Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/306 E. 2019/839 K. 02.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/306 Esas
KARAR NO : 2019/839

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 20/05/2019
KARAR TARİHİ : 02/10/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili diş hekimi olup davalı ile danışmanlık sözleşmesi imzaladığını, davalının sözleşmeye konu alacakları ödemediğini ve bu sebeple davalı borçlu şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünde… esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu şirketin 38.199,03 TL miktarındaki ilamsız icra takibi ile başlatılan ödeme emrine haksız ve mesnetsiz olarak itiraz ettiğini belirterek İstanbul … İcra Müdürlüğünde … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini gerektiğini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesi davalıya usulünce tebliğ edilmiş ancak davalı davaya cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; danışmanlık sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası celp edilerek dosyamız arasına alınmış olup bahse konu icra takibinde; davacı tarafından 38.199,03 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı ve davalının takibe itiraz ettiği görülmüştür.
Huzurdaki davada; taraflar arasında danışmanlık sözleşmesi akdedilmiş olup davacı tarafından alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı davalı tarafından yapılan itiraz neticesinde takibin durdurulduğu ve davacının itirazın iptali isteminde bulunduğu görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası öncelikle görev noktasında incelenmiştir.

TTK’nın 4 ve 5. maddeleri ile ticari davaların; ” Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde, d) Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” şeklinde tanımlandığı görülmüştür. Anılı kanuni düzenlemeye göre, bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1.maddesine göre her iki tarafında tacir olması ve ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması, yahut tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğmasının gerektiği açıktır.
Bu kapsamda yapılan incelemede huzurdaki davanın 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davacının serbest meslek makbuzu tanzim eden diş hekimi olmakla tacir sıfatının da bulunmadığı, bu hali ile dosyanın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hukuk davası (nispi ticari dava) niteliğinde bulunmadığından uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu anlaşılmıştır. Tüm bu nedenlerle dava tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre davanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olup davanın, HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı Kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK nın 331. Maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
02/10/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır