Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/370 E. 2022/400 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/370 Esas
KARAR NO : 2022/400
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/06/2019
KARAR TARİHİ : 31/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; yargılamaya konu olan çekte keşideci sıfatına haiz olarak … San. Ve Tic. A.Ş. göründüğünü, işbu şirketin 5/12/2015 tarihinde … ve … … … tarafından kurulduğunu ve yönetildiğini, süreç içerisinde oldukça başarılı işler yapan ortaklık, müvekkilinden tamamen habersiz olarak … … … tarafından sahte ve hukuka aykırı işlemler yapılmaya başlanmasıyla çekilmez hale geldiğini ve sonunda müvekkilinin 11/10/2018 tarihinde söz konusu şirketle resmi ve fiili olarak ilişiğini tamamen kestiğini, bu süreçten sonra şirketin tek ortaklı hale geldiğini ve faaliyetini sürdürmeye devam ettiğini, işbu çekin keşide edildiği tarih itibariyle Ticaret Sicil Gazetesi’nden de doğrulanacağı üzere şirketi temsile yetkili iki kişi bulunmakta olduğunu, bu nedenle şirket adına kambiyo taahüdünde bulunmak için TTK 370. Maddesi “Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir.” gereği hem müvekkilinin hem de … … …’un keşideci sıfatıyla kambiyo senedinde imzası bulunması gerektiğini, buna karşılık; yargılama konusu çek ile benzer nitelikte birçok evrak müvekkilinin hiçbir haberi olmaksızın … … … tarafından müvekkili adına imzalandığını ve yalnızca kendi çıkarları için kullanıldığını, müvekkilinin söz konusu sahteliği yukarıda da değinildiği üzere şahsına karşı başlatılmış olan yargılama sonucunda öğrendiğini, bu nedenle söz konusu çek üzerindeki imzaya açıkça itiraz ettiklerini, imzanın, bilirkişi marifetiyle incelenmesi ve karşılaştırılması sonucunda söz konusu çek üzerine atılı imzanın müvekkiline ait olmadığının anlaşılacağını, dava konusu çekin, şirket yetkililerinden …’ın imzasını içermediğinden kambiyo vasfına haiz olmayıp sakat doğduğunu, tüm bu nedenlerle, hem şikayet yargılamasında hem de huzurda görülen işbu yargılamada imzaya açıkça itiraz ettiklerinden bilirkişi marifetiyle araştırma yapılarak bu hususun tespit edilmesi gerektiğini, bunun sonucunda, işini bu zamana kadar etik ve hukuk kurallarına uygun yapan müvekkilinin oldukça fazla zarar gördüğünü ve ticari itibarının zedelendiğini, müvekkilinin mağduriyetlerinden birinin de huzurunuza yargılamaya konu olan çek olduğunu ve haberi dahi olmadan kendi adına imzalanmış bulunulan çekler yüzünden iflasın eşiğine geldiğini, beyanla, yargılama konusu çek üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığının tespitini, davalı taraf imzanın müvekkiline ait olmadığını bilmesine rağmen takip başlatmakta ve şikayet davası açmakta kötü niyetli olduğundan %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle …. İcra Müdürlüğü 2018/… E. sayılı icra takibi … TİC. A.Ş.’ye karşı başlatıldığını, icra takibinin tek borçlusunun işbu şirket olduğunu, cebr-i icra ve haciz işlemleri de sadece borçlu şirkete karşı yapıldığını, çek üzerindeki keşidecinin de … Şirketi olduğunu, davacı …’a karşı müvekkili tarafından açılmış her hangi bir icra takibi bulunmadığını, bu nedenle dava konusu çek ve icra takibinden dolayı müvekkiline karşı açılan işbu menfi tespit davasının husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, çek üzerinde o dönemde şirketin yetkilisi olarak hem davacının hem de … … …’un imzası bulunduğunu, çek tüm yasal unsurları taşımakta ve kambiyo senedi vasfına haiz olduğunu, öncelikle dava konusu çekin icra takibine konu yapıldığı …. İcra Dairesi 2018/… E. sayılı icra dosyasında takip borçlu şirkete usulüne uygun tebligat yapılarak kesinleştiğini ve borçlu tarafından herhangi bir imzaya ya da borca itiraz yapılmadığını, şirket yetkilisinin davacı kendisiyle yapılan şifahi görüşmelerde şirketin borcunu kabul etmiş hatta ödeme için gün bile belirlendiğini, ancak borç için herhangi bir ödeme yapılmadığını, imzaya itirazın ise bu aşamada ileri sürülmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, dolayısıyla davacının imzanın kendisine ait olmadığına ilişkin itirazının süresinde olmamasından dolayı reddi gerektiğini, kaldı ki, müvekkilinin ve davacının yetkilisi olduğu şirket arasında ticari alım-satım-hizmet ilişkisi bulunmadığını, müvekkili … (… ) tarafından davacının yetkilisi olduğu … şirketinin inşaatını üstlendiği projeye bir takım işler yapıldığını, dava konusu çekin de bu işler karşılığı müvekkiline keşide edildiğini, işbu yapılan işlere ilişkin faturaları da dilekçe ekinde dosyaya sunduklarını, ticari defterlerin incelemesi neticesinde bu hususların açıklığa kavuşacağını, huzurdaki dava konusu çekin ise borçlu şirket tarafından müvekkili adına keşide edilen tek çek olmadığını, borçlu şirket tarafından şirket yetkililerinin imzasıyla ticari ilişki gereği birçok çek müvekkil adına keşide edildiğini, işbu çeklerin ibraz edildiklerinde banka tarafından ödemelerinin yapıldığını ancak keşide edilen dava konusu çek ilgili bankaya ibraz edildiğinde karşılıksız çıktığını, dilekçe ekinde sunulan daha önce ödenen çeklerin fotokopileri de incelendiğinde görüleceği üzere tüm çeklerde dava konusu çekte olduğu gibi borçlu şirketin iki yetkilisinin de imzasının bulunduğunu, dolayısıyla daha önceki çeklerin ödemesini gerçekleştiren şirket yetkililerinin aynı imzaları barındıran dava konusu çek için menfi tespit davası açmasının iyi niyetli olmadıklarını göstermekte olduğunu beyanla, müvekkiline karşı açılan haksız ve hukuka aykırı davanın öncelikle husumet yokluğu sebebiyle usulden ve esastan reddine, davacının asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, …. İcra Müdürlüğünün 2018/… esas sayılı dosyasına dayanak … Bankası … Şubesine ait … seri numaralı 10/08/2018 keşide tarihli 166.000 TL bedelli çek üzerindeki imzaların davacıya ait olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Huzurdaki davanın, …. İcra Ceza Mahkemesinin 2018/… esas sayılı dosyasının 1. celsesinde 3 nolu ara karar ile sahtelik davası açmak üzere verilen kesin süreye istinaden açıldığı görülmekle, ilgili dosyanın dosyamız davalısının müşteki sıfatıyla karşılıksız çek keşide etme suçu sebebiyle dosyamız davacısı hakkında yaptığı şikayet hakkında yürütülen icra ceza yargılamasına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Dava dışı … A.Ş.’nin ticaret sicil kayıtlarına göre, dava konusu çek keşide tarihi itibarıyla davacının dava dışı … … … ile birlikte şirket adına imza yetkisinin devam ettiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde; mahkememizce her ne kadar davacının imza örneklerinin toplanmasına ve çek üzerinde imza incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ise de, eldeki davanın …. İcra Ceza Mahkemesinin 2018/… esas sayılı dosyası ile verilen kesin süreye istinaden açıldığı, davacının ilgili dosyada da imza itirazında bulunduğu, dava konusu çekin tetkikinde, çek üzerinde keşideci sıfatıyla atılan imzaların dava dışı … A.Ş.’yi temsilen atıldıkları, çek üzerinde davacının şahsen borçlandığına ilişkin bir imza mevcut olmadığı gibi davacı tarafça bu hususun dava sebebi olarak da gösterilmediği, … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 2021/… Esas, 2021/… Karar sayılı ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/… Esas, 2021/… Karar sayılı emsal ilamları nazara alındığında, dava konusu çek üzerinde davacının şahsı adına atılmış herhangi bir imza bulunmadığından ve dava konusu çek sebebiyle davacı aleyhine başlatılmış bir icra takibi mevcut olmadığından huzurdaki davanın açılmasında davacının aktif husumet ehliyetinin eksik olduğu anlaşıldığından, imza incelemesi yaptırılmasına ilişkin ara karardan rücu edilerek davanın aktif husumet yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesinin gerektiği, dava menfi tespit istemine ilişkin olmayıp sahteliğin tespiti talebinden ibaret olduğundan ve davanın esastan değil husumetten reddine karar verildiğinden davalı lehine tazminata hükmedilemeyeceği de gözetilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK’nun 114/1-d ve 115/2. maddeleri uyarınca aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 2.834,87 TL peşin harçtan alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile fazla yatan 2.754,17 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 5.100,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin (davacı vekili e-duruşma) yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.31/05/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır