Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/323 E. 2019/855 K. 08.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/323 Esas
KARAR NO : 2019/855

DAVA : Adi Ortaklık-Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı Tanınması
DAVA TARİHİ : 27/05/2019
KARAR TARİHİ : 08/10/2019
Mahkememizde görülmekte olan Adi Ortaklık-Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı Tanınması istemli davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … A.Ş. ile dava dışı…Kooperatifi arasında 06.07.2004 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, anılı sözleşme ile İstanbul’da … olarak bilinen projenin imar izinlerinin alınması ve ardından inşaatın yapılarak tamamlanması ve teslim edilmesi kararlaştırıldığını, bu inşaat projesi ile ilgili olarak davalı …ile müvekkil …Limited Şirketi arasında 14.06.2005 tarihli Kâr veya Zarar Ortaklığı Sözleşmesi imzalandığını ve bu sözleşmenin imzalanması ile taraflar arasında adi şirket ilişkisi tesis edildiğini, taraflar arasında…Projesinin tamamlanması konusunda işbirliği yapılacağı öngörülmüş ve tarafların adi şirketteki konumu, yükümlülükleri ve haklarının düzenlendiğini ve bu kapsamda … Projesinin plan ve projelerinin ve bunların tadilatlarının hazırlanması gibi işlerin ve bu süreçlerin yönetilmesinin müvekkiline ait olacağı ve diğer geriye kalan her türlü inşaat işlerinin yürütülmesi ve yerine getirilmesinin ise tamamen davalı …’nın uhdesinde olacağının kararlaştırıldığını, gerek davalı … ile dava dışı Kooperatif arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesi gerek mevcut davanın tarafları arasındaki adi şirket sözleşmesi uyarınca, dava dışı Kooperatife karşı hukuken davalı …ının sorumlu olacağını, davalı … ile müvekkili arasında adi şirketin bir türü olan iç (gizli) ortaklık ilişkisi olduğunu, tarafların iradesinin ortaya konduğu adi ortaklık sözleşmesinde, davalı …’nın adi şirket faaliyetleri ile ilgili olarak; hesap verme yükümlülüğü, bu kapsamda üç ayda bir bilanço çıkarma yükümlülüğü ve ticari defter kayıtları ile müstenidatını müvekkil ortağın inceleme ve denetleme hakkı olduğu, tüm bu ilgili süreçlerde müvekkilin muvafakatinin alınması zorunluluğunun kabul edildiğini, taraflar arasındaki adi şirket sözleşmesi dışında ayrıca kanun hükümlerinde de davalı …’nın hesap verme yükümlülüğü düzenlendiğini ancak davalının, gerek kanunun emredici hükümlerine gerek taraflar arasındaki adi şirket sözleşmesi hükümlerine tamamen aykırı olarak, uzun yıllardır müvekkili şirkete hesap verme borcunu ifa etmemekte olduğunu, söz konusu borcunu sürekli bir şekilde ihlal ettiğini, müvekkilinin bilgi alma ve inceleme hakkının ihlali sonucunda dava açmadan evvel ihtarname ile müvekkil, ortağı olduğu adi şirket defter ve kayıtlarının incelenmesinin engellenmesine son verilmesini ve adi şirketin faaliyetleri ile ilgili inceleme ve denetleme hakkının kullanılmasının sağlanmasını talep ettiğini ancak davalı şirketin cevabi ihtarname ile talebi reddettiğini beyan ederek; Taraflar arasındaki adi şirket işleri ve dolayısıyla…Projesi kapsamında davalı… tarafından tutulan; özel muhasebe defter ve kayıtlarının, davalının resmi/ticari defter ve kayıtlarının adi şirket işleriyle ilgili kısımlarının, söz konusu kayıtlara ilişkin müstenidatın (faturalar, tahsilat ve masraf makbuzları, havale işlemleri, davalı tarafından satılan ve satılmayan dairelerle ilgili satış, kira dahil her türlü sözleşmeler, tapu kayıtları, projenin uygulanması kapsamındaki işlemler, her türlü senet vs.) belirlenerek ve birer suretinin çıkarılarak tümüyle tarafımıza verilmek üzere mahkemeye sunulmasına ve vekalet ücreti ile diğer yargılama masraflarının davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın taraflar arasında mevcut adi ortaklık ilişkisi nedeni ile davacının şirket defter ve müstenidatı hakkında bilgi alma talebine ilişkin olduğunu, müvekkili şirket merkezi ‘… Mah. … Sok. No:… Üsküdar/İST’ adresi olup, mahkemenin davayı görmekte yetkili olmadığını, HMK m. 14/2 gereği, özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğunun düzenlediğini ve yine TTK’nda da bilgi alma hakkı düzenlendiğini ve TTK m. 437/5 gereği bilgi alma hakkı kapsamında açılacak davalarda yetkili mahkemenin şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olacağının belirtildiğini, müvekkili şirketin merkezi Üsküdar olmakla, taraflar arası ortaklık ilişkisinden kaynaklı görülecek davalara bakmakta İstanbul Anadolu Mahkemelerinin kesin yetkili olduğunu beyan ederek öncelikle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, davanın esasına ilişkin olarak ise adi ortaklıklarda, her ne kadar ortakların bilgi alma ve denetleme hakkı var ise de bu hakkın sınırsız olmayacağı gerek ilgili kanun gerekse de Yargıtay İçtihatları ve doktrinde benimsendiğini, davacının, huzurdaki davayı ikame ederek hakkın kötüye kullanılması sınırlarını aştığını, TMK m.2 gereği dürüstlük kuralına aykırı şekilde hareket ettiğini, taraflar arasında tesis edilen adi ortaklık ilişkisine ilişkin birçok hukuk davası, müvekkili şirketin tüm ticari defterleri ve ortaklığa ilişkin tutulmuş kayıtları incelenmek sureti ile karara bağlanmış olup, birçoğunun da halen derdest olduğunu ve bu nedenle davacının, adi ortaklığın kayıt ve evraklarının muhatap tarafından incelenme ve denetlenmesinin engellendiğine ilişkin isnatları gerçek dışı olduğunu, taraflar arasında devam etmekte olan yargılamalardaki her türlü haklar saklı kalmak kaydı ile adi ortaklık sözleşmesi kapsamında inceleme yapabilecekleri ihtaren davacı tarafa bildirildiğini ve davacıya gönderilmiş olan sayısız ihtarnameye rağmen, davacı tarafın, tutanakla imza altına alınacak şekilde hiçbir inceleme yapmadığını ve taraflar arası ortaklık ilişkisini milyonlarca dolar tutarında zarara uğratmış olması sebebi ile kendisinden talep edilen masraf, gider ve katılım paylarını ödemekten de imtina ettiğini beyan ederek; huzurda ikame edilmiş dava dosyasında kesin yetki kuralı bulunduğundan yetkisizlik kararı verilmesini, eğer mahkeme aksi kanaatte ise izah edilen sebepler ve TMK m. 2 çerçevesinde dürüstlük kuralı ile kesinlikle bağdaşmayan işbu kötü niyetli davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı yan; yetki itirazında bulunmuş ise de; taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi bulunmakta olup adi ortaklığın TBK’ nunda düzenlendiği, TTK’nun 437. maddesinin somut olayda uygulanması mümkün olmadığından, ayrıca TBK’da adi ortaklığa ilişkin ihtilaflara yönelik mahkemenin yetkisine veya kesin yetkiye dair özel bir düzenleme bulunmadığından HMK’nın genel yetkiye dair hükümlerinin uygulanması gerektiği, taraflar arasındaki ortaklık sözleşmesinde İstanbul mahkemelerinin yetkili kılındığı anlaşılmakla yetki itirazı yerinde görülmediğinden davanın esastan incelenmesine geçilmiştir.
Dava; taraflar arasında akdedilen adi ortaklık ilişkisi nedeniyle adi ortaklığın defter ve kayıtları hakkında bilgi alma ve inceleme talebine ilişkindir.Davalı yan; davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasındaki ihtilaf; adi ortaklık ticari defter ve belgeleri ile adi ortaklık işlemleri hakkında bilgi alma ve inceleme hakkının yasal şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkindir.
Adi ortaklığa ilişkin bilgi alma ve inceleme hakkına ilişkin olarak TBK’nın 631. maddesinde” Yönetim yetkisi olmasa bile, her ortağın ortaklığın işleyişi hakkında bilgi alma, defter ve kayıtlarını inceleme, bunlardan örnek alma ve mali durumu hakkında özet çıkarma hakkı vardır.
Aksi sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Davacı yan; her ne kadar dava açmadan önce bilgi alma ve inceleme hakkını kullanmak istediğini ileri sürmüş ise de; yanlar arasındaki adi ortaklığın kuruluşundan itibaren 10 yılı aşkın süre geçtiği, kuruluş amacına yönelik kat karşılığı inşaat faaliyetini tamamladığı, tasfiye aşamasına geldiği ve taraflar arasında zaten adi ortaklıkla ilgili ihtilafların dava konusu olduğu, bu davalarda adi ortaklık kayıtlarının incelendiği, dolayısıyla TBK’nın 631. maddesi kapsamında ortaklığın faaliyetinin devamı sırasında ortaklık iş ve işlemlerine ilişkin bilgi alma ihtiyacının karşılanmasına ilişkin bir durumun somut olayda bulunmadığı, talebin yasal şartlarının bulunmadığı, adi ortaklığın fesih tasfiyesine ilişkin bir davada zaten anılı hususların inceleneceği anlaşılmakla, yerinde görülmeyen talebin reddine dair aşağıdaki hükmün kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli harç peşin olarak alındığından harç konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 2.725,00TL ücret-i vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/10/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …