Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/41 E. 2019/307 K. 09.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/41
KARAR NO : 2019/307
DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 21/01/2019
KARAR TARİHİ : 09/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili …. Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri ile davalı şirket arasında 12/08/2004 tarihli bayilik sözleşmesi ön mutabakatı doğrultusunda davalı şirketin akıllı kartlar vasıtası ile elektronik ödeme sistemleri konusundaki ürünlerin sözleşmesinin 3. maddesinde yazılı olan bölgede distribütör tarafından belirlenen fiyat ve koşullarla müvekkiller tarafından yapılacak pazarlama ve satış çalışmalarına ilişkin yazılı protokol imzalandığını, müvekkiller tarafından çalışmalara başlandığını ve ilk adım olarak Adana Halk Otobüsleri ve ardından da … Büyükşehir Belediye Otobüslerine ve … Şehir Metro Turnikelerine elektronik kart sistemi yerleştirildiğini, çalışır hale getirildiğini, ancak 10/05/2005 tarihinden itibaren davalı şirketin sözleşmeye aykırı davrandığını, 12/07/2005 tarihinden sonra ise sözleşmeyi herhangi bir neden dahi göstermeksizin fesih bildiriminde bulunduklarını, ancak protokol kapsamında sözleşmenin devam ettiğini, taraflar arasındaki 12/08/2004 tarihli sözleşmenin 6. maddesi gereğince işletmesi yapılan her şehir için aylık ciro üzerinden şehrin büyüklüğüne ve varılan anlaşmaya göre %0,75 ve %0.1 işletme faturası kesileceğinin kararlaştırıldığını, yine sözleşmenin 4. maddesi son paragrafında firma bayinin bölgesinde yapılan satışlardan otobüslere yerleştirilecek her kart okuyucu için bayiye 100 USD ödeyeceğini, bu bedelin … Özel Halk Otobüsleri için 200 USD olarak tespit edildiğini, müvekkillerinin … ve …’ye de sistemin kurulmasına ilişkin tekliflerinin davalı tarafça nedensiz yere reddedilerek kârdan mahrum olmalarına sebebiyet verdiğini, beyanla davanın kabulünü, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 30.000 TL’nin işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili … Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin adresinin Beyoğlu/ İstanbul olduğundan bahisle öncelikle yetki itirazlarında bulunduklarını, davacıların haksız menfaat temin etmek için huzurda davacıları açtıklarını ve davalılarını 12/08/2004 tarihli sözleşmeye dayandırılarak sözleşmenin devam ettiğini iddia ettiklerini, oysa taraflar arasındaki sözleşmenin 2. Maddesinin “sözleşme taraflar arasında 12/08/2004 tarihinde hüküm ifade etmek ve yürürlüğe girmek üzere art edilmiştir. Taraflar bir ay önce ulaşacak şekilde ihtarname keşide ederek sözleşmeyi fesh ettiklerini bildirmez ise, sözleşme aynı şartları ile devam edecektir.” şeklindeki düzenleme gereğince sözleşmenin fesih yetkisinin taraflara tanındığını, müvekkilininde bu yetkisini kullanarak 12/07/2005 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini, bahsi geçen sözleşmede davacının alacak iddiasında bulunamayacağını, sözleşme başlığından da anlaşılacağı üzere bunun bir mütavakat metni olduğu sözleşmenin üstlenecek işin işletilmesi başlıklı 6. maddesinde bayinin talebi ve firmanın kabulü üstlenecek işin işletilmesinde davacının yardımcı olmasının öngörüldüğü ve buna ilişkin temel prensiplerinin açıklandığını, ancak ön mut kaba imzalanmasından sonra bayinin herhangi bir talebi olmadığı gibi müvekkillerinin de talebi bulunmadığı, kaldı ki müvekkilerinin herhangi bir faaliyetlerinin olmadığını,işletmesi yapılan her şehir için % 0,75-1 arasında fatura kesileceği gibi derinsiz bir ifadeye yer verilmesinde taraflar arasında kesin bir iradenin oluşmadığının göstergesi olduğunu, davacının dayandığı bu sözleşme hükmünün hiçbir zaman yürürlüğe girmediği, müvekkilinin 1990 yılından itibaren akıllı kartlarla elektronik olarak ücretler uygulamaları konusunda donanımsal ve operasyonel hizmetler verdiğini ve bu tarihten itibaren bir çok ilde ülkede yerel hizmetler verdiğini, Uluslararası Sesames En İyi Ulaşım Uygulaması ödülünü aldığını, müvekkilinin kazançlarının kendi çabası ve emeğinin sonucu olduğunu,davacı yanın sözleşmenin feshinden sonra düzenlediği fatura bedelinin kendisine ödenmesi nedeniyle sözleşmenin devam ettiği, iddiasının gerçek dışı olduğunu, faturanın düzenlenmesi ve ödenmesinin sözleşmenin devam etmediği anlamına gelmeyeceği,bilakis 2005 yılından itibaren komisyon alacağı olduğunu iddia eden davacının 14/09/2009 tarihinde 24,364 TL bedelli fatura düzenlemiş olduğunu kendi iddiasıyla çeliştiğini, müvekkilinin davacıdan satın aldığı hizmet ve mal bedelinin fatura karşılığında düzenlenmiş olduğu netice sözleşmenin fesh edildiğinden, davacının alacak talebinden beyanla haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
…. Asliye Mahkemesinde açılan iş bu davanın yetkisizlik kararı Beyoğlu Asliye Ticaret Mahkemesine aktarıldığını, Çağlayan Adliyesinde faaliyete geçilmesine ilişkin HSYK kararı ve yeniden yapılan tevzi işlemleri neticesinde dava dosyasının … Asliye Ticaret Mahkemesine … esas sırasına tevzi olunduğu, mahkemelerin birleştirilmesi nedeni ile dosyanın mahkememizin … esas sırasına kaydının yapıldığı, mahkememizce yapılan yargılama neticesinde … Esas … Karar sayılı ilamında;
“Davanın kısmen kabulü ile, 29.737,09 TL’nin 01/11/2010 temerrüt tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiş, kararın taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesinin 27.09.2016 tarihli … Esas … Karar sayılı bozma ilamı ile,
” 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava konusu ön sözleşmede davacı … taraf olmadığı halde bu kişi yönünden de hüküm kurulması doğru değildir. Adı geçen davacı yönünden aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddi gerekirken aksi yönde karar verilmesi doğru olmamış mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile bozulmasın karar vermiştir. Yargıtay’ın bu ilamına yönelik olarak taraf vekillerince karar düzeltme isteminde bulunulmuş, Yargıtay … Hukuk Dairesinin 20.12.2018 tarihli … Esas … Karar sayılı ilamı ile karar düzeltme istemi reddedilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 20.12.2018 tarihli … Esas … Karar sayılı ilamı ile dosyanın mahkememizin yukarıda yazılı esasına kaydının yapıldığı anlaşıldı.
Sözleşmeler hukukunda nispilik ilkesi esas olup, sözleşmenin getirdiği hak ve yükümlülükler yalnızca sözleşmenin taraflarını bağlar. Sözleşme yazılı şekilde yapılmış ise altına atılan imza ile taraflar kabul irade beyanında bulunmuş olurlar. Yargıtay’ın bozma ilamında da tespit edildiği üzere davaya konu sözleşmede davacılardan …’in şirket adına atılandan ayrı müstakil bir imzası bulunmamaktadır. Bu durumda bu davalının sözleşmenin tarafı olduğu söylenemez. HMK’da dava şartı olarak düzenlenen aktif husumet ehliyeti davaya konu hak üzerinde tasarruf yetkisi olan kişinin davacı olabilmesi anlamına gelir. Sözleşmenin tarafı olmayan kimsenin o sözleşmeden doğan hakkı talep etme yetkisine de sahip olamayacağı açıktır. Tüm bu hususlar değerlendirildiğinde davacılardan …’in aktif dava ehliyeti bulunmadığı anlaşılmıştır, bu davacı lehine hüküm kurulması doğru olmadığından usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyularak karar verilmiştir.
Mahkememiz kararı yalnız davalılardan biri yönünden bozulmuş olmakla, diğer davalı yönünden 27.09.2016 tarihli Yargıtay ilamı ile verilen hükmün onandığı anlaşılmaktadır. Onanarak kesinleşen hükme ilişkin aşağıdaki 2 numaralı bent ile karar verilmesine yer olmadığına dair tespitte bulunulmakla yetinilmiş, neticeten aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davacılardan … yönünden açılan davanın aktif dava ehliyeti bulunmadığından dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Diğer davalı yönünden “Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, 29.737,09 TL’nin 01/11/2010 temerrüt tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı … Tic. Ltd. Şti’ye ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” dair hüküm kesinleşmekle karar tesisine yer olmadığına,
3-Alınan 445,50 TL peşin harçtan, alınması gereken 2.031,35 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.585,85 TL harcın davalıdan tahsiline;
4-Davacı tarafça bozma öncesinde yapılan başvuru harcının tamamı ve diğer harç, bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 2.235,50 TL ile bozma sonrasında yapılan 9,00 TL tebligat gideri toplamı olan 2.244,50 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre takdiren 2.224,80 TL’sinin davalıdan alınarak davacı … Tic. Ltd. Şti’ye verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan toplam 52,40 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre takdiren 26,65 TL’sinin davacı … Tic. Ltd. Şti’den alınarak davalıya verilmesine,
6-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 3.568,45 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı … Tic. Ltd. Şti’ye verilmesine;
7-Davalı kendisine vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 262,91 TL vekalet ücretinin davacı … Tic. Ltd. Şti’den tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Davalı kendisine vekille temsil ettirdiğinden, davacılardan … yönünden açılan davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddi nedeni ile; yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 2.725,00 TL vekalet ücretinin iş bu davacıdan alınarak davalıya verilmesine;
9-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra talep halinde ilgili taraflara iadesine;
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde temyizi kabil olmak üzere yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/04/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza