devamında davacı yanın asgari alım taahhüdüne aykırılıktan kaynaklı kar mahrumiyeti/cezai şart istemi tetkik edilmiştir. Nitekim akaryakıt bayilik sözleşmelerinde veya somut olayda olduğu gibi sözleşme eki taahhütnamelerde yer alan yıllık asgari alım taahhüdüne uymama halinde öngörülen ceza koşulu (cezai şart) hükümleri TBK’nın 179/2 maddesindeki ifaya ekli ceza koşulu (cezai şart) niteliğinde olduğundan anılı ceza koşulu üzerinde durulması gerekmiştir. TBK’nın 179/2. maddesine göre; “Ceza borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.” Anılı kanun maddesine göre, iki halde alacaklı, ceza koşulunu isteyemeyecektir. Eğer alacaklı, ceza koşulunu isteme hakkından açıkça vazgeçmişse artık bu yönde bir talepte bulunamaz. Diğer yandan alacaklı, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu talep edemeyecektir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında davacı taraf her ne kadar … Noterliği ihtarnamesi ile eksik ürün alımına yönelik çekince konulduğunu beyan etmiş ise de sözleşmenin yürürlükte kaldığı 2015- 2018 Mart ayına kadar davacının davalıya çekincesiz olarak ürün tedarik etmekle davalı nezdinde haklı bir güven oluşturduğu sonucuna varılmıştır. (Yargıtay HGK’nın 20.01.2013 T. 2012/19-670 E. 2013/171 K. sayılı kararı) Nitekim anılı ihtarnamenin 15 Mart 2018 tarihli olup ürün alımına başlandıktan sonra keşide edildiği ve Mayıs 2018 tarihinde davalının lisansı iptal edilmekle 07/05/2018 tarihinde ifanın imkansız hale geldiği tespit edilmiştir. Ayrıca davalı izninin EPDK tarafından kaldırılması nedeniyle davacıya ait akaryakıtın satılmanın fiilen imkansız hale geldiği, bu nedenle bayilik sözleşmenin erken sonlanması nedeniyle asgari alım taahhüdüne uyulmaması nedenine dayalı kar mahrumiyeti/ cezai şart taleplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. (Emsal ilam: Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/2226 esas, 2018/336 karar sayılı ilamı.) Son olarak temerrüt tarihinin tespiti üzerinde durulmuş olup TBK’nun 117 maddesi uyarınca, muaccel bir borcun borçlusunun, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olacağı geçerli olmakla birlikte somut olayda; davalının, davadan önce temerrüde düşürüldüğü ispat edilememiştir. Her ne kadar davacı taraf arabuluculuk tarihinden itibaren faiz talep etmiş ise de arabuluculuk son tutanak içeriği kapsamında talep edilen alacak nevi ve miktarlarının açıkça, ayrı ayrı betimlenmediği görülmüş olup bu hali ile temerrütün dava tarihi itibari ile başladığı sonucuna varılmıştır. Tüm bu gerekçeler ışığında davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
604,64-TL cari hesap alacağının davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsili ile davacıya ödenmesine, asgari alım taahhüdüne uyulmaması nedenine dayalı kar mahrumiyetine yönelik talebin REDDİNE,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 41,30 -TL ilam harcından peşin alınan 1.750,35-TL’nin mahsubu ile bakiye 1.709,05-TL ilam harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 41,30-TL peşin harç ve 44,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 85,70-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 604,64-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen talep üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 13.088,02-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-Davacı tarafça yapılan 1.465,00-TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 91,37-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 13. Bendine göre; arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda anlaşamamaları hallerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinde ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre hazineden ödenen toplam 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul oranına göre hesaplanan 8,25-TL’sinin davalı tarafından, bakiye 1.311,75-TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/12/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır