Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/363 E. 2021/258 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/363 Esas
KARAR NO : 2021/258
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/06/2019
KARAR TARİHİ : 20/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari uyuşmazlıktan kaynaklanan müvekkilin alacağının tahsili, için takibe vaki davalının haksız itirazını iptalini, takibin devamını ve davalının %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu takipte yazılı borcu kabul etmediklerini, borç varsa bile zamanaşımına uğradığını, davaya konu cari hesap ekstresinin 2009 yılına ait olduğunu, davacının geçmişte … İcra Müdürlüğünün 2009/… esas sayılı dosyada yapılan ödeme ile başka borcu kalmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce celp edilen … İcra Müdürlüğü’nün 2019/… takip sayılı icra dosyasının yapılan tetkikinde; takibin davacı tarafça davalı aleyhine cari hesap alacağına istinaden toplam 7.704,71 TL alacağın avans faizi ile birlikte tahsili için yapılan ilamsız icra takibinden ibaret bulunup davalının vekili marifetiyle yasal süre içerisinde sunduğu itiraz dilekçesi ile; ödeme emrine, borca, ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu ve davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde, iddia ve savunma doğrultusunda mali müşavir … marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin 29/11/2019 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmışır.
Bilirkişi anılı raporunda özetle;
“Davacı Şirketin Defter ve Belge İncelemesi;
Davacı şirketin 2008-2009-2010 takvim yıllarına ait ticari defterleri incelenmiştir. Davacı şirketin dava konusu işlemlerinin olduğu 2008-2009-2010 yıllarına ait yasal defterlerinin açılış tasdiklerine ait bilgilerin yevmiye, kebir ve envanter defterlerinin açılış tasdiklerinin 6762 TTK 66-70-71 ve 72 hükümlerine uygun olarak yasal süresi içinde yapılmış olduğu, ancak davacı şirketin 2008-2009-2010 yıllarına ait yevmiye ve envanter defterlerinin notere yaptırılması gereke kapanış tasdikinin yapılmamış olduğu tespit edilmiştir. Bu sebeple davacı şirketin 2008-2009-2010 yıllarına ait ticari defterlerinin 6762 TTK 82 ve 85 md. Hükümlerine göre sahibi lehine kesin delil olma vasfına haiz olmadığı anlaşılmıştır. Davacı şirketin ticari defterinin kayıt nizamı bakımından VUK 215-2019 md. Hükümleri ile muhasebe sistemi uygulama tebliğlerine uygun olduğu kanaati edinilmiştir.
Davalı Şirketin Defter ve Belge İncelemesi;
Davalı şirket defter ve kayıtlarını ibraz etmemiş ve yerinde inceleme müracatında bulunmamıştır.
Takip Konusu Alacağın defter Kayıtları ve Dayanağı;
Davacı şirketin incelenen 2008-2009-2010 yıllarına ait resmi defterin kabul görmesi halinde, davalı şirketin 2008 yılında ” … ” hesap kodu ile ” … Alıcılar” hesabında hareket gördüğü, 2009 ve 2010 yılında “120.005 … ” hesap kodu ile “120. Alıcılar” hesabında hareket gördüğü; inceleme yaptığımız son yıl olan 2010 yılı defterlerinde 31/12/2010 tarihinde:7.704,71 TL borç bakiyesi verdiği davacı şirketin kayıt ve defterlerinden tespit edilmiştir.
Davalı şirketin defter kayıt incelemesi yapılamamıştır.
Sonuç olarak;
Davacı şirketin incelenen 2008-2009-2010 yıllarına ait ticari defterlerinin 6762 TTK 82 ve 85 Md. Hükümlerine göre sahibi lehine kesin delil olma vasfına haiz olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı şirketin ticari defterinin kayıt nizamı bakımından VUK 215-219 md. Hükümleri ile muhasebe sistemi uygulama tebliğlerine uygun olduğu,
Davalı şirketin defter kayıt incelemesinin yapılamadığı,
Davacının icra takibi yaptığı; 7.704,71 TL’si ana para tutarın, davacının ticari defter ve belgelerinde TTK VUK ve Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlkeleri gereği kayıt altına alındığı ve 7.704,71 TL anapara alacağının davacı defterlerinde mevcut olduğu,
Davacının İst. … İcra Müd.’nün… esas sayılı dosya numaralı icra dosyasında icra takibini yaptığı 7.704,71 TL tutar tarafımıza ibraz edilmiş bulunan incelemeye konu yasal defterler içerisinden kayıtlandığı ve defter kayıt belge ve deliller ışığında alacak aslına ilişkin tutarın 7.704,71 TL olduğu tespit edilmiştir.” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Dava; açık hesaptan kaynaklı İstanbul … İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibine davalı yanca yapılan itirazın iptali isteminden ibarettir.
Mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık noktalarında icra edilen yargılama ve tüm dosya kapsamında edinilen vicdani kanaat gereğince; davacı tarafın açık hesaba dayalı alacak istemine dayalı olarak başlattığı icra takibinin davalı şirketin ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde vaki itirazı nedeniyle durduğu, itirazın iptali davasının kanuni süre içerisinde ikame edildiği, davacı yanın ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceleme yapılmakla, takibe konu alacağın ait olduğu dönem itibari ile 2008-2009-2010 yılına ait ticari defter ve belgelerin ibraz edildiği, ibraz edilen ticari defterlerin kanuna göre açılış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığı ancak kapanış tasdikleri yaptırılmadığından davacı lehine delil vasfını haiz olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı yan, cari hesaptan kaynaklı alacakların 5 yıllık sürede zamanaşımına uğrayacağından bahisle zamanaşımı definde bulunmakla, TTK’nun 89/2. maddesine göre cari hesap sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmayacağı, dosya kapsamında taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunduğunun ortaya konulamadığı, bu nedenle somut talep yönünden zamanaşımının tetkikinde cari hesap sözleşmesinin özel hükümleri yerine genel zamanaşımı hükümlerinin uygulanma alanının mevcut olduğu anlaşılmakla davalı yanın zamanaşımı definin genel hükümlere göre değerlendirilmesi gerekmiştir.
Bu kapsamda yapılan inceleme neticesinde; davacı yanın ticari defter ve kayıtlarına göre 2008 yılında davacı yanca kesilen 15 fatura karşılığında davalı yanın 4.747,13 TL ödeme yaptığı, ödeme sonrasında davacı yanın bakiye alacağının 9.171,78 TL olduğu, 4.747,13 TL tutarındaki ödemenin 2008 yılında kesilen ilk 8 fatura karşılığı olduğunun faturalar toplamı ile ödemenin aynı olması sebebiyle mahkememizce benimsendiği, 11/11/2008 tarihli 5.063,18 TL bedelli fatura da dahil olmak üzere davacı yanca 2008 yılında kesilen diğer faturaların ödenmediğinin davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı yanca 2009 yılında 1503.35 TL, 74.34 TL ve 30.24 TL olmak üzere toplam 1.607,93 TL tutarında 3 fatura daha kesilmesi ile 10.779,71 TL alacak bakiyesinin oluştuğu, 2009 yılında davalı yanca müşteri çeki ile 1.470,00 TL, 30 TL nakden ve 75 TL nakden olmak üzere 1.575,00 TL ödeme yapıldığı, 2009 yılında yapılan ödemelerin aynı yıl kesilen 1503.35 TL, 74.34 TL bedelli faturalara yakın miktarda olması nedeniyle ödemelerin bu faturalar için yapıldığının mahkememizce kabul edildiği, 2009 yılında ödenmeyen 32,93 TL alacak bakiyesinin eklenmesi 9.204,71 TL alacağın 2010 yılına devrettiği, 2010 yılında yapılan 1.500 TL’lik son ödeme neticesinde davaya konu 7.704,71 TL’nin ortaya çıktığı anlaşılmakla, 2010 yılında herhangi bir fatura kesilmemiş olması nedeniyle 2010 yılında yapılan 1.500 TL’lik ödemenin TBK’nun 102. maddesi gereğince ilk önce vadesi gelmiş muaccel borç için yapıldığı mahkememizce kabul edilmiştir.
Davacı yanın ticari defter ve belgelerinde her ne kadar faturalar kayıtlı ise de, davalı yan defterlerini sunmadığından davacının defterlerindeki tek yanlı kaydın alacağının varlığını ispata yeterli olmadığı, nitekim davacı defterlerinin kapanış tasdiklerinin yapılmamış olması nedeniyle defterlerinin HMK’nun 222. maddesi uyarınca lehine delil olarak değerlendirilemeyeceği, ancak aleyhine olan ödeme kayıtlarının dikkate alınabileceği mahkememizce kabul olunmuştur. Alacağın varlığını ispat noktasında mahkememiz ara kararı üzerine davacı yanın alacağına dayanak fatura ve tebliğ şerhli irsaliyeleri ibraz ettiği, ibraz edilen fatura ve irsaliyeler arasında yalnızca 2008 yılına ilişkin olanların mevcut olduğu, ancak bunlardan 5.063,18 TL bedelli faturanın da sevk irsaliyesinin sunulmadığı, yalnızca toplam 4.108,60 TL tutarında ödenmeyen 2008 yılı faturalarının sevk irsaliyeleri sunulmakla yalnızca bunlar yönünden malların teslim edilerek alacağın varlığının ispatlandığı, 2009 yılı faturalarından ödenmeyen 32,93 TL bakiye ile 11/11/2008 tarihli 5.063,18 TL bedelli faturaya dayalı alacakların ise ispatlanamadığı anlaşılmıştır.
Davacı yanca eldeki takip dosyasından önce, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 20/04/2009 tarihinde asıl alacağı 5.544,00 TL olan bir takip ile Fatih … İcra Müdürlüğünün … (yeni esas: İstanbul … İcra Müdürlüğünün …) esas sayılı dosyası ile 28/04/2009 tarihinde 3.627,00 TL takip çıkış tutarlı başka bir takip başlatıldığı, takipler toplamının 2008 yılında ödenmeyen alacak bakiyesi toplamı olan 9.171,78 TL ile uyum içinde olduğu, böylece taraflar arasındaki asıl ihtilafın 2008 yılı ödenmeyen alacak bakiyesinden kaynaklandığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/9986 Esas, 2016/1965 Karar sayılı ilamında işaret edildiği üzere; alacağa ilişkin birden fazla faturanın düzenlenmiş olması halinde her bir fatura alacağının muaccel olduğu tarihin ve yapılan kısmi ödemenin hangi faturaya ilişkin olduğu ve hangi faturaya ilişkin zamanaşımını kestiğinin tespiti ile son fatura tarihi gözetilerek icra takip tarihi itibariyle fatura alacaklarının zamanaşımına uğramış olduğuna ilişkin değerlendirmenin TBK’nın 154. ve devamı hükümleri uyarınca ayrı ayrı yapılmasının gerektiği, davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının takip tarihinin 11/03/2019 olduğu, eldeki davaya konu takip tarihi ile zamanaşımını kesen 20/04/2009 tarihli ve 28/04/2009 tarihli takipler arasında 10 yıllık genel zamanaşımı süresi geçmediğinden 2008 yılı ödenmeyen fatura bedellerinin zamanaşımına uğramadığının anlaşıldığı, tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirme neticesinde; zamanaşımına uğramayıp varlığı ispatlanan alacakların davacı yana ödenmesinin gerektiği, yukarıda tespit edildiği üzere 4.108,60 TL alacağın ispatlandığı ancak 2010 yılındaki 1.500 TL’lik ödemenin davacı alacağından TBK’nun 102. maddesi uyarınca mahsup edilmesinin gerektiği, bu ödeme de mahsup edildiğinde davacı yanın talep edebileceği alacağının 2.608,60 TL olduğu, varlığı ispatlanamayan 5.063,18 TL bedelli fatura ve 32,93 TL bakiyeye ilişkin alacağın reddinin gerektiği anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne, faturaya dayanmakla likit olan alacağa istinaden başlatılan takibe haksız itiraz nedeniyle alacağına geç kavuşan davacı lehine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
İstanbul … İcra Müdürlüğünün …esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 2.608,60 TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile asıl alacak 2.608,60 TL’ye takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Alacağın % 20’si oranındaki 521,72 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 178,19 TL karar harcından 131,58 TL peşin harcın mahsubu ile 46,61 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 131,58 TL peşin harç ve 44,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 175,98 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 2,608,60 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 962 TL (bilirkişi ücreti, tebligat v.s posta masrafları) yargılama giderinin ret ve kabul oranına göre hesap edilen 325,70 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14. maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan karşılanması gerekmekle, 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul ret oranına göre hesaplanan 446,91 TL’sinin davalıdan alınarak, 873,09 TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
8-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, miktar itibarıyla kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/04/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza