Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/398 E. 2020/683 K. 29.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/398 Esas
KARAR NO : 2020/683
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/06/2019
KARAR TARİHİ : 29/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin faaliyet gösterdiği İstanbul ili, Başakşehir ilçesi, … Sanayi Sitesi sınırları içinde bulunan ofisinde tadilat yapılması için davalı şirket ile varılan mutabakat sonucu teklif metni oluşturulduğunu ve bu teklif metnini anlaşma olarak taraflarca imza altına alındığını, sözleşme gereği taraflar arasında oluşan güven sonucu davalının da ekonomik sebepler ileri sürmesi nedeniyle, davalıya tüm ödemeleri hatta fazla dahi yaptığını, ancak tüm ödemelerin müvekkili tarafından yapılmasına rağmen davalı şirket tarafından iş sürüncemede bırakıldığını ve tadilat işlerinin yapılmadığını, daha sonra müvekkilinin işi kendi imkanlarıyla başka firmaya yaptırdığını, yani davalı tarafın hiçbir şekilde taraflar arasında varılan mutabakattan kaynaklı edimlerini ifa etmediğini, taraflar arasında sözleşme olarak imzalanan metnin, bizzat davalı şirket tarafından müvekkilinin ofisi gezilip görülüp analiz edildikten sonra profosyenelce hazırlandığını ve yapılacak işlerin detaylı bir şekilde yazıldığını, davalı tarafın böyle profosyenelce yaklaşıp işi aldığını ancak işi aldıktan sonra maalesef işi önemsemeyerek sürüncemede bıraktığını, davalıya tüm ödemeler yapılmasına rağmen kötüniyetli olarak üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğini, müvekkilinin davalıdan sundukları ödeme dekontlarına istinaden alacağının bulunduğunu, bu alacağın ödenmediğini, müvekkilinin alacağını almasını engellemek ve zarara uğratmak için icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini, fazlaya dair talepleri saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, davalı borçlunun taşınır taşınmaz mallarıyla bankalardaki hak ve alacakları üzerine teminatsız veya mahkemenin uygun göreceği teminat karşılığında ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce celp edilen … İcra Müdürlüğü’nün 2019/… takip sayılı icra dosyasının yapılan tetkikinde; takibin davacı tarafça davalı aleyhine faizler dahil toplam 68.487,75 TL alacağın yasal faizi ile birlikte tahsili için yapılan ilamsız icra takibinden ibaret bulunup davalının vekili marifetiyle yasal süre içerisinde sunduğu itiraz dilekçesi ile; ödeme emrine, borca, ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu ve davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişiler … ve … tarafından düzenlenen 06/07/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“Dosyaya sunulan sözleşme örneğinden davalı tarafından yapılması taahhüt edilen işlerin;
Kapı pencere sökülme
Duvar örtülmesi,
Merdiven kırılması, molozların atılması,
Beton şaplarının atılması,
Saç’tan merdiven yapımı,
Mutfak sökümü,
WC taşlarının sökümü ve yeniden yapılması, yeni wc yapımı,
Yeni mutfak alanı yapımı,
Zemine laminat parke döşemesi,
Pencerelere yağlı boya yapılması,
Zemin izolasyon ve şap dökümü,
Tavan ve Duvar boyaları,
Tesisat kontrolleri, eksik elektrik, pis su ve temiz su tesisatlarının yapımı,
Amerikan iç kapı takılması,
Zemin seramik kaplaması,
Aspiratör havalandırması,
Dosyaya sunulan faturalardan davacı şirketin bu işleri başka firmalara yaptırdığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafın 2017 Hesap dönemi Ticari defterlerinin HMK 222/2 maddesi hükümlerine göre delil teşkil ettiği, davalı tarafın ticari defterlerinin mahkemenin ihtarına rağmen incelemeye ibraz edilmediği,
Uyuşmazlığın “Davacı tarafın, davalıya iş karşılığı 61.000,00.-TL avans ödemesinin ( davalinin işi yapmaması nedeniyle geri iadesi yapması konusunda toplandığı,
Davacının, davalıya göndermiş olduğu dosyada mübrez dekontlara göre; davacının davalıdan 61.000,00.-TL alacağının olduğu ve ticari defterlerinde bu kayıtların mevcut olduğu,borçlu temerrüdünü düzenleyen Türk Borçlar Kanunu’nun 117. maddesi uyarınca, muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Bu bağlamda ilgili hüküm uyarınca muaccel ve ifası mümkün olan bir borcun, ifayı kabule hazır bir alacağın varlığına rağmen zamannında ifa edilmemesi ve kural olarak alacaklının ihtarıyla borçlu temerrüdü oluşmaktadır. Bu anlamda dosyada herhangi bir ihtarın olmadığı, sözleşmede borcun ifa edileceği günün taraflarca fcelirlenmediği, yani belirli bir vadenin söz konusu olmadığı, bu durumda davalmm mütemerrid olmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle herhangi bir faiz hesaplanmasına gerek yoktur.
Davalı tarafından, … İcra Dairesinin 2019/… Esas sayılı dosyasına edilen itirazın 61.000,00.-TL üzerinden iptali ile icra inkar tazminatı hükmünün yüce mahkemenizin ‘ takdirinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Nihai takdir Sayın Mahkemenizde olmak üzere
Uyuşmazlığın “Davacı tarafın, davalıya iş karşılığı 61.000,00.-TL avans ödemesinin davalının işi yapmaması nedeniyle geri iadesi yapması gerektiği, davalı tarafından, … İcra Dairesinin 2019/… Esas sayılı dosyasına edilen itirazın 61.000,00.-TL üzerinden iptali ile icra inkar tazminatı hükmünün yüce mahkemenizin takdirinde olduğu kanaat sonucuna ulaşılmıştır.” şeklinde mütalaada bulunmuşlardır.
Dava; taraflar arasındaki davacıya ait binadaki tadilat işlerinin davalı tarafından yapılmasına ilişkin sözleşme gereğince. davalı yanın üzerine düşen edimi yerine getirmediğinden bahisle davacı yanın sözleşme bedeli kapsamında ödediği 61.000 TL’nin davalıyı sebepsiz zenginleştirdiği iddiası ile başlatılan icra takibine davalı yanın itirazının iptali isteminden ibarettir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda, mahkememizce denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmakla dosyamız arasına alınan mimar ve mali müşavirden oluşan bilirkişi heyetince tespit edildiği üzere, dava dışı firmalar tarafından davacıya hitaben düzenlenen faturalar ile davacı yanın taraflar arasındaki sözleşme konusu işleri dava dışı farklı firmalara yaptırmış olduğunun saptandığı, davalı yanın işlerin farklı firmalara yaptırıldığının aksini ve edimini ifa ettiğini ispata yarar delillerini dava dosyasına sunmadığı, davacı yanın usulüne uygun olarak tutulan ticari defterleri kendi lehine delil teşkil etmekle, davacının davalı yana “işyeri dekorasyon avansı”, “nazar et tavuk gıda iç dekorasyon hizmet bedeli avansı” gibi açıklamalar ile toplamda 61.000 TL gönderdiği hususunun davacı yan ticari defterleri, tahsilat makbuzları ve celp edilen dekontlar ile sabit olduğu,
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/3-1015 esas, 2020/222 karar sayılı ilamında “Borçlar Kanunu’nda sorumluluğun kaynaklarından biri olarak öngörülen sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için, bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.
Öte yandan, “sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkileri” 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 77 ve devamı maddelerinde de düzenlenmiş olup, TBK’nın 77. maddesi:
“Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.
Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.” hükmünü haizdir.
Önemle vurgulamak gerekir ki, kural olarak sözleşme ilişkisi devam ettiği sürece sebepsiz zenginleşme söz konusu olmayacaktır. Ancak bazen bir sözleşme ilişkisi dolayısıyla kurulan temaslar sırasında sebepsiz zenginleşme ortaya çıkabilir ve bu tür kazandırmalar sebepsiz zenginleşmeye konu olur. Zira, yapılan kazandırma sözleşme çerçevesi dışındadır ve bunların sözleşmeden doğan bir hak veya borçla ilgisi yoktur (Oğuzman, K./Öz, M.T: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 2009, s. 746-747).
Belirtilmelidir ki, haksız fiilde ve sebepsiz zenginleşmede temerrüt için ihtarın gerekmediği yolunda açık bir yasa hükmü yoktur. Ne var ki, müşterek hukukun “Gasp eden daima temerrüt hâlindedir” şeklindeki genel ilkesi, günümüzde de uygulama alanı bulmaktadır. Bu ilkeye göre, haksız fiilin faili ve sebepsiz zenginleşen daima temerrüt hâlinde bulunduğu için, zaten gerçekleşmiş olan temerrüdü sağlamak üzere alacaklının bunlara ayrıca bir ihtarda bulunması gerekmez.
Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2008 tarihli ve 2008/3-40 E., 2008/102 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, her ne kadar taraflar arasında elektrik aboneliği sözleşmesi bulunsa da, davalının sözleşme ilişkisi dışına çıkarak, davacıya “Diğer-1” tarifesi üzerinden elektrik faturası tahakkuk ettirmesi gerekirken, “Ticarethane” tarifesi üzerinden fazla miktarda tahakkukta bulunduğu, davacı tarafın alacak iddiasını sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak davalı yandan tahsilini talep ettiği, davalıya yapılan ödemenin sözleşme dışında olduğu ve sözleşmeden doğan bir hak veya borçla ilgisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Zira kural olarak sözleşme ilişkisi devam ettiği sürece sebepsiz zenginleşme söz konusu olmayacak ise de, somut olayda olduğu gibi bazen bir sözleşme ilişkisi dolayısıyla kurulan temaslar sırasında sebepsiz zenginleşme ortaya çıkabilir ve bu tür kazandırmalar sebepsiz zenginleşmeye konu olabilir. Başka bir deyişle yapılan bu kazandırma sözleşme çerçevesi dışındadır ve sözleşmeden doğan bir hak veya borçla ilgisi yoktur. Bu nedenlerle, davacı tarafın davasını, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak açmış olması yerinde olduğu gibi, sebepsiz zenginleşen daima temerrüt hâlinde bulunduğundan, zaten gerçekleşmiş olan temerrüdü sağlamak üzere davacı alacaklının ayrıca bir ihtarda bulunması beklenmemelidir.” şeklindeki içtihadın somut olay ile örtüştüğü, TBK’nun 77. ve devamı maddeleri ve anılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu içtihadı uyarınca davalı yanın davacı aleyhine sebepsiz zenginleştiği ve her ne kadar bilirkişi raporunda aksi yazılmış ise de davacının davalı yanı temerrüde düşürmek için ayrıca bir ihtar çekmesine gerek olmadığından davacı yanın işlemiş faiz talebinde bulunmasının yerinde olduğu, her ne kadar yukarıda açıklanan içtihat ışığında davacının her bir para gönderiminin gönderme tarihi itibarıyla davalıyı sebepsiz zenginleştirmesi söz konusu ise de, faiz talebinin haklılığının tespiti açısından, toplam meblağın son para gönderme tarihi itibarıyla işlemiş faizi hesaplandığında 18/07/2017 son dekont tarihi ila ve 29/11/2018 takip tarihi arasındaki 499 gün için yıllık %9 faiz uygulandığında işlemiş faizin 7.505,51 TL olduğu ancak davacı yanın bundan daha da azı olan 7.487,75 TL’yi takipte talep ettiği anlaşılmakla, faiz konusunda taleple bağlılık ilkesi nazara alınarak davanın kabulü ile itirazın iptaline, dava konusu alacak miktarı belirli yani likit olduğundan takibe haksız itiraz nedeniyle alacağına geç kavuşan davacı lehine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE,
… İcra Müdürlüğünün 2019/… esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 61.000 TL asıl alacak 7.487,75 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 68.487,75 TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren takipte belirtilen oranlarda faiz uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına,
Alacağın % 20’si oranındaki 13.697,55 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 4.678,40 TL karar harcından davacının peşin yatırdığı 827,16 TL’nin mahsubu ile 3.851,24 TL ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 827,16 TL peşin, 44,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 871,56 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 9.703,41 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.300,00 TL bilirkişi ücreti, 170,80 TL tebligat vs.posta masrafı olmak üzere toplam 1.470,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14. maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan karşılanması gerekmekle, 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/12/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır